banner565

banner472

banner458

banner457

01.04.2015, 08:00 10502

20 yıldır revize edemediğimiz Gümrük Birliği…

Gümrük Birliği Anlaşması, 20 yaşında, artı ve eksilerin tartışması yıllardır hiç bitmedi bir süre daha da bitmeyeceğe benziyor…
Bu anlaşma ile ülkemiz ekonomisine, sanayisine, insanına bugüne değin ne getirdi ne götürdü sorusuna güncel olayları da katarak cevap aramakta yarar var…
Türkiye Gümrük Birliği’ni AB’ye tam üye olmadan imzalayan tek ülke.


Ve bunun dezavantajını yaşıyor.
GB’nin ekonomimize getirdiğini-götürdüğünü özetleyen verilere bakarsak; Türkiye, 20 yıl önce Avrupa Birliği ülkelerine sadece 12.2 milyar dolar ihracat yaparken bugün rakam 68.5 milyar dolar.

Avrupa Birliği ülkeleri de 20 yıl önce bize 18 milyar dolarlık mal satışlarını 88.7 milyar dolara çıkardılar.
GB anlaşmasının artılarını ve eksilerini AB Uzmanları Can Baydarol ve Sait Akman şöyle sıralıyorlar;

Artıları:
- Türkiye sanayisi yeniden yapılandı, rekabetçiliği arttı, verimlilik artışı sağlandı.

- AB üyeliğinin gerektirdiği müktesebat Gümrük Birliği ile kurumsal alanda gerçekleşti.
- Avrupa Birliği’ne ihracat istikrarlı hale geldi, ihracatçıda dış piyasaya yatkınlık oluştu.

- Türkiye’ye yabancı yatırımda Avrupa Birliği’nin ağırlığı arttı.;
- Son 10 yılda özellikle AB’ye ihracatın yüzde 50’sini AB menşeili şirketler yaptı.

- AB Türkiye’nin en büyük ve en önemli ticari ortağı haline geldi.
- Türkiye ekonomisi dış spekülasyonlara karşı daha sağlam oldu.


Eksileri:
- Türkiye’nin AB’den ithalatı arttı, dış ticaret açığı daha da yükseldi.

- Değişen uluslararası ticaret koşulları için Gümrük Birliği geride kaldı.
- AB’de 1995’te 15 üye varken üye sayısı 28’e çıktı ve hepsine aynı ayrıcalıklar verildi.

- 1995’te AB’nin ticaretinden payımız yüzde 1.7 iken 2004’te yüzde 2.7’ye çıktı, ancak yüzde 2.2’ye kadar indi.
- AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarına taraf olamadık.

- Üçüncü ülkelerin malları Türkiye’ye serbest girdi ancak Türkiye o ülkelerde korumalarla karşılaştı.
- Sadece sanayi ürünlerini kapsadığı için tarım ve hizmet ihracatında kayıplar yaşandı.


Türkiye bazen Ortak Pazar kurallarında yapılan bir değişiklikten uzun bir zaman geçtikten sonra bilgilendirilebilmektedir.
AB 3. ülkeler ile serbest ticaret anlaşmaları müzakere ederken Türkiye’nin görüşlerini dikkate almamaktadır.

Oysa AB ortak müzakere pozisyonu belirlenirken Bakanlar Konseyi’nde bizim Bakanımız’ın da bulunması, müzakerelerin Türkiye ve üçüncü ülke ile paralel olarak yürütülmesi ve anlaşmaların AB ve Türkiye için eş zamanlı olarak yürürlüğe girmesi gerekir.
Şöyle ki serbest ticaret anlaşması yapan ülkeler Türkiye’ye mal satarken gümrük vergisinden muaf oluyor.


Ancak Türkiye bu ülkelere mal satarken normal ihracat işlemine tabi oluyor ve ağır vergi yükleriyle karşı karşıya kalıyor.

Serbest ticaret anlaşmaları sorununun çözümü bu bağlamda büyük önem taşımaktadır.


Aksi takdirde AB ile serbest ticaret anlaşması imzalayan ülkeler Türkiye ile de bu anlaşmayı imzalamakta isteksiz olmakta, Gümrük Birliği yoluyla Türkiye’ye mallarını düşük gümrük tarifeleri üzerinden satabilirken Türkiye aynı avantaja sahip olamamaktadır.

Bir başka örnek de AB, ABD ile dünyanın en büyük ticari ortaklığına ilişkin sürdürülen müzakereler… Bunun yanısıra AB, Meksika, Güney Kore, Hindistan, Brezilya gibi Türkiye’ye rakip ülkelerle de serbest ticaret anlaşmalarına imza atıyor. Türkiye hiçbirine taraf olamıyor. Çünkü Gümrük Birliği anlaşması buna engel.

Türkiye AB’nin üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşması yaptığında otomatikman o ülkeye de ayrıcalıklar uyguluyor.

Ancak üçüncü ülkenin AB’ye sağladığı avantajlardan yararlanamıyor.


Türkiye, AB-Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’ndan (TTIP) dışlanma olasılığı konusunda özellikle endişelidir.
AB-ABD anlaşmasında Türkiye’nin her yıl 20 milyar dolar zarar edeceği beklentisi de bu yüzden.

Bu değerlendirmeden sonra AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın giderek arttığı bir süreçte Gümrük Birliği anlaşmasının revize edilmesi Türkiye açısından zorunluluk haline gelmiştir.
Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan, GB anlaşmasının revizesi için çaba göstermiş ancak olumlu bir sonuç alınamamıştı.

Şimdiki Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, umarım 20 yıldır tartışılan olumsuzlukları en aza indirecek ve özellikle AB’nin 3. ülkelerle yaptığı STA’ların yaratacağı dezavantajlı duruma çözümler getirebilir.

Yorumlar (0)
banner557