banner565

banner472

banner458

banner457

Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan; “Her şey insandan geçiyor”

Başarısının sırrı; çalışanların gönüllü katılımını sağlayacak modeli bulmasında yatan Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan, çalışanlarına inisiyatif vermekten çekinmeyen bir yönetici.

CEO 01.12.2017, 08:54 01.12.2017, 15:07
10461
Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan; “Her şey insandan geçiyor”

Erkan, “Her şey insandan geçiyor. İşimizi insanlarla yapıyoruz. İnsanlara işleri, doğru yaptırabilmek önemlidir. Onların gönüllü katılımını, mümkünse o işi aşkla yapabilecekleri imkanı sağlıyorsanız, başarı gelir” diyor.

Türkiye İş Bankası çatısı altında faaliyet gösteren Anadolu Hayat Emeklilik, sektörünün lider kuruluşlarından.
Bu sayımızda CEO sayfalarımızda konuk ettiğimiz Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan, detaycı ve çalışanlarına inisiyatif veren bir yönetici.

Ekibindeki insanların doğru insan olmasını istediğini vurgulayan Erkan, “Ben müdürümün yerine müdürlük yapmamalıyım. Ekip arkadaşıma izin vermezsem gelişmez. Onun sorumluluğunu taşımasına ve hata yapmasına da izin vermeniz lazım, işini yapmalı. İnisiyatif vermeyi severim.

Biz kocaman bir şirketiz. Herhangi birimizin her işe yetişmesi mümkün değil. Her işe zamanınızı vermeniz mümkün değil. İşimizi insanlarla yapıyoruz. İnsanlara o işleri, doğru yaptırabilmek önemlidir” diyor.

M. Uğur Erkan’ın başarısının sırrı; çalışanların gönüllü katılımını sağlayacak modeli bulmasında yatıyor: “Her şey insandan geçiyor. Bizim işimiz insanla yapılır. Onların gönüllü katılımını sağlayacak model bulamazsanız, bu işlerin yürümesi mümkün değil. Bunu sağlayın. Severek, besleyerek, eğiterek, nasıl olursa... Onların gönüllü katılımını, mümkünse o işi aşkla yapabilecekleri imkanı sağlıyorsanız o zaman başarı olur.

Hayatımız ofiste geçiyor, birlikte büyüyor, yaşlanıyoruz. Huzura bakarım, ekibin uyumu, iyi ilişkisi, birbirini tamamlayabilmesi çok önemlidir. Ekip ruhuna inanıyorum. Kişilik farklılıkları tabii ki var ama önemli olan; tolere edebilmek ve iyi niyet. Hiç kimse mükemmel değil, dolayısıyla biraz toleransla güzel bir iklim yaratmak mümkün. Ben de bunu oluşturabiliyorum diye düşünüyorum.”

Anadolu Hayat Emeklilik’in kuruluşundan itibaren lider ruhlu bir şirket olduğunu vurgulayan M. Uğur Erkan, “Bugüne kadar ve bundan sonra yaptığımız her işle sektörde önde gelen ve lider karakteri olan bir şirketiz. Liderlik karakteri, insanından eşyasına kadar sinmiş bir şirketiz” diye konuşuyor.

Şirketin öncelikleri katmadeğeri yüksek alanlara doğru belirlenmeli: M. Uğur Erkan, şirketi başarıya taşıyan bir diğer noktayı da açıklıyor: “Çıtayı hep yüksekte tuttum, şirketin önceliklerini doğru belirleme şansı bulduğumu düşünüyorum.”

Kendisini “ekip arkadaşlarına rahat bir çalışma ortamı sağlayan, agresif, ideallerinden vazgeçmeyen” bir yönetici diye tanımlayan Erkan’a göre; başarılı bir yönetici yüksek bir duygusal zekanın yanı sıra analitik bir bakışa sahip olmalı: “İnsanla iş yapıyoruz, insanı anlamadan olmaz. Konuna hakim olmalısın. Bilmediğin işi yönetemezsin. İyi yönetici sorumluluk sahibi, çalışanlarını motive eden, hedef de koyabilen biri olmalı. Öncelikleri iyi belirlemeli. Şirketlerin sınırlı bir enerjisi vardır, şirketin önceliklerini katmadeğeri yüksek alanlara doğru belirlemeli.”

Girişimci ruhu, babasından geliyor
M. Uğur Erkan’ın girişimci ruhu, Nevşehirli babasından geliyor. Askerlikten sonra otelcilik yapmaya karar veren babası, önce Ankara’ya taşınır, ardından Anadolu’dan Ankara’ya iş peşinde gelenlerin konaklayabilmeleri için İtfaiye Meydanı’nda Vatan Oteli’ni işletmeye başlar.

M. Uğur Erkan dünyaya 20 Temmuz 1964’te Ankara’da “merhaba” der. Evleri otelin yakınlarındadır. Ağabeyi ile Uğur Erkan, otelin olduğu sokakta kimi zaman oyun oynar, kimi zaman su, kimi zaman çekirdek satar, arkadaşlarıyla çizgi romanlarını değiştirir. 5 yaşında, kendisinden iki yaş büyük abisi ilkokula başladığında evde ufak bir kriz çıkar, her şeyin aynısının alınması yetmez, öyle ki M. Uğur Erkan, Anafartalar İlkokulu’nda eğitime başladığında okuma yazmadan matematiğe kadar abisinin öğrendiği her şeyi çoktan öğrenmiştir.

Babası evi Meşrutiyet Caddesi’ne taşıyınca Mimar Kemal İlkokulu’na devam eder, artık daha farklı bir çevrededir. Yaz tatillerinde iki kardeş de babasının yanında alır soluğu. Otel, market, lokanta… Babasının bütün işlerinde abisiyle birlikte deneyim kazanan çalışan Erkan, ilkokul yıllarında sabahtan akşama kadar top da oynar, çocukluğunu da doya doya yaşar.

Kıbrıs’ta değişen hayat
Kendi deyimiyle ortalama bir öğrencidir, Mimar Kemal Ortakokulu’na devam eder. 1975 yılında aile Ankara’dan ayrılma kararı alır. Adres; Kıbrıs’tır. M. Uğur Erkan’ın hayatı orada tamamen değişir. Erkan anlatıyor: “Eve geliyorum, arkadaşım yok, bahçecilik işlerine merak saldım, ilk defa orada kitap, özellikle roman okumaya başladım. Kitap sevgisi bir yerde başlamış oldu. Okula gittim, okulun gereğini yapmaya başladım. Ve okul birincisi oldum. Orta üçüncü sınıfa geçince her şeyim tam olmaya başladı. Ben bunu hayal bile edemiyordum. Şunu gördüm; yeterli emeği verirsem yapabilirim. Bana müthiş bir özgüven geldi. Bu farkındalık hayatımı değiştirdi.”

Kıbrıs hikayesi 1.5 yıl sürer, sonrasında babasının sağlık sorunları nedeniyle İstanbul’a gelirler. Babası Haseki Hastanesi’ne yatırılır. Yıl; 1978. O sürede Yalova’da dayısının yanında kalan Erkan, Yalova Ortaokulu’ndan mezun olur. Artık her gittiği yere kolayca adapte olabilen Erkan, İstanbul’daki okulların sınavlarını da kazanır. Ancak 39 yaşındaki annesini kaybetmişlerdir, hayatı yeniden değişir. Babasıyla birlikte Ankara’ya döner.

Etlik Lisesi’ne başlayan Erkan, okuldan artan zamanlarda babasının yeni açtığı Anadolu Oteli’nde de çalışmaya devam eder.  1978-1981 Türkiye’nin de zor yıllarıdır, lise de çoğu zaman dersler boş geçer. Erkan da otelde daha aktif çalışmaya başlar, babası çoğunlukla işi ona bırakmaya başlar. Teması insan olan otelcilik işinde kazandığı deneyim ve babasının yaklaşımı çok öğretici olur. Çalışanları yönetmeyi öğrenen Erkan, “15 yaşındaki biri olarak babam bana tüm yönetimi bırakırdı. Ağabeyim İstanbul’da okula devam ediyordu o yüzden arada bir gelirdi. Herhangi bir hatamda babam bana sesini hiç yükseltmedi. Eğitim zayiatı diye bakardı. Babamın bu yapıcı tutumu, yöneticilik dönemimde bana ışık oldu. Ağabeyim Ankara Yenimahalle Endüstri Meslek Lisesi’nde okumaya başlayınca işi bölüştük.”

“Canım isterse yapabilirim”in keşfinin tescili
ODTÜ Ekonomi Bölümü’nü kazanan Erkan, tüm müfredatı İngilizce olan okulda önceleri çok zorlanır. Hazırlık okulundan sonra birinci sınıfın ilk sınavlarıda oldukça zor geçer, çok çalışır, ikinci sınıfın birinci döneminde artık sınıfın şeref listesine girmiştir. Erkan, işlerin kendi kontrolünde olduğunu anlayınca “canım isterse yaparım” anlayışına geri döner.

Üniversitede çok farklı kültürlerden birçok arkadaş edinen, çevresini genişleten Erkan’ın bugün birçok arkadaşı üst düzey yönetici. O dönem lokantacılık işine de başlayan babasının işlerini makine mühendisi olan ağabeyi devralır. Erkan, üniversite yıllarında haftasonları, akşamları, geceleri, her ihtiyaç olduğunda babasıyla ağabeyinin yanıbaşındadır.

Kariyeri İş Bankası’nda başlar
Üniversiteden sonra 1986 yılında, İş Bankası sınavını kazanan Erkan, müfettiş yardımcısı olarak işe başlar. İşi nedeniyle yılın 6 ayı Anadolu’da gezmeye başlayan Erkan, Türkiye’nin her yerini görür, bambaşka hayatlara tanık olur.
İş Bankası kültürü ise apayrı bir dünyadır. Erkan, “İş Bankası bizi ayrı bir şekilde eğitti. Bize başka bir kültür verdi. O kültürü içselleştirdik, kurumu temsilden gelen o ağırlığı taşımayı öğrendik” diyor. 5 yılın sonunda müfettiş olan Erkan, 6. yılında İş Bankası’nın Ankara’daki Bilgi İşlem Müdürlüğü’ne Müdür Yardımcısı olarak atanır, sonrasında Yazılım Geliştirme Grup Müdürü olur. Orada yazılım uzmanı olarak çalışan eşiyle tanışır, evlenir. 2000 yılında İş Bankası ile birlikte İstanbul’a taşındık. 2003 yılına kadar İş Bankası’nın bilgi işlem bölümündeydim.

Bilgi işlem dünyasının bir rekabet avantajına doğru evrimleşmesi sürecinin tam ortasında yer aldım. Güzel bir kariyerdi ancak ben farklı bir alana geçmek istiyordum.

Bana o zaman Anadolu Hayat Emeklilik’te görev teklif edildi. Anadolu Hayat Emeklilik’te Genel Müdür Yardımcısı olarak işe başladım. İlk iş, bütün bireysel emeklilik sistemi (BES) ve hayat sigortası mevzuatını öğrendim. Yeni bir yere geldiğinde kendini kabul ettirmen lazım, bunun için dersini çok iyi çalışacaksın. Buradaki eksikliğimi hemen giderdim. Bu işi yürütüyorsam bunun bütün teknik detayını bilmeliyim, yeni bir mevzuat çıktı mı hemen okurum. 2014 yılında Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürlüğü görevine atandım.

Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) Hayat ve Emeklilik Yönetim Komitesi Başkanı’yım, TSB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi’yim, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) Yönetim Kurulu Üyesi’yim.”

Saz çalıyor, türkü seviyor, özel ilgi alanı ise kuantum fiziği: Çocukluğundan beri futbol oynayan M. Uğur Erkan, bahçeciliği ve bitkileri çok seviyor: “Eğer onun dilini biliyorsanız onu yönetmek daha kolay.”

Tarih, fizik kitapları ve roman okumayı seviyor, özel ilgi alanı kuantum fiziği. Stefan Zweig, Ahmet Hamdi Tanpınar sevdiği yazarlardan.

Her tür müziği severek dinlese de lise yıllarında saz çalmaya başlayan Erkan için türkülerin yeri apayrı.

Sinemada tercihi Avrupa sinemasından yana.

İş, kariyer, aile ve özel ilgi alanlarının hepsini bir arada dengeli biçimde yürütebilmenin başarıyı getirdiğine inanan Erkan, aile hayatının önemini vurguluyor: “Çalışma zamanında çalışmak, dinlenme zamanında dinlenmek lazım. Yoksa verim alamazsınız. Ben her sabah 7:00’de işe gelirim, her gün ortalama 20:30-21:30’da işten çıkarım, haftasonları ise mümkünse çalışmıyorum.”

Sektörel dergileri ilgiyle takip eden Erkan, KobiEfor’u okuyor ve çok beğeniyor.

Kıyafet tercihi ise siyah veya lacivert takım elbise, beyaz gömlek, lacivertli kravattan yana. 

Yorumlar (0)