Birmot Genel Müdür Yardımcısı Çağrı Karaoğuz; “Her yaptığını bütün dünya izliyormuş gibi yap”

Hem meslek hem özel hayatında yaptığı işin hakkını verme dikkatiyle ilgisinin yüzde 100’ünü vermeye gayret eden Birmot Genel Müdür Yardımcısı Çağrı Karaoğuz, bilgi ve tecrübeyle beslenen, öğrenmeye açık yapısıyla iletişimi, empatinin gücünü, etkisini çok önemsiyor, başarının takım oyunu ve güçlü ekiplerle elde edileceğine inanıyor.

CEO 01.10.2017, 08:51 30.09.2017, 12:17
13635
Birmot Genel Müdür Yardımcısı Çağrı Karaoğuz; “Her yaptığını bütün dünya izliyormuş gibi yap”
Annesi tarih, babası edebiyat öğretmeni olan Çağrı Karaoğuz, 1971’de anne-babasının görevi nedeniyle bulunduğu Bilecik’te dünyaya “merhaba” der. Herkesin birbirini tanıdığı, güven içerisindeki küçük bir memur şehri olan Bilecik’te, güzel ve keyifli bir çocukluk dönemi geçirir. 
Karaoğuz, ilkokul yıllarından bu yana liderlik yolunda adımlarının nüvesini; sorumluluk alma, arkadaşlarını ikna edip, yönlendirme, birlikte yapabilme duygusu ve hevesinin oluşturduğunu söylüyor.
Edebali İlkokulu’ndan mezun olan Karaoğuz, Anadolu lisesi sınavlarını kazanır, hayatı ortaöğrenim için Eskişehir’e gitmesiyle değişiverir. 12 yaşında, evinden kopup başka bir dünyaya adım atar. Yatılı okul tecrübesinin katkısı, büyük olur. Herkes artık birbirinin kardeşidir, takım oyunu, birbirini sahiplenme, başı sıkıştığında destek olabilmek, mutlulukları ve yaramazlıkları hatta cezayı bile birlikte paylaşmak, kendi ayakları üzerinde durabilmek, sorumluluk duygusunu erken yaşta geliştirmek, çabuk olgunlaşma, özgüvenin artması, ‘ben yapabiliyorum’ sözünü çocuk yaşlarda kendi kendinize söylemeye başlamak, ‘kendim başarıyorum’ duygusunu hissetmek… Eskişehir’de spor da doğal olarak hayatının içindedir. O dönemde okulun desteği ve yatılı öğrenci olmanın avantajıyla arkadaşlarıyla bol bol hentbol, futbol, basketbol oynar. Hentbolla birlikte takım oyunuyla tanışır.
Ailesi İzmir’e taşınan Karaoğuz, lise döneminde İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne geçer, yabancılık çekmeden şehre, yeni okuluna ve arkadaşlarına kolayca adapte olur. Kaymakam olma hedefiyle Ankara’da Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü kazanır, üniversiteyi kazanan liseden iki arkadaşıyla birlikte öğrenci evi deneyimine adım atar.
Özel sektörün geliştiği, Türkiye’de Koç ve Sabancı gruplarının hızla büyüdüğü yıllar… Üniversitede 3. sınıfa başladığında rotasını belirler: “Özel sektörde çalışabilirim, orada daha farklı fırsatlar var, daha da keyif alırım, kendi performansımla daha hızlı yol alabilirim.” Üniversite bitince soluğu İzmir’de ailesinin yanında alır. Her katında Koç şirketlerinin faaliyet gösterdiği, şehrin merkezi yerindeki meşhur Ege Han’ın kapısını çalar, elinde özgeçmişiyle en üstten en alt kata kadar dolaşan Karaoğuz, büyük bir özgüvenle ‘Ben geldim’ der, iş başvurusu yapar. Şirketlerin herhangi bir iş ilanı da yoktur, çalışan arayışı da İdeali de hevesi de Koç Grubu’nda çalışmak olan Karaoğuz’un düşüncesi şudur: “Çok kurumsal bir şirket, kendi içinde etik değerleri var, performans yönetimini göz önünde bulunduruyorlar, yükselmek konusunda adalet, eğitim, yetiştirme her türlü imkan bulunur, dolayısıyla benim için de her olanak var.”
En alt katta şirket ofisi bulunan Ege Oto’nun yöneticilerinden görüştüğü Coşkun Bey, “Peki, sen askerliğini yap gel, öyle görüşelim” der. Hemen askerlik işlemlerine başvuran Karaoğuz, Edirne’de 1.5 yıllık yedek subaylığın ardından tekrar Ege Oto’nun kapısını çalar, görüşmenin ardından Coşkun Bey, ‘Biz sana haber veririz’ diyerek uğurlar. 10 gün sonra Karaoğuz çağrılır, Genel Müdür ile görüşür. Yıl 1995; Ağustos-Eylül dönemi. Koç Grubu’na adımını, Ege Oto’da satış danışmanı olarak atar.
İstanbul’da 3 aylık bir satış okulu eğitimi sonrası İzmir’deki ilk haftasında ilk araç satışını gerçekleştirir. Hedefi yöneticiliktir, hedefini sesli dile getirir ki takibi de hırsı da ateşi de içinde hiç sönmesin, kendini motive etsin.
Ticari araçlar konusunda uzmanlaşınca ticari araçlar departmanının sorumluluğu verilir. Farklı lokasyonlarda farklı şirketlerle çalışan Koç Grubu şirketleri 2001’de büyüme stratejileri dahilinde birleştirilir ve tek çatı altında toplanarak, daha büyük bir yapıya geçiş planlanır, şirketler birer şube haline gelir. Otokoç Genel Müdürlüğü, İstanbul’da oluşturulur. Birleşmenin ardından 1 yıl sonra Samsun şubede satış müdürü olur, hedefine giden yolda ilk fırsatı yakalar. Hiç tereddüt etmez, eşinin desteği işini kolaylaştırır. 2 yıl sonra Konya’da şube müdürü, 1.5 yıl sonra Antalya şube müdürü, 4 yıl sonra 2009’da İzmir Şube müdürü olur. Bu atama çok anlamlıdır, işe başladığı yerde yönetici olma fırsatını yakalar. 2011’de Otokoç İstanbul Anadolu yakası şube müdürü, 1.5 yıl sonra Otokoç İstanbul Avrupa yakası şube müdürüdür. Karaoğuz, “Başarı takım başarısıdır. Siz terfi ederken sizin ekibinizdeki insanlar da bir yerlere geliyor olmalı. Bir anda Türkiye’nin etrafına o başarı yayılmış oluyor” diyor. Şirket, 2015 yılında Karaoğuz’a Birmot’u işaret eder. Farklı bir sorumluluk, daha büyük bir operasyon, yeni çalışma arkadaşları, bambaşka bir değişim…
Yaşam mottosunu; Thomas Jefferson’un “Her yaptığını bütün dünya izliyormuş gibi yap” cümlesiyle açıklayan Birmot Genel Müdür Yardımcısı Çağrı Karaoğuz, yoğun bir tempoda çalışıyor; zamanlamaya dikkat etmeye; önceliklerinin birinin ötekisinin önüne geçmemesine, dengeyi sağlamaya çalışıyor: “Hem meslek hem özel hayatımda yaptığım işin hakkını vermeye dikkat ederim. İşimde de ailemde de. O an ne ile ilgileniyorsam yüzde 100’ümü vermeye gayret ederim.”
Yöneticiliğini yaptığı şirketin en değerli hazinesinin insan kaynağı olduğuna işaret eden Karaoğuz, işini her zaman kendi işi gibi sahiplendiğini belirtiyor: “Şirketimin itibarına kendi itibarım gibi sahip çıkarım ve bu tutku ile çalışarak çalışanlarıma da örnek olmak isterim. Çalışma arkadaşlarıma, işveren ve iş ortaklarıma karşı her zaman açık davranırım ve onların güveni ile hareket etmeye çalışırım. Ekibimden de aynı tutumu beklerim.”
Bilgi ve tecrübe ile beslenen, öğrenmeye açık yapısıyla Karaoğuz, iletişimi çok önemsiyor: “İşin sahiplenilmesini teşvik etmek için kişilere karar alma ve harekete geçme konularında ekibime uygun serbestliği sağladığımı düşünüyorum. Yeni fikirler, alternatif çözüm önerileri ve farklı iş modelleri için ekibimi teşvik etmeye gayret ederim. Başarıya giden yolda empatinin gücüne ve etkisine inanıyorum. Alt basamaklarından başladığım şirket kariyerimde görev aldığım farklı şehir ve lokasyonlarda edindiğim tecrübeler, ekibimin ihtiyaçlarını, duygularını, değerlerini şimdi rahat ve hızlı görebilmeme imkan tanıyor. Sistemli çalışmanın gücüne inanırım. Sabırlı ve mücadeleci davranırım,  sormaktan asla çekinmem, vazgeçmem. Doğru teşhisin doğru tedavi için en kritik başarı faktörü olduğuna inanırım. Sebebini bilirseniz önünüzdeki zorluğu aşacak çözümü de mutlaka bulursunuz. Şeffaflığa, açık iletişime, etik değerler ve kurum içi adalete dikkat ediyorum. Takımdaşlık, sinerji, güven ortamına özen gösteriyorum. Başarı odaklı, işini severek yapan, duyarlı ve özveri ile çalışan bir ekibim olduğu için oldukça şanslıyım. Başarının takım oyunu ve güçlü ekipler ile elde edileceğine inanıyorum. Başarı anahtarını ise bu ekiplerin oluşturulması ve yüksek sinerji, motivasyon ve performansla çalışması olarak görüyorum. Takım içinde yaratılan güven duygusunun ortak hedefe koşarken önemli bir kaldıraç olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan çalışma arkadaşlarımla açık iletişim kurmanın önemini, karşılıklı konuşabilmeyi önemsiyorum.”

Karaoğuz, iyi bir yönetici de  fark yaratacak en kritik özelliğin  liderlik becerisi olduğunu düşünüyor: “İyi bir yöneticinin liderlik vasıflarını taşıyabilmesi gerektiğine inanıyorum. Yaklaşımları, davranışları, kişilik özellikleriyle yön belirleyen, yön veren, daha yüksek hedeflere koşma dürtüsünü ekibinde her zaman canlı tutabilecek etkiyi, motivasyonu çevresine verebilmesi için önemlidir.”

Karaoğuz, Koç Holding sosyal sorumluk çalışmaları kapsamında; Meslek Lisesi Memleket Meselesi (İzmir, Samsun, İstanbul, Antalya), Engel Tanımıyorum, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (He For She) projelerinde yer alıyor.

Yurtiçinde ve yurtdışında yeni yerler görmeyi farklı kültürleri keşfetmeyi seven Karaoğuz, İstanbul’a geldikten sonra tanınmış müzikal, tiyatro, opera gibi etkinliklere daha fazla ulaşma şansı doğduğunu aktarıyor:“Canlı performanslar hoşuma gider ve tercih ederim. Romeo ve Giulietta, Phantom of the Opera keyif aldığım müzikallerdi. Tiyatroyu, operayı, sinemaya tercih ederim. Haftada 3 günden az olmamasına özen göstererek 1-1.5 saat yürüyüş yapıyorum. Takım oyununa dayanan spor müsabakalarını izlemek hoşuma gider. Kızımla birlikte Beşiktaş maçlarını yerinde seyrediyoruz.”

Vakit buldukça ve uyumadan önce mutlaka kitap okuyor, biyografi ve tarih konularını tercih ediyor. Teknolojik gelişmeleri, yeni ve değişen trendleri, gündemi belirleyen makaleleri takip ediyor, bugünlerde “Tesla, SpaceX ve Muhteşem Geleceğin Peşinde (Elon Musk)” kitabını okuyor. ‘Özel Arşivinden Belgeler ve Anılarıyla Vehbi Koç (Can Dündar) kitabının da çok hoşuna gittiğini belirten Karaoğuz, sosyal medyayı takip ediyor, özellikle genç jenerasyonun paylaşımlarını, yaklaşımlarını, yorumlarını önemsiyor, fırsat buldukça gençleri dinlemeye çalışıyor, şube ziyaretlerinde, şirket grup çalışmalarında fikirlerini, yorumlarını duymak istiyor: “Şirket olarak gençlere fikirlerini sunabilecekleri, hatta hayata geçirebilecekleri sosyal platformlar oluşturmaya, onlara kaynaklar sunmaya da çalışıyoruz.” Karaoğuz, emeklilik döneminde yaşadıklarını, tecrübelerini ve hayat hikayesini yazıya dökmek istiyor. 

Yorumlar (0)