banner565

banner472

banner458

banner457

ELDAY Genel Müdürü Muharrem Yamaç: “Vizyon, hedef ve öngörü, başarıyı getirir”

ELDAY Genel Müdürü, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜRKBESD Başkan Yardımcısı Muharrem Yamaç, iyi bir takipçilikle adaletli bir şekilde hedef ve sonuç odaklı çalışmanın başarıyı getirdiğini söylüyor.

CEO 01.12.2016, 08:43 30.11.2016, 17:30
15822
ELDAY Genel Müdürü Muharrem Yamaç: “Vizyon, hedef ve öngörü, başarıyı getirir”
Ekip ruhunun önemine inanan, çözüm odaklı yönetici Yamaç,  her zaman işi zamanında ve bütçesinde bitirmeyi hedefliyor. Yamaç’a göre iyi bir CEO’nun vizyonu ve hedefi olmalı, ileriyi görebilmeli.
ELDAY (Elektrik ve Elektronik Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi Derneği İktisadi İşletmesi) Genel Müdürü Muharrem Yamaç aynı zamanda BSH Çerkezköy Fabrikası Teknik Danışmanı, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Üyesi, TÜRKBESD (Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği) Başkan Yardımcısı ve Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Dış İlişkiler Komitesi Başkanı.
Muharrem Yamaç, yönetim anlayışını şöyle özetliyor: “Hedef ve zaman odaklı çalışırım. İyi bir takipçilikle adaletli bir şekilde hedef ve sonuç odaklı çalışmak başarıyı getirir. Ekip ruhu çok önemlidir. Hiyerarşiye pek bakmam. Fabrikalarda herkesle konuşurum, işçiler ve ustabaşılarla mutlaka konuşurum. Ustabaşıları her zaman toplantılara çağırırım, onlar işi aşağıda daha iyi biliyorlar. İnsanın kıymeti ve değerini bilmek önemlidir, bunu yapmaya çalışıyorum. Ancak Türkiye’de bunu yaparken dikkatli de olmak lazım, iyi niyetiniz kötüye de kullanılabilir.
İşin nasıl yapılmayacağına değil, nasıl yapılacağına bakarım. Çözüm odaklıyımdır. Bir soruna mutlaka çözüm getirmeyi, işi zamanında ve bütçesinde bitirmeyi hedeflerim. İnsanlar olmazsa hiçbir iş olmaz, onları yönetmeyi bilmelisiniz. Çalışanlar demotive olursa kötüye kullanılırsa hiçbir yere varamazsınız. İlk hatada sorun etmem ama tabii çalışan hatasını bilerek tekrarlıyorsa onu da affetmem. Öyle kişileri ekibimde tutmam. Çerkezköy’de fabrikalarda düzen bozduğu ve çalışmadığı için çok kişiyi işten çıkardım. Ekibin aynı şekilde, uyumlu hareket etmesi çok önemlidir. Organizasyonu düzeltmek ve uyumlu bir ekip çalışmasını sağlamak gerekir. Ardından da kaliteli ve fiyatı uygun ürünler üretilirse yatırımlar gelir. İyi bir yönetici, merkezi ikna ederek, yatırımlar alıp şirketi geliştirmeli, büyütmelidir. Şirket büyüdükçe çalışanların işe güveni ve motivasyonu, şirketin de karı artıyor. Organizasyonu iyi kurup, motive ederek, kaliteli ve karlı büyümeyi sağlamak başarıyı getiriyor. Kaliteden ödün verilmemeli. Yatırımlarda ise şunu söylerim: Onaylanan yatırımları harcayalım ama akıllıca harcayalım.”
İyi derece Almanca ve İngilizce’si olan Yamaç, çok çalışmanın önemine inanıyor: “Günde minimum 8 saat, ortalama 10 saat çalışıyorum.”
Yamaç’a göre iyi bir CEO’nun vizyonu ve hedefi olmalı, ileriyi görmeli, ekibini ve organizasyonu iyi yapılandırıp hedef odaklı çalıştırmalı: “Bir yönetici adil olmalı. Proaktif bir şekilde harekete geçmek önemlidir. Hızlı, düzgün ve doğru karar vermek de önemlidir. Çünkü bir yönetici zamanında ve doğru karar vermezse hiçbir yere varamazsınız.”

Emirdağ’dan Almanya’ya uzanan yaşam öyküsü
Muharrem Yamaç, Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde 1955 yılında çiftçilikle uğraşan Yörük bir ailenin çocuğu olarak dünyaya “merhaba” der. 1 yaşındayken babası vefat edince annesi onu ve iki kızkardeşini yayladan Emirdağ’a götürür. Emirdağ Atatürk İlkokulu, ardından Emirdağ Ortaokulu’nda eğitimine devam eder. Ortaokul son sınıftayken  Almanya’da çıraklık eğitimine gitme önerisini kabul eder.  Afyonkarahisar’daki ilk sınavı, sonra İstanbul’da Almanya-Türkiye irtibat bürosunun imtihanını da kazanır, 1970 Ağustos’unda Almanya’ya gider. Devlet, Yamaç ile birlikte 33 genci Almanya’ya okumaya göndermiştir.
Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde Recklinghausen kentine giden gençler, madenci çırağı olur. 3 yıllık çıraklık eğitimi sırasında 33 gençten yalnızca Muharrem Yamaç, hem çalışıp hem akşam okuluna giderek liseyi bitirir. Yerin 1000 metre altında madende sabah 6’da işbaşı yapmak, akşamları liseyi bitirmek için okula gitmek, aynı zamanda dili öğrenmeye çalışmak… Lise yılları zor ama zevklidir. Yamaç, o yılları; “Demek ki o yükü kaldırabiliyormuşuz. Biz Türkiye’nin her tarafından Almanya’ya büyük ümitlerle okumaya giden 33 gençtik, liseyi okuyan yalnızca ben oldum. 3 gün okul, 2 gün işe gidiyorduk. Teoriyle pratiği birleştiren bir okulun yapısı ve Alman disiplinini genç yaşta edinmek beni başarıya götürdü. Arkadaşlarım çıraklık eğitiminin ardından madenci oldular” diye anlatıyor.
Hızlı uyum sağlayabilme ve yenilik merakının başarısında etkisi olduğunu düşünen Yamaç, Almanca’yı da hızla öğrenir, yaklaşık 6 ay içinde Almanca konuşmaya başlar. Sendikaya giren, gençlik başkanı olan Yamaç’ın çıraklık eğitiminin ikinci ve üçüncü yılları çok daha zevkli geçer. Yamaç, “Bizi orada gençlik köyleri diye bir yere yerleştirdiler. Alman ve Türk gençleri bir arada kalıyorduk, haftasonlarında futbol oynuyor, yüzmeye birlikte gidiyorduk. Ailemden uzaktım, ‘Almanya’da okuyacağım, öğretmen olacağım’ diye hayallerim vardı, o nedenle liseyi bitirmek için gece okuluna devam ettim” diyor.  Yamaç’ın liderliği orada da öne çıkar, bulundukları yerin gençlik futbol takımında yüksek düzeyde top koşturur, aynı zamanda çalıştıkları maden şirketinin futbol takımını da Muharrem Yamaç organize eder.
Yamaç, lise yıllarında ticaretle de uğraşır. Almanya’ya göç yıllarıdır. Çıraklık eğitiminin son yılında bir arkadaşıyla birlikte Türk Hava Yolları acentesi işletir, biraz para kazanır. Kararlıdır, hedefi üniversitedir, başarmadan Türkiye’ye dönmeyecektir. 1973’te kalfalık diploması ve lise diplomasını alan Yamaç, Almanya’nın Bochum şehrinde Ruhr Üniversitesi’nin Makine Kimya Mühendisliği bölümünde eğitime başlar. Elindeki kalfalık sertifikasıyla yaz tatillerinde montaj firmalarında kolayca iş bulur, çalışır. Her yaz, 3 ay içinde 7-8 bin veya 10 bin mark kazanır, o parayla 1 yıl boyunca okul giderlerini karşılar. Öğrenci yurtlarında arkadaşlarıyla kalır, bazen parasız kaldığı da olur. Eğlenceli geçen üniversite yıllarında Türkiye’ye yaz tatillerinde yalnızca 1 haftalığına gelir, kalan zamanlarında hep çalışır. Yamaç, sporu da ihmal etmez, ara sıra futbol oynasa da her gün arkadaşlarıyla masa tenisi oynar, haftada 1-2 kez de  yüzmeye gider. 4 yılda üniversiteyi bitirir.

Hayatının dönüm noktası; Opel
Üniversiteden mezun olduğunda biraz para biriktirmiştir, 6 bin mark parası ve bir de arabası vardır; Ford Capri. 1979 yılının başında Türkiye’ye dönmeye karar verir. Kış günü, her taraf kar. Önce arkadaşıyla Ankara’ya gider, onu evine bırakır. Orada da Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’ne iş başvurusu yapar. Evine döner, dilekçesinin cevabı 1.5 ay boyunca gelmez. 1 gecede karar verir ve Almanya’ya döner. Arkasından Almanya’ya annesinin mektubu yetişir, iş başvurusuna olumlu yanıt gelmiştir. Geri dönmez. Şansı yaver gider. Bochum şehrinde fabrikaları bulunan Opel’e başvurur, ‘bir hafta sonra gel başla’ denir. 1979 yılının Ağustos ayında Muharrem Yamaç, Opel’de işe başlar.
Hayatının dönüm noktasıdır. 2000 yılına kadar Opel’de çeşitli projelerde çalışır. 1982’de İspanya Zaragoza’da Opel’in planlama mühendisidir. Almanya-İspanya arasında gelip gider. 1989 yılına kadar ise Opel’in Planlama Bölümü’nde mühendis olarak işine devam eder. 1989-1993 yılları arasında proje müdürü olarak Opel’in İzmir Torbalı’daki fabrikasını kurar. 1993 yılında Almanya’ya döner.  Sonrasında proje müdürü olarak 2 yıl Viyana’da çalışır. Opel’in Viyana’da motor ve şanzıman fabrikasını kurar, sonra yine Almanya’ya döner. 1995-2000 yılları arasında Bochum’da 9 Alman mühendisin çalıştığı Opel’in motor ve şanzıman bölümünün planlama müdürlüğünü yapar. Yamaç anlatıyor: “Opel’de çok mutluydum. Bütün bilgi birikimimi ve tecrübelerimi orada kazandım. Almanya’daydık, büyük projelere imza atıyorduk, artık global düşünmeye başlamıştık.” Aynı zamanda Türkiyemspor’un başkanlığını yapan Yamaç, Opel’den kulübe aldığı 500 bin mark destek ve topladığı diğer 500 bin markı da alarak toplamda 1 milyon mark ile 1999 depreminde Türkiye’ye gelir, Kocaeli-Gölcük-İhsaniye Yazlık ICS-Opel Uluslararası Dostluk Ortaokulu’nu kurar.

Türkiye’ye dönüş
“Bosch Türkiye’de fabrika için direktör arıyor” ilanını gören Yamaç, faksla özgeçmişini gönderir. 1 gün geçmeden Bosch’tan aranır, Dortmund’da buluşulur, Münih’e davet edilir, bir daha konuşulur, Düsseldorf’a kontrat getirirler. Almanlar’a Türkiye’ye gidip fabrikayı görmek istediğini belirtir, ailesine bile haber vermeden işyerinden izin alır, 3 günlüğüne Türkiye’ye gelir. Çerkezköy’e geldiğinde fabrikada hiç teknoloji bulunmadığını söylediğinde dönemin Alman genel müdüründen “Sen geliştireceksin” yanıtını alır. Almanya’ya döndüğünde kararını vermiştir. Opel’den ayrılmak istediğinde, “Gitmeyin, sizden memnunuz” denir.  Vatan hasreti ağır basar, Almanya’dan Bosch görevlisi olarak 5 yıllığına Türkiye’ye gelir. Sonrasında 3 yıl daha kontratı uzatılır. 2016 yılının 31 Mart tarihine kadar Bosch Siemens beyaz eşya sektöründe tüm fabrikalar müdürü olarak çalışır. “Bizim sana ihtiyacımız var. Sen bize 1 yıl danışmanlık yap” denir, BSH Çerkezköy Teknik Danışmanı olarak görevlendirilir. Ancak Yamaç, görev süresinin şimdiden 1 yıl daha uzatılmasının planlandığını açıklıyor.
Türkiye’nin çok dinamik bir ülke olduğunu söyleyen Yamaç, “Çalışma saatleri çok uzun ve her zaman her şey değişiyor, hiçbir sistem yok. Kurumsal şirketler çok az. Çerkezköy’de sistemi oluşturmak birkaç yıl sürdü. Almanya’da o sistemin içinde yetişiyorsunuz. Burada o sistem olmadığı için kurmanız lazım. BSH Türkiye’ye bugün 90 ülkenin yönetimi bağlı. Ar-Ge çalışmalarını tamamen bağımsız bir şekilde buradan yapıyor. Türkiye’deki fabrikalar, bölgenin en büyük lokasyonu. Biz Almanya’yı ikna ederek, Türkiye’de bu işi büyüttük. Bizim insanımıza yol gösterirseniz daha çalışkan ve daha zekalı. Alman disiplini ve Türk zekasıyla iş yaparsanız her işi başarırsınız. Türkiye şu durumda BSH içinde en büyüğü, en kalitelisi ve çok iyi de para kazanıyor. BSH’da ne uyguladıysam, üretim sistemleri, yönetim sistemleri, yeni teknolojiler, disiplin…Hepsi Opel tecrübesiyledir.”
İyi yönetici adildir: Muharrem Yamaç’ın yöneticiliğinde örnek aldığı insanlardan biri de BSH CEO’su Norbert Klein. Hem çok iyi bir insan hem de çok iyi bir yönetici olduğunu söyleyen Yamaç, Klein’ın BSH Türkiye’yi ve bağlı 90 ülkeyi yönettiğini aktarıyor: “Alman olduğu halde Türk kültürünü çok iyi anlayarak çok adil davranıyor. Bilgisi ve tecrübesi çok fazladır. Hakikaten örnek alınacak bir kişidir. Almanlar şahsi değildirler, kimseye kişisel nedenlerle kızmazlar, iş konusunda kızarlar. BSH Türkiye CFO’su Özcan Aydilek (Yönetim Kurulu Başkan Vekili oldu) de çok babacan bir yöneticidir. İnsanları hiç üzmeden, hedef odaklı yönetir. Hiçbir zaman kızdığını görmedik. Özcan Bey de Mercedes’ten gelmiştir, çok adildir.”
Çalışmak, çalışmak, çalışmak: En çok Türkiye’yi, Ege ve Akdeniz kıyılarını gezmeyi sevdiğini özellikle Kaz Dağları ve yayları tercih ettiğini aktaran Yamaç, fırsat buldukça yılda 1-2 kez ailesiyle Altınoluk’taki yazlığına, Afyonkarahisar ve Eskişehir’e de gidiyor. Bu yoğun çalışma temposunun arasında her gün akşam yarım saat evinin bulunduğu sitenin yürüyüş parkında yürümeyi ihmal etmiyor. Tarih kitaplarını okumayı seven Yamaç, bu ara Yunus Emre ile ilgili kitapları okuyor. Almanya’dan 2018 yılı Nisan ayında emekli olacak Yamaç, Türkiye’de emekli olmuş ama aktif çalışma yaşamına devam ediyor. Hayatında tek değişen 2018 yılı sonundan itibaren Kazdağları’na daha fazla gitmesi olacak. Ekonomi dergileri ve teknik dergileri okumayı tercih eden KobiEfor okuyucusu Yamaç, haberleri de her sabah internetten takip ediyor.  Spor giyinmeyi seven Yamaç, Almanlar’ın dış görünüşe değil, iş yapışa önem verdiğine dikkat çekiyor ancak buradaki iş yaşamının gereği olarak hep takım giyiyor.

Yorumlar (0)