banner565

banner472

banner458

banner457

Oluklu mukavva sektörü, sürdürülebilir üretim için model öneriyor: “

Türkiye, son yıllardaki oluklu mukavva sektöründeki hızlı üretim artışıyla birlikte Avrupa’nın 5. büyük ülkesi durumuna geldiğini belirten Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Görenoğlu, 2018 yılında sektörün yüzde 7-8 büyüyerek 7 milyar TL ciro büyüklüğüne ulaşacağını öngörüyor.

DOSYA 01.06.2018, 08:58 01.06.2018, 18:03
12660
Oluklu mukavva sektörü, sürdürülebilir üretim için model öneriyor: “

Önümüzdeki 7 yılda oluklu mukavva ambalaj sanayinin 1.5 kat büyümesinin öngörüldüğünü de aktaran Görenoğlu, Sanayi 4.0 sürecinde sürdürülebilir üretim için “Ödünç Al-Kullan-Geri Döndür” modelini önerdiklerini söylüyor. Sektörün hammadde ihtiyacının karşılanması konusunda ise OMÜD’ün önerisi; endüstriyel plantasyon ormancılığının Türkiye’de geliştirilmesi.
Türkiye oluklu mukavva sanayi, 2017 yılında 88 üretici firmaya ait 110 fabrikada, 3 milyon tonluk oluklu mukavva üretim kapasitesine sahip. Sektörde istihdam edilen kişi sayısı 10 bin 500’ü bulurken ambalaj üretimine girdi ve hizmet sağlayan diğer sektörlerdeki çalışanlar ve aileleri de hesaba katıldığında bu sayı 90 bini geçiyor.
Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği OMÜD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Görenoğlu, 2017 yılında Türkiye’deki oluklu mukavva üretiminin yüzde 11’lik artışla 2 milyon 240 bin tona ulaştığını belirterek, Türkiye’nin son yıllardaki oluklu mukavva sektöründeki hızlı üretim artışı ile birlikte Avrupa’nın 5. büyük ülkesi durumuna geldiğini söyledi. Görenoğlu, şu bilgileri paylaştı: “İlk sıralarda Almanya, İtalya, Fransa ve İspanya yer alıyor. Türkiye’nin mevcut performansını sürdürmesi durumunda 2023 yılına kadar İspanya’yı yakalayarak günümüzde 27.7 kg olan kişi başı yıllık oluklu mukavva tüketiminin 45 kg’lara çıkacağı öngörülüyor. 2018 yılında da sektörümüzün Türkiye GSMH artış oranından daha yüksek bir büyüme hızına ulaşacağını tahmin ediyoruz. 2018 için en son OECD Türkiye’nin büyüme oranını yüzde 5.3 olarak revize etti. Bizim de beklentimiz, buna paralel olarak sektörümüzün 2018 yılında yüzde 7-8 büyüyeceği yönünde.  2018 yılında ise mevcut koşulların devam etmesi halinde sektörün cirosunun 7 milyar TL’ye ulaşacağını tahmin ediyoruz.”
Oluklu mukavva ambalaj sanayinin önümüzdeki 7 yılda 1.5 kat büyümesinin öngörüldüğünü aktaran Mehmet Nuri Görenoğlu, “Ülkemizin genç ve dinamik nüfusu, tüketim harcamaları ve internet erişimindeki artış sektörümüzün büyümesini olumlu yönde etkiliyor. 2018 yılında en az yüzde 10 kapasite artışı ile 3.3 milyon tonluk yıllık üretim kapasitesine ulaşılacağı tahmin ediliyor. Önümüzdeki süreçte; yeni Hal Yasası, kentleşme, konut inşaatları ve e-ticaret hacmindeki artış sektörün gelişimini hızlandıracak en önemli gelişmeler olacak. Bütün bu gelişmeler ışığında; oluklu mukavvada Türkiye’nin 2021’de kişi başına 62 metrekarelik üretimle Avrupa ortalamalarına yaklaşacağını tahmin ediyoruz” dedi.
Spesifik olarak oluklu mukavva kullanan sektörlere bakıldığında; Şubat 2018 tarihinde OMÜD’ün açıkladığı ‘Oluklu Mukavva Sektör Analizi ve Oluklu Mukavva Müşterisi Sektörlerin Oluklu Mukavva Tüketim Eğilimleri Araştırması’na göre, 2013-2023 yılları arasında işlem hacmi ve oluklu mukavva tüketimi en fazla artacak sektörler arasında yüzde 19 ile e- ticaret yer alıyor. Görenoğlu, hazır giyimde 2016-23 döneminde sektörün önemli oyuncularının perakende yanında elektronik ticaret kanallarındaki gelişime paralel oluklu mukavva ambalaj tüketiminin yılda ortalama yüzde 7.8 artış ile 104 bin seviyesine yaklaşacağının tahmin edildiğini ifade ediyor: “Aynı dönemde sektörümüzün yıllık bileşik büyüme oranının ise yüzde 17.4 olacağı öngörülüyor. Söz konusu araştırmaya göre, e-ticarette oluklu mukavvanın tercih edilmesindeki ilk 3 kriter; dayanıklılık, daha hijyenik olması ve çevre duyarlılığıdır. E-ticaret kanalıyla satın aldığımız ürünün ambalajında genelde oluklu mukavva kullanılıyor. Bu bağlamda önümüzdeki dönemden çok umutluyuz. Çünkü hem alışveriş alışkanlıkları artık çok değişti, hem de çevreci ve hijyen özellikleri nedeniyle oluklu mukavva ambalaj malzemesi daha çok tercih ediliyor. Önümüzdeki yıllarda çevre duyarlılığının son tüketiciler nezdinde daha da artması ve hijyene verilen önemin daha da yaygınlaşması ile birlikte e- ticarette oluklu mukavva kullanımının daha da artması bekleniyor.”
OMÜD (Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği): Oluklu Mukavva Üreticileri Derneği kısa adı ile OMÜD, 30 Eylül 1987’de ambalaj sektöründe ilk meslek kuruluşu olarak Türkiye oluklu mukavva sanayicilerini temsil etmek üzere kuruldu. OMÜD’ün kuruluş amacı; tüm ambalaj sektörünün üçte birini oluşturan oluklu mukavva ambalajının tanıtımını sağlayarak, kullanımını arttırmak, oluklu mukavvanın hijyenik, sürdürülebilir ve en çevre dostu ambalaj malzemesi olduğunu tanıtmak, üretim ve kullanımında standartlar oluşturup geliştirmek, ülkeler arası teknik bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasını sağlamak. 1989’da FEFCO’ya (Avrupa Oluklu Mukavva Sanayicileri Konfederasyonu) üye olarak kabul edilen OMÜD, 1996’da isim değişikliğine giderek “Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği” ismini aldı. OMÜD’e 74 asıl ve 47 sempati üyesi kayıtlı. Asıl üyeler, toplam satışların yüzde 75’ini gerçekleştiren 31 şirketi temsil ediyor. Dernek, Ambalaj Dernekleri Federasyonu Kurucu Üyesi. OMÜD üyeleri aynı zamanda; TOBB, İTO, İSO, Ambalaj Meclisi ve Kağıt Meclislerinin de üyesi.
Çevreci, hijyen ve dayanıklı ambalaj; oluklu mukavva: Mehmet Nuri Görenoğlu, ambalajlama sektörü açısından oluklu mukavva kullanımının faydalarını anlatıyor: “Oluklu mukavva içindeki ürünü; depolanma ve taşıma özelliklerini göz önünde bulundurarak yapısına ve şekline göre en iyi şekilde koruyup hijyen bakımından dış ortamdan izole ediyor. Kısacası; bir ambalajın taşıması gereken nitelikleri maksimum düzeyde taşıyan oluklu mukavva, bütün bu özellikleri ile diğer ambalaj türlerinden ayrışarak çevreyle mükemmel bir uyum sağlıyor. Oluklu mukavvadan üretilen ambalajlar doğada 3 ayda yok olurken, diğer ambalajların çözülmesinin 500 yıl ile 4 bin yıla kadar uzaması ve çözülürken toprağa yaydıkları kimyasal maddeler tüm ekosisteme zarar veriyor. Oluklu mukavvanın çevreye bir diğer olumlu etkisi ise nakliye aşamasında görülüyor. Bu çevreci ambalaj ile ambalajlanmış ürünler, nakliye araçlarında minimum yer kaplayacak şekilde depolanıyor. Bu da daha az nakliye aracı kullanımından dolayı daha az yakıt tüketimi yani daha az karbondioksit salınımı anlamına geliyor.
Bilimsel araştırmalara göre, oluklu mukavva, patojenik ve bozulmuş mikroorganizma kaynaklı bulaşmayı (kirlenmeyi) azaltıyor. Bu da gıda kaynaklı oluşan hastalık riskini azalttığı gibi meyve ve sebzelerin raf ömrünü de arttırıyor. Meyve ve sebzelerin tazeliğini, kokusunu, görünümünü ve tadını koruyor. Araştırmalara göre, meyve ve sebzeler oluklu kutularda üç gün daha fazla taze kalıyor. Bu da gıda israfını önlediği gibi kaynaklarımızı da verimli kullanmamıza aracılık ediyor. FEFCO (Avrupa Oluklu Mukavva Konfederasyonu) Pazar ve Çevre Direktörü Jan Grasma, gerçekleştirmiş oldukları bilimsel testlerin oluklu mukavvanın daha güvenli ve temiz bir ambalaj tercihi olduğunu gösteren pek çok ispattan biri olduğunu dile getirmiştir. Mikrobiyolojik kirlenmeyi önlemek söz konusu olduğunda bilim, hiç şüphe etmeksizin oluklu mukavvanın diğer ambalaj malzemelerinden daha üstün olduğunu gösteriyor. Tüm bu bilgilerin son tüketici tarafından da bilinir olması için iletişim çalışmalarımıza özel bir önem veriyoruz. Bu bağlamda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılacak olan Yeni Hal Yasası’nı da önemsiyoruz.  Yaş meyve ve sebzelerin en hijyenik ambalaj malzemesi olan oluklu mukavva ambalajda taşınması aynı zamanda gıda israfının önüne geçecek ve enflasyonla mücadelede önemli bir adım atılmış olacaktır.”
OMÜD’den sürdürülebilir üretim için “Ödünç Al-Kullan-Geri Döndür” modeli
Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği OMÜD’ün düzenlediği Oluklu Mukavva Sanayi 4.0 Sempozyumu’nda sürdürülebilir üretim için “Ödünç Al-Kullan-Geri Döndür” modeli önerdiğini belirten Mehmet Nuri Görenoğlu, şu bilgileri veriyor: “Şu anda yaklaşık 7.6 milyar olan dünya nüfusu, 2050’de 9.8 milyara, 2100’de ise 11.2 milyara yükselecek. Nüfus ve şehirleşmenin hızla artmasına rağmen açlık önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Dünyadaki her 9 insandan biri hala aç. Bu kadar açlık ve yoksulluk varken maalesef üçte bir yiyeceğimizi çöpe atıyoruz. Dünyada yılda 325.000 ton gıdanın atığa dönüştüğü tahmin ediliyor. Gelişmiş olan ülkelerde ise kişi başı 95-115 kg yemek çöpe gidiyor. Sadece Avrupa’da çöpe giden yemeklerle senede 200 milyon insanın beslenmesi mümkün. Kuşkusuz; bu israfta yetersiz, uygunsuz nakliye ve depolama koşulları da etkili oluyor.
Türkiye’de de maalesef durum çok farklı değil. Ülkemizde her yıl 1.7 milyar ekmek, 18 milyon ton meyve ve sebze çöpe atılıyor. Gıda israfının parasal bedeli ise 214 milyar lirayı buluyor. İsrafın önlenebilmesi için kaynakların verimli kullanımı büyük önem taşıyor. Bunun için de artık sanayide geleneksel ‘Al-yap-at’ modelinin sürdürülemeyeceği konusunda uzmanlar hemfikir. ‘Al-yap-at’ modeli yerine ‘Ödünç Al-Kullan-Geri Döndür’ modeli, günümüzde daha fazla ön plana çıktı, sürdürülebilirlik yeni normal oldu.
Bu çerçevede; Endüstri 4.0, işletmelere kaynakların yeniden kullanımı imkanını verecek, verimlilik artacak. Uzmanlara göre, Sürdürülebilirlik Ekonomisi AB ülkelerinde 600 milyar dolarlık tasarruf ve 2030’a kadar 12 trilyon dolarlık yeni iş hacmi yaratacak.
Gelecek dönemde ayakta kalmak isteyen işletmelerin bu çerçevede sürdürülebilir üretime önem vermesi gerekiyor. Oluklu mukavva sektörü de yenilenebilir malzeme kullanması nedeniyle döngüsel ekonomiye yakın bir sektör olarak ön plana çıkıyor. Dolayısıyla OMÜD olarak Sanayi 4.0’ı önemsiyoruz. Yapacağımız bilgilendirme seminerleri ve konferanslar ile gelişen teknolojinin işletmelere sunduğu fırsatları uzmanlar aracılığıyla üyelerimiz ile paylaşmaya devam edeceğiz.”
OMÜD, Sanayi 4.0 sürecine geçişte üyelerine rehberlik edecek: Endüstri 4.0 genel olarak makinelerin iletişimi olarak adlandırılıyor. 1700’lerdeki 1. Sanayi Devrimi’nden ‘nesnelerin interneti’ olarak tanımlanan 4. Sanayi Devrimi’ne geçiş süreci düşünüldüğünde; yeni dönem bireylere, işletmelere ve ülke ekonomilerine sayısız faydalar sağlayacak. Mehmet Nuri Görenoğlu, “Endüstri 4.0 sayesinde 2025 yılına kadar dünyadaki verilerin yüzde 35’inin bulut sistemlerine taşınacağı tahmin ediliyor. Fabrikalarda Smart App’lar sayesinde üretim için gerekli tüm bilgi buluttan çekilecek. Sağlıktan eğitime kadar tüm kişisel verilerimiz bulut sistemlerle depolanacak. Böylece bulut sistemler maliyetleri düşürecek ve altyapı karmaşasını ortadan kaldıracak. Aynı zamanda veriler güvenli bir şekilde korunabileceği gibi istenilen zamanda veriye ulaşma imkanı sağlanmış olacak. Gelecek dönemde oluklu mukavva sektöründe de Sanayi 4.0 sürecine geçişe hep birlikte tanıklık edeceğimizi düşünüyoruz. OMÜD de bu süreçte üyelerine rehberlik görevini sürdürmeye devam edecek” diye konuşuyor.
Sektörün sorunları ve çözüm önerileri
Mehmet Nuri Görenoğlu, sorunlarını 3 temel başlık altında özetliyor: “Çin’de oluklu mukavva fabrikalarının kapatılması: Çin’de lokasyonları nedeniyle hava kirliliğine neden olan çok sayıda fabrika, süreli veya süresiz olarak kapatıldı. Bu nedenle Çin’deki oluklu mukavva fabrikaları aralarında Türkiye de dahil pek çok ülkeden kağıt talebinde bulundu. Bu yüzden hammadde fiyatları 2017 yılında hızla yükselirken Türkiye’nin oluklu mukavva ihracatı da artış gösterdi. Geçen yıl yaklaşık 30.000 ton ihracatın tahminen yarısı Çin’e yapılmıştır. Dolayısıyla hammadde konusunda Türkiye ancak kendi ihtiyacını karşılayabilecek durumdayken yurtdışı talebin artması, Ocak 2017 ile Eylül 2017 tarihleri arasında kağıt fiyatlarının yüzde 60 oranında yükselmesine yol açtı. Ayrıca Çin’in dışında başka ülkeler de Türkiye’den hurda bazlı oluklu mukavvalık kağıt talep ettiği için hem yurtiçi, hem de yurtdışında atık kağıt fiyatlarında çok ciddi artışlar yaşandı. Ancak bu maliyetin önemli bir kısmı fiyatlara gecikmeli olarak yansıtılıyor.
Ayrıca hurda bazlı kağıtlara ilave talep atık kağıt ihtiyacını da olumsuz etkiledi. Fiyatlar biraz da bu yüzden artış gösterdi. Yaklaşık yüzde 85-90’ını ithal etmek zorunda olduğumuz kraft layner kağıt fiyatlarındaki hızlı fiyat artışı, teminde zorluklar (5-6 ay sonrasına verilen terminler) ve ilaveten ithalatı önlemek için getirilen yüksek vergiler, başta yaş meyve ve sebze ihracatının ve soğuk hava depolarında nakil zorunluluğu olan et ürünlerinin ambalaj maliyetlerini de artırıyor. Bu sorunların Türkiye’de ancak atık kağıt toplama oranının hızla artırılması ve yeni kağıt üretim kapasitelerinin devreye girmesiyle çözüm bulunabileceğine inanıyoruz.
Bu sorunların çözümü noktasında; ‘Endüstriyel plantasyon ormancılığı sektörümüzün hammadde ihtiyacının karşılanması açısından çok önemli.’ Bunun için de endüstriyel amaçlar için ‘Kesilebilir Orman Alanları’nın yani ‘Endüstriyel Plantasyon Ormanları’nın mutlaka hızla ve acilen teşvik edilmesi gerekiyor. Bu alanlar hem kağıt, hem de mobilya sektörü için hammadde kaynakları olacaktır. Bunun dışında asıl faydası verimli topraklarımızın maruz kaldığı toprak erozyonunun önemli miktarda önüne de geçilecektir. Ayrıca plantasyon ormancılığı sayesinde orman yangınlarının da önüne geçilmesinde büyük bir adım atılacaktır. Gelişmiş Batı ülkelerinde bunun örneklerini görmek mümkündür. Özel ormancılığın olduğu yerlerde, devlet bir alanı firmalara tahsis edip, ‘burayı geliştir’ diyor.  Türkiye’de iklim itibariyle kızılçam uyuyor ancak bu ağaçları dikip, kesilebilir hale getirmek 30 yıllık zamana ihtiyaç var. Ancak özel sektör 30 yıl sabredemez. Çözüm, devletin endüstriyel plantasyon ormanlarını kurup özel sektöre devretmesidir.
Anti-damping soruşturması ve vergi yükü: Oluklu mukavva üretiminde geri dönüşümden gelen kağıtlar belli oranda orijinal esaslı kağıtlarla karıştırılarak üretiliyor. Orijinal esaslı kağıtlar da ‘Kraft’ olarak adlandırılıyor ve bunun yüzde 90’ı yurt dışından ithal ediliyor. Ekonomi Bakanlığı yaklaşık 2 yıl önce ABD’den ithal edilen kraftlayner kağıt türünde yüzde 10 ile yüzde 20 arasında anti-damping vergisi uygulaması getirdi. ‘Metrekaresi 175 gramı geçmeyen beyazlatılmamış kraftlayner kağıtlar’ için getirilen bu vergi maalesef sektörümüzü sıkıntıya soktu. Çünkü Türkiye’de söz konusu kağıt türünün üretimi son derece kısıtlı olduğu için firmalar ister istemez ithalat yoluna gidiyor. Üstelik ABD menşeli kraft kağıda getirilen ek vergi yükünün yanı sıra Finlandiya, Rusya, Polonya ve Brezilya menşeli metrekare ağırlığı 175 gramı geçmeyen beyazlatılmamış kraftlayner kağıtların ithalatına ilişkin yeni bir damping soruşturması açıldı ve yüzde 5 ile 11 oranlarında vergi getirildi.
Sonuç olarak anti-dampinge yönelik yürürlüğe konulan bu önlemler, sektörümüzün dışa bağımlılığını azaltıcı ya da ortadan kaldırıcı etkiye sahip olmamakla birlikte üretim maliyetlerini de artırdı.  Her getirilen ek vergi yükü, maalesef Türkiye ekonomisi açısından da bazı olumsuz etkilere neden oluyor. Çünkü maliyetlerdeki artış nihayetinde son tüketiciye de yansıyor ve bu da zincirleme olarak enflasyonist bir etkiye yol açıyor. Diğer taraftan; hammadde olarak kraftlayner kağıtların yoğun kullanıldığı bazı ambalaj türlerinde kraftlayner kağıt yerine doğrudan nihai kutunun ithal edilmesi ister istemez, cari açığımızı da olumsuz yönde etkileyecektir. Dolayısıyla hem sektörümüzün geleceği, hem de Türkiye ekonomisinin istikrarı açısından Ekonomi Bakanlığı’nın kraft kağıt türündeki anti-damping uygulamasını yeniden gözden geçirmesini talep ediyoruz.
Nitelikli insan gücü: Gelişmiş ekonomisi olan Batı ülkelerinde ambalaj mühendisliği söz konusu iken bizde bu konuda herhangi bir eğitim söz konusu değildir. Sadece ambalaj sektöründeki firmalarımızın değil, yoğun ambalaj kullanan firmaların da ambalaj mühendisliği formasyonu almış teknik elemanlara ihtiyacı vardır. Bu firmalar mevcut elemanlarını ancak yurtdışına göndererek alınan kısa süreli kurslarla karşılamaya çalışıyor. Ambalaj Mühendisliği konusunda teknik üniversitelerimizin hızla bölüm açmalarını öneriyoruz. Bu bölümün mezunları sadece kağıt sektöründe değil, plastik, metal, cam ve ahşap ambalaj imalatlarında da istihdam edilebilecekleri gibi yoğun ambalaj kullanan yerli ve çokuluslu üretim firmalarında da rahatça iş bulabileceklerdir.

Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grubu’ndan kaliteli ürün, hızlı teslimat ve inovatif çözümler
Türkiye ekonomisinin lider kuruluşları arasında yer alan Çukurova Grubu’nun Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Türkiye’nin gelişimine katkı sağladığını belirten Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grubu Genel Müdürü İsa Doğanlı, “Ulusal ve uluslararası ölçekte iş fırsatlarını değerlendiren Çukurova Grubu; endüstri, inşaat, bilgi ve iletişim teknolojileri, medya, taşımacılık, ticaret ve hizmet, finansal hizmetler ve enerji sektörü de dâhil olmak üzere pek çok alanda dünya ekonomisinin etkili bir markasıdır” diyor.
İsa Doğanlı, Çukurova Holding’in bir parçası olan Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grubu’nda 5 şirket bulunduğunu belirtiyor: “Kaplamin Ambalaj (İzmir), Yalova Ambalaj (Yalova), Ova Oluklu (Mersin), Selkasan (Manisa) ve Atkasan (İzmir). İlk üç şirket oluklu mukavva kutu üretirken; Selkasan toplanan atık kağıtlardan oluklu mukavva kağıdı üretiyor. Atkasan ise plastikten kağıda çeşitli ambalaj atıklarını, topluyor, ayıklıyor ve tasnif ediyor. Bu şirketlerin tamamında 720 kişiye istihdam sağlanıyor.”
Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grubu’nun temellerinin 1976’da kurulan Kaplamin ile atıldığını, sonrasında sırasıyla Selkasan, Yalova Ambalaj, Ova Oluklu ve Atkasan’ın kurulduğunu aktaran Doğanlı, ana tesislerden başka Bursa’da yalnızca otomotiv sektörüne hizmet eden işletme, İstanbul Kartal ve Bağcılar, Konya, Ankara ve Antalya gibi şehirlerde satış ofisleri bulunduğunu, ayrıca partner olarak çalıştıkları birçok kutu atölyesi aracılığıyla Türkiye’nin herhangi bir yerindeki müşteriye 7/24 hizmet verebildiklerini söylüyor.
Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grubu’nun 2017 yılında cirosunun 534 milyon TL olduğunu kaydeden İsa Doğanlı, “Grup, toplamda 90 bin ton oluklu mukavva kutu ile 139 bin ton kağıt satışı gerçekleştirdi. Atkasan ise 160 bin tona yakın hurda kağıt topladı ve geri kazanılmasına gayret etti” diyor. Doğanlı, en yeni işletmeleri Prigo’nun kendi başına bir ürün geliştirme merkezi gibi çalıştığını aktarıyor: “Hem oluklu mukavva müşterilerimizin istediği ürünleri tasarlıyor, geliştiriyor, prototiplerini üretiyor hem de çeşitli malzemelere dijital baskı teknolojisi ile baskılar yapıyor. Makine parkı bakımından Prigo, bir adetten bin adete kadar özel ürünleri, çok renkli baskıları yapmak üzere kuruldu. Dijital baskıya ilk başlayan grup olarak gururluyuz. İlgili müşterilerimizle anlaşmaya varabilirsek, Prigo’ların sayısını arttırma projelerimiz bulunuyor. Her Prigo’da 12 yeni istihdam ile 1-1.5 milyon Euro yatırım öngörüyoruz. Gelecekte dijital baskının daha yaygın olacağına inanıyor, ürünlerimizi kişiselleştirmeye gayret ediyoruz.”
Grubun 2016-2017 ciro artışının yüzde 48 olduğunu paylaşan Doğanlı, 2018’de en az yüzde 18 büyümeyi hedeflediklerini açıklıyor: “Selkasan’da geçen yıl üretmeye başladığımız SELkraft ile 2018 ilk çeyrekte başlayan HydroSEL ithal Kraft ve NSSC kağıtlarının ikamesi olarak geliştirilmiştir. İki kağıt cinsi zaman içinde ithalatın önünü kesecektir. Eğer gerçekleştirebilirsek Selkasan’da önümüzdeki iki yılda 5 milyon Euroluk yatırım yapmak arzusundayız. Yatırım tamamlandığında Selkasan, SELkraft ve HydroSEL benzeri başka ürünleri de üretebilecektir. Oluklu fabrikalarımızda bir kiloluk bisküvi kutusundan en büyük boy buzdolabı kutusuna kadar üretebilecek ve 6 renge kadar flexo basabilecek makineler mevcut. Prigo’da ise renk ve kutu sayısı sınırlaması yok. Ofset baskılı halde alınması mümkün olmayacak sayılardaki kutuları, Prigo rahatlıkla yapabiliyor. Grubumuz toplam ambalaj üretiminin yüzde 15’ini, 20’den fazla ülkeye ihraç ediyor. Pizza kutuları, yaş meyve sebze kutuları, preform oktabinleri en çok ihraç ettiğimiz ambalaj türleri.”
İsa Doğanlı, kaliteye verdikleri öneme de dikkat çekiyor: “Tesislerimiz sektörlerinde olması gereken BRC’den ISO 14001’e, FSC’den-18001’e ve diğer standartlara haizdir. Müşterilerimizin bizi tercih etmesini, 7/24 açık telefonumuza, hızla reaksiyon vermemize ve az-çok demeden bütün siparişleri kabul edişimize bağlıyorum.”

BOBST İstanbul, tutku, güven, saygı ve performanstan ödün vermiyor
Dünyada 50’den fazla ülkede faaliyet gösteren 127 yıllık ambalaj devi BOBST’un Türkiye’deki temsilcisi BOBST İstanbul’un en büyük hedefi; müşteri memnuniyeti. Teknik servis hizmetiyle de iddialı olduklarını vurgulayan BOBST İstanbul Genel Koordinatörü Ayşe Bernev Çağlar, BOBST’un dünyadaki kalite standardının Türkiye’deki temsilcisi olduklarını da belirterek, “BOBST’un esas motto’su; Bilgi & İnsanlar & Değerler. Dört değerimiz; ‘Tutku, Güven, Saygı ve Performans’. Bunlardan ödün vermiyoruz” diyor.
İsviçre’de, Lozan şehrinde 1890 yılında kurulan BOBST, bugün dünyada 50’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor. 127. yılını kutlayan ambalaj sektörünün devlerinden BOBST, İsviçre, Fransa, İtalya, İngiltere ve Almanya’nın yanı sıra Çin, Hindistan ve Brezilya dahil olmak üzere 8 ülkede 14 üretim tesisine sahip, Türkiye’de ise BOBST İstanbul tarafından temsil ediliyor.
BOBST İstanbul Genel Koordinatörü Ayşe Bernev Çağlar, Türkiye’de 35 yıldır İbrahim Çağlar tarafından BOBST’un temsil edildiğini belirterek, BOBST İstanbul Ambalaj A.Ş.’nin, 1 Ocak 2016’da kurulduğunu anlatıyor. BOBST İstanbul’un ambalaj sektörüne yönelik makineler, makine hatları ve özel çözümler sunduğunu aktaran Ayşe Bernev Çağlar, Türkiye’de özellikle karton, oluklu mukavva ve esnek ambalaj çözümlerinin öne çıktığını ifade ediyor.
BOBST İstanbul, oluklu mukavva sektörüne yönelik; fleksografik baskı, düz kalıp veya döner kalıp kesim, katlama, yapıştırma, laminasyon ve bu işlemleri inline yapan oluklu mukavva dönüştürme hatlarının yanı sıra esnek ambalaja yönelik flekso ve rotogravür baskı, vakum metalizasyon, laminasyon işlemleri, karton tarafında ise kalıp kesim, katlama yapıştırma, laminasyon, sıcak ve soğuk varak gibi ambalaj üretimine yönelik dönüştürme işlemleri için çözümler üretiyor. BOBST orijinal yedek parçalarının Türkiye pazarındaki tek tedarikçisi BOBST İstanbul, teknik servis ekibiyle acil servis ve önleyici bakımdan, makinelerin kurulumu ve eğitimine kadar bütün teknik servis hizmetlerini sunuyor.
“Mutsuzluğu mutluluğa çevirmek için buradayız. Müşteri memnuniyeti en büyük hedefimizdir” diyen Ayşe Bernev Çağlar, dünyada çok güçlü bir marka olan BOBST’un oluklu mukavva sektöründe yaptığı yenilikler ve güçlü Ar-Ge çalışmalarıyla her zaman liderliğini koruduğunu söylüyor. Müşterilerin BOBST markasını tercih etme nedenlerini “ürün kalitesi, verimlilik, güçlü teknik destek ve müşteriye yönelik hizmet” diye sıralayan Çağlar, “BOBST Grubu’nun en büyük hedefi her zaman müşteri memnuniyetidir. Müşterilerimizin ihtiyacına yönelik özel çözümler de sunuyoruz. Makinelere ilişkin herhangi bir yenilik olduğunda mutlaka müşterilerimizi bilgilendiriyor ve bu yeniliği onlara sunuyoruz” açıklamasını yapıyor. BOBST’un dünyadaki kalite standardının Türkiye’deki temsilcisi olduklarını da vurgulayan Çağlar, “Grubu değerleriyle birlikte yaşatıyoruz. BOBST Grubu’nun mottosu; Bilgi & İnsanlar & Değerler. Özellikle dört değerimiz önemli; ‘Tutku, Güven, Saygı ve Performans’. Bunlardan ödün vermiyoruz. Her zaman ne yaparsak yapalım bu değerleri de içine katarak yapıyoruz” diye konuşuyor.
Ayşe Bernev Çağlar, makine ve makine hattı satışlarının yaklaşık üçte birini oluklu mukavva sektörüne yaptıklarını belirterek, şunları söylüyor: “Oluklu mukavva sektöründe yüzde 40 pazar payına sahibiz. Yeni makine pazar payımızı artırmayı hedefliyoruz. BOBST İstanbul’da 16 kişisi teknik ekibimiz olmak üzere toplam 26 kişi çalışıyor. Teknik servis ekibimizi düzenli olarak eğitiyor ve büyütüyoruz. BOBST Grubu’nun hedefi gibi BOBST İstanbul’un da en büyük hedefi; teknik servisimizi güçlendirmek, daha kalabalık ve daha bilgili bir uzman ekip oluşturmak. Ekibimize yeni katılan arkadaşlarımızın da çoğu mühendis. BOBST İstanbul’un teknisyen profili de hızla değişiyor. Hedefimiz; teknik eğitimleri artırarak burada daha çok yerel uzmanla hizmet vermek ve müşterilerimize çok daha hızlı, verimli, bilgili, uzman bir teknik destek hizmeti sunabilmek.
Dünyada BOBST’un bulunduğu her yerde olduğu gibi biz de müşterilerimizin çözüm ortağı olmak ve kapasitemizi artırmak hedefiyle çalışıyoruz. Makineleri ilk günkü gibi verimli ve başarılı tutmak da bizim hedefimiz. Bunun için de özellikle makinelerde sorun çıkmadan önce tespit yapabilmek ve hızlı çözüm sağlayabilmek adına önleyici bakım hizmeti de sunuyoruz.
Bir diğer önemli hizmetimiz de yedek parça tedariği. Bizim şu anda yedek parçalarımızın bulunurluluk oranı yüzde 98. Müşterimiz ‘Acilen şu parçaya ihtiyacımız var’ dediğinde bizim, o parçayı bugün yüzde 98 oranında yola çıkarma imkanımız var, maksimum 1 gün içinde ihtiyaca yanıt verebiliyoruz.”
Ayşe Bernev Çağlar, müşterilerinin Endüstri 4.0’a hazırlanma sürecinde de onlara destek olduklarını dile getiriyor: “Üretkenliğin, verimliliğin ve üretim kalitesinin daha da artırılması, makinelerin birbiriyle iletişimi, makinelere uzaktan bağlantıyla makinelerin teknik durumunun tespiti konularında teknik hizmetlerimizle bu desteği sağlıyoruz.”
Ayşe Bernev Çağlar, flekso baskı katlama ve yapıştırmayı tek hat üzerinde yapan BOBST Lyon FFG 8.20 Expert makine hattının Türkiye’de revaçta olduğunu açıklıyor: “Bu yılın en popüler ürünü. Oluklu mukavva sektöründe ciddi talep görüyor. Uzun ve kısa tirajlı işler çalışanlar için iş değişimi süresi ve verilen fire çok önemlidir; bu süreyi ve kullanılan malzemeyi optimize etmek daha kısa tirajlı özel işlerin talep edildiği günümüzde çok önemli bir üretim avantajı. Operatörler için kullanım kolaylığı, makine üzerinde bir vardiyada 25-30 farklı işin çalışılabilmesi, iş değişimin hızlı yapılabilmesi, hatasız ve hızlı ürün çıkarabilmesi nedeniyle iyi planlama ve hızlı teslimat yapmayı sağlaması, kalite kontrol sisteminin çok iyi çalışması, firelerin çok az olması da BOBST ekipmanlarının sunduğu avantajlardan.”

Mizan Ambalaj,  Endüstri 4.0 ile büyüyor
Oluklu mukavva sektörünün Türkiye’deki en köklü ve en tecrübeli firmalarından biri olan Mizan Ambalaj, Görenoğlu Ailesi tarafından İstanbul’da 1980 yılında kuruldu. Oluklu mukavva ve kutu üretiminde 40 yılı aşkın deneyime sahip Mizan Oluklu Mukavva ve Ambalaj Sanayi ve Ticaret A.Ş., bugün 10.000 m2’si kapalı, 3.000 m2’si  açık olmak üzere toplam 13 bin m2 alanda, zengin makine parkı ve piyasanın ihtiyaç duyduğu son teknoloji ürünlere cevap verebilecek donanıma sahip entegre tesisinde faaliyet gösteriyor. 110 kişinin istihdam edildiği ve yıllık üretim kapasitesi 36.000 ton olan Mizan Ambalaj tesislerinde şu ürün grupları üretiliyor: “Koli. Ondüle. Kesimli Kutu. Seperatör. Karton Kutu. Oluklu Mukavva.”
Mizan Ambalaj’ın “kaliteli ve doğal ambalajlar üretmek” temel prensibiyle faaliyet gösterdiğini belirten Mizan Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Görenoğlu, önümüzdeki 4 yılda 3 milyon Euro’luk bir yatırımla makine parkurunu yenileyeceklerini açıklıyor: “Mizan Ambalaj, yüksek bir büyüme potansiyeline sahip. Oluklu mukavva sektörü sürekli yatırım isteyen bir sektör. Belirli periyotlarda makine hattımızı yenilememiz gerekiyor. Geçen yıl makine hattımızın bir kısmını yeniledik. Oluklu mukavvada aylık 3 bin ton üretim yapabilme kapasitesine sahibiz. Oluklu mukavva hattımızı önce kısmen, sonra tamamen yenileyeceğiz, çalışmalarımız devam ediyor. Böylece daha kaliteli ürün elde etmeyi ve daha hızlı servis vermeyi amaçlıyoruz, üretim hattımızı da tam kapasite ile çalıştırabileceğiz.”
Görenoğlu, bir diğer uzun vadeli hedeflerinin de oluklu mukavva hattını büyütmek olduğunu söylüyor ve henüz planlama aşamasında olduklarını da vurguluyor: “Üretiminde kaliteye ve müşteri memnuniyetine gösterdiği hassasiyeti her geçen gün arttıran ve buna paralel olarak müşteri portföyünü istikrarlı bir şekilde genişleten Mizan Ambalaj, ambalaj sektöründe sadece Türkiye’yi değil, Avrupa ve Orta Doğu’yu da kapsayan geniş bir coğrafyada ilk tercih edilen firma olmayı hedefliyor.”
Görenoğlu, Mizan Ambalaj’ın Kuzey Avrupa ülkeleri ve İngiltere’ye üretiminin yüzde 5’ini ihraç ettiğini aktarıyor: “2020 yılında yatırımlarımızı tamamladığımızda, üretimimizdeki ihracat payını yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyoruz. Mizan Ambalaj, yoğun olarak A box kutu denilen, 4 renge kadar baskı içeren taşıma kutuları ağırlıklı üretim yapıyor ve bunları ihraç ediyor. Önümüzdeki 4 yıl içinde ise sektör ihracatında öne çıkan; katmadeğeri daha yüksek ve daha ince olan pizza kutuları ve kozmetik kutuları gibi ürünleri ihraç etmeyi planlıyoruz.”
Üretim yöntemini modernize ettiklerini kaydeden Görenoğlu, hammadde tedariğinden, müşteriye ürünü teslim sürecine kadar bütün süreci Endüstri 4.0’a uyarlamaya başladıklarını söylüyor: “Endüstri 4.0’ı rafta bırakmadık. İnsan kaynaklarının kalitesinden makinelerin kalitesine kadar birbirine bağlı bir zincirden söz ediyoruz. Uygun hammaddeyi bulmamız, stokları iyi kontrol etmemiz ve makinelerin birbiriyle düzenli iletişim halinde olması lazım. Minimum fire ile kaliteli üretim ve müşterinin istediği zamanda teslim çok önemli. İyi hammadde tedarik edeceksiniz, kalifiye ve iyi çalışanlarınız olacak, müşteriye zamanında ve kaliteli ürün teslim edeceksiniz. Üretim sürecinde yenilik yaparak son bir yıldır kağıt depolamasını antrepolarda yapmaya başladık. Bu değişiklik bize daha hızlı hareket kabiliyeti ve daha hızlı üretim imkanı sağladı.” 
Lokasyon açısından kritik ve kilit bir noktada olmalarının da rekabette Mizan Ambalaj’a ciddi avantaj sağladığına değinen Görenoğlu, “İç piyasada yaklaşık 200 kilometrelik bir hinterlanda hizmet sunuyoruz. Biz merkezi yerdeyiz, bölgede bulunan müşterilerimize istedikleri kalitede ürünü, istedikleri zaman ve miktarda tedarik edebilme yeteneğimiz var. Bize kolaylıkla ulaşabiliyorlar, hızlı ve zamanında teslimat yapıyoruz. Sektörde 40 yılı aşkın deneyimimizle itibarlı bir firmayız.”

Yorumlar (0)