banner565

banner472

banner458

banner457

ABD-Türkiye arasında ekonomik savaş DÜNYA YANIMIZDA MI?

ABD’nin Dolar üzerinden başlattığı kur saldırısına Türkiye ekonomik seferberlik ilan ederek cevap verdi. İş dünyası bir yandan aldığı/alacağı önlemleri, diğer yandan Kabine’den almasını beklediği önlemleri açıklıyor. ABD’nin bu keyfi ekonomik saldırısına karşı mücadelesinde ülkeler Türkiye’yi destekliyor. Türkiye bu mücadeleyi kazanacak, bu görünüyor.

HABER 01.09.2018, 08:55 01.09.2018, 13:12
5843
ABD-Türkiye arasında ekonomik savaş DÜNYA YANIMIZDA MI?

TL son iki ayda Dolar karşısında yüzde 40-50 aralığında değer kaybetti; bu kayıp Türkiye ekonomisindeki sorunlardan değil, ABD’nin planlı saldırısından kaynaklandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Aziz milletime de bir çağrı yapıyorum, yastık altından gelin dövizlerinizi, dolarlarınızı, avrolarınızı, altınlarınızı çıkartın. Gelin bunları TL'ye, nakde dönüştürün. Yerli, milli direnişinizi tüm dünyaya karşı ortaya koyun” diyerek çağrı yaptı.
Bu çağrıya yanıt olarak ABD Türkiye’den ithal ettiği çelik ve alüminyuma yüzde 25 vergiyi yüzde 50’ye çıkardı. Buna karşılık Türkiye ABD’den ithal ettiği bazı ürünlere misillemede bulundu; alkollü içecekler, otomobiller, kağıt, makyaj malzemeleri,  PVC, taşkömürü, tütün ürünleri, elektronik ürünler, pirinç ve bazı meyvelerin bulunduğu ABD ürünlerinin vergisini iki katına çıkardı. İki ülke arasında ekonomik savaş başladı, sürüyor.
Ankara, Türk Lirası'nın değer kaybında ABD'yi suçlarken başta Almanya ve Rusya olmak üzere bazı ülkelerden Türkiye'ye destek mesajları geldi. Bu destekler şöyle:

TÜRKİYE’YE GELEN DESTEKLER
Almanya:
Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Almanya ekonomik olarak gelişen bir Türkiye istiyor. Bu bizim de çıkarımıza. Türkiye’nin ekonomik olarak istikrarsızlaşması kimsenin çıkarına değildir. Bu noktada Merkez Bankası’nın bağımsız çalışması önemlidir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın zamanda bu konularda görüşeceğim.
Ekonomik olarak AB’nin etrafının istikrarlı olmasından bizde faydalanıyoruz” diye konuştu.
Konuya ilişkin bir açıklama da Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert'ten geldi. Seibert, “Türk ekonomisinin istikrarı Almanya’nın yararına olacaktır, Türkiye’deki durumu Berlin yakından izliyor” dedi.

Rusya: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Çin, Rusya, İran ve Ukrayna gibi ülkelerle ticaretin milli para birimleri üzerinden yapılmasını planlandığını açıklamasının ardından Türkiye’ye dayanışma mesajı veren bir ülke de Rusya oldu. Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov, uluslararası ticarette milli para birimlerinin kullanılmasıyla ilgili uzun süredir çalışmalar yürüttüklerini belirterek, “Rusya, Türkiye’de milli para birimleriyle ticaret istiyor. Bu konu üzerinde titizlikle çalışılması gerekiyor” dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de ABD’nin doları siyasi bir enstrüman olarak kullanmasını eleştirerek, “ABD’nin doların kullanılmasına yönelik kısıtlayıcı adımlarını stratejik bir hata olarak görüyoruz” dedi.

İtalya: İtalya Dışişleri Bakanı Enzo Moavero Milanesi, Türkiye’ye dayanışma mesajı gönderdi; “İlk düşüncem, Akdeniz’in ticari ve mali dengesi açısından çok mühim bir oyuncu olan önemli bir ülkeyle dayanışma göstermek gerektiğidir. Kriz durumu hepimiz için kötü haberdir. Türk lirasının çöküşünün kısa vadedeki muhtemel sonuçları için dikkatlice gözetim ve denetim yapmamız gerekir” dedi.

Pakistan: Pakistan Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Türkiye’ye karşı aldığı yaptırım kararını eleştirdiği şu açıklamayı yaptı: “Türkiye küresel ekonominin motoru ve önemli bir üyesidir. Pakistan halkı ve hükümeti, Türkiye’nin barış ve refah arayışına güçlü desteğini bir kez daha yineler ve bu ortak hedeflere ulaşma yolunda her zamanki gibi yanında olacaktır. Pakistan, herhangi bir ülkeye karşı alınan tek taraflı yaptırım uygulamasına karşıdır. Sorunlar diyalog ve iyi niyetle çözülebilir. Aksi yönde atılacak herhangi bir adım veya eylem, sadece barışı ve istikrarı zayıflatmakla kalmaz, sorunların çözümünü zor ve içinden çıkılamaz hale getirir.”

Azerbaycan: Türkiye’ye bir destek de Azerbaycan’dan geldi.  Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki stratejik işbirliğinin her geçen gün geliştiği vurgulandı.  Azerbaycan’ın, Türkiye ile ekonomik ilişkilere özellikle önem verdiği dile getirilen açıklamada, ilişkilerin gelişmesine, karşılıklı sermaye koymaya, iki taraflı ticareti geliştirmeye, bölgesel ve küresel enerji ve ulaştırma projelerine katkı vermeye devam edileceği kaydedildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ülkemiz, Türkiye’nin ekonomisine sermaye yatırmaya devam etmenin yanı sıra Türkiye ekonomisinde aktif yer almayı sürdürecektir. Türkiye’nin son yıllarda gerçekleştirdiği büyük projeler kısa sürede Türkiye’nin ve bölgenin ekonomisi ve güvenliği için ek katkılar sağlayacaktır. Azerbaycan, Türkiye ekonomisinin geleceğinden tamamen emindir. Azerbaycan her zaman olduğu gibi bütün alanlarda Türk halkı ve devletine her türlü desteğe devam edecektir.”

İran: Katar merkezli El-Cezire televizyonuna konuşan ve ABD’nin Türkiye ekonomisine yönelik attığı adımları değerlendiren İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, “ABD, Türkiye’ye karşı ekonomik savaş başlattı, Ankara’yı destekliyoruz” dedi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi de ABD’nin Türkiye politikalarını eleştirerek, Türkiye’ye her türlü desteğe hazır olduklarını söyledi. Kasımi ayrıca, ABD yaptırımları karşısında Türkiye’nin yanında olduklarını kaydetti.

Katar: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Al Sani’yi ağırladı. Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede, Katar olarak Türkiye’ye 15 milyar dolar yatırım paketini hızlıca hayata geçireceklerini bildirdi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, “Katar Emiri Şeyh Temim’in çalışma ziyareti çerçevesinde gerçekleşen görüşmede, ikili ilişkiler ve bölgesel konular hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Şeyh Temim görüşmede, Katar olarak Türkiye’ye 15 milyar dolar yatırım paketini hızlıca hayata geçireceklerini ifade etti” açıklamasını yaptı.

Fransa: Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştü.  Cumhurbaşkanlığı kaynakları iki liderin, Fransa-Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri, karşılıklı yatırımları daha da geliştirmenin önemli olduğunda anlaştıklarını açıkladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Fransız mevkidaşlarının en kısa sürede bir araya gelmeleri de kararlaştırıldı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye’nin ekonomik istikrarının kendileri için de önemli olduğuna dikkati çekti.

Tunus: Tunus Ulusal İnşa Partisi Başkanı Riyad Şuaybi: “Türkiye’nin bağımsız duruşu ABD’yi rahatsız ediyor” dedi. Şuaybi, Türkiye ile ABD arasındaki gerilimi değerlendirerek, ABD’nin yaptırım kararı ve Türkiye ekonomisine yönelik spekülatif ataklar karşısında Ankara’nın dik duruşunu takdir etti: “Türkiye’nin tutumu bölge halkları için güçlü bir semboldür. Bu tavır, ileriki yıllarda bölge halklarının Amerika ve diğer dış güçlere karşı bağımsızlık mücadelesinde örnek teşkil edecek.” Şuaybi, Türkiye’nin BRICS ile işbirliğini artırmasının uluslararası ilişkilerde köklü jeostratejik değişime yol açabileceği değerlendirmesinde bulundu.

KUR KRİZİNE KARŞI YERLİ HAMLELER ABD’YE KARŞI SEFERBERLİK
Şunu gördük:
ABD Türkiye’ye ekonomik yaptırımlara başladı; Türkiye ekonomisinin istikrarını bozmayı amaçlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün toplumu ABD’nin düşmanca ekonomik saldırılarına karşı direnmeye çağırdı. Kabine çok hızlı önlemler almaya başladı. İş dünyasının kurumları ve siyasiler ABD yaptırımlarına karşı peş peşe tutum sergilemeye başladılar. Türkiye adeta bir savunma seferberliğine girdi. Krize karşı bu büyük seferberliğin Ağustos ayı kadrajına giren münferit karelerini toparlayarak okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.

TOBB VE TÜSİAD ORTAK AÇIKLAMASI: “Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır”
Türkiye ekonomisinin neredeyse yüzde 90’dan fazlasını temsil eden TOBB ve TÜSİAD, Cumhurbaşkanı’ndan gelen seferberlik çağrısına aşağıdaki ortak açıklama ile destek verdiler:
“Hükümetin açıkladığı ekonomik programın hedefleri ve alınmakta olan önlemlerin başarısı için iş dünyası azimle destek olmaya kararlıdır. Son dönemde karşılaştığımız finansal zorlukları milletimizle dayanışma içinde aşacağız. Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır ve bu süreçte reel sektörümüzün üretim ve istihdam kapasitesinin korunması son derece büyük önem arz etmektedir. Ülkemiz ekonomisinde gerek küresel gelişmeler, gerekse iç dinamiklerimiz nedeniyle hassas bir dönem içerisindeyiz.
Bu durumun reel ekonomi üzerinde kalıcı bir etkiye neden olmaması için gerekli tedbirlerin gecikmeden alınması ve şu adımların atılması gerektiğine inanıyoruz:

- Merkez Bankası’nın likidite yönetimi için attığı olumlu adımların yanı sıra kurun istikrara kavuşması için daha sıkı bir para politikasına geçilmesi,
- Sıkı para politikasını destekleyecek tasarruf tedbirlerini içeren maliye politikasının en kısa sürede açıklanması,
- Enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi için güven verici somut bir yol haritasının bir an önce hazırlanması,
- En önemli ekonomik partnerimiz olan Avrupa Birliği ile ilişkilerin yeniden olumlu çerçeveye kavuşturulması,
- ABD ve Türkiye’nin mevcut sorunların stratejik ortaklık çerçevesinde diplomasi yoluyla ve ivedilikle çözülmesi için çaba göstermeye devam etmesi.

İş dünyası olarak, gerekli önlemlerin uygulanmasıyla, ekonomimizin yeniden dengelenerek sürdürülebilir büyüme sürecine süratle döneceğine inancımız tamdır.”

DEİK BAŞKANI NAİL OLPAK: “Zor günler, ama umutlu ve kararlıyız”
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak, finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler ile ilgili DEİK Yönetim Kurulu adına açıklama yaptı. Olpak, ticari diplomasinin tüm enstrümanlarını kullanacaklarını belirtti ve şunları kaydetti:  “Finansal piyasalarda yaşanan ve makroekonomik temellerimizi hiç yansıtmayan gelişmeler, tablonun daha net anlaşılmasını sağladı. Uluslararası piyasalar açılmadan yaşanan bu gelişmelerin, ekonomimiz üzerinde olumsuz etkileri olacak, ama kalıcı hasara dönüşebilecek yıkıcı etkisi olmayacaktır.
Ekonomimize karşı başlatılan ikincil atağa karşı, ekonomi yönetimi ile finans sektörünün koordineli bir süreç yönettiğini görmek, iş dünyasının güvenini artırdı. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında, ekonomi yönetimimiz, Merkez Bankası, BDDK ve SPK’nın attığı yerinde adımlarla, bu olumsuzlukları aşacak bir yol haritası hızla uygulamaya konulması son derece önemli. Aynı kararlı adımların, reel sektör için de hızla uygulamaya konulması, önümüzdeki süreçteki önemli önceliklerimizdendir.”

TÜRKONFED’DEN ÇAĞRI: “Geleceğimize ortak akılla yön verelim”
KOBİ ve Anadolu iş dünyasının en kapsayıcı çatı örgütü Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu, içinden geçilen ekonomik ve politik süreçle ilgili şu açıklamayı yaptı: “Hükümetimizin, yaşanan süreçle ilgili serbest piyasa ekonomisi koşulları içinde kalarak, ekonomik ve yapısal reformları devam ettirmek yönündeki karar ve inancına desteğimiz tamdır. Anadolu iş dünyası ve KOBİ’lerimiz işinin başındadır; bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye’nin lokomotif gücü olmaya devam edecektir ve ülkemiz ekonomisinin bu gücünü etkin kullanabilmesi, ‘sipariş-ödeme-teslimat-tahsilat’ döngüsünün devamlılığıyla gerçekleşecektir.
Türkiye ekonomisinin, sürdürülebilir büyüme, yüksek teknolojiye dayalı katmadeğerli üretim ve ihracat odaklı yeni bir kalkınma evresi yaratmasını önemsiyoruz.”

ANKARA İŞ DÜNYASI PLATFORMU(*): “Dize gelmeyiz”
Ankara iş dünyası örgütlerinden oluşan “Ankara İş Dünyası Platformu”, Ankara Sanayi Odası (ASO) Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir başkanlığında toplandı, Türkiye ekonomisine yönelik finansal saldırıyla ilgili şu ortak tavır açıklandı:
“Aziz milletimizin vatan sevgisi ekonomik saldırılarla dize getirilemez, getirilemeyecektir de. Birlik ve beraberliğin sağlanması Türkiye’nin bu süreci kolay bir şekilde aşmasını sağlayacaktır.
İş dünyasının döviz borcu var. Piyasadaki asimetrik bilginin aksine bunların karşılıkları mal ve hizmet ticaretinden kaynaklanan taahhütler olarak bankalarda bulunmakta ve bu karşılıklar devletimizin güvencesi altındadır. Biliyoruz ki kendi kaynağını kendisi yaratabilen bir ülke haline gelmemiz zaruridir. Şunu da biliyoruz ki ülkenin ekonomik bağımsızlığının sağlanmasında yegane ve tek çıkar yol budur.
Ekonomik saldırıların en kısa zamanda bertaraf edileceğinden ve bu süreçten ülkenin en kısa zamanda çıkacağından kuşkumuz yoktur. İş dünyası olarak yükümlülüklerimizin farkındayız. Daha çok çalışmaya ve daha çok üretmeye devam edeceğiz.
Tüm kesimleri itidalli davranmaya davet ediyoruz.”
Ankara İş Dünyası Platformu aşağıdaki çözüm önerilerini sundu:
- Mali disiplin ivedi bir şekilde sağlanmalı.
- Kamu borç gereksinimi azaltılmalı, israf önlenmeli, getirisi düşük geri dönüşümü uzun yatırımları geçici olarak durdurmalı.
- Mali kural uygulamaya geçirilmeli.
- Enflasyonla mücadelede Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve saygınlığı önemli.
- Lüks tüketimden kaçınılmalı, yerli tüketim özendirilmeli.
- Ana hammaddesi yerli sanayi malların üretiminin artması teşvik edilmeli.
- Sorunların diplomasi ile çözümü öncelikli olmalı.
- Ekonomideki kırılgan yapının aşılması işletmelerimizin yaşatılmasına bağlı.
- Teşvik politikaları ile işletmeler yüksek teknolojili ve katmadeğeri yüksek mal ve hizmet üretecek hale dönüştürülmeli.
- Üretim ekonomisi, ekonominin temel yapı taşı olmalı.
- Kamu alımlarında sanayicilerimizin mağduriyetine çözüm aranmalı.
- Yapısal reformlar bir an önce hayata geçirilmeli, inovasyon ve Ar-Ge’ye ağırlık verilmeli.
- Yatırım ortamının iyileştirilmesi, yabancı yatırımcıya güvenin sağlandığı algısının yerleştirilmesi için rekabete dayalı bir ekonomi politikası benimsenmeli.
- Yerli kaynaklar ile enerjide dışa bağımlılık azaltılmalı.

(*) Ankara İş Dünyası Platformu ortak bildirisine, Ankara Ticaret Odası (ATO), Ankara Ticaret Borsası (ATB), Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV),  Ankara Giyim Sanayicileri Derneği (AGSD), Akyurt Sanayici ve İşadamları Derneği (AKSİAD), TOBB Ankara Kadın Girişimciler Kurulu, Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD), İç Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED), Kazan Sanayici ve İşadamları Derneği (KASİAD), Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD), Anadolu Sanayisini Kalkındırma ve Girişimcilik Derneği (ASKAN-DER), Başkent Sanayiciler Derneği (BASAD),Genç Girişim ve Yönetişim Birliği (GGYB), Hasanoğlan Sanayici ve İşadamları Derneği (HASİAD), MÜSİAD Ankara Şubesi, Ostim Organize Sanayi Bölgesi, Ostim Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İşadamı ve Yöneticiler Derneği (ORSİAD), Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD), TÜGİAD Ankara Şubesi Başkan ve Temsilcileri ile ASO Meclis Üyesi sanayiciler katıldı.

ATO’DAN NEFES KREDİSİ “Biz de varız”
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, son günlerde döviz kurunda yaşanan artış ve piyasalara yansıyan sıkıntılı dönemle beraber ATO Yönetim Kurulu’nun aldığı kararları açıkladı: “Finans otoriteleri ve iş çevreleri bu dalgalanmanın ekonomik verilere dayanmadığını, siyasi olduğunu ve spekülatif hareketlerin yaşandığını dile getiriyor. Gün; el ele, gönül gönüle vererek yarının güçlü ve büyük Türkiye’si için hep beraber çalışma günüdür. Üyelerimize yeni bir nefes kredisi başlatılması için girişimde bulunacağız. ATO olarak, mal ve hizmet tedariğinde yerli malına öncelik tanıyacağız. Üyelerimizin ödemelerinin döviz kuru üzerinden yapılması için girişimlerde bulunacağız. Döviz seferberliği çağrısına ATO olarak tek vücut halinde cevap veriyoruz: Biz de varız.”

İSO BAŞKANI UYARDI: “Fırsatçılar var!”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, şunları kaydetti: “Ülkemizin son zamanlarda içine düşürüldüğü zor durumdan istifade etmek isteyenler, spekülatif ve manipülatif çaba içinde bulunan şuursuz fırsatçılar varsa, bu noktada ülkesini seven, milleti için aş ve iş üretme çabasında olan gerçek sanayiciler olarak bu tür çaba sergileyenleri kınıyoruz.
Kurdaki dalgalanmayı dindirmeye yönelik yoğun bir gayretin içinde olan Hükümetimiz’in hafta başından beri aldığı önlemleri yakından takip ediyor, olumlu buluyoruz. Bu önlemlerin devamı geldikçe süreçten daha az hasarla çıkacağımıza inanıyoruz. Bu süreçte ülkemizin son zamanlarda içine düşürüldüğü zor durumdan istifade etmek isteyenler, spekülatif ve manipülatif çaba içinde bulunan şuursuz fırsatçılar varsa, işte bu noktada ülkesini seven, milleti için aş ve iş üretme çabasında olan gerçek sanayiciler olarak bu tür çaba sergileyenleri kınadığımızı da belirtmek istiyorum.”

HAZIRGİYİM ENDÜSTRİSİ (*) “Ülkemizi ‘kur mahkumu’ ettirmeyeceğiz”
Hazırgiyim ihracatçısı 5 birlik ile 11 sektörel dernek, krize karşı seferberliğe net bir tutumla katıldılar; sözcü İHKİB (İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe, Türk Lirası’nın değerini düşürmeye yönelik girişimleri eleştirdi: “Bilindiği gibi dünyada şiddeti giderek artan bir ticaret savaşı var. Üreten, ihraç eden ve cari açığın kapatılmasına her yıl 14 milyar dolar katkı sunan hazır giyim sektörünün temsilcileri olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Bu yıl 19 milyar dolarlık ihracatla rekor kıracağız ve cari açığın kapatılmasına katkımızı 16 milyar dolara çıkaracağız.”

Deklarasyonda, beklenti ve talepler şunlardı:
- İç piyasada dövizle ticareti sınırlayacak önlemler alınmalı.
- Döviz kredisi kullanan ihracatçıların kur baskısını kaldıracak düzenleme yapılmalı.
- Reel sektörün üretim kapasitesi korunmalı.
- AB ile ilişkiler olumlu bir zemine kavuşturulmalı.
- Tüm sektörlerde yapısal dönüşüm tamamlanmalı.
- Ekonomik reformlar hızla hazırlanarak uygulamaya geçirilmeli.
- Eğitim alt yapısı ekonomik dönüşümü gerçekleştirecek şekilde yeniden yapılandırılmalı.

(*)Deklarasyonda imzası bulunan Birlik ve Dernekler: İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB), Akdeniz Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB), Denizli İhracatçıları Birliği (DENİB), Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB), Uludağ Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB), Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), Bayrampaşa Tekstilci ve Sanayici İşadamları Derneği (BATİAD), Çorap Sanayicileri Derneği (ÇSD), Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD), Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği (LASİAD), Merter Sanayici ve İşadamları Derneği (MESİAD), Moda Tasarımcıları Derneği (MTD), Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği (OTİAD), Tüm İç Giyim Sanayicileri Derneği (TİGSAD), Türkiye Triko Sanayicileri Derneği  (TRİSAD).

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali: “Ciddi bir spekülatif atakla karşı karşıyayız”
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kurdaki dalgalanmayı şöyle değerlendirdi:
“Bu normal piyasa dinamikleri içerisinde açıklanabilecek bir hadise değil. Çok net, ciddi bir spekülatif atakla karşı karşıyayız. Bütçe açığının GSYİH’ya oranı, yılsonunda 2.5’u bir miktar aşabilecek. Son derece önemli bir mali disiplin göstergesidir. Kamu borç stokunun GSYİH’ya oranı, kur artışlarıyla yüzde 30’lu rakamlara gelmiş olabilir. Ama halen, örneğin; Akdeniz ekonomileri dahil AB ile kıyasladığınızda, bunun 3 katı kadar oranlara giden ülkeler görüyorsunuz. Ekonomik temellerle açıklanabilir bir durum değil.
Türkiye’nin vadesine bir yıl kalan ödeme tutarı, 180 milyar dolar. Bu çok önemli. Toplumu da bu konuda ikna edip, iyi bilgilendirmemiz lazım. Bunun 50 küsur milyar doları, bankaların kendi borçları değil, yurtdışı yerleşiklerin bizim nezdimizde açtığı mevduat hesapları, diğer yarısı ise borçlar. Bunların yenilenme oranı da 12 aylık kümülatif oranlara bakıldığında bankacılık sisteminde yüzde 110’a yakın bir yerde. Son dönemde bir miktar düştü, ama yönetilebilecek olan bir düzeydir. Bu borçlanma düzeyine karşılık, aşağı yukarı 50 milyar dolarlık nakit borç diye baktığınız zaman, Merkez Bankası nezdinde rezerv opsiyon mekanizması nedeniyle tuttuğumuz rezervler toplamı 30 milyar dolara yakın. Yine döviz depo piyasasında 50 milyar dolar Merkezin bize kullandıracağı limitimiz var. Bankacılık sisteminin tamamının her an nakde döndürülebilir döviz likiditesi 50 milyar dolar civarında. Dolayısıyla hiçbir soruna işaret etmeyen bir tablodur.”

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş: “Herkesin parası emniyette”
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Herkesin parası ve mevduatı tüm bankacılık sisteminde ve emniyette. Bütün efektifleri kasamıza doldurduk. Bunları taşımanın da bize maliyeti var ama zararı yok, vatandaş isterse masanın üzerinde parası hazır” dedi.
Borçlanmayı dışarıdan kolaylaştırmak için özel sektör olsun, bankacılık olsun organize bir stresin de yapılabileceğini aktaran Ateş, şu değerlendirmelerde bulundu: “Önemli olan bu süreci uzatmamak, mümkün olduğu kadar her şeyin aslına rücu etmesi... Çünkü ekonomik temeller itibarıyla böyle bir spekülasyonu, böyle bir kur hatta faizi hak edecek bir alt yapı ve ekonomimiz yoktur.” Ateş, ekonominin birazcık frenli gitmesinin söz konusu olduğunu belirterek, biraz soğumaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil: “Sonuç görünüyor”
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, krizle ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Yüksek koordinasyon gerektiren aksiyonlar ekonomi yönetiminin tek bir çatı altında toplanmasının önemini ispatladı. Ekonomi yönetiminin tek çatı altında toplanmasının avantajını yaşadık. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Hazine piyasalarda yaşanan hareketlilik karşısında aksiyonlarını çok hızlı ve seri bir biçimde aldı. Sistemde panik yaşanmadı. İleriye yönelik yapısal tedbirler de böyle bir yapıda daha hızlı ve etkin gerçekleşecektir.”

TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici: “Tasarrufa odaklanmalıyız”
Türkiye’nin yaşadığı kur atağını ve yaşanan normalleşmeyi değerlendiren Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici; “Hükümet bir planla geliyor, tasarruf ve bütçe disiplini diyor, kamuda büyük oranda tasarruf yapıyor. Bizim buralara odaklanmamız lazım. Türkiye cari açığını tasarruf ile düzeltmeli” dedi.  Leblebici, “Spekülatif bir atak yaşadık. Fiyatlar anormal seviyelere gitti. Adeta bir köpük oluştu. Borç yapımız sağlam ve temel ekonomik göstergelerde problem yok. Hükümet’in planına odaklanmalıyız” diye konuştu. Ümit Leblebici; piyasa mekanizmasının alınan tedbirlerle çalışır hale getirilmesiyle normale dönüldüğünü söyledi: “Açıkçası bu tür kur ataklarında uygulanması gereken bir kural seti var ve o uygulandı. Sistemin ihtiyacı olan likidite sağlandı ve normale dönüldü.” Merkez Bankası (MB) ve diğer unsurlar tarafından alınan önlemlerle sistemin çalışır hale geldiğini belirten Leblebici, özel sektörün durumunu da şöyle değerlendirdi: “Kimisi açıklarını kapattı, kimisi likiditesini artırdı. Herkes özel sektörün yabancı para cinsinden borçlarına bakıyor ama bu borçlar uzun vadeye yayılmış borçlar. Türk firmalarının şu anda kısa vade borçlarından fazla paraları var ve özel sektör kısa vadede yabancı para cinsinden borcunu öder, üste parası bile kalır.”

Garanti Bankası Genel Müdürü Fuat Erbil: “Kimsenin endişesi olmasın”
Garanti Bankası Genel Müdürü Fuat Erbil, bankacılık sektörünün sahip olduğu yabancı para likiditesinin 100 milyar dolar seviyesinde olduğunu belirterek, "Bankaların likidite ile ilgili olağan dışı durumlara hazırlıkları tamdır. Dolayısıyla kimsenin bir endişesinin olmaması gerekir. Bizim bildiğimiz prensiplere, ekonomik gerçeklere ve temellere aykırı bir piyasada dalgalanma ve fiyatlama var. Önümüzdeki günlerde stabilize olacaktır. Alınan ve alınacak tedbirler hem bu problemleri bir şekilde tedavi edecek tedbirler olacaktır hem de ekonomiyi daha stabilize etmek, kuru normalleştirmek adına faiz vesaire gibi şeyler de zamanı geldiğinde o silah da çekilecektir” dedi.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI TEDBİRLERİ
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak alınan yeni tedbir paketini açıkladı. Kredi kanallarının açık tutulmaya devam edeceğini belirten Bakanlık, kur artışı nedeniyle limit aşımı oluşan kredilerde limit aşımının dikkate alınmayacağını ve kredi kapama talebi yapılmayacağını duyurdu. Açıklamada şu düzenlemelere dikkat çekildi:

- Kredi kanalları açık tutulmaya devam edecek.
- Firma nakit akışlarının sürdürülebilirliğini teminen, vade ve fiyatlamalarda esneklik sağlanmaya devam edilecek.
- Kur etkisi ile teminat değeri risk tutarını karşılamada yetersiz kalan krediler için firmalardan ilave teminat talep edilmeyecek.
- Ortam nedeni ile oluşan kredi gecikmeleri, karşılıksız çek ve protesto edilen senetler Risk Merkezi’ne mücbir sebep koduyla bildirilebilecek; bu uygulama ile firmaların kredi erişimlerine engel teşkil etmeyecek.

YERLİ ÜRETİM İÇİN AR-GE DESTEĞİ

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank:
 “Sanayicilere 1.2 milyar liralık yeni destek programı devrede”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sanayicilere yönelik 1.2 milyar liralık yeni destek programını devreye soktuklarını açıkladı. Bakan Varank, yazılı açıklamasında, yeni destek programıyla cari açığı azaltacak, katmadeğeri yüksek ürün ve teknolojileri geliştiren sanayicileri desteklemeyi hedeflediklerini belirtti. Reel sektörün araştırma, teknoloji geliştirme ile üniversite-sanayi işbirliği mekanizmalarını, teknoloji tabanlı girişimciliği ve erken aşama girişimlerini destekleyen TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı’nda (TEYDEB) sistem değişikliğine gidildiğini kaydeden Varank, 10 ayrı destek programının sadeleştirildiğini ve “TEYDEB 2.0” adıyla yeni bir destek programı hazırlandığını aktardı.
Sistem değişikliği ve yeni açılan çağrılar hakkında bilgiler paylaşan Varank, TEYDEB’in kuruluşundan 2017 yılına kadarki 23 yılda yaklaşık 10 bin proje için toplam 8.3 milyar liralık destek sağladığını ve bu desteklerle 15 milyar liralık Ar-Ge hacmi oluşturulduğunu aktardı. Varank, teknoloji tabanlı girişimcilere yönelik teknogirişim desteği kapsamında ise yaklaşık 16 bin iş fikri başvurusu alındığını, 77 milyon liralık hibe destekle 958 girişimcinin firmalarını kurduğunu ifade etti.
Yerli üretim için Ar-Ge desteği: TEYDEB’in yıllar içinde destek programlarının sayısını artırdığını bildiren Varank, esnek ve yalın bir süreç sağlamak amacıyla mevzuatları ayrı ayrı tanımlı 10 farklı destek programının iki başlık altında toplandığını açıkladı.
Varank, Sanayi Destekleri (SADE) ve Arayüz Destekleri (AYDE) olarak sadeleştirilen bu yeni destek sistemine “TEYDEB 2.0” adının verildiğini belirterek, yeni destek programına ilişkin şunları kaydetti: “1 Ağustos itibarıyla SADE kapsamında açılan çağrıya başvuracak projeler için 200 milyon lira bütçe ayrıldı. Yılsonuna kadar sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda yeni çağrılar açacağız. Bu sene açılacak tüm TEYDEB çağrıları aracılığıyla hayata geçirilecek projelere üç yılda 1.2 milyar lira kullandıracağız. TEYDEB 2.0 kapsamında cari açığı azaltacak veya katmadeğeri yüksek ürün, süreç ve teknoloji geliştirme projelerini destekleyeceğiz. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan ürün ve teknolojilerin yerli olarak geliştirilmesine destek vereceğiz. Bu yeni destek programının, cari açığın azaltılması başta olmak üzere yüksek katmadeğerli ürünlerin üretimine önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Buradan bütün sanayicilerimize, girişimcilerimize çağrıda bulunmak istiyorum; yeni fikri olanlar ve yeni ürün geliştirmek isteyenlere her türlü desteği vermeye hazırız.”
Varank, kamu-üniversite-sanayi işbirliğini oluşturmaya ve özellikle teknoloji tabanlı girişimci ve KOBİ'lere iş geliştirme ve yenilik alanlarında mentorlük sağlamaya yönelik kolaylaştırıcı destekleri de hayata geçireceklerini açıkladı.
Bakan Varank'ın açıkladığı TEYDEB 2.0 için ilk çağrı duyurusu yapıldı. Söz konusu çağrıya 31 Aralık 2018’e kadar başvuru yapılabilecek. Proje başvuruları ziyaretli hakemlik ile değerlendirilecek. Başvurular alındıkça, 31 Aralık beklenmeden değerlendirme süreci başlayacak.

SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI’NDAN 16 MADDELİK DESTEK VE ÖNLEM PAKETİ
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, yaptığı yazılı açıklama ile sanayici, KOBİ ve girişimciler için 16 maddelik destek ve önlem paketi hazırlandığını bildirdi.
1- Yerlileştirme Programı kapsamında 30 milyar dolarlık ithalata karşılık gelen öncelikli ürün gruplarının yerlileştirilmesi çalışmaları başlatıldı.
2- Orta ve yüksek teknoloji ürün grupları için kamu ihalelerinde yerli ürünlere yüzde 15 zorunlu fiyat avantajı uygulanacak.
3- Kamu ihalelerinde yenilik, yerlileştirme ve teknoloji transferini sağlayacak, Sanayi İşbirliği Projeleri’nin yaygın ve etkin bir şekilde uygulanması için destek ve takip mekanizması oluşturulacak.
4- İthal sanayi ürünlerinin can, mal, çevre güvenliği ve kalite açısından denetimi özenle gerçekleştirecek, yerli üreticinin haksız rekabete maruz kalması önlenecek.
5- Organize Sanayi Bölgeleri’nde yatırım yapacaklar için bedelsiz arsa tahsisi uygulaması genişletildi.
6- Teşvik belgeli yatırımcılara arazi tahsisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’yla ortak sağlanacak.
7- Kalkınma Ajansları üzerinden yaklaşık bin 500 projeye 500 milyon TL destek sağlanacak.
8- Yıl sonuna kadar, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne toplam 100 milyon TL destek verilecek.
9- AB fonları desteği ile yürütülmekte olan Rekabetçilik ve Yenilik Sektör Operasyonel Programı kapsamında, yaratıcı sektörler ve girişimcilik alanlarında 60 milyon Avro’luk fon yatırımcılara sunulacak.
10-TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı’nda yer alan 500 bin TL proje bütçesi üst sınırı 600 bin TL’ye çıkarıldı. TÜBİTAK Teknogirişim Sermaye Desteği programında proje destek üst sınırları 200 bin TL’ye çıkarıldı. TÜBİTAK Sanayi Destekleri kapsamında kur farkı dolayısıyla oluşacak maliyet artışlarına destek olunacak.
11- Ar-Ge sonucunda çıkan ürünlerin üretim ve ihracatını desteklemek amacıyla 50 milyon TL üretim yatırım desteği sağlanacak.
12- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilen temel bilimler mezunlarına aylık brüt asgari ücret tutarında destek verilecek.
13- KOBİ’lerden 2018 yılında tahsil etmesi gereken KOSGEB alacakları 2019 yılına ertelendi. KOBİ’lerin ihracat kapasitelerinin geliştirilmesi ve uluslararası pazara açılmalarının kolaylaştırılması amacıyla işletme başına 300.000 TL’ye kadar destek düzenlemesi yapıldı.
14- Yatırım teşvik belgesi başvuru ücretleri kaldırıldı.
15- TSE hizmet ücretlerinde yüzde 25 indirim yapıldı, TSE alacakları yeniden yapılandırılacak.
16- Patent, marka, tasarım başvuru ve tescil ücretlerinde yüzde 25 indirim yapıldı.

“Kriz fırsat olabilir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kur krizi konulu özel Kabine toplantısında, “Türkiye bu krizi mutlaka fırsata çevirecektir”  dedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın toplantı içeriğini kamuoyu ile şu çerçevede paylaştı: “Aldığımız tedbirler neticesinde bir iyileşme sürecinin yaşandığını görmekteyiz. Türkiye, bu ekonomik savaşa ve algı operasyonlarına karşı yapılan milli seferberlik çağrısına iş çevrelerimiz, yatırımcımız, sanayicimiz, tüccarlarımız olumlu cevap verdi. Türk lirası üzerinde spekülasyon yapılmasına imkan sağlayacak istismara açık ortam tamamen bertaraf edilmiş durumdadır. Bankalara likidite konusunda rahatlama sağlanmış durumda. Kurdan dolayı sıkıntı çeken reel sektörün sorunlarına çözüm olarak da bir dizi tedbir alınmış durumdadır. Türk ekonomisi oldukça güçlü ve sağlam temellere sahiptir. Hazine ve Maliye Bakanımız’ın 4 bine yakın yatırımcıyla yaptığı telekonferansta dile getirdiği Türkiye yatırıma elverişli bir ülke olarak herkese kapılarını açmış durumdadır.”

MÜSİAD-Ümmet Âlimleri Ortak Basın Açıklaması
MÜSİAD ile Ümmet Âlimler Birliği, ABD’nin Türkiye ekonomisine yönelik uyguladığı hukuk ve etik dışı yaptırımlara karşı İstanbul'da ortak basın açıklaması düzenledi. MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay ve Ümmet Âlimler Birliği adına Filistin Âlimler Birliği Başkanı Navas Tekruri tarafından gerçekleştirilen açıklamada Türkiye’nin yaptırımlara karşı boyun eğmeyeceğine ve birlik ve bütünlük halinde bu zorlukların da üstesinden gelineceğine dikkat çekildi.
Açıklamasında, ABD’nin yaptırımlarının doğru ve yerinde hamlelerle bertaraf edilmeye başlandığı belirten Kuralay, ekonomik durumun zamanla daha iyi bir noktaya geleceğini kaydetti: “Hiçbir etik kurala ve uluslararası hukuka uymayan bu savaş yöntemiyle daha önce de karşılaştık. Siyasi çekişmeleri, ağır sonuçları olacak çirkin bir oyuna çeviren bu tutum karşısında bir kez daha ülkece kenetlendik. Siyasi irade başta olmak üzere, iş dünyası ve toplumun her kesimi, oynanmak istenen oyunu görerek hızlıca organize oldu ve karşı hamleye geçti.”
Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi artık kırılgan bir ekonomik yapıya sahip olmadığını ve güçlü bir ekonomisi olduğunu vurgulayan Kuralay şöyle konuştu: “Bankacılık sistemimizle, sağlam temellerde seyreden serbest piyasa ekonomimizle ve tüm paydaşlarımızla artık sarsılsak da yıkılmayız. Bu güçlü yapıya bir de milletimizin dik duruşu ve sağlam kardeşlik bağı da eklenince, sadece ekonomimiz değil, toplumsal yapımız da aynı şekilde en ufak yara almıyor.”

59 Çinli milyarder
Çinli milyarderler kulübü olarak bilinen Çin Girişimcisi Kulübü yönünü Türkiye’ye çevirdi. Toplam 5 trilyon yuan ciroyu temsil eden kulübün üyeleri yatırım fırsatlarını yerinde görmek ve yeni ortaklıklar için Türkiye'ye geliyor. Çin’in en zengin 59 işadamının üye olduğu ve Alibaba’nın Patronu Jack Ma’nın başkanlığını üstlendiği kulübün üyelerinin kişisel servetleri 15 ila 30 milyar dolar arasında değişiyor. Çin'de 2 milyon kişilik istihdam yaratan kulübün üyeleri, Türkiye'nin önde gelen işadamları ve kamu ile görüşecek.

YASED: “Rekabette öne çıkacağız”
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Erdem, şunları ifdae etti: “Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği bu süreçte yaşanan finansal zorlukların, milletçe dayanışma içinde aşılacağına olan inancımız tamdır. Türkiye’ye yatırım yapmış uluslararası şirketlerin birçoğu 100 yıldan uzun süredir ülkemizde faaliyet göstermekte ve ülkemizin üretim, ihracat, işgücü ve teknolojik alanlarda büyümesine çok büyük katkı sağlamaktadırlar. Uluslararası şirketlerin ülkemize inancı ve güveni tamdır. Daha fazla istihdam, daha fazla üretim ve ihracat için çalışarak, ülkemizin bu zor günlerden çıkmasına destek vermeye devam edeceklerdir. Cari açık ve enflasyonla mücadele en önemli gündemimiz olmalıdır. Bu noktada, döviz ihtiyacımızın uzun vadeli uluslararası doğrudan yatırımlarla finanse edilmesi büyük önem taşımaktadır. Hükümetimiz’in son onbeş yılda daha fazla uluslararası yatırım çekmek için attığı adımlar ve Türkiye’de üretim yapan, ihracatımıza önemli katkıda bulunan ve istihdam yaratan tüm şirketleri birer Türk şirketi olarak görmesi yatırımcılara güven vermektedir. Serbest piyasa kuralları çerçevesinde ülkemizin küresel rekabet gücünün artırılması, hukukun üstünlüğü ve öngörülebilirlik alanında atılan adımlar, nitelikli insan kaynağının artırılarak kapsamlı bir istihdam stratejisinin oluşturulması ve ülkemizin bölgesel bir merkez olarak konumlandırılması uluslararası rekabette bizi bir adım öne geçirecektir.”

Avrupa’dan parlamento desteği
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Forumu’ndan ABD yaptırımları karşısında Türkiye’ye destek mesajı geldi. Parlamento, ABD’nin Türkiye’den alüminyum ve çelik ithalatına uyguladığı vergileri iki kat artırmasını gayrı meşru ve DTÖ kurallarına aykırı buldu. Türk lirasındaki keskin değer kaybının esasen tüketicileri olumsuz etkilediği ve yaşam standardını aşağıya çektiği vurgulandı ve Türkiye’nin ekonomik olarak istikrarsızlaşmasının kimsenin yararına olmadığı hatırlatıldı.
İKV (İktisadi Kalkınma Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bildiri ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımlarını eleştiriyor ve istikrarsızlığın kimsenin yararına olmayacağı hatırlatmasını yapıyor. AP içindeki bir grubun ABD ile olan krizde açıkça Türkiye’den yana tavır alması son derece değerli. ABD’nin çatışmacı bir yaklaşım benimsediği, gümrük vergilerini bir silah olarak kullandığı dünyada, Çin’e karşı bir hegemonya mücadelesinin verildiğini görüyoruz. Küresel dengelerin değiştiği bir belirsizlik dönemi içinde olmamız, AB ve Türkiye’nin yeniden yakınlaşmasını zorunlu hale getiriyor. AP’deki dostlarımız da bunu görmüşler ve Türkiye’ye desteklerini açık bir şekilde ifade etmişler. Diğer AB yetkililerini de Türkiye ile ilişkilerin canlandırılması yönünde harekete geçmeye davet ediyoruz.”

Uluslararası yatırımcıların Türkiye ilgisi
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yaklaşık 6 bin 100 uluslararası yatırımcıyla gerçekleştirdiği telekonferans görüşmesinde, Türkiye ekonomisinin öncelikleriyle kısa, orta ve uzun vadede atılacak adımlara ilişkin bilgi verdi, yatırımcıların sorularını yanıtladı. Albayrak, içinden geçilen süreçte yaşanan dalgalanmaların ve karşılaşılan zorlukların farkında olduklarına işaret etti: “Ülkemizin potansiyelini de biliyoruz. Atacağımız adımlarla süreçten daha güçlü çıkacağız.” IMF ile herhangi bir görüşmelerinin olmadığını vurgulayan Albayrak, şunları kaydetti:  “Bundan sonra da şimdiye kadar olduğu gibi yabancı para fonlamalarımızı uluslararası piyasalardan sağlamaya devam edeceğiz. Temel amacımız doğrudan yatırım çeken, bölgenin yatırım merkezi bir ülke olmaktır. Piyasalarda son dönemde yaşanan dalgalanmaların Türkiye ekonomisinin temel göstergeleriyle ilgisi yoktur. Bu durum tamamıyla politik gelişmeler ve yatırımcıların Türk bankacılık sektörüyle ilgili algılarındaki bozulmayla ilgilidir. Türkiye hiçbir zaman piyasa dışı kuralları hayata geçirmemiştir. Sermaye kontrolleri hiçbir zaman gündemimizde olmadı ve olmayacak.”
Albayrak, Türk bankacılık sisteminin sağlıklı ve güçlü olduğunu, açık döviz pozisyonu da bulunmadığını belirterek, sektörün mevcut volatiliteyi yönetebilecek kapasitede olduğunu bildirdi. Bankalardan son dönemde büyük bir mevduat çıkışı yaşanmadığına dikkati çeken Albayrak, “Bankacılık sektörüne destek verme konusunda tereddüt etmeyeceğiz” ifadesini kullandı.
Enflasyonu düşürmenin en önemli öncelikleri olduğunu aktaran Albayrak, mümkün olduğunca kısa sürede enflasyonu tek haneye indirmek istediklerini, enflasyonla mücadelede para politikalarının tek başına yeterli olmadığını, Merkez Bankası’nı mali politikalarla destekleyeceklerini belirtti. Albayrak finans sektörümüzle ilgili yabancı yatırımcıların önüne şu tabloyu koydu:

- Türk bankacılık sistemi sağlıklı ve güçlü, açık döviz pozisyonu yok.
- Şirketler kısa vadeli yükümlülükleri karşılayabilecek pozisyonda.
- Bankalardan son dönemde büyük bir mevduat çıkışı yaşanmadı.
- Yatırımcılardan destek gördük, Türkiye ekonomisine güven devam ediyor.
- Türkiye serbest piyasa yaklaşımından sapacak bir kriz döneminde değil.
- Yıl sonu için faiz dışı fazla 6 milyar lira.
- Halkbank'a bir ceza beklemiyoruz.
- Bir kaç hafta içinde ek fonlama kaynakları açıklayacağız.
- Daha ılımlı bir büyüme bekliyoruz.

AB’YE YÖNELİK REFORM HAMLESİ
Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Maliye Bakanı 4. Reform Eylem Grubu toplantısı sonrası (29 Ağustos 2018) AB’ye yönelik yapacakları acil reformları birlikte açıkladılar.

Dışişleri gündemi:
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu  bakanlığının eylem gündemini şöyle özetledi:

- Gümrük birliği görüşmelerinin yeniden başlatılması; Vize serbestisinde 6 kriterin tamamlanması.
- Evrensel norm ve standartları temel almaya devam edeceğiz. Yeni hükümet sisteminde de reformlar Türkiye’nin önceliği olmaya devam edecektir.
- ABD’den beklentilerimiz var; önümüze siyasi engeller çıkarılmasını istemiyoruz.
- AB ile sonuç alabileceğimiz süreçler var. Bu adımlar iki taraftaki ilişkilerde pozitif bir ortam yaratacaktır. Bizim mecburen aldığımız tedbirler sonrasında bizi tekrar denetim sürecine aldılar. Biz buradan çıkabiliriz. Bir sonraki toplantımız 11 Aralık 2018’de Adalet Bakanımız’ın ev sahipliğinde gerçekleşecektir.

Adalet Bakanlığı gündemi:
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül bakanlığın reform gündemi hakkında şu bilgileri paylaştı:

- Yargı, adalet, özgürlük temelli başlıkları masaya yatırdık.
- Önümüzdeki dönem, yargıya güvenin hızlanacağı ve daha güçlü demokrasi dönemi olacak.
- Yargı reformu strateji belgesini güncellemeye karar verdik. AB insan hakları ihlallerini önleme sözleşmesini güncelleyeceğiz. Bu süreçte AB ile olan diyaloğumuzu artırmayı hedefliyoruz.
- OHAL’den sonra pozitif hava yargı ve demokrasi alanına da yansıyacaktır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı gündemi:
Bakan Berat Albayrak ABD yaptırımlarına karşı Türkiye’ye AB desteğini ortaya koyarak atılacak kısa vadeli adımları açıkladı:

- ABD tarafından Türkiye ekonomisine karşı siyasi saiklerle yapılan saldırılar sonrası Almanya ve Fransa başta olmak üzere birçok ülkeden gelen gayet olumlu destek açıklamaları yeni bir süreç başlattı. Bankalarımız ve reel sektörle birlikte adımlar atmaya başladık.
- İhracat ve ithalat rakamları kısa ve orta vadeli hedeflerimiz açısından olumlu; dış ticaret açığında yüzde 33 civarında gerileme görüyoruz.
- Yaklaşık 5.5 milyon mükellefimizden 60 milyar TL’den yüksek bir rakam yapılandırıldı.
- 2019 yılı enflasyonla mücadelede çok güçlü bir yıl olacak.
- İngiliz muhataplarımızla görüşmelerimiz olacak. Türkiye ve AB artık iç içe geçmiş iki taraf. Ortak refleksler vermesi gerek iki taraf. Önemli görüşmeler ortaya koyuyoruz. Önümüzdeki ziyaretlerle bu ilişkilerin çok daha farklı noktaya taşınacağına inanıyorum. Gördüğüm şudur: İki taraf için de ortak aksiyon noktasında çok olumlu bir süreç yaşıyoruz.

İçişleri Bakanlığı reform gündemi:
- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu şu bilgileri paylaştı: Ülkemizin reform iradesi teyit edilmiştir. Türkiye AB hedeflerini yerine getirmeye çalışırken terörle mücadele etmektedir. Sınır güvenliği konusunda önemli adımlar atmıştır. Türkiye bu mücadelesini sürdürmese Avrupa ciddi bir tehdit altında kalacaktır. Biz de diğer bakanlıklarımız gibi reform iradesine sımsıkı sarılan bir anlayışı kendi çerçevemiz içinde devam ettireceğiz.

Yorumlar (0)
banner557