banner565

banner472

banner458

banner457

Türkiye’de eksik olan bilgi değil, pratik. İLERİ TEKNOLOJİYE KOBİ YOLCULUĞU

Yanıtını en azından 20 yıldır bildiğimiz bir sorudur; “Türkiye ekonomisinin geleceği orta yüksek ve yüksek teknolojili üretimdedir."

KAPAK 01.07.2016, 09:00 30.06.2016, 09:27
15092
Türkiye’de eksik olan bilgi değil, pratik. İLERİ TEKNOLOJİYE KOBİ YOLCULUĞU

Sorunu, özellikle KOBİ’lerde yüksek ve orta yüksek teknolojilerle üretime geçiş çözer. Demek ki çözümünü de bildiğimiz ama çözemediğimiz bir sorunla yüz yüzeyiz. O halde biliyoruz fakat pratiğe aktaramıyoruz. Sorunu henüz çözemediğimizi üretim yapımızdan anlıyoruz. Türkiye’de katmadeğerin yüzde 43.6’sını küçük ve orta büyüklükteki KOBİ’ler üretiyor. Peki nasıl üretiyor, ona bakalım: KOBİ’lerin yüzde 60.8’i en düşük, yüzde 31.0’i düşük teknoloji ile üretiyor. Ayrıntıya bakarsak KOBİ’lerin içinde yüksek teknolojiyle ilgili bir ölçek dinamiğinin işlediğini görüyoruz; ileri teknolojiye KOBİ yolculuğu, büyüme ile paralel ilerliyor. Durum şöyle:
- 1-19 kişi çalıştıran KOBİ’lerin yüzde 61.4’ü düşük teknoloji, yüzde 30.2’si orta-düşük teknoloji, yüzde 8.2’si orta-yüksek teknoloji kullanıyor.
- 20-49 kişi çalıştıran KOBİ’lerin; yüzde 54.3’ü düşük teknoloji, yüzde 27.7’si orta-düşük teknoloji, yüzde 17.6’sı orta-yüksek teknoloji kullanıyor.
- 50-249 kişi çalıştıran KOBİ’lerin yüzde 50.4’ü düşük,  yüzde 30.5’i orta-düşük, yüzde 17.6’sı orta-yüksek ve ileri teknoloji ile üretim yapıyor (TÜİK-2014).
Bu tablo bize, KOBİ’lerde “büyüme”nin düşük teknolojiden orta ve orta üstü teknolojiye geçişi hızlandırdığını gösteriyor. İki anlamı var: Hem büyüme vizyonu yüksek teknolojilere yöneltiyor, hem de ileri teknoloji KOBİ’lerde büyümeyi hızlandırıyor.
Vizyonu büyümek olan bir KOBİ’nin zorunlu yöneleceği hedef Ar-Ge’ye daha fazla yatırım yapmaktır. KOBİ’lerde yeterince yapılmayan da budur. Türkiye’de gayrisafi yurtiçi Ar-Ge harcaması 2014 yılında 17.6 milyar TL olarak hesaplandı. Bu harcamanın yüzde 17.4’ü olan 3. 6 milyar lirasını KOBİ’ler yaptı. Tam Zaman Eşdeğeri (TZE) cinsinden toplam 115 bin  444 kişi Ar-Ge personeli olarak çalıştı, bunun da yüzde 26.5’ini KOBİ’ler çalıştırdı.
Buraya kadar zikrettiklerimizin ortak sonucu şu olmalı: KOBİ’lerde büyüme isteği ve ileri teknolojilere yöneliş var. Bu yöneliş, ekonomide daraltıcı gelişmeler yaşansa bile kesilmemeli, desteklenmeli.
TEKNOLOJİ YOĞUN SEKTÖRLERE ODAKLANMALI
KOBİ’lerde değişimi, açılımı, büyümeyi engelleyen ana faktör, vizyonsuzluktur, bu da yeterince girişimci olamamaktan kaynaklanır. Bu nedenle konumuz bağlamında sözümüz girişimci KOBİ’leredir. Yüksek teknolojili üretime geçiş çağdaş ekonominin yasallıklarından bağımsız değildir. İleri teknolojiler belli başlı bazı sektörlerde yoğunlaşmaktadır. KOBİ’ler önemli kararlarını verirken bu sektörlerdeki teknolojik gelişmeleri yakından izlemeli ve kendilerine sunduğu fırsatları ölçüp biçmelidirler.
Uluslararası geçerli tanımlamayla (NACE Rev.2) yüksek ve orta ileri teknoloji yoğun sektörler aşağıdaki gibidir:
‘Yüksek Teknolojili’ üretim sektörleri şunlardır:
- Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı.
- Bilgisayar imalatı, elektronik ve optik ürünlerin imalatı.
- Hava ve uzay araçları ve ilgili makinelerin imalatı.
‘Orta Yüksek Teknolojili’ üretim sektörleri şunlardır:
- Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı
- Silah ve mühimmat (cephane) imalatı
- Elektrikli teçhizat imalatı
- Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı
- Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı
- Demiryolu lokomotifleri ve vagonlarının imalatı
- Askeri savaş araçlarının imalatı
- Başka yerde sınıflandırılmamış ulaşım araçlarının imalatı
- Tıbbi ve dişçilik ile ilgili araç ve gereçlerin imalatı.
SAVUNMA SANAYİNE TOPLU BAKIŞ
Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği (SSI), arama konferansında, sektörün dünya altıncılığını hedef olarak koydu. Birlik (SSI) Başkanı Latif Aral Aliş, savunma sanayi ihracatının, Türkiye ihracatının yüzde 0.8’i olduğunu belirterek, sektörün artık  atağa kalktığını 2023 için 25 milyar doları hedeflediğini söyledi.
Sektör Asyalı ülkeleri hedef pazar olarak seçti. Dünya savunma sanayi pazarı 1 trilyon 800 milyar dolar Türkiye’nin iç pazar büyüklüğü ise 20 milyar dolar civarında. Savunma Sanayi Müsteşarlığı “alıcı” pozisyonunda sektör pazarını tanzim ediyor.
KOBİ’ler kendi teknolojik vizyonları ile SSM’nin uyguladığı programlar arasında eşleştirme yaparak ilk adımlarını atabilirler. SSM’nin uyguladığı programlar şunlardır:
- Elektronik alt sistemler
- Mekanik alt sistemler
- Bilgi teknolojileri projeleri
- İleri malzeme ve enerji grubu
- Deniz araçları gemi grubu
- Radar sistem projeleri
- Helikopter geliştirme projeleri
- Kara araçları
- Bilgi teknolojileri ve simülasyon sistem projeleri
- Elektro-optik sistem projeleri
- Silah ve mühimmat.
ASELSAN İLERİ TEKNOLOJİYE TAŞIYOR
KOBİ’ler ASELSAN Onaylı Tedarikçisi olmak suretiyle yüksek teknolojiye yönelik güçlü bir hamle yapabilirler. Onaylı tedarikçi olarak ASELSAN’la çalışmak isteyen firmalar aşağıda belirtilen sınıflandırmalar doğrultusunda değerlendirmeye tabi tutulurlar:
1- Yurtiçi yan sanayi firması olmak
2- Yurtiçi üretici/satıcı firma olmak
3- Yurtdışı satıcı firma olmak.
ASELSAN'da halihazırda mevcut ana teknolojiler şunlardır:
- Jiroskopik stabilizasyonlu aviyonik termal görüş sistemleri (FLIR).
- Kokpit yönetim sistemleri / akıllı çok işlevli göstergeler.
- Uçuş (seyrüsefer) yönetim sistemleri / kontol ve display cihazları.
- Ataletsel seyrüsefer sistemleri (INS, INS/GPS).
- Uydu haberleşme sistemleri
- Elektro-optik sistemler.
HAVELSAN BİT KOBİ’LERİNİ BÜYÜTÜR
Bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründen KOBİ’lerin büyümesinin önünü açan güzide kurumlardan biri de Havelsan’dır. Havelsan’ın BİT KOBİ’lerinden satın aldığı üretim ve hizmetler aşağıda özetlenmiştir:
- Altyapı yazılımları geliştirme
- Kurumsal bilgi sistemi uyarlama ve geliştirme
- Mobil yazılım geliştirme
- Sistem kurulum ve entegrasyonu
- Network organizasyonu
- İşletim sistemleri ve sanallaştırma kurulumları
- Kurumsal kaynak yönetimi ve veri tabanı kurulumları
- Uygulama kurulumları
- Yazılım kalite standartları uyumluluğu.
TAI-TUSAŞ KOBİ’LERİ HAVALANDIRIYOR
KOBİ’leri yüksek ve orta yüksek teknolojilere taşıyacak sektörlerin başında havacılık ve uzay sanayii gelir, Türkiye’de bu sektör artık bütün gücüyle ortaya çıkmıştır. TUSAŞ sektörün önde gidenidir. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) hem dış kaynak kullanım alanlarını, hem de kullanım hacmini arttırarak yardımcı sanayi ile birlikte büyümeyi hedeflemektedir. TUSAŞ, yurtiçinde ve yurtdışında 250'nin üzerinde firma ile çalışmaktadır. TUSAŞ, bir okul olma sorumluluğu ile yardımcı sanayisine teorik / pratik eğitim olanağı sağlamaktadır. TUSAŞ’ın KOBİ’lerle gerçekleştirdiği imalat alanları aşağıdaki gibidir:
- Metalik detay parça imalatı
- Montaj ve imalat takımları
- Alt montaj
- Kompozit detay parça
- Kablo donanımı
- Kimyasal yüzey işlemleri
- Yapısal tasarım ve analiz hizmetleri.
TAİ-TUSAŞ’a yardımcı sanayici olmak isteyen KOBİ, uçak parçası imalatı için AS9100 belgelendirme süreci başlatmalıdır. Takım / aparat imalatı için ISO 9001:2008 veya muadili kalite belgesi almalıdır.
 ‘Potansiyel Alt Yüklenici Bilgi ve Kabiliyet Formu’, ‘Kalite Yönetim Sistemi Soru Kitapçığı’ ve  ‘Finansal Yönetim ve Değerlendirme Formu’ doldurarak aşağıdaki adrese göndermelidir.
Firma, Yeni Firma Değerlendirme Komisyonu tarafından geri bildirimi takip eden 30 iş günü içerisinde ziyaret edilecek, uygun bulunan adaylar TUSAŞ onaylı kaynak listesine dahil edilecektir. Firma, ‘Onaylı Kaynak Statüsü’ne ulaştığı andan itibaren kabiliyetleri ve kapasitesi dahilinde teklif paketlerine dahil edilir. İş aktarımı sertifikasyon süreci tamamlandığında mümkün olur.
Bilgi ve başvuru için://ysportal.tai.com.tr/ysportal/login.xhtml -https://www.tai.com.tr/yardimcisanayii@tai.com.tr 
TEKNOLOJİYE KAMU DESTEKLERİ
Teşvik sistemi stratejik bir yaklaşımla KOBİ’lerin ileri teknolojili üretime geçişlerini desteklemeyi benimsediği için ilgili destek kurumları da bu yöndeki programlarını güncelleştiriyorlar.
KOSGEB desteği:
Örneğin KOSGEB; “Orta-Yüksek ve Yüksek Teknoloji KOBİ’lerinde Kapasite Geliştirme” başlıklı programıyla ve proje temelli olarak KOBİ’leri ülke genelinde destekliyor. Yapılacak projeler şu amaçlara dönük olmalı:
- Verimliliğin artırılması.
- Türkiye’de üretimi olmayan ürünlerin geliştirilmesi.
- Ürünün katmadeğerini arttırma ve ürün çeşitlendirme.
- İmalat süreçlerini iyileştirme, ölçüm, kontrol vb. altyapının oluşturulması.
- Tasarım ve ürün geliştirme yetkinliklerinin artırılması.
- Geri dönüşüm / geri kazanım ve toplama / ayırma faaliyetleri.
- Nitelikli işgücünün geliştirilmesi ve artırılması.
- Markalaşma ve kurumsallaşma.
- İhracata başlama veya ihracatın artırılması.
Programda destek oranı 1. ve 2. Bölgeler’de yüzde 60, 3., 4., 5. ve 6. Bölgeler’de yüzde 80 olarak uygulanıyor destek üst limiti ise 300.000 TL’si geri ödemesiz, toplamda 800.000 TL  oluyor.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekleri:
1- Teknogirişim Sermayesi Desteği: Yüksek eğitimli ve nitelikli gençlerin teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini katmadeğer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmeleri için bireylere veriliyor.
(Bilgi için: http://sagm.sanayi.gov.tr/ServiceDetails.aspx?dataID=217)
2- SAN-TEZ Programı: KOBİ’lerin ‘Ar-Ge ve Teknoloji’ kültürü kazanmaları, sorunlarını üniversitede üretilen bilgi birikimini kullanarak çözmeleri için teminatsız hibe şeklinde veriliyor.
(Bilgi için: http://sagm.sanayi.gov.tr/ServiceDetails.aspx?dataID=108)
3- Teknolojik Ürün Tanıtım ve Pazarlama Destek Programı:
Ar-Ge ve yenilik projeleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik ürünlerin veya prototiplerin tanıtımı ve pazarlanması için veriliyor.
(Bilgi için: http://sagm.sanayi.gov.tr/ServiceDetails.aspx?dataID=355)
TÜRKSAT İLE TÜRKİYE UZAYDA
Türkiye’de KOBİ’lerin bakıp görmesi ve hazırlanıp girmesi gereken orta yüksek ve ileri teknoloji alanlarından biri de UZAY.
“Uzay” denilince KOBİ şaşkınlık geçirmemeli, çünkü kavram değişti. Bilişim, görüntüleme, haberleşme, istihbarat, gözetleme gibi sektörel faaliyetlerin yönetildiği ekosisteme uzay diyoruz artık.
TÜRKSAT Türkiye’yi uzaya taşıyor. TÜRKSAT’ın uzayda 3 uydusu var, Amerika’nın ise 400 uydusu.
Türkiye uydu kapasitesinin yüzde 97’sini doldururken ABD  yüzde 1.5’unu kullanıyor. Çünkü ABD frekansları dolduruyor.
Bir uydu fırlatmak 400-500 milyon dolar demek. Türkiye artık bilgi teknolojileri ve haberleşme alanında yeni bir eşiktedir. Türkiye uydu yapabiliyor. Örneğin; 5A-5B uydularında yerlilik oranı yüzde 25’te kalmışken yapımı devam etmekte olan Türksat 6A’nın yerliliği yüzde 100’ü buluyor.
Bu durumda, stratejik bir sektör olan uzay sektöründe yerlileşmeyi sağlayacak, KOBİ’lerin ve özellikle de yazılım KOBİ’lerinin içinde yer alıp rollerini oynayacakları bir yerli ekosistem oluşuyor. TÜBİTAK Uzay, ASELSAN, TAI ve Ctech firmaları süreci yönetiyorlar.
4.5G’ye geçişler de neredeyse tamamlanıyor. Bunun anlamı uydu internete geçiştir.
Özetlenecekse TÜRKSAT hem e-devlet yöneticisi kimliğiyle hem de bilişim alanında kamuya tedarikçi olma kimliğiyle global pazarlara yazılım şirketlerini açmak konusunda bir sorumluluk almış durumdadır.
Bugün 70 civarında yazılım tedarikçisi var.
4.5G konusunda ise  yeni olarak üretilen tek teknoloji Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın “Ulak” projesi.
Bu projede Aselsan ana yüklenici, Netaş ve Argela firmaları ona tedarikçi konumundalar. Ve gündemlerini, sanayicinin ve yazılımcının bu süreçlere nasıl entegre olacağı oluşturuyor. İleri teknolojilere geçişi gündemine almış KOBİ’ler TÜRKSAT merkezli ilişkiler ağı üzerinden uzaya çıkabilirler.
İLERİ TEKNOLOJİ KOBİSİ OLMAK
TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’nin tedarikçisi olmak isteyen KOBİ’lerin  sahip olmaları gereken altyapı, donanım, kapasite ve kabiliyetler  aşağıda gösterilmektedir:
- Kurumsal alt yapıya sahip olmak.
- Üretim ve malzeme takibi (MRP, ERP vs.) sistemlerine sahip olmak.
- Planlama ve organize yeteneğine sahip olmak.
- Sözleşme gereklerine ve teslimat taahhütlerine tam uyum sağlamak.
- Acil veya dönemsel olarak artan taleplerin karşılanmasında esnek olmak.
- Gelişen teknolojiyi takip etmek.
- Nitelikli personel istihdamı ve sürekliliğini sağlamak.
- Kurumsal kalite sistemine sahip olmak.
- Sertifikasyon sürekliliğini sağlamak.
- Tesis Güvenliği Belgesi sahibi olmak.
- Sağlıklı bir mali altyapıya sahip olmak.
- Kendi onaylı tedarik zincirini oluşturmak.
- Ölçüm, test ve belgeleme kabiliyetine sahip olmak.
- Ham malzeme dahil TUSAŞ’a son ürün teslim edebilmeyi hedeflemek.
- Sürekli iyileştirme kapsamında maliyet azaltma faaliyetlerinde bulunmak.
- Sürekli iyileştirme kapsamında kalite artırma faaliyetlerinde bulunmak.
- Alt montaj kabiliyeti kazanmak üzere altyapı oluşturmak.

ADNAN DALGAKIRAN (Makine Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Başkanı): “Teknoloji almayalım üretelim”
Biz makine sektörü olarak Türkiye’nin teknolojiyi satın alan değil, üreten ülke ya da teknolojinin üretildiği ülke olması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için de sanayinin finansmanını güçlendirecek, firmalarımızın teknolojik düzeyi ve yatırım hevesini artıracak teşvik programlarının önemine yürekten inanıyoruz. Diğer yandan teşvikler tek başına yeterli olmaz. Sürdürülebilir büyüme, uyumlu ve programlı bir sanayi modeli geliştirmeyi şart koşar. Bizim ilk önce, dünyadaki rakiplerimizin sahip olduğu yapısal imkanlara kavuşmamız gerekiyor. Bunun için de en başta orta yüksek ve ileri teknoloji alanında üretim yapan küçük şirketlerin konsolidasyonunun sağlanarak yan sanayinin oluşturulması ve verimlilik artışının gerçekleşmesi gerekiyor.
Bir örnek olarak, kendi faaliyet alanımız olan makine sektörüne baktığımızda Türkiye’de yaklaşık 11 bin makine ihracatçısı olduğunu görüyoruz. Bu firmalarda 177 bin kişi çalışıyor ve firma başına ortalama 16 kişi düşüyor. Sektörün rekabetçiliği bu agresif ortama rağmen üretimde ölçek sorununu aşabilmiş firmalar üzerinden sağlanıyor. Uluslararası rekabete uyum sağlayabilenler da genelde 50 kişiden fazla istihdamı olan firmalar ile kendi niş pazarlarına göre hiçbir zaman bu istihdamı sağlayamayan ama kendi teknolojilerini geliştirebilen firmalar oluyor.
İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırma Raporu’na baktığımızda Türkiye’deki firmaların finansman maliyetinin, faaliyet karının yüzde 60'tan fazlasına karşılık geldiğini görüyoruz. Finansman giderlerinin bir önceki yıla göre artışı yüzde 75 seviyesinde. Borçlanma maliyetinin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda risk alma ve yatırım yapma hevesinin gelişmesini bekleyemeyiz. Bunun yerine girişimcilik ekosisteminin yeni bir sanayi modeliyle bütünleştiği, küçük ve orta ölçekli firmaların Ar-Ge çalışmalarıyla desteklenirken Türk sanayinin yüksek teknolojik ürünlere, tasarım ve markalaşmaya yöneldiği bir anlayış geliştirmek üzere çalışmalıyız.
MAKİNE KİMYA KURUMU KOBİ’LERİ İHALE USULÜ DESTEKLİYOR
Orta-yüksek ve yüksek teknolojiye geçmek isteyen KOBİ’lere Kurum tarafından direkt olarak sağlanan herhangi bir teşvik bulunmamaktadır. Ancak Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile Kurum arasında imzalanan savunma sanayi Ar-Ge sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin yüzde 70’i sanayi katılım offset  değeri olarak belirlenir. Yani belirtilen oranda yerli katkı istenir. Bu oranın yüzde 20’sinin ise KOBİ‘ler tarafından gerçekleştirilmesi zorunluluğu vardır. Bu noktada Kamu İhale Kanunu ve ilgili mevzuatlarına göre düzenlenen ihaleler sonucunda kazanan KOBİ’ler ile sözleşme yapılmaktadır.
Ayrıca Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile yapılan seri üretim sözleşmeleri kapsamında sözleşme bedelinin belli bir oranında (yaklaşık yüzde 2 civarında) teknoloji kazanım yükümlülüğü çerçevesinde KOBİ’lerle çalışma yürütülmektedir.
TAI-TUSAŞ YARDIMCI SANAYİSİ İLE BİRLİKTE BÜYÜYOR
Dünya markası bir havacılık ve uzay şirketi olma vizyonu ile 32 yıldır faaliyetlerini sürdüren TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş., bir yandan dünyadaki büyük havacılık firmaları ile büyüyen bir işbirliği portföyü oluştururken diğer yandan ülkemizin ihtiyaç duyduğu özgün ürünlerini de milli çözümler üreterek kullanıcıları ile buluşturmaya başladı.
Milli projelerde ve dünyadaki büyük havacılık firmaları ile gerçekleştirdiği işbirliklerinde, Türkiye’de 11 ilde 90 tedarikçi ile çalışan TUSAŞ, yardımcı sanayii ile takım tasarımı ve imalatı, talaşlı imalat, kablo demeti imalatı, yüzey işlemleri, ısıl işlem, sac metal şekillendirme, kompozit parça imalatı ve alt montaj alanlarında işbirliğiyle çalışıyor. Yardımcı sanayiden yıllık 2.2 milyon adet parça tedarik ediyor ve yılda 2.2 milyon adam saatlik iş yapılmasını sağlıyor.
TUSAŞ web sitesinde (www.tai.com.tr) de dış kaynak kullanılan alanlar paylaşılmaktadır. Teknoloji, mühendislik ve kalite sistem alt yapısı havacılık sektörü isterleri ile uyumlu, uzun süreli bir iş birlikteliğine açık tedarikçiler, web sitesinde yer alan ‘Yardımcı Sanayi Sekmesi’nden ‘Yardımcı Sanayi Portali’ne ulaşabilmektedir.
TUSAŞ, faaliyet gösterdiği havacılık ve savunma sektöründe projelerin çok uzun süreli olmasının da bir sonucu olarak kısa dönem iş birliktelikleri yerine uzun vadeli iş birliktelikleri üzerine temeller atıyor ve sektöre adaptasyonu hızlandırmak, uzun süreli sürdürülebilir bir müşteri – tedarikçi ilişkisini tesis etmek için geliştirilen pratiklerini yardımcı sanayisi ile sürekli paylaşıyor.
TUSAŞ aynı zamanda tedarikçilerine sözleşme yönetimi, teklif hazırlama teknikleri, imalat, planlama, kalite, mühendislik, yatırım yönetimi gibi konularda destek vererek gelişimlerini sağlıyor.

RECEP BİÇER (KOSGEB Başkanı): KOSGEB ileri teknoloji KOBİ’lerini destekliyor
Türkiye’de hızlı bir şekilde, orta yüksek ve yüksek teknolojik ürünleri üreten ve ihracat yapısını bu ürünlerle güçlendiren yeni KOBİ’lerin ortaya çıkarılması veya var olan KOBİ’lerin bu sektörlere hızlı bir şekilde yönlendirmesi gerekmektedir.
KOSGEB, KOBİ’lerin orta yüksek ve yüksek teknoloji konusunda geliştirilmeleri için birçok destek modeli geliştirdi. Yeni kurgulanan KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programı kapsamında iki grup çağrı yayınladık. Beş çağrıdan oluşan bu iki grup çağrının ikisi “Orta-Yüksek ve Yüksek Teknoloji KOBİ’lerinde Kapasite Geliştirme”  ve “Bilişim Teknolojileri KOBİ’lerinin Geliştirilmesi” konu başlıklarında oldu.
İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı’nda orta yüksek ve yüksek teknoloji alanlarında yapılacak işbirliklerine pozitif ayrımcılık yaptık.
Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı ile orta yüksek ve yüksek teknolojili projeleri destekliyoruz.

SEKTÖREL KÜMELER
KOBİ’lerin ileri teknoloji yolculuğunda, ait oldukları sektördeki kümelenmeler adeta bir ‘Teknoloji ekosistemi’ işlevini görmektedir. KOBİ’ler kümeler vasıtasıyla yüksek teknolojiye geçebilirler. Aşağıda başarılı küme örnekleri verilmiştir.
ANADOLU RAYLI ULAŞIM SİSTEMLERİ KÜMELENMESİ (ARUS)
DR. İLHAMİ PEKTAŞ - ARUS (Anadolu Raylı  Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi) Koordinatörü
KOBİ’ler raylı ulaşıma yön veriyor
ARUS’un amacı, ‘Raylı Ulaşım Sistemleri’ sektörünün ihtiyaçlarının karşılanmasında küme üyesi firmalar tarafından tasarımından nihai ürüne kadar her şeyi ile yerli üretimin payını artırmak, ‘Milli Markalar’ çıkarmak, ‘Raylı Ulaşım Sistemleri Sanayicileri’ni uluslararası pazarda rekabet edebilir hale getirmektir.
Üniversitelerin sahip olduğu teknik bilgiyi, ticarileşmesi için üyemiz KOBİ’lere aktarıyoruz.
Kümelenmemize üye olan KOBİ’ler sektördeki diğer oyuncularla biraraya gelme, ortak bir payda etrafında sektöre yön verme imkanı bulmaktadır. Yürüttüğümüz ve başlayacağımız projelerde yer alma ve sektörün önde gelen firmalarıyla iş bağlantıları kurma şansı yakalamaktadır.

OSTİM KAUÇUK TEKNOLOJİLERİ KÜMELENMESİ
DR. KAYHAN OLANCA-OSTİM Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi Koordinatörü
Kauçuk çözümlerine KOBİ’ler de katılıyor

Kümelenmemizin kapısı kauçuk değer zinciri içerisinde bulunan (hammadde tedarikçisi, mamul üreticisi, geri dönüşümcüsü, konu hakkında çalışan araştırmacılar, satıcılar) tüm firmalara açıktır.
Bize gelirken beklentilerimiz; katılımcı, paylaşımcı, birlikten güç doğacağına inanmalarıdır.
KOBİ’ler genelde bize referansla web sitemizi veya sosyal medyadaki faaliyetlerimizi takip ederek ulaşırlar. Bize gelen KOBİ’ler, Kümelenmemiz’in yürüttüğü projelerde yer alıp, dünyadaki doğru yapılan çalışmalara daha kolay ulaşabilecekler. Sorunlarının kendilerine özel olmadığını, çözümlerin beraber daha kolay çözülebileceğini görecekler. Özellikle 2016 yılı ulusal ve uluslararası bazı projelerin başlaması açısından önemli bir yıl olacaktır.

OSTİM SAVUNMA VE HAVACILIK KÜMELENMESİ (OSSA)
İleri teknolojilerde yerlileşme
OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi, 2008’de kuruldu. Küme üyesi KOBİ’lerin cirosunun önemli bir bölümü, savunma sanayinden gelen gelirlerle oluşmaktadır. Birçoğu da Aselsan, Havelsan,TAI, TEI, Roketsan, FNSS, Boeing, Sikorsky vb. ana sanayi firmalarının onaylı alt tedarikçisi konumundadır.
Küme, ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli üretimin payını artırmak, savunma sanayi KOBİ’lerini ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilir hale getirmek, alt tedarikçiler olmalarını sağlamak, nihai ürünlerle uluslararası pazarlara açılmalarını mümkün kılmak, akademik çalışmalarla ve üniversitelerle çalışarak KOBİ’lere teknoloji transferi yapmak gibi görevleri yerine getirmektedir.

OSTİM MEDİKAL SANAYİ KÜMELENMESİ
Sağlık sektöründe güçlü bir merkez
Ankara ve özellikle Ostim, medikal sektöründe önemli sayıda firma ve üretim hacmine sahiptir. Ostim’de sektörü destekleyecek üretim çeşitliliği ve işkolları mevcuttur. Ankara, sağlık sektörü alıcıları açısından önemli bir merkezdir. Ostim, karar verme mekanizmalarına yakındır. Ankara, sektörün yenilikçiliğini destekleme gücüne sahip önemli üniversitelere sahiptir. Sağlık sektöründe güçlü bir merkez olmak, Ankara’nın yerel kalkınması içinde önemli bir rekabet fırsatıdır. Savunma sanayi de Ostim’de mevcut olup, medikal sanayini destekleyici niteliktedir. OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi bu tespitler üzerine kurulmuştur. Küme, sağlık sektörünün ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli üretimin payını artırmayı ve medikal sanayi KOBİ’lerini uluslararası pazarda rekabet edebilir hale getirmeyi amaçlamıştır. Üniversitelerin sahip olduğu teknik bilgiyi, ticarileşmesi için sanayiye (KOBİ) aktarmaktadır. Sektörel ihtisaslaşmayı desteklemektedir. Türkiye’nin ilk medikal showroomunu OSTİM’de açmıştır.
OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi, 25’ten fazla sektör temsilcisi işletme, üniversiteler ve kurum/kuruluşlardan oluşan paydaşlarının desteği ile başladığı yolda, bugün 91 üye firma ve 23 paydaşla kuruluş amacı doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir.

OSTİM YENİLENEBİLİR ENERJİ VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ KÜMELENMESİ
Enerji sektöründe inovasyon ve rehabilitasyon
Ostim Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Kümelenmesi, 2008 yılında kuruldu. Kuruluş, Ostim Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde yer alan, yenilenebilir enerji ve çevre teknolojileri alanında faaliyet gösteren firmalara dayandırıldı. Küme üyesi firmaların profilleri değişiyor. Doğrudan enerji sektöründe üretim yapan firmalar, ilgili ve destekleyici sektörlerde üretim yapanlar, yatırımlarını enerji sektörüne de yönlendiren firmalar ve sektörü izleyen firmalar kümede yer alıyor. Ostim Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Kümelenmesi, 60 üye firma, işbirliğinde olunan 11 üniversite, 9 kamu kurumu ve 10 sivil toplum kuruluşu ile faaliyetlerine devam ediyor.
Kümenin hedefleri şöyle:  Güneş enerjisi uygulamalarının yerlileştirilmesi, rüzgar türbini tasarımı/üretimi, Hes kurulumu/ rehabilitasyonu, enerji verimliliği uygulamaları, santral rehabilitasyonu, enerji temalı tematik teknokent entegrali EKOPARK kurulumu, yeşil bina uygulamalarının artırılması, AB proje partnerlikleri.

OSTİM İŞ VE İNŞAAT MAKİNELERİ KÜMELENMESİ (İŞİM)
Nanoteknoloji ile üretim
2008 yılında kurulan OSTİM İş ve İnşaat Makineleri Kümelenmesi’nin (İŞİM) 134 üyesi mevcut. Ağırlıklı olarak Ostim bölgesinde yer alan küme üyesi firmalar hafif inşaat makinaları, iş makinaları yedek parçaları, özel amaçlı iş makinaları, maden makinaları ve yedek parçaları, beton santralleri, kırma eleme tesisleri, asfalt plentleri, araç üstü ekipmanlar ve konveyör sistemleri konusunda üretici firmalardan oluşuyor.
Küme, öncelikle üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde Endüstri Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Elektronik Mühendisliği, İşletme, İktisat ve Uluslararası Ticaret bölümü öğrencileriyle projeler üretti. Üye firmalar bu projelerle çözümler gerçekleştirdi. İŞİM kümesinde 2 adet AB projesi tamamlandı. Proje kapsamında kümelenme konusunda etkin dökümanlar oluşturuldu. İŞİM, T.C. Ekonomi Bakanlığı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (UR-GE) desteği kapsamında 3 adet UR-GE Projesi’ni hayata geçirdi.
İŞİM, sektörü nanoteknoloji ile katkılandırılabilecek ürün üretebilecek noktaya çekmeyi hedeflemiştir.

ESKİŞEHİR HAVACILIK KÜMELENMESİ (ESAC)
DOÇ.DR. MAHMUT FARUK AKŞİT - ESAC Yönetim Kurulu Başkanı
KOBİ’ler raylı ulaşıma yön veriyor
Türkiye sivil havacılıkta geçtiğimiz 10 yıl içerisinde uçak sayısı, yolcu sayısı, sektörün elde ettiği ciro tahminlerin de ötesinde bir ivme ile büyümüştür. Aynı şekilde savunma sanayimizin son 5 yıl içerisinde gözle görülür bir biçimde gelişmesi ve yeni başlatılan yerli üretime yönelik programlar ile geleceğe umutla bakmamıza yol açacak gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelerin artarak devam etmesi beklenmektedir.
Bu bağlamda Eskişehir  Havacılık Kümesi, şehrin ekonomik göstergelerinde önemli bir paya sahip olan savunma ve havacılık alanında faaliyet gösteren firmalar arasındaki eşgüdüm ve işbirliğini artırmak açısından önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Kurumlar arası işbirliği anlamında örnek bir modeldir. ESAC’ın amacı, günümüzün en hızlı büyüyen sektörlerinden olan havacılık sektöründe Eskişehir’in daha fazla söz sahibi olmasını sağlamaktır. Bunun için ESAC, kümelenme oluşumlarını organize ederek Ar-Ge faaliyetlerini, inovasyonu ve girişimciliği teşvik etmektedir. Diğer Havacılık Kümeleri ile işbirliği ağlarını kurarak, bununla birlikte kendi üyeleri arasındaki kültürel, mesleki, teknik, ticari, ekonomik, hukuki ve idari konularda işbirliği, dayanışma ve bilgi alışverişini sağlamaktadır. Üyelerinin ortak menfaatlerini korumak, ihtiyaç duydukları makine-teçhizat hammadde temini gibi konularda yardımcı olmak, global ve ulusal alanda iş fırsatlarını takip ederek pazar bulmalarını kolaylaştırmak ilkeleri arasındadır. Eskişehir’i ulusal ve uluslararası alanda en büyük havacılık merkezi haline getirmeyi kendine hedef edinmiştir.

MEDİKAL SANAYİ İNOVASYON KÜMELENMESİ (MEDKÜM)
Amaç medikal OSB
MEDKÜM’ün global markası “Samsun Mediclust” olarak belirlenmiş. Hedef; Bafra / Samsun’da Türkiye’nin ilk Medikal Organize Sanayi Bölgesi’ni kurmak. Aynı sektörde faaliyet gösteren, yatay/dikey bağlantılı işletmelerin ve destekleyici kurumsal yapıların (üniversiteler, odalar, sektörel örgütler, ilgili kamu kurumları gibi) belirli bir coğrafi bölgedeki örgütlü yoğunlaşmasıdır. İlgili tüm kurumların ortak stratejiler doğrultusunda oluşturulmuş bir altyapı üzerinde, eşit temsil ve ortak akılla yönettiği kümelenme çalışmalarında hedef ortaklaşa rekabetle sektördeki pazar payını arttırmaktır.
Kümelenmenin KOBİ’lere getirileri; ortak sorun ve ihtiyaçların belirlenmesi, ortak sorunların çözümüne yönelik projeler ve lobi faaliyetleri, maliyetlerin paylaşımı, personel niteliklerinin geliştirilmesi, inovasyon kapasitesinde ve ticaret hacminde artış, yeni pazarlara giriş.
Kümelenmenin üniversiteye getirileri; sanayi ihtiyaçlarının tespiti ve bu tespitler doğrultusunda konumlanma, teknoloji transferi, uygulamalı Ar-Ge, ihtisaslaşmış eğitim.
Kümelenmenin ülkeye getirileri; rekabetçi sektörlerin desteklenmesi ile kısıtlı kaynakların etkin kullanılması, bölgesel cazibe alanlarının oluşması, bölgesel ihtisaslaşma, kamu, sanayi ve üniversite arasındaki iletişimi ve koordinasyonu sağlayacak uygun bir platform.
www.medkum.org.tr web adresinden üyelik formu doldurulabiliyor.
Üyelik Formu info@medikum.org.tr mail adresine veya +90 362 4317335 numaralı faksa gönderilebiliyor. Üyelik Formu’nun değerlendirilmesi ve yönetim kurulunca onay verilmesi sonrasında; üyelik giriş şartları; başvuru tarihine göre yönetim kurulu tarafından belirleniyor.

İş Zekası Çözümü IFS Applications 9’un içine girdi
Global kurumsal yazılım sağlayıcılardan IFS, yeni versiyonu

IFS Applications 9 ile ERP dünyasına dinamizm kazandırırken kullanıma hazır İş Zekası Çözümü (IFS Lobby) sunuyor. İş Zekası Çözümü; buluttan kullanılabilir web mimarisi, ERP projelerinin bütçesini azaltan kolay alan ve form ekleme gibi pek çok yeni özelliğe sahip.İsveç’te 1983’te kurulan ve dünya genelinde 60 ülkede 80 ofiste faaliyet gösteren global kurumsal yazılım sağlayıcılarından IFS’in, 3 binden fazla müşterisi ve 1 milyonun üzerinde kullanıcısı bulunuyor. IFS’nin dünyada 1500’den fazla mühendis ile geliştirilen ve dünyanın farklı ülkelerinde bulunan 6 sektörel Ar-Ge merkezi ve ‘Arttırılmış Gerçeklik, Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti ve Mobil Aplikasyonlar’ gibi alanlarda çalışan IFS Lab isimli bir geliştirme laboratuvarı bulunuyor.
IFS Türkiye Ofisi ise 2004 yılından bu yana hizmet veriyor. Bu tarihten itibaren hızlı bir büyüme trendi sergileyen IFS Türkiye, sektör bağımsız 500’den fazla işletmeye ve 20 binin üzerinde kullanıcıya ulaşmış bulunuyor. IFS Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergin Öztürk, “IFS, bu rakamlar ile global ERP yazılımları arasında Türkiye’de en fazla implementasyona sahip 2. ERP yazılımıdır” diyor. Bağımsız araştırma şirketi Gartner tarafından Magic Quadrant ERP Raporları’na göre IFS Applications geniş fonksiyonalitesi, kullanım kolaylığı, mobilite altyapısı, esnek raporlama araçları, iş zekası ve bulut teknolojisi başta olmak üzere teknoloji, vizyon ve müşteri memnuniyetinde 3 yıldır üst üste “dünyanın lider iki ERP uygulamasından biri” olarak gösteriliyor.
IFS Lobby (İş Zekası Çözümü)
IFS’in yeni versiyonu IFS Applications 9’un, ERP dünyasına dinamizm kazandıracağını belirten Ergin Öztürk, “Dünya ile rekabet edebilir Türk markaları yaratmak için işletmelerimizde teknoloji yardımı ile esnek, yalın ve verimli süreçler oluşturmak şart. IFS Applications 9 ile işletmeler tam kontrol, anlık veriler ve izlenebilir süreçler ile karar alırken yararlanacakları etkin bir araç ile dijital dönüşüme uygun tam entegre süreçlere sahip oluyorlar” diye konuşuyor.
Öztürk, IFS Applications 9 ile birlikte müşteriye sunulan kullanıma hazır IFS Lobby ‘İş Zekası Çözümü’ ile IFS’in ERP alanında bir ilke imza attığını hatırlatıyor. Öztürk, şunları söylüyor: “IFS Applications 9’un yeni mimarisi, sektörlere özel tasarlanmış kullanıma hazır çözümleri, görselliği en üst seviyeye taşıyan kişiselleştirilebilir arayüzleri, ilk kez bir ERP sistemi içinde görebileceğimiz kullanıma hazır ‘İş Zekası Çözümü (IFS Lobby)’,  buluttan kullanılabilir web mimarisi, ERP projelerinin bütçesini azaltan kolay alan ve form ekleme gibi pek çok yeni özelliğe sahip. Bu versiyonu Türk sanayisinin hizmetine sunmaya başladık.” Öztürk, şirketlerde uzun süreçler alan ve çok yüksek yatırım maliyeti gerektiren ve pek çok firmanın ayrı bir proje olarak değerlendirdiği BI-İş Zekası projelerini ve bununla birlikte yaşanan sıkıntıları ortadan kaldıran IFS Applications 9 ile birlikte sunulan IFS Lobby İş Zekası Çözümü’nün, kullanıcı ve rol spesifik olarak kolaylıkla dizayn edilebilen ekranları, dashboardlar ve portalları ile yöneticilere büyük kolaylık sağladığını aktarıyor. Öztürk, “Son kullanıcılar için hiçbir kod bilgisine gerek kalmadan aynen bir gazete sayfası yapar gibi oluşturulabilen rapor ekranları ile maksimum görsellikte raporlar almak mümkün oluyor” diyor.
KOBİ’lere rekabet avantajı
IFS Applications KOBİ’lerin farklı iş modellerini tanımalarını sağlıyor ve rekabet için değişim ve global uyumun kapılarını açıyor. Müşteriyle olan ilişkileri güçlendiriyor. Esneklik ve hız kazandırıyor. Verimliliği ve motivasyonu arttırıyor. Ergin Öztürk, “IFS Türkiye dünya da binlerce işletmeden edinilmiş bilgi ve tecrübeyi Türk şirketlerine taşıyor onları uluslararası arenada rekabet edebilir hızlı, verimli, çok rekabetçi şirketler haline getiriyoruz. Bunun için ürünümüz IFS ile süreçlerini entegre edip kaynaklarını daha iyi kullanabilen şirketler haline sokuyoruz. Daha da önemlisi KOBİ’lere seviye atlatıp dünya seviyesinde işletmeler haline getiriyoruz” diye konuşuyor.

Teknokentler Ar-Ge’ye ayrılan payı yükseltiyor
İTÜ Arı Teknokent Genel Müdürü Kenan Çolpan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı bir kuruluş olarak Türkiye’deki Ar-Ge kültürünü oluşturup yaymak, kültürün oluşması için temel faaliyetlerde bulunmak ana hedefinde olduklarını söyledi. Çolpan, “Gelişmiş ülkelere bakıldığında Ar-Ge’ye ayrılan pay milli gelire oranla yüzde 3’ten fazlaysa bunlar gelişmiş ülkeler oluyor. Bizde durum, teknoparklar kurulmadan önce sıfıra daha yakındı. Teknokentler kurulduktan sonra bu pay yükselmeye başladı ve milli gelirden Ar-Ge’ye ayrılan payda yüzde 1’e yaklaşmak üzereyiz. Teknokentlerin bu nedenle değeri çok yüksek” dedi.
Çolpan, İTÜ ARI Teknokent de dahil olmak üzere tüm teknokent yapılanmalarının, girişimcilik, teknoloji üretimi gibi konular üzerine çalışan tüm kurumların esasen tek hedefinin ölçeği ne olursa olsun ülke ihracatına, Ar-Ge’sine katkıda bulunabilecek her kuruma ve kişiye destek olmak olduğunu söyledi. Çolpan, şunları anlattı: “Bugün ülkemizde geldiğimiz noktada da gerçekten ticarileşebilir bir ürün ortaya koyan ya da bir fikre sahip olan tüm kişiler ve kurumlar, girişimciliği destekleyen teknokent gibi oluşumlardan ya da farklı kurumların sağladıkları yatırım ya da hibelerden rahatlıkla yararlanabilmekteler. Ülkemizde sadece büyük kurumlar değil, farklı ölçekte pek çok firma teknolojinin farkına varmış durumda. Rekabet avantajı yaratmak isteyen ve bunun teknolojiden geçtiğini bilen tüm KOBİ’ler değer yaratacak, sürdürülebilir bir ticari fikre ya da projeye sahip oldukları sürece bahsi geçen tüm kurumlara başvuruda bulunabilir ve gerekli kıstasları karşıladıkları takdirde aradıkları desteği kolaylıkla alabilir konuma gelmiş durumdalar.”
Ekonominin gelişimi için her ölçekte firmanın birbiriyle iletişim içerisinde olması gerektiğinin altını çizen Çolpan, büyük şirketlerin yüksek cirolar elde ettiği, daha orta ya da küçük yapılanmaların çok geride kaldığı bir ekonominin sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesinin mümkün görünmediğini ifade etti.
Çolpan, “Öte yandan ülkemiz üzerinden bunu düşünürsek küçük ve orta ölçekte şirketlerin büyük firmalarla dirsek teması içerisinde olduğunu görüyoruz. Özellikle yeni teknolojiler üreten daha mütevazı yapılanmalar büyük firmalarca hemen fark ediliyor. Bu da farklı ortaklıklara imkan tanıyor. Bu ortaklıklar know-how’ın karşılıklı paylaşılması, yeni teknolojinin kitlelerle paylaşılması ve hatta yeni teknolojilerin üretimi anlamına geliyor. Bu noktada karşılıklı bir faydanın sağlanması gerekiyor. KOBİ’ler büyümek için büyük firmalara, büyük firmalar da işlerini gerçekleştirmek adına KOBİ’lere ihtiyaç duyuyor. Önümüzdeki yıllarda akademi-devlet-özel sektörü biraraya getiren teknokentlerin bu karşılıklı fayda ilişkisine daha da fazla katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Özel sektörün daha küçük yapılanmalara karşı son yıllarda artan ilgisi de bunun somut bir göstergesi niteliğinde” diye konuştu.
Karayel, ilk mühimmatlı atışında hedefi tam on ikiden vurdu
Tasarımını Vestel Savunma Sanayi mühendislerinin üstlendiği Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın desteğiyle tamamen milli ve yerli imkanlarla geliştirilen insansız hava aracı (İHA) Karayel’in silahlı versiyonu 15 Haziran’da Konya Karapınar’da gerçekleştirilen test atışlarında hedefini on ikiden vurdu.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve TSK’nın üst düzey temsilcilerinin de izlediği tatbikatta performansıyla göz dolduran Karayel’in yakın gelecekte ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtarması bekleniyor. 2011 yılında Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile imzalanan sözleşmenin ardından geçtiğimiz yıl Ekim ayından bu yana TSK’nın bilfiil operasyonel kullanımında olan Karayel’in kullandığı yerli mühimmatlar ise Roketsan tarafından sağlandı ve atışlar Roketsan’ın katkılarıyla gerçekleştirildi.
Karayel, geçtiğimiz Mayıs ayında İzmir’de düzenlenen ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en önemli tatbikatlarından biri olarak bilinen Efes 2016’da kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getirmişti. Mühimmatlı olarak ilk kez gerçekleştiren test atışlarında başarısını tazeleyen Karayel İHA’nın silahlandırılmasıyla ilgili çalışmalarsa TSK’dan gelen talep üzerine, bir yıl önce başlatılmış ve yaklaşık 3 ay gibi kısa sürede de mühimmat entegrasyonu tamamlanmıştı.
Ford Otosan’a büyük ödül
Ford Otosan, yeni nesil Ecotorq E6 motor ailesi ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) işbirliği ile bu yıl 12'ncisi düzenlenen Teknoloji Ödülleri'nde büyük ödüle layık bulundu.
Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün açıklamasında, Türkiye'nin en köklü Ar-Ge geleneğine sahip şirketi olarak tüm dünya için teknoloji geliştirmeye devam edeceklerini belirtti.
Yenigün, şunları söyledi: "Bir aracı motoru dahil geliştirip üretebilecek yeteneğe sahip tek Türk şirketi olan Ford Otosan, Türkiye’nin tek yerli kamyon motoru olan Ecotorq'un E6 normlarına uygun yeni nesli ile dünya vizesi aldı. Yeni nesil Ecotorq, Euro-6 emisyonlarını sağlayan, Euro-7 emisyonlarına hazır, yakıt tüketiminde sınıf lideri, dünya pazarları için rekabetçi, güç ve silindir hacmi bakımından dünya pazarlarındaki beklentileri karşılayacak, tasarımı yenilenerek global pazarlarda sunulan Ford Trucks kamyon ve çekicilerine uygun ve araca entegrasyonu optimum şekilde sağlanmış bir motor ailesidir” dedi.
Ecotorq’un tamamen Ford Otosan mühendisleri tarafından geliştirilerek önemli bir değer yaratıldığını vurgulayan Yenigün şöyle devam etti: “İnönü fabrikasında ürettiğimiz yeni nesil Ecotorq motorun fikri ve sınai haklarının yüzde yüzüne sahibiz. Yeni nesil Ecotorq motorumuz, henüz üretime geçmeden, yüksek teknolojisi ile dünyanın en büyük kamyon pazarında üretilmek üzere JMC firmasına lisanslanma başarısını gösterdi. Ecotorq motor teknoloji lisans anlaşması ve bunu takip eden kamyon lisans anlaşması ile şirketimiz Türkiye’de bu büyüklükte gerçekleştirilen ilk lisans anlaşması olma özelliğini de taşıyor. Geçmiş yıllarda teknoloji ithal ederken yüksek Ar-Ge yeteneğimiz ile bugün dünyaya teknoloji ihraç ediyoruz. Son 5 yılda 320 milyon doların üzerinde mühendislik ihraç ettik."
Otokar’a 106.1 milyon euroluk zırhlı araç siparişi
Türkiye'nin özel sermayeli en büyük savunma sanayii şirketi Otokar’ın kendi tasarladığı ve ürettiği, yüksek koruma seviyesi, geniş iç hacmi ve üstün hareket kabiliyeti ile dikkat çeken Cobra II aracının ülke savunmasındaki rolü artıyor. Otokar, güvenlik güçlerinin çeşitli hizmetlerinde kullanılmak üzere 106.1 milyon euro tutarında yeni bir sipariş aldı. Sipariş kapsamında COBRA II 4x4 taktik tekerlekli zırhlı araçları, çeşitli sistemler, bakım ve destek hizmetleri ile birlikte sunulacak.
Araçların teslimatının yılsonunda başlanarak, 2017 yılı ilk çeyreğinde tamamlanması planlanıyor. Türkiye’nin tek milli kara sistemleri üreticisi olan Otokar’ın Genel Müdürü Serdar Görgüç, siparişe ilişkin şunları söyledi: “Fikri mülkiyet haklarının tamamı Otokar’a ait olan ve gelişen tehditlere karşı özel olarak tasarlanan Cobra II için ilk iki siparişi geçtiğimiz yıl almıştık. Mühendislik kabiliyetimiz, Ar-Ge imkanlarımız ile iç güvenlik güçlerimiz ve silahlı kuvvetlerimiz için modern ve çağdaş çözümler sunmaya devam edeceğiz.”
Yine fikri mülkiyet hakları Otokar’a ait olan, COBRA taktik tekerlekli zırhlı araç ile aynı hareket kabiliyetine sahip olan COBRA II, balistik, mayın ve EYP tehditlerine karşı üstün koruma sağlıyor. Ülkemiz koşullarına uygun olarak yapılan testlerden başarı ile geçen COBRA II farklı görevler için modüler bir yapı sunuyor. Aracın ihracat pazarları için özel olarak geliştirilen amfibik tipi de bulunuyor.
‘Kurumsal İletişim Çözümleri’nde SAP Jam
SAP, bulut teknolojiler üzerinden müşterileriyle buluşturduğu kurumsal iletişim çözümleriyle organizasyon içindeki etkileşimi güçlendirerek,iş hayatını kurumlar ve çalışanlar için çok daha keyifli ve kolay kılıyor. Kurum için rekabet avantajı sağlaması nedeniyle de çok tercih edilen SAP Jam, düşük yatırım maliyetleri, hızlı kurulum süreleri, tüm mobil cihazlardan kolay erişilebilirlik ve iş çıktılarına olan pozitif etkileri ile her ölçekten şirketler büyük ilgi görüyor.
Günümüz iş dünyasında, çalışanlar entegre olmayan pek çok farklı platform üzerinden günlük işlerini takip etmeye çalışıyor ve önemli bilgilerin farklı kaynaklarda ve dağınık bir şekilde bulunması sebebiyle veri ve zaman kaybı yaşıyor.
Bilgiye erişimin ve etkileşimin çok hızlı gerçekleştiği günümüz iş dünyasında, bulut teknolojilere yaptığı yatırım ile kurumların teknik süreçlerini ve iş akışlarını yeniden tanımlayan SAP, ‘Kurumsal İletişim Çözümleri’yle organizasyonlar için satış süreçlerini pratikleştirerek kısaltmak, bilgiye ve uzmanlığa erişimi kolaylaştırmak, yeni çalışanların oryantasyon süreçlerini hızlandırmak, bayiler, tedarikçiler ve müşteriler gibi üçüncü partilerle olan iletişimi güçlendirmek gibi çok fayda sağlıyor.
SAP Jam; kişileri, verileri ve karar destek fonksiyonlarını biraraya getirip, bilgiye erişimi sürekli kılarak organizasyonların işleyiş modellerini değiştiren, bulut tabanlı bir teknoloji.
SAP Jam, şirket içerisindeki departmanlar, proje ekipleri, sosyal kulüp üyeleri gibi farklı takımlar için kapalı iletişim grupları kurulmasını ve anket, puanlama, yorum, beğeni, forum gibi farklı iletişim araçları ile kurum içi beyin fırtınası, problem çözümü, karar alma gibi iletişim süreçlerinin kolaylıkla gerçekleştirilebilmesini mümkün kılıyor. Bilgi güvenliğinin son derece kritik olduğu günümüz iş dünyasında, SAP Jam üzerinden gerçekleşen doküman ve veri paylaşımı süreçleri ile SAP, hem kurumların veri güvenliğini koruma altına alıyor, hem de organizasyonlar için kurumsal bir hafıza görevi üstleniyor. Günümüzde pek çok organizasyon, SAP Jam’i kurum içi sosyal ağ olarak kullanıp, şirket içi kurumsal iletişimi farklı bir noktaya taşıyor.
Forrester tarafından global ölçekteki SAP Jam müşterilerini değerlendirerek yapılan çalışmada, SAP Jam’ı kullanıma alan organizasyonların satış döngüsü sürelerinin yüzde 9 oranında kısaldığı, yeni çalışanların oryantasyon maliyetlerinin yüzde 13 oranında azaldığı, müşteri şikayetlerine dönüş süresinin yüzde 10 oranında düştüğü ve çözümün maksimum altı ayda yatırım maliyetini tam anlamıyla karşıladığı ortaya konmuş durumda. Kurumsal iletişimde ve bulut bilişimde dünya lideri olan SAP Jam, düşük yatırım maliyetleri, hızlı kurulum süreleri, tüm mobil cihazlardan kolay erişilebilirlik ve iş çıktılarına olan pozitif etkileri ile her ölçekten büyük ilgi görüyor.

Yorumlar (0)