banner565

banner472

banner458

banner457

XI. KOBİ Zirvesi karar verdi; ORTA GELİR EŞİĞİ AŞILACAK

XI. KOBİ Zirvesi, TOSYÖV (Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticileri Vakfı), TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) ve KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) işbirliği ile İş Bankası ana sponsorluğunda 12-13 Mart 2015 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi.

KAPAK 01.04.2015, 09:00 23.04.2015, 11:03
18670
XI. KOBİ Zirvesi karar verdi; ORTA GELİR EŞİĞİ AŞILACAK
“KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağı’ndan Kurtulma Stratejileri’ ana temasıyla düzenlenen zirvede; üretimin, ticaretin ve hizmetin tüm alanlarında KOBİ’lerin yaşadığı sorunlara çözüm arandı. Türkiye’nin büyümesinde ve kalkınmasında kalıcı başarıyı yakalamak için KOBİ’lere sürdürülebilir rekabet gücü kazandıracak yol haritasının çizilmesi hedeflendi.
Türkiye sivil toplumunun en etkin ekonomik platformlarından biri olan ve ‘Mikro, Küçük ve Orta Boy’ işletmelerin sorunlarına çözüm üreten KOBİ Zirveleri’nin XI.’si 12-13 Mart 2015 tarihlerinde İstanbul’da, Dedeman Oteli’nde gerçekleştirildi.

TOSYÖV tarafından;  TOBB ve KOSGEB işbirliği ile İş Bankası ana sponsorluğunda gerçekleştirilen XI. KOBİ Zirvesi’nin bu yılki ana teması “KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağı’ndan Kurtulma Stratejileri” olarak belirlendi.

İki gün boyunca gerçekleştirilen oturumlarda da “2023 Vizyonu Bağlamında Fırsat ve Tehditler”, “Finansal Çözüm Araçları”, “Üniversite-Sanayi İşbirliği, Ar-Ge, İnovasyon”, “Yüksek Katmadeğerli Üretimde Bilişim, Teknoloji, Standart, Kalite, Tasarım ve Marka”, “İhracat ve Sektörel Çıkış Yolları”, “Kamu Destek ve Teşvikleri” değerlendirildi.

Kamunun ve özel sektör kesiminin en üst düzeyde kurumsal katılımlarıyla gerçekleştirilen 2015 KOBİ Zirvesi’nde KOBİ’lerin dönüşüm ve gelişim sorunları, Türkiye’nin güncel; istikrarlı sürdürülebilir dengeli kalkınma programı ile öncelikli dönüşüm alanlarında gerçekleştirmeyi hedeflediği eylem planlarına bağlanarak ele alındı.
Dergimiz KobiEfor’un medya sponsorluğunu üstlendiği XI. KOBİ Zirvesi’nin ortaya koyduğu analiz, görüş ve önerileri Nisan sayımızın kapak konusu çerçevesinde okurlarımızın bilgi ve değerlendirmesine sunuyoruz.

XI. KOBİ ZİRVESİ’NE MESAJLAR

Başbakan Ahmet Davutoğlu

Yoğun programım dolayısıyla katılamadığım 11. Kobi Zirvesi’ne davetinize içtenlikle teşekkür ederim. Hükümet olarak ekonomik ve sosyal gelişmenin kaynağı ve kalkınmanın temelini oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin güçlendirilmesi için atılacak her adımın içinde ve yanındayız. TOSYÖV’ün değerli tüm mensuplarını bir araya getiren bu önemli Zirve’nin başarılı geçmesini diliyor, sizlere ve değerli katılımcılara sevgi ve saygımı sunuyorum.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
11. Kobi Zirvesi’ne davetiniz için teşekkür ediyorum. Hem soysal barışımızın hem de ekonomimizin temel dayanaklarından olan KOBİ’ler ortak bilincin oluşturulmasında ve geleceğin şekillenmesinde önemli bir potansiyele sahiptir. Zirve’nin başarılı geçmesini diliyorum. Size ve tüm katılımcılara selam ve saygılar sunuyorum

Zirveye; Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Kadir Topbaş gönderdikleri mesajlarla kutladılar ve başarı dileklerini ilettiler.


1.GÜN
AÇILIŞ KONUŞMALARI:

KOBİ’ler ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulursa
XI. KOBİ Zirvesi’ni yaptığı konuşmayla TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez açtı. Zirve’yi dünya ve Türkiye ekonomisinin önemli gelişmelere gebe olduğu bir dönemde gerçekleştirdiklerine dikkat çeken  Yalçın Sönmez, gündem tanımını şöyle yaptı: “Bir ekonomik devir sona eriyor, yeni bir devir başlıyor. Zirvemiz’in ana temasını belirlerken; KOBİ’lerin ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmasını istedik. Çünkü; ‘Orta Gelir’den kurtulma konusu mikro ölçekten en büyük ölçeğe kadar, ekonominin bütün aktörlerini ilgilendiriyor. Konu günümüzü ve geleceğimizi kapsıyor. Konu Türkiye ekonomisinin bütün sektörlerini ilgilendiriyor. Ve nihayet konu;  bir ülke vizyonu olması nedeniyle, özel sektörü, kamuyu, politika alanını kapsıyor.”
Yalçın Sönmez, Zirve’nin ana temasına gönderme yaparak ‘Orta Gelir Tuzağı’nı şöyle tanımladı: “Orta Gelir Kuşağı’nın üst sınırı, ülkelerin ekonomik gelişme tarihindeki gözlemlere dayanılarak şu üç ana kıstas aracılığıyla değerlendiriliyor:

1- Kişi başına düşen gelir düzeyinin (2005 sabit fiyatlarıyla) 16.000 dolara yükselmesi.
2- Kişi başına gelirin ABD düzeyinin yüzde 58’ine ulaşması.

3- Ülke içinde imalat sanayinin toplam milli gelir içindeki payının yüzde 23’e ulaşması.


Bu üç kritere göre yorumladığımızda şöyle bir tarihi olgu çıkıyor karşımıza: Gelişmekte olan ülkeler, belli bir gelir seviyesine yükseldikten sonra ekonomilerini daha fazla ilerletmekte zorluk çeker. Diğer bir deyişle büyük ekonomilerin seviyesine yükselebilmek için gerekli olan ekonomik sıçramayı gerçekleştiremez ve tuzağa düşer.”

Yalçın Sönmez, 1960 yılında ‘Orta Gelirli’ sayılan 101 ülke bulunduğunu, sonraki yıllarda bunların arasından sadece 13’ünün ‘Yüksek Gelir’ düzeyine geçebildiğini anlattı: “Ekvator Ginesi, Hong Kong, İrlanda, İsrail, İspanya, Japonya, Kore, Mauritius, Portekiz, Porto Riko, Singapur, Tayvan ve Yunanistan. Verilere göre Türkiye düşük-orta gelir düzeyine 1955’te ulaşmış ve ancak 50 yıl sonra 2005’te yüksek-orta gelir düzeyini yakalayabilmiştir. Türkiye ‘Orta Gelir’ kuşağında göreceli olarak en uzun süre kalmış olan üç ülkeden biridir. Diğer ikisi Bulgaristan ve Kosta Rika’dır. Demek biz burada; 50 yıl içinde olduğumuz ama farketmediğimiz bir konu bağlamında sorunlarımızı tartışacağız.”

Türkiye tarihinin en anlamlı tartışması
Türkiye’nin belki de tarihinin en anlamlı tartışmasını yaptığını vurgulayan  Sönmez, “Orta Gelir Tuzağı’ndan nasıl kurtulurum?”, “Yüksek Gelir Kuşağı’na nasıl geçerim?” sorularına cevap arandığını belirtti: “Orta Gelir’ düzeyinin üst sınırına 50 yılda ulaştık. Yolumuza devam ederek, ‘Yüksek Gelir’ grubuna geçmeliyiz. Bunun için gerekli olan sıçramayı yapmalıyız. Bu noktaya, son 10 yılda kişi başına düşen milli gelirimizi 3 katına çıkararak ulaştık. Ancak 2009’dan itibaren kişi başına düşen milli gelirimiz 10.000 dolar bandına takılıp kaldı. Ekonomik büyüme performansımızda düşme yaşadık, yaşıyoruz. Bu düzeye takılıp kalamayız. Yeni bir hamleye ihtiyacımız var. Yapacağımız hamle ile aşacağımız eşik şudur: Dünya Bankası’nın 2015 yılı ölçülerine göre; kişi başına yıllık ortalama geliri 12.746 doların altında olan ülkeler orta gelirli; üzerinde olanlar ise yüksek gelirli. Görüldüğü gibi 2005 yılına göre eşik ölçüleri değişmiş durumda. Önümüzdeki yıllarda da referans alınan 3 ana kritere bağlı değişecek. Türkiye, Dünya Bankası’nın 2013 verilerine göre 822.1 milyar dolar yıllık gelir ve 74 milyon 930 bin nüfus hesabıyla 10 bin 970 dolarlık kişi başı gelire sahiptir ve yıllık nüfus artışı yüzde 1.28’dir. Bu durumda Türkiye her yıl ortalama yüzde 4’lük bir büyüme sağlarsa 2019’da üst gelir seviyesine çıkacaktır. Görülüyor ki; ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkmayı konuşurken, ‘imkansız’ı konuşmuyoruz.”

Orta Gelir Tuzağı ve KOBİ’ler
‘Orta Gelir’den çıkış hamlemizin Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki 63. Hükümet tarafından, 25 adet; ‘Güçlü ve Dengeli Büyüme İçin Yapısal Dönüşüm’ programıyla ortaya konulduğundan sözeden Yalçın Sönmez, TOSYÖV olarak dönüşüm programlarını kaçınılmaz görüp desteklediklerini söyledi: “Bu alanlara yönelik reform ve uygulamalarda önceliğin KOBİ’lere verilmesini istiyoruz. Mantık öyle söylüyor ki; KOBİ’ler kendini ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtarabilirse Türkiye’de kurtarmış olur.”

Türkiye’nin dönüşüm gündemi
Yalçın Sönmez, Türkiye’nin dönüşüm gündemini de şöyle özetledi:
“Beşeri sermaye:
Güçlü bir beşeri sermayeye ihtiyacımız var. Türkiye’de eğitim süresi, ortalama 7.6 yıl gibi çok düşüktür. Sadece Ankara ve Eskişehir’de 8 yılın üzerine çıkabildik. Bu eğitim seviyesi ile katiyyen dönüşemeyiz. Eğitim bireylerin ve toplumun niteliğini dönüştürmektir. Niteliksel dönüşümün görüngüleri ‘Buluş’tur, ‘Ar-Ge’dir, ‘İnovayon’dur, ‘Teknoloji Geliştirmek’tir, ‘Tasarım’dır, ‘Marka’dır, ‘Yüksek Katmadeğerli Üretim’ yapmaktır.  Bunların öznesi de insandır.
Eğitimin bilimsel kalitesini ve bilimsel eğitimin kalitesini artırmalıyız.  Bu alanda elde edeceğimiz ilerlemeleri yüksek kalite işgücü olarak KOBİ’lerin beşeri sermayesine katmalıyız. Bu yapılırsa KOBİ’lerin bugün kendini tekrar eden yapısı adım adım dönüşür, Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve marka kapasitesi ortaya çıkar, rekabetçi bir yapı kazanılmış olur. Kalıbımı basarım ki; bir KOBİ’nin bilançosunda ‘eğitim gideri’ 3 puan artsın, gelir artışı da 9 puan olur.

Üretimle kalkınma:
Gelişmekte olan ülkelerdeniz, gelişme üretime dayanır, ve daha en az 30-40 yıl böyle olacaktır. Bu nedenle kalkınmamızın temeli üretimdir. Fakat bakıyoruz; bugünkü genel ekonomik tercihler bizi üretimden adım adım uzaklaştırıyor.
Şu göstergeler dikkat çekicidir: Ekonomide toplam net satışta imalatın payı 2006 yılında yüzde 27.0 iken bu pay 2013’te yüzde 25’e geriledi. Toplam finansal harcamamızın imalat sanayisine gideni 2004 yılında yüzde 39 iken  2014 yılında yüzde 21'e gerilemiştir. Görülüyor ki üretimden kaçış yaşamaktayız.

Üretim ve KOBİ’ler:
‘Üretim’ denilince akla KOBİ’ler gelir. Türkiye’de üretime dönmek yüzünü KOBİ’lere dönmektir. TOBB verilerine göre 300.000 adet İMALATÇI KOBİ’miz var.
Üretime döneceğiz ama rekabetçi olmayana değil. Çünkü, imalatımızın yapısı çoğunlukla geri teknolojili üretime dayanıyor. Ürettiğimizin  yüzde 70’ini ‘Düşük Teknolojili’ ürünler oluşturuyor. Bu nedenle bugün ihracatı artırmamız ekonomik büyümeye tam yansımıyor. KOBİ’lerimiz karsız, hatta çoğu zaman zararına ihracat yapıyor. Bunu mümkün olan en yüksek hızla değiştirmeliyiz. KOBİ’leri ‘Orta Yüksek’ ve ‘Yüksek Teknolojili’ üretime geçirmeli; bu süreçleri desteklemeliyiz. İleri teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki payını artırabilirsek; ancak o zaman  rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olur, sorunu çözeriz.
KOBİ’ler ve ileri teknoloji:
İleri teknolojiden ve KOBİ’lerden sözettiğimizde gerçekçi miyiz? KOBİ’ler dönüşüp ileri teknolojiye geçebilir mi? Bu sorunun cevabını yine KOBİ’ler verecektir. Çünkü KOBİ’ler bardağın yarıdan fazlasını doldurdular.
Reel duruma bakalım: Son 10 yılda imalatımızın yapısını bir hayli dönüştürdük. İleri teknolojili üretime geçişte bir ivme yakaladık. Örneğin  sadece son 3 yıl içinde 163 özel sektör firması Ar-Ge merkezi açtı. Bu merkezlerde bugün 20.725 araştırmacı çalışıyor. Bu merkezler 3.927 adet proje yürütüyor. 952 patent tescili yaptırdılar. Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarına milli gelirden ayırdığı pay yüzde 1’e yaklaştı. Toplam Ar-Ge harcamasında özel kesimin payı artıyor.

Aynı durum KOBİ’ler için de sözkonusu, ama farklı işliyor. KOBİ’lerin Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşma faaliyetlerini yakından izliyoruz. KOBİ’ler; asgari araştırmacı istihdamını sağlayamadıkları için işletme bünyesinde Ar-Ge Merkezi açamıyorlar. Bu nedenle Teknoparklara doluşuyorlar. KOBİ’ler teknoparklarda 28.506 araştırmacı çalıştırıyor. Bitirdikleri Ar-Ge proje sayısı 11.768 oldu. Halen yürüttükleri 7.333 adet Ar-Ge projesi bulunuyor. Teknoloji tabanlı KOBİ işletme sayısı da 2.778 adeti buldu. Ayrıca bu veriler hızla yükseliyor. Dahası; 2014 yılında KOBİ’ler  270 adet patent aldılar. Teknoparklardan yaptıkları ihracat 2014’te 1.5 milyar doları geçti.”
Yapısal Dönüşüm Programı ile üretim ekonomisinin yeniden öne çıktığını vurgulayan TOSYÖV  Başkanı  Yalçın Sönmez konuşmasını; “Kalkınma politikalarımız kapsamında; imalat sanayisinin gelişimini hızlandırabilir, ileri teknolojili üretimin oranını artırabilir, ihracatta gerekli olan ivmeyi yakalayabilir, gelişmenin temel dinamiği olan KOBİ’leri Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya yönlendirebilir ve bu faaliyetlere etkin destek sağlarsak; ‘Orta Gelir’e takılmadan yola devam edebilir, 2023 hedeflerimizin birçoğuna ulaşabiliriz” diyerek bağladı.


ADNAN YILDIRIM
Ekonomi Bakan Yardımcısı

“Normalleşmeyi KOBİ’ye borçluyuz”
Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, KOBİ’lerin tüm dünyada ekonomiler için önemli aktörler olduğunu söyledi.
Türkiye’nin 410 milyar liralık mal ticaretinin yüzde 45’ini KOBİ’lerin gerçekleştirdiğini anlatan Yıldırım, KOBİ’lerin yaklaşık 190 milyar dolar dış ticaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Ekonominin dinamizmi, sağlığı ve makro ekonomideki başarılarda KOBİ’lerin önemli olduğunu anlatan Yıldırım, pek çok krizi hızlı şekilde aşmayı ve normalleşmeyi KOBİ’lere borçlu olduklarını paylaştı. Türkiye ekonomisinin son 20. çeyrektir büyümesinin temelinde KOBİ’ler olduğunu dile getiren Yıldırım, 2008’in son çeyreğinde başlayan krizle birlikte Avrupa Birliği’nin 4 milyonun üstünde istihdam kaybı yaşadığını KOBİ’ler sayesinde ise Türkiye’de 7 milyonu aşkın insana istihdam sağlandığını duyurdu.
Türkiye’deki KOBİ’lerin yüzde 45’inde bir yenilik faaliyeti olduğunu açıklayan Yıldırım, bu oranın azımsanmayacağını vurgulayarak, “Tabi organizasyon ve pazarlama konularında yenilik denildiğinde bu oran yüzde 30’lara düşüyor. G20 faaliyetlerimizin omurgası KOBİ’ler olacağından, yenilikçilik konusunda KOBİ’lerin girişiminin sürdürülebilir büyümede önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.


JOHN BASS
ABD Ankara Büyükelçisi

ABD’de KOBİ’lere fırsat var
XI. KOBİ Zirvesi’ne katılan ABD Ankara Büyükelçisi John Bass, TOSYÖV sadece bugün Türk işdünyası yatırımcıları için değil, üstelik ABD yatırımcıları için de önemli bir kılavuz kurumdur dedi. Türkiye ile ABD arasındaki birçok alanda ortaklık sergilendiğini belirterek, Başkan Obama’nın Türkiye ile ekonomik ve ticari alanda yürütülen işbirliğinin derinleştirilmesine güvenli ortaklığımız çerçevesinde çok önem verdiğini aktardı. Bass, “Türkiye’nin G20 ve B20 liderliğinde KOBİ’leri ana omurgası olarak görmesi bizi memnun ediyor” dedi. Bass, iki ülke arasındaki işbirliğinde fırsat ve pozitif alanlar bulunduğunu hatırlatarak, “ABD’de de küçük ve orta ölçekli işletmeler ekonominin omurgasını oluşturuyor. ABD’de 28 milyon KOBİ vardır. Yaratılan istihdamın yüzde 85’i KOBİ’ler tarafından yaratılmaktadır. Türkiye’de de benzer bir KOBİ ağırlığı var. İki ülke arasındaki KOBİ’lerin işbirliği potansiyeli yüksektir. Geçen ay Washington’da gerçekleşen İkili Ekonomik Ortaklık Komisyonu görüşmeleri sırasında KOBİ’ler arası işbirliği gündemin önemli bir maddesiydi. Daha serbest ve açık pazar yaratmanın iki ülke arasındaki KOBİ’lerin menfaatine olacağından bahsedildi” bilgisini verdi.
Bass, KOBİ’lerin uluslararası ticarette kritik rol oynadığını paylaşarak, KOBİ’lerin ABD’deki ihracatçıların yüzde 98’ini temsil ettiklerini kaydetti. Bass, ihracat yapan KOBİ’lerin daha hızlı büyüdüklerini ve daha fazla istihdam yarattıklarını, çalışanlarına daha yüksek ücret verdiklerini aktardı.
Bass, ABD ile Türkiye’nin 60 yılı aşkın süredir stratejik ortak olduğunu hatırlatarak, ekonomik ve ticari ilişkilerin diğer ilişkilere nazaran daha küçük kaldığını anlattı.
Bass, şu bilgileri verdi: “Her iki ülke ekonomisinin büyüklüğü ve çeşitliğine bakınca ticari ilişkilerde gerekli performansın gösterilmediğini görüyoruz. 2010’dan bu yana Türkiye’nin ABD’ye yaptığı ihracat Türkiye’nin diğer pazarlara yaptığı ihracattan daha hızlı artmıştır. Türkiye ABD’den yaptığı sanayi ürün ithalatının yüzde 72’sini kendi ihracatında girdi olarak kullanıyor. Ve aynı zamanda ABD’den yaptığı tarımsal alandaki ithalatın yüzde 85’ini yine ihracatında kullanıyor. Biz ABD’deki açık ve kapsayıcı pazarın Türkiye için fırsat olduğunu düşünüyoruz, Türkiye ve ABD KOBİ’lerinin aralarındaki ilişkinin artmasını önemsiyoruz.”

ABD’de yerleşik küçük bir finansman şirketinin Türkiye’de bir KOBİ ile işbirliği gerçekleştirdiğini kaydeden Bass, sözkonusu anlaşma ile Manisa’da gerçekleştirilen yatırım için 3 milyon dolarlık bir kredi sağlandığını anlattı. Bass, “Amerika, inovasyon ve girişimcilik kültürünü KOBİ’leriyle empoze etmeyi önemsiyor” dedi. ABD’de üretim alanında kadınların yüzde 3 ağırlığa sahip bulunduğunu ve eşit fırsatlarla  kadınların sahip olduğu KOBİ’lerin sayısını artırmanın önemli olduğunu anlatan Bass, hiçbir ülkenin nüfusunun yarısını geride bırakarak ilerleme kaydedemeyeceğinin altını çizdi.


SUAT İNCE
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı
“KOBİ’lerin can suyuyuz”

Zirve’nin açılışında konuşan Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat İnce, Türkiye’nin ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulması için teknoloji ağırlıklı ve yüksek katmadeğerli üretim yapısına kavuşmasının, eğitim kalitesinin özellikle fen-matematik eğitiminin de artırılarak genç nüfusun verimli istihdam alanlarına yönlendirilmesinin ve yapısal reformlara devam edilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Uluslararası derecelendirme kurumlarının ikinci kere Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke ilan etmesinin de değerlendirilmesi gereken iyi bir şans olduğunu vurguladı. İş Bankası’nın kurumsal yatırımlara da destek sağlayacağını belirtti.
KOBİ’lere destek sağlamakta bankacılık sektörüne de önemli görevler düştüğünün altını çizen İnce, İş Bankası’nın KOBİ’lere sağladığı desteğe ilişkin şunları dile getirdi:  “Biz İş Bankası olarak geçmiş 90 yılda olduğu gibi reel sektöre verdiğimiz destek kapsamında günümüzde de KOBİ’lere can suyu olmaya devam ediyoruz. Bu desteğimiz, 2014 yılı rakamlarına da çok net bir şekilde yansıdı.  2014 yılında 237.8 milyar TL aktif toplamı ile özel bankalar arasındaki liderliğimizi sürdürdük. Ayrıca 2014 yılını 29.3 milyar TL ile özkaynaklarda, 155.3 milyar TL ile nakdi kredilerde, 112.9 milyar TL ile nakdi ticari kredilerde sektör lideri olarak tamamladık.”
Ekonominin direği olan KOBİ’lere destek verirken sorunlu krediye yol açmamaya da önem verdiklerini kaydeden İnce; kolay konjonktürlerde kredi vermenin ötesinde zor günlerde topluma sunulan katkının önemini vurguladı: “Türk bankacılık sektörünün takipteki KOBİ kredileri oranı ortalamada yüzde 3.1 iken, İş Bankası’nda bu oranın yüzde 1.9 olması bizim için çok önemli bir noktayı oluşturuyor. Bunlara sadece rakam olarak bakmayın. Bu rakamların arkasında banka zararının ötesinde yitirilmiş servetler, aile dramları vardır. Dolayısıyla takibe düşen kredi yaratılmamasının bankacılık sektörünün en önemli konusu olduğunu, bankacılığın bunu gerektirdiğini düşünüyorum.”

İş Bankası’nın ödemesi aksayana, projeksiyonu bozulana sonuna kadar sahip çıkan ve yapıcı yaklaşımlarla ihtiyaç duyan müşterilerine kredi yapılandırma imkanı sunan bir banka olduğunu aktaran İnce, “Biz zor dönemleri en iyi karne notuyla geçen bir bankayız.  Biz sizlere kredi verirken nasıl karne notu gibi bir skorlama yapıyorsak, siz de sektörün işini daha iyi yapabilmesi için bankalara karne notu verin. Notu verirken sadece bankanın sunduğu hizmet, ürün fiyatı gibi noktalarda değil, bankanın zor dönemlerde ne kadar yanınızda durduğu, politikalarının devamlılığı gibi yaklaşımlarını dikkate alarak banka tercihlerinizi yapın” diye konuştu.


RECEP BİÇER
KOSGEB Başkanı

Lojistik destek geliyor
Açılışta konuşan KOSGEB Başkanı Recep Biçer, “‘Orta Gelir’ kapanından ilkin KOBİ’ler kurtarılmalı, yenilikçilikle üretme kültürü KOBİ’ler tabana yayılmalıdır. Bunun için de Ar-Ge ve yenileşime tarihi ve geleneksel KOBİ’ler de katılarak geleceğin lokomotifi yapılmalı. Özellikle kadın KOBİ’lerimizin sayısı artırılmalı, çünkü kadın KOBİ’lerimiz arttıkça ülkemizde kadının değeri de yükselecektir” dedi.
Biçer, KOBİ’leri işbirliğine teşvik ettiklerini ve küçük işletmelerin ancak bir olarak iri ve diri olacağını söyledi. Biçer; işbirliği güçbirliği destek programıyla KOBİ’leri büyümeye zorladıklarını, bu sayede rekabet güçlerini artırabileceklerini ifade etti.

Biçer; KOBİ’lerin Türkiye’nin cari açığını finanse etmekte önemli rol oynadığını belirterek, KOBİ’lerin ekonomiye olan olumlu katkısında KOSGEB desteklerinin de rolü olduğunu söyledi.

Recep Biçer, 81 ilde teşkilatlanarak tüm yurtta KOBİ’lere destek olmaya çalıştıklarını açıkladı: “Büyürken cari açığı dengede tutmak zorundayız. İmalata önem veren KOBİ’lere ihtiyacımız var. Ürettiği ürünü ihraç eden KOBİ’ler yaratmak önemlidir. KOBİ’lerin büyük bir çoğunluğu henüz ihracatla tanışmamıştır. Bunun için ihracata ilk adım gerçekleştiren KOBİ’lere ‘lojistik destek’ adı altında yeni desteği çok kısa sürede devreye alacağız.”

Biçer, ülke olarak ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmak için KOBİ’leri büyütmek gerektiğine vurguladı: “İthalata daha az bağımlı olan, aynı zamanda imalat ve ihracata da önem veren KOBİ’lere ihtiyacımız bulunmaktadır. KOBİ’lerin orta teknoloji kapanından kurtulması için ürettikleri ürünleri ihraç etmelerini, bu sayede cari açık vermeden büyüyerek ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmayı temenni ediyoruz.”

I. OTURUM

“2023 Vizyonu Bağlamında
Fırsat ve Tehditler”


ADNAN YILDIRIM

Ekonomi Bakan Yardımcısı

Oturumun başkanlığını Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım yürüttü.  Yıldırım, her yıl olduğu gibi bu yıl da dünya ekonomisinin yüzde 3 büyüme göstereceğini belirterek, “2015 yılında Türkiye olarak büyüyeceğiz. Hatta bugünkü seviyesinin üzerinde büyüme sağlayacağız. Tehditlere ve fırsatlara konsantre olalım” çağrısı yaptı.

DR. AKKAN SUVER
Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı

Dışarıya KOBİ yatırımları

Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver, “Ben KOBİ’lerin gelişmesini, büyümesini; ekonominin, paranın ve refahın artışı kadar önemli olan, açılacak istihdam alanlarıyla değerlendirmekteyim” dedi. Türk KOBİ’lerinin münakaşa götürmez bir gelişme içinde olduğunu dile getiren Suver şöyle konuştu: “KOBİ’lerimizin sahip olduğu yüksek performansı, birlikte iş sahaları açma alanında komşu ülkelere arz etmeliyiz. Bunda talepkar olmalı ve çaba göstermeliyiz. Yeniliklerimizi, sahip bulunduğumuz teknolojiyi sınırlarımızın dışına taşımalıyız. Biz bunu KOBİ’lerimizin bir sorumluluk projesi olarak yorumluyoruz. Bölgesel refah için komşulara KOBİ’leri tanıtmak gerekir. Bunu bir strateji olarak benimsersek hem biz daha zengin, daha varlıklı, daha istikrarlı oluruz, hem de onlar daha iyi yaşam koşullarına ulaştıklarından Türkiye’nin farklılığının farkına varırlar. Bu senaryo gerçekleştiğinde ise Türkiye daha zengin ve daha büyük bir endüstriyel aktör olabilecektir. KOBİ’ler böyle bir senaryo gerçekleştiğinde bölgede barışın, refahın ve istikrarın anahtarı olacaktır. Elbette senaryonun başarılı olması, KOBİ’lerin devletimiz tarafından, bir devlet politikası çerçevesinde korunup kollanmasıyla hayatiyet kazanacaktır.”


ORHAN TURAN
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi

Dışarıdan marka almak
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Turan, 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için radikal çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. Turan, “Aynı zamanda bugün üretmekten ziyade farklı yöntemler de uygulanmalıdır. İhracatta üretip satmanın ötesinde AB’de 600- 700 bin şirket gelecek nesle sahip olmadığı için kapanacak. Türk girişimcisi sözkonusu şirketlere yoğunlaşabilir. Finansmana erişimde bu noktada sıkıntı olmayacaktır” diye konuştu. Türkiye’de ciddi bir markalaşma sorunu da yaşandığını hatırlatan Turan, işi hızlandırmak noktasında hazır markaların satın alınabileceğine değindi.


SELMA AYDOĞAN
KAGİDER Başkan Yardımcısı
Çocuk bakım evleri kurulmalı

KAGİDER Başkan Yardımcısı Selma Akdoğan,  Türkiye’de çalışabilir her 4 kadından 1’nin çalıştığını hatırlatarak şu bilgileri verdi: “Demek ki kadın nüfusunun yüzde 65’i hiç çalışmıyor. Ülkemizin durumu böyledir. Kadını üretimin içine katmadıkça bu ülkede büyüme, kalkınma beklemek çok zor. Araştırmalara bakınca kadınlara karşı ekonomideki ayrımcılık biterse verimlilik yüzde 40 artacak. Dünyada tüketimin yüzde 60’dan fazlasını kadınlar yapıyor. Bu kadınlar ekonomide yer alamıyor ve para kazanamıyor.”

Kadının çalışma hayatındaki en önemli engelinin çocuk bakımı olduğunu ifade eden Akdoğan, çocuk bakım evlerinin soruna çözüm olacağını İngiltere ve Hollanda örnekleriyle açıkladı. Akdoğan, “Çalışan kadınlar için çocuk bakım evleri politikası olmalı” dedi.

NURETTİN ÖZDEBİR
Ankara Sanayi Odası Başkanı

İşletmeler karsız çalışıyor
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye’de sorunu doğru tespit etmek gerektiğini belirterek, cazibe merkezi olma özelliğinin son dönemlerde kaybedildiğini dile getirdi. Aradan geçen süre içinde bir büyüme hikayesi yazılmadığını ifade eden Özdebir, şu bilgileri verdi: “AB’ye gireceğiz diye reformlar yapıyorduk. Yabancı sermaye çekiyorduk. Şimdi ise yabancı sermaye çekemiyoruz. Özel sektörü teşvik edemiyoruz. Bu büyüme hikayesini yeniden canlandırmamız gerekiyor. Bunun için zihniyet değişimi olmalı.”
Özdebir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Girişimcinin iş yapmasını ve para kazanmasını sağlamamız gerekiyor. Bunun için öncelikle Türkiye’deki tüm kurumların kurgusunun yeniden yapılması lazım. Anayasa dahil. Ve bu kurguda işletme hayatın merkezinde olmalı. ABD bugün 16 trilyon dolarlık büyüme sağlayan bir ekonomi ile değil firmalarıyla güçlü. Bizim de iddialı olmamız için dünya ölçeğinde firmalar çıkarmalıyız.”

Türkiye’de zihniyet değişimi olmadan firmaların ayakta kalmasının mümkün olmadığını paylaşan Özdebir, şu bilgileri verdi: “Vatandaşın büyümesine fırsat verilmedi. Vergi veya fon adı altında bir sürü yükler oluştu. Maalesef bizimle yeteri kadar istişare edilmeden hükümet bir takım iyi niyetle mekanizmalar oluşturuyor. Bize dışarıdan masa başında elbise dikiyorlar. KOBİ’lerin gerçek anlamda desteğe ihtiyacı vardır. Eğer biz 2023 hedeflerine ulaşmak istiyorsak hayatın merkezine ve dünyanın merkezine KOBİ’leri koymak zorundayız. Türkiye’de işletmeler büyüyor ama para kazanamıyor. Yeni ürünler çıkarmak için öncelikle kar fazlalığı olmalı.”

ÇAĞRILI KONUŞMACI

Prof.Dr. EMRE ALKİN
Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı

Yeni paradigma, şeffaflık, maliyet, üretim, algı yönetimi ve teknoloji odaklı
Zirvenin öğleden sonraki bölümüne Çağrılı Konuşmacı olarak katılan Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Emre Alkin, “Parayla ilgili paradigmalar değişti, yeni paradigma; şeffaflık, maliyet odaklı, özel üretim, algı yönetimi, teknoloji kullanımı, adalet odaklı oldu. Yeni paradigma X ve Y kuşağına odaklı. Bu kuşağa sakın interneti yasaklamayın, sadece kontrol edin. Artık günümüzde ülke vatandaşlığının dışında, face, twitter gibi sanal dünya vatandaşlığı da oluştu. KOBİ’ler bu alanı da gözardı etmemeli” dedi. Alkin, şunları ifade etti: “Türkiye olarak, biz az bilgili, bol özgüvenli yaşar, yol göstermeye bayılırız. Ama artık daha bilimsel eğitime odaklanmalıyız. Teknoloji kullanıcısı olmaktan üretime geçmeliyiz. Elementer tabloya bakın, bir tek katkıda bulunan bilim adamımız yok. Bilim kesin söyler. ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmamız için insan kaynağı tercihimiz mutlaka Bilgi+Tecrübe = Yaratıcılık olmalı. Günümüz dünyasında artık yaratıcılık tercih ediliyor.” Alkin, ‘Küçük Balık Büyük Balığı Yer mi?’ sorusuyla sunumunu devam ettirdi. Türkiye’de insanların araştırmadan hoşlanmadığını belirterek iş ilişkisinin de arkadaş ilişkisine dönüştürülmesi gibi bir erozyona neden olduğunu belirtti. ‘İyi fikrin varsa saklama; çürüyor’ diyen Alkin, işletmelerde temel sıkıntının da istihdam olduğunu belirterek, “Çok insan çalıştırmaktan ziyade; katma değer, ciro ve karlılık önemlidir” vurgusunu yaptı. Global piyasaya ulaşmak sosyal medya kullanıcılarının sayılarına bakmak gerektiğini dile getiren Alkin, işletmeler için TIME’ın önemli olduğunu şu ifadelerle açıkladı: “T: Telekomünikasyon. I: Internet. M: Medya ve E: Eğlencedir.”  Türkiye’de nüfusun yüzde 50’sinin uygulanan ekonomi politikalarından memnun olduğunu dile getiren  Alkin, şu bilgileri verdi: “ABD halkı işsizlikten ve devalüasyondan korkar. Almanlar enflasyondan ve istikrarsızlıktan korkar. Türk halkı ise hiçbir şeyden korkmaz. Çünkü acı ekonomi deneyimleri yoktur. Sadece satın alamazsa üzülür ve üzer.”

II. OTURUM

“Finansal Çözüm Araçları”

TEVFİK ALTINOK
Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı Başkanı
“Finansal Çözüm Araçları” oturumuna Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı Başkanı Tevfik Altınok başkanlık etti. Altınok, Dünya Bankası ve IMF standartları içerisinde sermaye birikiminin 1 katrilyon dolara çıktığını belirterek bu dönemde işi çevirmenin kolay olmadığını söyledi.

HİKMET KURNAZ
Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü

Vergiler sermayeyi eritiyor
Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü Hikmet Kurnaz, “Zero Sum mantığından çıkıp, ciro büyütme yerine inovatif yatırıma yönelmeliyiz. Şirket büyütme mantığından ekonomiyi büyütme, tabana yaymaya yönelmeliyiz. Sanayi birikimi önemli, imalat sanayiye yönelmeliyiz” dedi. Kurnaz, ‘Orta Gelir Tuzağı’na atıfta bulunarak “Kredi genişlemesi ile KOBİ’lerin ‘Orta Gelir Tuzağı’nı aşması sağlanabilir mi?” sorusunu yöneltti. Dünyanın ilk 100 büyük ekonomisinin 51’nin şirketlere ait olduğunu aktaran Kurnaz, şirket cirolarının toplamının ülkelerin GSMH’dan yüksek olduğunu hatırlattı. Ekonomi büyümedikçe şirketlerin de büyüyemeyeceğini anlatan Kurnaz, şu değerlendirmede bulundu: “Küresel ekonomi her tıkandığında icatlar ve buluşlar kurtuluş olmuş. İnovatif yaklaşım, icat ve buluşlar olmadığı zaman orta gelir tuzağı kaçınılmazdır. Ekonomiyi büyütmenin yöntemi kredi büyümesi ile sağlanabilir diye bakınca vergi yapımızın sermaye birikimini eriten bir yapıda olduğunu görüyoruz. Bu nedenle vergi politikamızı gözden geçirmemiz gerekiyor.”

OSMAN ZEKİ ÖZGER
Finansal Kurumlar Birliği Başkanı
Yapısal reformlarda KOBİ’ye destek
Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Osman Zeki Özger, finansal kiralama ve faktoring sektörü kuruluşların temel kurumu olan Birliğin yapılanması hakkında bilgi vererek sektörün aktif büyüklüğünün 80 milyar TL’ye geldiğini aktardı. Aktif büyüklükte geçen yıla göre yüzde 19’luk bir büyüme sağlandığını paylaşan Özger, yaratılan kaynağın ise 72 milyar TL’ye ulaştığını ve her iki sektörde 7 bin 500 kişinin istihdam edildiğini anlattı. Birliğin temel varoluş ve hizmet anlayışının KOBİ’ler olduğunun altını çizen Özger, “Bundan sonraki dönemde yapısal reformlarda öncelikli kalkınma projelerinde KOBİ’lere desteklerin artmasıyla faktoring ve finansal sektöre ilgi artacaktır” diye konuştu.

BAYBARS ALTUNTAŞ
Melek Yatırımcılar Derneği Başkanı
Melek yatırım fonları:

Melek Yatırımcılar Derneği Başkanı Baybars Altuntaş, global ekonomiye bakınca 3 kişiye kadar istihdam eden şirketlerin ekonominin kralı olduğunu belirterek, kendi işini kuran girişimcilerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. Yeni kurulan işletmelerin eş ve dosttan para bulmak yerine alternatif kaynaklara yöneldiğini belirten Altuntaş, melek yatırımcıların bu noktada devreye girdiğini anlattı. Türkiye’de 500 bin TL’ye kadar melek yatırımcıların işletmelere destek verdiğini belirten Altuntaş, melek yatırımcıların sadece sermaye desteği sağlamadığını aynı zamanda network, know how ve mentorlük hizmetleri de sunduklarını açıkladı. Girişimciye çeşitli kurumlarca hibe desteklerin sağlandığını, kendilerinin ise bu noktada ayrıştığını kaydeden Altuntaş, “Melek yatırım fonları girişimciler, global ve ekonomik kriz için çözüm oldu. Şu anda Türkiye’de 20 bin üyemiz var. Geçen yıl üyelerin yaptığı yatırım 5.7 milyar Avro’yu buldu” dedi.

SUAT İNCE
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı
KOBİ’ler en iyi bildiği işi yapmalı

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat İnce, bankaların dünyanın en regüle kurumları olduğunu belirterek, bankanın kreditör gibi davranması gerektiğini söyledi.
KOBİ’lerin son 5 yılda bankalarla çalışmaya başladığını açıklayan İnce, KOBİ’lere tavsiyelerde bulunarak, “KOBİ’ler yapacakları yatırımın fizibilitesini iyi yapmalı. Yatırımdan ne beklenildiği iyi analiz edilmeli. Ayrıca bilançonun şeffaf olması gerekiyor. Banka aradığı her şeyi bilançoda görebilmeli” dedi. Firmalara Pazar çeşitlendirmesi yapması gerektiğini anlatan İnce, Ar-Ge ve inovasyonun önemli olduğunu ve firmanın farklılığını bir şekilde hissettirmesi gerektiğini söyledi. İnce, “Yapılacak her işte kaynak maliyetinin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Firma en iyi bildiği işi yapmalıdır. Riskler iyi yönetilmeli. Ve sürekli sizin yanınızda olacak bankayı tercih edin. Güvendiğiniz banka ile çalışın. Çok banka tercihi yaparsanız iş tıkanma durumuna gelir” dedi.
İş Bankası’nın özel sektör bankaları arasında 1. Numara’da olduğunu vurgulayan İnce, 113 milyar TL ticari kredi bakiyesiyle Türkiye’nin lideri olduklarını sözlerine ekledi.


III. OTURUM


‘Üniversite-Sanayi İşbirliği, Ar-Ge,
Inovasyon’

AYHAN ZEYTİNOĞLU
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı

Meslek liseleri
programlarını Odalar düzenlesin
‘Üniversite-Sanayi İşbirliği, Ar-Ge, Inovasyon’ konulu oturuma Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu başkanlık etti. Zeytinoğlu, son 10 yılda üniversite sanayi işbirliğinin sağlanması noktasında önemli adımlar atıldığını belirtti: “İki kesim arasındaki işbirliği mali desteklerin de artmasıyla kurulmaya başlandı. Ama zaman isteyen bir süreçtir. Avusturya ve Almanya ziyaretimizde şunu gördük: öğrencilerin yüzde 80’i meslek lisesi eğitim alıyor. Sadece yüzde 20’si üniversiteye gidiyor. Meslek liselerinin programını ise bizim gibi odalar düzenliyor. Bugün dünyada genç nüfusta işsizliğin en az olduğu iki ülke Almanya ve Avusturya’dır. Bunu da üniversite-sanayi işbirliğinin önemine bağlıyorum.” Zeytinoğlu, “Diğer yandan, Ar-Ge’de dünya ortalamasının gerisindeyiz, 2023’e kadar gelirimizden ayırdığımız payı yüzde 3’e çıkarmalıyız. özel sektör Ar-Ge payını da artırmalı” dedi.

PROF.DR. ARİF ERGİN;
TÜBİTAK MARTEK Yönetim Kurulu Başkanı

Sanayi ve üniversite
çelişkileri

TÜBİTAK MARTEK Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin, “Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmamız KOBİ’lerimizi ölüm vadisi eşiğinden atlatabilmemizle mümkündür. Bu da teknoparklarla ve Ar-Ge ile olur” dedi. Ergin, Türkiye’nin ODTÜ ile birlikte kurulan ilk teknoparkı olduklarını açıklayarak, gelinen aşamaya değindi.
Ergin, 2001’de 2 teknopark varken bugün 52 teknoparka ulaşıldığını açıklayarak şu bilgileri verdi: “Teknoparklarda geliştirilen proje sayısı 10 bini aştı. İstihdam 20 bine yakın. 322 patent ve 1 milyar dolara yakın ihracat hacmine ulaşıldı. TÜBİTAK MARTEK olarak 240 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik.” Üniversite-sanayi işbirliğinde iki taraf için de ciddi uyumsuzluklar olduğuna dikkat çeken Ergin, farkları şöyle sıraladı: “Üniversitede zaman aylar bazında iken. Sanayide zaman günler ve haftalar arasında ölçülüyor. Başarı kriteri üniversitede: bilimsel yayın sayısı, öğrenci sayısı ve unvan iken sanayide başarı kriteri kardır.  Üniversitede odak nokta bilim-teknoloji iken, Sanayi için önemli olan üründür. Endüstriyel verim; üniversitede yüzde 30 iken sanayide bu verim oranı yüzde 70’lere çıkmaktadır.”

HÜSEYİN KUTSİ TUNCAY
Anadolu OSB Yönetim Kurulu
Başkanı;
Yaparmış gibi
yapmamak: futbolcularımız bile ithal

Anadolu OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay konuşmasına şu iddiayla girdi: “Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmamız için, üretim ahlakı ve kültürünü, değer yaratma kültürünü hayatın her alanına koyan politikalar yaratmamız lazım, futbolcularımızın bile çoğu ithal, o alanda bile değer yaratamıyoruz”

“Birçok şeyi mış gibi yapıyoruz.” diyen Tuncay, şunları söyledi: “Üniversite-sanayi işbirliği varmış gibi. Destek varmış, kredi alıyormuşuz gibi. Evet devlet üretim yapmaz. Devlet su da satmamalı. Kulağa hoş geliyor. Ama devlet kendi üreticisini desteklemeli ve kendi üniversite-sanayicisi arasında işbirliğini sağlamalı.”
Ekonomide devletin borcu yok ifadesinin çok dile getirildiğini anlatan Tuncay, 2002’de devletin 64 milyar dolar, özel sektörün ise 43 milyar dolar borcu varken şimdi özel sektörün 248 milyar dolar, devletin ise 120 milyar dolar borcu olduğunu, özel sektörün ‘ben bu borcu ödemiyorum’ deme lüksünün olmadığını vurguladı.

İSMAİL YÜKSEK
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü

Bilim, teknoloji ve insan

Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü İsmail Yüksek, “Üniversiteyi Sanayi alanları içine taşımalıyız” dedi. Yüksek, ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmak için değişimin gelişimin ana unsurlarına dikkat çekti. Yüksek, dünyadaki değişimin ana unsurunun bilim, teknoloji,  insan ve hayal olduğunu hatırlatarak, “Bunlar varsa siz değişimi yakalamışsınızdır. İnsan olarak hayalleriniz yoksa başaramazsınız” dedi.  Üniversite ile sanayinin ortak yanları olmadığını ifade eden Yüksek, önceliğin gelir getirecek noktalar olması gerektiğini savunarak, “Türkiyede 180’e yakın Ar-Ge merkezi var. Bunlarda çalışan doktoralı eleman sayısı 180 tane değil. Doğru paydaşlar ve doğru projeler olmalı” dedi. Yüksek, şunları kaydetti: “21. yüzyıl eğitim sisteminde inovasyon ticari odaklıdır, başarı ise ahlak odaklıdır. Yeni inovasyon süreci, hayal /fikir / proje / üründür. Fikrin iyisini de Bilgi+Eğitim=Yaratıcılık sürecine erişmiş insan seçebilir. Çok acil Ar-Ge elamanları yetiştirmeliyiz, daha önemlisi üniversiteyi sanayi alanının içine taşımalıyız.”

ORHAN AYDIN
OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı

Ar-Ge ve inovasyona
dayalı yeni bir sanayi hamlesi gerekir

OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ise “Orta Gelir’ kapanını aşmak için yeni bir vizyon, Ar-Ge inovasyona dayalı yeni bir sanayileşme hamlesi gerekir. İleri devletler, dijitali, ilimi, bilimi, akılı, hayali birleştirmiş 4. Sanayi devrimine gidiyor, yeni buluştan ziyade biz 20-30 yıl öncesinde başkalarının ürettiği teknolojiyi üretme çabasına girelim yeter” dedi. Aydın, Türkiye’nin kendi üretimini yapacak bir sanayi politikası olması gerektiğini söyledi. Aydın, gelişmiş ülkelerin 150 yıl önce yaptığı makinelerin henüz Türkiye’de üretilemediğini belirtti: “Halen daha basit ihtiyaçlarımızı üretemiyoruz. Rüzgar veya güneş tribünü üretemiyoruz. Kendi raylı sistemlerimizi üretemiyoruz. Bunları üretmek için buluş yapmamıza gerek yok. Bunları üretmeden orta gelir tuzağından kurtulamayız. Otomotiv yan sanayi veya tekstil ile bu çıkışı sağlayamayız. Çünkü bu alanlarda katma değer yok, biz ülke olarak işbirliğini ve emeğimizi satıyoruz. Hayalimiz dünyanın en son teknolojisini üretmek yerine 50 sene önceki teknolojiyi üretir hale gelmemizdir.”
Üretim yapmadan sadece turizm ile kalkınmanın mümkün olmadığını ifade eden Aydın, OSTİM olarak yürüttükleri kümelenme projeleri ve başarılı örneklerini anlattı.

BAŞAR BEYAZOĞLU
Hydromx Genel Koordinatörü

Başarı hikayesi
Hydromx Genel Koordinatörü Başar Beyazoğlu, Hydromx’ın kapalı devre ısıtma ve soğutma sistemlerinde suyun yeni adı olduğunu ve yüzde 100 Türk sermayeli şirket olduğunu açıkladı. Ürünün kireçlenmeye ve korozyona karşı koruma sağladığını anlatan Beyazoğlu, ciddi anlamda enerji tasarrufu da sağladığını duyurdu. İhtiyaç duyulan standart ve kalite belgelerini aldıkları ürünü 8 ülkeye ihraç ettiklerini anlatan Beyazoğlu, Hydromx’ın 2015’te de yeni ülkelere ihracata başlayacağını duyurdu.


2. GÜN

AÇILIŞ
KONUŞMALARI:


Dr. COLİN DÜRKOP
Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi

Refah KOBİ’lerin performansından geçiyor
Zirve’nin ikinci günü açılış konuşmacılarından Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop, Zirve’den çıkan sonuçların politika belirleyici olan kurumlara yol göstereceğine inandığını aktardı. Dürkop, tüm dünyada KOBİ’lerin oynadığı rolün son derece etkili olduğunu söyledi: “Bir anlamda toplumlarımızın ve ülkelerimizin refahı KOBİ’lerin performansından geçiyor diyebiliriz.” Farklı ülkelere kıyasla Türkiye’deki gelişmeyi şaşırtıcı bulan Dürkop, Türkiye’nin bir çok anlamda çoğu Avrupa ülkesinden bile daha büyük ve iyi yönlü bir değişim gösterdiğini ifade etti: “Türkiye piyasasındaki dinamizmin yabancı yatırımcılar tarafından da takdir edildiğini yapılan yatırımlardan görebiliyoruz. Ayrıca Türkiye Hükümeti’nin iddialı yatırım projelerinin de tüm dünyanın dikkatini çektiği bir gerçek.”
Dr. Colin Dürkop, Türkiye’nin dünyada konuşulan çok yönü olduğuna işaret etti: “Ekonomisinde yaşanan istikrarın bu konuşulanlara etkisi büyük. Ekonomik göstergelerdeki dalgalanmalar dönemsel olarak piyasalarda olumsuz ve moral bozucu çağrışımlar yapsa da Türkiye’de büyümeye ve gelişmeye dönük vizyoner bir bakış açısı var. Farklı ülkelerle kıyasladığımızda, Türkiye’nin hedefleri olan ve hedeflere doğru ilerleme isteği olan bir ülke olduğunu söyleyebiliriz.”
Türkiye’nin genç ve dinamik yapısının birçok Avrupa ülkesinden daha üst düzeyde proje geliştirebileceğine inandığını kaydeden Dürkop, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için birlikte oluşturdukları fonların ve kaynakların daha etkili kullanılabilmesinin KOBİ’lerin gelişmesine önemli katkılar sağlayacağını anlattı: “Girişimciliğin desteklenmesi açısından Türkiye’de gördüğüm önemli bir husus da çok fazla destek programının farklı kurumlar tarafından yürütülüyor olması. KOSGEB tarafından sağlanan destekler oldukça cazip. Konrad Adenauer Stiftung Derneği olarak TOSYÖV ile birlikte gerçekleştirdiğimiz etkinlikler ve eğitim çalışmalarında özellikle girişimcilik eğitimlerine katılmak isteyen çok sayıdan insanın varolduğunu gördük.

Tabana yayılan bu girişimcilik tutkusu bize yeni iş alanları yaratılması açısından önemli bir potansiyelin olduğunu gösteriyor. Kadınların ve gençlerin girişimcilik tutkusuna cevap vermek, yeni eğitim programlarını hayata geçirmek, nitelikli bir insan kaynağına sahip olmak anlamına gelecektir. Türkiye bu açıdan önemli bir zenginliğe sahip.”


HASAN ERKESİM
İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi

“Teknolojiye, fazla
yatırım”
İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hasan Erkesim, XI. KOBİ Zirvesi’nin iş dünyası ve ekonomi için önemli bir tartışma yaptığını ve ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulma yolu aradığını belirterek şöyle konuştu: “Yeni hedef: yüksek gelirli ülke sınıfına ulaşmak. Peki bunu nasıl başaracağız. Yüksek ama istikrarlı ve dengeli, yani kalıcı bir büyüme ile yapacağız. ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmanın zamanı geldi. Bizim yeni bir başarı hikayesine ihtiyacımız var. Üst gelir seviyesine ulaşmamız için gerekli reformları yapar ve her yıl ortalama yüzde 4’lük büyüme sağlarsak hedefimize ulaşacağız. Bu noktada reel sektörün önünü açmak çok önemli. Kayıtdışını azaltacak reformları biran önce devreye almak gerekiyor. Reformlar içerisinde makro düzenlemeler kadar mikro düzenlemelerin büyük önemi var. KOBİ’leri verimli kılacak çalışmalara ihtiyaç var. Hükümet’in dönüşüm programları bu hedefle örtüşüyor ve bunun uygulanması gerekiyor.  Daha çok yerli katkılı üretim modeline ihtiyacımız var. Bir eşikteyiz ve bizim bu eşikten geçerek yüksek gelir düzeyine çıkmamızı sağlayacak olan da KOBİ’lerdir.
Türkiye imzasını dünyaya açan sektörlerimiz gün geçtikçe çeşitleniyor. Tekstilden, inşaata, elektronik eşyadan, gıdaya küresel çapta liderliğe oynayan Türk firmaları tüm dünyada konuşuluyor. Küresel ekonominin en büyük 250 inşaat firmasından 38’i Türk. Ülkemiz Avrupa’nın en büyük ev tekstili üreticisi konumunda. Tüm dünyaya 20 bin farklı mal satıyor. Hizmet sektöründe başarı grafiği gittikçe yükseliyor. Dünyanın en çok ziyaret edilen 6. ülkesi konumunda. Türkiye önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın sayılı turizm, finans ve gayrimenkul merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.”

ERDAL BAHÇIVAN
İSO Yönetim Kurulu Başkanı

Kalkınma odağında
sanayi olmalı
2. Gün açılışında konuşan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, küresel ekonomik kriz sonrası dünya ekonomisinde yeni bir evreye girildiğini belirterek, küresel risklerin arttığı bu dönemde “finansal istikrar” konusunu vurguladı. Bahçıvan, “Birkaç kuşak devam eden ve öngörülemeyen kur, öngörülemeyen enflasyon, öngörülemeyen faiz döneminden sonra yakalanan bu istikrar dönemi Türkiye’nin büyümesinde ve ekonomik gelişmesindeki en temel unsurdur.  Bu çok önemli değer ve avantajımıza dikkatinizi çekerken son yıllarda Türkiye’nin uluslararası alanda rekabet etmek zorunda olduğu aktör sayısının da artmakta olduğunu hatırlatmak isterim” dedi.
Bahçıvan, Türkiye için ‘Orta Gelir Tuzağı’nı aşmaya yönelik, odağında sanayinin olduğu yeni bir ekonomik kalkınma modeline ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekti: “Bir ekonominin belirli bir kişi başına gelir düzeyine ulaştıktan sonra orada sıkışıp kalması haline ‘Orta Gelir Tuzağı’ denir. Bu tuzağa düşen ülkelerde; tasarruflar ve dolayısıyla yatırımlar düşük düzeyde kalır. İmalat sanayisinde gelişme yavaş yürür. Sanayide ise çeşitlenme ortaya çıkmaz. Bir ülke ekonomisinde bu olumsuzlukların hepsinin birden görünmesi sözkonusu olabileceği gibi bir kaçının ortaya çıkması halinde de ekonomi Orta Gelir Tuzağı’na düşebilir.
‘Orta Gelir Tuzağı’na yakalanmadan yüksek gelirli ülkeler arasına katılan ülkelerin deneyimlerine baktığımızda; sanayi kalkınma sürecinde merkezi bir rol üstleniyor. Öte yandan sanayi, ekonomik yapının dönüşümünü sağlayan sürükleyici sektör olmanın yanısıra yüksek oranlı yatırımlar ile hızlı bir sermaye birikim sürecine de imkan sağlıyor."
Oluşturulacak yeni ekonomik kalkınma modelinde Türkiye’nin KOBİ gerçeğinin mutlaka gözönünde bulundurması gereğinden sözeden Bahçıvan, ekonominin omurgasını oluşturan KOBİ’lerin bugün artık, bütün dünyada, her zamankinden daha önemli hale geldiğine, küresel rekabetin asli unsurları olarak, ekonomi gündeminin merkezine oturduğuna işaret etti: “Öyle ki, girişimcilik, inovasyon, yenilikçilik, verimlilik, esneklik gibi rekabetçi özellikler KOBİ’ler ekseninde tartışılıyor. Malumunuz olduğu üzere Türkiye bu yıl G20 dönem başkanlığını üstlenmiş bulunuyor. Yürütme Kurulu Üyesi olarak benim de içinde bulunduğum, G20’nin bir kolu olan B20 bünyesinde oluşturulan beş çalışma grubundan bir tanesi ‘KOBİ’ler ve Girişimcilik’ adını taşımaktadır. KOBİ’lere bu düzeyde ilk defa bu kadar önem verildiğini burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu da göstermektedir ki KOBİ’ler sadece Türkiye’de değil, küresel ölçekte büyük bir önem kazanıyor.”
İSO olarak 7 üniversite ile sanayi platformu oluşturdukları bilgisini de veren Bahçıvan, bu platform bünyesinde KOBİ’lerin sorunlarını çözmeye yönelik çalışmalar yürüttüklerini anlattı. Bahçıvan, “Büyüyen iş, büyüyen aş herkese mutluluk getirecektir” dedi.


TAHSİN ÖZTİRYAKİ
TİM Başkan Vekili

KOBİ’ler Türkiye’nin sanayi hafızası, bu yüzden URGE’ler’i çoğaltmalıyız

KOBİ’lerin Türkiye’nin sanayi hafızası olduğunu söyleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki, şunları kaydetti: “Bugün dünyada bir çöküş varsa bu KOBİ’lerin zayıflamasından kaynaklanıyor. Ekonomi toparlandığında da KOBİ’lerin iyileşmeye başladığını görürüz. KOBİ’ler sanayimizin önemli dinamikleri. KOBİ’lerin ekonomiden ve ihracattan aldıkları pay artıyor. Bu Türkiye ekonomisi açısından çok değerli. TİM olarak KOBİ’lerin ihracatlarını desteklemek için KOBİ’lerin gidemeyeceği pazarları inceleyerek onları KOBİ’lere getiriyoruz. Bunu da URGE projeleri kapsamında yapıyoruz. Tasarım yarışmaları, proje pazarı yarışmaları yapıyoruz, inovasyon haftaları düzenliyoruz. Bunlar tasarım, markalaşma adına atılan tohumlardır. Başarıları olan insanları bu etkinliklere getirerek konuşmalarını sağlıyoruz ve kendi KOBİ’lerimizi cesaretlendiriyoruz. Birliğimizin üniversitelerle ilişkilerini kurguluyoruz. İnovasyon demek düşüncenin hayata geçmesi demek. İnovatim adında 145 üniversitede temsilciliklerimizi oluşturuyoruz.”

I. OTURUM


Yüksek Katmadeğerli Üretimde Bilişim, Teknoloji, Standart, Kalite, Tasarım ve Marka

HAKAN GÜLDAĞ
Dünya Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni
“Türkiye’de Orta Gelir
Tuzağı’ndan kurtulma mitingleri düzenlenmeli”
“Yüksek Katmadeğerli Üretimde Bilişim, Teknoloji, Standart, Kalite, Tasarım ve Marka”  konulu oturuma Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ başkanlık etti. Oturumda KOBİ’lerin teknolojiye, dijital dünyaya bakış açıları ele alındı, katetmeleri gereken yol masaya yatırıldı. Hakan Güldağ; “Türkiye’de ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulma mitingleri düzenlenmeli” dedi

A. HAMDİ DOĞAN
KalDer Başkanı
Kurumsallaşmanın önemi: Vizyoner çevik işletmeler çoğalmalı
Bir sivil toplum kuruluşu olarak KalDer’in amacının Türkiye’nin yaşam kalitesini yükseltmek olduğunu belirten KalDer Başkanı A.Hamdi Doğan, “Vizyoner, yaratıcı çalışmalarla toplum içinde değer üreten ‘çevik’ işletmelerle ve bu işletmelerin yönetimde, üretimde uyguladığı kalite anlayışı örnek model olarak eğitim kurumlarından, toplumun en alt katmanlarına kadar yayılmasıyla ‘Orta Gelir Tuzağı’ aşılır” dedi. Doğan, Türkiye’de KOBİ’lerin yüzde 60’ından fazlasının iş yapma biçimini ailesinden, bir kısmının üstlerinden, bir kısmının ortaklardan, bir kısmının da dışarıdan öğrendiğine değindi: “Kurucu olan girişimci ruha sahip kişidir, karizmatiktir, toplum içerisinde doğal liderdir, en önemlisi risk almayı iyi bilir. Atölyeden fabrikaya geçişte sıkıntılar başlıyor. Genel seyir üçüncü kuşakta işlerin battığı ya da küçüldüğü yönünde.”
Büyümek ve sürdürülebilir olmak için işletmenin kurumsallaşmasının şart olduğunu vurgulayan Doğan, kişilerin varlığından bağımsız bir yönetim anlayışının olması gerektiğini söyledi.


CENGİZ ULTAV
TTGV Başkanı

KOBİ’ler yatırımını Y ve
Z kuşağına göre yapmalı
TTGV Başkanı Cengiz Ultav, önümüzdeki 20 yılın somutluklar dönemi olduğunu söyledi. Öncelikle günümüzde bütün yatırımların artık Y ve Z kuşağı için yapıldığını, KOBİ’lerin öncelikle dikkat etmesi gereken noktanın yeni jenerasyonun beklentilerini anlamak ve ona göre çalışmak, ürün ve hizmet üretmek olduğunu aktaran Ultav, kolaborasyon (işbirliği) meselesinin de öne çıktığını kaydetti ve KOBİ’lere şunları önerdi: “Her firma dijital sınırları, enerji verimliliği sınırlarını zorlayacak. Şu an tek bir firmanın bir problemi tek başına çözebilmesi mümkün değil. Her türlü işbirliğine açık olmalı. 20 yıllık dönemde fildişi kulelerde oturan organizasyonlar başarısızlığa mahkum. Yarın ölecekmiş gibi çalışmak önemli. Çeşitli ürün yapabilen çeşitli pazarlara yönelen, işini çeşitlendiren firmalar iş yapacak. Şirketinizi en iyi şekilde organize etmelisiniz.”

GÜNGÖR KAYMAK
TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi
Müşteri deneyimine yatırım önemli
Türkiye’de katmadeğerli üretim yapmakta zorluk çekildiğini belirten TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi Güngör Kaymak, gelecekteki tüketicinin beklentilerine kulak verilmesi gerektiğinin altını çizdi. KOBİ’lerin alışkanlıklarını değiştirmesi gerektiğini vurgulayan Kaymak, “Tüketicinin ne istediğini bilmeden sadece yapageldiğimiz işi yapmaya devam etmek, belli bir süre sonra yok olmayı göze almaktır” dedi.  Mevcut teknolojiyle daha az enerji tüketen, daha kolabratif yaklaşımlara KOBİ’lerin kafa yorması gerektiğini söyleyen Kaymak, KOBİ’lerin müşteri deneyimine yatırım yapmasının önemine de değindi.

HASAN ASLANOBA
Aslanoba Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
KOBİ’ler dijitale çıkmalı
Aslanoba Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba, KOBİ’lerin dijital dünyayı yakalaması gerektiğini söyledi. KOBİ’lerin “Biz teknoloji firması değiliz” demeyi bırakıp dijitale çıkmaları gerektiğini vurgulayan Aslanoba, “Bu sizin hava kuvvetlerinizin olması gibi. Yoksa sadece kara kuvvetleriyle hareket etmiş oluyorsunuz” dedi.
Aslanoba, aile işi olan Erikli Su’nun satışının ardından tüm girişimlerinin internetle ilgili olduğunu anlattı: “60 farklı teknoloji şirketine yatırım yaptım, bunların 20’si yurtdışında. Bugüne kadar yaklaşık 60 milyon dolar seviyesinde yatırım yapmış durumdayım. Teknoloji kullanmayan hiçbir şeyle ilgilenmiyorum. E-ticaret çok fazla kötü gösteriliyor. Orada varolan teknolojileri iyi kullanırsanız işinizi büyütebilme imkanınız çok yüksek.”
Amazon.com ve Alibaba örneklerini veren Aslanoba, KOBİ’lerin kendilerini geliştirmek anlamında takip etmesi gereken adımları ise şöyle sıraladı: “Dünyayı takip etmeniz, başarı hikayelerini anlamanız, teknoloji start-up’larına aşina olmanız gerekiyor. Start-up’ların çoğu ‘kervanı yolda düzeriz’ diyorlar. KOBİ’ler teknoloji devrimini ıskalamasınlar.”


DOÇ.DR. MEHMET FAHRETTİN ÖNDER
Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Başkan Vekili

Biz teknolojiyi ileriden
takip ediyoruz
Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Başkan Vekili Doç.Dr. Mehmet Fahrettin Önder, konuşmasında KOBİ’lere tavsiyelerde bulundu, belgelendirmenin önemine değindi.
“Müşteri Dostu Kuruluş Müşteri Dostu Marka” belgelendirme usul ve esaslarının milli marka olduğunu ve Avrupa'ya ihraç edildiğini belirten Önder, “Şimdi Avrupa standardı haline geldi. Demek ki bizden de bazı şeyler başlayabiliyor. Bizim internet sayfamızdan girerek ne tür hizmetler verdiğimizi görmelerini istiyorum. Gerçekten biz teknolojiyi ileriden takip ediyoruz. Amacımız öncelikle kendi ürünlerimizin dünya ticaretine girmesini sağlamaktır. Biz bu özgüvene sahibiz. Yeter ki KOBİ’lerimiz araştırıcı olsunlar. Bizimle işbirliği yapsınlar. Sadece bizimle değil tüm belgelendirme kuruluşlarıyla. Belgesi olan konuşuyor. Bu belgeler zamanla tanınmış markaya dönüştüğü zaman zaten netice alınacaktır”  diye konuştu.

ÇAĞRILI KONUŞMACI

MURATCAN ÜSTÜNKAYA
Microsoft Türkiye Küçük ve Orta İşletmeler Grup Müdürü
Güçlü bir ekonomi için teknolojik bir hız yakalamak gerekiyor
Microsoft Türkiye Küçük ve Orta İşletmeler Grup Müdürü Muratcan Üstünkaya, dünyanın 10. büyük ekonomisi ancak ekonomide üretilen katmadeğeri arttırarak olunabilir dedi. Büyük bir ekonomik hız yakalamak için teknolojik bir hız yakalamak gerektiğini vurgulayan Üstünkaya, araştırmalara göre teknolojiye yatırım yapan KOBİ’lerin yüzde 15 daha hızlı büyüdüğünü ve 2 kat daha fazla iş yarattığı bilgisini verdi: “KOBİ’ler teknolojiyi yüzde 10 daha fazla kullansa 15 milyar dolar daha fazla gelir ve 360 bin yeni istihdam elde edeceğiz.”
Üstünkaya, vizyonlarını; “Türkiye’nin bilişimle kalkınmasına öncülük etmek”, misyonlarını ise “Türkiye KOBİ’lerinin teknolojiyi kullanarak dönüşmesinde en yakın iş ortağı olmak” diye açıkladı. “Teknoloji işinize güç katar” diyen Üstünkaya, KOBİ’lere şu önerilerde bulundu: “Kullandığınız teknoloji de en az sizin kadar çalışkan olsun. Siz neredeyseniz işiniz de orada olsun. Verilerinizin güvenliği için iş işten geçmeden harekete geçin. Müşterilerinizi daha yakından tanıyın, ihtiyaçlarını anlayın.”
İş yapmanın kurallarının değiştiğine değinen Üstünkaya, Microsoft KOBİ çözümlerinin yararlarını ise şöyle sıraladı: “Microsoft KOBİ çözümleri işinize zeka, hareket, güvenlik, üretkenlik, güç katar.”

KOBİ’lere bulut teknolojilerine geçişle ilgili ciddi çözümler sağladıklarını da aktaran Üstünkaya, onlara ön yatırım yapmadan ‘kullandıkça öde’dikleri bir iş modeli sunduklarını da dile getirdi: “Bulut çözümleriyle beraber teknolojinin demokrasileşmesi konusunda bir atılım gerçekleştiriyoruz. Kullanıcı sayısı ne olursa olsun tüm firmalara aynı kaliteyi sunuyoruz.”

II. OTURUM

İhracat ve Sektörel Çıkış Yolları

NAİL SANLI
TÜRMOB Başkanı
İşletmeler Mali Müşavirlik desteği almalı

“İhracat ve Sektörel Çıkış Yolları” konulu oturuma TÜRMOB Başkanı Nail Sanlı başkanlık etti. Günümüzde ekonomilerin birbirine bağlı ve ülkelerin birbirlerine ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Sanlı, Türkiye’de KOBİ’lerin sıkıntılarından sözetti: “Organizasyon, pazarlama, nitelikli personel, finansman ve finansman kaynaklarına ulaşma, KOBİ’lerin sorunları arasında ilk sıralarda yeralmaktadır.”
Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada KOBİ’lerin sıkıntıları bulunduğunu vurgulayan Sanlı, ‘Orta Gelir Tuzağı’nın belirli bir durgunluk süreci olduğunu kaydederek, yüksek gelirli ekonomilerde gayri safi milli hasılanın 12650 doların üstünde olduğunu anlattı. Bütün işletmelerin mali müşavirlik desteği almalarının önemine de dikkat çeken Sanlı, KOSGEB ve TOSYÖV ile ortak çalışmalara açık olduklarını ifade etti.


ÇETİN GÜRCÜN
TÜRSAB Genel Sekreteri
Hizmet ihracatçıları birliği kurulmalı

Türkiye’nin son 10 yılına bakıldığında turizm sektörünün yarattığı farkın herkes tarafından bilindiğini vurgulayan TÜRSAB Genel Sekreteri Çetin Gürcün, turizm sektörünün dış ticaret açığının büyük kısmını kapattığını söyledi ve bu nedenle sektörün önünün açılmasını ve geliştirilmesini istedi. Seyahat acentelerinin destek ve teşviklerden özellikle KOSGEB imkanlarından çok fazla faydalanamadığını belirten Gürcün, seyahat acentelerinin daha etkili olabilmeleri için desteklerin daha etkin, daha spesifik olarak ortaya konması gerektiğini kaydetti. Gürcün, Türkiye turizminin yalnızca ‘deniz, kum, güneş’ten ibaret olmadığını, çok fazla alternatif turizm seçeneği bulunduğunu ifade etti. Gürcün, hızla bir hizmet ihracatçıları birliği oluşturulması gerektiğini önerdi:
“Yurtdışına daha fazla hizmet ve mal satmamız gerekiyor. Türkiye’nin sahip olduğu kültürel, doğal değerleri, hedef pazarların ulaşımında merkezi olmasıyla turizm sektörü öne çıkıyor.”

MURAT AKYÜZ
İKMİB Başkanı
İhracatta başarının kilit noktalarından biri farklılaşmaktır

Günümüzde kimya sektörünün tüm sanayilere girdiğini belirten İKMİB Başkanı Murat Akyüz, sektörde faaliyet gösteren firmaların çoğunun KOBİ statüsünde olduğunu söyledi:
“1000’i aşkın KOBİ bize güç katıyor. Birçok sektöre hizmet sunan kimya sektörü 10 yılda ciddi büyüme gerçekleştirdi. Kimya, Türkiye ekonomisinde önemli bir pay alıyor.”  Bu yıl 19 milyar dolar ihracat hedeflediklerini aktaran Akyüz, URGE ile önemli aktiviteler yaptıklarını anlattı.  2023’te 50 milyar dolarlık kimya ihracatı hedefleri bulunduğunu ifade eden Akyüz, ihracatta özellikle Latin Amerika pazarına odaklandıklarını kaydetti. Akyüz, fuarlarla hedef pazarları yakından görüp yeni iş bağlantıları kurdukları, firmaların tek başına cesaret edemeyeceği organizasyonlara sivil toplum örgütleri olarak faydalı oldukları bilgisini verdi. İhracatta başarının kilit noktalarından birinin farklılaşmak olduğuna değinen Akyüz, bunun için Ar-Ge ve tasarım gerektiğini söyledi. Ar-Ge faaliyetlerinin firmaların rekabet gücünü arttırdığını vurgulayan Akyüz, “Önümüzdeki günlerde gündemimiz Ar-Ge ve inovasyon olacak. Amacımız; kilogramı 1.5 dolarlık ürün ihracatı değil, kilogramı 6-7 dolarlık katmadeğerli ürün ihraç etmek olacaktır”  dedi.

NİL KESKİN KELEŞ
DHL Express Türkiye Pazarlama, Müşteri İlişkileri ve İletişim Direktörü
“KOBİ Express Çözüm Paketi geliştirdik”
DHL Express Türkiye Pazarlama, Müşteri İlişkileri ve İletişim Direktörü Nil Keskin Keleş, KOBİ’lere yönelik global araştırma bulgularından sözetti:
“KOBİ’ler uluslararası ticaret yoluyla rekabet güçlerini arttırabilir. Gelişmekte olan pazarlardaki KOBİ’lerin G7 pazarlarındaki KOBİ’lere kıyasla uluslararası ticaret eğilimi daha yüksek. KOBİ’ler uluslararası ticarete giderek daha fazla odaklanıyor.”
Keleş, KOBİ’lere sundukları çözüm paketini de onların ihtiyacına yönelik geliştirdiklerini ifade etti ve KOBİ Express Çözüm Paketi’ni anlattı: “KOBİ’ler dış pazarlara açılırken bilgi edinmek istiyor. Bir KOBİ destek hizmet hattımız var: KOBİ Express Destek Hattı. Çözüm paketimiz içinde Endüstriyel Rehberler, Mikro İhracat, E-Com Çözümleri (MyDHL), KOBİ Express Seminerleri, Proaktif Teslimat Bildirimi, E-Mail Kontak Stratejisi de yeralıyor. KOBİ Express Çözüm Paketimiz’i geliştirmeye devam ediyoruz” dedi.


RIDVAN MERTÖZ
İDMİB Başkanı
KOSGEB’e ve TÜBİTAK’a çok önemli görevler düşüyor

İDDMİB Başkanı Rıdvan Mertöz, Birlik üyelerinin yüzde 95’inin KOBİ’lerden oluştuğunu belirterek, yeni pazarlara ulaşmak için daha fazla koştuklarını aktardı. Mertöz, Türkiye’nin ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkması için KOSGEB’e çok önemli görevler düştüğünü söyledi. İhracatçılar Birliği olarak Ar-Ge proje pazarı yarışmaları düzenlediklerini aktaran Mertöz, tasarım yarışması hazırlıkları da yaptıklarını anlattı. Son 10 yılın rakamlarına bakıldığında sanayinin milli gelir içindeki payının giderek düştüğü bilgisini veren Mertöz, bu durumunda Türkiye’nin ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkmasını zorlaştırdığını kaydetti: “Sanayiye ve üretime önem verilmesi gereklidir. Merdivenaltı üretim yerine katmadeğerli ürün üretimi konusunda hepimizin hassas olması gerekir. KOBİ’lerin ihracattaki payı yüzde 60, başka ülkelerde bu oran daha yüksek. Yan sanayi ürünlerini de düşündüğümüzde aslında bu rakam daha da yüksek.”  Mertöz, “KOSGEB’in destek kaynakları arttırılmadan, hizmet sektörünü de kapsama almasının kendisi için de imalatçı KOBİ için de iyi olmadı, kaynak yetersizliği destek etkinliğini düşürdü” dedi.
KOBİ’lerin projelerinin TÜBİTAK’tan geri döndüğünü de aktaran Mertöz, TÜBİTAK’ın KOBİ projelerini önemsemesi gerektiğini söyledi ve “Üniversitelerin kampüslerinden sahalara inmesinin de zamanı geldi” dedi.


SÜHEYL BAYBALI
TAYSAD Genel Koordinatörü
Avrupa 4. Sanayi Devrimi aşamasına geldi

TAYSAD Genel Koordinatörü Süheyl Baybalı, “4. sanayi devrimindeyiz. Akla ilk önce üretim gelmeli. Üretimde iş yapma şekli nasıl değişecek bunu çok iyi algılamamız gerekiyor. 4. sanayi devrimi internetle oluşan üretim demek. 4. sanayi devrimi kapımızda. Dijital ortamla birlikte KOBİ’lerin iş yapma maliyeti düşecek. Ortak imkanlar yaratılacak” dedi.
Hizmet sektörünün bu ilerlemelerden faydalanarak 4. sanayi devrimine hazırlanması gerektiğini belirten Baybalı şunları söyledi: “KOBİ’lerin ihracatının artması için onların önüne geçip liderlik yapacağız, yolu biz açacağız. Türkiye’de sivil toplum kuruluşu anlayışı artık değişti. Yalnızca çözümlerden sözetmek yeterli değil. Kamu kurumları, AB normları var bunlar aşılmalı. ‘Burada problem var, bunlar da çözüm yolları’ diye masaya koymamız gerekiyor. Özellikle KOBİ’lerin ihracatta güçlü sesi olması gerekiyor. Yatırımların desteklenmesi ile ilgili ciddi çalışmalar yapıyoruz. Lojistik konusu çok önemli. Doğu’nun kalkınması için hava-deniz-kara lojistiğiyle ilgili altyapı sorunları bitmediği için oraya yatırım gitmiyordur.” Baybalı, bir diğer sorunun da üretim alanında bilgi ve tecrübeye dayalı ciddi bir insan kaynağı eksikliği olduğunu dile getirdi.


III. OTURUM

Kamu Destek ve Teşvikleri

HİLMİ DEVELİ
TOSYÖV Denetim Kurulu Üyesi

“Kamu Destek ve Teşvikleri” başlıklı ikinci günün son oturumuna oturuma TOSYÖV Denetim Kurulu Üyesi Hilmi Develi başkanlık etti.

AHMET MERİH ÖZYILMAZ
KOSGEB KOBİ Araştırmalar ve Proje Koordinasyon Dairesi Başkanı
KOBİ’lerle yürümüyor, koşuyoruz
KOSGEB KOBİ Araştırmalar ve Proje Koordinasyon Dairesi Başkanı Ahmet Merih Özyılmaz, KOBİ vasfını taşıyan bütün işletmelerin KOSGEB’in hedefi içerisinde olduğunu belirterek, “Artık KOBİ’lerle birlikte yürümüyoruz, KOBİ’lerle birlikte koşuyoruz” dedi. Özyılmaz, markalaşma ve kurumsallaşmanın önemine değindi. KOSGEB Destekleri ile ilgili bir sunum yapan Özyılmaz,  üretimle birlikte hizmet ve ticaret sektörlerinin de KOBİ tanımına girdiğini, 81 ilde 88 Hizmet Merkezi Müdürlüğü ve veri tabanlarında 781.468 kayıtlı KOBİ bulunduğunu kaydetti ve  KOSGEB Programları’nı şöyle sıraladı: “KOBİ Proje Destek Programı, İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı, Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı, Tematik Proje Destek Programı, Girişimcilik Destek Programı, GİP KOBİ Destek Programı, Genel Destek Programı.”
72 üniversite ile Ar-Ge hizmet protokollerinin devam ettiğini aktaran Özyılmaz, temel amaçlarının girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmak olduğunu söyledi. KOSGEB’in KOBİ Proje Destek Programı ile her işletmeye 150 bin liraya kadar desteği bulunduğundan sözeden Özyılmaz, ‘İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı’ ile 1 milyon 500 bin TL’ye kadar destek verdiklerini anlattı: “1027 fakültede 1868 sınıfta girişimcilik dersi açılmış durumda. Bu kapsamda üniversitelerde yaklaşık 50 bin girişimci adayı eğitilmiştir. 283 bin kişiyi eğittik. 17 bin 500 yeni işletmenin kurulmasını destekledik.” Özyılmaz, ayrıca hiç ihracat yapmamış KOBİ’lerin ihracat yapmak istediklerinde ilk 3 yıllarında lojistik desteği sağlayacaklarını da açıkladı. Özyılmaz, “KOBİ’lerimizi kurumsallaştırmak ve markalaştırmak zorundayız” diye konuştu.


CEMİL BAŞPINAR
TPE Başkan Yardımcısı
Korunmayan patentlerden yararlanmak
TPE Başkan Yardımcısı Cemil Başpınar, işletmelerin sınai mülkiyet sisteminin içinde ancak patent araştırması yaparak varolabileceğini söyledi. Dünyada yüz milyonlarca patent bulunduğunu anımsatan Başpınar, Türkiye’de korunmayan milyonlarca patentten KOBİ’lerin yararlanabileceğini ifade etti ve “KOBİ’ler bu buluşlardaki bilgiyi kullanarak çözüm üretebilirler” dedi. KOBİ’lere bu bilgiyi kazandırmak için TPE olarak Hezarfen Projesi’ni uyguladıklarını aktaran Başpınar, yeni hayata geçirdikleri ‘Teknoloji Transfer Platformu’ndan sözetti. Başpınar, platformda “lisans / devir verme teklifleri, lisans / devir alma teklifleri, koruma süresi dolan buluşlar / tasarımlar” bilgilerinin yeraldığını anlattı.

ERCAN İBRAHİM ORHAN
TÜBİTAK TEYDEB Eğitim, Tanıtım ve Program Değerlendirme Müdürü
Endüstriyel projelere destek

TÜBİTAK TEYDEB Eğitim, Tanıtım ve Program Değerlendirme Müdürü Ercan İbrahim Orhan, TÜBİTAK’ın endüstriyel projelere destek verdiğini söyledi. Orhan, “Teknolojik inovasyon anlamında projelerin gelişmesini bekliyoruz” dedi. Orhan, TÜBİTAK TEYDEB Destek Programları’nı şöyle sıraladı: “1501 Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı, 1503 Proje Pazarları Destekleme Programı, 1505 Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı, 1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı, 1509 Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı, 1511 Öncelikli Alanlar Ar-Ge Destek Programı, 1512 Girişimcilik Aşamalı Destek Programı, 1513 Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı, 1514 Girişim Sermayesi Destekleme Programı, 1515 Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı, 1601 Yenilik Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik Destek Programı, 1602 Patent Destek Programı.”
1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı’nın yüzde 75 net destek bütçesi bulunduğunu, 10 bin liralık üst sınıra kadar en fazla en fazla 5 projenin desteklendiğini kaydeden Orhan, 1601 Programı KOBİ Mentörlüğü Çağrısı ile KOBİ’lerin Ar-Ge ve yenilik kapasitelerini artırmaya yönelik mentörlük mekanizmasının geliştirilmesi ve uygulanmasının hedeflendiğini dile getirdi.

DR. MEHMET YURDAL ŞAHİN
Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdür Yardımcısı
Katmadeğerli yatırımların desteklenmesi

Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdür Yardımcısı Dr. Mehmet Yurdal Şahin, 2023 hedeflerine teşviklerle katkı sağlamak için yeni teşvik sistemindeki destek unsurlarından sözetti. İller arası gelişmişlik farkını azaltmayı, illerin üretim ve ihracat potansiyellerini artırmayı hedeflediklerini belirten Şahin, yeni teşvik sisteminin şu başlıklardan oluştuğu bilgisini verdi:
“Bölgesel teşvik uygulamaları, büyük ölçekli yatırımların teşviki, stratejik yatırımların teşviki, öncelikli yatırımların teşviki, genel teşvik uygulamaları.” Şahin, bu kapsamda yeni teşvik sisteminde sundukları destek unsurları; “KDV İstisnası, Gümrük Vergisi Muafiyeti, Vergi İndirimi, Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği, Gelir Vergisi Stopajı Desteği, Sigorta Primi Desteği, Faiz Desteği, Yatırım Yeri Tahsisi Desteği ve KDV İadesi” hakkında ayrıntılı bilgi verdi.
Büyük ölçekli yatırımlarda sundukları desteklere de değinen Şahin, teknoloji ve Ar-Ge kapasitesini artırmak istediklerini dile getirdi. “Stratejik Yatırımlar İçin Sağlanan Destek Unsurları” ile cari açığın kapatılmasına katkı sağlayacak katmadeğerli yatırımların desteklenmesinin hedeflendiğini aktaran Şahin, özellikle ithalata bağımlı bir ürünün üretilmesi gerektiğini anlattı.

NAHİT BİNGÖL
Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü
Bölgelere göre kalkınma

Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit Bingöl, “Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulma stratejilerinin ulusal mıdır, bölgeye göre farklılık göstermeli midir?” sorusunu sorarak, “Biz bunları hangi temelde nasıl farklılaştıracağız? KOBİ’nin içinde bulunduğu habitat önem taşıyor. Bölgeler ve bölgesel kalkınma, bu ekosistemi hedef alan bir yaklaşım sunuyor bize. Bunun stratejik belgesi bölge planı. Merkezde yapılan bir uzmanlık çalışması değil bu. Tüm bölgeler için yatırım kılavuzları ve rehberler hazırladık. 81 ilimizde kurulan Yatırım Destek ve Tanıtım Ofisleri var” diye konuştu.
Yürüttükleri yatırım tanıtım ve destek faaliyetlerinden sözeden Bingöl, Kalkınma Bakanlığı’nın kalkınma ajansları aracılığıyla sunduğu desteklerin teknik destekler ve mali destekler olarak ikiye ayrıldığını anlattı. Proje teklif çağrılarının hibe uygulamaları olduğunu kaydeden Bingöl, 2008-2015 yılları arasında 12 bini aşkın projeye toplam 21.5 milyar TL kaynak aktardıkları bilgisini verdi: “Bunun yüzde 75’ini doğrudan aktaran enjekte eden bir kaynak var, 26 bölge planı mevcut. Bu kaynakla toplam yaratılan hacim 3.5 milyar TL’yi geçmiş durumda. KOBİ projelerine hasredilmiş 1 milyar TL.” İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi İnovasyon Merkezi’nin Güdümlü Proje örneği olduğunu aktaran Bingöl, önümüzdeki dönemde bu tür projelere ağırlık vereceklerini söyledi. Bingöl, yeni dönem çalışmaları kapsamında hibe alanından yavaş yavaş çekilmek ve daha sofistike finansal araçları devreye almak istediklerini açıkladı. Bingöl yeni dönem çalışmalarını şöyle özetledi: “Destek Stratejisi. Finansal Mühendislik, Çeşitlilik ve Derinlik. Geri Dönüşlü Fonlar, Bölgelere Göre Özelleştirilmiş Araçlar. Faiz Desteği ve Faizsiz Kredi Desteği Sistemi. Bölgesel Girişim Sermayesi.” Nahit Bingöl, siyasi partiler hariç doğrudan faaliyet, lobi faaliyetleri desteklerinin de olduğunu, bu desteğin adına şimdilik  “soft support” dediklerini ancak yeni bir isim aradıklarını söyledi.
Bunun için sözalan KobiEfor Genel Koordinatörü Nurdan Sönmez günümüz dünyasında rekabetin, akıl, hız ve teknoloji gerektirdiğini vurgulayarak, “akıllı destek” adı verilmesini önerdi.

Yorumlar (0)