banner565

banner472

banner458

banner457

Tevfik Altınok uyardı: “Ekonomide makas değişmeli”

Türkiye’nin dışa açılma sürecinin gizli kahramanlarından ve o dönem Hazine Genel Müdürlüğü, Washington Büyükelçiliği, Maliye ve Ekonomi Başmüşavirliği gibi çeşitli görevleri üstlenen Tevfik Altınok ile Türkiye ekonomisinin mevcut halini konuştuk.

EKONOMİST 01.01.2016, 08:43 02.01.2016, 21:09
7182
Tevfik Altınok uyardı: “Ekonomide makas değişmeli”

Altınok, Türkiye’nin en önemli gündem maddesinin ‘üretim’ olması gerektiğine dikkat çekti ancak teşvik ve destek olmadan istenilen üretim modelinin hayata geçirilemeyeceğini savunarak acil ‘makas değişikliği’ uyarısında bulundu.
1980’li yılların Hazine Müsteşarı olan Tevfik Altınok, Türkiye ekonomisine ilişkin uyarılarda bulunarak, seçimler nedeniyle 2014 ve 2015’in kayıp yıllar olduğunu ve önümüzdeki dönem de toparlanma emarelerinin istenilen plan ve programda ortaya konamadığını düşünüyor. Altınok, “Umudumuz ve ümidimiz Türkiye’nin beklenenin üzerinde büyümesidir. Ancak toparlanma veya büyüme süreci Türkiye için zannedildiği kadar kolay bir iş değil. Çünkü çok çeşitli alanlarda planlı ve programlı hareket etmek gerekiyor. Bu da Hükümet Programı’nın içinde bir nebze ifade edilse de uygulamaya geçildiği zaman karşı karşıya kalınan risklerin dikkate alınması gerekiyor” diyor.
Türkiye ekonomisi için risklerin en başında terör olduğunun altını çizen Altınok, görüşünü şöyle aktarıyor: “Partilerin değil devletlerin bir takım konularda görüşü olur. Dış politika, terör bu konulardan biridir. Ülkenin refahına, menfaatine veya kalkınmasına hizmet edecek bir strateji benimsenir. Eskiden bu tür konular bu şekilde çözülürdü. Bugün bu gibi konularda ortak bir fikir birliği göremiyoruz. Ayrıca siyasi istikrar sağlanmadıkça ekonomik istikrar sağlanmaz.” Türkiye’nin bu dönem şanslı olduğunu ve Ak Parti ile tek parti iktidarı yaşadığını dile getiren Altınok, “Umarım ki bu konuda atılacak adımlarda Hükümet yani Ak Parti daha farklı düşünce durumuna geçecektir” diyor.
Reformlar kurtarıcı değil
Türkiye ekonomisinin en önemli gündem maddesini reformlar oluşturuyor. Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı Eylem Planı’nı baz alarak Altınok’a ‘Reformlar Türkiye için kurtarıcı mı?’ sorusunu yöneltiyoruz. Altınok ise her konuda olduğu gibi reform süreçlerinde kimsenin elinde sihirli değnek olmadığının altını çizerek görüşlerini şöyle aktarıyor: “Gerçekçi olmamız gerekiyor. Üretim olmadan Türkiye ekonomisinde çıkışı yakalamak zordur.  Üretimin de planlı ve programlı olması gerekiyor. Üretim demekle üretim ekonomisine geçiş sağlanmaz, ayrıca hangi sektörde veya alanda nasıl bir üretimin teşvik edileceğini bilmiyoruz. Örneğin; Güney Kore benzetmesi yapılarak bazı üretim alanlarında yerlileştirmeden bahsediliyor. Ben bunları atılmış doğru adımlar olarak görmedim. Somut, elle tutulur, katmadeğeri ülke içinde kalacak, kazanç sağlayacak projeler olmalı. Bunu da Kalkınma Bakanlığı’na bağlı bürokratlar hazırlar.”
Türkiye’nin durumunu tasvir ederken çıkmaz ifadesini kullanmamaya özen gösteren ve ‘Ben ülkem için iyi niyetli oldum. Olumlu yaklaştım ve arzu ettim’ ifadelerini kullanan Tevfik Altınok, bu nedenle ülke için elzem konuları ötelemeden açıklıyor: “Bence ülkemiz için acil olarak nerede ve nasıl üretim soruları yanıtlanmalı. Çünkü Türkiye iç tüketim ile büyüyen bir ülke. Ama artık iç tüketim ile büyümek o kadar kolay değil. Tasarruf oranlarımız çok düşük. Dışarıdan borçlanma dönemi de eski günlerinde değil. Dolayısıyla iyi bir planlama ile üretimin uzun vadede (minimum 5 yıl) teşvik edilmesi gerekiyor. Bunu da kamu yapacak.  Kamu, bu planlamayı yaparken Türkiye’nin yeni bir yapıya kavuşacak tarzda ekonomik plan ve programa ihtiyacı var.” Konjonktürün bu yeniden yapılanmaya yardımcı olacak argümanları bulunduğunu aktaran Altınok, düşen petrol fiyatlarını buna örnek gösteriyor. Düşen petrol fiyatlarının avantajını Türkiye’nin henüz kullanamadığının da altını çiziyor.
Özel sektör yalnızlaştırıldı
Borçlanarak büyüyen bir ülkenin sıkıntılar yaşayacağının unutulmamasını isteyen Altınok, şu bilgileri veriyor: “Devlet tarafından desteklenen yatırımların finansmanında özel sektör yalnız bırakılıyor. Burada riskleri dikkate almadan borçlanan reel sektörün yarın bugün kurlardaki yükselmenin sonucunda karşılaşacağı sıkıntı gözardı ediliyor. 1980’li yılların yönetim anlayışında bu yöntem tercih edilmezdi. Yurtdışından borçlanılır ama kur riski Hazine’nin üstünde devredilerek krediler özel sektöre bırakılırdı. Şimdi risk doğrudan doğruya özel sektörden alınıyor. O dönemle bu dönem arasında ciddi mantalite farklılıkları var. Türkiye’nin dış borcundaki özel sektörün payı bu nedenle yüksektir. Özel sektörün ciddi anlamda yalnızlaştırıldığını söyleyebiliriz.”
24 Ocak kararları gibi ekonomide makas değişmeli
Duayen bir bürokrat olan Tevfik Altınok’a Türkiye’nin başarılı olduğu dönemi soruyoruz. Yanıt kısa ve net: “Süleyman Demirel’in azınlık hükümeti kurduğu dönemde Turgut Özal tarafından hayata geçirilen 24 Ocak Kararları’nda” diyor. Bir düzeltme de yapma gereği duyan Altınok, 24 Ocak Kararları’nın Turgut Özal tarafından hayata geçirildiğini ancak Süleyman Demirel’in siyasi kararının ve öngörüsünün önemli olduğunu aktarıyor: “Turgut Özal, gerekli siyasi iradeyi göremese o kararları alamazdı. Ben hep o dönem yaşananlara ‘Makas değiştirildi’ şeklinde anlatırım. Çünkü bu makas değişimiyle Türkiye yeni bir döneme girmiştir. Serbestleşme dönemi olarak da anılan 24 Ocak Kararları ile kamunun ağırlıkta olduğu ekonomik yapı değişmeye başladı. Dışarıdan yabancı sermaye Türkiye’ye gelmeye başladı. Serbest piyasa mekanizması çalıştı. Türkiye’nin şu anda da radikal bir makas değişimine ihtiyacı var. Ve bu makası üretime odaklamalıyız. Ne üretmeliyiz ve nasıl üreteceğize çözüm bulmalıyız.”

Üç konuda Altınok görüşü
Tevfik Altınok’a göre Türkiye’nin geleceği için eğitim ve sağlık sektörü ticari amaçla yapılan işler arasından çıkarılmalı. Bugün iki sektörün de ticari amaçla kullanıldığını hatırlatan Altınok, “Siz eğer çocuğu yetiştirecek anneyi yetiştirmezseniz ülkenin geleceği olmaz. İkinci nokta ise Türkiye’de kalkınma ve büyüme birbirine çok karıştırılıyor. Türkiye son 10 yılda büyüdü ama kalkınmadı. Çünkü kalkınmanın altyapısında kültür ve eğitim gibi yapılar vardır.” Son olarak da Merkez Bankası’nın bugünkü statüsü ile bağımsız olamayacağını aktaran Altınok, “Siz halen daha yüzde 54’ten fazlası Hazine’nin elinde olan ve anonim şirket statüsünde Merkez Bankası’nı yönetmek istiyorsanız bu farklıdır. Ama bağımsız bir kurum halinde olmasını istiyorsanız Merkez Bankası’nın Kanunu’nu değiştirmelisiniz. AB süreciyle Merkez Bankası’nın bağımsızlığı sağlanacaktır.”

Yorumlar (0)