banner565

banner472

banner458

banner457

Paksan yıllık üretimini 2 milyon adete çıkarıyor

Türkiye’nin önde gelen otomotiv yan sanayi üreticilerinden Paksan, 2017 yılında büyümesini stratejik kararlarla devam ettiriyor. İlk olarak bu yıl 2 milyon adet parça üretmeyi hedefleyen Paksan, üretiminin yüzde 55’ini ise ihraç etmeye hazırlanıyor. Firmanın yegane hedefi ise otomotiv ana sanayilerine, iş makineleri ve havacılık sanayine üretim yapmak.

HABER 04.07.2017, 17:10 04.07.2017, 13:31
15167
Paksan yıllık üretimini 2 milyon adete çıkarıyor

Süleyman Çeviker tarafından 1966 yılında Eyüp’te küçük bir atölye olarak kurulan Paksan, bugün otomotiv yan sanayinin önde gelen kuruluşlarının tedarikçisi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Artan talebi karşılamak adına ilk önce 1983 yılında Güneşli Doğu Sanayi Sitesi’nde atölyede üretimini sürdüren Paksan, daha sonra 1989 yılında Güneşli’de 15 bin 400 metrekare kapalı fabrika alanına taşındı. Otomotiv sektörünün dev kuruluşlarına üretim yapan Paksan, 1980 yılından beri Tofaş’a ve 2002 yılından günümüze de Toyota’ya süspansiyon ve fren parçaları üretiyor. Paksan’ın mevcuttaki ürün portföyü; Knuckle (Akson), Hub (Porya), Brake drum (fren kampanası) ve Carrier (Taşıyıcı) parçalarından oluşuyor. Paksan’ın ürettiği ürünler döküm ve dövme malzemenin işlenmesi sonucu montaja hazır hale getirdiği parçalardan oluşuyor.

Üretimin yüzde 55’i Fransa ve Japonya’ya gidecek
Paksan ürettiği ürünlerin bir kısmını ihraç ediyor. Firma, 2011 yılından itibaren Toyota Fransa’ya ve 2016 yılından itibaren Toyota Japonya’ya ihracat yapıyor. Paksan Genel Müdürü Bülent Çeviker, bu yıl 2 milyon parçanın üzerinde üretim gerçekleştireceklerini belirterek, bu üretimin yüzde 55’ini ihraç edeceklerini açıklıyor. Paksan’ın yaklaşık 2.5 milyon adet parça üretim kapasitesi bulunuyor.

Ana sanayinin diğer aktörleri hedefleniyor
Paksan’ın orta ve uzun vadeli büyüme stratejisi bir dizi projeye dayanıyor. Firma ilk olarak 2016 yılının son aylarında başladığı C-HR projesini sorunsuz olarak devam ettirmek amacında. 2016 yılında sorunsuz başlayan C-HR projesi ile Toyota’dan 2016 yılı proje yönetimi takdir sertifikası aldı. Bülent Çeviker, C-HR projesini otomatik yüklemeli robot hücresi ile başlattıklarını ve bu üretim tekniğini tüm ürünlerine entegre etmek istediklerini anlatıyor: “Paksan’ın takım tutucu ve aparat yapımı konusunda çok deneyimli bir mühendislik ekibi bulunuyor. Tüm kontrol aparatları ve takım tutucuları kendi bünyesinde üretmeyi hedefliyoruz. Ayrıca farklı müşterileri portföyümüze katıp müşteri ve ürün çeşidimizi arttırmayı amaçlıyoruz. Özellikle iç pazarda Ford Otosan, Renault gibi firmalarla çalışmak istiyoruz. Yurtdışı müşteri arayışlarımız da devam edecektir.”



İş makineleri ve havacılık sanayi hedefleniyor
Paksan’ın 2018 ve 2019 yılını kapsayan hedeflerinde ise teknik ömrünü dolduran tezgahları yenilemek de bulunuyor. Çeviker, yapmak istediklerini şöyle detaylandırıyor: “OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Belges’ni almayı hedefliyoruz. Ayrıca birçok ana sanayinin talep ettiği global kalite sertifikası; Q1 Belgesi’ni alma çalışmalarını yapacağız. Paksan’ın mevcuttaki yatay işleme tezgahlarındaki boş kapasitesini değerlendirmek istiyoruz. Otomotiv dışında iş makineleri ve havacılık sanayisine çalışmak için müşteri arayışlarımıza devam edeceğiz. Tezgahlarımıza uygun iş imkanı bulmak birinci hedefimiz. Daha sonrasında yeni iş imkanı bulup yeni makine ve ekipman yatırımı yapmak istiyoruz. Bunun için fabrikamızda boş alan mevcut.”
Ar-Ge çalışmalarının kendileri için önemli bir konu olduğunu aktaran Çeviker, daha önce robot yüklemeli otomasyon projesi ile TÜBİTAK TEYDEB’in teşvikinden faydalandıklarını hatırlatarak, “Robot yüklemeli otomasyon projesi sayesinde çok büyük maliyet tasarrufları sağladık ve bu proje gibi maliyet düşürücü çalışmalara devam etmek istiyoruz. Ar-Ge çalışmalarına önümüzdeki dönemde de devam etmek amacındayız” diyor.

Paksan’ın farkı teknolojisi
Bülent Çeviker’e göre 
Paksan’ı rakiplerinden ayıran en önemli özellik; Ar-Ge gücü. Zira robot yüklemeli otomasyona sahip olmanın sektörde ciddi avantaj sağladığını kaydeden Çeviker, “Bu sayede insan gücüne ihtiyacımız yüzde 75 azalmaktadır. İnsan gücünden kaynaklanan mazeret izni, yemek arası ve molalar gibi unsurlardan etkilenmiyoruz ve kesintisiz verimli bir üretim yapmamızı sağlıyor. Dolayısıyla bu sayede maliyet avantajı sağlıyoruz” diye konuşuyor.
Robot yüklemeli otomasyon sayesinde operatör kaynaklı kalite hataları 0’a indirgenmiş durumda. Bu sayede müşteri memnuniyetini artırdıklarının altını çizen Çeviker, şu bilgileri veriyor: “
Paksan’da 125 mavi yakalı 37 beyaz yakalı olmak üzere toplamda 162 personel çalışmaktadır. Tecrübeli mühendislik bölümümüz sayesinde parçaları bağlamak, kontrol etmek için kullandığımız tezgah aparatlarını ve takımlarını kendi bünyemizde üretiyoruz. Bu da bizim için bir avantaj sağlıyor. Genel olarak ise malzeme temininde aksaklık yaşamıyoruz. Güçlü finansal yapımız, tecrübeli çalışan kadromuz ve Ar-Ge odaklı yönetim vizyonumuzla sektörün önde gelen kuruluşlarından biriyiz.”
 

“İlk otomobil lüks görülmesin”
Bülent Çeviker’e göre otomotiv yan sanayinin en önemli sıkıntısı nitelikli iş gücü. Meslek liselerine gereken önemin verilmediği kanaatinde olduklarını belirten Çeviker, “Organize sanayi içerisindeki meslek lisesinden mezun olup otomotiv sanayisinde çalışmamayı tercih eden kişilerle karşılaşıyoruz. Meslek liselerinde okuyan kişinin okumuş olduğu bölümle ilgili iş kanallarına teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Otomotiv sanayisinin Türkiye’deki diğer iş kollarına göre çok daha iyi imkan ve koşullarla iş imkanı sunmasına rağmen maalesef çalışan bulmakta büyük sıkıntılar var” diye konuşuyor. Çeviker, çözüm önerisi olarak meslek liselerinde öğrencilere otomotivdeki iş ve kariyer imkanlarının diğer iş kollarına göre avantajlarının anlatılmasını istiyor. Otomotivin lüks tüketim malı olarak görülmemesi ve otomotiv sektöründeki vergi yükünün hafifletilmesi gerektiğini dile getiren Çeviker, bir ailenin aldığı ilk otomobile vergi indiriminin çözüm olabileceğini açıklıyor.
Son olarak sanayilerde kullanılan madeni yağların temini konusunda zaman zaman sıkıntı yaşadıklarının altını çizen Çeviker, “Temin etmek istediğimiz yağlar yasadışı kişiler tarafından akaryakıt imalatında kullanıldığı için devlet çoğu zaman bu madeni yağların teminini zorlaştırıyor. Bu durum bizim gibi çalışan kayıtlı ve nitelikli üretim yapan firmaları kötü etkiliyor. Çözüm önerisi olarak devlet bu yağların ithalatını yapan firmaları sertifikalandırabilir veya denetleyebilir” önerisini getiriyor.

Yorumlar (0)