banner565

banner472

banner458

banner457

31.03.2017, 09:00 6951

Mutluluk ve Haz İlişkisi…

Bugüne kadar, mutluluğun tanımı pek yapılamamış olsa da insanın bütün çabalarının temel nedeninin ”mutlu olmak” üzerine kurulduğu konusunda düşünce üretenlerin fikir birliğine vardığı söylenebilir.
Başlıktaki ikileme rağmen insanların büyük çoğunluğu mutluluğu haz üzerine kurar. Haz eşittir mutluluktur onlar için. İnsanlar yedikleri, içtikleri, yaptıkları, kullandıkları şeylere öyle anlam yüklerler ki mutluluğun belki de tek amacının dışsal unsurlardan geçtiğine inanırlar. Zevkle yenilen bir yemek, içilen bir puro, yudumlanan bir kadeh içki veya şarap, kullanılan araba, parfüm veya giyecekler, daha çok bedensel hazları simgeler. Bu maddeler bir ölçüde insanlara haz verseler de insanların gerçekten mutlu oldukları şüphelidir; içlerinde kocaman boşluk, yarım kalmış heyecanlar ile hayatın anlamsızlığı üzerine çok zaman kafa yorar geçici hazlarla mutluluğu yakalamaya çalışan insanlar…
Zamanla anlıyoruz ki gerçek mutluluk, bedensel hazlardan daha çok daha derinlerde, zihinsel ve ruhsal boyutta gerçekleşebiliyor. İnsanlar çok şeye sahip olmasa da mutlu olabiliyorlar. Mutlu olmak için büyük evler, arabalar, gösterişli yaşam tarzı veya büyük paralardan daha çok, anlamı irdelenmiş bir hayat, anlamlı çabalar, insanlara yardım etmek, birilerinin hayatına dokunmak ve ne istediğini bilmek gibi değerler veya değer içeren eylemler daha mutluluk verici olabiliyor.
Para ve servetin birçok işi kolaylaştırmasından dolayı mutluluk vermesi göz ardı edilemez ama bütün servet sahiplerinin de mutlu ve anlamlı bir hayatı olduğu da gerçek dışıdır. Öyle hikayeler var ki insanlar sağlık, aile veya önemli olan bir durum için tüm servetlerinden vazgeçebilirler. İnsanın içinde bulunduğu koşullar mutluluk konusunda çok şeyin göreceli olduğunu söyler. Dolayısıyla tek bir şey de mutluluğu getirmez.
Özellikle insanın acıları veya zorlanmaları varsa mutluluk daha da önemli oluyor. Sürekli ve daimi bir mutluluk olmadığını biliyoruz; mutluluk kalıcı bir şey de değil ayrıca ama yine de mutluluk biraz derinlerde dingin, arı, sakin, bilgili ve huzurlu olmaktan geçiyor. Bazen nasıl bir denizin yüzeyinde dalgalar olsa da derinlerdeki su daha dingin ve sakindir. İnsan da böyledir bence. Olgun, yaşam amacını bulmuş insanlar, mutluluğun iç huzurunu yakaladıklarından dolayı yaşadıkları sorunlar yüzeyde ne kadar dalgalı olursa olsun onlar her türlü şekilde zorluklarla başa çıkmayı bileceklerdir.
Mutluluğu ve mutlu olmayı bir beceri haline getirmek için önce mutluluğun ne olup olmadığını bilmelidir insan. Sonra da nasıl mutlu olabileceği konusunda öğrenme deneyimleri yaşamak gerekiyor. Zira mutluluk öğrenilen bir durumdur. Mutluluğu, basit bedensel hazlardan ayırt ederek yolculuğa başlarsak doğru bir zihinsel eğitimle mutluluk belirli ölçülerde yakalanabilir her türlü yaşamsal acılara rağmen…

“Ara bul” der Hacı Bektaş Veli. Mutluluğu aramak için de dışarıda bir yere değil, içe yolculuğa çıkmanın en doğru yolculuk olduğunu söylüyor gönül insanları… Baharla birlikte gönlünüzün de çiçekleri açması dileklerimle…

Yorumlar (0)
banner557