KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Meslek Yüksekokulları 4.0’dan 5.0’a beşeri köprü

DOSYA

Türkiye’de mesleki yüksek eğitim, 1974-1975 gibi, çok geç başlamış, önemli bir birikim sağlanarak bugüne gelinmiştir. Ancak “Dijital Dönüşüm” çağında MYO eğitimi yeniden ve stratejik önem kazandığı için eğitim sektörünün öncelikli sorunu haline gelmiştir. Fakülteler ‘vizyon’, MYO’lar ise doğrudan ‘meslek’ kazandırdığı için üretken sanayici kesim dönüşümün beşeri kaynağını MYO’larına dayandırmaktadır.

Eğitimde kaçınılmaz vizyon; Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlamak; küresel rekabette yerini almaktır. Eğitime büyük kaynaklar ayırıyoruz. Öncelik kaynak kullanımının verimliliğindedir. Eğitime ayrılan kaynağın verimli ve etkin kullanımı ancak ve sadece, eğitim sistemindeki tüm süreçlerin kalitesiyle sağlanır. Eğitimde hedef ve planlama bu olmalı.
Ekonomide ve tüm sektörlerde “Endüstri 4.0”  üretim devriminden, yanı sıra “Toplum 5.0” nitelemesiyle ‘Süper Akıllı Toplum’dan ve bütünlüklü bir süreç olarak ‘Dijital Dönüşüm’den söz edilen bir zamanda  Türkiye’nin nitelikli insan gücü ihtiyacına odaklanması, buna yönelik stratejiler ve politikalar geliştirmesi gerekiyor.
‘Mesleki ve Teknik Eğitim’
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmelerin en büyük etkisi eğitim sektörüne oluyor. Hızla değişen teknolojik bilgi, üretim yöntemleri ve iş süreçlerindeki gelişmelere uyarlanmış bir dinamizm sergileyen mesleki ve teknik eğitim tüm dünyada ve Türkiye’de öne çıkıyor. Ancak gelişmenin yıkıcı ve yapıcı iki yönü var; geleneksel meslekleri ortadan kaldırıyor, yeni meslekler getiriyor. Bu nedenle eğitim sisteminin de sürekli kendini yenileyen bir yapıda olması gerekiyor. Bu aynı zamanda şu demek: Üniversite, ‘Fildişi kulesi’nden çıkacak, dünyadaki gelişmeleri yakından izleyecek, özel sektörle yakın bir işbirliği içinde olacak.
Türkiye’de mesleki eğitim ve meslek yüksekokulları
Türkiye’de ‘Meslek Yüksekokulları’ (MYO) orta öğretimden (lise) sonra üniversitelere bağlı 2 yıl eğitim veren okullardır. Başlangıç 1974-1975 öğrenim yılıdır; “ön lisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumu” olarak tanımlanmıştır.
Türkiye’de, 2001 yılında 401 olan MYO sayısı, 2016 yılı itibariyle 924’e ulaşmıştır. Mevcut 924 MYO’nun yaklaşık yüzde 86’sı devlet üniversiteleri bünyesinde yer almaktadır. Vakıf üniversiteleri bünyesinde 92 MYO bulunurken doğrudan kurucu vakfa bağlı MYO sayısı 8’dir. 2014-2015 öğretim yılı itibariyle önlisans öğrencilerinin 1 milyon 118 bin olduğu ve bunun yüzden 44’ünün (896 bin) MYO’lar bünyesinde eğitim aldığı görülmektedir.
MYO’ların amacı belirli mesleklere yönelik nitelikli insan gücü yetiştirmektir. Meslek yüksekokulları vakıf üniversitelerine bağlı veya doğrudan vakıflarca kurulabiliyor.
Türkiye’de uygulanabilir, rasyonel bir mesleki eğitim modeline doğru bir gelişme yaşanıyor. Hizmet sektörünün ekonomideki payının artışının talep edilen işgücü yapısını değiştirmesi nedeniyle işgücünün küresel rekabete uyumu, modeli şekillendiriyor. Meslek standartları uluslararası kriterler temelinde resmen belirlendikçe MYO’ların eğitimi de buna göre gelişiyor.
Bu noktada Vakıf üniversitelerine bağlı MYO’ların daha dinamik oldukları gözleniyor. Genelde bilgi ve becerileri güncel taleplere uygun, değişimlere uyarlanmış, temel seviyede akademik becerilere (okuma, yazma, matematik, fen bilimleri vb.) sahip, inisiyatif alabilen, yabancı dil seviyesi ve iletişim becerileri yüksek gençler yetişiyor.  Vakıf MYO’larda aynı zamanda eğitimin ‘hayat içinde’ (sahada-işyerinde) sağlanması öne çıkarılıyor. İş dünyasının beklentilerine uygun insan gücü yetiştirilmesinde  de hassas davranılıyor.
Vakıf MYO’larla yaptığımız röportajlar bu okulları okurlarımıza daha iyi anlatıyor.
“Bazı bölümlerin iş hayatında karşılığı yok”
YÖK tarafından düzenlenen ‘Yükseköğretimden Endüstriye: Nitelikli İnsan Gücü Çalıştayı’nda açıklanan anket sonuçlarına göre bu okulların sektörle ilişkisi sınırlı, çoğu alanına uygun yerde kurulmuyor ve sosyal imkanları sınırlı, bazı ön lisans programlarının iş hayatında karşılığı yok.
YÖK Başkanı Prof.Dr. M. A. Yekta Saraç, "Meslek yüksekokullarında öğretim elemanı başına 58 öğrenci düştüğü görülüyor. Beceri eğitimine dayalı mesleki eğitim için bu rakamlar oldukça yüksek. Bu yıldan itibaren MYO programlarında öğretim üyesi sayısını artırmayı hedefliyoruz. Yeni yasal düzenlemeyle meslek yüksekokullarının Organize Sanayi Bölgeleri’nde açılması teşvik edilecek" dedi.
MYO’ların OSB’lerde açılması teşvik edilecek
Saraç, konuyu şöyle detaylandırıyor: “Organize Sanayi Bölgeleri’nde (OSB) kurulan meslek yüksekokulları için öğrenci başına eğitim desteği verilmesi imkanı getirdik. 2018'de OSB içinde kurulu 8 MYO'nun 33 programına toplam 8 milyon 815 bin lira ek ödenek gönderildi. Bu yeni yasal düzenleme ile meslek yüksekokullarının OSB’lerde açılması teşvik edilecek. Meslek yüksekokullarındaki programlara sınavsız geçişin kaldırılması girdi kalitesini artıracak. Sınavsız geçişin kaldırıldığı bu ilk yılda ön lisans programlarındaki doluluk oranları yüzde 91.42'den yüzde 62.55'e düştü. Sınavsız geçişin kaldırılması sürecinin devreye girdiği geçen yılda görülen olumsuz durumun bu yıl büyük ölçüde kalkacağı düşünülüyor. Bu kapsamda özellikle meslek lisesi mezunlarına yönelik bu yıl için rehberlik yapmamız gerektiğini de göz ardı etmiyoruz. Bu hususu YÖK olarak gündemimize almış bulunmaktayız.”











İstanbul Kültür Üniversitesi MYO’nun kazandırdığıHem vizyon, hem meslek
Kültür Koleji geleneği ile kurulan İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ), 3 meslek yüksekokulunda öğrencileriyle buluşuyor: l Adalet MYO l İşletmecilik MYO  lTeknik Bilimler MYO.;
İKÜ, alanında iddialı eğitim kurumlarından biri. İKÜ İşletmecilik ve Teknik Bilimler MYO Müdürü Yrd.Doç.Dr. Tayfun Kaynaş, “Ülkemizde olmayan ama sahanın ihtiyaç duyduğu yeni alanlarda eğitim vermeyi tercih ediyoruz. İş dünyasına, ülkemize MYO olarak ciddi katkı sağlıyoruz ve bu alanda en iyi bildiğimiz işi yaparak büyümeye devam edeceğiz” diyor. 
Sahada olan öğrenci başarılı olur
Tayfun Kaynaş’a göre meslek yüksekokulları bir fakülte gibi yönetilmemeli. Dersler, ders planları veya akademisyen profilleri farklı olmalı. 2014 yılında direktör olarak atandıktan sonra bu alanda çalışmalara yoğunlaştıklarını paylaşan Kaynaş, kurumsal eğitim yaklaşımını şöyle özetliyor: “İki tane önemli konu belirledik: Birincisi okulun sektörden bağımsız olmaması, ikincisi de müfredatın sanayi dünyasının beklentilerine göre güncellenmesi. Bunları sağladık. MYO-Özel Sektör Staj İşbirliği Protokolü yaptık.  Bununla birlikte ‘İş Yeri Uygulamaları’ dersi kapsamında uygulamalı eğitimin yolunu açtık. İKÜ MYO öğrencilerine staj garantisi sağladık ve mezunlarımıza işe alımda öncelik sağlanmasını hedefledik. Sanayicinin beklentilerini müfredata ‘Marka Ders’ yaklaşımıyla yansıttık. Marka ders projesi, akademik müfredat içerisine seçmeli derslerin eklenmesi ile hayata geçmiştir.”
Dersin adı markanın ismiyle başlıyor ve müfredatın içeriğini marka belirliyor. Dersi alan öğrencilere bir ya da iki yarıyıl söz konusu markanın kendi profesyonel yöneticileri eğitim veriyor. Derslerin en az yüzde 75’inin kurum yöneticileri tarafından üniversitede, en az yüzde 10’unun kurumun ev sahipliğinde verilmesi sağlanıyor.
Özel sektöre entegrasyon
Kaynaş’ın bir vurgusu da sahaya entegre olmakla ilgili ve şöyle: “İKÜ MYO’nin yürüttüğü bir diğer farklılık da ‘Mevcut Programın- Özel Sektör ile Tam Entegrasyonu.’ Bu programlarla sektör yöneticileri ve akademisyenlerimiz ile ortak hazırlanacak teorik ve uygulamalı ders planı oluşturuluyor. Ardından staj olanağı sağlanıyor. ‘STAJ’ İKÜ MYO’nun yoğunlaştığı alanlardan biri. Çünkü günümüzde iş dünyası yeni mezunlardan bile iş tecrübesi istiyor. İş tecrübesinin yolu ise stajdan geçiyor.”
Kaynaş, "Bir öğrenci, ailesinin iş dünyasında tanıdıkları yoksa nasıl kendine referans olacak kişileri bulacak?” sorusunu “STAJ” olarak yanıtlıyor; açılımı şöyle: “Üniversite hayatı boyunca staj yapan, yarı zamanlı çalışan öğrenciler, hem mezun olduğunda iş tecrübesi ile mezun olurlar, hem de iş hayatına girişin altın anahtarı olan referans için yeni insanlarla tanışmış olurlar. Staj yapan mezunlar, işe girişte önceliklidir. Staj aynı zamanda öğrencinin iş hayatını tanımasını ve dolayısıyla hangi sektörü – departmanı istediğini, özellikle de hangisini istemediğini anlamasını sağlıyor.” Kaynaş, sanayici kesimine de seslenerek, “Nitelikli elemana ulaşmanın yolunu sadece 4 yıllık fakülte olarak görmeyiniz. Meslek sahibi yaptığımız öğrencilerimiz ihtiyacınızı çözecek nitelikte mezunlardır” diyor. OSB’lere özellikle çağrıda bulunan Kaynaş, “Nasıl nitelikte eleman istediğinizi belirtin biz bu alanda içerik oluşturarak istenilen özellikte mezun veririz” açıklamasını yapıyor.
Üniversite vizyon kazandırır MYO’lar meslek
Üniversite aynı zamanda vizyon anlamına geliyor. Tayfun Kaynaş, üniversitelerin öğrencilerin gündemi yorumlama, geleceğe bakışında vizyon kazandırdığını, MYO’ların ise vizyon kazandırırken aynı zamanda meslek sahibi yaptığını söylüyor. Öğrencilerin MYO’ları tercih ettiğinde ilk iş olarak 4 yıllık üniversiteye geçiş yapmaya çalıştığının altını çizen Kaynaş, “Oysa burası meslek edindirme yeri. Meslek edinmek istiyorsan verdiğimiz eğitim yeterli. Ayrıca şunu belirtmek gerekir üniversite bir kültür, bir vizyondur, bu vizyonu edinmek için 2 yıllık bir okul çatısında buluşmak yeterlidir” diyor.
İşletmecilik ve Teknik Bilimler saha ile 
öğrenciyi buluşturuyor
İKU İşletmecilik ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu'nda; öğrencilerin mesleki bilgilerle donatılmasının yanı sıra uygulamalı iş becerilerinin geliştirilmesine de önem veriliyor. Bu nedenle programlarda temel bilgilere ve meslek becerilerini artıracak uygulamalı derslere ağırlık veriliyor. Bu alanda; İşletme Yönetimi, Turizm ve Otel İşletmeciliği, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, Bankacılık ve Sigortacılık, Dış Ticaret, Grafik Tasarımı, Lojistik, Hava Lojistiği, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği, Moda Tasarımı, Sağlık Kurumları İşletmeciliği ve Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri yer alıyor. Buradaki programların bir kısmında akşam 16 ile 22 arasında gece eğitimi de bulunuyor.  İKÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda; Bilgisayar Programcılığı, Radyo ve Televizyon Teknolojisi, İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi, Çocuk Gelişimi, Uçak Teknolojisi, Optisyenlik ve İnşaat Teknolojisi yer alıyor.
2018-2019 için yeni programlar
Tayfun Kaynaş eğitimde başarı anlayışını şöyle açıklıyor: “Bir yüksek öğrenim kurumunun başarısının en önemli göstergesi öğrencilerinin ve mezunlarının kalitesi, mezunlarının yaşamda göstereceği başarı performansıdır. Öğretimde, araştırmada yeniliğe ve en yüksek etik standartlara, içinde yaşadığımız toplumu sorgulamaya, ona esin kaynağı olmaya, teorik ve pratik açıdan özenli eğitim programları geliştirmeye büyük önem veriyoruz. Bundan sonra açmayı planladığımız bölümlerle bu alandaki iddiamızı sürdüreceğiz.”
Açılacak yeni bölümler şunlar olacak:
- Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı,
- Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik,
- Dijital Medya ve Pazarlama,
- Ev Tekstili,
- İlk ve Acil Yardım,
- Uçuş Harekat Yöneticiliği.
Öğrenci sayısı 2 bin 500’e ulaşacak
Nitelikli eğitimin yolu aynı zamanda nitelikli akademisyenden geçiyor. İKÜ MYO, bu alanda titiz bir çalışma yürüterek öğrencilerin nitelikli eğitime ulaşması için işinin uzmanı isimlerle çalışıyor. İKÜ İşletmecilik MYO’da 5 doktoralı öğretim üyesi ve 14 öğretim görevlisi olmak üzere toplam 19 akademisyen, Teknik Bilimler MYO’da ise biri doktoralı öğretim üyesi olmak üzere toplam 10 öğretim görevlisi bulunuyor. Her iki okulda toplam akademisyen sayısı ise 30. Tayfun Kaynaş, İşletmecilik MYO’da örgün 1055, ikinci öğretimde 118, toplam 1173 öğrenci bulunduğunu, Teknik Bilimler’de ise örgün 579 öğrencinin eğitim gördüğünü açıklıyor.  Kaynaş, toplam 1752 olan öğrenci sayısının bu yıl 2 bin 500’e ulaşacağını öngörüyor.
Geniş burs imkanları
Kültür MYO’larda tam burslu, yüzde 75 burslu, yüzde 50 burslu ve yüzde 25 burslu seçeneklerinin yanı sıra ilk tercih bursu, başarı bursu, ihtiyaç bursu gibi imkanlar var. Öğrencilerin büyük bölümünün yüzde 50 bursla geldiğinin altını çizen Kaynaş, şu anda Ataköy Kampüs ve İncirli Kampüs’de öğrencilerle buluştuklarını kaydediyor.
İKÜ İşletmecilik Meslek Yüksekokulu ve İKÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu bugün 22 programla öğrencilerine ulaşıyor. Kaynaş, Türkiye’de ilk sayılabilecek bölümler açtıklarını belirterek yeni bölümlerin eklenmesiyle bu sayının 28’e çıkacağını öngörüyor.
Yıllara göre bölümlerin açılış sıralaması:
1997-1998: Bilgisayar Programcılığı ve İşletmecilik Programları eğitime başladı.
1998-1999: Turizm İşletmeciliği ve Endüstriyel Elektronik Programları eğitimi başladı.
1999-2000: Turizm Rehberliği ile Halkla İlişkiler ve Reklamcılık açıldı.
2001-2002: Muhasebe, Bankacılık ve Sigortacılık, Radyo-TV Yayıncılığı, Bilgisayar Donanımı ve Elektronik Ticaret Programları kuruldu.
2007-2008: İklimlendirme ve Soğutma Bölümü, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik, Grafik ve Reklamcılık, Dış Ticaret Programları açıldı.
2011-2012: Havacılıkta Yer Hizmetleri Yönetimi ve Hava Lojistiği, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda ise Uçak Elektroniği ve Çocuk Gelişimi Programları açıldı.
2014-2015: Sağlık Kurumları İşletmeciliği ile Moda Tasarımı Programı (İkinci Öğretim), Optisyenlik önlisans programları açıldı.
2016-2017: İnşaat Teknolojisi ve Sivil Havacılık ve Kabin Hizmetleri  Programları açıldı.

Çankaya MYO’da pratik ve teori buluşuyor;
Kuruluş yılı 1997 olan Çankaya Meslek Yüksekokulu, Dış Ticaret, Bankacılık ve Sigortacılık programlarında eğitim veriyor. Üniversite misyonu ve vizyonu ile aynı doğrultuda, 6 öğretim üyesi ve 1 idari personeli ile 156 öğrencisini hem teori hem de pratikle buluşturuyor. Programların ana amacı ilgili sektörün ihtiyaç duyacağı etkin ve verimli ara elemanlar yetiştirmek. Bu doğrultuda öğrencilerine alan derslerinin yanı sıra ekonomi, finans, pazarlama, muhasebe, hukukla ilgili de eğitim verilerek mezunların yeterli donanıma sahip olması amaçlanıyor.
Çankaya MYO mezunları, başta ihracat/ithalat yapan firmalar, bankalar ve çeşitli kamu kurumlarının uzman kadrolarında, ticaret ve sanayi odalarında, sigorta şirketlerinde bankacılık ve benzeri finans kurumlarının kambiyo ve dış ticaret bölümlerinde, gümrük hizmeti sunan kurum ve kuruluşlarda ve uluslararası nakliye firmalarında istihdam olanağı bulabiliyor.
Çankaya MYO, üniversitenin ‘Üniversite-Sanayi İşbirliği’ yaklaşımını gönüllü staj uygulamaları ile destekliyor. Çankaya Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü öğrencilerinden; mesleki deneyim kazanmaları, teorik bilgilerini pekiştirmeleri ve eğitim sonrasında iş olanaklarını arttırmaları açısından gönüllü staj uygulamalarını maddi (staj süresince sigortalarının karşılanması) ve manevi olarak teşvik ediyor.


Sektör uzmanları öğrenciyle buluşuyor
Çankaya MYO, öğrencilerini, mezun olup iş hayatına atıldıklarında karşılarına çıkabilecek her türlü senaryoya hazır hale getirmeye çalışıyor. Öğrencilerin mesleki becerilerinde gelişme kaydetmeleri amacıyla halihazırda devlet kurumlarının (ATO, Gümrük Bakanlığı, devlet ve özel bankalar gibi) çeşitli kademelerindeki alanında uzman bireyleri ders ve seminerlerde görevlendiriyor. Bu sayede öğrenciler  sektördeki en güncel bilgilerle besleniyor. Çankaya MYO, bunu yaparken de çağın şartlarının gerektirdiği her türlü teknik donanımı ve saha çalışmalarını da (örneğin; gümrük gezileri)  öğrencilerine sunuyor. Üniversite yönetimi ile istişare halinde, Endüstri 4.0 vizyonuna uygun, çağın yeni meslekleri olabilecek, alanlarda yeni MYO program(lar)ı açma amacını benimseyen MYO Müdürlüğü, bu yönde çalışmalarını sürdürürken mevcut programlarda ise sürdürülebilirliği sağlamak için müfredatındaki uygulamalı seçmeli derslerin sayısını artırmaya odaklanıyor.
Çankaya MYO'ların hedefleri:
Kısa Dönemli Hedefler (1 yıl): MYO Programları’nın, alanında uzman ve deneyimli akademik personel sayısının arttırılması, alanında uzman profesyonellerin katılacağı seminer ve söyleşiler düzenlenerek, öğrencilere güncel ve pratik bilgiler sunulması.
Orta Dönemli Hedefler (2-3 yıl): Eğitim müfredatına teorik dersleri destekleyici pratik, uygulamaya dönük derslerin eklenerek yenilenmesi, ders içeriklerinin dönemin ihtiyaçlarına göre güncellenmesi, meslek yüksekokulu ve sanayi işbirliği arttırılarak, öğrencilerin daha güncel bilgilerle donatılması ve aktif iş yaşantısını deneyimleme imkânının sağlanması.
Uzun Dönemli Hedefler (4-5 yıl): Çankaya Meslek Yüksekokulu bünyesine, aktif faaliyet gösterebilecek ve uygulamaya dönük yeni programların eklenmesi, yurt içi ve yurt dışında program tanınabilirliğini artırmak için ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde yayın ve atıf sayısının artırılması, meslek yüksekokulu programlarının ve öğrencilerinin sayısının arttırılması hedefleniyor.
Nitelikli yerde nitelikli eğitim
Öğrenci tercihinde yaşam alanları önemli bir yer tutuyor. Çankaya Üniversitesi’nin ödüllü kampüsü 400.000 m2 açık alan ve 60.000 m2 kapalı alan üzerinde bulunuyor. Üniversite bünyesinde toplam 1.452 m2’lik bir kapalı alan içerisinde akademik ve idari faaliyetler yürütülüyor. Öğretim elemanları, üniversitenin sağladığı fiziksel bilgi kaynaklarının (kütüphane) yanı sıra sanal ortamda üye olunan pek çok veritabanına da erişim sağlayarak akademik faaliyetlerini yürütüyor. Dış Ticaret Programı müfredatında yer alan derslerin yürütülebilmesi için üniversite bünyesindeki üst düzey sınıflıkların yanı sıra uygulama derslerinin gerçekleştirildiği tam donanımlı laboratuvar da kullanıma tahsis ediliyor. Bunlara ek olarak; üniversitede öğrencilerin ücretsiz yararlanacakları modern bir spor tesisi, kız ve erkek öğrenci yurtları ve lojmanların yanı sıra sosyal ve bilimsel faaliyetlerin yürütüldüğü Kongre ve Kültür Merkezi de hizmete girmiş bulunuyor.
Adalet MYO Türkiye’nin en iyisi olmak istiyor
Adalet Meslek Yüksekokulu Çankaya Üniversitesi bünyesinde Mart 2012’de kuruldu. Tek bölümden oluşan Adalet Meslek Yüksekokulu’nda 4 doktor öğretim üyesi, 6 part time öğretim elemanı olmak üzere toplam 10 akademik kadro eğitim veriyor. Adalet Meslek Yüksekokulu’nda 1. sınıfta 40,  ikinci sınıfta 75 olmak üzere toplam 115 öğrenci yer alıyor. 
Adalet Meslek Yüksekokulu 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümleri uyarınca ön lisans düzeyinde örgün bir yükseköğretim kurumu olarak faaliyet yürütüyor. Yüksekokul, ağırlıklı hukuk-adalet hizmetleri alanında ara insan gücünü oluşturan “yazı işleri müdürlüğü”, “zabıt kâtipliği”, “infaz müdürlüğü ve memurluğu” yetiştiriyor. Ayrıca bankacılık ve sigorta kuruluşlarının gerek hukuki bilgi gerekse resmi yazışma bilgisine sahip olan ihtiyacına uygun eleman yetiştiren Yüksekokul, temel dış paydaş konumundaki Adalet Bakanlığı ile diğer kurum ve kuruluşların (noterlikler, bakanlar, sigorta şirketleri ve avukatlık-hukuk büroları gibi) aradığı standartları taşıyan, mesleğin gerektirdiği niteliklere, bilgi ve becerilere sahip mezunlar veriyor. Tüm paydaşlar ile sürekli etkileşim içinde bulunan Yüksekokul, Türkiye’nin en iyi ‘Adalet Meslek Yüksekokulları’ndan biri haline gelmeyi hedefliyor. 
Eğitimin kalitesini artırmak amacıyla Çankaya Üniversitesi ile Hacettepe Üniversitesi arasında öğretim elemanlarının üniversite bünyesinde ders verebilmeleri için gerekli olan protokol imzalanmış bulunuyor.
Öğrencilerin çok yönlü yetiştirilebilmesi için seçmeli ders olarak kişisel gelişim derslerini müfredata ekleyen Yönetim, öğrencilerin teoride gördüklerini uygulama da görebilmeleri için bu sene Adli Tıp, Ankara Adliyesi, Sincan Cezaevi ve noter gezileri düzenliyor. Stajın isteğe bağlı olduğu Yüksekokul’da akademik kadro her biri kendi alanında otorite olan öğretim elemanlarından oluşuyor.
Çankaya Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu öğrencileri, şimdilik Hukuk Fakültesi binasının 4. katında eğitim görüyor. Eskişehir yolu üzerindeki kampüste ise Yüksekokul için yeni bina inşaatına başlanması, iki yıl içinde de bu binalara taşınılması hedefleniyor. Yüksekokul, ulusal ve uluslararası online veri tabanları da dâhil olmak üzere her türlü yayına ulaşabilme imkânını sunan kütüphane ve çalışma alanlarıyla öğrencilerine derslerinde ve ders dışında kişisel gelişimlerine yönelik araştırmalarında yardımcı olabilecek modern imkanlar sunuyor. Hukuk Fakültesi’ne ait olan kurgusal duruşma salonu da adalet öğrencileri tarafından kullanılabiliyor.
Kısa Dönemli Hedefler: Teorik dersleri destekleyici pratik, uygulamaya dönük ders sayısının arttırılması, alanında uzman, profesyonellerin katılacağı seminer ve söyleşiler düzenleyerek öğrencilere güncel pratik bilgiler sunulması.
Orta Dönemli Hedefler: Dikey Geçiş Sınavı ile üniversitedeki Hukuk Bölümü’ne geçiş oranının arttırılması, üniversite kütüphanesinde hukukla ilgili veri tabanının genişletilmesi ve yabancı yayınlar satın alınması.
Uzun Dönemli Hedefler: Adalet Meslek Yüksekokulu akademik personelinin yurtiçi ve yurtdışı bilimsel toplantılara katılımının arttırılması ve Adalet Meslek Yüksekokulu programlarının öğrencilerinin sayısının arttırılması hedefleniyor.

PRU DMYO denizcilik mesleğine nitelik kazandırıyor
Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Meslek Yüksekokulu (PRU DMYO), ilk olarak Deniz Ulaştırma İşletme, Gemi Makineleri İşletme, Gemi İnşaatı, Mekatronik, Deniz ve Liman İşletmeciliği ve Yat İşletme ve Yönetimi ile faaliyete başladı. Bu programlara 2016 yılında Bilgisayar Programcılığı, İkram Hizmetleri, Lojistik ve Deniz Brokerliği Programları da eklendi. İkram Hizmetleri bölümü 2017-18 eğitim –öğretim yılı itibarıyla yüzde 100 İngilizce eğitim veren Gemi Aşçılığı programına dönüştü. Mevcut on programa ilave olarak “Deniz İişletmeciliği” ve “Yat İnşaatı” programlarının açılması için ise proje çalışmaları sürdürülüyor. Bugün PRU DMYO’nun hazırlık sınıfında 342, toplam ise 997 öğrenci eğitim görüyor. 10 programdaki tam zamanlı akademisyen sayısı ise 36. 
Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Nazmi Çeşmeci, “2018 yılı itibariyle çok genç bir eğitim kurumu olmamıza rağmen arka arkaya açtığımız denizcilik programlarında mezunlar veriyoruz ve bu mezunlarımızın kolaylıkla iş bulmaları konusunda önemli mesafeler kat etmiş bulunuyoruz” diyor. Çeşmeci, halen hazırlık sınıfında okuyan “Gemi Aşçılığı” programı öğrencilerinin önümüzdeki güz döneminde eğitime başlayacaklarını ve iki yıl sonra da Türkiye’nin yüzde yüz İngilizce eğitim müfredatından mezun olan gemi aşçıları olacağını örnek  veriyor. Çeşmeci, “Bu mezunlarımızı dünyanın sayılı kruvaziyer gemilerinde istihdam etmek suretiyle de bir ilki daha başarmak ve dünya piyasalarına bu alanda da yetişmiş iş gücü ihraç etme azmindeyiz” diye konuşuyor.
PRU MYO’nun farklılaşma konusundaki temel motivasyonu Türkiye’nin denizcilik temalı tek üniversitesi bünyesinde kurulmuş olmasından kaynaklanıyor. Çeşmeci, “MYO’muzun adı dahi Denizcilik Meslek Yüksekokuludur. Bu kapsamda, denizciliğin gemi adamı yetiştiren programları ile denizciliğin destek unsurları olan gemi inşa, brokerlik, lojistik, gemi aşçılığı gibi programlar arasında bir sinerji oluşturarak denizcilik eğitimi kalitesini maksimize etmeyi amaçlamaktayız. Denizcilik kültürü ve ortak etik değerlerine bir bütün olarak önem vermek bu konudaki güçlü yanımızı oluşturmaktadır. Ayrıca  gemi adamı yetiştiren programlarımızda Türkiye’de ilk ve tek olarak öğrencilerimize mezun olduktan sonra geri ödenen vadeli öğrenim kredisi sunuyoruz” açıklamasını yapıyor.
Tecrübe hem okulda hem sanayide kazandırılıyor
Nazmi Çeşmeci, “Breams akreditasyonlu ilk yeşil kampüste, dünyaca tanınmış en modern laboratuvar ve simülatörlerde, en ehliyetli akademik personel ve eğitimciler tarafından verilmekte olan eğitimlerimiz esas iddialı yönümüzü oluşturmaktadır” diyor. Bugünkü durumu da yeterli görmediklerinin altını çizen Çeşmeci, ellerindeki imkanları daha verimli kullanmak suretiyle sürekli olarak kaliteyi arttırmanın temel hedefleri olduğunu belirterek, “Ayrıca Üniversite vakfının büyük fedakarlıklarla tedarik edip işletmesini sürdüren Piri Reis Üniversitesi Eğitim Gemisi’nde belirli bir kontenjan dahilinde öğrencilerimize eğitim vermekteyiz” diyor.
PRU DMYO’nun sanayi ile işbirliği bir bütün olarak PRU kurumsallığı içinde yürütülüyor. Bu kapsamda, ‘Enerji Verimliliği ve Yönetim Sistemleri’,  ‘Deniz Robotu’ konularında çalışmalar sürdürülüyor. Ayrıca Dünya denizciliğinde gemi teknik sistemleri bakımında otorite olan Rolls-Royce firması temsilciği ile  DMYO Mekatronik programı mezunlarının staj ve küresel çapta istihdamı için planlamalar yapılıyor.
PRU DMYO, programları denizcilik sektörünün denizde ve karada faaliyet gösteren 10 alanını kapsıyor olması nedeni ile gerek staj gerekse istihdam konusunda tüm denizcilik sanayii ile işbirliğini sürdürüyor. Bu kapsamda Deniz Ticaret Odası (DTO) ve Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) gibi kurumlar ile koordine halinde çalışmalar sürdürülüyor.

Beykoz Üniversitesi “iş tecrübesiyle” mezun veriyor
2016 yılında kurulan Beykoz Üniversitesi’nin kökenleri 2008 yılında eğitim hayatına başlayan Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu’na dayanıyor. Lojistik sektörüne nitelikli işgücü sağlayabilmek amacıyla kurulan Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu, bugüne kadar 3000’in üzerinde nitelikli mezun verdi.
Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mehmet Durman, “Beykoz Üniversitesi 2008 yılından bugüne kadar edindiği birikim ve tecrübe ile yükseköğretimde fark yaratan bir üniversite oldu” dedi.
Beykoz Üniversitesi bünyesinde; Sanat ve Tasarım Fakültesi, İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Sosyal Bilimler Fakültesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, Yabancı Diller Yüksekokulu, Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu ve Meslek Yüksekokulu ile eğitim hayatına devam ediyor. 149 öğretim elemanı ile 2.269 öğrenciye ulaştıklarını söyleyen Durman, 2018-2019 eğitim öğretim yılında 16 lisans ve 31 önlisans bölümüne öğrenci alacaklarını duyuruyor.
Beykoz Üniversitesi’nin en önemli hedefi; öğrencileri mezun olur olmaz ve hatta öğrencilikleri sırasında, alanları ile ilgili sektörlerde tercih edilen ve öncelikli olarak istihdam edilmesi. Bu nedenle Eğitim Bilimcisi John Dewey’in “Eğitim hayata hazırlık değil, hayatın ta kendisidir” ifadesinden yola çıkıyor ve öğrencilerin öğrenimleri süresince hayatın içinde olmalarını hedefliyor. Hedef doğrultusunda ise planlı ve özgün eğitim modeli olan ‘3+1’ ve ‘7+1’ eğitim müfredatını kullanıyor. Meslek yüksekokulunda da geçerli olan modelde; eğitim verilmekte olan programlarla ilgili olan şirketler/kurumlarla işbirlikleri temel yapıyı oluşturuyor. Örneğin; Deniz ve Liman İşletmeciliği Programı öğrencileri, bu sektörde akla gelen başarılı firmalarda staj yapma imkânı bulurken Sivil Havacılık Programı öğrencileri ise havayollarının başarılı kurumlarında stajlarını tamamlamakla kalmıyor, mezun olduklarında işe yerleşme şansı da yakalayabiliyor. Bu işbirlikleri ve eğitim modeli sayesinde önlisans öğrencileri 3 yarı dönemi üniversitede, 1 yarıyılını ise okudukları alanla ilgili anlaşmalı bir kurumda staj yaparak geçiriyor.
Beykoz Üniversitesi’nde öğrencinin farklılaşma çizgisi kişiye özel eğitim öğretim desteğinden geçiyor. Her öğrenciye özel uygulanan ‘Yetkinlik Geliştirme Programı’ ile iş dünyasının en çok talep ettiği alanlarda yetkinlikler kazandırılıyor. Üniversite eğitimini tamamlayan öğrencilere mezun olurken diplomalarının yanı sıra iş hayatına atılırken kullanabilecekleri bir “Yetkinlik Sertifikası” da veriliyor. Ayrıca öğrencilerin farklılaşabilmesi adına kişiye özel eğitimin yanı sıra “deneyimleyerek öğrenme”, “ileri teknoloji kullanımı” ve “uluslararasılaşma” fırsatları da sunuluyor.
Kavacık’ta ‘Rektörlük Yerleşkesi’, Meslek Yüksekokulu ile hazırlık programının bulunduğu ‘Kavacık Hazırlık Yerleşkesi’ ve önlisans programlarının yer aldığı ‘Çubuklu Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Yerleşkesi’ olmak üzere 3 ayrı yerleşkede eğitim vermekte olan Beykoz Üniversitesi; 2018-2019 eğitim-öğretim yılında ‘lisans programlarının’ yer alacağı ve yine Kavacık’ta açılacak olan ‘Lisans Programları Yerleşkesi’ ile 4 yerleşkede eğitim hayatına devam etmeyi hedefliyor. Gelecek yıllarda ‘modern bir kampüs üniversitesi’ olma yolunda ilerleyen Beykoz Üniversitesi’nin yerleşke inşası, Beykoz Mahmut Şevket Paşa Köyü’nde 100 dönümlük bir arazide devam ediyor.

FSM GSMYO girişimci yetiştiriyor
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu (FSM GSMYO) 2012 yılında açıldı. Tamamen pratiğe dayalı bir eğitim içeriği sunan kurum aynı zamanda eğitiminin içeriğiyle ‘girişimci’ yetiştiriyor. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. M. Lütfi Yazıcıoğlu, “Güzel Sanatlar MYO Mimari Restorasyon Bölümü Türkiye’nin bu alandaki ilk meslek yüksekokuludur. Yüksekokulumuz, üniversitemizin yürütmüş olduğu eğitim-öğretim, araştırma, geliştirme ve kamusal hizmetler kapsamında uygulamaya dönük görevleri yüklenmek için kurulmuştur” dedi.
Okulun kuruluş amacına değinen Yazıcıoğlu, şunları söyledi: “Temel amacımız; bireylerin sanatsal yönünü geliştirmek, geleneksel sanatın geçmişten günümüze ve geleceğe aktarılmasını sağlamak, kültür ve medeniyetin ileri düzeyde algılanmasında uygulamaya yönelik modern çalışmalar yapacak bireyleri yetiştirmektir. Bu amaç ve kapsamda uluslararası ölçütlere uygun sanatsal faaliyetlerin üretilmesi ve mevcut sanatsal eserlerin korunması amaçlı nitelikli bir eğitim programı geliştiriyoruz.”
GSMYO girişimci yetiştiriyor
Kandilli yerleşkesinde öğrencilerle buluşan FSM GSMYO’nun en önemli farklılıklarından birini pratiğe dayalı eğitim sistemi oluşturuyor. Bunun için atölye ve laboratuvarlara ağırlık verdiklerinin altını çizen Yazıcıoğlu, “Bünyemizde; Ahşap Uygulama Atölye ve Laboratuvarı, Alçı Uygulama Atölye ve Laboratuvarı, Boya Uygulama Atölye ve Laboratuvarı, Maket Uygulama Atölye ve Laboratuvarı, Sedef Uygulama Atölye ve Laboratuvarı, Mimari Animasyon Atölye ve Laboratuvarı, Konservasyon Atölye ve Laboratuvarı, Taş Atölye ve Uygulama Laboratuvarı bulunuyor. Altyapıda herhangi bir eksikliğimiz bulunmuyor. İlgili tüm gençleri okulumuzu ziyarete davet ediyorum” diye konuşuyor.
FSM GSMYO’dan mezun olan öğrencilerin kendi işini kurabileceğinin altını çizen Yazıcıoğlu, “Mezunlarımızın geniş bir çalışma imkanı var. Birinci olarak; mimari ve mühendislik bürolarına çizim elemanı yetiştiriyoruz. İkinci olarak mezunlarımız kendi işini kurabiliyor, girişimci yetiştiriyoruz. Üçüncü olarak da bilgisayarda çizim yapacak nitelikte mezunlar yetiştiriyoruz” diye konuştu.
FSM GSMYO mezunları için saha ile işbirliği büyük önem taşıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün vakıflara ait binaların restorasyonlarında mezunların görev aldığını belirten Yazıcıoğlu, “Önceliğimiz nitelikli mezun yetiştirmektir. Piyasanın aranan ara eleman ihtiyacını karşılıyoruz. Her bölümde öğrencinin başarılı olmasını beklemiyoruz. Kurduğumuz altyapı imkanlarını sunarken öğrenciye seçme hakkı tanıyoruz. İddia ediyorum 58  mimari restorasyon programı içinde kendimizi 1 numara olarak görüyorum. Dikey geçiş ile Mimarlık Fakültesi’ne geçiş yapan öğrencilerimiz 28-30 dersten muaf sayılıyor” diyor.
Kız öğrenciler yoğun ilgi gösteriyor
FSM GSMYO’daki 140 öğrencinin yüzde 60’ını kız öğrenciler oluşturuyor. Mezunların yüzde 80’inin işinin hazır olduğuna dikkat çeken Yazıcıoğlu, şu bilgileri veriyor: “Bugüne kadar 320 mezun verdik. Önümüzdeki dönem hem öz hem de taşıyıcı ‘Ambalaj’ bölümünü açmak istiyoruz. Türkiye’de bu alan yok. Oysa her şeyin bir ambalajı var. Ve bu ambalaj aynı zamanda markalaşmanın da önemli bir bölümünü oluşturuyor. İkinci açmak istediğimiz bölüm ise ‘Taşınabilir Kültür Varlıklarının Restorasyonu.”
FSM GSMYO’da öğrencinin farklılaşması için saha uygulamaları ağırlık kazanıyor. 30 saate varan stajlarda özellikle Milli Saraylar, müzeler ve vakıflar mezunların saha alanlarını oluşturuyor.
FSM MYO 3 programda iddialı gelişiyor
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Meslek Yüksekokulu 2012 yılında kuruldu. Şu anda Adalet, Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri ve Çocuk Gelişim programlarında öğrencileriyle buluşuyor. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. İlhami Danış, “Açtığımız 3 bölüm de rast gele seçilen bölümler değildi. Hem ülkenin büyüme çizgisini hem de sektörün ihtiyacını göz önüne alarak bölümleri oluşturduk” diyor. MYO’da 22 tam zamanlı, 6 kısmi zamanlı olmak üzere toplam 28 öğretim üyesi ile 792 öğrenciye eğitim veriliyor.
Programlar ve içeriklerine ilişkin Danış şu bilgileri veriyor:
“Adalet Programı: Üniversitemizde Hukuk Fakültesi bulunuyor. Oranın da akademik kadrosundan istifade ederek ön lisans programını açtık. Adalet Programı mezunları dikey geçiş sınavı ile hukuk fakültelerine geçiyorlar. Ayrıca avukatların yanında, adalet saraylarında, hukuk müşavirliklerinde iş imkanları mevcut.
Çocuk Gelişimi Programı: Çalışan anne babanın ağırlık kazandığı bir toplum oluyoruz. Çocuğun gelişimi hatta bakımı için bu bölümün önemi gittikçe artıyor. Hatta çocuğa evdeki ortamda yardımcı olacak profesyonellere ihtiyaç var. Mezunlarımız kreşlerde, özel eğitim kurumlarında ve devlete ait ilk ve anaokullarında iş sahibi olabiliyor.
Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Programı: Kuruluşumuzdan bu yana Türk Hava Yolları ile işbirliğimiz var. Bu süreçte eğitim alanında neler yapılabildiğini inceledik ve MYO olarak kabin hizmetleri alanında program açmaya karar verdik. 2 yıllık bir ön hazırlık yaptık. Programı 2014 yılında hayata geçirdik. Türk Hava Yolları ile bir istihdam ve eğitim protokolü yaptık. Bu protokol, THY eğitimlerinden yararlanmak ve uygulamaları THY bünyesinde yürütmek, gerekli şartları taşıyan mezunların THY tarafından istihdamını kapsıyor. Ayrıca THY desteği ile MYO içinde uygulama eğitiminin yapılması için MOCKUP (Uygulama sınıfı)  kurduk. Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri alanında Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biriyiz.”
İlhami Danış, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından tüm Türkiye’de akredite edilen 4 üniversiteden biri olduklarını açıklıyor: “Sivil Havacılık; eğitimi, ilk yardımı, güvenliği de kapsayan çok özel bir bölüm. Eğitmenlerin bu sertifikalara sahip olması önemli. Sertifikalı 4 hocamız var. Yabancı dil ayrıca önemli. Hazırlık okulumuzun olması bizim için artı. 1 tanesi ana dili İngilizce olmak üzere 6 eğitmenimiz var. Yabancı dilde iddialıyız, 20’şer kişilik sınıflarda öğrencilere 10-12 saat eğitim veriyoruz. Mezunlarımızın yüzde 65’i başta THY olmak üzere Pegasus ve Onur Air’de istihdam ediliyor.” 
İlhami Danış, fiziki imkanların elvermesi halinde önümüzdeki dönem programları geliştirmeyi düşündüklerini söylüyor. Bugüne kadar 1016 mezun verdiklerini dile getiren Danış, “Topkapı Yerleşkesi’nin yapılmasından sonra içinde bulunduğumuz Haliç Yerleşkesi ‘Uygulama ve Araştırma Kampüsü’ne dönüşecek. Bu kampüs sektör işbirliklerinin yoğun yürütüldüğü kampüs haline gelecek. MYO olarak 2 ve 3 yıllık süre içinde aşçılık, makine, makatronik, bilgisayar destekli animasyon, uçak teknisyenliği, enerji programlarını hayata geçirmek istiyoruz. Ama bunu yaparken İŞKUR, Çalışma Bakanlığı ve sektör STK’ları ile görüşerek yeni bölümler açmak istiyoruz” bilgisini veriyor. Devlet ve vakıf üniversitelerinde 900’e yakın meslek yüksekokulu bulunduğunun altını çizen Danış, MYO’ların üniversitenin parçası olduğunun unutulmamasını istiyor. Dolayısıyla MYO’ların meslek için yeterli eğitimi verdiğini aktaran Danış, 4 yıllık mezunlar için ısrarcı olan sanayicilerin algısının değişmesi gerektiğini savunuyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.