KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu; “Hedefimiz lojistik süper güç olmak”

DOSYA

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 198 milyar dolarlık yeni yatırım yapacaklarını açıklayarak, “Hedefimiz lojistik süper güç olmak” dedi.

Lojistik ve Taşımacılık’ sektörü Türkiye’nin ‘Tedarik Zinciri Merkezi’ olma hedefinde kilit rol üstleniyor. Küresel arenada Türkiye’ye ciddi rekabet avantajı kazandıran ‘lojistik ve taşımacılık’ sektörünün gücünü, kara, hava, deniz ve demiryolu modlarındaki potansiyelini ve gelecek vizyonunu hem Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun açıklamalarıyla hem de sektör temsilcilerinin görüş, değerlendirme, talepleri ve önerileriyle aktarıyoruz.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Ulaştırma 2053 Vizyonu ışığında, ulaştırma ve lojistikte küresel ölçekte öncü, bölgesinde lider bir Türkiye için; ilk adımını 30 Haziran-1 Temmuz’da Kocaeli’de hayata geçirdikleri Ulaştırma ve Lojistik Çalıştayları ile tüm kurum ve kuruluşların yararlanacağı bir rehber oluşturup 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine doğru durmadan yürüyeceklerini söyledi: “Hedefimiz lojistik süper güç olmak. Devlet aklı ile planlama, ortak akıl ile istişare, akıl gücü ile inşa ile Türkiye’yi geleceğe hazırlıyoruz, yarınları planlıyoruz.”
OSB’lerin yollarla bağlantısı için lokal iyileştirmeler geliyor: Yaptığı yazılı açıklamada lojistik sektörünün ‘ticaretin altın anahtarı’ olduğuna işaret eden Karaismailoğlu, Kocaeli Körfez Lojistik Çalıştayı’nın sonuçlarını paylaştı: “Bölge gerçekleri ve potansiyel hedefler kapsamında Körfez bölgesi, karayolu yatırımları açısından güçlü bir konumda. Bölgedeki yük üretim ve çekim miktarlarına bakıldığında karayolu yatırımlarına devam edilerek yük akış trafiği rahatlatılacak. Akıllı Ulaşım Sistemleri yatırımlarıyla mevcut yol kapasitesinden daha fazla faydalanılarak verimlilik artırılacak. Bölgede bulunan çok sayıda OSB’nin (Organize Sanayi Bölgesi) karayollarıyla doğrudan veya alternatif yollarla bağlantısı bulunuyor. Ancak lokal iyileştirmelerle bunlar güçlendirilecek. Yük araçlarından kaynaklanan kent içi parklanma sorunu için kent dışında lojistik odak noktaları oluşturulacak. Transit yükler kent içi trafikten arındırılacak.”
“Körfez limanlarındaki yük sirkülasyonu hızlandırılacak”: Karaismailoğlu, denizyolu açısından bakıldığında da geçen yıl Türk limanlarında elleçlenen yükün yüzde 15’inden fazlasının bulunduğu ve 35 limanın yer aldığı Körfez bölgesinde demir ve karayolu bağlantılarının daha da güçlendirileceğini, Karadeniz ile bağlantının sağlanması için etütler yapılacağını söyledi: “Elleçleme ekipmanlarının operasyonel kapasiteleri ve verimliliklerinin artırılmasıyla limanlardaki yük sirkülasyonu hızlandırılacak. Ayrıca bölgede demiryolu yatırımları devam ediyor. Hızlı tren hatlarında yük taşımacılığının payı artırılacak. Çift hatlar yapılması yanında yük lojistiği için aynı güzergahlarda ilave hatlar yapılacak. Tüm taşıma modları için kamu özel işbirlikleriyle yatırımlara devam edilerek hızlı sonuçlar alınacak.”
“198 milyar dolarlık yeni yatırım yapacağız”:  Bakan Karaismailoğlu, DHMİ-THY-İGA Birlikte Karar Alma Projesi Mutabakat Protokolü imza töreninde yaptığı açıklamada, Bakanlık olarak 2003-2022 yılları arasında Türkiye’nin ulaşım ve haberleşme altyapısına 1 trilyon 670 milyar lira yatırım yaptıklarını, sivil havacılık sektöründeki yatırımlarının 151 milyar liranın üzerinde gerçekleştiğini, daha bu yıl içinde Rize-Artvin Havalimanı ve Yeni Tokat Havalimanı’nı hizmete aldıklarını, Yozgat, Çukurova ve Gümüşhane-Bayburt havalimanlarının yapımlarına devam ettiklerini anlattı. Karaismailoğlu, Türkiye’nin 2035 ve 2053’e kadar olan yatırımlarını planladıklarını, hedeflerini belirlediklerini, beşer yıllık planlamalarla demiryolu, karayolu, denizyolu, havayolu ve haberleşme için tam 198 milyar dolarlık yeni yatırımın planlandığını açıkladı: “2053’e kadar otoyol uzunluğu 8 bin 325 km’ye, demiryolu ağı 28 bin 590 km’ye, hızlı tren bağlantısına sahip il sayısı 52’ye, liman tesisi sayısı 255’e çıkacak. Hızla büyüyen ülke ekonomisi ve turizmini destekleyen 57 havalimanıyla Türkiye yoğun bir havalimanı şebekesine sahiptir. Bu rakam, 2053’e kadar 61’e yükselecek. Bu yatırımlarla ulaştırma ve haberleşme sektörlerinin 2053’te üretime katkısı ise 2 trilyon dolarla yatırım bedelinin yaklaşık 10 katına çıkacak.”
7 ayda 96 milyondan fazla yolcu havayolunu tercih etti: Temmuz ayı havacılık verilerini de açıklayan Bakan Adil Karaismailoğlu, Ocak-Temmuz döneminde havayolunu tercih edenlerinin sayısının geçen yılın aynı dönemine göre (7 ayda) yüzde 68.6 artarak, 96 milyon 647 bine, yük trafiğinin de 2 milyon 198 bin tona ulaştığını söyledi: “Havayolu ile seyahat eden toplam yolcu sayısı Temmuz’da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24.7 artarak 21 milyon 388 bini aştı.”
“Yurtdışına yük taşımacılığında demiryolunun payını 10 kat daha yükselteceğiz”: Özbekistan’da düzenlenen Türkiye-Özbekistan-Azerbaycan Ulaştırma, Dışişleri ve Ticaret Bakanları Toplantısı’na katılan Bakan Karaismailoğlu, Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı çerçevesinde 2053’e kadar toplam 8 bin 554 kilometrelik yeni demiryolu güzergahı planlayarak, toplam demiryolu ağının 28 bin kilometrenin üzerine çıkarılmasının hedeflendiğini anlattı: “Önümüzdeki 30 yılda yapmayı planladığımız 198 milyar dolarlık yatırımda en büyük payı demiryolu sektörüne ayırarak, yük taşımalarında yüzde 5 olan demiryolu payını yaklaşık yüzde 22’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Böylelikle; yurt dışına yük taşımacılığında da demiryolunun payını 10 kat daha yükseltmiş olacağız.”

Türkiye başarılı aksiyonlarıyla öne çıkıyor
UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, 2021’de Pandemi’nin devam eden etkileri nedeniyle özellikle havayolu, karayolu ve denizyolunda operasyonel sıkıntılar yaşandığını, havayolunda kargo uçaklarına yoğun bir talep oluştuğunu, denizyolunda konteynerlerin belirli bölgelerde birikmesi ve diğer bölgelerdeki talepleri karşılayamaması gibi sebeplerle navlunların arttığını, karayolunda yük sayısı ve iş hacimlerinin artış gösterdiğini söylüyor.
2021’in son aylarında sektörün toparlanmaya başladığını bunun 2022’de de devam etmesini umduklarını ancak 2022 Mart’ında başlayan Rusya-Ukrayna savaşının lojistik sektörünü bir kez daha küresel sorunlarla karşı karşıya bıraktığını belirten Ulusoy, tüm Dünya özellikle de bölgemizin lojistik faaliyetler açısından aksaklıklar yaşadığını, taşıma faaliyetlerinİn belli güzergahlarda durma noktasına geldiğini aktarıyor: “Kapanan hava ve deniz limanları ve yükselen petrol fiyatları küresel salgın döneminden kalan sorunlarla mücadele eden tedarik ve lojistik sektörünü yeni bir kriz yönetimini devreye sokmaya mecbur bıraktı. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde savaşın etkisi lojistik maliyetlere yansıdı, bu açıdan maliyet sorunu 2022 ve 2023’ün önemli sorunları arasında yer almaya devam edecek.”
Türkiye’nin savaşla başlayan süreçte belli açılardan bakıldığında son derece başarılı aksiyonlar aldığını vurgulayan Ulusoy, özellikle değişen lojistik güzergahlara entegre olarak alternatif rotalarda faaliyet alanını genişlettiğini kaydediyor: “Savaş nedeniyle değişen lojistik koridorlar ve teknolojik süreçlerin sektörümüze her geçen gün artarak entegre olması önümüzdeki süreçte küresel rekabeti artırmaya devam edecek. Karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu gibi ulaştırma türleri arasında entegrasyonun sağlanması 2022 ve sonrasının gündem maddeleri arasında yer alacaktır. Gittikçe büyüyen ve Pandemi’yle önemli sektörler arasına yerleşen ulaştırma ve lojistik faaliyetler, alt yapı ve teknolojik dönüşümlerle ülke ekonomisindeki payını artırdı, artırmaya da devam edecektir. Geçtiğimiz yıl özellikle e-ticaret, otomasyon ve dijitalleşme konuları ön plana çıktı. Limanların otonom hale getirilmesi, gümrük süreçlerinin iyileştirilmesi ve altyapının modernizasyonu, demiryolu taşımacılığının payının artırılması, hizmet sözleşmeleri ve gümrük beyanlarının dijital ortamlardan yapılması gibi hususlarda ilerleme kaydedilmesi sektörün krizlere dayanıklılığının artırılması açısından üzerinde en çok durulan konular arasında yer aldı.”
Taşımacılıkta yükselen ivme: TÜİK tarafından yayınlanan Uluslararası Hizmet Ticareti İstatistikleri’nde taşımacılık faaliyetlerinin hem ithalatta hem de ihracatta büyük pay aldığına değinen Ulusoy, 2020’de hizmet ihracatının yaklaşık 25.5 milyar ABD doları iken hizmet ithalatının ise 23 milyar ABD doları olduğunu aktarıyor: “T.C. Ticaret Bakanlığı verilerinde 2021’in Ocak-Ekim ayları arasında Türkiye’nin toplam hizmet geliri 46.226 milyon ABD doları olarak açıklandı. Aynı dönemde taşımacılık 19.265 milyon ABD doları iken 2020’nin Ocak-Ekim ayları arasında 13.162 milyon ABD doları olarak belirtilmiştir.”
“Tüm taşıma modlarının dahil olduğu tüm lojistik süreçler dijitalleştirilmeli”: Ulusoy, tüm modlarda kamu idaresi ve özel sektörün lojistik süreçlere ilişkin evrak ve bilgi alışverişinin dijitalleştirilmesi projesinin sektörün her alanına hız, verimlilik, güvenlik ve maliyet avantajı getirebileceğini, ülkemizi küresel tedarik zincirinde önemli noktalara taşıyabileceğini ve dijitalleşme yönünde atılan adımları değerli bulduklarını ancak uygulamada yeknesaklığın oluşması adına tüm taşıma modlarının dahil olduğu süreçlerin tümünün elektronik ortama uyumluluğunun gerektiğine işaret ediyor.
Ulusoy, Avrupa Birliği’nin koyduğu hedeflere ulaşılması açısından Türkiye’nin önünde uzun bir yol bulunduğuna, özel sektörün de dijital dönüşüme yapılacak yatırımlarla sürdürülebilir taşımacılık modellerine ve yakıt türlerine yönelmesinin önemine değiniyor: “AB sınırlarında alınan tedbirler doğrultusunda kullanımı kısıtlanan veya yasaklanan ürünlerden kaçınılması, tedarik edilen ürünlerde düşük karbon ayak izi taşımalarına önem verilmesi gerekmektedir. Çevreci üretim yapan Avrupalı firmalarla rekabetçiliği korumak amacıyla uygulamaya konulacak karbon sınır vergisinin Türkiye sanayisi üzerindeki muhtemel etkileri de değerlendirilmelidir. Düşük emisyonlu üretim yapan ülkeler AB ile ticarette avantajlı konuma sahip olacak, Türkiye’nin ihracatının yarısının AB ülkelerine yapıldığı göz önüne alındığında yol haritamızı bu doğrultuda hazırlamamız gerektiği çok açıktır. Yasal mevzuatın tam anlamıyla oluşması ve sektörün bu süreçlere uyumuyla AB’nin koyduğu 2030 hedefine sektörümüz daha hızlı uyum sağlayarak altyapılarındaki dönüşümü hızla yaratabilecektir."
Ayşem Ulusoy, havacılık ve denizcilik sektöründe uçakların, gemilerin ve bunların operasyonlarının verimliliğini iyileştirmek ve sürdürülebilir bir şekilde üretilen yenilenebilir ve düşük karbonlu yakıtların kullanımını artırmak için her iki sektörün de bu konudaki çalışmalarının ölçeklerini büyütmesi gerektiğini de paylaşıyor:“Zira 2024 itibariyle Avrupa içi rotaların tamamı ve Avrupa dışı rotaların yüzde 50’si ETS’ye tabi tutulacak. 2027’den itibaren, AB dışındaki ülkelerin gemileri de ETS kapsamına alınacak. Ayrıca Komisyon, ticari karayolu taşımacılığı için ETS-2 olarak adlandırılan yeni bir sistem kurulmasına karar verdi ve 2024’ten itibaren belirlenen yeni ETS’nin, karayolu taşımacılığı için de uygulanacağı düşünülürse ciddi bir yol haritası ve program dahilinde hareket edilmezse rekabette oyuna çok geriden başlamış olacağız.”
Denizcilik sektöründe Yeşil Mutabakat’a uyumda atılan adımlardan en önemlisinin; Yeşil Liman uygulamaları olduğunu vurgulayan Ulusoy, bir diğer önemli adımın karayolu taşımacılığında elektrikli ya da yenilenebilir enerjiyle çalışan TIR’larımızın dönüşümünde söz konusu olan büyük maliyetlerin teşviklerle ya da vergi indirimi gibi uygulamalarla desteklenmesi olacağını ifade ediyor: “Karayolu taşımacılığında çevreye duyarlı araçların kullanımının artırılmasının yanı sıra intermodal taşımacılığın teşvik edilmesi, limanların demiryolu bağlantılarının kurulmasıyla transit taşımacılığın ve taşıma türleri arasındaki yük aktarmalarının kolaylaştırıldığı lojistik merkezlerin doğru kurgulanması gerekmektedir. Çevreye duyarlı teknolojilere yatırım yapılması, bu yatırımların teşvik edilmesi, transit taşımacılığın fiziki ve mevzuat altyapısının geliştirilmesi ve kolaylaştırılması gibi UTİKAD’ın dile getirdiği birtakım sektörel önerilerin, sektörün dijital ve yeşil dönüşümünde rol oynayacağına inanıyoruz.”

“Yeni mega limanlara ihtiyacımız var”
TÜRKLİM (Türkiye Liman İşletmecileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erdemir, 2021 itibarıyla değişik formda ve özellikte iskele, rıhtım, liman, şamandıra, dolfen ve platformlar dahil deniz ticaretine hizmet eden kıyı tesisi sayısının 207’ye ulaştığını, yük elleçleme hizmeti veren ve uluslararası yük trafiğine hizmet eden liman sayısının ise yaklaşık 90 civarında olduğunu belirterek, şu bilgileri veriyor: “2019, 2020 ve 2021 yılı karşılaştırıldığında toplam yükte 484 milyon ton, 496 milyon ton ve 526 milyon hacimlerine ulaşırken, konteynerde 11.59 milyon TEU, 11.63 milyon TEU ve 12.59 milyon TEU hacmine ulaşmıştır. Aynı dönemlerdeki oransal değişim ise yine sırasıyla toplam yükte %5.2, %2.6 ve %6, konteynerde ise %6.9, %0.3 ve %8.7 olarak gerçekleşmiştir. Ülkemizde hem toplam yükte hem de konteyner taşımalarında küresel verilerden farklı olarak artış sürekliliği sağlanmıştır. Bu durum ülkemizin dinamik yapısından kaynaklanmaktadır. 2022 ilk 7 ayında (2021’in aynı dönemine göre) toplam yükte %6.6, konteynerde ise %2.1 artış gerçekleşmiştir.”
Pandemi’den bu yana küresel gelişmelerle eşzamanlı olarak Türkiye’de de denizyoluyla taşınan yüklerin payının giderek arttığına dikkat çeken Erdemir, TÜİK’in de açıkladığı rakamlara göre dış ticarete konu taşımalarda tonaj olarak ithalat yüklerin %96’sı, ihracat yüklerinin ise %80’inin denizyoluyla taşınırken USD değer olarak hem ithalat hem de ihracat yüklerin %60’tan fazlasının denizyoluyla taşındığını aktarıyor: “Ekonomisi, çevreci özellikleri ve taşıma maliyetleri açısından denizyolunun üstünlüğü diğer taşıma modlarına göre giderek açılmakta, denizyolunun payı da giderek artmaktadır. Bu yönüyle denizyolu taşımacılığının ana merkezleri olan limanlar ülkelerin küresel rekabetteki en stratejik lojistik merkezleri haline gelmektedir.”
“Liman kapasitelerimiz geliştirilmeli”: Erdemir, denizcilik sektörünün dijital dönüşümün öncü sektörlerinden birisi olduğunu vurguluyor: “Dünya’da 80 civarında yarı ve tam otomasyona geçmiş limanlar olduğu gibi hemen hemen tüm limanlarda ve Türkiye’de dijital alt yapıların yer aldığını görüyoruz.  Özellikle küresel gelişmelerle eşzamanlı olarak başta konteyner limanlarımız olmak üzere liman otomasyonu ve operasyonlarda dijitalleşme süreçleri hızlı bir şekilde gelişmektedir. Önümüzdeki yıllarda başta ‘Block Chain’ uygulamaları olmak üzere insansız dijital uygulamaların daha da gelişeceği, limanların altyapılarının da bu gelişmelere son derece uygun olacağını göreceğiz. Diğer yandan tedarik zincirinde üs olmak için halihazırda limanlarımızın altyapısı yeterli olsa da önümüzdeki yıllarda artan yük talebine karşı liman kapasitelerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Aksi halde üretim sektörüne ve dış ticaretimize destek vermemiz mümkün olmayacak, ülkemizin uluslararası pazarlardaki rekabetçi gücü azalacaktır.”
Küresel ortalamanın 2 katı büyüme rakamları: Aydın Erdemir, şu bilgileri veriyor: Türkiye’nin limancılık sektörüne baktığımızda toplam yükte 1990-2021’de %253, 2000-2021’de %183 artış meydana gelmiştir. Sadece 2010-2021’deki büyüme oranı bile %51 seviyesindedir. 2021’de 500 milyon ton eşiği de aşılmıştır. Toplam yükte küresel büyüme rakamı %2.3 iken Türk limanları %3.8 büyümüştür. Konteynerde küresel büyüme oranı %3.6’ya karşılık Türkiye’de bu %6.6 seviyesindedir. Bu gelişmeler bize Türkiye’deki limancılık sektörünün küresel ortalamanın neredeyse iki katı seviyesinde büyüdüğünü göstermektedir ki bu ortalama büyüme hızının aynı şekilde devam edebileceğini söyleyebiliriz. Türkiye’de 2022’nin ilk 7 ayı değerlendirildiğinde 2022 yılı sonunda toplam yükte yaklaşık 560 milyon tona, konteynerde ise 13 milyon TEU’ya ulaşılacağı öngörülebilir.”
“Mevcut limanların kapasiteleri artırılmalı”: TÜRKLİM olarak gelecek vizyonuna çok önem verdiklerini, TÜRKLİM’in 2007’de ‘Türkiye Limancılık Sektörü Raporu: Vizyon 2023’ü, Haziran 2022’de ‘Türkiye Limancılık Sektörü 2022 Raporu: Vizyon 2050’ raporunu yayımladıklarına değinen Erdemir, 2050’de Türkiye’deki konteyner talebinin 41 milyon TEU’yu, toplam tonajın ise 1.3 milyar tonu geçeceğinin öngörüldüğünü ifade ediyor: “Sonuçlar önümüzdeki yıllarda birçok yük türünde sadece ekipman yatırımıyla kapasite artışının sağlanamayacağını göstermektedir. Türkiye’nin 2050’ye kadar mevcut liman kapasitesini 2-2.5 kat arttırabilmesi için hem mevcut limanlarımızın kapasite artışlarına ve hem de ülke olarak yeni mega limanlara ihtiyacımız vardır.”
Limanların talepleri: Limancılık sektöründe son yıllarda yapılan yatırımlarla sektörün büyük oranda çevresel dönüşümü ve hedefleri gerçekleştirebilmek için elektrikli ekipmanlara, vinçlere geçtiğini belirten Erdemir, burada en önemli sorunun kullanılan enerjinin yenilenebilir olmasıyla ilgili yapılan çalışmalar olduğuna dikkat çekiyor: “Özellikle ‘Cold-Ironing’ ya da gemilere limanlarda enerji temininin gelecek yıllarda bir zorunluluk haline geleceğini öngördüğümüzde limanların enerji ihtiyaçları gelecekte çok büyük oranda artacaktır. Liman sahalarında yer alan çatı alanları limanların kendilerine yeterli enerji üretimi için son derece kısıtlıdır. Bu açıdan özellikle limanların kendi ihtiyaçları için liman sahaları dışındaki uygun arazilerde lisanssız olarak GES ve/veya RES yatırımları yapmalarının önünün açılması için ilgili başta Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK olmak üzere ilgili bakanlıklar ve kurumlarla ortak çalışmalarımız ve girişimlerimiz başlamıştır. Bu konunun da limanlarımız lehine gelecek yıllarda çözüleceğini öngörüyoruz. Böylelikle limanlarımız kendisine yeterli olan yenilenebilir enerji sorunlarını da çözmüş, karbon-nötr hedeflerinde önemli aşamayı geçmiş olacaklardır.”
Limanların gelecekte yaşayabilecekleri darboğazlarının bugünden çözülmesi, gelişme ve büyümelerinin önündeki engellerin bugünden kaldırılması, limanların hızlı, etkin ve verimli çalışmalarının sağlanması, limanların üzerlerindeki ekonomik yüklerin mümkün olduğunca ortadan kaldırılmasının dış ticaret başta olmak üzere ülke ekonomisine, büyümesine ve gelir artışına fayda sağlayacağını vurgulayan Erdemir, sektörün taleplerini şöyle açıklıyor: “Genel olarak hizmeti verenin kim olduğuna bakılmaksızın limancılık hizmeti temel niteliğiyle ‘kamusal’ bir hizmettir. Limancılık faaliyetinden asıl faydayı sağlayan ülkenin temel ekonomik ve sosyal dinamikleridir. Bu nedenle limanların sorunlarının bugünden çözülmesi kamunun öncelikli hedefi ve stratejisi olmalıdır. Ülkemizin hızlı büyüyen dış ticareti limanlarımızda elleçlenen yük miktarlarını da olağanüstü şekilde artırmaktadır. Bu yük artışına karşın limanlarımızın zamanında yatırımlarla büyüyememesi gelecekte ciddi darboğazlar yaratabilecektir. Bugün birçok gelişmiş ülke limanlarında yaşanan darboğazlar beraberinde milyarlarca dolarlık kayıplara neden olacağı gibi ülkemizin gelişmesine ve büyümesinin de önüne engel olacaktır. Bunun örnekleri yakın zamanda Amerika’da Avrupa’da yaşanmıştır. Bu nedenle limanlarımızın gelişimi evrensel sürdürülebilirlik standartları çerçevesinde bir sürekliliğe sahip olmalıdır.”

“Tüm kardeş ülkelerin içinde olduğu coğrafyayı lojistik açıdan bir merkez haline getirmeyi amaçlıyoruz”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kırgız mevkidaşı Ceenbek Kulubayev ile Ankara’da gerçekleştirdikleri ikili görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, ikili ticaret hacmimizin ciddi şekilde (yüzde 64) arttığını belirterek, bu yılın sonunda 1 milyar dolarlık hedefe ulaşacağımızı kaydetti. Ulaşım ve nakliye alanında atılacak somut adımlara işaret eden Çavuşoğlu, “Türk Devletleri Teşkilatı olarak özellikle nakliye ve ulaşım konusunda sorunları çözmek ve engelleri kaldırmak için yoğun şekilde çalışıyoruz. Kırgızistan’dan Türkiye’ye kadar tüm kardeş ülkelerin içinde olduğu coğrafyayı lojistik açıdan bir merkez haline getirmeyi amaçlıyoruz” dedi.

Lojistik sektörü 20 milyar dolarlık ihracat hedefliyor
Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (HİB) bünyesinde yer alan yük taşımacılığı ve lojistik hizmetleri için Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlediği çalıştayda konuşan HİB Yönetim Kurulu Üyesi Murat Baykara, 2021’de 6 trilyon doları yakalayan küresel hizmet ticaretinin, 2022’de 7 trilyon dolara ulaşmasının beklendiğini, küresel talebin yeniden canlandığı bir dönemde dünya hizmet ticaretinden daha fazla pay almayı hedeflediklerini söyledi. Baykara, Merkez Bankası’nın verilerine göre, Ocak-Mayıs 2022’de bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 66.4 artışla 26 milyar dolar hizmet ihracatı yaptıklarını ve yaklaşık 10.9 milyar dolar hizmet ticareti fazlası sağladıklarını, taşımacılık hizmetlerinin yüzde 59 ile ciddi bir artış kaydettiğini paylaştı. Baykara, Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı desteklerle sektörün ilk defa mal ihracatı yapan sektörler gibi önemli desteklere kavuşmuş olacağını ifade etti: “Geçtiğimiz yıl 12.6 milyar dolar ihracat yapan sektörümüz açıklanan desteklerle 20 milyar dolar ihracat seviyelerine daha hızlı ulaşacak.”
Sektörün 2025 yılı hedefleri arasında mal ihracatıyla birlikte büyüyerek uluslararası lojistik gelirlerini 2025’te 20 milyar dolara, 2030’da 30 milyar dolara yükseltmek de bulunuyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.