KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Ekonomist Devrim Akyıl: “2024’ten önce toparlanma beklemiyorum”

EKONOMİST

Ekonomist Devrim Akyıl, Türkiye ekonomisinin hiper enflasyon sürecinde olduğunu belirterek çıkış için yol haritasının henüz oluşturulmadığını söyledi. Akyıl, hem ülkemiz hem global ekonomi için 2024’ten önce toparlanma beklemediğinin altını çizdi.

Ekonomist Devrim Akyıl, gerek siyaset gerek global enflasyon nedeniyle tüm dünyanın 2022’yi zor bir yıl olarak geçirdiğini, ülkemizin ise süreçten negatif anlamda daha fazla etkilendiğini söyledi.
Devrim Akyıl, “Ekonomide özellikle hatalı kararlarımız nedeniyle ekstra enflasyonun yaşandığı bir dönemdeyiz. İşin ilginci hatalarımızdan geri adım atmıyoruz. Ülkenin üstündeki riskler artarak devam ediyor. Arada bazı doğru hamleler yapılıyor ama bunların daha sonra tesadüf olduğunu görüyorum. Rekabetçi kur örneğin; doğru politikaydı. Ama rekabetçi kur olabilmesi için yeni politikalar daha  gerekiyordu. Bu yapılmıyor” dedi.
Ülkenin en önemli sıkıntısının enflasyon olduğunu ama onunla da mücadele edilmediğini paylaşan Akyıl, mücadeleye yönelik bir sinyalin de olmadığını kaydetti ve görüşlerini şöyle açıkladı: “Enflasyon ile mücadele net bir şekilde edilmiyor. Zaten seçime 1 yıl veya daha az süre kalan ülkelerde enflasyonla mücadele edilmez. İşin doğası da budur. Benim tek beklentim riskleri artırmadan mücadele verilebilmesi.”
Türkiye’de hem devalüasyon yapıldığının hem de cari açık verilmeye devam edildiğinin altını çizen Akyıl, “Son 6 aydır uygulanan politikalar birbiri ile korele değil. Kısa vadede günü kurtaran ama uzun vadede sorun çıkaracak Kur Korumalı Mevduat ürününü ortaya çıkardık. Ben karşı değilim. Bu ürünü kullanın, günü kurtarın sonra TL’yi onure edecek yeni ürünler çıkararak TL’ye dönüş sağlayın. Tasarruf TL olursa harcamada da imtina ederler. Biz yanlış bir algının içinde oturduk. Hiper enflasyondaymış gibi bir durumdayız. Algı bozuldu” diye konuştu.

“Kur korumalı mevduat hesabı sürdürülebilir değil”
Kur korumalı mevduat hesabının ülke için kanayan bir yara olduğunu paylaşan Akyıl, modelin mevduatta önemli bir noktaya geldiğini şu aşamada 800 milyar doların üzerine çıktığını hatırlattı. TL’de mevduatı olan insanların KKM’ye geçince dolarize olduğunun altını çizen Akyıl, görüşlerini şöyle aktardı: “KKM’de mevduat TL’de gibi görülse de ülkenin döviz riski artıyor. Ekonomimiz döviz girişi olan, dövize ekstra ihtiyaç duymayan bir ülke olsaydı KKM problem değildi. Ama Türkiye ithalata bağımlı ihracat modeliyle büyümeye devam ettiği için dolar bulmak zorunda. Kalem olarak döviz riskimiz devam ediyor. Kağıt üzerinde günü kurtarsak da sorun büyük. Çünkü ülkemizin net döviz rezervi ekside. Para politikasını yönetenler ise açıklamalarda da daha çok brüt rezervi kullanıyor. Oysa brüt dolar rezervi rezervin sizin olduğu anlamına gelmiyor. Net döviz rezervi size aittir ve sistemde kullanabileceğiniz rezervdir. Brüt borcu da kapsar. Çünkü ülkenin dolara olan ihtiyacı bitmiyor. Model değişmediği sürece de buradan çıkış yok.”

“Ortodoks politikalar yarar getirmiyor”
Ekonomik modellerin haftadan aya değişmediğini ve üretime dayalı büyümeye geçiyoruz söylemini alkışlanacak bir yaklaşım olsa da uygulamanın daha önemli olduğunu paylaşan Aykıl, görüşlerini şöyle aktardı: “Kişisel olarak Ortodoks ekonomik modellerin gelişmekte olan ülkelere faydalı olmadığını düşünüyorum. Birçok ekonomist arkadaşımın tersine 2022 ve 2013 arasındaki dönemi faydalı bulmuyorum. Ülkeye ciddi döviz girişi oluyordu ve biz bu dövizi doğru kullanmadık. Geçici bir zenginlik algısına kapıldık. 10 sene boyunca TL yüzde 33 değerlendi. TL’yi bu kadar değerli tutmaya gerek yoktu. Döviz giriyorsa biraz daha yukarı kurdan giriş sağlayabilirdik. O dönem giren dövizlerin hepsi kar ederek çıktı. O sırada tarım politikası bozuldu. Kendine yeter bir ülke iken değerli TL yüzünden üretim ithalattan pahalı hale geldi. Oysa bunların yapılmaması gerekiyordu. Sübvansiyon ile tarımı büyütmemiz gerekirken küçülttük. Üretime dayalı politikaya geçildiğini görmüyorum.” Tarım ve hayvancılığı küçümseyen bir yaklaşımın olumlu sonuç vermeyeceğinin altını çizdi.

“Stagflasyon tüm ekonomileri yıktı”
Global ekonomilerde ve ülkemizde uygulanan politikalar nedeniyle tasarruf alışkanlıklarını bozulduğunun altını çizen Devrim Aykıl, günümüzde yaşanan ekonomik daralmanın altında da bu bozulmadan sert dönüş sağlandığını savundu. Aykıl, “Ucuz para politikası nedeniyle insanların tasarruf yapmak yerine harcama eğilimindeydi. Pandemi ve savaş gibi olağanüstü olaylarda sistemin nasıl tıkandığını net bir şekilde gördük. Enflasyon+Durgunluk=Stagflasyon ile hem global ekonomi hem Türkiye yıkıldı. Dünyanın bu stagflasyondan kısa vadede kurtulması mümkün değil. Türkiye bu sürece avantajlı girecekken sıkıntılı girdi” dedi. Ülkemiz açısından konjonktürün iyi değerlendirilmesi gerektiğini savunan Aykıl, “Ülkemiz açısından iyimserim. Ama bizim dışımızdaki gelişmeler nedeniyle iyimserim. Çünkü dünya artık tek kutuptan çoklu kutuba doğru gidiyor. Bu sürecin başladığını görüyoruz. 2013 yılından bu yana batı ile ilişkilerimizin arası açılmış durumda. Bu durum bu dönem için lehimize bir gelişmedir. ‘Şu kadar kaynak veriyoruz, şunlar yapılsın’ denilemiyor artık. Bizi dışladılar. Eskiden o kadar çok ülkemizde yabancı sermaye var ki. Ama şimdi öyle değil. Eskiden tehditler hızla uygulanır ve ciddi para çıkışları olurdu. Ama 8-9 yıldır gelinen aşamada sert çıkacak sermaye de kalmadı. Tehditlerin yerine ortak nokta arayışları başladı. Bazı yumuşak yönden yanaşmaya başladı” bilgisini verdi.

“Ülkemizin ihtiyacı 200 milyar dolar"
Batının olumlu yaklaşımına rağmen ülkenin ihtiyacının 200 milyar dolar kaynak olduğunu savunan Akyıl, şu noktalara değindi: “Pragmatik politika iyi yapılıyor. Bir sabah IMF dost olabilir. Benim savunduğum bir konu değil yanlış anlaşılmasın. IMF, üretim odaklı bir ekonomi yerine parasının tahsilatına yoğunlaşır. Benim derdim şu; ülke şu anda öyle bir dik durabilir ki hem ulusalararası arenadan kaynak alır hem de Rusya ile ilişkilerinde kaynak sağlayabilir. Kayıt dışı sermayeyi rahat hareket ettiren bir ülkeyiz. Ruslar da kayıt dışı ekonomiden hareket ediyor. Şu anda Ruslar ile olan  kayıt dışı ilişkisi artarak devam edecek. Türkiye dik durmayı becerirse tarihinin en avantajlı konumuna geldi. Cumhuriyet tarihi boyunca şansın önüne geldiğini hatırlamıyorum. İyimserliğim de buradan geliyor.” Savaşın bir sebep değil bir sonuç olduğunu savunan Akyıl, sürecin iyi değerlendirilmesi noktasında ise Ak parti için fırsat yaratacağını savundu. Aykıl, bu kurdan ülkemize büyük paraların gelmeyeceğini yeni devalüasyonlara hazırlıklı olunmasını istedi.

“Ülkede süper enflasyon dönemi yaşanıyor”
Stagflasyonunun sadece ülkemize has bir sorun olmadığını ama en ağırının ülkemizde yaşandığını savunan Aykıl, dünya sıkı para politikasına dönerken bizim gevşek politika uygulayarak TL’nin değerinin yok edildiğini söyledi. Buradan bir çıkışın muhakkak olacağını ama şimdiden öngörüde bulunmanın imkansız olduğunu savunan Akyıl, şunları söyledi: “KKM olayı örneğin iki seçenekli olaya dönüştü. KKM’cilere çok para kazandıracaklar. Bu nasıl olur devalüasyon ile olur. Kur değerlendikçe 55 milyar dolar birikmiş paraya daha fazla faiz ödemeye başlayacağız. Riskimiz dolar bazında artacak. Bunu para basarak enflasyon yaratmaya devam edeceğiz. Orada ikinci seçenek ise hiper enflasyon mu? Depresyon mu? Türkiye süper enflasyon süreci içerisinde. Henüz hiper enflasyona girmedi. Venezüella dışında süreci yaşayan ülke yok ama biz böyle devam edersek hiper enflasyona aday ikinci ülke olacağız. Yaz ayları sıcak geçecek. Paranın TL’ye doğru evrildiğini görmezsek bu sefer yuvarlanacağız. Birazcık da olsa büyümeden feragat edip toparlanma sağlanmalı.” 2024’ten önce toparlanma beklemediğine dikkat çeken Aykıl, tasarruf için de değerli madenler, tarım arazisi ile hayvancılık alanının değerlendirilebileceğini öngördü.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.