KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Ekonomist Erkin Şahinöz: “2019’da kriz var: Türkiye küçülecek”

EKONOMİST

FED Eski Araştırma Grubu Direktörü ve Ekonomi Yazarı Erkin Şahinöz, 2019 yılında Amerikan borsa endeksi kaynaklı ciddi bir kriz bekliyor. ABD ve AB’nin etkileneceği krizden Türkiye’nin yara almadan çıkması ise imkansız. Şahinöz, “Türkiye’nin ekonomi göstergelerinde bozulmalar var. 2019 yılında ülkenin minimum yüzde 4 küçüleceğini düşünüyorum” uyarısını yapıyor.

FED Eski Araştırma Grubu Direktörü ve Ekonomist Erkin Şahinöz, 2019 yılında yurtdışı kaynaklı ciddi bir kriz bekliyor. Tezi hazır... Detaylandıracağız… Ama en son söyleyeceğimizi baştan belirtelim; bu krizden Türkiye’nin yara almadan çıkması imkansız. Şahinöz’e göre büyüme ve ihracat dışında genel olarak göstergelerde problemler var.
Şahinöz, iki gerçeği görmek gerektiğini belirterek, “Türkiye ekonomisinin bankacılık ve düşük kamu borcu diye adlandırdığımız iki tane güçlü iskeleti vardı. 1.5-2 yıldır bu iskelette bozulmalar var” diyor. Şahinöz, gördüğü sıkıntıları şöyle özetliyor: “Bankacılıkta kredinin mevduata oranı 150’ye çıktı. Yani sektör 100 lira mevduat topluyor dönüp bunu 150 olarak krediye veriyor. Bu oranın bu kadar yüksek olmaması lazım. Normalde bankalar topladığı 100 lira mevduatın 80 lirasını krediye verir geri kalan 20 lirasını ise devlet tahviline yatırır. Yani devlete borç verirdi. Bu yapı değişti. Dolayısıyla aradaki boşluğu ise sendikasyon ile dolduruyor, kısacası borçlanıyor. Ayrıca bankalarımız ağırlıklı Avrupa Birliği’nden kısa vadeli borçlanıyor. İçeriye ise uzun vadeli fon sağlıyor. Haliyle bu bir vade problemi sorunun karşımıza çıkarıyor. Türkiye daha önce 2008 ve 2009 krizlerine güçlü girmişti. Bunun güç unsurlarından biri tek haneli yani yüzde 7-7.5 oranındaki enflasyondu. Şimdi ise kurdaki yükselişin gıda kalemi üzerine yarattığı etki var. Çünkü gıda girdisi tohum, gübre ve mazot. Bunları ithal ediyoruz. Kur yukarı gidince gıda fiyatları da yukarı gidiyor.  Türkiye’nin ihracatı ithalata bağlı. Seviniyoruz çok ihracat yaptık diye. Ama bunun karşılığında ithalatımız da artıyor. İthal mallar kur yukarı gittikçe pahalılaşıyor. Dolayısıyla üreticinin girdi maliyetleri arttığı için bizde enflasyon olarak geri dönüyor. Çekirdek enflasyon Türkiye’de gelecekte enflasyonun ne olacağını gösteren bir göstergedir. Bugün itibariyle de yüzde 12 civarındadır. Görünür gelecekte tek hane olmasının zor oluğunu gösteriyor. Kur yukarı gidince enflasyon da yukarı gidiyor. Yüksek enflasyon problemdir. Bir diğer problemimiz ise mali disiplindeki bozulmalardır. 2006 ve 2016 arasında neredeyse yüzde 80 çıpa atmış Hazine iç borç çevirme oranı vardı. Hazine piyasaya 100 lira borç ödüyor 80 lira borç alıyordu. 20 lira da borç azaltıyordu. Dolayısıyla kamu borcu azdı. Şimdi bu oran yeniden yüzde 100’ün üzerine çıkmaya başladı. Bu da devletin aslında özel sektörün kaynağına biraz rekabet yarattığı anlamına geliyor. Kaynak sıkışıklığında bir de sahada devleti yoğun görmek faizlerin düşmesine engel olacak faktör olarak karşımıza çıkıyor.”

Peki bankalar neden bu yöntemi tercih etti?
Erkin Şahinöz, Türkiye’nin kaynak ve tasarruf problemini hatırlatarak, şu açıklamayı yapıyor: “O nedenle yabancı yatırımcıya nasıl gelirsen gel yeter ki gel diyoruz. Ama limitler bu kadar aşılmalı mıydı? Bana sorarsanız aşılmamalıydı. 15 Temmuz’dan sonra KOBİ’ler krediye ulaşmada dondu kaldılar. Kredi Garanti Fonu ise bu dönemde deyim yerindeyse KOBİ’leri ipten almıştır. Ama şunu bilmek gerekiyor KGF ile açılan kredilerden çok önemli boyutu yeniden yapılanmaya gitti.” Ekonomide yaşanacak bir zafiyette güçlü kredi genişlemesinin tahsili gecikmiş alacak olarak dönebileceği uyarısını yapan Şahinöz, bunu belirleyecek noktanın da ekonomideki büyüme rakamları olacağını paylaşıyor. Ekonominin yüzde 4.5-5 büyümeyi sürdürüp sürdüremeyeceğinin önemli olduğunu aktaran Şahinöz, 2009’da yaşanacak global bir krizin her noktada belirleyici olacağını öngörüyor.

2019’a dikkat, global kriz geliyor
Erkin Şahinöz, 2019 yılında küresel bir ekonomik krizin olacağını öngörüyor.  Krizi neyin tetikleyeceğini şöyle anlatıyor: “Finansal piyasaların tamamında -bunu birçok göstergede takip ediyoruz- fiyat kazanç oranlarında tarihin en pahalı balonu var. Bu büyük (aşırılaşmış) balon yatırımlara insanlar el parasıyla girmişler. Dolayısıyla finansal piyasalardaki bu balon patlayacak. Daha net açıklamak gerekirse; yatırımlar çok yüksek maliyetli oldu. Şirket hisse senetleri fiyatları, devlet tahvili fiyatları balonlaştı. Emtia fiyatları hariç her yerde bunu görmek mümkün. Başlangıç yeri belli; ABD Borsa Endeksi. Burada başlayacak sert türbülans veya düşüş anında kendini gösterecek ve AB’ye sıçrayacaktır. Türev ürünlerin önce yavaş yavaş sonra hızlanarak patladığı daha sonra ise şirketlerin finanslarını alt üst ettiği gerçek anlamda bir finansal deprem olacaktır. Bu kaçınılmaz. Yanılırsak sadece bir çeyrek sapar. Ama 2019’u aşmaz.”
Beklentileri oranında bir krizin gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin hasar almadan, büyüyerek çıkmasının zor olduğunu açıklıyor. Çünkü 2013’ün Mayıs ayından beri ekonomi dışı hadiselerle fazlaca zaman kaybedildiğini düşünüyor; siyasi istikrar devam etse de Türkiye’nin dışarıdan gelen krizden negatif olarak etkileneceğini öngörüyor. Şahinöz, “Türkiye 2019’da, 2008 ve 2009 yılında yaşadığı küçülmeyi yaşayacaktır, bu kez teğet geçmeyecektir. GSYİH’da yüzde 4- 5 oranında bir küçülme yaşanacaktır” diyor.

Mali disiplin eşittir kur istikrarı
Türkiye’de son dönemlerin en popüler konusunu kur oluşturuyor. Şahinöz, Türkiye’de mali istikrarın sadece ve sadece kur istikrarıyla sağlanacağını düşünüyor. Kurun aynı zamanda güven barometresi olduğunun altını çizen Şahinöz, kurun yükselmesinin aynı zamanda sırtında 210 milyar dolar döviz borcu olan özel sektörü ciddi etkilediğinin altını çiziyor. Ve Merkez Bankası’nın kurun yükselmesini seyretmemesi önerisinde bulunuyor. “Merkez Bankası faiz yükünü çok artırmadan kura müdahale etmelidir. Örneğin; geç likidite penceresini 17’ye çekerdim. Fonlamanın tamamını da oradan yapmazdım. Fonlamanın tamamını biraz aşağıdaki pencereden yapardım. Ortalama faizi bugünkü düzeyde tutardım. Geç likitide penceresini yukarı çekmek şu mesajdır: ben yeri gelirse bu anormal güçlü silahımı kullanmaya hazırım. Bu doları alan yatırımcıda korku yaratır. Merkez Bankası’nın bu korkuyu yeniden yaratması lazım. Ayrıca MB’yi eleştiren taraftayım. Bu sorunun yükselişinde çok kayıtsız kalmıştır. Bunu anlamakta da zorlanmaktayım.”  Şahinöz ayrıca MB’nin yönetiminde banka CEO’sunun görev yapması gerektiğini savunarak, MB’nin faiz indirdiği veya kaldırdığında sonucunun görülmesi açısından bu değişimin avantaj sağlayacağını düşünüyor.

Yeniden yapılandırmalara dikkat
Ekonomide son aylarda önemli bir gelişme var. Türkiye’nin önde gelen grupları borçlarına karşı bankalardan yeniden yapılandırma talep ediyor. Gerçekten sıkıntıları var mı? Bu taleplerin sektörel yansımaları olur mu? Erkin Şahinöz, şöyle yanıtlıyor: “Grup ismi vermeye gerek yok ama bu durum herkesi endişe ettiriyor. Türkiye’de reel sektörün –bankalar, merkez bankası ve hane halkı dışında- tamamen büyük ve KOBİ ölçeği işletmelerin net döviz borcu 210 milyar dolar. Bu büyük bir hadise. İşletmeler bu döviz borç yükünü 1.80’den 4.20’ye kadar sırtında taşıdılar. Ve zaten müthiş kur farkı zararı yazdılar. Karlar eridi ve artık tıkandı. Yükselen kur Türkiye’de işletmeleri; hem faiz yükü açısından hem de dövizde açık pozisyonu açısından vuruyor. Bu firmalar finansal açıdan zorlandıkları için yeniden yapılanma istiyor. Borçlunun alacaklıyla meydan okuduğu bir dönemden geçiyoruz. Emsalleri de arka arkaya gelecektir. Bu durum bankalara ekstra kaynak yükü getirecektir. Dolayısıyla KOBİ’lere açılan kaynaklarda daralmalar olabilir.” 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.