KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

4.Uluslararası Genç Girişimcilik Kongresi

ETKİNLİK

MÜSİAD’ın 4.’sünü düzenlediği Uluslararası Genç İşadamları Kongresi’nde Türkiye’yi geleceğe taşıyacak ana kaynağın yeraltındaki değil, yerüstündeki insan kaynağı zenginliği olduğu vurgulandı.

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Gençlik Kurulu tarafından geleneksel hale getirilen, Uluslararası Genç İşadamları Kongresi’nin 4.’sü bu yıl 50 farklı ülkeden 1.500 işadamının katılımıyla Haliç Kongre Merkezi’nde, “İş Dünyasında Rızk ve Risk İkilemi” temasıyla düzenlendi. Kongrenin açılış konuşmalarını MÜSİAD Gençlik Kurulu Başkanı Faruk Akbal, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, İslam Kalkınma Bankası CEO’su Khaled Al- Aboodı, İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Murat Kalsın, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan yaptı.

“MÜSİAD bir meydan okumadır”
AB Bakanı ve Başmüzakareci Egemen Bağış, konuşmasında kongrenin, Türkiye’nin gençliğine fırsat verildiğinde ne kadar güzel işler ortaya koyulduğunu gösterdiğini söyledi. Bağış şöyle konuştu: “MÜSİAD’ın kendisi, bir iddianın bir meydan okumanın neticesidir. O iddianın üzerine bir de genç MÜSİAD’ın dinamizmi eklenince, ortaya gerçekten çok farklı bir tablo çıkıyor. Bu da Mevlana’nın bize söylediği ‘Güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin’ sözünün ne kadar geçerli olduğunu ortaya koyuyor.”

Risk olmadan, rızk olmaz
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, konuşmasında MÜSİAD’ın hamurunda adeta tuzu olduğunu belirterek, hükümet olarak kadınlara karşı pozitif ayrımcılık yaptıklarını, bundan sonra toplantının “işadamları” yerine “iş insanları” adı altında yapılması gerektiğini söyledi. Çağlayan, MÜSİAD’ın Ekonomi Bakanlığı’nın iş ortağı olduğunu kaydetti: “MÜSİAD’ı çözüm ortaklarından biri kabul ediyoruz. Ticaretin, rızkın önemini ve riskin ne olduğunu birçok katılımcımız bu toplantıda paylaşacak. ‘Rızkın 10’da 9’u ticarettendir.’”

Gençliğimiz, gücümüzdür
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, her dönem daha güçlü ve verimli hale gelen kongrenin bu yılki “rızk ve risk ikilemi” temasının, içinde bulunulan konjonktürü açıkladığını söyledi. Özellikle gelişmiş ülkelerin 2008 krizinde, risk ve rızk arasındaki ikilemi dengeleyemediğini vurgulayan Olpak, aşırı risk iştahının, uluslararası finansal sistemin adeta küresel bir terör estirmesine, etkilerinin de hala devam etmesine neden olduğunu kaydetti. Küresel aktörlerin sürekli risk transfer etme eğiliminin, krizi mütemadiyen besleyen bir çarkın oluşmasını tetiklediğini aktaran Olpak, finansal sistemin, rızkı sağlamak için değil, risk üstüne risk bindirecek bir sarmalın, türev varlıkların oluşması üzerine kurgulanınca, riski doğru yönetemeyen bir sistem haline dönüştüğünü anlattı.

Adil bölüşüm
Nail Olpak, gelişmekte olan ülkelerin özellikle krize kadar, küresel ticaretin genişlediği periyotta, rızklarını arttırma yolunda ilerlediğini dile getirdi: “Yüzyıllar boyunca sanayi üretimini Batı’nın elinde tuttuğu ve dolayısıyla ne insan kaynağının gelişiminde, ne de sermaye birikiminde atılım imkanı bulamayan gelişmekte olan ülkeler, dünya ekonomisindeki paylarını biraz daha arttırdı. Kriz sonrasında dünya hangi istikamete gidecek? Gelecek 10 yıl gelişmiş ekonomiler büyümelerini sürdürülebilir kılabilecekler mi? Dünyanın yeni ekonomik ve siyasi güç haritası içinde nerede yer alacaklar? Bunları hep birlikte göreceğiz. Daha da önemlisi, gelişmekte olan ülkeler, yeterince sanayileşemeden, Batı’dan gelen teknoloji-yoğun ürünlerin tüketim havuzları olmaya devam mı edecekler? Yoksa, beklenen sıçramayı yaparak kendi sanayilerini inşa etmiş, rızk esasının hakim olduğu, gelirin adil bölüşüldüğü toplumlar haline mi gelecekler?”

Erdemli iş insanı olmak
Olpak, gençlere ve insanlığa yapılacak yatırımın önemine dikkat çekti: “Bizim coğrafyamızın geleceğe taşıyacağı ana kaynağı, yeraltı zenginliklerimiz değildir. Bilakis, yerüstü zenginliğimiz olan insan kaynağımız, gençliğimizdir. Gücümüz de buradadır, yatırım alanımız da buradadır. Sahip olduğumuz gençliği üzerine bina edeceğimiz ana taşıyıcı akslar ise eğitim ve yine eğitimdir. Ana ocağında aldığımız eğitimden, son nefesimize kadar, kişisel gelişimimizi sağlayacak bir eğitimden bahsediyorum. Dünya ile entegre ama bir o kadar da bizi biz yapan değerleri yaşatan bir eğitim. Batı literatüründe, kişisel gelişim, yaptığınız eylemlerle ölçülüyor. Ne kadar taşı üst üste koydunuz? Bununla ölçülüyor kişisel gelişiminiz. Ancak, biz, amel-niyet ilişkisini yok sayamayız. Bizim değerlerimiz, gençlerimizin yalnızca amelleri ve bu dünyada gerçekleştirdikleri başarılı girişimlerden ibaret değildir. Tüm bunların yanısıra erdemli iş insanı olma niyetleri de bir o kadar önemlidir. Genç MÜSİAD’ın da en önemli farkı erdemli genç iş insanlarının ocağı olmasıdır.”

Hami Yatırımcılık Modeli
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Gençlik Kurulu Başkanı Faruk Akbal, Melek Yatırımcılık modeline alternatif olarak “Hami Yatırımcılık” modelini geliştirdiklerini belirterek, MÜSİAD için “Rızk” kavramının maddi kazançtan daha fazlasını ifade ettiğini ve “Risk” kavramını da yüzeysel anlamıyla değil, toplumsal sorumluluk bilinciyle ele aldıklarını söyledi.
Melek yatırımcılığa alternatif olarak Hami Yatırımcılık modelini Akbal şöyle özetledi: “Melek yatırımcılık, bu toprakların iş yapma biçimine, sosyokültürel değerlerine, uygun hale getirilmeden uygulandığında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Hami Yatırımcılık modelinde işin merkezine kazancı değil genç girişimciyi koyduk. Hami Yatırımcılık modelinde, hami yatırımcı yatıracağı sermayeye karşılık en fazla yüzde 40 hisse satın alabilecektir. Çünkü genç girişimcinin, işinin hep birincil sahibi olarak kalmasını önemsiyoruz. Hami Yatırımcılık, yatırımcının sadece nakdi sermaye koymasının yetmeyeceği bir anlayıştır. Hami Yatırımcılık kültürünü gençlerle hızlıca buluşturmak için ‘100 Fikir 100 Şirket, 10 Milyon Destek’ projesini 2 ay önce başlattık ve bugün 500 nitelikli proje başvurusu ile karşınızdayız. Ümidimiz bu başvuruların Türkiye ve dünyada ses getirecek projeler olmasıdır.”

İslami finansman yatırım araçları
İslam Kalkınma Bankası Üst Yöneticisi (CEO) Khaled Al-Aboodi ise Kongre’nin İslam aleminin ekonomi vizyonuna büyük katkı sunacağını söyledi. Aboodi, dünyada yaşanan küresel krizlerin İslami finansman yatırım araçlarının önemini her geçen gün artırdığını belirtti. Müslüman dünyasındaki özel sektörün kaynaklara erişim ve dünya genelindeki kazancın eşit dağılımı için kilit bir rolü olduğunu aktaran Aboodi, kamu ve özel sektör paydaşlarının alternatif finansal yatırım araçlarına önem vermesi gerektiğini ifade etti.

Kanaat kavramı önemli
Kongrenin ikinci gününe katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, fikirlerin, bilginin, ürünlerin, insanların kolayca dünyada yer değiştirebildiği dönemde iş yapma şekillerinin değiştiğini söyledi: “Biz ekonomi kelimesini daha geleneksel ifadesiyle iktisat olarak ele aldığımızda, iktisatın aynı zamanda aşırı gitmeme, davranmama, makul hareket etme gibi anlamları da kapsadığını görüyoruz. İktisat kavramı ekonomik faaliyetlerini yürütürken akılcı davranmasını ve makulü hedeflemesini bizlere söylüyor. Aşırılığın her türlüsü beraberinde ciddi problemleri getiriyor. Ekonomik istikrar açısından ölçülü olmayı esas alan kanaat kavramına önem vermemiz gerekiyor. İktisadi ve ticari hayatta kanaatkar olmak aşırı kar arzusu yerine daha iyiye ulaşmak, iyiyi üretmek ve toplumun ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verebilmek için çaba içerisinde olmak demektir.” Babacan, gereğinden fazla tüketim eğiliminin ekonomik sistemin tüm dengelerini bozduğunu aktararak, “Aşırı tüketim ve israfın sonucunda doğal kaynakların ve çevrenin tahribatını hep beraber gözlemliyoruz” dedi.  

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.