KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Ulusal Kalite Hareketi “Mükemmellik”ler tescillendi

ETKİNLİK

KalDer ve TÜSİAD tarafından 22.’si düzenlenen “Türkiye Mükemmellik Ödül” töreninde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Kategorisi’nde Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü’nü “Method Research Company” kazandı. Türkiye Mükemmellik Ödülleri’ni ise Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Coca Cola İçecek Bursa Fabrikası, Damla Doğal Kaynak Suyu, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü aldı.

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ve TÜSİAD işbirliği ile düzenlenen 23. Kalite Kongresi ve 22. Türkiye Mükemmellik Ödül Töreni, 18-19 Kasım tarihlerinde yaklaşık 3 bin kişinin katılımıyla İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
KobiEfor’un iletişim sponsoru olduğu organizasyon bu yıl ‘Mükemmelliği Yaşamak’ ana temasıyla iş dünyasını buluştururken 4 özel ve 16 paralel oturuma sahne oldu.
23. Kalite Kongresi’nin açılış konuşmalarını KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Cansen Başaran Symes yaptı.
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, konuşmasında; Türkiye’nin son yıllarda büyük sıkıntısı olan iş sağlığı ve güvenliği konusuna dikkat çekti. Doğan, “KalDer olarak iş sağlığı ve güvenliğinin, toplam kalite yönetimi gibi bir yaşam biçimine dönüşmesi ve kültürümüzün bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz” dedi. İstatistiklerin, yapılanmanın yetersiz olduğunu gösterdiğine işaret eden Doğan, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünyada günde yaklaşık 1 milyon iş kazası gerçekleştiğini ve iş kazalarında yılda yaklaşık 2.3 milyon insanın hayatını kaybettiğini aktardı. Doğan, insan hayatının karşılanamayan bir değer olduğunu ve iş kazalarının ekonomik etkilerinin yanısıra başka etkilerinin de bulunduğunu belirterek, yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin tüm değerleri olumlu yönde etkileyeceğini söyledi. Doğan, şunları kaydetti: “KalDer, bu sorumluluğun gereği olarak farklı sektörlerden gelen gönüllü katılımcılardan oluşan iş sağlığı ve güvenliği çalışma grubuyla, daha önce yapılan çalışmalara hız katmıştır. Temel amacımız birey, kurum ve kuruluşlarda farkındalığı artıracak ve kültürel gelişimi sağlayacak çalışmalarda bulunmaktır. KalDer olarak iş sağlığı ve güvenliğinin toplam kalite yönetimi gibi bir yaşam biçimine dönüşmesi ve kültürümüzün bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda gönüllüyüz. İnanıyoruz ki öncelikle eğitim kurumlarımız, kamu otoritelerimiz, işverenlerimiz, sendikalarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız bu farkındalığın gelişimine sahip çıkacaktır.”
Gerek küresel rekabet şartlarında gücü artırmak, gerekse de riskleri karşılamada bir “kurumsal kalite seferberliği”ne ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Doğan, aynı dili konuşan ve hedefe yönelen kamu kurum ve kuruluşlarında ve özel sektör işletmelerinde, toplum gönüllüleri oluşturulması gerektiğini söyledi.

Güç savaşı yerini inovasyona bıraktı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cansen Başaran Symes, değişim ve rekabetin, yıkıcılığını tüm alanlarda hissettirdiğini belirterek, dünyanın en büyük şirketlerinin bugün orta sıralarda yeraldığını, yarın ise isimlerinin dahi hatırlanmayacağı bir döneme girildiğini hatırlattı. Symes, şunları kaydetti: “Geçmişte doğal kaynaklar ve hammadde üzerinden yürütülen güç savaşının, yerini bugün yeni fikirler ve inovasyon yarışına bırakmasıyla, insan zekasının ürünü olan fikir ve yaratıcılık, bilgi ekonomilerinin ana üretim aracı haline geldi. İnsana yatırım yapan, bilim ve teknoloji üreten ülkeler, ekonomik büyümelerini sürdürülebilir hale getirirken, teknoloji oluşturma kapasitelerini de artırma şansını yakalıyor. Türkiye’de yeni fikir ve yaratıcılık yaygın olmasına rağmen maalesef bu hazineyi yeterince iyi değerlendiremediğimizi görüyoruz.
Son yıllarda ekonomik performansıyla dünyanın önde gelen ülkeleri arasına giren Türkiye'nin, ihracat dengesini sağlaması ve ekonomisini bir üst seviyeye taşımasının yolu, bilgi ekonomisine dönüşümden geçmektedir. Bu dönüşümde, Türkiye'nin bilişim teknolojisini kullanarak verimliliğini artırmasının yanısıra katmadeğeri yüksek, yenilikçi, çevreyle dost, küresel norm ve standartlara uygun ürünler üretmesi ve bunları kendi markalarıyla dünya pazarlarında yarıştırması gerekiyor.”

Sevilerek yapılan mükemmelleşir
KalDer’in ilk gün gerçekleşen ‘Özel Oturum’ bölümünün konuğu Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu oldu. Zorlu konuşmasında, kaliteye 50 yıl önce bu kadar değer verilseydi şu anda çok farklı yerlerde olabileceklerini belirterek, yenilik yapılmazsa ilerlemenin gerçekleşmeyeceğini aktardı. Ahmet Zorlu, kalite kültürünün aileden ve insanın içinden gelmesi gerektiğini ifade ederek, kaliteyi kurum kültürü olarak benimseyen kuruluşların ve yöneticilerin mükemmeli yaşama hedeflerine en kısa sürede ulaşacaklarının altını çizdi. Girişimci ya da yöneticinin işinde yenilikçi ve öngörülü olması gerektiğini vurgulayan Zorlu, severek ve heyecan duyularak yapılan tüm iş süreçlerinde mükemmelin yaşanacağını aktardı.

Türk Kültüründe Yönetmek
“Yabancı Yöneticiler Gözünden Türk Kültüründe Yönetmek” oturumuna Bosch Türkiye Temsilcisi ve Genel Müdürü Steven Young moderatörlüğünde gerçekleşti. Oturuma; Mercedes Benz Türk CEO’su ve Başkanı Rainer Genes, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, IBM Türkiye Genel Müdürü Isabel Gomez Cagigas da katıldı.
- Steven Young, Türkiye’nin kendisi için macera olduğunu, 3 yıllığına geldiğini ancak 19 yıldır Türkiye’de yaşadığını belirtti. Şu anda 10 bini aşkın çalışanıyla Türkiye’nin en köklü yabancı kuruluşlarından biri olduklarını belirten Young, Türkiye’de iş yapmanın ilginç yanını ise şöyle anlattı: “Türkiye’de tepeden dikte bir sistem var. Alttan yukarı meydan okuma yok. Statükoya karşı gelme olmuyor. Niye olduğu sorulmuyor.”
- Mercedes Benz Türk CEO’su ve Başkanı Rainer Genes ise artık bir Türk şirketi olduklarını ve 5 bin 500 çalışanlarının Türk olduğunun altını çizdi. Aksaray ve İstanbul’daki insan yapısının farklı olduğunu belirterek, “Türk mavi yakalılar dünyanın en iyisidir. Almanya’da işçiyi cumartesi mesaiye çağırmak için sendikalarla günler öncesinden görüşmek gerekirken Türkiye’de bunun için bir cümle söylenmesi yeterli. Ama mavi yakalıları sürekli ittirmek ve yönlendirmek gerekiyor. Türkiye’de şirketler aile kavramıyla gelişiyor. İdeal patron ise babavari olmalı. Patronun işi kontrol etmesi çalışanı motive ediyor.”
- IBM Türkiye Genel Müdürü Isabel Gomez Cagigas ise kendisinin İspanyol olmasından kaynaklı olarak Türk kültürüne adaptasyonda hiç zorlanmadığını aktardı. Türkiye’de şirketlerin aile gibi algılanmasının çalışan motivasyonunda önemli olduğunu belirterek, “Şirketlerde aile kültürü var. İlişkiler yukarı aşağı şeklinde gerçekleşiyor dolayısıyla inovasyon biraz geride kalıyor” diye konuştu.

Ekonomi ve İstihdamın Can Simidi Girişimcilik
“Ekonomi ve İstihdamın Can Simidi Girişimcilik” Oturumu’na Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdür Yardımcısı Sadi Özdemir moderatörlük yaptı. Oturuma Evebirilazım.com'un Kurucusu Veysel Berk ve Daikin Türkiye CEO'su Hasan Önder katıldı.
- Veysel Berk, Türk insanının girişimci bir ruhu olduğunu, ancak düşünce yapısının ‘onlar yapıyorsa, ben de yaparım' yönünde olduğunu aktardı. Berk, insanın hatalarından sonuçlar çıkarmasının önemli olduğunu hatırlatarak, büyük hataların büyük inovasyonlara neden olabileceğinin altını çizdi. Berk, “İnovasyon için de profesyonel bir ekip gerekiyor. Çünkü arkadaki ekibin sürekli inovatif çalışmalar yapması gerekiyor” dedi.
- Hasan Önder ise Türkiye’de girişimciliğin teşvik edilen bir durum olmadığını, Türk insanının çok heyecanlı davrandığını ve hemen aksiyonun içine atıldığına dikkat çekti. Önder, yürüttükleri çalışmalara ilişkin şu bilgileri verdi: “KOSGEB desteği sayesinde 100 tane kadın girişimciyi 2 yıl içinde iş sahibi yapacağız. Daikin Türkiye, 160 ülke arasında inovasyon ödülü aldı. Şirket için sürekli yeni stratejiler geliştiriyoruz. Daikin Türkiye her yıl yüzde 100, hatta bazen yüzde 200 büyüme oranlarını yakaladı.”

Yönetim Kadının Hakkıdır
“Yönetim Kadının Hakkıdır” oturumuna İnkur İngilizce Kurumu Kurucu Direktörü Gökçiçek Doğan moderatörlük yaptı. Oturuma Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin, Milletvekili Şafak Pavey, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis ile Eski İzlanda Dışişleri Bakanı Ingibjorg Solrun Gisladottir katıldı.
- Ingibjorg Solrun Gisladottir, dünyanın gelişmiş toplumlarında dahi cinsiyet eşitliğinin yakalanamadığını belirterek, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için birinci olarak geniş çaplı kadın hareketleri yaratılmalı ve sesin çıkarılması gerekiyor. İkinci olarak da bir siyasi gücün yanında yeralınmalı. Bu iki unsur olmazsa kadının toplumdaki yeri sağlanamaz” dedi. Tüm dünyada ana meselenin kadına şiddet olduğunun unutulmamasını isteyen Gisladottir, olayların özel veya münferit görülmemesini insan hakları ihlali olarak kabul edilmesi gerektiğini aktardı.
- Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, kadın haklarının savunulması gereken bir noktada olduğunu belirterek, 7 ülkede görev aldığını, birçok başarılı örneği görmesine rağmen örneklerin yetersiz olduğunu aktardı. Daha fazla başarı örneklerinin yaratılmasını isteyen Gelis, kültürel değişim olmadan algı değişiminin de olmayacağının altını çizdi.
- CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey ise kadının ancak çağdaşlıkla güçlendiğinde eşit cins olabildiğini, kadının siyasette yeralmasının lüks olmadığını, bunun refah ve bilgi düzeyinin gereksinimi olarak ortaya çıkan doğal bir sonuç olduğunu anlattı.
- Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise güçlü toplum için güçlü kadınlar gerektiğini belirterek, 12 yıllık sürede kız çocuklarının okullaşma oranının yüzde 80’lerden yüzde 100’lere, orta öğretimde yüzde 55’ten yüzde 65’e gelindiğini dile getirdi. Eğitimin önündeki bütün engelleri kaldırmak için çalıştıklarını belirten Şahin, kadın meselesiyle ilgili her türlü önerinin parlamentodan en hızlı çıkan kararlar olduğunu aktardı. Bu yaklaşımın kadının toplumda önemsendiğinin bir göstergesi olarak görülmesini isteyen Şahin şunları aktardı: “Kadın teşkilatlarının güçlendirilmesi konusunda 81 ili dolaştım. Anadolu’daki kadını çok iyi anlamak, erkekteki bakış açısını değiştirmek, daha doğuştan eşitsizliği çözecek büyük bir yapısal dönüşüm gerçekleştirmek gerekiyor. Bu meseleler, temel hak ve özgürlükler, demokratikleşme konusunda istenilen noktada olunmadığı için gündeme gelmiyordu. Şimdi bu toplumsal bir sorun olarak karşımızda duruyor ve herkes kadınları korumak için fikir üretiyor. Bunların hepsi çok ciddi şekilde, bakanlığım döneminde en çok kafa yorduğumuz meselelerdi.”

Şirket Evlilikleri ve Değişim Yönetimi
“Şirket Evlilikleri ve Değişim Yönetimi” Oturumu’na  24 TV Ekonomi Editörü Zeliha Saraç başkanlık yaptı. Oturuma Viko’nun CEO’su Nusret Kayhan Apaydın, Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman ve Vaillant Group Türkiye CEO’su Dr. Axel Busch katıldı.
- Nusret Kayhan Apaydın, Viko’nun gelişim süreçlerinden ve attığı adımlardan bahsederek, karşılıklı güvenin ortaklıklarda anahtar kelime olduğunu söyledi. Apaydın, şirketler arası kültürün çok önemli bir husus olduğunu dile getirdi. Büyük liderlerin değişime öncülük etmelerinin şart olduğunu öne süren Apaydın, “Organizasyonlar liderlerin aynasıdır” dedi.
- Dr. Axel Busch ise doğru kalibrasyonu tutturmanın önemli olduğunu ve bunun bir süreç aşaması olduğunu aktardı. Gençlerin kariyer konusundaki düşüncelerinin farklı olduğuna değinen Busch, her farklı jenerasyonda yeni baştan başlandığını ve bu durumun çok zor bir süreç olduğunu, farklı dünyaları biraraya getirmenin kolay olmadığının altını çizdi.
- Hakan Bayman, şirket öncelikleri ve ortaklık öncelikleri adına bir platform oluşturulursa işlerin daha kolay yürüyeceğini söyledi. Yüzde 50 ortaklıkları yürütmenin oldukça zor olduğunu aktaran Bayman, “Bazı durumlarda iki tarafın da onayını almak gerekiyor. İki kültüre de saygı duymak lazım. Bu bir şarttır. İki tarafın da birbirini değerli hissettirmesi lazım. En alt kademeden en üst kademeye birliktelik çok önemlidir” diye konuştu.
- Zeliha Saraç ise insan faktörünün önemli olduğunu ve her ülkenin kendine ait farklı vizyona sahip olduğunu söyledi.

Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi
“Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi” oturumuna adE Akarsu Danışmanlıktan Timur Akarsu başkanlık etti. Oturuma Türk Hava Yolları Müşteri İlişkileri Müdürü Tuba Toptan Yavuz, Opet Pazarlama ve İletişim Genel Müdür Yardımcısı Timuçin Güler, Turkcell Müşteri Deneyimi Yöneticisi Esra Adalı Ayas katıldı.
- Timur Akarsu, müşteri beklentisinden, müşterinin ürünü kullanmadan önceki tutumundan ve bu değişkenin anlaşılmaya çalışmasından bahsetti. Algılanan kaliteye değinen Akarsu, müşterinin ürünü aldıktan sonra ne gibi sorunlar yaşadığının algılanması gerektiğini belirtti.
- Esra Adalı Ayas; karlı büyümenin bütün şirketlerin odağı olduğunu vurguladı: “Müşterilerimizin ihtiyacı neyse biz onu yapıyoruz ve bu şekilde büyümemizi sürdürülebilir hale getirmeye çalışıyoruz. Müşterilerimizi özel hissettirmeye çalışıyoruz. Bu da bizi tavsiye etmelerini sağlıyor.”
- Tuba Toptan Yavuz, THY’nin ciddi anlamda büyüme geçmişi olduğunu ve bu süreçte önemli tecrübe kazandıklarını aktardı. Yavuz şunları söyledi: “Biz kendimize dışarıdan baktığımız için daha rekabetçi ve daha hırslıyız. 108 ülkeye hizmet ve 219 şehre uçuyoruz. Sadece Türk olmak ve Türkiye’de bulunmakla beklentileri karşılayamazsınız. Son zamanlarda karşımızdaki müşteriyi dinleme metodu geliştirdik. Şirketimizin en büyük özelliği enerjik ve çevik olmasıdır. THY bulunduğu ülkedeki kültür ve beklentiye göre hizmet götürüyor. En mükemmeliz diyemeyiz ama her zaman daha yukarıya doğru hedef koyuyoruz.”
- Timuçin Güler, Opet’in gündeminde müşteriyi tanımak olduğunu ve bunun için müşteri kartları yaptıklarını söyledi.

II. GÜN
“Bir Orkestra Şefi Gibi Yönetmek”

KalDer’in ikinci günü Özel Oturumu Yönetim Danışmanı ve Orkestra Şefi Itay Talgam’ın sunumuyla açıldı. Itay Talgam, kurumlara liderlik eden kişilerin yönetim süreçlerini doğru yönetebilmeleri için adeta bir orkestra şefi gibi yönetmeleri gerektiğini ifade etti. Bu kapsamda, yönetim süreçlerinde stratejik davranabilmenin ve verimli olabilmenin tüyolarını konuklarla paylaştı.
Itay Talgam, dünyaca ünlü orkestra şeflerinden örnek vererek sunduğu video çekimleriyle izleyicilere yönetim modellerine dair karşılaştırmalı örnekler verdi. Bir ekip liderinin adeta bir orkestra şefi gibi, ekibini yönetirken merkezde olması gerektiğini, bu süreçte onlarla uyum içerisinde çalışarak ve onlara fırsat vererek yenilikleri, kaliteli hizmeti ve ürünü oluşturabilmelerinin önünü açacağını kaydetti.
Her liderin farklı yönetim şekilleri olduğunu dile getiren Talgam, önemli olan ekipteki çalışanların bir işi yürütürken o işe yorum katabilmelerine imkan veren ve onlara güvenen liderler ile çalışmalarının önemine değindi. Son olarak kontrol merkezli davranarak insanı yönetmeye odaklı değil, iş süreçlerini ekibi de işe dahil ederek yöneten liderlerin, kaliteyi ve mükemmeli yaşayabileceklerinin ve yaşatabileceklerinin altını çizdi.

“Dünya Çapında Türk Markaları Yaratmak”
“Dünya Çapında Türk Markaları Yaratmak” Özel Oturumu’na Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Vahap Munyar başkanlık etti. Oturum’a; Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Boydak ve Sanko Holding Onursal Başkanı Abdülkadir Konukoğlu katılarak başarı hikayelerini anlattı.
- Abdülkadir Konukoğlu, denimde (kot kumaşı) dünya markası haline geldiklerini belirterek, “Yıllık 250 milyon metre denim üretim kapasitesine sahip olan İSKO tesislerimiz, dünyadaki en büyük kapasitelerden birisi haline gelmekle kalmayıp, üretimindeki kalite ve moda boyutu ile de farklılığını göstermektedir” diye konuştu. Dünyanın en büyük kot markalarının, İSKO’nun koleksiyonunu görmeden kendi koleksiyonunu hazırlamamasının, kalite ve modada gelinen nokta açısından önemli bir fikir verdiğine dikkati çeken Konukoğlu, bazı kot konfeksiyon üreticilerinin ise beğendikleri koleksiyonun yalnız kendileri için üretilmesini istediklerini kaydetti. Bu başarıda güçlü Ar-Ge Merkezi ile yönetimin dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden öngörülü yaklaşımının büyük rolü bulunduğunu anlatan Konukoğlu “Başarı tesadüf değildir. İşine içerik ve yönetim anlamında hakim olanlar ile odaklananlar başarıya daha yakındır” değerlendirmesini yaptı. Markalaşma üzerine konuşurken ‘İşin Hilesi Dürüstlüktür’ ilkesini anlatan Konukoğlu şöyle dedi: “Markalaşmanın olmazsa olmazlarının başında dürüstlük gelir. Dürüst olan, güvenirliğini kabul ettiren, ürettiği malın arkasında duran, müşterisine değer veren, işinin başında bulunan ve kaliteyi benimseyenler, markalaşma yolunda en güçlü adımı atmışlardır. Markanın kalıcı olması, markalaşmaktan daha önemlidir.”
- Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Boydak, başarıyı ekibin getirdiğini ve işi iyi yapma gayretinin müşteri tarafından algılandığını söyledi. Markalaşma veya başarıya kısa vadeli değil uzun süreli bakmak gerektiğinin altını çizen Boydak, bölgesel markalar yaratmanın önemine değindi. Kayseri merkezli bir marka olmalarının önemli olduğunu ve Türkiye’nin birçok şehrinde bu şekilde başarı hikayeleri yaratılması gerektiğini kaydetti. Boydak, şunları anlattı: “Bölgesel marka olmak ana hedefimizdir. Ancak öncelik ulusal bazda marka oluşturmaktır. Türkiye’de mobilyada ciddi pazar payına sahibiz. Dağıtım kanallarını genişleterek markalaşma çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Markalaşmanın altyapısı toplam kaliteden geçiyor. Başarı emektir ve alın teridir. Ayrıca başarıda odaklanmanın da ayrı bir artısı var. Bilmediğiniz sektöre girerek sermayeyi bölmemek gerekiyor.”
Boydak, illa son tüketiciye ulaşacak nitelikte üretim yapanların markalaşma başarısı göstereceğine inanmadığını, ara kademe üreticilerin, KOBİ’lerin de alanında marka olacağını bilmesi gerektiğini kaydetti.
Konuşmaların ardından KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Boydak ve Moderatör Vahap Munayar’a plaket takdim etti.

ÖDÜL TÖRENİ
23. Kalite Kongresi’nin ikinci günü gerçekleştirilen 22. ‘Türkiye Mükemmellik Ödülleri sahiplerini buldu. Türkiye Mükemmellik Ödülü’nün, yönetim kalitesi alanında Türkiye’nin en büyük ve itibarlı kalite etkinliği olduğunu belirten Kalite Ödülü Yürütme Kurulu Başkanı Prof.Dr. Mehmet Durman Türkiye Mükemmellik Ödülü’nün en önemli unsurlarından birisinin, KalDer’in tüm ödül süreçlerini, Avrupa’da EFQM tarafından yürütülen Kalite Ödülleri ile aynı kapsam ve içerikte sürdürmesi olduğunu belirtti. Mehmet Durman, “Türkiye Mükemmellik Ödülü sürecine, 22 yıl içerisinde 263 kuruluş başvurmuş ve 47 Türkiye Mükemmellik Ödülü, 28 Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü, 6 Türkiye Mükemmellikte Süreklilik Ödülü olmak üzere toplam 81 ödül verilmiştir” dedi.
Türkiye Mükemmellik Ödülü’ne bu yıl toplam 7 kurum ve kuruluş başvurdu. Kurumların üçü “İşletmeler” kategorisinde, dördü ise “Kamu Yönetimi ve Kamu Hizmetleri” kategorisinde yeraldı.
Bu yıl 6 kuruluş “finalist” olma başarısını gösterdi. Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü’nü KOBİ kategorisinde “Method Research Company” kazandı.
Türkiye Mükemmellik Ödülleri’ni ise Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi,  Coca Cola İçecek Bursa Fabrikası, Damla Doğal Kaynak Suyu, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü kazandı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.