KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

26. Avrasya Ekonomi Zirvesi, 13-14-15 Mart 2023’te, İstanbul’da, 40’tan fazla ülkeyi bir araya getirecek; ‘Güvensizliği Bitir, İşbirliğine Başla’

HABER

Türkiye’nin en önemli uluslararası etkinliklerinden olan Avrasya Ekonomi Zirvesi çeyrek asrı aşan başarı hikayesini sürdürüyor. Marmara Grubu Vakfı’nın düzenlediği; KobiEfor’un çözüm ortaklığı ve basın / medya sponsorluğu yaptığı; 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi, 13-14-15 Mart 2023’te, İstanbul’da, ‘Güvensizliği Bitir İşbirliğine Başla’ ana temasıyla gerçekleştirilecek. 40’tan fazla ülkeden 3 aktif, 14 önceki Cumhurbaşkanı, 1 Özerk Bölge Başkanı olmak üzere 18 Cumhurbaşkanı ile siyaset, ekonomi, enerji ve düşünce alanlarının üst düzey temsilcilerini buluşturacak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına özel bir oturumla başlayacak Zirve öncesinde konuştuğumuz Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver, “Deprem sonrası Türkiye’nin sahip olduğu değerleri yabancılara göstermek için 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni bir fırsat olarak telakki ediyoruz” dedi.

Türkiye’nin en önemli uluslararası etkinliklerinden biri olan ve Marmara Grubu Vakfı tarafından 26 yıldır aralıksız düzenlenen, Dergimiz KobiEfor’un da 2004 yılından beri çözüm ortaklığı ve basın / medya sponsorluğu işbirliğiyle gerçekleşen Avrasya Ekonomi Zirveleri, çeyrek asrı aşan başarısı hikayesine imza atmaya devam ediyor.
26. Avrasya Ekonomi Zirvesi, 13-14-15 Mart 2023’te, WOW Istanbul Hotels & Convention Center’da, İstanbul’da, “Güvensizliği Bitir, İşbirliğine Başla” ana temasıyla toplanıyor. 40’ın üzerinde ülkeden 3 aktif, 14 önceki Cumhurbaşkanı, 1 Özerk Bölge Başkanı olmak üzere 18 Cumhurbaşkanı ile birlikte Başbakan, Bakan, Büyükelçi, Milletvekili, Vali, Belediye Başkanı düzeyinde üst düzey katılımın olacağı Zirve’de,  sivil toplum kuruluşları, iş ve akademi dünyası temsilcileri ve din adamları da konuşmacı olacak.
Türkiye’den Prof.Dr. İlber Ortaylı, Azerbaycan’dan Prof.Dr. Nizami Caferov, Kuzey Makedonya’dan Prof.Dr. Gjorge Ivanov’un  (Kuzey Makedonya 4. Cumhurbaşkanı 2009-2019) konuşmacı olarak yer alacağı Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı’na özel bir oturumla çalışmalarına başlayacak olan Zirve’de; iklim krizleri, Ukrayna-Rusya Savaşı, enerji arzı ve güvenliği, gıda güvenliği, çip tedarik zinciri, teknoloji konusunda düzenlemeler, kadın hakları ve küresel ekonomide yaşanan sıkıntılarla demokrasinin korunması konuları masaya yatırılacak. Zirve’de Azerbaycan 3. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ile ilgili özel bir oturum, Marmara Grubu Vakfı AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver moderatörlüğünde ‘Bitmeyen Zorlu Yolculuk; Kadın Hakları’ başlıklı oturum düzenlenecek. Cumhurbaşkanları Özel Oturumu’nda 18 Cumhurbaşkanı ‘Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 1. yılında, kutuplaşmış dünyanın analizi’ konusunu ele alacak. Avrasya Ekonomi Zirveleri Kupası adıyla Türkiye Jokey Kulübü tarafından her yıl düzenlenen At Yarışları geleneği de devam edecek. 26. Avrasya Ekonomi Zirveleri Koşusu, 15 Mart 2023’te gerçekleştirilecek. ‘26. Avrasya Ekonomi Zirvesi ile ilgili olarak Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver ile söyleşi yaptık; sorularımızla aldığımız yanıtları paylaşıyoruz.

KobiEfor: Büyük bir deprem yaşadık. Bu ortama rağmen Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin 26.’sını düzenleyeceksiniz.  Öncelikle bu konuda ne söylemek istersiniz?
Dr. Akkan Suver: Evet, büyük bir deprem yaşadık ve yaşamayı da sürdürüyoruz. Türkiye’nin 10 büyük şehrini yıkan bu deprem sonrası ülkemizin büyük bir devlet olduğunu, acısını ve yaralarını vekarla sardığını dünyaya göstermek düşüncesindeyiz.
Hatırlayacaksınız, 1999 depreminden bir ay sonra; 2. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni yapmıştık. Pandemi döneminde de iki yıl arka arkaya hibrit ortamda Zirvelerimizi gerçekleştirmiştik. Bundan amacımız yaşadığımız zor günlere rağmen Türkiye’nin sahip olduğu gücü ve kuvveti göstermemizdi. Evet, yaşadığımız deprem büyüktür. Toprağa düşen insan sayısı, meydana gelen yıkım, felaketin ekonomik boyutu Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bir yıllık bilançosundan ve tahribatından fazladır, büyüktür. Bu da bize gezegenimizin küresel birlikteliğe barışa olan ihtiyacını ortaya koymaktadır.
Oluşan bu durumun üstesinden ancak küresel bir birliktelikle gelebileceğimizi anlamış bulunmaktayız. Büyük acıları, büyük kayıpları çözebilmemiz için her yönüyle birlikteliğe, beraberliğe ihtiyacımız bulunmaktadır. Bu ihtiyaç; diyalog, diyalog ve yine diyalog ile çözülebilir. Bu düşüncenin verdiği güç ve kuvvetle; Türkiye’nin sahip olduklarının, özellikle de idrak ettiğimiz Cumhuriyetimizin 100. yılında ulaştığımız değerleri ortaya koymak arzusuyla; 13-14-15 Mart 2023 günlerinde, 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni tertipleyeceğiz. Yaşamakta olduğumuz depremin sonuçlarını ve bu sonuçlarla beraber Türkiye Cumhuriyeti’nin, 2. yüzyılına ait vizyonunu 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde katılımını beklediğimiz 40’ın üzerinde ülkenin temsilcisine anlatacağız.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı’na özel
KobiEfor: Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı’nı nasıl ele alacaksınız?
Dr. Akkan Suver: 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin açılışında özel bir oturum yaparak, Cumhuriyetimizin bugününü ve yarınını dünyaca ünlü üç önemli akademisyeni konuşturarak gündeme getireceğiz. Türkiye’den Prof.Dr. İlber Ortaylı, Azerbaycan’dan Prof.Dr. Nizami Caferov, Kuzey Makedonya’dan Prof.Dr. Gjorge Ivanov bizlerle Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı’na ait düşünce ve kanaatlerini paylaşacaklardır. Biz 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde küresel işbirliğinde barışın önemini ele alırken Büyük Atatürk’ün “Yurtta Barış, Cihanda Barış” deyişindeki haklılığını da; ulusal ve uluslararası boyutta 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde gündeme getireceğiz.
Atatürk’ün “Benim en büyük eserim Cumhuriyet” diyerek tanıttığı Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkesi demokrasidir. Türkiye Cumhuriyeti aklın ve bilimin ışığı altında kurulmuştur. Demokratik, laik, sosyal ve hukuk ilkelerinden oluşan modern, çağdaş, uygar ve medeni bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri yüzyıl önce atılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyıllık muhteşem mazisini yurdumuza teşrif edecek yabancı misafirlerimize, 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde özen ve dikkatle anlatmaya çalışacağız.
Marmara Grubu Vakfı ve Avrasya Ekonomi Zirveleri olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı’na büyük önem vermekteyiz. İnanıyoruz ki; Türkiye’nin 100 yıllık Cumhuriyet felsefesi bir barış felsefesidir. Hürriyet ve bağımsızlığın değerini bilen, çağdaş, eğitimli, yüksek ruh yapısına sahip fedakar gençlerin elinde Cumhuriyet, daima yükselecek ve sonsuza kadar yaşayacaktır. Yüksek Türk kültürü ve Türk kahramanlığının ürünü, Türk’ün onurlu varlığının ve geleceğinin en değerli hazinesi olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuzluğa değin korumak azmiyle nice yüzyıllara diyoruz.

KobiEfor: 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin sahip olduğu değerleri özetler misiniz? Konu başlıkları nelerdir?
Dr. Akkan Suver: 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde küresel işbirliğinin önemini ve barışa duyulan özlemi özellikle dile getireceğiz. Marmara Grubu Vakfı’nın, Avrasya Ekonomi Zirveleri bir entelektüel platformdur. Bu platform hürdür. 26 yıldır, Asya’nın, Avrupa’nın, Afrika’nın zaman zaman da Amerika’nın ünlü düşünür, devlet insanı, akademisyen, iş insanı ve önemli din adamlarını bir araya getiren Avrasya Ekonomi Zirveleri hem ticareti geliştirmek, hem de daha yüksek yaşam standartına yönelik en iyi koşulları yaratmanın peşindedir. Piyasaların serbestleştirilmesine de büyük önem veren Avrasya Ekonomi Zirveleri bu yıl gerçekleştireceği oturumlarda kriz ortamında bulunduğumuz ve ülkemizde deprem acısıyla yaşadığımız bugünlerde fikir alışverişinin önemini vurgulayacaktır.
Avrasya Ekonomi Zirveleri bir zenginler kulübü değildir. Avrasya Ekonomi Zirveleri sadece güçlülerin, parası olanların katılabildiği bir platform da değildir. Aksine; bir düşüncesi olanın, üretken bir değere sahip olanın oluşturduğu bir platformdur. Söyleyecek sözü olanın burada yeri vardır. Tertiplenen ünlü forumlara halkların güncel realitesinden uzak, bir avuç akademisyenin, sözde kanaat önderinin ve yine sözde sivil toplum temsilcisinin katıldığını görüyoruz. Bölünmüş bir dünyada ‘işbirliği’ sloganıyla adı, sanı ünlü forumlarda açık ve demokrat oldukları izlenimleri vermeye çalışan zenginlerin, gelir dağılımındaki bozukluğa bir çare bulacaklarını sanmıyorum. Eşitsizliğin varolduğu bir coğrafyada çağdaş anlamda adalet de hukuk da demokrasi de olamaz. Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin gerçek bir hür, entelektüel platform ve bir serbest kürsü olduğu için mütevazi imkanlarla gerçekleşen Avrasya Ekonomi Zirveleri dünyada kabul görmekte ve saygın bir yere sahip bulunmaktadır.

Zirve’de Haydar Aliyev vurgusu
KobiEfor: 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde Haydar Aliyev ile ilgili gerçekleştireceğiniz özel oturumu anlatır mısınız?
Dr. Akkan Suver: Marmara Grubu Vakfı’nın, Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin oluşumunda üç şahsiyetin hakkı ve payı vardır. Bu şahsiyetlerden biri Süleyman Demirel, diğeri Zhelyu Zhelev ve bir diğeri ise Haydar Aliyev’dir. Haydar Aliyev, 1998 yılında Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin oluşumunda ‘Asrın Projesi’ diye nitelenen, ‘Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’ konusunu ele almamızın gerekliliği üzerinde durmuş ve o günden ebediyete intikal edene kadar, Avrasya Ekonomi Zirvelerine kol-kanat germiş bir şahsiyettir. Öte yandan, hür ve bağımsız Azerbaycan’ın varlığını dünyaya tescil ettiren, Türk Dünyası’nın birlik ve beraberlik temellerini atan, Kafkas coğrafyasına istikrar getiren ve de 1998 yılında Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin oluşumunda pay sahiplerinden olan Azerbaycan’ın Milli Lideri Haydar Aliyev’in doğumunun da bu yıl yüzüncü yılını idrak etmekteyiz. O’na da Marmara Grubu Vakfı olarak nice yüzyıllara diyoruz. Kendisini sağlığında tanıma şerefine erişen Muhterem Şeyhülislam Allahşükür Paşazade, Devlet Adamı Valeh Aleskerov, Akademisyen Nizami Caferov, Moldova önceki Cumhurbaşkanı Petru Lucinchi ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanları’ndan Hikmet Çetin’in görüş ve düşünceleriyle anacağız.

KobiEfor: Dünya dün sağlık kriziyle bugün uluslararası boyutlarda ihtilaflar ve tabii afetlerle uğraşırken ekonomiyi nasıl yorumluyor, ekonominin uluslararası boyutlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dr. Akkan Suver: Kovid-19 Pandemisi’nin sebep olduğu küresel sağlık krizi, dünya çapında insanların ve ekonomilerin günlük işleyişini alt üst etti. Bu derin değişikliklerin bir sonucu olarak, Dünya’nın her köşesinde iklim değişikliği ve eşitsizlik gibi diğer sistematik sıkıntılar arttı. Yerel ve bölgesel zorlukların küresel bir aciliyet kazandığı ve daha iyi bir dünyayı yeniden inşa etme sürecinin sınırlar tarafından engellenmeyen bir ölçekte karar verme ve uygulama gerektirdiği kabul edilirken, küresel ekonomik sorunların çözümünün yollarını 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde arayacağız; eşitsizliklerle mücadele, kadınların güçlendirilmesi, enerjide dönüşümü hızlandırma, iklim değişikliği, küresel ticaret sisteminde şeffaflık gibi gündemlerin yanı sıra tabii afetlerin ekonomiye etkilerini de tartışmaya açacağız. Dünya’yı bekleyen küresel zorlukların ortadan kaldırılması konusunda eğitim, sağlık, ticaret ve yatırım, kalkınma, dijital ekonomi, yolsuzlukla mücadele, istihdam, enerji dönüşümü, iklim sürdürülebilirliği, çevre, kültür, turizm ve tarım gibi konuları ele alacağız. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde sahalarının önemli düşünür ve liderleri 26’ncı kez biraraya gelecekler.
Zirve’de katılımcıların çok taraflılık, eşitlik ve sağlık hizmetlerine erişiminin garanti altına alınması, gelecekteki ekonomik şoklara karşı direncin oluşturulması ve genel refahın desteklenmesi doğrultusunda hızlı bir yanıt bulmaya odaklanmaları bekleniyor. Küresel sorunlara çözümler bulunması hedeflenen 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde sadece ekonomik ve finansal sorunlar değil, tabii afetler, mülteci krizi, küresel ekonomiyi tehdit eden belirsizliklerin kaynakları arasında oluşan jeopolitik gerilimler ve bölgesel çatışma gibi konuları ele alacağız.

Siyasallaşan enerji krizi tartışılacak
KobiEfor: 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde gündeme gelecek enerji konusunda ne düşünüyorsunuz?
Dr. Akkan Suver: Gezegenimiz gerçekten küresel bir enerji kriziyle karşı karşıyadır. Bunun farkındayız. Columbia Üniversitesi’nden Enerji Ekonomisti Jason Bordof, küresel enerji mimarisi için; “Bu tamamen bütünleşmiş sistemdir. Bir yerde ortaya çıkan sorun hemen başka bir yerde hissediliyor” diyor ve ekliyor: “Kriz dünyanın hemen tüm bölgelerini etkiledi.” Özellikle de gelişmekte olan ülkeler ve Afrika’da durum çok kritik. Artık stratejik rezervler oluşturuluyor. Zira enerji tedariği siyasallaştı.
Küresel enerji krizini karmaşıklaştıran bir etken daha var. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan önce de Pandemi’nin arzı daraltıcı etkileri, tedarik zincirlerindeki aksamalar ve iklim krizi şokları, karbon ekonomisinden çıkış planlarının getirdiği belirsizlikler enerji piyasalarını çok sıkıştırmış ve kırılganlaştırmıştı. Pandemi geriler ve ekonomi canlanırken hızla artan talep, bu sıkışıklıkları ve kırılganlığı sık sık enerji krizi bağlamında yorumlanacak biçimde artırdı.
Aşırı sıcak dalgaları ve savaş bu sıkışıklıkların, kırılganlıkların üzerine geldi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ile patlak veren savaşın içinde, NATO ülkelerinin Rusya’ya yönelik uygulamaya koydukları ekonomik-finansal yaptırımlara karşılık Rusya’nın Avrupa’ya verdiği gazı Kuzey Akım hattında %75’e varacak düzeyde kısmaya başlaması gaz fiyatlarındaki yükselişi hızlandırarak krizi arttırdı; ülkelerin içinde ve uluslararası düzeyde siyasi çelişkileri derinleştirdi. Böylece enerji tedariği hızla siyasallaştı. Savaşın kinetik etkilerinin, çıkan yangınların ve yıkılan altyapının hem enerji tüketimini hem karbondioksit hatta zehirli gaz emisyonunu hızlandırarak iklim krizini besleyeceğini de -henüz üzerinde bir çalışma yapılıyor olmasa da- göz önüne almak gerekiyor.
Pandemi, arkasından savaş, uluslararası enerji tedariğini düzenleyen piyasa sistemine adeta kısa devre yaptırdı, hatta iki açıdan işlevsizleştirdi. Birincisi; küresel enerji tedarik süreci, ABD-NATO yaptırımlarının etkisiyle, ülkelerin bu yaptırımlara uyma ya da uymama eğilimleriyle uluslararası güvenlik mimarisini, neoliberal küresel sistemin ABD liderliğinde işleyişini, Batı’nın konumunu sorgular biçimde siyasallaştı. İkincisi; yüksek enerji ve gıda fiyatlarının toplumsal etkileri ile ABD ile Avrupa merkez bankalarının faizleri yükselterek daraltıcı para politikalarına gitmesi, gelişmekte olan ülkelerde borçlanmayı ve finansmanı zorlaştırıcı etkileri birleşti. İşte bu görüşlerin ışığında 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde siyasallaşan enerji krizini de tartışmaya açacağız.

KobiEfor: Zirve’de ele anılacak iklim değişikliği ve küresel tedarik zincirlerindeki olumsuzluklar konularında neler söylemek istersiniz?
Dr. Akkar Suver: Küresel ısınmaya veya bir başka deyişle iklim krizine yol açan emisyon ve kirlenmenin %80’i fosil yakıtlara dayalı enerji sektöründen kaynaklanıyor. Buna ek olarak enerji krizinin etkileri, kısıtlanmakta olan kömürün elektrik üretiminde canlandırılmasına yol açıyor. Bu durum, iklim krizine yol açan CO2 emisyonunun daha da artmasını beraberinde getiriyor. Buna karşılık, iklim krizinden kaynaklanan aşırı sıcaklar, hem klima, gıda soğutma cihazları talebini, dolayısıyla enerji tüketimini besliyor, hem de fosil yakıtlara alternatif olarak düşünülen nükleer santrallerde, reaktör soğutma süreçlerini olumsuz etkileyerek üretim kapasitelerinde % 30’lara varan gerilemelere yol açıyor. Böylece bu kısır döngü içinde fosil yakıt kaynaklı enerji tüketimi küresel ısınmayı besliyor, küresel ısınma da fosil yakıt enerji tüketimini çoğaltıyor.
Daha önce düşük karbon emisyonlu teknolojilerin elektrik üretimi içindeki payı 1975’te %21.5’ti. Bu oran 2022’de %39’a yükseldi. Bunların içinde güneş enerjisinin 1990’larda sıfır düzeyinde olan payı 2022’de % 4’e, rüzgar enerjisinin payı %6.7’ye çıktı. Üçüncüsü; ülkeler olası şoklara karşı ‘stratejik rezervler’ oluşturmaya başladı. Ne var ki gelişmekte ve enerji tüketim gereksinimleri artmakta olan enerji ithalatçısı, görece de yoksul olan ülkeler stratejik rezerv oluşturacak mali kaynaklardan yoksun olduklarından; dış şoklar karşısında kırılganlıkları azalmadı. Bu enerji krizi ise iklim değişikliğinin yalnızca gaz ve petrole ilişkin bir kriz olmadığını ortaya koyuyor.
Enerji krizi, küresel olmanın yanı sıra gıda taşıma ve üretim maliyetlerini arttırarak zincirin son noktasındaki tüketicinin (hane halkının) yüzleşmek zorunda kaldığı fiyatları yükseltiyor. Bu enerji krizinin bir diğer boyutu da kırılması çok zor bir ‘kısır döngü’yü beslemeye başlamış olması. Dünya genelinde gıda üretimi alanındaki endişeler de artıyor. Pahalı enerji kaynakları nedeniyle gübre fabrikalarının uzun süreli kapatılabileceğine dair uyarılar dillendirilirken, gelecekte tahıl arzına ilişkin endişeler de artıyor. Bundan sonra ne olacak? Uzmanlar, Kovid-19 Salgını’nda daha da kötüleşen sorunların geçmişi olduğuna dikkati çekiyor. Küresel olarak ekonominin, tedarik zinciri esnekliği yerine ucuz mal üretimine öncelik verecek şekilde büyümesi ve tek ülkeye bağımlı bir tedarik zinciri oluşturulması en önemli sorun olarak görülüyor. Tedarik zinciri darboğazları, ABD ve Avrupa’da enflasyonist endişeleri de beraberinde getiriyor. Yükselen enflasyon oranları, salgın dönemi teşvik politikalarını azaltma konusunda merkez bankaları üzerinde baskı oluşturuyor ve bu da küresel ekonomik büyümeyi olumsuz etkiliyor.
Küresel tedarik zinciri aksamalarının 2023 yılında da tamamen düzelmesi pek olası değil. Birçok ülke aksamaların daha da kötüleştiğini görüyor ve buna göre hareket ediyor. Örneğin; Beyaz Saray, Los Angeles ve Long Beach’teki liman tıkanıklığını gidermek için özel şirketlerle birlikte çalışıyor, Birleşik Krallık hükümeti tır şoförü eksikliğini azaltmak için daha fazla sürücü istihdam için harekete geçiyor. Ancak bu önlemlerin meyve vermesi biraz zaman alacak gözüküyor. Mevcut tedarik zinciri aksaklıklarının devamının beklendiği 2023 yılında bizi bekleyen sorunları ve çarelerini 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde tartışmaya açacağız.

“Bitmeyen Zorlu Yolculuk; Kadın Hakları”
Marmara Grubu Vakfı AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver:
“Küresel güvenlik, doğası gereği ekonomik refaha bağlıdır. Artık görülmüştür ki kadının aktif katılımı olmadan ne demokrasi gelişir ne de ekonomik refah artar” dedi.

KobiEfor: 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde kadınların hak arayışını, hukuk mücadelesini de gündeme getireceğinizi söylüyorsunuz, anlatır mısınız?
Dr. Akkan Suver: Marmara Grubu Vakfımız AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanımız Müjgan Suver yıllardır insan hakları ve cinsiyet eşitliği konularında çalışmaktadır. İzin verirseniz bu sorunuzun cevabını Müjgan Suver versin.
Müjgan Suver: 21. yüzyılda dünya ekonomisi kalkınma ve büyümenin sürdürülebilirliğine ilişkin önemli bir meydan okumayla karşı karşıyadır. Sürdürülebilirliğe ilişkin endişeler, 1970’lerde adı konmaya başlanan çevre kriziyle ortaya çıktı. Ancak günümüzde ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik de en az çevre sorunu kadar endişe verici boyutlara ulaştı. Ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik sorununun önemli kaynaklarından biri de gelir ve servet eşitsizlikleridir.
Bu olgu yakın zamanda kimi dünya lideri tarafından ‘eşitsizlik krizi’ olarak adlandırıldı. Eşitsizliklerin kuşkusuz temel boyutlarından biri sınıf temelli eşitsizliklerdir. Belirleyici diğer temel bir eksen ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. Ekonomik alandaki toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri refah düzeyi yüksek, en gelişmiş piyasa ekonomileri de dahil olmak üzere pek çok ülkede halen süregelmektedir. İşgücünün, siyasete katılım ve ücretlerdeki cinsiyet uçurumu, sektörel ve mesleki dağılımdaki yatay cinsiyet ayrışması, ‘cam tavan’ olarak adlandırılan, kadınların karar verici konumlarda temsiline ilişkin dikey cinsiyet ayrışması, özellikle de servet ve mülkiyetteki cinsiyet uçurumu günümüz ekonomilerinin yapısal bir özelliği olarak önümüzdedir.
ABD’den başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan ve derinleşen ekonomik kriz ve artan küresel işsizlik ortamında bu eşitsizliklerin hafifletilmesi bir yana; giderek derinleşmesi söz konusudur. Afganistan’da uzun yıllardır devam eden siyasi gelişmeler, olaylar ve nihayetinde Taliban’ın yeniden iktidara el koyma süreci Dünya tarafından yakından takip edilirken; tartışmanın merkezine kadın ve çocuk haklarının konulduğunu görmekteyiz... Ukrayna- Rusya Savaşı’nın mağdurları yine kadınlar ve çocuklar olmuşlardır.
Günümüzde ölümü göze alarak baş örtüsü mecburiyetine karşı baş kaldıran ve özgürlük için mucadele veren İranlı kadınlar hareketi hâlâ gündemimizde. Otoriter geleneksel yönetimlerin, kadınların insan haklarını tanımayan, uygulamayan, hukuk tanımayan yönetim biçimleri ne yazıktır ki o ülkede kadın hakları, çocuk hakları alanındaki söz ve davranışların, uygulamaların da belirleyicisi oluyor. Bütün engellere rağmen kadınların zorlu mücadelesi politik görüşleri etkilemekte, toplumlarda medeniyet kırılmasına neden olmaktadır. Küresel güvenlik, doğası gereği ekonomik refaha bağlıdır. Artık görülmüştür ki kadının aktif katılımı olmadan ne demokrasi gelişir ne ekonomik refah artar. Bu oturumda; kadın haklarının dünü ve geleceği, Dünya ekonomisinde yeni arayışlar; eşitlik ve çeşitlilik, otoriter popülist yönetimlerde kadınların hak arayışı, hukuk mücadelesi, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan biri olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Dünya’da hangi ülkeleri kadın liderlerin yönettiği konularını; ‘Bitmeyen Zorlu Yolculuk; Kadın Hakları’ başlığı ile ele alacağız.

18 Cumhurbaşkanı ile Dünya analizi
KobiEfor: Bir yıldır devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı’nın oluşturduğu yeni küresel risk algılarını da gündeme getirecek misiniz?
Dr. Akkan Suver:
Elbette Rusya ve Ukrayna bir yılı aşan bir süredir kanlı bir savaşın içindeler. Bu savaşın silahla değil masada dolmakalemle çözülmesinden yanayız. Ayrıca bu savaşın insani sorumluluğu nedir? İnsani soruna çözüm bulmanın, savaşın en az kendisi kadar önemli olduğuna inanıyoruz. Rusya ile Ukrayna arasında cereyan etmekte olan ihtilaf yalnız savaş boyutlarında değil, ekonominin ve enerjinin ve tedarik zincirlerinin oluşturduğu geniş bir alanı kapsamaktadır. Bildiğiniz gibi ülkemiz birliğe hakem rolü oynayarak hem tedarikle, hem enerji hem de ekonomi alanlarında dengeli ve başarılı bir siyaset izlemektedir.
Zirvemize teşrif edecek Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunmuş olan şahsiyetlerle ‘Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 1. yılında, kutuplaşmış dünyanın analizi’ başlığı altında bir oturum düzenleyeceğiz. Bu oturuma Türkiye önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Arnavutluk önceki Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Bamir Topi, Slovenya önceki Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Danilo Türk, Romanya önceki Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Emil Constantinescu, Kosova önceki Cumhurbaşkanı Dr. Fatmir Sejdiu, Karadağ önceki Cumhurbaşkanı Filip Vujanovic, Kuzey Makedonya önceki Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Gjorge Ivanov, Gagavuzya Özerk Bölge Başkanı Irina Vlah, Hırvatistan önceki Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Ivo Josipovic, Moğolistan önceki Cumhurbaşkanı Nambaryn Enkhbayar, Bosna Hersek Federasyonu Cumhurbaşkanı Marinko Čavara, Bosna Hersek önceki Cumhurbaşkanı Dr. Mladen Ivanic, Tunus önceki Cumhurbaşkanı Dr. Moncef Marzouki, Moldova önceki Cumhurbaşkanı Petru Lucinschi, Hırvatistan önceki Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic, Çek Cumhuriyeti önceki Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Vaclav Klaus ve Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani-Sadriu katılacaktır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.