KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Lider yine TÜPRAŞ

HABER

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasına göre 2020’de üretimden satışlara göre zirvede 58 milyar 593 milyon TL ile TÜPRAŞ yer aldı.

Sıralamada ikinci Ford Otomotiv ve üçüncü de Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları Oldu. İSO 500’teki kuruluşların ihracatı ise yüzde 12.8 gerileyerek 64.1 milyar dolar oldu.

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 1968’den bu yana aralıksız gerçekleştirdiği ve sanayinin check-up’ı olarak nitelenen “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının 2020 yılı sonuçları, İSO Odakule’de Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından açıklandı. Araştırmaya göre; 2020’de üretimden satışlara göre en büyük kuruluş geçen yıl olduğu gibi 58 milyar 593 milyon TL ile TÜPRAŞ (Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.), ikinci 45 milyar 223 milyon TL ile Ford Otomotiv Sanayi A.Ş., üçüncü 31 milyar 242 milyon TL ile Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş. ve dördüncü de 30 milyar 812 milyon TL ile Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. oldu.

İSO 500’teki kuruluşların ihracatı yüzde 12.8 gerileyerek 64.1 milyar dolar oldu. İSO 500’te faaliyet karı yüzde 55, istihdam yüzde 3 ve Ar-Ge harcamaları da yüzde 5 artış gösterdi. Özkaynaklardaki artış umut verirken; mevcut borç-özkaynak dağılımı ise çözülmesi gereken kronik sorun olmayı sürdürdü. Finansman yükü ise yüzde 39.2 gibi yüksek oranda artarak 88.8 milyar TL’ye yükselirken; duran varlıkların toplam aktifler içindeki payı da 2.8 puan azalarak yüzde 36.3’e geriledi. Devreden KDV yükü, yüzde 14.3 artışla İSO 500’ün toplam mali borçlarının yüzde 2.5’i düzeyine ulaştı.

Bahçıvan: “Sanayi, ekonominin güçlü sacayağı”
Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2020 araştırmasının sonuçlarını açıklayan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, şunları söyledi: “İSO 500 Büyük’ün 2020 sonuçları, ekonomimizin sanayi gibi güçlü bir sacayağının olduğunu ortaya koyuyor. Ama bunun sürdürülebilir kılınması adına dünün sonuçlarını güncel gelişmeler ve veriler ışığında da değerlendirmeliyiz. Bu anlamda İSO-Markit işbirliği kapsamında açıklanan İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerine baktığımızda, özellikle son birkaç aydır ülkemizin dünya sanayi verilerinden negatif ayrıştığını görmekteyiz. Açıklanan son Nisan 2021 PMI verilerine baktığımızda, 55.8 olarak ölçülen Küresel İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) son 11 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış görünüyor. En büyük ihracat pazarımız olan Euro bölgesi PMI endeksi de 62.9’luk seviyesi ile 24 yıllık veri geçmişinin rekoruna imza atıyor. Buna karşın Türkiye PMI endeksinin Nisan’da 50.4’lük seviyesiyle dünyadan negatif ayrışmasını her kesimin dikkate alması gerekiyor. Dünya sanayisi, 2009 yılından bu yana en olumlu günlerini yaşarken; global kıyaslama yapabilme noktasında en değerli ve güvenilir marka olan ve imalat sektöründe 34 ekonomide ölçülen PMI verilerinde performansı en düşük dördüncü ülke olduğumuzu göz ardı etmememiz gerekiyor. Bunun temel sebeplerine mutlaka inmeliyiz.”

“Enflasyon nedeniyle yatırım yapılmaz”
Erdal Bahçıvan, enflasyonda ve finansman piyasalarında tekrar başlayan olumsuzlukların en temel iki nedeni olduğunu vurguladı: “Öte yandan yurt dışından gelen hammaddelerin fiyatlarında yaşanan yüksek boyutlu artışlar sanayicimiz üzerinde giderek daha fazla baskı yaratmaktadır. Bu artışlar, ilave bir işletme sermayesi ve buna bağlı bir finansman ihtiyacı oluşturması bakımından önümüzdeki günler için çok ciddi bir stres kaynağı olacaktır. Bu yıl sanayicimiz açısından bir başka önemli stres kaynağı da enflasyondur. Biz sanayiciler olarak asla ve asla yüksek enflasyonlu bir ortamda yaşamak istemiyoruz. Enflasyonun toplumlar için de, ekonomiler için de, sanayiler için de öngörülemezlik, istikrarsızlık olduğuna inanıyoruz. Onun için ne yapıp edip enflasyon mücadelesini mutlaka kazanmalıyız. Enflasyonun olduğu ortamda kolay kolay yatırım yapılmaz. Nitekim geçen yıl yatırım teşvik belgelerinde yaşanan yüksek oranlı artışa rağmen yatırım iştahının fiiliyata dönmediğini son dönemlerde net bir şekilde gözlemliyoruz.”

Büyüme performansı yavaşladı
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun üretimden satışları 2020’de 1 trilyon 22 milyar TL’den 1 trilyon 179 milyar TL’ye yükselerek yüzde 15.3 arttı. Büyüme performansı, 2018’deki yüzde 34.5 ve 2019’daki yüzde 16.4’lük artışlarla karşılaştırıldığında yavaşladı. Bahçıvan “Tüketici enflasyonu ile arındırıldığında 2020 yılında üretimden satışlar reel olarak sadece binde 6 artış gösterdi. Bu oran son dört yılın en düşük reel artışı oldu. 2020 yılında görülen bu yavaşlamada Covid-19’a karşı uygulanan kısıtlamalar ve küresel pazarların bir süre kapalı kalması tabii ki etkili oldu. Yılın ikinci yarısında talep toparlanmaya başlasa da, finansal dalgalanma, yükselen faizler ve salgında yükselen ikinci dalga iç satışları sınırladı” dedi.

İSO 500 ihracatı yüzde 12.8 geriledi: İSO 500’ün ihracatı da yüzde 12.8 gerileyerek 64.1 milyar dolar oldu. İSO 500’ün ihracat performansı Türkiye’nin genel ve sanayi ihracat performansından bir ölçüde olumsuz ayrışsa da yine de İSO 500, Türkiye ihracatı içindeki ağırlığını korudu. 2020’de İSO 500 Türkiye ihracatının 37.8’ini, sanayi sektörü ihracatının ise yüzde 39.2’sini gerçekleştirdi. 2000’li yılların ortalarından itibaren 460 bandında seyreden ihracat yapan kuruluşların sayısı 2020’de de 465 oldu.

Faaliyet karı yüzde 55 arttı
Araştırmaya göre, sıralamanın ilk 50’sini oluşturan kuruluşların toplam üretimden satışlar içinden aldığı pay bir miktar azalmakla birlikte toplamda yüzde 50’ye yakın seviyelerini korudu. Araştırmanın temel göstergelerinden İSO 500 Büyük’ün esas faaliyetlerinden elde ettiği karı gösteren faaliyet karı bir önceki yıla göre yüzde 55 artarak 142.8 milyar TL oldu. Faaliyet karlılığı oranı da 2.7 puan artarak yüzde 10.8’e çıktı. Benzer şekilde ölçülmeye başlandığı 2013’ten bu yana 2019 yılı hariç sürekli artış gösteren FAVÖK büyüklüğü, 2020’de yüzde 43.1 artışla 184.4 milyar TL’ye çıkarken; FAVÖK karlılığı oranı da 2.6 puan artışla yüzde 13.9’a yükseldi. Yine vergi öncesi dönem kar ve zarar toplamı da yüzde 50.1 artarak 92.5 milyar TL oldu. Sanayi kuruluşlarının karları 2020’de artış eğilimi gösterdi.

Finansman giderleri yüzde 39.2 arttı
İSO 500’ün karlılık verilerine göre, faaliyet karlılığındaki iyileşmenin yanı sıra özellikle net kambiyo karlarının etkisiyle üretim faaliyeti dışı gelirlerdeki artış da karlılığa pozitif katkı yaptı. İSO 500’ün diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karları 237.9 milyar lira iken; gider ve zararları 194.4 milyar lira olarak gerçekleşti. Bu iki rakam arasındaki fark alındığında, İSO 500’ün 43.4 milyar liralık üretim faaliyeti dışı net gelir elde etti. Finansman giderleri, İSO 500’ün karlılığında belirleyici olmayı sürdürdü.

Erdal Bahçıvan “2020 yılında Covid-19 salgını ile oluşan finansal koşullar içinde Türk lirasındaki değer kaybı, enflasyondaki artış ve faiz oranlarındaki dalgalanmalar sonucunda bir önceki yıla göre finansman yükü önemli ölçüde arttı. 2020 yılında İSO 500’ün finansman giderleri yüzde 39.2 artışla 88.8 milyar TL’ye yükseldi. Bununla birlikte faaliyet karı yüzde 55’lik artışla 142.8 milyar TL’ye çıktı ve bu sayede finansman giderlerinin faaliyet karına oranı yüzde 69.3’ten yüzde 62.2’ye geriledi. Yaşanan bu göreli iyileşmeye rağmen; sanayi kuruluşları ana faaliyetlerinden elde ettikleri karların halen oldukça önemli bir bölümünü finansman giderlerine ayırmaya devam etti” diye konuştu.

Özkaynak artsa da borç-özkaynak dağılımı hala kronik sorun
Borçlanma ile öz kaynakların dağılımını yansıtan kaynak yapısında, İSO 500’ün 2020’de toplam borçları yüzde 23 gibi yüksek bir oranda arttı. Firmalar, faaliyet karlılığındaki artışın desteğiyle özkaynaklarını da yüzde 23.2 gibi benzer bir oranda büyütebildi. Bahçıvan “Bu durum, borçların özkaynaklara göre çok daha hızlı arttığı geçmiş iki yılla kıyaslandığında umut verici görünüyor. Buna rağmen mevcut borç-özkaynak dağılımı sanayicilerimiz için mutlaka çözülmesi gereken kronik bir sorun. Çünkü borçlanma ile özkaynakların dağılımına baktığımızda, İSO 500’de 2015 yılı ile birlikte ilk kez yüzde 60’ların üstüne çıkan toplam borçların payı takip eden yıllarda artış eğilimini sürdürdü. 2020 yılında ise toplam borçların payı yüzde 68.4 ve özkaynakların payı yüzde 31.6 ile aynı kaldı” dedi.

Krediler daha çok sanayi dışı sektörlere yöneldi
İSO 500’ün toplam mali borçları 2020’de yüzde 23 artarak 406.3 milyar TL’den 499.6 milyara ulaştı. Borçların vadelerine göre gelişiminde ise kısa vadeli mali borçlar yüzde 22.4’lük artışla 168.3 milyar TL’den 206 milyar TL’ye yükselirken; uzun vadeli mali borçlar ise yüzde 23.3 artarak 238 milyar TL’den 293.5 milyar TL’ye çıktı. Bahçıvan “Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. 2020 yılında Türkiye’de yüzde 35’lerde seyreden oldukça güçlü bir kredi büyümesi yaşanırken, İSO 500’ün mali borçlarındaki artışın yüzde 23’le sınırlı kalması, kredilerin daha çok sanayi dışı sektörlere yöneldiğini gösteriyor. Yine 2017 ve 2018 yıllarında artış eğilimi gösteren kısa vadeli mali borçların toplam mali borçlar içindeki payı, 2019’da yüzde 41.4’e, 2020’de ise yüzde 41.2’ye geriledi. Son iki yılda gerek borç yapılandırmaları gerekse farklı finansal enstrüman seçeneklerine rağmen kısa vadeli mali borçların toplam mali borçlar içindeki payı yatay seyrini korudu” değerlendirmesini yaptı.

Duran varlıkların payı 2.8 azaldı: En önemli göstergelerden toplam varlıklar içinde dönen ve duran varlıklar ilişkisine bakıldığında; İSO 500’de duran varlıkların toplam aktifler içindeki payı 2015’te yüzde 46.3’e kadar yükseldikten sonra gerilemeye başlayarak 2019’da yüzde 39.1 oldu. 2020’de duran varlıkların payı 2.8 puan daha azalarak yüzde 36.3’e geriledi. Olağan dışı koşullar firmaları likit varlıklara yöneltirken, duran varlık yatırımlarını sınırladı. Bahçıvan “Her ne kadar duran varlıklar son yıllarda düşüş eğiliminde olsa da buna yol açan bir faktöre daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Biliyorsunuz en son enflasyon muhasebesi uygulaması 2004 yılında yapılmıştı. Sonrasında firmaların bilançolarında yeniden değerleme işlemi genellikle yapılamadı. Son 3 yılda yüksek enflasyonun hayatımıza yeniden girdiği göz önüne alındığında, sanayimizin duran varlığını yeniden değerleme ihtiyacı açıkça görülüyor. Sanayicilerimizin son dönemlerde yeniden değerleme taleplerini giderek daha sık bir şekilde dile getirmeleri de bunu gösteriyor” dedi.

KDV yükü yüzde 14.3 arttı
İSO 500’ün devreden KDV yükü, yükselişini sürdürdü, bir önceki yıla göre yüzde 14.3 artarak 12.4 milyar TL oldu. Bahçıvan, açıkladı: “Bu rakam, İSO 500’ün toplam mali borçlarının yüzde 2.5’i düzeyinde. Sanayicilerimizin yüksek finansman ihtiyacı sürerken, kuruluşlarımız önemli bir kaynağı, sıfır faiz ile devlete borç vermeye devam ediyor. Bu noktada, sürekli gündeme getirdiğimiz gibi KDV reformunun hayata geçirilmesi ve artık sanayici üzerindeki yükün kaldırılması gerekiyor.”

Kar eden kuruluş sayısı 423’e yükseldi, orta yüksek ve yüksek teknoloji katmadeğeri arttı: İSO 500’te 2020’de kar eden kuruluş sayısı 411’den 423’e yükseldi. İSO 500’de teknoloji yoğunluğuna göre yaratılan katmadeğer dağılımına göre, 2018’de İSO 500’de yaratılan katmadeğer içerisinde orta yüksek ve yüksek teknoloji ile yaratılan katmadeğer toplamı yüzde 27.5 iken, bu oran 2019’da yüzde 30.4’e, 2020’de yüzde 31.2’ye çıktı.

Ar-Ge harcaması yapan kuruluş sayısı 271: İSO 500’de Ar-Ge harcaması yapan kuruluş sayısı 2013’ten itibaren kademeli olarak artıyor. Bir önceki yıl yaşanan duraksamanın ardından 2020’de İSO 500’de Ar-Ge yapan kuruluş sayısı 271 oldu. İSO 500’ün 2020 yılı Ar-Ge harcamaları ise anket verileri ile 6.2 milyar TL olurken; 2019’a göre 4.9 oranında artış gösterdi. 2019’da yüzde 0.58 olan Ar-Ge harcamalarının üretimden satışlara oranı, 2020’de hafif bir düşüşle yüzde 0.53’e geriledi.

İstihdam yaklaşık yüzde 3 arttı: İSO 500’ün istihdamı ise 2020’de tüm olumsuz gelişmelere rağmen yüzde 2.9 oranında artarken; ödenen maaş ve ücretlerdeki artış da yüzde 14.4 oldu. Teknoloji yoğunluklarına göre yaratılan katmadeğer dağılımına bakıldığında, 2018’de İSO 500’de yaratılan katmadeğer içerisinde orta yüksek ve yüksek teknoloji ile yaratılan katmadeğer toplamı yüzde 27.5 iken; bu oran 2019’da yüzde 30.4’e, 2020’de yüzde 31.2’ye çıktı.

Yabancı kuruluş sayısı azalıyor: İSO 500’de yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısı, 2020’de 110’a indi. Bu gelişme, 2009’dan sonra İSO 500 içinde yer alan yabancı sermaye paylı kuruluş sayısında yaşanan kademeli gerilemenin devam ettiğini gösterdi. İSO 500’de halka açık kuruluşların sayısı 67 ile yatay seyrini korudu.

Sanayide Anadolu ağırlığı arttı: İSO 500’de yer alan kuruluşların bağlı olduğu oda bilgilerine göre sıralanması sonucu sanayideki Anadolu ağırlığının arttığı gözlendi. Buna göre son yıllarda sayısal olarak düşüş yaşanmasına karşın en büyük pay 161 şirket ile hala İstanbul Sanayi Odası’na ait. İSO’da sayının beş yıl önce 180 olduğunu görülüyor. İstanbul’u, Ege Bölgesi Sanayi Odası 44 şirket, Ankara 37, Kocaeli 36, Gaziantep 29, Bursa 19 şirket ile izliyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.