KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

10. Kalkınma Planı (2014-2018) DÖNÜŞMEK-KALKINMAK

KAPAK

Dönüşüm programları:l Üretimde Verimlilik, Yurtiçi Tasarruf, İthalata Olan Bağımlılığın Azaltılması,...





Türkiye AB üyelik sürecine paralel bir çerçevede çok kapsamlı bir dönüşüm sürecine girdi. 8. ve 9. Kalkınma Planları ile yönetilen bu dönüşüm sürecinde 2023 hedefine 2 adet 5 yıllık kalkınma programları ile varılacak.  10. Kalkınma Planı sondan bir önceki hamleyi düzenlediği için önem taşıyor. 2014-2018 döneminde kamu sektörü için emredici, özel sektör için yol gösterici ve yönlendirici olacak olan 10. Kalkınma Planı hazırlıklarında  son aşamalara gelindi. 10. Kalkınma Planı’na geçerken Türkiye genel olarak ne durumdadır? 10. Kalkınma Planı ne gibi yeni hedefler ve yeni yaklaşımlar koyacaktır? 2023 hedeflerine doğru yürüyüşte 10. Kalkınma Planı’ndan neler bekliyoruz? Bu soruları Kalkınma Bakanımız Cevdet Yılmaz’a sorduk. Aldığımız yanıtları okurlarımızın bilgisine ve değerlendirmesine sunuyoruz.



TÜRKİYE’DE PLANLI KALKINMA GELENEĞİ



Türkiye’de merkezi planlar ne ölçüde emredici ya da yönlendirici niteliktedir. Planlı dönemi toptan değerlendirdiğimizde planların gerçekleşme oranı ortalama nedir?

Cevdet Yılmaz: Planlı dönem bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dönemler itibarıyla yıllık ortalama GSYH büyüme hızlarının, hedeflenen büyüme hızlarının altında gerçekleştiği görülmektedir. Bununla birlikte, ilk üç plan döneminde görece yüksek büyüme hızlarına ulaşılmış olup gerçekleşen büyüme oranları hedef büyüme oranlarına oldukça yaklaşmıştır. Türkiye ekonomisinin dışa açılma sürecini izleyen dönemlerde ise gerek dünya konjonktüründen kaynaklanan dışsal şoklar, gerekse yurtiçi kaynaklı makroekonomik istikrarsızlıklar nedeniyle büyüme oranlarında hedef-gerçekleşme farklarının arttığı dikkati çekmektedir. Bu durum, plan dönemi büyüme hedeflerinin yakalanmasında makroekonomik istikrarın ne kadar önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Makroekonomik istikrar da hiç şüphesiz uzun soluklu bir vizyon çerçevesinde belirlenen ve konjonktürel gelişmelere karşı gerekli önlemlerle desteklenen tutarlı politikaların kararlılıkla izlenmesine bağlıdır.

Türkiye’deki planlama yaklaşımının en belirgin özelliği kamu kesimi için emredici, özel kesim için yol gösterici nitelikte oluşudur. Plan ve programların yapısına genel olarak bakıldığında, esas itibarıyla üst sınır koyma ve disipline etme özelliğinin sadece kamu yatırımları ile sınırlı olduğu, sektörel üretim büyüklüklerinin ise bir tahmin niteliğinde olduğu görülmektedir. Planlarla ortaya konan makroekonomik çerçeve özel kesim için yol gösterici işlev üstlenirken, uygulanacak olan teşvik politikaları da özel kesimi özendirici mahiyettedir. Bu sayede, geçmişte yeterince güçlü bir sermaye tabanına ve girişimcilik birikimine sahip olmayan özel kesim, Planlı dönemde ülkenin orta ve uzun vadeli amaçları doğrultusunda bilinçli çabalarla geliştirilmiş ve günümüzde büyük ölçekli yatırımları yapabilecek kapasiteye ulaşmıştır.

Kamu harcamaları ve yatırımlarında ise makroekonomik tutarlılık çerçevesinde Program-Bütçe uygulaması önemli bir işlev üstlenmektedir. Beşer yıllık dönemler itibarıyla hazırlanan kalkınma planları, yine Kalkınma Bakanlığı tarafından ilgili kuruluşların görüşleri alınarak hazırlanan orta vadeli programlar ve yıllık programlarla uygulamaya geçirilmektedir. Plan sistematiğine göre hazırlanan yıllık programlar, o yıl için ulaşılacak hedefleri ve izlenecek politikaları belirlemekte, kamu yatırımlarının sektörler ve kuruluşlar itibarıyla tahsisini göstermektedir. Bu bağlamda, bütçe ve kamu kuruluşlarının kendi plan ve programlarının, yıllık programın hedef ve politikaları ile tutarlı olması gerekmektedir.



PLAN HEDEFLERİMİZ VE KALKINMA PERFORMANSIMIZ



Kalkınma Planında belirlenen hedeflerin hangilerine ulaşıldı ve aşıldı, hangilerinin ne oranda gerisinde kalındı?

Cevdet Yılmaz:
9. Kalkınma Planı “İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” vizyonu ile Uzun Vadeli Strateji (2001–2023) çerçevesinde, ekonomik ve sosyal alanda pek çok hedefler içermektedir. 2013 yılı itibarıyla, bu alanların tamamında belirgin gelişmeler sağlanırken, bazılarında hedefler aşılmış, bazılarında ise hedeflerin bir miktar gerisinde kalınmıştır. Örneğin, 9. Planda ilk ve orta öğretimde yüzde 100 okullaşma hedefi konulmuşken, ilköğretimde 2010–2011 öğretim yılında bu hedefi gerçekleştirdik. Ortaöğretimde ise 2005–2006 öğretim yılındaki yüzde 85 seviyesinden, 2010–2011 öğretim yılında yüzde 93 seviyesine ulaştık. Örgün yükseköğretimde plan öncesinde yüzde 25 olan okullaşma oranında yüzde 33 olan plan hedefini aşarak yüzde 38'e eriştik. Ulaştırma alanında yine hedeflerin oldukça üstüne çıkarak; 2013 yılı için 15 bin km olan bölünmüş yol hedefini daha 2012 yılında 20 bin km gibi bir rakamla aştık. Havayolu yolcu taşıma hedefi 2013 yılı için 110 milyon iken 2012 yılı sonunda 131 milyona ulaştık.

9. Plan döneminde hemen her alanda ilerleme kaydetmekle birlikte, uluslararası karşılaştırmalarda sıkça kullanılan kadın istihdamı ve kadınların işgücüne katılımı gibi göstergelerde hedeflediğimiz seviyelere maalesef ulaşamadık. 9. Kalkınma Planı’nın ilk yılı olan 2007 yılından başlayarak son 50 yılın en büyük küresel ekonomik krizi ile karşı karşıya kalmış olmamız şüphesiz ki Plan hedeflerinin tamamını gerçekleştirememiş olmamızın en büyük nedenidir. Dünyayla entegre olmuş bir ekonomiye sahip olan ülkemiz bu krizden bir ölçüde etkilenmiş ve Planın makro büyüme hedefinin bir miktar gerisinde kalınmıştır. Buna rağmen Türkiye, zamanında ve doğru bir şekilde yapılan reformlar ile güçlü bir yapıya kavuşan kamu maliyesi ve finans sektörü sayesinde krizin etkilerini hızla bertaraf ederek 2010 ve 2011 yıllarında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olmuştur. Aynı zamanda, bu süreçte işgücü piyasasında hem işgücüne katılım hem istihdam artışı anlamında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Önümüzdeki dönemde ise kurmuş olduğumuz bu sağlam ekonomik yapı ve siyasi istikrar ile beraber yeni Plan hedeflerimizin hepsinde önemli gelişmeler katedeceğimize inanıyorum.



ÖNCELİKLİ DÖNÜŞÜM PROGRAMLARI



10. Kalkınma Planı’nda çarpıcı yenilikler var mı? Nelerdir?

Cevdet Yılmaz:
Çalışmalarını tamamladığımız 10. Plan ile birlikte artık uzun vadeli bakış açısını daha çok içeren bir planlama anlayışını ortaya koymaktayız. Bu bağlamda, bu Planla 2023 vizyonunu hedeflerken sonraki dönemi de dikkate alan bir kalkınma hamlesini başlatmak istiyoruz.

Ayrıca, Onuncu Kalkınma Planımızla birlikte yeni bir anlayışa geçmeyi de amaçlamaktayız. Önceki Planlarda ülkemizin sosyal ve ekonomik alanlardaki sorunlarına ve bu sorunların çözümüne yönelik izlenmesi gereken temel politikalar detaylı olarak ele alınmıştır. Ancak, Planlarda içerilen bu politikaların tam olarak hayata geçirilememesi ve uygulamayı yeterince yönlendirememesi arzu edilen hedeflere ulaşılmasında sıkıntılara neden olmuştur. Bu sebeple, Planların daha fazla uygulamaya aktarılması ve bu sayede kalkınma çabalarımızın daha etkin bir şekilde sürdürülebilmesi amacıyla yeni bir yaklaşım benimsemeye karar verdik. Bu yaklaşım çerçevesinde daha önceki Planlardan farklı olarak “Öncelikli Dönüşüm Programları” adıyla özel uygulama programları tasarladık. Hem 2023 hem de Onuncu Kalkınma Planı hedeflerine ulaşabilmek açısından önem taşıyan temel sorun alanlarına yönelik olarak tasarlanan bu Programlar; genellikle birden fazla bakanlığın sorumluluk alanına giren, kurumlar arası etkin koordinasyon ve sorumluluk gerektiren kritik reform alanlarına yönelik olarak tasarlanmıştır. 5 yıl içinde sonuçlandırılması öngörülen, sektörel ve sektörler arası bir yaklaşımla oluşturulan bu programların kapsamı, amacı, hedefleri, performans göstergeleri, sorumlu kurum ve kuruluşlar ile temel bileşenleri programlarda detaylı olarak ele alınmaktadır. Ayrıca, program havuzunun yönetilebilir ve sonuçlarının ölçülebilir olması açısından sınırlı sayıda tutulmuştur.

Bu dönüşüm programları arasında; Üretimde Verimliliğin Artırılması,  Yurtiçi Tasarrufların Artırılması ve İsrafın Önlenmesi, İthalata Olan Bağımlılığın Azaltılması, Kamu Harcamalarının Rasyonelleştirilmesi, Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması, Kamu Alımları Yoluyla Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim gibi ekonomik sorunlara ilişkin çözüm geliştiren programların yanında, Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme Programı, Sağlıklı Yaşam ve Hareketlilik ile Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması gibi sosyal programlar da yer almaktadır.



BÖLGESEL VE MAHALLİ KALKINMA STRATEJİLERİ



Geride bıraktığımız dönemde bir ilk uygulama olarak bölgesel kalkınma çabalarında nereden nereye ulaşabildik; Kalkınma Ajanslarının performansı özetle nasıl değerlendiriliyor; görülen eksiklikler, yetersizlikler ve sapmalar nelerdir?

Cevdet Yılmaz:
Ülkemizde uzunca bir süredir uygulanmakta olan bölgesel gelişme politikaları günümüzde; salt gelişmişlik farklarının azaltılmasına odaklanan geleneksel yaklaşıma ek olarak rekabet gücünün artırılması hedefini içerecek şekilde evrilmektedir. Merkezi düzeydeki politikalar arasında koordinasyonun sağlanmasına, yerel dinamikleri harekete geçirmek suretiyle bölgelerin potansiyelinin değerlendirilmesine, yerel düzeyde beşeri ve kurumsal kapasitenin artırılmasına ve kırsal kalkınmanın hızlandırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Bu kapsamda yapılan pek çok çalışma arasından birkaçına değinecek olursak:



- Bölgelerin kalkınmasının hızlandırılması amacıyla ilgili kurum ve kuruluşların proje ve faaliyetlerinin uyum ve bütünlük içinde yürütülmesini sağlayacak eylem planları hazırlamak, bunların uygulanmasını koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek amacıyla GAP Bölge Kalkınma İdaresi’ne (BKİ) ilaveten Doğu Anadolu Projesi (DAP), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) ve Konya Ovası Projesi (KOP) BKİ’leri kurulmuştur. GAP Eylem Planı kapsamında 2012 yılı sonu itibarıyla 14,7 milyar TL harcama yapılmış, 610 km ana kanal hizmete alınmış veya hizmete hazır hale getirilmiş ve 1,1 milyon hektar alanda toplulaştırma çalışmaları tamamlanmıştır. Eylem Planının 2014-2018 dönemini içerecek şekilde yenilenmesi çalışmaları devam etmektedir. DAP, DOKAP ve KOP Bölge Kalkınma İdareleri, öncelikli kamu yatırımlarını da ihtiva edecek eylem planlarının hazırlık çalışmalarını sürdürmektedir.



- Kırsal kalkınma alanında yürütülen önemli projelerden biri, 2005 yılında başlatılan ve bir yerel kalkınma projesi olan Köylerin Altyapısının Desteklenmesi (KÖYDES) Projesi’dir. 2012 yılı sonuna kadar yaklaşık 7.000 km ham, 74.000 km stabilize, 98.000 km asfalt ve 2.500 km beton yol olmak üzere toplamda 181.500 km’lik köy yolu yapılmış, 32.000 km uzunluğunda yol onarımı gerçekleştirilmiş ve 2.600 km uzunluğunda kilit parke döşemesi yapılmıştır. Ayrıca, susuz veya suyu yetersiz 47.461 kırsal yerleşim birimi yeterli ve sağlıklı içme suyuna kavuşturulmuştur.



- Bazı bölgelerimizin daha hızlı geliştirilmesi ve böylece bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması amacıyla kaynakların ve desteklerin gelişme potansiyeli yüksek kentsel merkezlerde yoğunlaştırılmasını öngören cazibe merkezleri yaklaşımı, bölgesel politika öncelikleri arasındadır. Hâlihazırda dört ilde (Diyarbakır, Van, Şanlıurfa ve Erzurum) uygulama devam etmektedir. Program kapsamında bu illerde İl Özel İdareleri, Belediyeler ve KOSGEB tarafından kültür ve tarih temelli turizmin geliştirilmesine yönelik projeler desteklenmektedir.



Kalkınma Ajansları faaliyetlerine değinecek olursak, bilindiği gibi 26 Düzey 2 bölgesinin tümünde, yerel ve içsel dinamiklere dayalı gelişme ortamının sağlanmasına dönük olarak ajanslar kurulmuştur.



Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kalkınma ajansları kurumsallaşma çalışmalarını hızlı bir şekilde tamamladıktan sonra kendi bölgeleriyle ilgili bölge planlarını hazırlayarak, bölgeleri için önceliklerini belirlediler ve bir anlamda yol haritalarını çizdiler. Bu aşamadan sonra bölgeleri için gerekli mali ve teknik destekleri faydalanıcıların hizmetine sundular. Bu süreçte bölgeleriyle ilgili sektörel ve tematik araştırma çalışmalarında bulundular. Bu çalışmaları da kamuoyunun ve araştırmacıların hizmetine sundular. Ayrıca bölgelerinin yurtiçi ve yurtdışı tanıtımına katkı sağladılar. Sayılan tüm bu önemli faaliyetleri 3-4 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştirdiler ve gerçekleştirmeye de devam ediyorlar. Ajansların faaliyetleri ve verilen desteklerle bölgesel gelişmede önemli bir ivme yakalanmıştır. Özellikle nispeten geri kalmış bölgelerimizde bu ivme çok daha yüksek düzeyde hissedilmektedir. Kalkınma ajansları kısa vadeli amaçlarına ulaşmış olmakla birlikte, ülkemizin hedeflenen gelişmişlik düzeyini yakalayabilmesi açısından ajanslarımıza daha uzun süre görev düşecektir.



2014-2018 DÖNEMİNDE NEREDEN NEREYE GELECEĞİZ



Planlama tekniği açısından 2023 yılında belli başlı hangi sektörlerde, kişi başı gelirde, gayri safi milli hasılada, dış ticarette nerelerde olacağımız bugünden bakınca nasıl görünüyor?

Cevdet Yılmaz:
Cumhuriyetimizin 100. yılına uzanan 2023 hedefleri doğrultusunda çalışmalarımız hızlı bir şekilde sürdürülmektedir. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda hazırlanan, toplumumuzu yüksek refah seviyesine ulaştırma yolunda önemli bir kilometre taşı olacağına inandığımız ve 2014-2018 arasındaki dönemi kapsayacak Onuncu Kalkınma Planını hazırlamış bulunmaktayız. Dışa açık ve rekabetçi üretim yapısının geliştirilmesini temel alan, Plan hedeflerinin de tutarlılık arz ettiği 2023 vizyonunda, sanayileşme süreci ve verimlilik artışları stratejimizin temel taşlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, sanayi sektörünün GSYH’ya oranının 2012 yılındaki yüzde 19 seviyelerinden Plan dönemi sonunda yüzde 20,4 seviyelerine yükselmesi, 2023 yılına kadar olan dönemde ise artış eğilimini makul ölçülerde koruması beklenmektedir. Hizmetler sektörünün payının ise 2018 yılında yüzde 62 seviyesine yakın seyretmesi, 2023 yılına gelindiğinde de yine bu seviyelerde kalması öngörülmektedir.  Bu doğrultuda Plan döneminde yıllık ortalama yüzde 5,5 civarında büyüme hızına ulaşması beklenen ekonomimizin, 2023 yılına gelindiğinde 2 trilyon dolarlık büyüklüğe erişmesi ve onuncu büyük ekonomi olması planlanmaktadır.

Ekonomideki başarılı performansın işgücü piyasasına yansıyarak, Plan döneminde 4 milyon yeni istihdamın yaratılması, 2023 yılına gelindiğinde ise işsizlik oranının yüzde 5 civarına gerilemesi; ayrıca işgücüne katılma oranlarının gelişmiş ülkeler seviyesine doğru yükselmesi hedeflenmektedir. Refah seviyesindeki artışın hızlı bir şekilde sürdürülmesi ve 2023 yılına gelindiğinde kişi başına gelirin 25 bin dolar seviyesine ulaşacağı tahmin edilmektedir.

2023 hedeflerine paralel bir şekilde hazırlanan 2023 İhracat Stratejisi, son 10 yılda kaydedilen gelişmelerin hızlanarak sürmesi ve ekonomimizin daha da fazla ihracat odaklı bir yapıya dönüşmesi hedefi doğrultusunda önemli bir yol gösterici nitelik taşımakta ve bu vizyon çerçevesinde ihracatımızın 2023 yılına gelindiğinde 500 milyar dolar seviyesine erişmesi hedeflenmektedir. Başarılı ihracat performansımıza paralel şekilde cari açığımızın GSYH’ya oran olarak Plan döneminde ortalama yüzde 5,8 düzeylerinde seyretmesi, ileriki dönemde ise ortalama yüzde 5 seviyelerine gerileyerek cari açığın ülkemiz açısından bir sorun olmaktan çıkarılması hedeflenmektedir.



SOSYAL KALKINMA SERÜVENİMİZ



Kalkınma çabalarınız mutlak yoksulluğun ve açlığın önlenmesi alanında ne sonuçlar verdi; SODES özelinde açıklar mısınız

Cevdet Yılmaz:
Sosyal Destek Programı (SODES), dezavantajlı bölgelerimizin beşeri sermayesini güçlendirmek ve toplumsal bütünleşme sürecine destek olmak amacıyla 2008 yılında uygulamaya başlanmıştır. SODES, bu bölgelerdeki göç, yoksulluk ve işsizlik gibi sorunların ve değişen sosyal yapının ortaya çıkardığı ihtiyaçlara kısa sürede karşılık vermeyi hedefleyen bir sosyal kalkınma programıdır.

2008 yılında GAP illerinde uygulamaya konulmuş olan programa, 2010 yılında DAP illeri de dâhil edilerek 25 ile ulaşılmış ve 2011 yılında 5 ilin de pilot uygulama illeri olarak Programa dâhil edilmesiyle SODES kapsamındaki il sayısı 30’a ulaşmıştır. Bu yıl itibarıyla kapsama alınan 4 yeni ilimiz ile birlikte SODES’in uygulandığı il sayısı 34 olmuştur.

SODES; istihdam, sosyal bütünleşme, kültür, sanat ve spor alanlarında; yerel düzeyde hazırlanan ve uygulanan projelerden oluşan, il düzeyinde valiliklerin koordinasyonunda yürütülen, uygulama sürecinde yerel aktörlerin geniş bir biçimde yetkilendirildiği insan odaklı bir programdır. Bu kapsamda SODES’i; uygulanan illerde, mutlak yoksulluk ve açlığı doğrudan önlemeye yönelik bir sosyal yardım programı olarak değerlendirmek yerine, bölge insanının sosyal hayata entegrasyonunu sağlayan geniş çaplı bir sosyal destek projesi olarak değerlendirmek daha uygun olacaktır.

SODES projeleri ile istihdam edilebilirliğin artırılması, toplumun dezavantajlı kesimlerinin ekonomik ve sosyal hayata daha fazla katılmalarının sağlanması, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler yoluyla bölgedeki çocuk, genç ve kadınların kendilerini daha iyi ifade etmelerine katkı verilmesi hedeflenmektedir. Böylece, yoksulluk nedeniyle sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya olan bireylere, SODES kapsamında uygulanan projelerle bu riskten kurtulmak için fırsatlar sunulmaktadır. Örnek olarak SODES; istihdam projeleriyle, mesleki eğitim alan yoksul bireylerin iş sahibi olabilmelerine, yoksul ailelerin çocuklarının eğitim projeleriyle yoksulluk çemberini kırabilmelerine olanak sağlamaktadır. Ayrıca maddi imkânsızlıklar nedeniyle sportif, kültürel ve sanatsal faaliyetlere erişemeyen vatandaşlarımızın, SODES kapsamında uygulanan bu tür faaliyetlerle beşeri sermayelerinin gelişimine katkı sağlanmaktadır.

SODES kapsamında 2008 yılından bu yana toplam bütçesi 675 milyon TL olan yaklaşık 6000 adet projenin desteklenmesi uygun görülmüştür. SODES projeleri kapsamında bugüne kadar çok sayıda atölye, mesleki eğitim merkezi veya kültür-sanat-spor tesisi oluşturulmuş ve düzenlenen mesleki eğitim kursu, kültür, sanat ve spor kursu, öğrenci gezileri ve kültür-sanat etkinliklerine oldukça yüksek düzeyde katılım sağlanmıştır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.