KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

‘KobiEfor 20. Yıl Buluşmaları’ toplantısı, İstanbul’da gerçekleşti

KAPAK

KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi, 20 yıllık deneyimini ve bilgi birikimini KOBİ’ler ve girişimcilerle paylaşmaya devam ediyor.

KobiEfor’un düzenlediği “KobiEfor 20. Yıl Buluşmaları” toplantısı, İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, İMES Sanayi Sitesi, DES Sanayi Sitesi ve KADOSAN Oto Sanayi Sitesi işbirliği, CLPA, ESET ve Sigorta Cini sponsorluğunda, “Sektörden Sektöre Çözümler ve Fırsatlar” temasıyla İstanbul Dudullu OSB DES Sanayi Sitesi’nde gerçekleştirildi.
Toplantıda “operasyonel verimlilik, maliyet avantajı, dijital teknolojiler ve dijital çözümler” ile “KOSGEB 2020 Destek Vizyonu ve Uygulamaları” konuları, KOBİ’lere ve girişimcilere anlatıldı.
Dünya ekonomisi tarihsel önemde bir dönüşüm süreci içine girmiş bulunuyor. Bundan böyle “Büyüme ve Kalkınma” olmayacak; “Sürdürülebilir Kalkınma” olacak. Dahası da var; “Ekolojik Risk ve İklim Değişikliği” de zorunlu olarak ekonomik faaliyetin bir parçası olacak.
Dönüşüm sürecinin, “Endüstri 4.0” ve “Toplum 5.0” olarak kavramlaştırdığımız kapsamı da çok önemli; çünkü sektörleri birbirine yaklaştırıyor; “Bilgi Üretimi”ne dayalı akıllı makinalar-fabrikalar-şehirler gibi yeni patikalar açıyor; bunları “Yapay Zeka” mecrasına akıtarak birleştiriyor; bütün bu yollar “Bilgi Toplumu”na çıkıyor.
Bu süreçler Türkiye özelinde KOBİ’lersiz geliştirilemez. Süreçlerin bilgisini KOBİ’lere taşımak ve KOBİ’leri süreçlerin içine çekmek noktasında KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi, misyonunu güncelleyerek daima öne çıktı.  KobiEfor, 20 yıllık deneyimini ve bilgi birikimini KOBİ’ler ve girişimcilerle paylaşmaya devam ediyor. Dijital dönüşüm çağının çözümlerini KOBİ’lere ve girişimcilere ulaştırmak için dergimiz KobiEfor’un, İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, İMES Sanayi Sitesi, DES Sanayi Sitesi, KADOSAN Oto Sanayi Sitesi işbirliği, CLPA, ESET ve Sigorta Cini sponsorluğunda, KOSGEB katılımıyla düzenlediği “KobiEfor 20. Yıl Buluşmaları”, “Sektörden Sektöre Çözümler ve Fırsatlar” temasıyla, İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’ndeki DES Sanayi Sitesi DESAHNE’de geniş bir KOBİ ve girişimci katılımıyla gerçekleştirildi. Zengin içeriğini Kapak Dosyamız’da bulacağınız “KobiEfor 20. Yıl Buluşmaları” toplantımızda; “operasyonel verimlilik, maliyet avantajı, dijital teknolojiler ve dijital çözümler” ile “KOSGEB 2020 Destek Vizyonu ve Uygulamaları” konuları KOBİ’lere ve girişimcilere anlatıldı.
DES Sanayi Sitesi evsahipliğindeki toplantıya; KobiEfor Dergisi Sahibi ve Kocaeli Alikahya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, KobiEfor Genel Koordinatörü Nurdan Sönmez, 20. Dönem Denizli Milletvekili, KOSGEB eski Başkanı ve TOSYÖV Denetim Kurulu Üyesi Hilmi Develi, TOSYÖV Başkan Yardımcısı Osman Deveci, İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi (İstanbul Dudullu OSB) Başkan Vekili Mustafa Erendemir, İstanbul Dudullu OSB Bölge Müdürü Murat Fırat, DES Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Öztürk, İMES Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Akar, DES Sanayi Sitesi Genel Müdürü Melih Tunçay, İMES Sanayi Sitesi Genel Müdürü Mücahit Sönmez, Kocaeli Alikahya OSB Müteşebbis Heyet Başkan Vekili Sultan Hamit Velioğlu, Kocaeli Alikahya OSB Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Arıcı, Kocaeli Alikahya OSB Bölge Müdürü Nevzat Göçer, KOSGEB KOBİ Uzmanı Ceyhan Bahadır Karataş, CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, Sigorta Cini Genel Müdürü Erdem Aydınlı, ESET Türkiye Satış Müdürü Asım Akbal, Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü M. Göker Sarp, İşadamları; Öncü Sönmez, Mert Okan, Tümay Okyay, Hakan Aytekin, Barış Kandiş, Mehmet Güleryüzlü, Erol Çiftçi, İlyas Saruhan, Murat Şaşmaz, KOBİ’ler, girişimciler ve iş insanları katıldı.
“Rekabetçi yerli üretimi gerçekleştirecek strateji ve eylem planları oluşturmalıyız”
KobiEfor Dergisi Sahibi, Kocaeli Alikahya OSB Yönetim Kurulu Başkanı, TOSYÖV eski Başkanı ve TOSYÖV Denetim Kurulu Üyesi Yalçın Sönmez, açılış konuşmasında toplantıya ev sahipliği yapan DES Sanayi Sitesi başta olmak üzere KADOSAN Oto Sanayi Sitesi, İMES Sanayi Sitesi ile çatı kuruluş Dudullu OSB’nin yönetimleri ve çalışanları ile sponsorlara, konuşmacılara ve katılımcılara işbirlikleri, sağladıkları destek ve katkıları için teşekkür etti.
KobiEfor’un 20 yıl önce bölgeden yayın hayatına başladığını belirten Sönmez, bugüne kadar bölge ile bağlantılarının hiç kopmadan güçlü bir şekilde devam ettiğini ifade etti. Sönmez, “KobiEfor, KOBİ’lerimizin ve girişimcilerimizin rekabetçi olmaları ve yerli üretimin sürdürülebilir yüksek katmadeğerli olması için çalıştı, rehber ve iletişim platformu oldu. Çözüm ortaklığımızı şu anda olduğu gibi sürdürüyoruz, sürdürmeye de kararlıyız. Çünkü sizleri ve ülkemizi seviyoruz. Siz ne kadar güçlü olursanız, ülkemiz ve demokrasimiz de o kadar güçlü olacak” dedi.
Günümüzde bir transformasyon süreci yaşandığına dikkat çeken Sönmez, şunları söyledi: “Herşeyin alt üst olarak değişip dönüştüğü bir dijital kasırganın içindeyiz. Bu sürecin dışına çıkmak veya ertelemek mümkün değil. İster istemez hepimiz uyum sağlamak zorundayız. Çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İnsan ilişkilerimiz, üretim ilişkilerimiz, ticari ilişkilerimiz, sosyal ve toplumsal ilişkilerimiz, ülkeler arası ilişkiler değişecek. Bu konuda biz ne kadar erken harekete geçip gerekenleri yapabilirsek o kadar söz sahibi olabileceğiz.”
“Ekonomide Endüstriyel Dönüşüm” denilen bu süreci her ülkenin kendi koşulları ve ihtiyaçları doğrultusunda adlandırıp çözümler geliştirdiğini kaydeden Sönmez, “Almanlar bu sürece Endüstri 4.0, Japonlar Toplum 5.0 diyorlar. Biz de kendi ülkemiz koşullarına uygun bir yol haritası çizmeliyiz. Rekabetçi yerli üretimi gerçekleştirecek strateji ve eylem planları oluşturmalıyız. Tek tek işletmeler açısından bakarsak böyle bir yol haritasına ihtiyaç var. Eğitimimizi, insan kaynaklarımızı, iş ve ticaret hayatımızı bu ihtiyaca uygun ortamlara ve ekosisteme kavuşturmalıyız” diye konuştu. 
Bu değişim sürecinde; kamunun, akademi dünyasının, sivil toplumun ve özel sektörün işbirliği ve güçbirliğinin belirleyici olacağını aktaran Sönmez, hızlı değişen koşullarda dünyada büyüme ve kalkınma hızlarının düştüğünün de dikkate alınmasını istedi. Sönmez, konuya ilişkin şunları dile getirdi: “Koşullar daha zorlaşıyor ve ağırlaşıyor ama kaynakların verimli, kaliteli ve etkin kullanımı için yeni araç ve yöntemler de hayatımıza giriyor. Dijitalleşmenin ve teknolojinin yeniliklerini ne kadar erken öğrenip, kullanıp, değerlendirirsek; fırsata dönüştürüp avantaj sağlayacak; işimize değer katarak kazançlı çıkacağız. Bugünkü toplantımızda da bunu amaçladık.”
“Demir çelik sektörünün cazibe merkezi haline gelen DES, birçok hususta KobiEfor’la işbirliğine gitti”
DES Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Öztürk, açılış konuşmasında DES’in kuruluş sürecini anlatarak, şunları paylaştı: “Haliç ve çevresinin 1985 yılında düzenlenme çalışmalarıyla Perşembe pazarındaki ticaretimiz engellenince o zamanki ismiyle Perşembe Pazarı ve Kasımpaşa Demircileri Küçük Sanayi Sitesi adı altında DES sanayisini kurduk. 1987 yılında temeli atıldı. 1994 yılında ticari faaliyetlere başladık. Gelişme ve büyüme kaydeden kooperatifimiz bugünlere ulaştı. Demir ve çelik sektörünün cazibe merkezi haline gelen kooperatifimiz günün teknolojik ve dijital girişimlerini yakından takip etmektedir. Bu açıdan KobiEfor Dergisi ile birçok hususta işbirliğine gittik.”
“KobiEfor, 20 yıl önce burada yayın hayatına başladı”
İMES Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Akar, açılış konuşmasında, KobiEfor’un 20 yıl önce bölgelerinde yayın hayatına başladığını ve her fabrikaya ulaştığını kaydetti. Akar, “Ülkemizin en önemli sanayi ve ekonomi mecmuası haline geldi. İMES olarak KobiEfor Dergisi’ni ailemizden bir parça olarak gördük, destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz. Kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede kat ettiği mesafeyi gördüğümde gelecekte daha iyi yerlerde olacağına inanıyorum” dedi.
Dünyanın artık endüstri toplumundan bilgi toplumuna, işgücü ağırlıklı teknolojiden yüksek teknolojiye doğru gittiğini dile getiren Akar, yeni düzende bilgiyi üretime dönüştüren ülkelerin rekabette avantaj kazanacağını, bilgiden uzak kalan ülkelerin ise yarışın dışında kalma tehdidi ile karşı karşıya olduğunu savundu. Akar, “Kısacası günümüz dünyasında güçlü olan bilgi ve teknolojiyi tayin etmektedir. Bugün KobiEfor Dergisi’nin toplantısında; operasyonel verimlilik, maliyet avantajı, dijital teknolojiler ve dijital çözümler konusunda önemli bilgiler aktarılacak” dedi.
“Dünyada rekabetin en etkin olduğu kavram ‘Efor’dur”
Açılış konuşmacılarından İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi Başkan Vekili Mustafa Erendemir, Bölge’ye ilişkin bilgiler verdi. Erendemir, “Bundan 40 sene önce etrafımızda kurulmuş küçük sanayi siteleri ve kuruluşların ortasında Fabrikalar Bölgesi’nin altyapısını düzenledik. İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgemiz’de bugün altyapı yatırımları tamamlanmış fabrikaları üretim yapar ve çalışır hale getirdik” dedi. Dünya ölçeğine bakıldığında Türkiye’nin dijital altyapısının birçok ülkeye kıyasla çok daha ilerde olduğunu dile getiren Erendemir, “Bana göre dünyada rekabetin en etkin olduğu kavram ‘Efor’dur. Efor’un ne kadar verimli olduğunu iyi ölçebilirsek, bu konuda da ileri mesafe aldığımızı kabul etmiş oluruz. Türkiye’nin özellikle teknoloji alanında ileri seviyede mesafe aldığını kabul etmekle birlikte bunları müteşebbise aktarmasında bazı güçlükler olduğuna inanıyorum” görüşünü aktardı. Erendemir, bugün teknolojiye geçişte zorluklarla karşılaşıldığına değindi.
“Dijital dönüşüm hayatımızı değiştirdi”
Açılış konuşmalarının ardından söz alan CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, “Dijital Fabrikalar Zamanı ve Robotlar” konulu bir sunum gerçekleştirdi. CLPA’nın tanımını yapan Bizel, Mitsubishi Electric’in kurduğu bir haberleşme standardı olan CC-Link’in dünyada kullanımının artırılması için partner yapısını destekleyen bir organizasyon olduğunu aktardı. Mitsubishi Electric’in günlük hayatta çokça yer aldığını Marmaray örneğiyle açıklayan Bizel, “Marmaray’ın içindeki 8 tane istasyon ve tünellerin havalandırma, yangın kontrol sistemleri, su drenaj sistemi, yürüyen merdiven gibi tüm sistemlerin altyapısında Mitsubishi Electric’in haberleşme platformu var” dedi.
Bu hatları kullanan insan kültürünün 10 yıl önceye göre muazzam bir değişimden geçtiğinin altını çizen Bizel, konuşmasına şöyle devam etti: “Farkında olmayabilirsiniz ama bizler değişiyoruz. Dijital dönüşüm hayatımızın içine giriyor. Bizim kişisel dönüşümümüz 2007 yılında cebimize koyduğumuz smart (akıllı) telefon ile başladı. Bu telefonun konuşmaktan başka hayatımıza kattığı fonksiyonu var. En önemlisi belki de içindeki sensörler. Her telefonun içinde 8’in üzerinde sensör var. Telefon sizin oturduğunuzu, kalktığınızı, duygularınızı, kiminle arkadaşlık ettiğinizi, alışkanlıklarınızı takip ediyor. Bu dönüşüm sanayicilerin de ürünlerine yansıdı. Robotlarımız değişti, kullanılan ürünler değişti.”
Bu dönüşümün nasıl yapıldığının önemli olduğunu dile getiren Bizel, Japonya’nın en çok kurulu robot kullanan ülke olduğunu hatırlattı: “2003’ten bu yana robotları fabrikalarda söküyor ve kaldırıyoruz. Artık fabrikalarda robotlarla insanlar birlikte çalışıyor. Karanlık fabrikaların yerini aydınlık fabrikalar alıyor. Buradaki insanlar işçi insanlar değil. Toplum 5.0 kurgusu gereği; esnek üretimin komiserliğini yayan çalışanlar.” 
“KOBİ ülkesiyiz, endüstriyel dönüşüm evresi en çok bizi etkileyecek”: Üst yönetimden atölyede çalışanlara kadar her katman çalışanların farklı kültüre sahip olduğunu kaydeden Bizel, dijital dönüşüm evresinin püf noktasının katmanlar arasındaki kültürün birbirine entegre edilmesi olduğunu ifade etti. Bizel, şu uyarıda bulundu: “KOBİ ülkesiyiz. Ülke olarak eksiklerimiz var. Pergeli Ankara’ya koyup 3 saatlik uçuş mesafesi dairesi çizersek bu daire içinde en güçlü üretim gücüne bizim sahip olduğumuzu görürsünüz. Dolayısıyla dünyada yaşanan endüstriyel dönüşüm evresi aslında en çok bizi etkileyecek. Çünkü birçok ülke üretim kabiliyetlerini bu şekilde geliştirerek maliyetlerini optimize etmeye çalışacak. Biz Çin’den pahalıyız ama Avrupa’dan ucuzuz. Biz dönüşümden sonra bu dengeyi sağlayamazsak şu anda mevcut olan fabrikaların bu coğrafyada olmasına gerek kalmayacak.”
Mitsubishi Electric’in dijital dönüşüm evresine nasıl yanıt verdiğinin önemli olduğunun altını çizen Bizel, şu bilgileri verdi: “Bu dönüşümü 4 evrede inceliyoruz. ‘Gelişen Üretim Teknolojileri’ni kullanıyoruz. Fabrikanın içinde ne değişiyor; en çok parayı akıllı sensörlere harcıyoruz. Sensörler değişince üretilen bilginin bilgi merkezlerine getirilmesi için çok hızlı endüstriyel haberleşme altyapısı ortaya çıkacak. CLPA burada devreye giriyor. 1 gigabit hızında dünyanın en hızlı haberleşme standartlarından biriyle bu sensörler içindeki datayı fabrikalar içinden toplayıp bilgi merkezlerine aktarıyor. İkincisi yani endüstriyel haberleşme sistemleri. Üçüncüsü çok popüler; bulut sistemleri. Bulut sistemleri Japonya’da bu kadar popüler değil. Veri güvenliği ile ilgili sorun var. Fabrikadaki tüm bilgileri toparlayıp buluta göndermek çok parlak fikir değil. Eğer internete girip 2 dakika içinde kaç kişinin banka hesaplarının araklandığına bakarsanız 20 olduğunu göreceksiniz. Dördüncü konu ise; analitik. Dijital dönüşümde 4 ana evrenin sensörler ve analitik kısmı en çok para harcanması gereken konu.”
Aslında ticaretin yani paranın yer hareketlerinin değiştiğine dikkat çeken Bizel, 1 dakikada Amazon’da 200 bin dolarlık para ve malın yer değiştirdiğini söyledi. Bizel, ticaretle birlikte fabrikaların anlık karar verme sürecinin değiştiğini kaydetti: “Dijital ikiz dünyadaki ticarete senkron çalışıyor. Alabileceği siparişlere bakıyor, ihtiyaçlara bakıyor. Ürün hakkında geri bildirim sağlıyor. İşin püf noktası bu. Türkiye’de benzer çalışmalar yapıyoruz. Japonya çok robot çalıştıran ülkelerden biri olmasına rağmen işsizliğin az olduğu ülkelerden. İkisi arasında bir ilişki yok. Aradaki ilişki ne kadar inovatif ürün yapabildiğinizle ilgili. Ne kadar büyütürsek işletmemizin yatırımlarımızın gücünü insan kaynağına o kadar iş bulma imkanımız çoğalıyor.”
Sigorta Cini’nden KOBİ’lere özel çözümler 
Sigorta Cini Genel Müdürü Erdem Aydınlı, “KOBİ’lere Sigorta Çözümleri” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Sigorta Cini’nin Türkiye’de NN Grubu’nun bir şirketi olduğunu belirten Aydınlı, sektörde 175 yıllık deneyimiyle dünyada 18 ülkede 17 milyon müşteriye hizmet veren, Japonya ve Hollanda’da KOBİ’lerde lider olan bir yapının parçası olduklarını söyledi. Aydınlı, Sigorta Cini olarak sigorta mağazacılığı konseptini benimsediklerini, Türkiye’de 24 tane sigorta şirketinin her türlü ürününü 18 ildeki 36 sigorta mağazasında 120 uzmanla bireylere ve kurumlara sunduklarını dile getirdi. Türkiye’nin en fazla karşılaştırılan 3. sigorta karşılaştırma sitesinin de kendileri olduğunu duyuran Aydınlı, ihtiyaç yelpazesi ve fiziksel varlık ile Türkiye’deki KOBİ’lerin yüzde 65’ine yerinde sigortacılık hizmeti verecek yetkinlikte olduklarının altını çizdi.
“Neden sigorta?” sorusunu yanıtlayan Aydınlı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünyamız değişiyor. Teknolojimiz değişiyor. Büyük ve ciddi yatırımların korunması gerekiyor. Teknolojiyle birlikte yeni riskler ortaya çıkıyor. Bunların başında siber güvenlik gibi yapılar geliyor. Toplum değişiyor. Bizim için kritik ve özel olan insanları elimizde tutmak için yeni argümanlar oluşturmamız gerekiyor. İklim değişiyor. Eskisine göre küresel ısınma vesaire çok daha büyük risklere tabiyiz. Bütün bunları düşününce; sigorta yayılımı çok düşük. Sigortalılık oranı bireylerde olduğu gibi kurumlarımızda da düşük. KOBİ’lerimizin yarısı yeterince koruma altında değil. Yüzbinlerce işverenin ekmek verdiği, milyonlarca çalışanın ekmek teknesi olan kurumlarımız korunmuyor. Bu işletmelerin yeniden üretime geçmesi, fiziki riskler kadar dijital risklerin ortadan kaldırılması için sigortanın önemli olduğunu düşünüyoruz.”
“Sigorta lüks değil, bir ihtiyaçtır, gelecekte olacak sıkıntılara karşı bir yatırımdır”: Erdem Aydınlı, “Her bir ailenin hayatının beklenmedik olaylara karşı koruma altında olması gerektiği” mottosuyla hareket ettiklerini ve her bir KOBİ’nin de yüzbinlerce aile anlamına geldiğini vurgulayarak, ‘Sigorta Cini KOBİ’ni Koru’ temasıyla yola çıktıklarını paylaştı.  Aydınlı, yürüttükleri çalışmaları şöyle anlattı: “Sigorta bir ihtiyaç. Asla bir lüks değildir. Sigorta primleri bir masraf değil, gelecekte olacak sıkıntılara karşı bir yatırımdır. Özellikle ekonomik güçlüklerin olduğu dönemde sigorta ilk kesilecek masraf değildir. Tam tersine. Çünkü bu dönemde kurumların veya sizlerin başına bir şey geldiğinde bunu yerine koymanız eskiye göre ekonomik olarak daha zor. Hepimizin en çok sigortaya ihtiyaç duyduğumuz dönemlerden geçiyoruz. Sigorta Cini olarak KOBİ Kombo Hizmet Paketi diye bir ürün ortaya çıkardık. Uzmanlarımız her bir kurumun ihtiyacı olabileceği sigortaları belirli hizmet paketi çerçevesinde o kurumlara yerinde sunarak sigortalılık oranını artırmaya çalışıyor. KOBİ Kombo Hizmet Paketi’nde önemli 3 parçamız var; bunlardan birincisi yerinde ücretsiz ihtiyaç analizi, ikincisi; fiyat avantajı, üçüncüsü; 7x24 çalışan satıştan sonrası destek.”
Sigorta Cini uzmanlarının kurumlara maksimum fayda sağlayacak nitelikte bir destek sağladıklarını kaydeden Aydınlı, “Bizim için önemli olan sigortadaki hangi nüanslarla sizin kurumunuza daha fazla fayda sağlayabiliriz” dedi. Bunun için 3 örnek veren Aydınlı, şunları dile getirdi: “İşveren sorumluluğu; iş kazasında işçiye Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) belirli bir tazminat ödeniyor. Eğer işverenin kusuru varsa SGK size bunu rücu ediyor. Günün sonunda kişiye ödenen tazminatı, işveren ödemek zorunda kalıyor. İşveren Sorumluluğu sigortamız sayesinde çalışanlarınızın başına gelecek sıkıntılardan doğan rücuyu sigorta altına almış oluyorsunuz.
Vergi Avantajı: Belirli çalışanları veya tüm çalışanlarınızı elinizde tutmak için sağlık sigortası yaptırmak isteyebilirsiniz. Emekliliklerine yönelik birikim yapmak isteyebilirsiniz. Hayat Sigortası ile kritik bazı hastalıklarda toplu para ödemesini sağlayabiliyorsunuz. Birçok işveren işlerin iyi gittiği zamanlarda kol kanat geriyor. Bunları sağlayabileceğiniz bir sistem var. Bunları sağlayacağımız sistem; tüm sağlık, hayat sigortaları ve bireysel emeklilik ödemeleri işveren tarafından çalışanı adına yapıldığında doğrudan gider yazılabiliyor. Burada sağlanan fayda, SGK ve stopaja tabi değil. Üçüncü örnek ise; emniyeti suiistimal.”
Siber tehditler karşısında ayakta kalmanın yolları 
ESET Türkiye Satış Müdürü Asım Akbal, “Siber Tehditler Karşısında Ayakta Kalmanın Yolları” konulu sunumunda şirketlerin gözünden güvenlik konusunu ele aldı. Son dönemlerdeki etkinliklerin ana koşulunun ‘veri’ olduğunu hatırlatan Akbal, verilerin en değerli varlık olarak görüldüğünü ve onları korumanın çok önemli hale geldiğini vurguladı.  Akbal, “Artık güvenli bir ortamda değiliz. Saniyede 4, yılda 130 milyondan fazla zararlı yazılımın varlığından söz ediyoruz. Dolayısıyla bunun için babadan kalma yöntemlerle korunabilmek mümkün değil” dedi. ESET’in 30 yılı aşkın süredir siber güvenlik alanında faaliyet yürüttüğünü, dünya genelinde 110 milyondan fazla kullanıcısı olduğunu dile getiren Akbal, hem kurum hem de sundukları çözümlere ilişkin şu bilgileri verdi: “Her bir kullanıcı bizim için sensör niteliği sağlıyor. Nasıl korunacağını bilmemiz için tehditleri de tanıyor olmamız gerekiyor. Saldırıları 5 başlık altına topladık.
Kimlik Avı ve Sosyal Mühendislik Saldırıları: Kimlik avı saldırılarına biz oltalama (phishing) saldırı diyoruz. Bunlar mail yoluyla gelebilir. SMS ile gelebilir. Genelde çok cazip tekliflerde bulunurlar veya korkutmaya çalışırlar. Para çalınması üzerine odaklanır. Günde 100 milyon oltalama (phishing) maili gönderiliyor. Yapılan araştırmaya göre her 1 milyonda 8 kişi oltaya takılıyor. Her bir kişinin ortalama 1000, 1500 dolar civarında zararı oluyor. Sosyal Mühendislik Saldırıları ise oltalamanın biraz daha çalışılmış hali. Kişiler hakkında bilgiler toplanıyor.
Kötü Amaçlı Yazılımlar (Expolitler): Bizim aslında sistem ve bilgisayarda var olan yazılımların açıklarını kullanarak sisteme giren zararlı yazılımlar. Ne yapacağız? Kullandığımız yazılımın güvenlik güncellemelerini alıyor olmamız lazım. Saldırgan her türlü açığı kullanıyor.”
ESET’in belirlediği bir diğer saldırı başlığı: Gizli Kripto Para Üretimi. Akbal, saldırganların bu alana gözünü diktiğini açıklıyor: “Kullanıcıların sistemine bir zararlı kot bulaştırıyorlar. Ardından işlemci kaynağını olduğundan daha yüksek kapasitede kullanarak bitcoin üretmeye başlıyorlar. Kullanıcının tek hissettiği bilgisayardaki yavaşlık. Online film sitesine giriyorsunuz ama arka planda işlemciniz üzerinden bitcoin üretiliyor. Saldırganlar bu yöntemle 2018’in ilk 6 ayında 2.5 milyar dolar hasılat elde ettiler. Çok zahmetsiz milyonlarca kripto para üretildi.
Diğer kötü yazılım türü: Fidye Yazılımlar. Bunlar ilk başta fatura görüntüsü ile ulaştı. Tıklanan fatura görüntüsüyle karşılığında tekno para istiyor. 150’yi aşkın ülkede pek çok kurum saldırı altında kaldı.”
Güvenlik yazılımı kullanmanın da yetersiz bir savunma olduğunu savunan Akbal, tüm kapılar için güvenlik oluşturmak gerektiğinin altını çizdi. Akbal’ın açıklamalarına göre; diğer bir saldırı türü Web Tabanlı Saldırılar:  “Hepimizin web sitesi var. Bunların altında WordPress gibi açık kaynaklı kotlar da kullanılabiliyor. Geçtiğimiz haftalarda WordPress kullanıcısı milyonlarca kişi hacklendi.” 
Siber saldırıların sadece zaman veya para kaybı olmadığı aynı zamanda itibar kaybı anlamına geldiğine de dikkat çeken Akbal, dışarıdan gelen saldırılar dışında içeriden de saldırı olduğunu hatırlatarak konuya ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Bakış açımızı biraz değiştirelim. Kullanıcıların yüzde 55’i kazara veya yanlış planlama sonucunda verileri sızdırıyor. Şirketlerin yarısı bu durumu aylar sonra fark ediyor. Çalışanların yüzde 87’si kişisel veya şirket bilgilerini kendi bilgisayarında tutuyor. Şirket verileri bir anda yok olabiliyor. Kötü niyetli, iyi niyetli ve dikkatsiz kullanıcı var. Verilerin sızıntılarının yüzde 64’ü önlenebilir. Çünkü yüzde 35’i ihmalden, çalışanlar yüzünden başımıza geliyor. Yüzde 29’u da altyapı nedeniyle oluyor. Yüzde 36’ya odaklanmak lazım. Kötü niyetliler orada. Yüzde 100 güvenlik diye bir şey yok. ESET’in çözüm ortaklığı ile yaptığı Safetica; içerideki kişisel veri taşıyan veya taşımayan verilerin buluta gönderilmesi, mail atılması, hard diske aktarılmasını engelleyen bir yazılım. Hatta çıktı alınmasını da engelliyor.”
KOSGEB 2020 Destek Vizyonu ve Uygulamaları
KOSGEB Uzmanı Ceyhan Bahadır Karataş, “KOSGEB 2020 Destek Vizyonu ve Uygulamaları” konulu sunumunda, 81 ilde 91 müdürlükte 101 temsilcilikle faaliyet yürüten 23 TEKMER (Teknoloji Merkezi), TSE entegreli 8 laboratuvarı ve 108 üniversiteyle protokolü bulunan KOSGEB’in 2020 vizyonunu ve yeni desteklerini anlattı. KOSGEB’in 2009’dan önce sadece sanayi sektörüne hizmet verirken daha sonra hizmet ve ticaret sektörlerini de desteklemeye başladığını belirten Karataş, KOSGEB’in yeni vizyonunda cari açığı azaltacak ürünlerin yerli üretilmesini, girişimcilerin ileri teknoloji üretimine geçişini ve KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmayı hedeflediklerini ifade etti.
KOSGEB’in destek ve teşviklerini tematik olarak ayırdıklarını belirten Karataş’ın açıklamaları şöyle:
AR-GE, TEKNOLOJİK ÜRETİM VE YERLİLEŞTİRME DESTEKLERİ:
1) Ar-Ge ve İnovasyon Destek Programı
2) Stratejik Ürün Destek Programı (Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı kapsamında)
3) KOBİ Teknolojik Ürün Yatırım (TEKNOYATIRIM) Destek Programı.
İŞLETME GELİŞTİRME, BÜYÜME VE ULUSLARARASILAŞMA DESTEKLERİ: İşletmelerin anlık ihtiyaçları için çözüm sağlayan destek. Bu segmentin altında KOBİGEL (KOBİ Gelişim) Destek Programı da yer alıyor.
• KOBİGEL Destek Programı İmalat Sanayi Sektöründe Dijitalleşme Proje Teklif Çağrısı: Dijitalleşme alanında üretim yapanlar ve bu dijital ürünleri kullananlara sunulanların desteklendiği modelde iki çağrıya çıkılıyor. 
• İşletme Geliştirme Destek Programı: 9 destek alanını içeren bu program 2 yıllık. Destek oranı yüzde 60. Destek kalemleri arasında; yurtiçi fuar, yurtdışı iş gezisi, nitelikli eleman istihdam, tasarım, sınai mülkiyet hakları, belgelendirme, test ve analiz, enerji verimli elektrik motorları değişim, bağımsız değerlendirme destekleri var. Nitelikli elemanda bir işletmeye 50 bin TL’ye kadar destek sağlanabiliyor.
• İşbirliği Destek Programı: KOBİ’lerin birbiriyle ve büyük işletme ile ortak proje yapması öngörülüyor. Firmalar birleşerek yeni bir tüzel kişilik kurarak üretim yapabildiği gibi proje bazlı ortaklık destekleniyor. Ortak imalat, ortak tasarım ve ortak pazarlamanın desteklenmesi hedefleniyor.
• Yurtdışı Pazar Destek Programı: KOSGEB’in bu desteği 2020’de ilk kez uygulanacak. KOBİ’lerin ihracata başlamasını veya ihracat kapasitesinin artırılması hedefleniyor. Destekten yararlanma kriteri ise yurtiçi marka tescilinin olması gerekiyor. İmalatçı firma ise ihracatı olmasına gerek yok hemen destek veriliyor. Hizmet ve ticaret alanında faaliyet yürüten firmanın ise ihracata başlama zorunluluğu bulunuyor. 
• Uluslararası Kuluçka Merkezi ve Hızlandırıcı Destek Programı: İki alt programdan oluşuyor: “Uluslararası Kuluçka Merkezi Kurma Programı. Uluslararası Hızlandırıcı Programı.” KOSGEB burada üniversiteler ile işbirliği yaparak kuluçka merkezleri oluşturmayı hedefliyor. 3 milyon 750 bin dolara kadar destek sağlanıyor.
KOBİ FİNANSMAN DESTEKLERİ: Bu destek başlığı altında Gelişen İşletmeler Pazarı Destek Programı, Yeni Kredi Faiz Desteği Modeli: KOBİ Finansman Destek Programı, KOBİ Faiz Desteği, Gelişen İşletmeler Pazarı KOBİ Destek Programı yer alıyor. 
GİRİŞİMCİLİK DESTEKLERİ: KOSGEB erkek girişimcilere 50 bin TL, kadın girişimcilere 70 bin TL’ye kadar destek sağlıyor. Stratejik önemdeki sektörde ise 500 bin TL’ye kadar nakit akışı sağlanıyor.
Teknolojiye geç kalındı mı?
Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü M. Göker Sarp, “Dijital Dönüşüm ve KOBİ’lerin Yol Haritası’nı katılımcılara sundu ve “Dijitalleşme nedir?” sorusu ile konuşmasına başladı. Sarp, şunları söyledi: “Doğada görülen analogların ses ve görüntü dosyası haline gelmesi dijitalleşme olarak tanımlanıyor. Dijital dönüşüm ise dijital işletmeye geçiş demek ve dijital dönüşüm ile yeni gelir modellerinin oluşturulması anlamına geliyor. Bu konuyla ilgili KOBİ’nin vizyonunu ortaya koyması lazım. TÜSİAD’ın yaptığı araştırmaya göre dijitale yatırımların temel nedeni; verimliliği artırmak.”
Müşterinin ihtiyaçlarına hızlı cevap vermek, karlılık, yeni müşteri kazanmak ve yeni gelir modellerinin yaratılmasının da dijitalleşmenin nedenleri arasında yer aldığını belirten Sarp, değişime karşı patronun dahi direnç gösterdiğini kaydetti: “TÜİK verilerine göre 2019 yılında Türkiye’de ERP kullanımı yüzde 20. CRM ise yüzde 18. Bulut bilişim kullanımında Türkiye yüzde 10 seviyesinde. Dijital dönüşüm dendiğinde pahalı sistemleri satın almak yerine buluttan destek alınıyor. Dijital Sürdürülebilirlik Araştırması’nda Türkiye sonuncu durumda.”
M. Göker Sarp, “Teknolojiye geçişte geç kalındı mı?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Henüz geç kalmadık. 5 yıllık bir sürecimiz daha var. Henüz fırsatı kaçırmadık” dedi. Üretimin kayışıyla birlikte paranın da ‘Batı’dan ‘Doğu’ya doğru gittiğini hatırlatan Sarp, ‘Batı’nın Endüstri 4.0 ile bunu geri kazanmaya çalıştığını anlattı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.