banner565

banner472

banner458

banner457

Depolama ve Taşıma Hizmetleri

Pandemi ile birlikte lojistik sektörünün önemi daha da anlaşıldı. Bu dönemde ‘Depolama ve Taşıma Hizmetleri’nde yeni teknolojilere ve yeşil dönüşüme yatırım yapan şirketler ve ülkeler küresel ticaretteki değişimi yakalıyor. 

DOSYA 01.01.2022, 00:00 29.01.2022, 13:30
19745
Depolama ve Taşıma Hizmetleri
Pandemi ile birlikte ‘Depolama ve Taşımacılık Hizmetleri’nde büyük bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Yeni teknolojilere odaklanan sektör, ulusal ve uluslararası ölçekte yenilikçi hizmetler sunmaya devam ediyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı da dikkate alarak ‘Depolama ve Taşıma Hizmetleri’ alanında atılım ve yeni teknolojilere, yeşil dönüşüme yatırım yapan şirketler ve ülkeler küresel ticaretteki değişimi yakalıyor. Sektörün büyüme potansiyeli, 2021 yılı değerlendirmesi ve 2022 yılı öngörülerini sektörün aktörlerinin açıklamalarıyla aktarıyoruz:

Sektörün 2022 beklentileri
UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, Pandemi’den en çok etkilenen sektörlerin başında lojistik sektörünün geldiğini,  özellikle ilk dönemde yaşanan kaos ortamında tüm Dünya ve bütün sektörlerin birçok aksaklık yaşadığını, taşıma faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini belirtti: “Bu dönemde özellikle havayolu, karayolu ve denizyolunda operasyonel sıkıntılar yaşandı ancak havayolunda kargo uçaklarına olan talep arttı, denizyolunda konteynerlerin belirli bölgelerde birikmesi ve diğer bölgelerdeki talepleri karşılayamaması gibi sebeplerle navlunlar arttı, karayolunda yük sayısı ve iş hacimlerinde artışlar oldu, demiryolu ise Pandemi’nin kurtarıcı taşıma modu oldu. Pandemi küresel ticarette tedarik krizini beraberinde getirdi. Çin’den gelen hammaddelere veya yan ürünlere bağımlı olmanın büyük bir risk olduğunun farkına vardık ki tedarikçiler ürün ya da hizmet aldıkları pazarları çeşitlendirme yoluna gittiler. Türkiye bu anlamda global bazlı şirketlerin operasyonlarını Türkiye’ye taşımayı değerlendirmesi bakımından avantaj sağladı. Küresel ticaretteki bu hedef değişimini Pandemi şoku ile başvurulmuş geçici bir yöntem olarak değerlendirmiyoruz. Türkiye’ye yönelen satın alma eğilimleri artarak devam edecektir.”
Ulusoy, sektörün 2022 beklentilerini de özetledi:
Çin’den yeterince hizmet ve tedarik sağlayamayan kimi küresel şirketlerin, satın alma operasyonlarını Türkiye’ye çevirmesi konusunda; Türkiye’ye yönelen satın alma eğilimlerinin 2022’de de artarak devam etmesini bekliyoruz.
Lojistik ve taşımacılık süreçlerinde dijitalleşme ve otomasyon uygulamaları geliştiren kurumların rekabet ortamında daha da artması beklenebilir. Lojistik sektöründe önümüzdeki dönemde dijitalleşmenin öneminin, e-ticarete olan talebin daha da artmasını bekliyoruz.
Lojistik sektöründe, ülkelerin kısıtlamaları kapsamında yaşanan sorunlar ve özellikle karayolu taşımacılığında yaşanan aksaklıklar daha uygun maliyetli ulaştırma türlerine yönelimi sağladı. Karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu gibi ulaştırma türleri arasında entegrasyonun sağlanması 2022’de daha önemli bir hale gelecektir.
• Dünya’da hayatın durma noktasına geldiği bir anda dahi, lojistik sektörü gösterdiği refleksle, krizlere karşı ne kadar dayanıklı olduğunu da gözler önüne serdi. Bunda sektör paydaşlarının teknolojik altyapılarını Pandemi öncesinde de iyi bir şekilde dizayn etmesinin önemi büyüktü. Bu altyapıların hem ülkemizde hem de dünyada geliştiğine tanık olacağız.
• Herşeye rağmen Pandemi sürecinde yaşanan ilk şokun ardından hızlı bir şekilde aksiyon alarak krizin etkilerini büyük ölçüde bertaraf etmeyi başaran, iyi bir sınav veren Türk lojistik sektörünün bu dönemi de geride bırakacağına inancımız tam ve UTİKAD olarak sektörümüzün daha iyi bir noktaya gelmesi için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceğiz.
2022’de sektörün öncelikleri: Üç kıtanın birbirine yaklaştığı bir noktada önemli bir lojistik üs vazifesi üstlenebilecek olan ülkemizde tüm taşıma modları kullanılabilmektedir. Türkiye’de küresel ölçekte ve kalitede sunulan lojistik faaliyetlerin kurumsal yapısı da Türkiye’yi öne çıkaran bir özelliktir. Ancak ülkemizin lojistik sektöründeki performansının en üst seviyeye çıkarılabilmesi için intermodal taşımacılığın geliştirilmesi, demiryolunun karayoluna alternatif bir taşıma moduna dönüştürülerek hem iç pazarda hem de dış ticaretteki payının artırılması ve böylelikle karayolu üzerindeki baskının azaltılması, limanların demiryolu bağlantılarının yapılması, doğu-batı yönünde kesintisiz demiryolu taşımacılığının yapılabilmesi, OSB’lerin demiryolu ile limanlara bağlanması, Kapıkule başta olmak üzere uluslararası sınır kapılarındaki beklemelerin azaltılması UTİKAD olarak önemli olduğunu düşündüğümüz hususlardır.”

Konteyner krizi
Ulusoy, yaşanan konteyner krizine ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı: “2021, sektörün önünü görebildiği ve daha iyi planlama yapılabilen bir yıl oldu. Ancak salgın sebebiyle ertelenmiş küresel talepteki büyük artış, henüz toparlanmaya başlayan küresel tedarik zinciri üzerinde halen baskı yaratmaktadır. Salgın öncesi yük gemisi fazlası varken salgın sonrası denizyoluna olan talep ve taşıma için kullanılan konteynerlerin dünyanın belli başlı limanlarında birikmiş olması ve bu konteynerlerin sisteme dahil edilmesi halen küresel tedarik zincirinin dengeye ulaşmasında engel teşkil etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde lojistik maliyetlerin 2022’de daha da önemli hale gelmesi beklenmektedir. Pandemi sebebiyle; özellikle yeni varyantlar göz önünde bulundurulduğunda lojistik ve ulaştırma maliyetlerindeki artışın yeni yılda da başta karayolu ve havayolu olmak üzere sektörü olumsuz etkilemeye devam etmesi muhtemeldir ki bu taşınan malların nihai tüketiciye ulaştığındaki fiyatlarını da etkileyecektir. Ülkemizin ihracatında önemli bir yeri olan konteyner taşımacılığındaki navlun zirve seviyelerinin 2022 boyunca da devam edeceğini tahmin etmekteyiz.”

Lojistiğin stratejik önemi
Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı ve Lojistik Derneği (LODER) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş, “Lojistik, talep ve stok yönetiminin yanı sıra taşımacılık, depolama, gümrükleme, sigortalama, katma değerli hizmetler ve terminal hizmetleri faaliyetlerinin eşgüdümlü yapılmasını gerektiren faaliyetler kümesidir” diyor. Tanyaş, Türkiye’nin 83.6 milyon nüfusu, 783.542 km2 yüzölçümü, üç kıtanın kavşak konumunda ve üç tarafının denizlerle kaplı olması özellikleriyle bölgesinin lojistik üssü olmaya aday bir ülke olduğunu vurguluyor: “Dünya’da stratejik bir sektör olarak görülen lojistik sektörü, gelişmiş ülkelerde GSYH’nın yüzde 10-12’sini oluşturmaktadır.  Türk lojistik sektörü 2021 büyüklüğünün, yaklaşık 660 milyar TL (GSYH’nın yaklaşık yüzde 12’si) olacağı öngörülmektedir. Bu miktarın yarısının lojistik sektörü, diğer yarısının diğer sektörlerdeki üretim/ticaret şirketleri tarafından kendi olanaklarıyla gerçekleştirildiği varsayılmaktadır. Türkiye’de yük hareketinin ton bazında yüzde 16’sı ihracat, yüzde 11’i ithalat ve yüzde 73’ü yurtiçi bazlıdır, yüzde 90’ı karayolu, yüzde 5’i demiryolu ve yüzde 4.5’u denizyoludur.”
2020 ve 2021’de hava kargonun yüzde 60’ının yolcu uçaklarının taşıması nedeniyle havayolu yük taşımacılığının ciddi oranda etkilendiğini, daha temassız olan demiryolu taşımacılığının ön plana çıktığını ancak yeterli çeken ve çekilen araç bulunamadığını, salgının ilerleyen günlerinde oluşan konteyner ve çip krizinin de dünya ticaretini ayrıca etkilediğini, sonuçta tedarik zincirlerinin kırıldığını anlatan Tanyaş, şunları dile getirdi: “Tedarik zincirlerinde kamçı etkisi, ancak tedarik zincirleri senkronize hale getirilerek önlenebilir. Ülkemizin tüketim ülkelerine yakınlığı dikkate alındığında Uzak Doğu’ya göre daha avantajlı konumda olduğu bir gerçektir. Avrupa Birliği yeşil mutabakatı açısından da eğer sektörel bazda gerekli önlemler alınırsa avantajlı bir durum elde edebiliriz. Yeter ki ülkemizde ve çevre ülkelerle doğru tedarik zincirleri kuralım. 2021’in bir toparlanma yılı olacağını ve büyümenin devam edeceğini öngörebiliriz. Lojistikte tek yönlü gelişme verimlilik getirmeyecektir. Özellikle taşımacılık ve terminal hizmetlerinde ekipman dengesi olarak isimlendirilen hem ihracat hem de ithalat yükü dengesi gerekmektedir. Ülkemiz tarım, sanayi, madencilik ve lojistik master planları arasında bütünleşme sağlayarak gelişebilir.”

Mevcut liman sayısı 2-3 katına çıkmalı
Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erdemir, “Eğer COVİD-19 yaşanmasaydı Türkiye limancılığı yılı tarihi bir büyüme ile kapatacaktı. Özellikle 2020 2. çeyrekte tüm yük gruplarındaki elleçlemeler 2019’a göre düşük seyretmiş, küresel ölçekte hayata geçirilen kısıtlamalar, sokağa çıkma yasakları vb. nedenlerle ham petrole olan talebin azalmasına bağlı olarak sıvı dökme yüklerdeki düşüş yıl boyu sürdü. Kruvaziyer limanlarımız ise bütünüyle durdu. Bugün Egeport Kuşadası kruvaziyer limanımıza ilk geminin Ekim 2021’de geldiğini, yine Galataport’a da Kasım’da geldiğini öngördüğümüzde kruvaziyer limanlarımızın Pandemi’den ne denli etkilendiklerini görebiliriz” diye konuştu.
Erdemir, limanlarımızdaki normalleşmenin yavaş da olsa 2020’nin 3. çeyreği başladığını kaydetti: “Her şeye karşın 2020 sonuna gelindiğinde toplam yükte negatif olmasa da yüzde 2.6 oranında düşük bir büyüme oranı kaydedildi ve limanlarımızda toplamda 496 milyon ton yük elleçlemesi gerçekleşti.  2021 yüksek gelişim oranlı bir toparlanma yılı oldu. 2022’de toplam yükteki artışın yüzde 5 seviyesinde olması ve yılın 540 milyon tonun üstüne çıkması öngörülebilir. 2021 yılı sonu itibarıyla TEU bazında konteynerde yüzde 6.9, kuru dökme yükte yüzde 2.8, sıvı dökme yükte yüzde 1.2, genel yükte yüzde 12.3 ve Ro-Ro taşımacılığında ise yüzde 28.8 oranında artışın olacağını bekliyoruz. 2021’de Cumhuriyet tarihinde ilk kez 500 milyon ton yük sınırı da aşılacak, hatta 2021 yılı 521 milyon tonun üzerindeki bir elleçleme rakamıyla kapanacaktır.”
Erdemir, Pandemi ile birlikte küresel lojistik zincirlerindeki kırılmalar ve artan maliyetlerin Türkiye’nin bölgesel merkez konumunu güçlendirdiğine işaret etti: “Bu nedenle ülkemizi bir üretim, dağıtım ve lojistik avantaja dönüştürmek en önemli görevimizdir.” Türkiye’nin 2050 hedeflerine ulaşabilmesi için mevcut liman sayısının 2-3 katına çıkması gerektiğine değinen Erdemir, bugün dünyadaki taşımaların neredeyse yüzde 90’dan fazlasının denizyoluyla yapıldığını, Türkiye’de de bu oranın Pandemi ile birlikte bu seviyelere hızla yaklaştığını söyledi: Unutmayalım ki küresel çapta daha da yoğunlaşacağı beklenen ticaret savaşlarında limanlar her ülkenin ön cephesidir.”

Depolama ve taşımacılık hizmetlerinde dikkat çeken yeni teknolojiler
Yapay Zeka (Al), Endüstri 4.0, Nesnelerin İnterneti (IoT) Sanal Gerçeklik teknolojileri (VR-Sanal Gerçeklik, AR-Artırılmış / Zenginleştirilmiş Gerçeklik, MR-Karma Gerçeklik, XR-Genişletilmiş Gerçeklik teknolojileri). Simülasyon teknolojileri, Makine Öğrenmesi (Machine Learning), Derin Öğrenme (Deep Learning), Büyük Veri (Big Data), Hiperotamasyon, Bulut Bilişim, Dağıtılmış Bulut, Güçlendirilmiş Edge, Robot Teknolojileri, Otonom Robotik Sistemler, Robotik Süreç Otomasyonu (RPA), Otonom Araçlar, Dronelar, 3 ve 4 Boyutlu Yazıcılar (3D ve 4D Yazıcılar), 5G Teknolojileri, Siber Güvenlik, İş Zekası Çözümleri ve Uygulamaları, Mobil Uygulamalar, ERP (Kurumsal Kaynak Planlama), EDI (Elektronik Veri Değişimi), Otomatik Tanıma ve Veri Toplama Sistemleri (OT/VT Teknolojileri), CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi), SCM /SCP Tedarik Zinciri Yönetimi / Planlaması, Tedarik Zinciri Mühendisliği, TMS (Taşıma Yönetim Sistemleri), Nakliye Yönetim Sistemi, Dağıtım Yönetim Sistemi, CMC (Konteyner Yönetim Birimi), CMS (Konteyner Yönetim Sistemleri), Dinamik Rotalama Sistemi, Yük Optimizasyon Sistemleri, GPS Sistemleri, Analiz Yazılımları, POD (Teslimat Yönetim Sistemi), APS (İleri Planlama Sistemleri), Stok Yönetimi, Depo Otomasyon Çözümleri, WMS (Depo Yönetim Sistemi) Bulut Tabanlı Depo Yönetim Sistemi, TOD (Tam Otomatik Depo), Akıllı Depo Sistemi, E-Ticaret Depolama Teknolojileri, Doküman ve Arşiv Yönetim Sistemleri, Elektronik Belge Yönetim Sistemleri, Elektronik Doküman Yönetim Sistemleri, E-Fatura, E-Arşiv, E-Defter, E-İrsaliye, Uzaktan Çalışma ve Web Konferans Sistemleri.

Küresel tedarik zinciri aksaklıkları 2022’de de devam edecek
Euler Hermes’in yayınladığı Küresel Ticaret Raporu’na göre küresel ticaret hacminin 2022 ve 2023’te sırasıyla yüzde 5.4 ve yüzde 4 artması öngörülüyor. Küresel tedarik zinciri aksaklıklarının Covid-19’un etkileri ve Çin Yeni Yılı’nın talep ve lojistik kanadında yaratacağı oynaklık nedeniyle 2022’nin ikinci yarısına kadar yüksek kalması bekleniyor. Raporda, 2022’de de ihracatlarını güçlü şekilde devam ettirecek sektörler; enerji, elektronik, makine ve teçhizat olarak sıralanırken; 2023’te ihracatın kazananının Asya-Pasifik ve otomotiv sektörü olacağı ifade ediliyor.

Lojistik sektörüne 12 farklı destek
UND (Uluslararası Nakliyeciler Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu’nun açıklamaları şöyle: “Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü önemli bir adım attı ve 12 farklı kalemde lojistik sektörüne destek hazırladı. Maliye Bakanlığı’nın onayı ile devreye girecek bu desteklerin amacı firmalarımızın ülkeye daha fazla döviz getirmesini sağlamak. Sektörümüzün ülkemize daha fazla döviz girdisi sağlayabileceğini, bu potansiyele sahip olduğumuzu, ancak mali gücümüzün yeterli olmadığını verilecek desteklerle güçlü yurtdışı organizasyonuna sahip, sadece ülkemizden yapılan taşımalarda değil diğer ülkeler arasında yapılacak ticarette de uluslararası karayolu taşımacılık sektörümüzün etkin olabileceğini anlattık. Bu destekler dünyada taşımacılık hizmetler ticaretinde büyük bir rekabetin başladığı bir dönemde sektörümüzün rekabetçiliğini artırmada çok önemli olacak. Desteklerin bir özelliği de KOBİ’lere verilmesi.”

Yorumlar (0)