banner565

banner472

banner458

banner457

Türkiye tedarik zinciri merkezi olma hedefiyle koşuyor; Lojistik ve taşımacılık sektörü, 2021’den umutlu

Pandemi ile birlikte Dünya’nın tedarik zinciri sistemi yeniden şekilleniyor. Türkiye lojistik ve taşımacılık sektörü, fırsatları iyi değerlendirebilirse Türkiye tedarik zincirinde üs haline gelebilme potansiyeliyle göz dolduruyor. Bu süreçte ise Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum çerçevesinde; sürdürülebilir, akıllı ve yeşil lojistik ve taşımacılık dönüşümü ile sektörün dijital dönüşümü en önemli nirengi noktaları olarak karşımıza çıkıyor. Lojistik ve Taşımacılık 2021 dosyamızda anlattık.

DOSYA 01.11.2021, 00:01 29.11.2021, 10:41
21717
Türkiye tedarik zinciri merkezi olma hedefiyle koşuyor; Lojistik ve taşımacılık sektörü, 2021’den umutlu

Türkiye lojistik ve taşımacılık sektörü, Pandemi ile birlikte tedarik zincirinde Uzakdoğu yerine Avrupa’nın daha yakınındaki Türkiye’yi tercih etmesi ve tedarik zincirinde Türkiye’nin rolünün artması ile gösterdiği performansla yabancı yatırımcıların ilgi odağı haline geliyor. Türkiye lojistik ve taşımacılık sektörü, ekonominin sürdürülebilirliği noktasında kilit önemdeki sektörlerden. Bu nedenle sektörün Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumu hayati önemde. Sektör, çevreci ve yeşil ekonomiye geçiş çalışmalarına son sürat devam ediyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde; Ulusal Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayınlayan Türkiye, Eylem planı çerçevesinde, sürdürülebilir ve akıllı taşımacılık, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamaları, demir yolu taşımacılığının geliştirilmesini hedefliyor ve yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması, mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlayacak. Önümüzdeki dönemde; dijitalleşme, karbonsuzlaşma, otonom ulaşım, evrensel erişim gibi kavramlar gündemimizde öne çıkacak. Biz de Lojistik ve Taşımacılık 2021 dosyamızda, ana aktörleriyle sektörün nabzını tuttuk.

Pandemi küresel tedarik zincirinde belirsizlik oluşmasına yol açtı, artış gösteren lojistik maliyetler ve finansal mutabakatlardaki gecikmeler sebebiyle öngörülmesi ve planlanması zor bir süreç başladı. Türkiye’nin hem ithalat hem ihracatından en büyük pay, denizyolu taşımacılığının. Onu karayolu taşımacılığı ve ardından havayolu taşımacılığı sonra da demiryolu taşımacılığı izliyor. Türkiye’de son 5 yılda yapılan kamu yatırımlarından en fazla payı ulaştırma ve haberleşme sektörü alıyor. Koronavirüsün fiziksel temas yoluyla bulaşması nedeniyle ülkelerce alınan tedbirlerin başında sınır geçişlerini kapatmak ve sınırlandırmak geldi. Sürücülere getirilen karantina ve sağlık taramaları uygulamaları gibi kısıtlamalar nedeniyle uluslararası yük taşımacılığında gecikmeler yaşandı, sınır kapılarında uzun kuyruklar oluştu.

Çin’de limanlarda faaliyetlerin durma noktasına gelmesi, uluslararası denizyolu taşımacılığını olumsuz etkiledi, ülkeler tarafından alınan önlemlerle gemilerin limanlara kabul edilmemesi gibi sebeplerle ortaya çıkan uğrak iptalleri lojistik akışlarda aksamalara yol açtı, denizyolunda 2020 yılı için toplam hacim kaybı 17 milyon TEU tahmin edildi. Ancak pandemi nedeniyle ülkelerin uygulamaya aldıkları kısıtlamalardan en fazla etkilenen yük taşımacılığı türü; havayolu taşımacılığı oldu, ülkeler yolcu uçaklarının uçuşlarını durdurdu. Bu kısıtlama havayolu kargo hacminde daralmaya ve havayolu kargo navlunlarının artmasına neden oldu. Bu dönemde demiryolunun rekabetçi gücü arttı. Aşının bulunmasıyla uygun koşullarda depolanması ve dağıtımı sektöre ciddi bir ivme kazandırdı. Pandemi, uluslararası ve ulusal ticaretin sürdürülebilmesinde ‘Lojistik ve Taşımacılık’ sektörü kilit rol oynadı.

Ülkelerin kendi içlerinde ve uluslararası ticarette; gıda, ilaç, aşı, dezenfektan, kişisel hijyen ürünleri, kolonya, maske, cerrahi maske, önlük, tulum, kişisel koruyucu ekipmanlar, solunum cihazları gibi medikal ürünler ve tıbbi cihazlar en çok talep gören ürünlerin başında yer alıyor. Bütün bu ihtiyaçların yanı sıra iş dünyasındaki hızlı değişimin, uzaktan çalışma modelinin ve dijitalleşmenin yaygınlaşmasının, e-ticaret pazarının hızlı büyümesinin, drone ile hava kargo taşımacılığı, IoT (Nesnelerin İnterneti) ve Yapay Zeka ile lojistik ve taşımacılık süreçlerinin dijitalleşmesi gibi yeni nesil teknolojilerin de ‘Lojistik ve Taşımacılık’ sektörüne ciddi yansımaları oldu. ‘Tedarik Zinciri Yönetim Merkezi’ olma gücü ve potansiyeline sahip Türkiye için uluslararası ticaret güçlü fırsatlar ve riskler barındırıyor.
Lojistik ve taşımacılık sektörünü temelinden değiştirme potansiyeline sahip çarpıcı teknolojilerden biri drone ile taşıma başladı ve ticari araçlarda otonom araçların kullanılmasının yaygınlaşması, yapay zeka, giyilebilir teknolojiler, 5G, siber güvenlik teknolojileri, dağıtılmış bulut ve tüm süreçlerde dijitalleşme; özetle Endüstri 4.0, sektörün çehresini tümden değiştirecek.

Türkiye ulaştırma ve lojistik sektörünün yeşil ekonomiye geçişi
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) İkinci Küresel Sürdürülebilir Ulaştırma Konferansı’na katılarak, ““Yatırım planlamalarımızda, BM 2030 gündeminin yanı sıra Paris İklim Değişikliği Anlaşması ve AB Yeşil Mutabakatı’nın hedeflerini kendimize rehber addediyoruz. Bu rehber belgeler ile uyumlu olarak hazırladığımız, 11. Kalkınma Planımız, Ulaştırma Ana Planımız ve Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planımız’la, etkin bir ulaşım sistemini ülkemize kazandırmak için çalışıyoruz” dedi.

“Demiryolu kaynaklı emisyonları yüzde 75 azaltmayı hedefliyoruz”: Bakan Karaismailoğlu, “Bütünleşik olarak tasarladığımız ulaşım ekosistemimizde, verimlilik esasında tüm modları birbirleriyle entegre hale getiriyoruz. Çok modlu ve dengeli bir ulaşım altyapısı için demiryollarında yatırım seferberliği başlattık. Kent içi raylı sistem hatlarına ilave olarak, yeni yüksek hızlı tren hatları inşa ediyor ve mevcut hatlarımızın yenileme çalışmalarını da sürdürüyoruz. Böylece hem verimliliği arttırıyoruz hem de karbondioksit emisyonunu azaltarak çevreye daha duyarlı bir işletmeciliğe geçiyoruz. 2035 yılında demiryolundan kaynaklı emisyonları 1990 yılına göre en az yüzde 75 oranında azaltmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Demiryollarına yatırım yaparken karayolları yatırımlarını da göz ardı etmediklerini aktaran Karaismailoğlu, Türkiye’yi bölünmüş yollarla donatarak trafik sıkışıklığını önemli ölçüde azalttıklarını ve karbon emisyonu artışının önüne geçtiklerini söyledi: “Son 19 yılda yaptığımız 28 bin kilometrenin üzerindeki bölünmüş yolla yıllık bazda yaklaşık 4 milyon tona yakın karbondioksit emisyon azaltımı sağlıyoruz. İstanbul’da iki kıtayı birbirine bağlayan Avrasya tüneli ile de yıllık 50 bin ton karbondioksit azaltımı sağlıyoruz. Şehirlerde karbon emisyonunu ve trafiği azaltan elektrikli bisiklet, e-skuter gibi mikro hareketlilik araçları için yasal düzenlemeleri hazırlıyor ve gerekli altyapıları geliştiriyoruz.”

“Hedefimiz; karbonsuz havalimanı işletmeciliği”: Karaismailoğlu, ‘Mavi Ekonomi’ olarak adlandırılan denizcilik sektöründe Uluslararası Denizcilik Örgütü tarafından belirlenen emisyon azaltım hedeflerine ulaşılabilmesi için Bakanlık olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını kaydetti: “Yeşil denizciliğin desteklenmesi için tasarladığımız Denizcilikte Karbonsuzlaştırma projemizle gemilerimizde ve limanlarımızda çevre dostu taşımacılık için kullanılacak yenilikçi teknolojilere finansal destek mekanizması oluşturacağız. Havalimanlarımızda 2009’dan bu yana belirli kriterleri sağlayan tesislere yeşil havalimanı sertifikası veriyoruz. Buna ilave olarak, Karbonsuz Havalimanı Projemizle, Uluslararası Havalimanları Konseyi tarafından yürütülen Havalimanı Karbon Akreditasyonu Programı’na akredite havalimanlarımızla dahil olduk. Hedefimiz, önümüzdeki dönemde karbonsuz havalimanı işletmeciliğine geçmek. Havalimanlarının elektrik enerjisinin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması için Güneş Enerji Santrali Tesisleri’ni faaliyete geçirdik ve yaygınlaştırıyoruz. Ayrıca, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün uluslararası uçuşlardan kaynaklanan emisyonları azaltma ve emisyonları 2020 seviyesinde sabitlemeyi amaçlayan CORSIA (Uluslararası Havacılık için Karbon Dengeleme ve Azaltma) Şeması’nda gönüllü ülkeler arasında yer alıyoruz.”

Türkiye olarak küresel iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir taşımacılık sisteminin tesisi için Bakanlık olarak ellerinden gelenin en iyisini yapma gayreti içerisinde olduklarını kaydeden Karaismailoğlu, “Bundan sonra da çevreci, yerli ve milli yatırımlarımızla ulaştırmadan kaynaklı karbon salınımını asgariye indirmek için çalışırken, yeşil ekonomiye dayalı projelere teşvikten finans desteğine kadar birçok yeni atılımı içinde barındıracak adımlar atmaya devam edeceğiz. Kapsayıcı, sürdürülebilir ve etkin bir ulaştırma sistemi tesis etmek için Birleşmiş Milletler çatısı altında ve diğer platformlarda işbirliğine hazırız” dedi.

Sektöre yabancı yatırımcı ilgisi arttı
UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, Türk lojistik sektörüne yabancı ilgisinin arttığını belirterek, Pandemi’de Çin’den yeterince hizmet ve tedarik sağlayamayan küresel şirketlerden bazılarının satın alma operasyonlarını Türkiye’ye yönlendirmesinin geçici bir durum olmadığını, Türkiye’ye yönelen satın alma eğilimlerinin 2021 sonrasında da artarak devam etmesini beklediklerini dile getirdi. Bu eğilimin Türk lojistik sektörünün hızlı büyümesini desteklediğini kaydeden Ulusoy, Pandemi’de çevik ve hızlı tepkiler veren, önlemler alan Türk lojistik sektörü ve meslektaşlarının küresel etkenler haricinde lojistik akışların aksamasına izin vermediğini anlattı: “Bu da sektörümüze yurt dışı yatırımcının ilgisini arttırdı. Türkiye’den şirket satın alarak piyasaya girmeye hazırlanan yabancı oyuncular olduğu gibi kendi yapılarını oluşturmaya hazırlanan şirketler de olduğunu biliyoruz.”

Avrupa Yeşil Mutabakatı hedeflerinin gerçekleştirilmesinden en büyük paylardan birinin taşımacılık sektörüne düştüğünü kaydeden Ulusoy, çevreye daha az zarar veren taşımacılık modlarının öne çıkacağını açıkladı. Karayolu ile yapılan taşımacılığın önemli oranda demiryolu ve intermodal taşıma modlarına aktarılmasının planlandığını aktaran Ulusoy, AB pazarını korumak için çevreci taşıma modlarının şart olduğunu ifade etti: “AB’ye ağırlıklı olarak karayolu ile taşınan yükün demiryolu ve kombine taşımacılık gibi emisyon oranları düşük taşıma türlerine kaydırılmalı. Taşıma türleri arasındaki yük aktarmalarının kolaylaştırıldığı lojistik merkezlerin doğru kurgulanması, sürdürülebilirlik prensibi esasında getirilecek mevzuat ve uygulama değişikliklerinin gündeme alınması gerekiyor. Çevreye duyarlı teknolojilere yatırım yapılması, bu yatırımların teşvik edilmesi, transit taşımacılığın fiziki ve mevzuat altyapısının geliştirilmesi ve kolaylaştırılması ise alınacak diğer önlemler arasında. Bu önlemleri almakta geciktiğimiz her gün ülkemizin yurt dışına daha yüksek vergiler ve bedeller ödemesine neden olacak.”
Temassız ve dijital uygulamaların yaygınlaştırılması gerektiğinin net bir şekilde ortaya çıktığına da değinen Ulusoy, lojistik ve taşımacılık süreçlerinde daha gelişmiş dijitalleşme ve otomasyon uygulamaları geliştiren kurumların birkaç adım öne çıkacağını vurguladı. Ulusoy, küresel boyutta yaşanan konteyner ve navlun krizinin 2022’de de süreceğinin beklendiğini paylaştı.

“Sektör sorunları çözüldükçe ihracata katkımız daha da artacak”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bakan Yardımcısı Selim Dursun ve Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürü Murat Baştor ile Bakanlık yetkililerinin UND’ye yaptığı ziyarette, UND (Uluslararası Nakliyeciler Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Çetin Nuhoğlu, sektörün önündeki sorunlarının çözülmesiyle ihracata verecekleri katkının daha da artacağını söyledi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, uluslararası karayolu taşımacılık sektörünün ihracattaki önemini vurgulayarak, “Tüm dünya konteyner krizi yaşarken ülkemiz güçlü karayolu sektörü ile ihracatını artırmaya devam etti” dedi ve karayolu ile gerçekleştirilen ihraç taşımalarının yüzde 20 arttığını söyledi.

E-ticarette kargo sektörü büyüyor
Pandemi döneminde e-ticaret pazarı hızla büyüdü. Sektördeki firmalar hizmetin sürekliliğini sağlamak için yeni işe alımlar gerçekleştirirken insanlara kendi araçlarıyla dağıtım yapabileceği sözleşmeli kurye modelini de başlattı. Bu modelde ticari aracı olan bir vatandaş, kargo şirketiyle günlük, haftalık veya aylık sürelerle dağıtım yapmak için sözleşme imzalıyor. Uygulama, firmaların teslimat performansını artırırken sektörde binlerce kişiye ek istihdam sağlandı. E-ticarette yaşanan büyümeyle birçok e-ticaret sitesi, kendi kargo altyapısını da kurdu.
Türkiye KARİD (Türkiye Kargo, Kurye ve Lojistik İşletmecileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Önyol, yaklaşık 40 yıldır e-ticaret dahil olmak üzere tüm ticari faaliyetlerin önemli oyuncularından biri olan kargo, kurye ve dağıtım sektörünün son yıllarda yakaladığı teknolojik dönüşüm ve ivme ile ticari faaliyetlerin olmazsa olmaz kilit oyuncusu haline geldiğini vurguladı. Önyol, bugün 200 binden fazla insanı istihdam eden, 50 binden fazla araç ve 15 binden fazla birimle milyonlarca insana hizmet götüren sektörün her yıl ekonomiye milyarlarca liranın kazandırılmasını sağladığını ifade etti.

“Türkiye lojistik faaliyetlerinin büyüklüğü yaklaşık 606 milyar TL”
Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı ve Lojistik Derneği (LODER) Başkanı Prof.Dr. Mehmet Tanyaş, lojistik giderlerinin; Kuzey Amerika’da Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) yüzde 10’unu; Avrupa’da yüzde 11’ini, Türkiye’de ise fiziksel ve kurumsal alt yapı eksiklikleri ve bazı düzenlemelerden kaynaklanan verimsizlikler nedeniyle yüzde 12’sini oluşturduğunu anlattı. Tanyaş, bu oran içerisindeki yüzde 50’lik payın doğrudan lojistik hizmet sağlayıcı firmaların faaliyetlerinden, geri kalan yüzde 50’lik payın ise ürün ticareti yapan firmaların kendi bünyelerinde gerçekleştirdiği lojistik faaliyetlerden oluştuğunun öngörüldüğünü belirtti.
Türkiye lojistik faaliyetler büyüklüğünün, yaklaşık 606 milyar TL (GSYH’nin yaklaşık yüzde 12’si) olduğunun öngörüldüğünü aktaran Tanyaş, bu rakamın yüzde 50’sinin doğrudan lojistik hizmet sağlayıcı firmalar tarafından gerçekleştirildiği varsayımıyla lojistik sektörü büyüklüğünün 303 milyar TL olduğu söylenebileceğini kaydetti. Tanyaş, e-ticaretteki ivmeyi hatırlatarak, aşılamanın da hızlanmasıyla birlikte 2021’in bir toparlanma yılı olacağını öngördü.

Lojistik sektörünün sınavı dönüşüm
KPMG Türkiye’nin hazırladığı Sektörel Bakış serisinin Taşımacılık ve Lojistik raporuna göre; Pandemi etkisi altında geçen 2020’de patlak veren konteyner krizi ve Japon ticaret gemisinin 6 gün boyunca Süveyş Kanalı’nı tıkamasıyla büyük kayıp yaşayan sektör, kara bulutları tamamen üzerinden attı. 2021, şirketlerin ‘sıfır emisyonlu taşımacılık’ gibi büyük hedeflere ulaşmak adına sürdürülebilirlik konusunda ciddi adımlar attığı bir yıl olarak tarihe geçecek. Tarihi rekorların kırıldığı e-ticaret hacmi başta olmak üzere artan talep ve beklentiler, sektörün en önemli ödevleri arasında.
Uzun vadedeki güçlü potansiyelini koruyan sektör için kısa vadeli sorunlar aşılamayacak nitelikte değil. Ancak yeni iş modellerine adapte olmak, kalıcı ve sürdürülebilir hizmet kalitesinin artışı için her sektör oyuncusunun önemli yatırım ve dönüşümlere imza atması gerekiyor.

KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner, kıtalararası üretim modelleri ve ticari ağların etkin işlemesi için altyapının modernizasyonunun önemini belirterek, “Pandemi sonrası dünyada aracı maliyetleri ile operasyonel hataların asgari seviyeye çekilmesini sağlayacak beşeri ve teknolojik yatırımların hayata geçirilmesi gerekiyor. Ülkelerin, birer lojistik merkezi haline gelebilecek yatırımların yapılmasında hem mevzuat geliştirmeleri hem de mali teşvikler ile merkezi yönetimlerin desteği şart” dedi.

Raporda öne çıkanlar şöyle:
Pandemi ikliminin geride kalmasının ardından önce yük sonra da yolcu taşımacılığı verileri olumlu gelmeye devam edecek. KPMG Türkiye ile İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin birlikte imza attığı Lojistik Güven Endeksi de bu görünümü destekliyor. Ocak-Mart 2021 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artan endeks, ölçülmeye başladığından bu yana en yüksek artışı gösterdi. Tarihi rekorların kırıldığı e-ticaret hacmi başta olmak üzere artan talep ve beklentiler, sektörün en önemli ödevlerinden.
Dünya ticaret hacminde Pandemi döneminde başlayan ani daralma yerini çok güçlü bir toparlanmaya bıraktı. Nisan 2021 verilerine göre yıllık hacim artışı ise yüzde 25.3 gibi rekor düzeyde.
2021’in ilk çeyreğinde yüzde 5.9 büyüyen sektörde yılın geneline ilişkin beklentiler karışık. Değer kaybeden Türk Lirası sebebiyle özellikle ihracat tarafındaki olumlu beklentiler, görece azalan ithalat hacmi ile dengeleniyor. Turizm sektörüne ilişkin belirsizlikler de yılsonu tahminlerinin ayrışmasına yol açıyor. Küresel ticarette gerilim seviyesinin düşük olması ve civar ülkelerdeki çalkantıların azalması olumlu sayılabilecek unsurlar olarak öne çıkıyor.
Sektörün 2020 yılını yüzde 8.5 seviyesinde bir payla tamamlaması bekleniyor.
Yabancı yatırımcı ilgisi devam ediyor: Türkiye taşımacılık sektörü, büyük potansiyeli sayesinde yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeye devam ediyor. 2020 yılını 525 milyon dolar yatırımla tamamlayan sektör, Mayıs 2021 itibarıyla toplam 93 milyon dolar yatırım çekti.
İhracat taşımacılığında denizyolu taşımacılığı yüzde 60’lık payını korurken bu oran karayolu ile birleştiğinde yüzde 90’ı aşıyor. 2020’de artan demiryolu hacmine rağmen demiryolu taşımacılığının toplam ihracattan aldığı pay yüzde 1’in altında. Mayıs 2021 verilerine göre, ithalatın yüzde 88.2’si kara, deniz ve havayolu taşımacılığı ile yapılıyor. Mayıs 2021 itibarıyla ihraç edilen malların yüzde 59,4’ü; ithal edilen malların ise yüzde 58.4’lük kısmı denizyolu ile transfer ediliyor. Türk Armatörler Birliği’nin hazırladığı Deniz Taşımacılığı Gözden Geçirme Raporu 2020’de yer alan verilere göre Türkiye deniz ticaret filosu büyüklük açısından dünyada 15. sırada. Toplam bin 511 geminin yer aldığı filonun büyümesi ve bu alanda coğrafi avantajların kazanımlara dönüştürülmesi için finansman koşulları başta olmak üzere pek çok alanda atılım yapılması gerekiyor.
Denizyolu ile yolcu taşımacılığı ise salgın döneminde adeta sıfırlandı. Mart 2020-Mayıs 2021 arasındaki 14 aylık süreçte tek bir kruvaziyer geminin giriş yapmadığı Türkiye’de, Haziran 2021 itibarıyla toplam hacim sadece 4 gemi.
Karayolu taşımacılığı yurt içi yolcu ve yük transferinin ana unsuru olmayı sürdürüyor. Son yıllardaki büyük otoyol yatırımları yol kalitesini ve toplam kilometre uzunluğunu yukarı taşıyor. 2021 yılı başı itibarıyla 68 bin km’nin üzerinde olan karayolu envanterin yüzde 5’i otoyollardan oluşuyor.
Karayolları yük ve yolcu hacimlerinde de stabil bir artış var. Pandemi koşullarının tamamen geride kalması ve mobilite sınırlarının tamamen kalkmasıyla bu kanaldaki hacim artışlarının eski trendine girmesi bekleniyor.
Pandeminin etkisiyle geçen yıl yüzde 39’un üzerinde daralan Türkiye havayolu yük taşımacılığı, bu yıl toparlanıyor. 2021’in ilk 6 ayında taşınan 1.3 milyon tonluk yük, bir önceki yılın aynı döneminin yüzde 21 üzerinde yer alıyor.
Pandemi öncesi 200 milyonun üzerinde seyreden yolcu taşımacılığı hacmi ise 2020’de yüzde 60.8 daraldı ve 81.6 milyona geriledi. Devlet Hava Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün tahminlerine göre bu hacim, 2023 sonunda dahi yakalanamayacak durumda.
2021’in ilk 6 ayında toplam yolcu hacmi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10.2 artışla 40.2 milyon seviyesine ulaştı. Pandemi önlemlerinin hafiflemesi ve turizm sezonunun etkisiyle birlikte hacimlerin çok daha güçlü bir şekilde toparlanması bekleniyor. Otoritenin, 2021 sonunda beklediği toplam hacim ise 95 milyon seviyesinde.
İstanbul Havalimanı kargo üssü olacak: 2021’in ilk 5 ayında Türkiye’deki havalimanlarının yük trafiği 1 milyon tonu aştı. Hava kargocular, asıl büyümeyi ise İstanbul Havalimanı’ndaki dev kargo terminalinin devreye girmesiyle sağlayacak.
E-ticaret: Pandemiyle birlikte e-ticaret kanalında da tarihi rekorlar yaşandı. Sektöre yeni girişimciler de hızlı giriş yaptı. e-ticarette küresel hacmin 2021’de yüzde 14 artışla 4.9 trilyon dolara yükseleceği tahmin ediliyor. Sektör uzmanlarınca, Türkiye e-ticaret pazarının bu yıl yüzde 50 büyüme ile 400 milyar TL’ye yaklaşması bekleniyor. Hızlı gelişen bu alan Türk yatırımcısının, uluslararası alanlara yönelmesini de önünü açtı. Özellikle Avrupa, Ortadoğu ve ABD pazarları lojistik şirketlerinin yatırım alanları oldu.

Sektör 2021’den umutlu
UTİKAD ve Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Lojistik Yönetim Bölüm Başkanı Prof.Dr. Okan Tuna ve ekibinin işbirliğiyle hazırlanan ‘Lojistik Sektöründe Eğilimler ve Beklentiler Araştırması 2020’ye göre; sektör için 2020 istikrarlı geçti ve işletmeler 2021’den ümitli. Lojistik işletmelerinin yüzde 46’sı, 2020’de iş hacimlerinin arttığını belirtti. İşlerinde olumsuz geri bildirimde bulunanların oranı da yüzde 25. Araştırmaya katılan işletmelerin hiçbirinin ‘çok olumsuz’ değerlendirmesinde bulunmaması sektörün 2021 yılı için pozitif sinyaller veriyor. Müşterilerin lojistik sektörüne olan güven düzeyi geçtiğimiz yıla göre artış gösterdi. E-ticaret/perakende sektörü 2020’de en çok fırsat sunan sektör oldu (yüzde 68 Çok yüksek + yüzde 24 Yüksek).

• 2021 beklentileri: Sektör büyüme (yüzde 43 büyüyecek-yüzde 46 değişmeyecek) ve yabancı sermaye (yüzde 31 artacak) konularına daha iyimser bakıyor. Teknoloji ve insan kaynakları konuları yatırım yapılması planlanan en önemli alanlar olarak öne çıkıyor. Sektör, yeni personel istihdam etme konusunda istekli (yüzde 74). Sürdürülebilir/yeşil projelere yatırım bu yıl da gündemde değil (yüzde 57). Dijitalleşme açısından bakıldığında gelecek 5 yıllık süreçte Robotik ve Otomasyon sistemleri (yüzde 74) ve Büyük Veri Analizi (yüzde 67) konularının sektöre olan etkilerinin en fazla olması bekleniyor.

‘Türkiye Lojistik ve Taşımacılık’ sektörünün gücü ve fırsatları
Coğrafi konumu itibariyle kara-deniz-hava ve demiryollarının entegre kullanılabilecek olması.
Karayolu ağının geniş ve araç sayısının yeterli olması.
Havayollarına yapılan yatırımlarla altyapı açısından ciddi bir büyüklüğe ulaşılmış olması ve havacılık sektöründeki geniş ağ.
Karayolu taşımacılığındaki deneyim.
Ağır sanayi merkezlerinin çoğunu içine alan bir demiryolu ağının olması.
Limanlar ile demiryolları arasında bağlantının bulunması.
Limanların bölgesel konumu itibariyle önemi ve transit taşımacılığa uygun olması.
Denizyolu taşımacılığında filonun genç olması.
Dijital teknolojilerdeki gelişmeler.
Bölgedeki ülkelerin yeniden inşasında ihtiyaç olacak hizmetler.
Dünya ticaret hacminin gelişmekte olan doğu ülkelerine kayması.
E-ticaretle birlikte yeni ve hızla büyüyen iş alanı.

Yorumlar (0)