banner565

banner472

banner458

banner457

Üretim, ihracat ve istihdamını artıran kimya sektörünün hedefi; Ulusal Kimya Ajansı

Sanayide kilit rol oynayan kimya sektörünün Türkiye’nin gelecek projeksiyonunda devlet politikası olarak ele alınması gerektiğini vurgulayan Kimya Sektör Platformu Yönetim Kurulu Başkanı ve İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Kimya sektörünün tüm paydaşları olarak, başta devletimizin verdiği destek ve teşvikler ile kamu-STK-üniversite-özel sektör birlikteliğinin gücüyle ‘Ulusal Kimya Ajansı’ kurulmasını hedefliyoruz” diyor.

DOSYA 01.08.2021, 00:00 30.08.2021, 22:54
23823
Üretim, ihracat ve istihdamını artıran kimya sektörünün hedefi; Ulusal Kimya Ajansı

Her sektörü derinden etkileyen pandemide, yükselen sektörlerin başında; sanayide kilit rol oynayan kimya sektörü geldi. Kimya endüstrisi ağırlıklı olarak sanayiye hammadde ve ara ürünler imal eden bir sektör. Çok geniş bir ürün gamı ve yüksek katmadeğerli ürünleriyle kimya sektörü, farklı üretim kanallarını beslediğinden pek çok açıdan önemli ve öncü bir role sahip.

Kimya sektörü ihracatı ilk yarıda yüzde 40 büyüdü
Kimya sektörü Haziran’da da liderliğini korudu: İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre, kimya sektörü bu yıl Haziran ayında geçen yıla kıyasla yüzde 66.52 artışla 2.37 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Mayıs’tan sonra Haziran ayında da en çok ihracat yapan birinci sektör olan kimya sektörünün ilk yarıda ihracatı yaklaşık 12 milyar dolara ulaşarak yüzde 40 büyüdü.

Kimya Sektör Platformu Yönetim Kurulu Başkanı ve İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Pandemi boyunca kimya sektörünün üretim ve ihracatına ara vermediğini belirterek, şunları söylüyor: “İKMİB olarak biz de önce insan sağlığı diyerek hareket ettik ve ülkemizin ihtiyaçlarına öncelik verdik. Pandemide öne çıkan dijital dönüşüme İKMİB olarak öncülük ederek birçok ilke imza attık. Türkiye’nin dijital ihracatta ilk sektörel sanal ticaret heyetini ve ihracatta ilk dijital ödül törenini gerçekleştirdik” diyor.

Adil Pelister, “Kimya sektörümüzün performansı yükselmeye devam ediyor. Mayıs’ta ihracatta ilk sıraya yükselmiştik. Haziran’da da yine en çok ihracat yapan sektör olarak yerimizi koruduk. Haziran’da aynı zamanda ihracatını en çok artıran birinci sektör olduk, 2 milyar 375 milyon dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı gerçekleştirerek sektörel bazda tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rakamına ulaştık. Aylık bazda yeni rekorumuzu kırdık. Geçen yıl aynı döneme kıyasla yüzde 66.52 artış oldu. Bu yıl ilk altı aylık dönemde ise ihracatımız yüzde 40 büyüdü ve 12 milyar dolara ulaştı. İkinci çeyrekte ilk çeyreğe göre yüzde 25’in üzerinde, geçen yıl ikinci çeyreğine göre ise yüzde 70’in üzerinde artış oldu. TÜİK verilerine göre; kimya sektörü ithalatı 2020’de 61.41 milyar dolar olarak gerçekleşti. SGK verilerine göre; yaklaşık 375 bin kişilik istihdam sağlayan sektörümüz, pandemiye rağmen istihdamını yüzde 12 artırdı” açıklamasını yapıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıkladığı, Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı programın  hayata geçirilmesinin KOBİ’ler ve ihracatçılar için önemli bir destek olacağını umduklarını paylaşan Pelister, “Yatırımcılarımızın uygun koşullarda finansmana ulaşabilmesi, sektörümüzün gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Diğer yandan sanayiciler için önemli bir gider olan elektrik ve doğalgaz zamları maliyetlerimizi artırıyor. Bu sene yıllık hedefimiz olan 21 milyar doların çok üstüne çıkarak 23 milyar doları yakalayacağımızı düşünüyor, buna göre de üretmeye ve ihracat yapmaya var gücümüzle devam ediyoruz” diye konuşuyor.

Haziran’da en fazla ihracat yapılan ülke Hollanda: Hollanda (yüzde 236.39 artışla 250 milyon 71 bin dolar ihracat) Haziran’da en çok ihracat yapılan ülke, ilk 10’da yer alan diğer ülkeler ise ABD, İtalya, Almanya, Irak, İngiltere, Mısır, Romanya, İspanya ve Yunanistan oldu. Haziran’da Hollanda’ya en çok ‘mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler’, ‘plastikler ve mamulleri’, ‘anorganik kimyasallar’, ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’ ve ‘kauçuk, kauçuk eşya’ ihraç edildi. 2021 Ocak-Haziran döneminde en çok kimya ihracatı yapılan ülkeler sırasıyla; Hollanda, Almanya, İtalya, ABD, Irak, İspanya, İngiltere, Yunanistan, Belçika ve İsrail oldu.

Haziran’da en çok ‘plastikler ve mamulleri’ ihracatı gerçekleştirildi: Haziran’da kimya ihracatında; kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında; 860 milyon 437 bin dolarla plastikler ve mamulleri ihracatı ilk sırada, ikinci sırada 498 milyon 495 bin dolarlık ihracatla mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler, üçüncü sırada 186 milyon 349 bin dolarla anorganik kimyasallar ihracatı yer aldı, onları ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘gübreler’, ‘organik kimyasallar’ ve ‘muhtelif kimyasal maddeler’ izledi. Haziran’da alt sektörlerde en çok ihracat artışı yüzde 307.47 ile gübreler sektöründe gerçekleştirildi.

Dezenfektan ihracatında rekor artış
Adil Pelister, kimya sektöründe bazı alt sektörlerde talepte azalış olurken; medikal, ilaç, tıbbi cihazlar, dezenfektan, kolonya, sabun, ıslak mendil, tek kullanımlık plastikler ve ambalaj gibi ürünleri barındıran bazı sektörlerde talep artışı olduğunu aktarıyor: “Özellikle hijyen ve temizlik, medikal ürünler, tek kullanımlık plastikler gibi ürünleri üreten alt sektörlerimiz üretimlerine ara vermedi. Dolayısıyla bu durum sektörümüzün daha az etkilenmesini sağladı. Kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründe yer alan dezenfektan, kolonya, ilaç, sabun ve tanı kitleri olmak üzere Covid-19 ürünleri ihracatımız 2020’de 2019’a göre yüzde 212.51 artış göstererek 524.1 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2020’de Covid-19 ürünlerinde 277 milyon 14 bin dolar ile en çok dezenfektan ihracatı yapılırken, en çok ihracat artışı da yüzde 877.49 gibi rekor bir artışla yine dezenfektanlarda oldu. 2020’de yapılan ilaç ihracatı yüzde 11.80 artarak 15.5 milyon dolar olurken; sabun ihracatı yüzde 17.84 artışla 85.5 milyon dolar, kolonya ihracatı yüzde 208.68 artışla 28.2 milyon dolar ve tanı kitleri ihracatı ise yüzde 169.12 artışla 117.7 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2020’de plastik hammadde ve mamulleri sektörümüzde, 2019’a göre değerde yüzde 3.42’lik artışla 6.33 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi. Boya, vernik, mürekkep ve müstahzarlarının yer aldığı sektörümüzde, 2020’de 2019’a göre yüzde 2.83’lük artışla 871.88 milyon dolar ihracat gerçekleştirildi.”

İlaç, kolonya, sabun, tanı kiti, plastik ve mamulleri, boya, vernik, mürekkep ve müstahzarlarında ihracat artışı: Pazar çeşitliliği açısından kimya sektörünün diğer sektörler arasında birinci sırada olduğunu vurguluyan Pelister, dünyanın hemen hemen her ülke ve bölgesine ihracat yaptıklarını, ‘İhracat Ana Planı’ kapsamında belirlenen öncelikli ülkeler; ABD, Çin, Meksika, Rusya ve Hindistan’ın kimya sektörünün de hedef ülkeleri olduğunu, ayrıca Vietnam ve Afrika ülkelerinin de sektörün radarındaki ülkeler arasında yer aldığını anlatıyor. Pelister’in verdiği bilgilere göre; bu yıl Ocak-Nisan döneminde ilaç ihracatının en çok yapıldığı ülkeler; İtalya, Almanya ve Bulgaristan, dezenfektan ihracatı en çok Libya, ABD ve İngiltere’ye yapılmış, kolonya ihracatında Almanya, ABD ve Hollanda ön plana çıkıyor, sabunda ilk üç ülke; Irak, ABD ve İsrail. Tanı kitlerinde Almanya, Azerbaycan-Nahçıvan ve Libya’ya en çok ihracat yapılıyor, plastikler ve mamullerinde en çok ihracat yapılan ülkeler; Almanya, Irak ve İsrail, boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları ürün grubunda en çok Irak, Özbekistan ve Mısır’a ihracat yapıldı.

“Yeni yatırımlara ve teşviklere de ihtiyacımız var”
2021 ihracat hedefi; yüzde 12 büyüme: Adil Pelister, kimya sektörünün 2019 yılı ticaret hacminin 95.6 milyar dolar iken; 2020 yılı ticaret hacminin 79.7 olarak gerçekleştiğini, geçen yıl ihracatın yanı sıra ithalatın da azaldığını belirterek, ancak bu yıl ekonomilerde kademeli toparlanma ile birlikte ticaret hacminin 2019 seviyelerine dönmesini beklediklerini ifade etti: “Bu yıl kimya sektörümüzün ihracat hedefi yaklaşık yüzde 12 büyüme. İlk dört aylık ihracatımız da 20.6 milyar dolarlık bu hedefimizi aşacağımıza işaret ediyor. Sektörümüz istihdam sağlamaya devam ediyor. Bununla birlikte yeni yatırımlara ve teşviklere de ihtiyacımız var. Tüm alt sektörlerimizle büyük bir gayret içinde ihracatımızı artırmak için çalışmaya devam ediyoruz. Sektörümüze yapılacak yatırımların desteklenmesi adına önemli bir gelişme oldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’na Kimya (Nace kodu 20), Eczacılık (Nace kodu 21) ve Tıbbi ve Dişçilikle İlgili Araç Gereçler İmalatı (NACE Kodu 3250) sektörlerimiz de eklenerek 27 Şubat 2021 tarihinde yayımlanan Resmi Gazete’de öncelikli ürün listeleri yayınlandı. İKMİB olarak biz de bu konuda sektörümüze yönelik yatırım yapılabilecek öncelikli alanları belirleyen ‘Türk Kimya Sektörü Yatırım Öncelikli Ürünler Raporu’nu hazırlamıştık. Raporumuzdaki belirlenen ürünlerin çoğunun da açıklanan listede yer aldığını gördük. Bu yatırımların en kısa zamanda başlamasını ve yüksek katmadeğerli ürünlerin ülkemizde üretilmesini diliyoruz. Böylece dış ticaret açığımız azaltılırken hammadde bağımlılığımız da minimize olacaktır. Elbette sektörümüzün ihracat artışına da olumlu katkısı olacaktır.”

Kimya Teknoloji Merkezi projesi hayata geçiyor: Adil Pelister, İKMİB olarak, kimya sektörünün katmadeğer yaratan teknolojik gelişmeleri öne çıkaracağı, içinde dijital kütüphanesi, referans laboratuvar ve test merkezleri olacak, Ar-Ge için firmalara katkı sağlayacak Kimya Teknoloji Merkezi kurma çalışmalarının da devam ettiğini duyuruyor: “Fizibilite ve proje yazım aşamasında olduğumuz Kimya Teknoloji Merkezimizi İstanbul Kalkınma Ajansımızın desteğiyle kurmayı hedefliyoruz.”

Ulusal Kimya Ajansı kurulmasını hedefliyoruz”
İKMİB olarak 17. dönem başkanlığını yürüttüğü Kimya Sektör Platformu bünyesinde, 12-13 Mart’ta dijital ortamda 7 ayrı başlıkta oturumlarla 2021 Türkiye Kimya Sektör Şurası’nı gerçekleştirdiklerini bildiren Pelister, “Sanayide kilit rol oynayan kimya sektörümüz Türkiye’nin gelecek projeksiyonunda devlet politikası olarak ele alınmalı. Kimya sektörünün tüm paydaşları olarak, başta devletimizin verdiği destek ve teşviklerle kamu-STK-üniversite-özel sektör birlikteliğinin gücüyle ‘Ulusal Kimya Ajansı’ kurulmasını hedefliyoruz” açıklamasını yapıyor.

“Sektörün büyük ölçekli yatırım ihtiyacı devlet desteğiyle karşılanmalı”: Adil Pelister, şu bilgileri veriyor: “Sektörümüzde büyük ölçekli yatırım ihtiyacının devlet desteği ile karşılanması, Gümrük Birliği revizyonu, Avrupa Yeşil Mutabakatı, döngüsel ekonomi, sanayi-üniversite işbirliğiyle beraber kimya sektöründe sürdürülebilirliğin yönetimi, şirket sermayelerinin artırılması, güven ortamının sağlanması, öngörülebilirliğin netleşmesi, entegre tesislerin kurulması, özellikle son 10 yıldır yapılması beklenen petrokimya yatırımlarının hayata geçirilmesi konuları gündeme getirildi. İlaçta yerlileşmenin önemi ve gerekliliği konusu öne çıktı. Stratejik yatırımların desteklenmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, istihdamın korunması, nitelikli personel ihtiyacının karşılanması gerekliliği dile getirildi. Şu an devam eden konteynır bulamama sıkıntısı, yüksek navlun fiyatları, hammadde tedarikinde yaşadığımız gecikme ve maliyet artışları gibi sıkıntılarımız bulunuyor. Kimya sektörümüzün hammadde bakımından yüzde 70 dışa bağımlı olduğu göz önüne alınırsa, üretim ve ihracat adına bu sorunların en kısa zamanda çözüme kavuşmasını bekliyoruz.”

Adil Pelister, dünyadaki petrokimya hammaddelerinin dolar bazındaki fiyat artışları, dolar kurundaki artışlar, lojistik sorunlar, arz sorunları, faizlerdeki ciddi artışlar ve finansmana ulaşmadaki zorlukların fiyatların aşırı yükselmesiyle beraber başta KOBİ’ler olmak üzere üretici firmaların sermaye sorunlarına sebep olduğunu vurguluyor: “Plastik sektörünün en önemli sorunu hammadde fiyatlarının yüksekliği, hammaddenin arzının azalmış olması ve atık ithalat kotası. Yeterli olmayan hammadde arzının yanı sıra getirilen atık ithalat kotası, geri dönüşüme konu olan hammaddenin azalmasına neden oluyor. Halihazırda yüzde 80 olan atık ithalat kotasının yüzde 50’ye düşürülmesi plastik geri dönüşüm sektörünü zor durumda bırakıyor. Kotanın düşürülmesi ile yeterli hammadde temin edemeyen ve bu durumdan dolayı kapasitelerini düşürmek zorunda kalan firmaların denetimlerinin artırılarak, kapasiteleri oranında kotaya tabi olması geri dönüşüm sektörünün sürdürülebilir olmasına olanak sağlayacaktır. Sektörün kapasitesinin artması ile yurt içinde de geri dönüşüm artarak ihracatçılarımızın daha rekabetçi hammadde fiyatlarına erişmesine olanak sağlayacaktır.”

“Özel Kimya İhtisas Endüstri Bölgeleri  kurulmalı”
“2021’de hem ihracat hem ithalatın artması bekleniyor”: TOBB Kimya Sanayi Meclisi Başkanı Timur Erk, 2020’nin pandemi nedeniyle bazı alt sektörlerde 2019’a nazaran daha kötü geçmekle birlikte genelde yüzde 3’lük bir büyümeyle sonuçlandığını, hijyen kimyasalları, dezenfektan, kozmetikler ve inşaat kimyasalları üretenlerin cirolarını artırdığını, ihracatın 18 milyar dolar, ithalatın 35 milyar dolar gerçekleştiğini, ihracattaki hafif artışın başta SOCAR rafinerisinin ürettiği akaryakıtın ihracata ilavesiyle oluştuğunu, inşaat kimyasallarında düşük faizli kredilerin yarattığı pozitif katkıyla talep artışı meydana geldiğini, dekoratif boyalarda ciro artışı olduğunu söylüyor. Yeni yatırım olarak sadece SASA şirketinde tevsii yatırımı yapıldığını belirten Erk, 2021’in ilk çeyreğinde yaşanan pandemi üçüncü dalgasına ve ayrıca lojistik sıkıntılara rağmen talepte belirgin şekilde artış olduğunu, rafineri sektörünün yatırım projelerinin ertelendiğini, plastik hammaddeleri, emtia ve metallerdeki fiyat artışına rağmen 2021’de hem ihracatın hem de ithalatın artmasının beklendiğini dile getiriyor.

Timur Erk, kimya sanayi sektöründe kısa vadeli büyümenin yüzde 4, uzun vadeli büyümenin ise yüzde 6 civarında olabileceğini öngörüyor: “En fazla büyüme hijyen kimyasallarında ve dezenfektan üretiminde olacaktır, ayrıca petrokimyasallar ve kompozitlerde büyüme artacaktır. Kapasite artırımı yeni yatırım olmadıkça artmayacak yüzde 75-80 bandında kalacaktır. Yeni yatırımlar petrokimya, katmadeğeri yüksek ara girdi kimyasallarda ve kompozitlerde olacaktır. İhracatın 2021’de toplam 20-22 milyar dolar, ithalatın ise 35-38 milyar dolar olması tahmin edilmektedir. Uzun vadeli beklentilere göre yeni büyük ölçekli yatırım yapılmadığı takdirde yıllık 15-20 milyar dolarlık açık kapanmayacaktır.”

Katmadeğeri veya ithalat tutarı yüksek kimyasalların Türkiye’de yeterince üretilmemesinin kimya sanayisindeki en önemli eksikliklerden birisi olduğunu vurgulayan Timur Erk, gıda, tarım, hijyen kimyasalları ve ilaç etken maddelerine artan taleple ithalatta ara girdi kimyasal oranının ortalama yüzde 73’e ulaştığını paylaşıyor: “Türkiye Kimya Meclisi Ar-Ge Komitesi’nin saptadığı katmadeğeri yüksek, yıllık ithalat tutarı 50 milyon dolardan yüksek kimyasalların ülkemizde üretilmesi şarttır. İthal girdilerin imalatı için büyük ölçekli yatırımlarda yüzde 50 makine/teçhizat hibesi benzeri özel teşvikler verilmesine ve orta ve yüksek teknoloji gerektiren üretim prosesleriyle ilgili makine ve teçhizat aksamı imalatının teşvik edilmesine ihtiyaç vardır.”

Yatırım ortamının istenilen ölçüde iyileştirilememesi ve kimya sanayinin yerleşim sorununa değinen Erk, kimya sanayinin sürdürülebilir rekabetçiliği sağlayabilmesi ve strateji planlarındaki hedeflere ulaşabilmesi için önemli ölçüde yatırıma ihtiyacı bulunduğunu kaydediyor: “Altyapı ve lojistik imkanları uygun bölgelerde, özellikle petrol rafinerisi, petrokimya, sıvı kimyasal depolama ve enerji sektörlerinde yapılacak büyük yatırımlar özendirilmeli ve kümelenme modeli desteklenerek özel sektörle işbirliği içerisinde Özel Enerji ve Endüstri Bölgeleri kurulmalıdır. Marmara Bölgesi’nde katmadeğeri yüksek ara girdi kimyasallarının üretimi için Kimya İhtisas Endüstri Bölgesi (Chemport) kurulmalı, bunun için uygun alan kamulaştırılmalı ve girişimcilere 30 yıllık süre ile kiralanmalıdır.” Kimya Teknoloji Merkezi kuruluyor

İKMİB 2019 ve 2020 yılı Olağan Genel Kurulu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, İKMİB Genel Kurul Üyeleri, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) Genel Sekreteri Dr. S. Armağan Vurdu’nun yanı sıra Ticaret Bakanlığı ile TİM temsilcilerinin katılımıyla Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirildi. Gündem maddelerinin değerlendirildiği Genel Kurul’da, İKMİB tarafından tahsil edilecek nispi aidat oranının on binde dört olarak belirlenmesi ve yıllık aidatın sıfır TL olarak belirlenmesi kararları alındı. TİM’in ve Bakanlığın izni olduktan sonra yürürlüğe girmesi bekleniyor.

İhracatta 200 milyar dolar hedefi: TİM Başkanı İsmail Gülle, “Dünya ticaretinin dörtte biri kimya. Kimya sektörümüzün potansiyelinin ihracatımıza katkısının çok ciddi olduğunu görüyoruz. Bu yıl önemli, hiç unutmayacağımız, ihracatta inşallah 200 milyar doları geçeceğimiz bir yıl olacak” dedi.

Kimya Teknoloji Merkezi kuruluşunda son aşama: Pandemi dolayısıyla bu yıl 2019 ve 2020 yılları olağan genel kurullarını birleştirerek gerçekleştirebildiklerini belirten İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, sektörel büyümeyi sağlamaya ve ülke ekonomisine yaptıkları katkıyı büyütmeye odaklandıklarını söyledi. Verdikleri sözleri yerine getirebilmek için olağanüstü çaba sarf ettiklerini bildiren Pelister, “Öncelikle, ihracatçılarımıza verilen yeşil pasaportta asgari ihracat tutarının 1 milyon dolardan 500 bin dolara düşürülmesi ve pasaportun kullanım süresinin 2 yıldan 4 yıla çıkarılmasıyla ilgili sözümüzü tuttuk” dedi.

İKMİB’in çalışmaları hakkında bilgiler veren Pelister, 2020’de pandemiye rağmen kimya sektörü olarak 231 ülkeye ihracat yaparak dünyada ihracat açısından ulaşmadık ülke bırakmadıklarını vurguladı. 2019 ve 2020’de  toplamda 1000’in üzerinde yeşil pasaport dağıttıklarını da aktaran Pelister, Kimya Teknoloji Merkezi’nin fizibilite ve stratejik planlama süreçlerini tamamlayarak son aşamaya geldiklerini duyurdu. Pelister, 2020’de kimya sektörünün toplam ülke ihracatında 18.3 milyar dolarlık ihracat rakamıyla sektörel bazda kalıcı ikinciliğini sürdürdüğünü kaydetti: “Bu sene, 21 milyar doların çok üstünde bir rakamı yakalayacağız.”

Petrokimyada önemli yatırımlar
KPMG’nin yayımladığı “Sektörel Bakış-2020-Kimya Raporu’na göre; dünya kimya sektörünün satış gelirleri, 2018’de yüzde 2.5 büyüyerek 3.347 trilyon dolar seviyesine ulaştı ve sektörü Çin domine ediyor.
Rapora göre; Türk kimya sanayisinde küçük ölçekli firmaların ağırlıkta olması dikkat çekerken (yüzde 97’si 100’den az çalışan faaliyet gösteriyor); az sayıda büyük ve küresel şirket faaliyet gösteriyor. Türkiye’de petrokimya sahasına önemli yatırımlar devreye alınıyor. Adana Ceyhan, petrokimya üretim havzası olarak planlandı. Rönesans Holding, Cezayir Devleti’nin milli enerji şirketi Sonatrach ortaklığı ile Ceyhan Mega Petrokimya Endüstri Bölgesi’nde 1.2 milyar dolarlık polipropilen üretim tesisi kuruyor (450 bin ton kapasiteli tesis, 2023’te üretime başlayacak). Adana Ceyhan’da yatırım planlayan grupların arasında Erdemoğlu da bulunuyor. 6 yıl önce Sasa’yı satın alarak petrokimya alanına adım atan grup, Adana Ceyhan’da toplam 12 milyar dolar yatırım bedeli olan petrokimya hammadde yatırımı planlıyor. Polyester ürün alanında faaliyet yürüten Sasa, Erdemoğlu Holding’e geçtikten sonra elyaf yatırımı ve poy-tekstüre ile cam şişe cips yatırımlarını devreye aldı.

2021’de üretim artırarak devam ediyor
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Erceber, 2020 Haziran’ından başlayarak kimya sektörünün yüzde 80 gibi maksimum kapasiteyle çalışarak hem iç piyasa hem de Avrupa Birliği (AB) için üretim desteğini sağladığını belirtiyor: “Kimya sektörü, pandemi döneminde ilaç, aşı, dezenfektan ve 30 ayrı sektöre zamanında sağladığı kimyasal ürünler açısından tüm dünyada insanlığın takdirini kazanarak güven tazelemiştir. 2021 yılı ilk üç ayı içinde pandemi tedbirlerini almış olan tesislerimiz, üretimini arttırarak devam ettirmektedir.”

Erceber, Türkiye’nin toplam cari açığı içindeki kimya sektörü cari açığı payının 2019’da yüzde 59.3, 2020’de yüzde 35.5 ve 2021 ilk üç ayı sonunda yüzde 52.1 olduğuna dikkat çekiyor: “Öncelikli olan sektörümüz yüzde 75 oranında ithalata bağlı olup NACE 20-21-22 kodları altında toplam 20.000 firmada 370.000 çalışan istihdam edilmektedir. Kimyasal pazar büyüklüğümüzün 73 milyar USD civarında olduğu öngörülmektedir.”

Haluk Erceber, sektörün önündeki çok önemli sorunlarını şöyle sıralıyor: “Limanı ve hazır altyapısı olan, Landlord kiralama yöntemi ile işletilen kimya kümesinin (Chemport) bulunmaması. Petrokimyasal ve diğer dışa bağımlı olan hammaddelerimizin Türkiye’de üretilmemesi öncelikli sorundur. 2020 Temmuz sonrası dünyada kimyasallar ve deniz taşımacılığı fiyatları 2-3 katına yükseldi, tedarik zincirleri çöktü. Hammadde temin edemeyen şirketler üretimlerini durdurdu ve ihracat terminleri yapılamadı ya da gecikti. Ölçek küçük şirketlerden ölçek büyük cirolu şirketlere geçişler teşvik edilmelidir. Reach 2.0 Plus (KKDİK), Avrupa Yeşil Mutabakatı, Sürdürülebilirlik-Nötr Karbon, Sınırda Karbon Ayarlama Mekanizması, Kimyasalların Yeni Stratejisi (CSS)... gibi mevzuatlara hızla uyumun sağlanması. Kimya, gelişmişliğin sembolüdür. G-20 ülkelerinin hepsi dünya kimya ekonomisinden büyük pay almaktadır. Ancak Türkiye, henüz hak ettiği paya ulaşamamıştır. Yeni sanayi yatırımları ve projeler için ihracatımızın yüzde 45’ini yaptığımız AB ile yakın bir işbirliği yaratmak ve bu büyük sanayi değişiminin içinde olmak daha da önem kazanmıştır.”

Plastik ambalaj sektörü ivme kazandı
PLASFED (Plastik Sanayicileri Federasyonu) Başkanı Ömer Karadeniz, “2020’yi üretimde yüzde 5.7 büyüme ve ihracatta yüzde 7.6 seviyesinde artırmayla kapatan Türk plastik sektörü, plastik üretimi bazında; Avrupa’da Almanya’dan sonra 2., dünyada ise 7. sıradadır. Yaklaşık 300 bin kişiye istihdam sağlayan sektörün Türk sanayisindeki yeri ve önemi gözle görülür derecede bir öneme sahip” diyor. Karadeniz, pandemide artan ambalaj tüketimiyle plastik ambalaj sektörünün ivme kazandığını, 2020’deki artışın bir diğer önemli nedeninin tedarik zincirinin bozulmasına bağlı olarak işletmelerin mamul mal stokunu arttırma yönüne gitmesi olduğunu ifade ediyor.

Karadeniz, 2021’in ilk çeyreğinde ihracatın üretim üzerindeki taşıyıcı etkisinin devam ettiğini, 2021’in ilk çeyreğinde petrokimya tesislerinde force majeur dalgasının devam ettiğini, üreticilerin üretimi ya kıstığını, ya da durdurduğunu, tedarik zincirinin bozulmasıyla navlun fiyatlarının arttığını aktarıyor: “Bu da demektir ki; Uzak doğu ülkelerinden gelen ürünlerin navlunu kısa bir sürede 5 katına çıktı. Sonuç olarak bu iki sorun plastik sektörünün ciddi bir arz şoku ile karşı karşıya kalmasına sebep oldu. 2021’in ikinci yarısında virüs aşısı ülkemizde yaygınlaşmaya başlar, hastalık etkisini azaltırsa plastik ambalaj ve tek kullanımlık ürünlere olan taleplerin git gide azalacağı kanaatindeyiz. Bu durumda ve pandemi sonrası da dahil olmak üzere üreticiler yeni stratejiler oluşturup yeni önlemler almalıdır. Bir diğer önemli husus ise 2020’de birçok üretici işletme yatırımlarını erteledi. 2021’de de hızlı adım atmak istemeyecekler.  Şartlar, durumlar ve finansman maliyetlerinin de yüksek olması sebebiyle 2021 yılı için yatırım beklentilerimiz maalesef yok denilebilir.”

Sektörün çatı kuruluşu PLASFED olarak orta ve uzun vadede çözümler yaratacak çalışmaların olması gerekliliğine inandıklarını paylaşan Karadeniz, plastik sektörünün en önemli sorunlarını; “Hammadde fiyat artışları, dışa bağımlılık, yatırımların yetersizliği, tedarik zincirinde yaşanan sorunlar ve navlun fiyatlarının yüksekliği” olarak sıralıyor ve çözüm önerilerini anlatıyor: “Hammadde fiyatlarında artış devam ederse hammadde firmaları satış yapamaz, satıcı da bu durumdan olumsuz etkilenir. Bir diğer önemli nokta; arz-talep dengesi bozuk oldukça hammadde fiyatları artacaktır. Arzın olmadığı yerde karaborsa olur. Bu durum üretime, sektöre en önemlisi de ülkemize zarar verir. Ülkemizin plastik hammaddesinde yaklaşık yüzde 85 dışa bağımlı olduğunu da hesaba katarsak bu soruna çözüm sağlayacak tek şey hammaddeyle ilgili üretimin yapılabilmesi. Ülkemizdeki hammadde eksikliğinin kapatılması için gerekli yatırımların olması şart. Üretimin yeterli derecede yatırımcı tarafından teşvik edilmesi gerek. Dünyada gelişmiş ülkelerde yatırım ve üretimin olduğunu görüyoruz. Bir ülkede yatırım ve üretim yoksa o ülkenin gelişmesi asla söz konusu olamaz. Ülkemiz önemli bir hammadde ithalatçısı konumundadır fakat yeterli lojistik altyapıya sahip değil. Eğer diğer ülkelerle eşit şartlarda rekabet etmek istiyorsak, düşük navlun bedelleriyle hammaddeye erişimin sağlanması konusunda ciddi adımlar atılması gerekiyor.”

PLASFED, Ömer Karadeniz ile ‘yola devam’ dedi
Türkiye plastik sektörünün çatı kuruluşu PLASFED-Plastik Sanayicileri Federasyonu, 4. Olağan Genel Kurul toplantısında Ömer Karadeniz yönetiminde yola devam etme kararı aldı.

PLASFED 2021-2024 Dönemi Yönetim ve Denetim Kurulları: Yönetim Kurulu Asil Üyeler: Ömer Karadeniz, Şener Gençer, Tolga Kutluğ, Yusuf Özkan, Kağan Yeşil, Selçuk Gülsün, Berat Güzelel, Ayhan Çatalkaya, Hakan Efe, Tarık Özdemir, Burak Darcan.

Yönetim Kurulu Yedek Üyeler: Oğuz Han Gürlek, Ömer Beğendik, Anıl Türksoy, Halil Gökhan Can, Mehmet Kazım Sertdemir, Mustafa Yükselen, Cemal Koçer, Serkan Us, Murat Doğan, Ömer Köstek, Burç Angan.

Denetim Kurulu Asil Üyeler: Kenan Benliler, Hüseyin Yücel, Özgür Sönmez. Denetim Kurulu Yedek Üyeler: Melih Ateşcan, Lütfü Büyükkasap, Muharrem Akyıldız.

“Yerli ikame girdiler yaratmalıyız”

BOSAD (Boya Sanayicileri Derneği) Başkanı ve Akçalı Boya CEO’su M. Akın Akçalı, 2020’nin boya sektörü için ilginç bir yıl olduğunu, 2018 Ağustos’tan beri küçülme eğilimindeki sektörün pandemi etkisiyle beklenmedik bir gelişmeyle büyüme trendine geçtiğini söylüyor: “2020’de yüzde 28’lik büyümeyle 517.000 ton büyüklük ve 4 milyar TL ciroya ulaştık. Bu büyümenin başlıca sebepleri olarak ertelenen taleplerin realize olması, evde kalan insanların seyahat ve giyim masraflarını ev dekorasyonuna yönlendirmesi, maske-mesafe-hijyen kuralındaki hijyenle ilgili tüketicilerin evlerini boyamanın derin temizlik aracı olarak görülmesi, yazlıkların hiç olmadığı kadar aktif olması, dolayısıyla yazlık evlerin tadilat ihtiyacı ve 1. el ve 2. el konut kredilerinde yüzde 0.64’e gerileyen oranlarla konut sektöründe yaşanan canlanmaya bağlı olarak boya tüketimin artması olarak belirtebiliriz.”

Akçalı, direkt 25 bin, dolaylı olarak 300 bin kişilik istihdam sağlayan boya sektöründe  2020’de yüzde 10’luk büyümeyle 110 milyon doları aşan ihracat yapıldığını anlatıyor. Üreticilerin ithalatta sıkıntılar yaşadığını, özellikle Çin kaynaklı hammadde tedarikinde kırılmalar yaşadıklarını aktaran Akçalı, “Bir de Türkiye boya pazarı pandemide beklenenin üzerinde yüzde 28 gibi olağanüstü bir büyüme kaydedince bazı global hammadde üreticileri bu talebi karşılayamaz noktaya geldi” diyor.

“Antibakteriyel boyalara ilgi muazzam arttı”: Akçalı, sektörün büyüme trendinin devam ettiğini dile getiriyor: “Türkiye boya sektörü olarak inşaat boyalarında dünya boya pazarından yüzde 2’lik pay alıyoruz. Hedefimiz bunu ilk etapta minimum yüzde 5 seviyelerine çıkarmak. Pandemi sürecinde tüketim alışkanlıkları çok değişti. Her şeyden önce tüketicilerin boyama işine bakış açısı negatiften pozitife döndü. Daha önce evleri boyatmak külfet olarak görülürdü ve en kolay ertelenen ihtiyaç kalemiydi. Ancak pandemiyle birlikte tüketiciler boya yapmanın keyifli ve eğlenceli bir aktivite olduğunu keşfettiler. Duvarlarını, mutfak dolaplarını, kapılarını, sehpalarını, çocuklarının oyuncaklarını boyadılar ve büyük zevk aldılar. Hatta depresif ruh halinden çıkma yolu olarak gördüler. Bir de tüketicilerin radarına giren sağlık önceliğinden dolayı antibakteriyel boyalara ilgi muazzam arttı.”

Hammadde girdilerimizin üçte ikisinin ithalata dayalı olduğunu kaydeden Akçalı, “Yerli ikame girdiler yaratmalıyız. İthalata dayalı üretimle ihracatı artırmak oldukça zorlu bir yol, yerli çözümlerimiz olmalı. Devletin yeni tesis yatırımlarına ve yerli hammadde üretimine sağladığı olumlu teşvikler var. Bunlardan yararlanmanın yollarını bulmak için Ar-Gelerimize büyük görev düşüyor” diye konuşuyor.

“Hammaddelerin Türkiye’de üretilmesi çok önemli”
GEPOSB (Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi) Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Çetin, “Ülkemizde kimya sektörünün ana sorunu hammadde de dışa bağımlı olmak. Avrupa üretimi kısıtladığı zaman kimya ya da boya üreticileri zor durumda kalıyor” diyor ve açıklamasını detaylandırıyor: “Pandemi sürecinde havayolu seyahatlerinin durma noktasına gelmesiyle solvent üretimi azaldı, solventler hem pahalı hem de kısıtlı hale geldi. Ayrıca metilmetakrilat, styren akrilik kopolimer gibi polimer hammaddeleri ya da epoksi hammaddelerinin üreticileri kısıtlı üretim yapınca sadece OSB’mizde değil ülkemiz genelindeki boya-kimya sektörü zor durumda kaldı. Uzakdoğu ülkelerinde ana hammadde problemleri dışında navlun fiyatları inanılmaz yükselişlere geçti, konteyner bulmak zorlaştı, reçine solvent üretimleri sürelerinin uzaması dışında yükleme terminleri ya da transit nakliye süreleri de üzerine eklenince olan yine üretici sanayicilere oldu. Maliyetler arttı, süreler uzadı. Bu durum kimya sektörünü sıkıntıya soktu.”

Dursun Çetin, Türkiye’deki gümrük prosedürleri ve yerli üreticilerden bekledikleri desteğin;  ihracattan önce bir kısım üretimlerinin satışlarının önceliğini Türkiye içindeki kullanıcılara vermeleri olduğunu söylüyor: “Boyanın kullanıldığı her sektörün (otomotiv, inşaat, kauçuk, endüstri, beyaz eşya ve elektronik) birlik olması gerekli. Çünkü zincirleme bağlıyız birbirimize. Hammaddeyi saklamak yerine hep beraber üretime geçerek bilgiyi paylaşarak, yurtdışına bağımlı olmaktan kurtulmalıyız. Artık ülke olarak üretmeyi denemeliyiz. Hammaddelerin Türkiye’de üretilmesi önem arz etmektedir.”

Yorumlar (0)