banner565

banner472

banner458

banner457

11. Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi/İstanbul

İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) düzenlediği 11. Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi'nde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yerli üretimi desteklemek için Kamu İhale Kanunu'nun değişeceğini, patent kanununun yenileceğini, Ulusal Temiz Üretim Merkezi kurmayı hedeflediklerini açıkladı.

ETKİNLİK 01.01.2013, 17:30 01.01.2013, 17:30
3406
11. Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi/İstanbul



İleri demokrasi ve yüksek teknoloji

İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) düzenlediği 11. Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi'nde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yerli üretimi desteklemek için Kamu İhale Kanunu'nun değişeceğini, patent kanununun yenileceğini, Ulusal Temiz Üretim Merkezi kurmayı hedeflediklerini açıkladı. istanbul Sanayi Odası 11. Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi, "Sürdürülebilir Rekabet Gücü: Bölgesel Üretim, Küresel Güç"  temasıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirdi. Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) stratejik ortaklığıyla düzenlenen Sanayi Kongresi'nin açılışında konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye ekonomisinin, son 10 yıl içinde gerçekten de çok önemli bir değişim yaşadığını, güvenin ve istikrarın adresi haline geldiğini söyledi. Reel sektör kaynaklı ve istikrarlı bu büyüme dönemini hep birlikte tecrübe ettiklerini belirten Ergün, bu süreçte, doğru ekonomi politikaları kadar, demokratikleşme, teknoloji ve dış politika gibi alanlarda attıkları adımların önemini vurguladı.

Nihat Ergün, Türkiye'nin Orta Vadeli Program'daki hedeflerle uyumlu bir noktada bulunduğunu, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerden olduğunu anımsattı: "Türkiye'de makro ekonomik dengeler kurulmuştur, bugün itibarıyla Türkiye'nin dış borçları minimum düzeye çekilmiştir. IMF'ye olan borç neredeyse sıfırlanmıştır. Borcun yapısı döviz cinsinden TL cinsine çevrilmiştir. Merkez Bankası rezervleri 120 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Türkiye bir kaç milyar dolarlık operasyonların yapılabileceği ülke olmaktan çıkmıştır."
Bakan Ergün, "İhracatımızın 150 milyar dolar seviyesine geldiği, işsizliğin AB ortalamasının oldukça altında seyrettiği bir dönem yaşıyoruz" diyerek 2013 yılı için şu öngörüde bulundu: "Avrupa ekonomilerindeki toparlanmaya bağlı olarak kuşkusuz ihracatımızın artmaya devam edeceğini düşünüyorum. Özellikle iç talebin büyümeye daha fazla katkı vermesiyle birlikte, büyümede daha iyi bir rakamı yakalayacağımıza inanıyorum. Merkez Bankası'nın faiz indirim kararı bu yönde okunması gereken bir karardır. 2013 yılı iç piyasa dinamiklerinin daha hareketli olacağı bir yıla işaret etmektir."

Üniversite-sanayi işbirliği artmalı
Bankacılık sektörü ile sanayi sektörünün ülkenin genel hedefleri ile aralarında bir uyum olması gerektiğine dikkat çeken Ergün, sektörün ülkenin yapacağı atılımlara göre bir takım riskler üstlenmesi gerektiğini ifade etti: "Bankacılık sektörü, güvence mekanizmasını, risk mekanizmasını, yeniden gözden geçirmesi lazım. Sanayicinin bu atılımı yapmak için gerekli finansmana ulaşması noktasında, finans sektörüyle sanayi sektörünün senkronize olması lazım. İSO ilk 500, İSO ilk 1.000. Borsa da ne kadar şirket var "Çok az var. Niye para mı lazım değil" Demek ki ilk 1.000'deki şirketlerimize yeni bir finansman kaynağı lazım değil. Ya öyle olabilir ya da bilançolar, hesaplar kitaplar, kamuoyuna arz edecek kadar şeffaf değil. Halbuki önümüzdeki dönemde rekabet yönü güçlü şirketlerin bu yönde de önemli bir atılım yapması lazım. Rekabet gücü şirketlerin hesaplarının şeffaflığı ile de artacak. İstanbul sanayicisi "Borsa"ya fazla ilgi göstermiyor da üniversite sanayi işbirliğine gereken önemi gösteriyor mu" Biz bunu gelecek açısından çok önemsiyoruz. İstanbul, üniversite-sanayi işbirliği en zayıf il çıktı. Bu kimden kaynaklanıyor, İstanbul'daki sanayicilerden mi, İstanbul'daki üniversitelerden mi? Önümüzdeki dönemde hem üniversiteler hem de sanayiciler bir kez daha bunu gözden geçirmeli, kim de eksiklik var diye."
Nihat Ergün, 2013'te yerli üretimi destek için Kamu İhale Kanunu'nun değişeceğini, kamu alımlarında yüzde 15 fiyat avantajı sağlayan firmalardan yerli ürün alınmasını mecburi hale getireceklerini belirtti. Ergün, yine 2013'ün başında büyük dış açık kalemlerinden biri olan ilaç sektörü için hazırladıkları strateji belgesini ve eylem planını Ekonomi Koordinasyon Kurulu'na (EKK) sunacaklarını bildirdi. "Amacımız, ülkemizi bir üretim üssü olduğu gibi, aynı zamanda bir teknoloji, Ar-Ge üssü haline getirmektir. Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması için iki alanda başarıya ulaşması gerekiyor: ileri demokrasi ve yüksek teknoloji" diyen Ergün, Türkiye'de sına-i mülkiyet açısından büyük önem taşıyan Patent Kanunu'nu yenilediklerini ve Bakanlar Kurulu'na sevk ettiklerini de açıkladı. "Ulusal Temiz Üretim Merkezi" kurmayı planladıklarını duyuran Ergün, temiz üretim konusundaki kapasitelerini artırmaya yönelik işletmelere teknik ve finansal destek sağlanacağını kaydetti.

Sanayi kan kaybediyor
İSO Başkanı Tanıl Küçük, küresel krizle dünya ekonomisine yönelik algı ve kabullerin kökten değiştiği, tarihte kartların yeniden dağıtıldığı dönüm noktalarından birinde bulunulduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin son yıllarda makro ekonomik istikrar anlamında önemli kazanımlar elde ettiğini, şirketlerin de küresel rekabet mücadelesinde önemli tecrübe ve birikim edindiğini aktaran Küçük, Ar-Ge ve inovasyonda, arzu edilen noktaya gelinemediğini, yakın dönemde Ar-Ge destekleri konusunda çok olumlu gelişmeler olsa da Avrupa Birliği'nin Şubat 2012'de yayımladığı, Avrupa İnovasyon Değerlemesi raporunda Türkiye'nin hala son sıralarda yer aldığını hatırlattı.
Tanıl Küçük, rakamların sanayinin güçlenmek yerine kan kaybettiğini gösterdiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Sanayinin GSYİH içindeki payı yüzde 16.2'ye geriledi. Bu düzeyde bir gerileme bize benzer ülkelerin hiçbirinde görülmüyor. İmalat sanayisi katmadeğeri en yüksek ülkeler sıralamasında Türkiye, dünyada 1990'da 13. sırada, 2000'de 15. sırada geliyor, 2010'da ise liste dışı kalıyor. Sanayileşme yoluna beraber çıktığımız Güney Kore ise 1980'de bizim gibi listede yok, 1990'da 11. sıraya, 2000'de 8. sıraya, 2010'da ise 7. sıraya yükseliyor. Çin'de ve Hindistan'da da sürekli yükselen bir ilerleme var. Küresel rekabet mücadelesine devam etmekte kararlıyız ama tek başına özel sektörün çabası yeterli olmaz. Dönüştürücü, yönlendirici makro politikaları ancak siyasi irade hayata geçirebilir. Türkiye'yi sanayide, dünya çapında bir oyuncuya dönüştürmek ve bölgesiyle entegre üretim ağına sahip, küresel bir güç haline getirebilmek için doğru politikaları süratle  hayata geçirmek zorundayız."

Başarı bir yolculuktur
İSO Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan, "Etkin devlet olmaksızın ekonomik ve sosyal anlamda sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesinin mümkün olmadığının" altını çizdi; "başarı için kalıcılık; parlaklıktan daha fazla gereklidir. Yani başarı bir yolculuktur, bir yol değil. O nedenle ülke olarak, elde ettiğimiz itibar ve başarıyı korumak için göstermemiz gereken çaba bugün her zamankinden daha fazla olmak zorundadır"  diye konuştu.

İMKB Başkanı İbrahim Turhan, sanayi sektörü ile küresel piyasaların yakın güçbirliği yapmasının bir zorunluluk olduğunu, Ar-Ge, yenilikçilik ve işletmelerin finansman için sermaye piyasalarıyla yakın ilişki içinde olmasının olmazsa olmazlığını seslendirdi.

Yeni Pazarlar Uluslararası Dinamikler
"Yeni Pazarlar Uluslararası Dinamikler" Oturumu'un başkanlığını ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden yürüttü. Alvimedica Tıbbı Ürünler Genel Müdürü Dr. Cem Bozkurt, şirketi uluslararası bir şirket olarak kurduklarını ve yol haritalarını bu doğrultuda çizdiklerini anlattı. Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu, Türkiye ağırlıklı üretim yapan Arçelik'in satış gelirlerinin yüzde 60'ının yurtdışı faaliyetlerinden elde ettiğini belirtti. Unilever Türkiye CEO'su İzzet Karaca, Türkiye'nin Unilever içindeki en önemli bölge merkezlerinden biri olduğunu, dünyanın doğu ve güneye kaydığını söyledi.

Türk Sanayiinin Küresel Başarı Stratejileri
"Türk Sanayiinin Küresel Başarı Stratejileri" Oturumu'nun başkanlığını yürüten Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, dünyada gücün "Batı"dan "Doğu"ya kaydığına işaret etti. Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürü İbrahim Uslu, Türkiye'undan sözetti.
Türkiye'nin jeopolitik öneminin yanısıra lojistikteki öneminden sözeden Reysaş Taşımacılık ve Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven, Türkiye'nin lojistik merkez olma yolunda hızla ilerlediğini ancak ivedilikle sorunların çözülmesi gerektiğini, lojistiğini çözemeyen bir ülkenin ürettiğini satamayacağını kaydetti.
Güney Kore'nin son yıllarda izlediği yolla ulaştığı başarılara değinen Posco Assan TST Çelik Sanayi Genel Müdürü Jong-Won Kwon, küresel lider olmak için çok çalıştıklarını, gerekli yatırımı yaptıklarını, devletin desteklediğini anlattı. Türkiye'nin kendi çekiciliği, iyi bir yerel piyasasının bulunması ve çevresindeki komşuları nedeniyle yatırım yapılabilir gördüklerini ifade eden Kwon, paslanmaz çelik sektöründe komşu ülkelerden ciddi talep olduğunu ve sektörde çok büyük fırsatlar bulunduğunu aktardı.
Elektra Elektronik Yönetim Kurulu Üyesi Emin Armağan Şakar, "Bugün üretebildiğin kadar üret, ne yapacağına yarın bakarız, benim felsefem" dedi. Şakar, çok ve kaliteli üretim yapınca maliyetlerin düştüğünü de aktardı.

TÜRKİYE KARARINI VERSİN
Kongre'nin konuk konuşmacısı Maryland Üniversitesi Küresel Strateji ve Girişimcilik Profesörü, China India Institute Baş Danışmanı, Stanford Üniversitesi ve INSEAD Strateji  Profesörü Dr. Anil Gupta, "Küresel Ekonominin Değişen Dinamikleri" başlıklı konuşmasında öncelikle dünyayı değiştiren ve değiştirmeye devam edecek altı dinamikten ayrıntılı olarak sözetti. Bu dinamiklerden birincisi, iki vitesli dünya ekonomisi. Büyük ekonomiler yavaşlarken gelişmekte olan pazarların hızlanması sonucunda bu pazarların daha hızlı bir şekilde yakınlaştığını belirten Gupta, bu durumun Avrupa ve ABD için bir problem oluşturduğunu aktardı. Gelişmekte olan ekonomilerdeki ideolojik kaymanın piyasalara yansıdığını, serbest ekonominin ortaya çıkmasıyla özel sektörün üzerindeki kar etme baskısının arttığını anlattı. Gelecekte gelişen ekonomilerin gelişmiş ekonomilerin 3-4 katı hızla büyüyeceğinin ve 2025'te Asya'nın toplam GSYİH'sının ABD ve Avrupa'nın toplamından fazla olacağını aktaran Gupta, bütün bunları göz önünde bulundurarak, Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi mi yoksa bir Asya ülkesi mi olmak istediğine karar vermesinin önemini vurguladı.

TÜRKİYE ORTADOĞU'DAN GÖZÜNÜ AYIRMASIN
Etkinliğin 2. Günü'nde Konuk Konuşmacı; China Europe International Business School, China Innovation Centre Yönetim Profesörü ve Direktörü Prof. George  Yip,  Türk şirketlerinin iyi bir ihracat kategorisi olduğunu ama daha iyi olması gerektiğini, bunu sağlamak için de yüksek katmadeğerli ürünlerin ihracatına ağırlık vermesinin önemli olduğunu belirtti. Yip, Türkiye'nin yumuşak gücünün Ortadoğu?da işe yarayabileceğini de söyledi ve Türk yaşam tarzını satabileceğini kaydetti.

Yorumlar (0)