Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki 62. Hükümet ekonomik gelişmemizle ilgili vizyoner ilk tok sözünü söyledi; 25 ana başlık ve 350 eylemi kapsayan ‘Güçlü ve Dengeli Büyüme için Yapısal Reform Eylem Planı’nın detaylandırılmış 9 başlığını açıkladı. Türkiye'nin 2015-2018 yılları arasında temel ekonomik tercihlerini, hedeflerini ve bu hedeflere varabilmek için takvime bağlanmış olarak Hükümetin atacağı adımları gösteren bu “Eylem Planları"ndan bir özet çıkarmayı gerekli görüyoruz. Çünkü, KobiEfor’da son yıllarda en çok dikkat çektiğimiz konularla Hükümetin önümüzdeki 4 yıl boyunca odaklanacağını açıkladığı konular tamı tamına örtüşüyor.
KIRILGANLIKTAN ÇIKACAĞIZ
Dengeli dış ticaret
Türkiye ekonomik krizlere karşı dayanıklı bir yapı geliştirdi fakat bu yapı dış etkenlerden kolayca etkileniyor ve sıkıntıya düşüyor. Demek ki kırılgan bir yapısı var ve çünkü yeterince rekabetçi değil. Bu nedenle yakaladığımız büyüme ve kalkınma trendi “sürdürülebilir” durumda değil. Hükümet haklı olarak; atacağı adımlarla ekonominin rekabetçi özelliğini güçlendirmek, sürdürülebilir olmasını garantiye almak istiyor.
Sorun bu olunca ekonomide kırılganlığın kaynaklarına eğilmek zorunlu oluyor. Bunlar da, her alanda “verimliliği artırmak” üstbaşlığı altında toplanıyor, topluca okunması mümkün oluyor.
Bütün mesele teknoloji
Hükümet’in eylem planları gözünü sanayiye, imalata dikiyor. Çünkü burada verimlilik düşük ve bunun yapısal nedenleri var. Sürdürülebilir kalkınmanın kilidini açacak hamlelerin çoğu üretimde yapısal dönüşümü gerçekleştirme yönünde olacak. Üretimde eski ve artık iyice eskimiş olan yapıyı geri teknoloji belirliyordu. Bu yapı ile rekabet olanaksızlaştı. Böyle olunca da doğal olarak Hükümetin eylem planları “teknoloji”yi ana dil olarak kullanıyor, “ileri teknoloji!” diyor.
Dünyadaki gelişmeye bakıldığında durum daha da açıklık kazanıyor. Üretim teknolojisinin dinamik olarak değiştiği bir süreçten geçiliyor. Sanayi stratejileri bu dinamik sürece göre yenileniyor. Sektörel bazda detaylı alt stratejik planlamalara gidiliyor. Orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar baştacı ediliyor ve öncelikle destekleniyor. Yabancı yatırımcının yüksek teknolojili ürünlere yönelik yatırımlarını bütün ülkeler kendine çekmek istiyor. Hükümet de açıkladığı eylem planları ile bu gelişmeye ayak uydurmak için bir tür irade göstermiş oluyor.
62. Hükümet’in yapısal dönüşüm planında “yeni” denilebilecek bir yaklaşım da var: “Sektörel ayrımcılık!” Bu ayrımcılık günümüzde kaçınılmaz bir prensip oluyor. Davutoğlu Hükümeti; otomotiv, kimya, enerji, sağlık, havacılık, uzay, raylı sistemler, bilişim ve savunma sanayi sektörlerini başa alıyor ve teknoloji konusunda atacağı adımları ve desteklerini bu “öncelikli” sektörlere yoğunlaştırıyor.
İthalata bağımlılığın azaltılması
Türkiye’de üretimin yapısal dönüşümü ile dış ticaretin dengeli bir yapıya kavuşturulması, “dönüşüm” dediğimizin “yarısı”dır. Bu nedenle Hükümet; Türkiye’nin dış ticaretinin müzmin açığının mutlaka azaltılarak GSYH’nın yüzde 10’u gibi bir çizgide istikrara kavuşturulmasını da ana hedeflerinden biri olarak seçiyor. Bunun için, ithalatın halen yüzde 60-65 seviyesinde olan ihracatı karşılama oranının 2018 yılına kadar en azından yüzde 70’ler seviyesine çıkarılmasını düşünüyor. (Tablo:1) Buna göre; İthalatımızda halen yüzde 42 olan orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin payı 2018 yılına kadar 2 puan aşağı çekilecek, ihracatımızdaki yüzde 32’lik orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün payı ise 2018 yılına kadar yüzde 38’ler seviyesine çıkartılacaktır.
Bir diğer müdahale alanı ise “dahilde işleme rejimi” olacak. İthal edip dahilde işleyerek sattığımız ürünler için harcadığımız döviz, toplam döviz harcamamızın yüzde 47’sine denk gelmektedir, bu oran da 2018 yılına kadar yüzde 40 seviyesine çekilecek.
Dönüşüm planında; tüketim malları ithalatında oransal bir değişim öngörülmezken sektörel kapasite kullanımının 5-6 puan yükseltilmesi amaçlanmıştır ki bu da reel sektör lehine bir genel politika revizyonuna işaret etmektedir.
YERLİ ÜRETİME GEÇİŞ DÖNEMİ
Toplu müdahale alanları
Hükümet’in açıkladığı eylem planları içinde yapılacak kısa bir tur, “yerli üretimin” her alanda yeniden ayağa kaldırılmak istendiğini açıkça gösteriyor. Aşağıda verilen tek tek her başlık bütün sektörlere ve üretim alanlarına yayılan yeni bir yaklaşımın benimsendiğini, yapılacak toplu müdahalelerin neler olacağını veriyor.
- Stratejiler: Orta ve yüksek teknolojili ürünlere yönelik Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerine öncelik verilmek suretiyle Türkiye Sanayi Stratejisi ve Sektörel Stratejiler hazırlanacak, firmaların orta ve yüksek teknolojili ürün üretimine odaklanması amacıyla ‘yatırım destek programları’ uygulaması başlatılacaktır.
- Envanter: Türkiye’nin girdi tedarik ihtiyacı envanteri oluşturulacaktır. Sanayinin insan kaynakları, nükleer kod ve standartlara uyum, Ar-Ge, test, muayene, kontrol, tasarım, imalat ve montaj teknolojisi alanlarındaki durumu tespit edilecektir.
- OSB’ler: Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ve Sanayi Siteleri (SS) projeleri kredi mekanizmalarıyla desteklenecektir. Öncelikli sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin yoğun olduğu OSB’lerin, üniversite, araştırma merkezleri, TGB ve uluslararası kuruluşlar ile işbirliğini geliştirecek bir mekanizma oluşturulacaktır.
OSB’lerde yeralan işletmelere ticarileştirme ve yenilik alanlarında eğitim, danışmanlık ve mentorlük hizmetleri sağlayabilecek TTO benzeri bir yenilik merkezi mekanizması tasarlanacak ve dönem boyunca işbirliklerini geliştirmeye yönelik destekler sağlanacaktır.
- Serbest Bölgeler: Katmadeğeri ve teknoloji içeriği yüksek ürünlerin sürekli ve rekabetçi fiyatlardan tedarik edilmesi amacına yönelik olarak, Serbest Bölgeler cazip hale getirilecektir.
- Kümelenme: Tedarik zincirindeki işletmeler arasında işbirlikleri ile daha fazla katmadeğer üretimine yönelik yerlilik oranını artırıcı kümelenme faaliyetleri desteklenecek ve sonuçları raporlanacaktır.
- Öncelikli sektörler başta olmak üzere Türkiye’de rezerv olarak bulunmayan ya da kısıtlı olan doğal kaynakların yurtdışından tedariğinin güvence altına alınmasını sağlamak üzere Türkiye’de yerleşik sanayicilerin gerçekleştirecekleri yurtdışı yatırımlar desteklenecektir.
- Serbest ticaret: GİTES tespitlerinin ikili ve çok taraflı müzakere ve anlaşmalara yansıtılması, bu amaçla, temel tedarik kaynağı ülkelere dönük resmi temaslarda bu hususun gündemde yeralmasının sağlanması hedeflenmekte olup, gerekli görülmesi halinde bu ülkelerde özel ekonomi bölge(leri)si kurulması da sözkonusu olabilecektir. AB’nin tek taraflı olarak yaptığı Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın (STA) ticareti saptırıcı, rekabeti bozucu etkilerinin azaltılması ve haksız rekabete yol açan ithalata karşı önlemler alınacaktır.
- Türk malı imajı: başta tekstil, hazır giyim, mobilya ve seramik sektörleri olmak üzere belirlenecek sektörlerde, Türk imaj ve tarzının belirlenmesi ve yerleştirilmesi için üniversite, ticaret ve sanayi odalarının katılımıyla bilimsel düzeyde çalışmalar yapılacaktır.
Sektörel müdahale alanları
- Yenilenebilir enerji kaynaklarının üretime yöneltilmesinde kullanılan malzemelerin ürün geliştirme ve Ar-Ge süreçleriyle ilgili mevzuat altyapısı tamamlanacaktır.
- Demir çelik üretiminin yüzde 70’i hurdaya dayalı üretimden oluşmaktadır. Bu yapının üretimde cevher kullanan entegre tesisler lehine iyileştirilmesi için gerekli destekler sağlanacaktır.
- Bakır izabenin yurtiçinde üretimini sağlamaya yönelik olarak, teşvik sistemi gözden geçirilecektir.
- Birincil alüminyumun yurtiçinde üretimini sağlamaya yönelik olarak, teşvik sistemi gözden geçirilecektir.
- Elektrikli araçlar için pil üretimi ticari safhaya hazır hale getirilecektir.
- Ark ocaklı tesisler başta olmak üzere demir-çelik ve demir dışı metaller sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik tedbir ve öneriler belirlenecek ve desteklenecektir.
- Tasarım doğrulama, dayanım, yol ve araç testleri yapılması için test merkezleri ve rüzgar tüneli kurulacak ve mevcut test merkezleri sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilecektir.
- Makine: Yıldızı parlayan ve sorunlarıyla birlikte güçlü bir gelişme içine giren makine ve alt sektörlerinin ihtiyaç duyduğu ve yurtiçinde üretil(e)meyen veya kalite/ fiyat nedeniyle ithalat bağımlılığı bulunan demir-çelik ürünlerinin ve aksam-parçaların envanteri çıkarılacak ve makine ile demir-çelik sektörleri biraraya getirilerek rekabet öncesi işbirliğine dönük ürün bazlı projeler desteklenecektir. Yerli makine üreticilerinin yurtiçinde rekabet güçlerini artırmak için finansal ortamı iyileştirmeye yönelik mekanizma oluşturulacaktır.
- Endüstriyel bağımlı üretim: Endüstriyel simbiyoz kavramının OSTİM Sanayi Bölgesi’nde 6 işletmede yapılacak pilot çalışma ile hayata geçirilmesi ve bu doğrultuda KOSGEB tarafından çevre ve enerji alanında yürütülmekte olan projeler kapsamında oluşturulması planlanan destek modeliyle, tüm KOBİ’lere yönelik olarak ülke genelinde bu kavramın yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır. Ayrıca destek programının yanısıra proje çıktılarının hedef kitle, STK ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile paylaşıldığı etkinlikler düzenlenerek hedef kitlede farkındalık oluşturulacaktır.
- Metal sanayi: Türkiye’nin mevcut demir çelik üretiminin halen yüzde 70’i hurdaya dayalı üretimden oluşmaktadır. Bu yapının üretimde cevher kullanan entegre tesisler lehine iyileştirilmesi için gerekli destekler sağlanacaktır.
Hurda üretim ve tüketimine ilişkin verilerin derlenerek ulusal ve uluslararası standartlara uygun olarak veri setinin oluşturulması; Türkiye'nin hurda üretim kapasitesinin geliştirilmesi ve demir çelik hurdasının ekonomiye kazandırılması amacıyla daha etkin kullanılması konusunda politikaların oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda hazırlanacak yıllık rapor tüm paydaşların kullanımına açılacaktır.
Metal hurda toplanmasında ilkel yöntemlerden, mahalli idareler aracılığıyla takip ve kontrol edilebilir modern bir sisteme geçilmesi ve atık getirme merkezlerinin kurulması ve yaygınlaştırılmasına yönelik mevzuat geliştirilecektir.
- Tohumculuk alanında geliştirme ve üretim kapasitesi artırılacaktır.
- Gübre kullanımında etkinliğin ve tarımsal verimliliğin artırılması ve yurtiçi üretim kapasitesinin geliştirilmesi desteklenecektir.
- Yerli pamuk tohum projelerine ağırlık verilerek araştırma merkezleri desteklenecektir.
- Et ve canlı hayvan ithalatına gerek duyulmamasını teminen arz fazlası çiğ sütten süt proteini elde edilmesine yönelik faaliyetler desteklenecektir.
- Orman ürünleri ve mobilya sektörlerinde alternatif kompozit (alaşım) malzemelerin geliştirilmesi için araştırma faaliyetleri teşvik edilecektir.
Teknoloji alanında ticarileştirme
Türkiye Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması ve yaygınlaştırılmasına yönelik önemli kazanımlar elde etti ve bir gelişme trendi yakaladı. Ancak; temel araştırmadan başlayıp ürünün piyasaya sürülmesine kadar uzanan yeni teknolojik ürün üretme sürecinin özellikle “ticarileştirme” basamağında zayıf kaldı. Ulaşılan Ar-Ge sonuçlarının ticarileşememesi araştırmacılığı öldüren bir risk unsurudur. Bu nedenle Türkiye için; Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin ticarileştirilmesi yoluyla uluslararası düzeyde rekabetçi, yeni ara veya nihai teknolojik ürünler ile markalar oluşturulması kritik önem kazandı. Hükümet bu konuda şu hedefleri benimsedi.
- Öncelikli sektörlerde teknolojik ürün ve marka sayısının artırılması
- İmalat sanayi üretim ve ihracatında öncelikli sektörlerin payının artırılması
- Nitelikli araştırmacı yetiştirilmesi ve özel sektörde istihdamının artırılması
- Araştırma merkezi, kuluçka, hızlandırıcı, teknoloji ve yenilik merkezlerinin artırılması
- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin (TGB) sektör odaklı hale getirilmesi
- Yenilikçi girişimciliğin geliştirilmesi
- Teknoloji transfer ara yüzlerinin artırılması
Hükümetin Ar-Ge faaliyetleri konusunda koyduğu hedefler tablo 2’deki gibidir. Önümüzdeki 4 yıl içinde özel kesim Ar-Ge harcamalarının yaklaşık 3 katına, desteklenecek teknolojik yatırımların 2 katına ve yerli patent başvuru sayısının da 3 katına çıkarılması amaçlanmıştır.
Bu amaçlar için Hükümet aşağıdaki adımları atmayı üstleniyor:
- Prototip geliştirme: Kamu tarafından desteklenen Ar-Ge projeleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik ürünlere yönelik prototip geliştirme süreci dönem boyunca desteklenecektir.
- Öncelikli sektörler: Teknolojik ürün ve yatırım destek programı kapsamında (enerji, sağlık, havacılık ve uzay, otomotiv ve raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörleri) öncelikli olarak desteklenecektir.
- Patent: Fikri mülkiyet alanında verilen destekler analiz edilerek iyileştirilecek, fikri ve sınai hakların sanayiye aktarımını sağlayacak mekanizmalar geliştirilecek, sınai mülkiyet ve yönetimi ile ilgili konularda yayın yapacak “Teknoloji Transfer Platformu” adı ile bir internet sitesi kurulacaktır.
- Tasarım: Şirketlerin “Tasarım ve Ürün Geliştirme Projeleri” başlığı altında sunacakları “moda ve endüstriyel tasarım ile yenilik kabiliyetlerinin artırılması ve ihracata dönük katmadeğerli ürün üretilmesi amacıyla uygulayacakları projelerin” desteklenmesine yönelik bir mekanizma oluşturulacak, dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde yerli ürün ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik araştırma programları desteklenecek ve etkinleştirilecektir.
- Kuluçkalar: Öncelikli sektörlerde girişimciliği geliştirmek amacıyla doğrudan özel sektör tarafından veya özel sektör-kamu ortaklığında kurulan kuluçka ve hızlandırıcı gibi yapılanmaların proje bazlı desteklenmesi amacıyla bir destek programı oluşturulacaktır.
- Ticarileştirme: Yeni geliştirilen ürünlerin yaygın ticarete konu olabilmesi için gerekli olan standartlar geliştirilecektir. KOBİ’lerde ticarileştirmeye yönelik insan kaynağı kapasitelerinin artırılması sağlanacak, firmaların ticarileştirmeye yönelik kapasitesinin artırılması amacıyla mentörlük mekanizması geliştirilecek ve uygulanacaktır. Ticarileştirmenin gerektirdiği nitelikli insan kaynağının yeterlilikleri tanımlanacaktır.
- İşbirlikleri: TGB’ler, OSB’ler, Ar-Ge merkezleri, kümeler, teknoloji platformları ile kamu ve özel sektör araştırma merkezleri arasında işbirliği mekanizmaları araştırılacak ve bir destek modeli geliştirilecektir. Kamu, üniversite ve sanayi; Ar-Ge ve ticarileştirme sürecinde yeralan tüm tarafları biraraya getirerek aralarındaki işbirliklerini artırmayı amaçlayan bir platform oluşturulacaktır.
- Yenilikçi Girişimcilik: Bölgesel ve yerel düzeyde girişimciler ve yatırımcılar arasındaki ağlar ile mentörlük hizmetleri geliştirilecek, yatırımcı ile girişimcileri bölgesel ve yerel düzeyde biraraya getirecek ağların oluşumuna destek verilecektir.
- Girişim fonları: Girişim sermayesi sistemine ilişkin üst fonların kamu tarafından desteklenmesi sağlanacak, üst fonlara kaynak aktarımına ilişkin ikincil mevzuat tamamlanacaktır.
Finansman eksiğinin en çok hissedildiği girişimciliğin erken aşamasına yönelik en az bir üst fon kurulması desteklenecek, bu üst fon aracılığıyla yenilikçi girişimciler ve özellikle kuluçka ve hızlandırıcılar tarafından başlatılmış projeler desteklenecektir.
- Alternatif finans: Alternatif finansal araçların geliştirilmesine ilişkin araştırmalar yapılacak, yenilikçi girişimcilerin ticarileştirme projelerine yönelik destek sağlayabilecek kredi garanti mekanizması oluşturulacaktır.
- Yeni TGB’ler: Ankara ve İstanbul gibi Ar-Ge ve yenilik bakımından göreli olarak gelişmiş illerde yeni TGB’lerin ilan edilmesinde öncelikli sektörlerde ihtisaslaşma kriteri dikkate alınacaktır. Yönetici şirketlerin teknoloji bölgelerine firma kabulünde enerji, sağlık, havacılık ve uzay, otomotiv ve raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörlerine öncelik tanımalarına yönelik tedbirler alınacaktır.
Teknoloji transferi: Teknoloji transfer ofislerinin etkinliği analiz edilecek, yurtiçi ve yurtdışındaki iyi uygulamalar tespit edilerek bu yapılar yaygınlaştırılacaktır. Teknoloji transfer ofislerinin aralarındaki iletişimi artırmak amacıyla portal benzeri yapılar oluşturulacaktır.
Sonuç ve değerlendirme
Hükümet, Türkiye ekonomisinin yapısal dönüşümü için açıkladığı eylem planı ile bir eksen düzeltmesine gideceğini, ileri teknolojili bir üretim yapısı inşa edeceğini, buna uygun idari ve yasal reformları gerçekleştireceğini söylemiş oluyor. İş dünyasının destek verdiği bu dönüşüm planı için sıra, ilgili politikaların oluşturulmasına ve hızla uygulamaya sokulmasına geliyor. Açıklanmış plan ve programların tavsamasına izin vermeyen bir çabuklukla uygulamaya geçilirse Türkiye sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınmaya sahip olacağı yakın gelecek tasarımlarını en geç 2023 yılına kadar gerçekleştirebilecektir. Ancak reformlarla dönüşüm dönemlerinin aynı zamanda tartışmalar, çalkantılar ve karşı koymalar dönemi olduğu da bilinmektedir. Bu konuda Hükümet kadar sivil toplum gücünün de kararlı olması ve reform çizgisini savunması gerekmektedir. Sonuçta kazanan Türkiye olacaktır.
Güçlü ve Dengeli Büyüme İçin Yapısal Reform Eylem Planı
HÜKÜMET’TEN 2023’E.....TEKNOLOJİ KÖPRÜSÜ Hükümet 2015-2017 dönemi için açıkladığı “Eylem Planları” ile bütün ekonomik faaliyet alanlarında ileri teknolojili ürünlerin üretilmesine, ihracatına ve “yerli üretim”e odaklanıyor. Yerli kaynaklardan enerji üretimini ve Yenilenebilir Enerji Teknolojileri’nin yerli üretimini başa alan Hükümet teşvik ve destek sisteminin ivme kazandıran oklarını Ar-Ge, inovasyon ve yenilikçi girişimciliğe çeviriyor.
Yorumlar