banner565

banner472

banner458

banner457

Faizler, krediler, borsa, altın ve kurda; ‘DİP’TEN ÇIKIŞ’ HAREKETİ

“Türkiye Finans Sektörü” ekonomik krizin aşılmasında ‘kaldıraç’ işlevi üstlendi. Yükseldiği riskleri kamunun sağladığı destek ve imkanlarla aştı. Dünya konjonktürünün de elvermesiyle faizler birçok alanda düşmeye başladı; yatırımlara olumlu etkisi bekleniyor.

HABER 01.09.2019, 08:00 30.09.2019, 09:08
18608
Faizler, krediler, borsa, altın ve kurda; ‘DİP’TEN ÇIKIŞ’ HAREKETİ

Aşırı hareketli bir finansal ortamda çalışıyor ve yaşıyoruz. Dalga boyları azalsa bile finansal iniş çıkışlar tam bir istikrar çizgisine ulaşabilmiş değil. Ancak belli bir durulma dünya ve Türkiye’de gözleniyor. ABD-Çin ticaret savaşı birçok konuda öngörülebilirliği sakatlamaya devam ediyor. Bu nedenle finans sektörümüzün 2019 ilk yarı durumuna ait bazı verileri okurlarımızla paylaşmayı yararlı görüyoruz.
Krediler-faizler
Türkiye Merkez Bankası, Hükümet’in de ısrarlı talepleri doğrultusunda kredi faizlerinde indirime gitti. İlk olumlu sonuçlar konut sektöründe yaşanmaya başladı. İpotekli konut satışları 2018 ilk yarısında 202 bin iken 2019 aynı döneminde 61 bin seviyesine geriledi. Haziran 2019’da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 84.6 azaldı ve 7.319 adet oldu. Türkiye genelinde konut satışı aylık 5.000 civarında olan bugünkü konut satışları 2016-2017 yıllarında 40-50.000 gerçekleşiyordu. Bu nedenle kamu bankaları öncülüğünde faiz indirimine gidildi. Konut kredilerinde uygulanan yeni faiz oranları ilgili tabloda görülmektedir (Tablo 1).
Ayrıca; düşük faizlerin ilk uygulama ayı Temmuz’da, konut satışları yüzde 66 artış gösterdi.
Bankacılık sektörü büyüdü
Bankacılık sektörümüzün aktif büyüklüğü Haziran 2019 itibarıyla yıllık bazda yüzde 15 büyüme gösterdi ve 2019 yılının ikinci yarısındaki yüzde 9’luk büyüme sayesinde 4 trilyon 234 milyar TL’ye erişti.  Aynı dönemde toplam krediler mevduattan fazla gerçekleşti; 2 trilyon 532 milyar TL’ye çıktı.
2019’un ilk yarısında bankaların gerçekleştirdiği 145 milyar TL kredi artışının 137 milyar TL’si ticari kredi olarak kullandırıldı; bunun 119 milyar TL’si büyük firmalara verildi.
1 yıllık toplama baktığımızda şu görünüyor: Yılın ilk yarısında kurumsal krediler 2 trilyon 27 milyar TL oldu. Bunun 1 trilyon 399 milyar TL’lik kısmı büyük işletmelere verildi. KOBİ’lerin kredilerdeki payı değişmedi, yüzde 25’te kaldı (Tablo 2).
Yapılandırma ve 24 aydan uzun vadeli kredilerde azami %19.00 faiz oranı uygulanacaktır.
Borsalar
Dünya para hareketi: Hisse senedi piyasasında, 2019 ilk yarıda küresel çapta hareketlilik yaşandı. Hareketlilik yatırımcı için fırsat oluşturdu. Dünya Borsalar Federasyonu (WFE) verilerine göre, dünya borsalarının toplam piyasa değeri 2018 sonunda 74.7 trilyon dolar düzeyindeydi; 2019 ilk ayında 81 trilyon dolara ulaştı; Nisan’da 85 trilyon dolara yaklaştı; jeopolitik risklerdeki artışla Haziran’da 82.3 trilyon dolar düzeyine geriledi.
Sonuç: ilk yarıda 2018 sonuna göre 7.6 trilyon dolarlık artış oldu; 2019 sonunda 87.3 trilyon dolar düzeyine ulaşacağı öngörülüyor.
3 büyüklerin borsası: Öngörü olarak, 
• 2019 sonunda 21.3 trilyon dolarla dünyanın en büyük ekonomisi ABD'de, New York (NYSE) ve Nasdaq borsalarının toplam piyasa değeri 35.9 trilyon doları bulacak.
• Bu yıl milli gelirini 14.2 trilyon dolara taşıyacak olan Çin’de Şenzen ve Şanghay borsalarının toplam piyasa değeri 2019 sonu 7.8 trilyon dolar olacak.
• Japonya’nın ekonomik büyüklüğü 2019 sonu 5.2 trilyon dolara ulaşacak, ülke borsası 5.6 trilyon dolarlık piyasa değerine erişecek.
Piyasa değeri 16 borsada 1 trilyon doların üzerinde: Dünyada ekonomik büyüklüğünün 2019 sonunda 1 trilyon doları aşması beklenen 16 ülke bulunuyor. Bu ülkeler; ABD, Çin, Japonya, Almanya, Hindistan, İngiltere, Fransa, İtalya, Brezilya, Kanada, Kore, Rusya, İspanya, Avustralya, Meksika ve Endonezya.
Piyasa değeri 1 trilyon doları aşan borsa sayısı da 16. İlk sıraları ABD’de bulunan NYSE ve Nasdaq alıyor. Japan Exchange Group, 3’üncü sırada bulunurken; bunu Paris, Brüksel ve Amsterdam borsalarının birleşmesi ile kurulan Euronext izliyor. Diğerleri ise Hong Kong, Londra, Çin, Kanada, Hindistan, Almanya, İsviçre, Avustralya, Kore ve Tayvan’da bulunuyor.
2019 ilk yarıda, korumacılık eğilimi endişeleri, Brexit belirsizliği, küresel büyüme hızının yavaşlaması, dünya çapında ekonomik göstergelerin zayıflaması ve jeopolitik riskler piyasalara yön verdi.
ABD Merkez Bankası (Fed) ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) başta olmak üzere, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede faizlerde düşüş sinyali verilerek genişlemeci politikalara geri dönüldü.
Altın
ABD-Çin ticaret savaşı, Merkez Bankaları’nın parasal gevşeme siyaseti finansal piyasalarda güven arayışını hızlandırdı. Altın güven vermeye devam etti ve son altı yılda ilk kez 1.500 dolar/ons seviyesini aştı. Altın burada tutunursa sonraki aşama 1.600 dolar seviyesi olacak.
Ancak ABD ve Çin arasındaki tansiyondan düşebilir de. Çin’in ticaret savaşında yumuşama hamleleri altının tırmanışını kesiyor.
Türkiye’de gram altın 265 lirayı aştıktan sonra Çin’in tek açıklamasıyla 263-264 liraya inebiliyor. Ancak analistlere göre yılın ikinci yarısında altın güçlenecek, alım potansiyeli 1550-1600 seviyesine taşınacak.
Türkiye’de ise altın fiyatlarının yurtdışındaki alımlara paralel olarak yükselişini sürdüreceği tahmin ediliyor;  yıl sonunda altının gram fiyatının 300 lirayı bulması bekleniyor.
Dünya Altın Konseyi (World Gold Council) tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye’nin altın rezervleri 2019 yılı 1. çeyrekte 293.6 ton olarak açıklandı. Bir önceki dönem 253.5 ton seviyesindeydi.
Türkiye böylece Avusturya, Lübnan ve İspanya’yı geride bırakarak, Özbekistan’ın ilk kez 16. sıradan listeye girmesi ile 2 sıra yukarı geldi; 19. sıraya çıktı.
ABD 8.133,5 ton rezervle ilk sırada yer alırken Almanya 3.369,7 ton ile ikinci sırada, IMF 2.814,0 ton ile üçüncü sırada bulunuyor.
Kur savaşları
Ticaret savaşlarına kur savaşı da eklendi: ABD’nin 300 milyar dolarlık Çin ürününe yüzde 10 ek vergi açıklamasının ardından Çin Yuanı’nın dolar karşısında 7 seviyesini aşarak 2008’den bu yana en düşük seviyesine gerilemesi sonrası ABD, Çin’i 1994’ten bu yana ilk kez kur manipülatörü olmakla suçladı. Çin Merkez Bankası (PBOC), ABD’nin kararına şiddetle itiraz etti.
Bir ülkenin kur manipülatörü ilan edilmesi için şu 3 temel kriter gerekiyor:
• ABD ile olan ticaret hacminde 20 milyar dolar ve üzeri fazla verecek (son veriye göre Çin 30 milyar dolar fazla veriyor)
• GSYH’sinin en az yüzde 3’ü kadar cari fazlası olacak (Çin cari fazla/GSYH oranı Mart itibarı ile yüzde 0.97)
• Kendi para birimine sürekli tek taraflı müdahale ederek 12 aylık dönemde GSYH’sinin en az yüzde 2’si kadar döviz alacak. Ancak Çin, şu an bu tanıma uymuyor.

Yorumlar (0)