banner565

banner472

banner458

banner457

Pandemi’nin Ekonomiye Yansımaları

Pandemi sürecinde, aşı ile birlikte sürecin sonlanacağına dair umut ışığı doğsa da, dünya ve Türkiye ekonomisi, krizden ağır hasar aldı. Biz de Pandemi’nin ekonomiye yansımalarını, okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.

HABER 01.01.2021, 00:01 29.01.2021, 09:46
28849
Pandemi’nin Ekonomiye Yansımaları

Pandemi’nin Ekonomi Günlüğü’nde, güncel gelişmeleri, raporları, analizleri, dünyada ve Türkiye’de verilen destekleri sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Pandemi’nin güncesinde bu ay, okurlarımız için seçtiklerimiz şöyle:
Hamle’de yeni çağrı dönemi: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamalarda; “Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz. Güçlü yönlerimizi sağlamlaştırırken, kırılganlıklarımızın üzerine gidiyor, gereken tedbirleri de alıyoruz. Türkiye salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak girmekte kararlıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tüm politikalarını salgın sonrası dönemin kazananı olma hedefine göre şekillendirdiklerini dile getirdi: “Yurtiçi üretim kabiliyetlerimizin geliştirilmesi için kritik adımlar atacağız. Üretimde ara malı ithalatına olan bağımlılığı asgari seviyelere indirerek yapısal cari açık problemi ile mücadelede önemli kazanımlar elde edeceğiz. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programımız kapsamında, önümüzdeki aylarda kimya, eczacılık, ilaç, tıbbi cihaz, ulaşım ve elektronik gibi yüksek teknolojiye dayalı sektörlerde yeni çağrılara çıkıyoruz. Bu ürünlerde yurt içi üretim kabiliyetlerinin geliştirilmesini temin için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Türkiye’nin tüm politikalarını salgın sonrası dönemin kazananı olma hedefine göre şekillendiriyoruz. Üretim çeşitliliğimiz, lojistik imkanlarımız, güçlü tedarik zincirimiz, sunduğumuz teşvikler ve dinamik işgücümüzle Türkiye’ye yatırım yapan herkesi memnun edecek seviyedeyiz. Yatırım ortamını iyileştirecek, öngörülebilirliği artıracak, yatırımcıların tereddütlerini giderecek iklimi güçlendirmek için gereken idari ve hukuki reformları tereddütsüz hayata geçireceğiz. Yerli aşı üretimiyle ilgili çalışmaları yakından takip ediyoruz. İnşallah bahar aylarında kendi aşımıza kavuşarak çok daha yaygın bir aşılama sürecine geçeceğiz.”
851 yeni fabrika: Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6.7’lik büyüme gerçekleştirildiğini ve Türkiye’nin Avrupa Birliği, G20 ve OECD ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte en fazla büyüyen ülke olduğunu söyledi: “Büyüme unsurları içinde bizi fazlasıyla memnun eden, makine-teçhizat yatırımlarındaki yıllık yüzde 23.5’i bulan artış oldu. Salgın şartlarına rağmen yılın ilk 11 ayında organize sanayi bölgelerimizde (OSB’ler) 851 yeni fabrika üretime başladı. İmalat Sanayi Sicili’ne yeni kayıt yaptıran 13 bin 546 tesis üretime geçti. Bugün itibarıyla sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor. Üretim tarafındaki bu güzel gelişmelerin istihdama etkilerini de görüyoruz. İşgücü piyasasına yönelik olarak aldığımız tedbirler ve hayata geçirdiğimiz istihdam destekleri sayesinde Eylül’de işsizlik oranı geçen seneye göre 1.1 puan gerileyip yüzde 12.7 olarak gerçekleşti.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçe görüşmelerinden hemen sonra ekonomi, hukuk ve idari alanlardaki reform paketlerini Meclis gündemine taşımaya başlayacaklarını kaydetti: “Yatırım, üretim, ihracat, istihdam, hukuk, adalet, güvenlik odaklı politikalarla ülkemizi salgın sonrası döneme hazırlıyoruz.”
“Esnafımıza toplamda 5 milyar lira hibe desteği sağlamayı planlıyoruz”: Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları açıkladı: “Yılsonuna kadar yüzde 20’den, yüzde 10’na indirdiğimiz gayrimenkul kiralarındaki stopaj oranının uygulanması süresini 1 Haziran’a kadar uzatıyoruz. Benzer şekilde yüzde 18’den yüzde 8’e indirdiğimiz işyeri kiralama hizmetlerindeki KDV oranını da 1 Haziran’a kadar yüzde 8 olarak uygulamaya devam edeceğiz. Salgının etkisinin en aza indirilmesi için yıl ortasında başlattığımız konaklamadan yeme-içmeye, yolcu taşımacılığından bakım-onarıma kadar birçok sektörü kapsayan KDV indirimlerinin sürelerinde de yine 1 Haziran’a kadar uzatıma gittik.
Esnafımıza kira desteği ile gelir kaybı desteği için hazırlıklara başladık. Ülkemizde basit usule tabi 806 bin 871 vatandaşımız ile kısıtlamalar sebebiyle salgından doğrudan etkilenen 432 bin 567 esnafımız bulunuyor. Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime üç ay süreyle ayda bin lira destek ödemesi yapacağız. Hibe şeklinde vereceğimiz doğrudan esnaf destek ödemesinden taksi, dolmuş ve servis işletmecisi, pazarcı, terzi, oto tamircisi, lokantacı, pastaneci, kadın ve erkek kuaförü, pansiyon, yurt, kreş, düğün salonu işletmecisi gibi kesimler faydalanacaktır. Böylece ayda 1 milyar 240 milyon liradan toplamda 3 milyar 718 milyon liralık bir desteği esnafımızın hizmetine sunmuş oluyoruz.
Bir diğer destek kalemi olan kira desteğini basit usule tabi olmanın şartlarına göre belirledik. Bu şartları taşıyan ve işyeri kira olan esnafımıza yine üç ay süreyle büyük şehirlerde aylık 750 lira, diğer illerde ise 500 lira kira desteği yapacağız. Buna göre ayda 432 milyon liradan toplamda 1 milyar 300 milyon liralık bir kira desteğini esnafımıza hibe olarak vereceğiz. Bu iki destek kalemi çerçevesinde önümüzdeki üç ay boyunca esnafımıza toplamda 5 milyar lira civarında bir hibe desteği sağlamayı planlıyoruz.
Hazine taşınmazları üzerindeki turizm tesisleriyle deniz turizmi tesislerinin kira, kesin izin, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni, yararlanma ve hasılat payları ile ecri misillerin ödeme sürelerini başvuru şartı aramaksızın bir yıl süreyle erteliyoruz. Bu ertelemenin turizm sektörüne katkısı 925 milyon liradır.
Belediyelere de mülkiyet veya tasarruflarında bulunan taşınmazların irtifak hakkı, kiralama ve benzeri kullanımından kaynaklanan bedellere indirim veya erteleme kararı alabilme imkânı sağladık.”

Dünya Bankası’ndan KOBİ’lere 300 milyon dolarlık finansman
Dünya Bankası, Türkiye’de KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) aracılığıyla KOBİ’lere 300 milyon dolarlık finansman sağlayacak. Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamaya göre; Dünya Bankası, COVID-19 döneminde mikro ve küçük işletmelerin kapanmasının önlenmesi ve istihdamın korunması amacıyla KOSGEB kanalıyla Türkiye’deki Mikro ve Küçük İşletmeler için Hızlı Destek Projesi uygulayacak.
Kimler yararlanacak? KOSGEB tarafından uygulanacak 300 milyon dolar tutarındaki proje kapsamında; imalat şirketleri ile üretim, bilimsel araştırma ve geliştirme ve bilgisayar programlama üzerinde odaklanan diğer yenilikçi genç şirketler için geri ödenebilir destek finansmanı sağlanacak, işletmelere ve çalışanlara yardımcı olunacak.  Proje, Kovid salgınından olumsuz etkilenen ancak finansal açıdan sürdürülebilir durumda bulunan ve geçici likidite ihtiyaçlarını karşılamak için finansmana erişebilmeleri halinde krizden ayakta kalarak çıkmaları muhtemel yenilikçi genç şirketler dahil uygun KOBİ’lere performansa dayalı geri ödenebilir destek şeklinde finansman sağlayacak.
Verilen bilgiye göre, proje kadınlara ait işletmeler üzerinde özellikle yoğunlaşırken, büyüme, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik olarak belirlenen üç stratejik alan üzerinde odaklanan 2018-2023 Ülke İşbirliği Çerçevesi (CPF) ile de uyumlu halde bulunuyor.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Kouame, şunları söyledi: “Dünya Bankası Grubu’nun, Covid-19 pandemisinin ekonomiler, şirketler ve çalışanlar üzerindeki etkilerini hafifletme konusunda birlikte çalıştığı ülkeleri desteklemek için izlediği yaklaşım, ülkeler COVID-19 salgınının acil etkilerine cevap verirken ve dayanıklı bir toparlanma sürecinin temellerini atarken gelecekte işletmelerin sürdürülebilir bir şekilde büyümesine ve istihdam yaratmaya yönelik koşulların korunmasını içermektedir. Dünya Bankası, bu çerçeve ile tutarlı şekilde, Türkiye’deki sürdürülebilir işletmelerin desteklenmesine ve kırılgan durumdaki istihdamın korunmasına katkıda bulunmaktan memnuniyet duymaktadır.”
Dünya Bankası Baş Ekonomisti ve Proje Görev Ekibi Ortak Lideri Stefka Slavova, “Proje kapsamında sağlanan Dünya Bankası finansmanı Türkiye’de yoksul ve yoksulluk sınırındaki hane halkları için ana istihdam kaynağını oluşturan ve imalat sektöründeki istihdamın yüzde 40’tan fazlasını sağlayan mikro ve küçük işletmelere gidecektir” dedi.
Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti ve Proje Görev Ekibi Ortak Lideri P. Facundo Cuevas, “Bu mikro ve küçük işletmeler, COVID-19’un sebep olduğu devam etmekte olan sağlık ve ekonomi krizinden özellikle olumsuz etkilenmiştir ve bu kriz karşısında ayakta kalabilmek için desteğe ihtiyaç duymaktadırlar” diye konuştu.

Değişime uyum sağlayanlar Boomer kuşağı
Ford 2021 Yılı Trend Raporu’nu açıkladı, Anket, Amerika, Asya, Avrupa ve Orta Doğu’da 14 ülkeyi kapsıyor. Rapora göre; Pandemi döneminde küresel ölçekte tüketicilerin yüzde 69’u dünyada yaşanan değişiklikler karşısında kendisini bunalmış hissediyor, Pandemi sırasındaki değişikliklere yüzde 47’si ‘hayal ettiklerinden daha kolay’ adapte olduğunu söylüyor. Pandemi dönemindeki değişime direnç ve uyum sağlama konusunda kuşaklar arasında şaşırtıcı farklılıklar söz konusu. Z Kuşağı katılımcıların yüzde 63’ü uyum sağlamanın düşündüklerinden daha zor olduğunu söylerken Boomer kuşağında bu oran yüzde 42.
Rapora göre öne çıkan tüketici trendleri şöyle:
• Basınç Noktaları:
Covid-19’a yakalanma korkusu ve pandeminin eğitim, istihdam ve diğer alanları nasıl etkileyeceğine dair kaygılar sebebiyle dünya çapında endişe oldukça yüksek. Yetişkinlerin yüzde 63’ü bir yıl öncesine kıyasla daha stresli hissediyor, 5 kişiden 4’ü duygusal sağlık durumlarıyla daha çok ilgilenmeleri gerektiğini söylüyor.

• Kaçış Aracı: Tüketiciler, pandeminin ve evde kapalı kalmanın tekdüzeliğini aşmak için yeni kaçış yolları ararken pek çoğu kaçış için araçlarına sığınıyor. Küresel ölçekte aracı olan her 4 yetişkinden 1’den fazlası aracını rahatlamak, her 5 kişiden yaklaşık 1’i aracını yalnız kalmak, yüzde 17’si ise çalışmak için kullanıyor.
• Yalnızlık, Dünya çapında her 2 kişiden 1’i düzenli olarak kendisini yalnız hissediyor, bunu en yoğun hissedenler; genç kuşaklar. Kendisini düzenli olarak yalnız hissettiğini söyleyen Z kuşağının oranı Boomer kuşağının yaklaşık 2 katı (yüzde 64 ve yüzde 34). Pek çoğu nerede yaşayacağını yeniden düşünüyor, ailesine yakınlaşıyor, çevrimiçi ya da çevrimdışı olsun arkadaş edinmenin yeni yollarını buluyor.
• Farkındalık: Küresel ölçekte yetişkinlerin yüzde 76’sı markaların sosyal konularda bir duruş sergilemesini beklediklerini, yüzde 75’i ise markaların günümüzde doğru şekilde hareket etmeye çalıştıklarını düşünüyor.
• Yeni normal: Küresel ölçekte yetişkinlerin yüzde 75’i pandemi başladığından beri şirketlerin alışveriş deneyiminde yaptıkları iyileştirmeleri beğendiğini, yüzde 41’i ise pandemi öncesindeki alışveriş yöntemlerine geri dönmek istemediklerini söylüyor.
• Trafikte Dönüşüm: Pandemiyle birlikte bireysel ulaşım da gelişiyor, bisiklet satışları sıçrama yaptı, şehirler bisikletçilere yer açmak için sokakları kapatıyor. Dünya çapında yetişkinlerin yüzde 67’si “otonom araçların geleceği konusunda umutlu”, ebeveynlerin yüzde 68’i çocuklarını bir yabancı yerine sürücüsüz bir otomobile emanet etmeyi tercih ediyor.
Sürdürülebilirlik: Küresel ölçekte Z kuşağı çalışanların yüzde 46’sı pandeminin bizi daha savurgan hale getirdiğini, yüzde 47’si pandeminin uzun vadede çevreyi olumsuz etkileyeceğini söylüyor.


Dijital tüketiciler 2021 ekonomisine yön verecek
CBOT, COVID-19 etkisindeki 2021 müşteri deneyimi trendlerini açıkladı. Pandemi II. Dijitalleşme Dalgası’nı başlattı. Yeni normalde pazarlama ekipleri dijital tüketicilere daha fazla yatırım yapacak. Dijital tüketici deneyimi ancak yapay zeka ile iyileştirilecek. CBOT Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş, 2021’de geleneksel ürün ve fiyat savaş alanlarından ziyade şirketlerin müşteri deneyimi konusunda dijitalin öncelikli olduğu bir bakış açısıyla rekabet edeceklerini söyledi. Aktaş, dijital odaklı müşteri deneyimi alanında ikinci dönüşüm dalgasının başlayacağını belirterek, dijital ekonominin katlanarak büyüyeceği 2021 trendlerini şöyle sıralıyor: “1) WhatsApp gibi mesajlaşma platformları ile ‘omnichannel’ kanal stratejileri şekilleniyor. 2) Yapay zeka tabanlı ‘chatbotlar’ artık gerçek zamanlı, akıllı ve verimli iletişimin çok önemli bir bileşeni. 3) ‘Hiper otomasyon’ stratejisi olmayanlar 2021’de yarışta geri kalacak. 4) ‘Kişiselleştirme’ müşteri deneyiminin bütünsel başarısını belirleyecek.

GYİAD: Gençliğin potansiyeli, Türkiye’nin potansiyeli!
Genç Yönetici ve İş İnsanları Derneği (GYİAD), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) işbirliğiyle, Türkiye’de Genç İş Piyasası ve Geleceğine Bakış Raporu’nu, online düzenlenen GYİAD Genç İstihdam ve Teknoloji Zirvesi’nde açıkladı. Türkiye’de her 4 gençten birinin işsiz olduğunu ortaya koyan Rapor, Türkiye’nin 26 farklı şehrinde yaşayan, 18-30 yaş aralığındaki bin 391 katılımcıyla hazırlandı. Rapora göre yeni mezun gençlerin yüzde 38’i iş arayışında, yüzde 58.3’ü işsizlik sebebiyle aile ilişkilerinin olumsuz etkilendiğini ifade ediyor. İş arayışındaki gençlerin yüzde 78.2’si işsizlik durumlarından dolayı kendilerini arkadaşlarından geri kalmış hissediyor. Yüzde 64’ü, sadece yol-yemek veren bir yerde çalışmayı kabul edebileceğini söylüyor, 18-22 yaş arasında ise bu oran yüzde 74.3’lere ulaşıyor. Çalışanların da yüzde 64’ü işinden memnun değil.
Kadın işsizlerin yüzde 89.4’ü iş aramayı bırakmış: Rapora göre işsiz olup iş arayışı bulunmayan katılımcıların yüzde 89.4’ünü kadınlar oluşturuyor. Bu gruba mensup kadınların yüzde 92.1’i evli, yüzde 82.4’ü ise çocuk sahibi. Erkek katılımcılardaysa “İş arayışım oldu, artık aramıyorum” cevabı verenlerden “cesareti kırılmış” grup yüzde 44.1.
Her iki gençten biri girişimci olmak istiyor: Gençler girişimcilik konusunda istekli, katılımcıların yüzde 45.2’si, yani her 2 kişiden biri, fırsat ve imkân olması durumunda girişimci olabilecek. Sektöre göre girişimcilik denemelerindeki başarısızlık oranlarıysa yeme-içmede yüzde 19.4, tekstilde yüzde 15. Girişimcilik fikri hizmet sektöründe daha fazla düşünülürken üretim alanında girişim fikrinin oldukça az olduğu gözlemleniyor.

ECB, Pandemi Acil Varlık Alım Programı’nı 1.85 trilyon avroya çıkardı
Avrupa Merkez Bankası (ECB), piyasa beklentileri doğrultusunda faiz oranlarında değişikliğe gitmezken Pandemi Acil Varlık Alım Programı’nın (PEPP) toplam büyüklüğünü 500 milyar avro artırarak 1.85 trilyon avroya yükseltti. PEPP Mart 2022’ye kadar devam edecek, program çerçevesinde alınmış varlıkların vadesi gelen anapara ödemelerinin en azından 2023 sonuna kadar yatırıma yönlendirilmeye devam edilecek.
ECB’den yapılan açıklamada, ECB’nin net varlık alımlarının Kovid-19 krizinin sona erdiğine karar verilene kadar devam edeceği, Uzun Dönem Güdümlü Refinansman Operasyonu III (TLTRO III) için daha olumlu şartların Haziran 2022’ye uzatıldığı, Avro Bölgesi dışındaki merkez bankalarına avro likiditesi sağlanması için açılan swap ve repo hatlarının süresinin Mart 2022’ye uzatıldığı açıklandı.
ECB Başkanı Christine Lagarde, bankanın yılın son Yönetim Konseyi Toplantısı’nın ardından Frankfurt’ta düzenlenen basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu: “Ekonomi aşı beklentilerine rağmen Kovid-19 baskısı altında. Salgın, hem genel halk sağlığı, hem de Avro Bölgesi ekonomisi ve küresel ekonomi için ciddi riskler oluşturmaya devam ediyor. AB Kurtarma Paketi gecikme olmadan operasyonel hale gelmeli. Özellikle avronun değerlenmesi fiyatlar üzerinde aşağı yönlü baskıda önemli bir rol oynuyor.”
ECB’nin bu yıl daralma tahminini yüzde 8.7’den yüzde 8’e indirdiğini, 2022 için büyüme beklentisini  yüzde 5.2’den yüzde 5’e çekildiğini aktaran Lagarde, Kovid-19 salgınında ikinci dalganın derinliğinin ve süresinin beklenenden daha geniş olduğunu, Avronun başta dolar olmak üzere diğer para birimleri karşısında güçlenmesini ‘çok dikkatli şekilde’ izlemeye devam edeceklerini, ECB’nin Avro Bölgesi için GSYH’de küçülme tahminini yüzde 8’den yüzde 7.3’e, gelecek yıl büyüme tahminini yüzde 5’ten yüzde 3.9’a indirdiğini söyledi. Banka, 2022 için büyüme tahminini yüzde 3.2’den yüzde 4.2’ye yükseltirken 2023’te ise GSYH’nin yüzde 2.1 genişleyeceğini öngördü.

Eğitimde gelecek senaryoları
TÜSİAD’ın, COVID-19’un eğitime etkileri üzerine başlattığı “Zorluklar ve Fırsatlar” webinar dizisinin ikincisi, “Eğitimde Dönüşüm Alanları ve Gelecek Senaryoları” başlığıyla gerçekleşti.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası Başkanı Nüket Küçükel Ezberci, açılış konuşmasında, TÜSİAD’ın sosyal politikalar alanında uzun yıllardır kapsamlı çalışmalar yürüttüğünü söyledi. “Eğitimin kapsayıcı ve dönüştürücü gücünü fırsata çevirmeli, eğitimin geleceğini şimdiden tüm paydaşlarla beraber ele almaya başlamalıyız” diyen Ezberci, tam da bu zamanda eğitime, eşgüdümlü şekilde kendini yenileyebilen bir içerik ve işleyiş kazandırmamız gerektiğini vurguladı: “Bugün eğitimde çağın gerektirdiği yönde dönüşüm sağlarsak, geleceğimizi de toplumsal refah ve kalkınma bakımından daha parlak görebiliriz.”
Açılış konuşmasının ardından etkinlik, TÜSİAD Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Gamze Dinçkök Yücaoğlu’nun moderatörlüğünde “Eğitimde Dönüşüm Alanları ve Gelecek Senaryoları” paneli ile devam etti. Yücaoğlu, “Öncelikle bugünkü sorunları ve kısıtları iyi tanımlamalı, geleceğin gereksinimlerini ve imkanlarını beraber anlamaya çalışmalıyız” dedi. ‘Yeni Normalde Eğitimde Teknolojik Yaklaşımlar ve Teknoloji Entegrasyonu’ nu İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Doç.Dr. Devrim Akgündüz, ‘Geleceğin Eğitiminde Değişen ve Dönüşen Roller’ini, Öğretmen Ağı Genel Koordinatörü Buket Sönmez, ‘Eğitimde Gelecek Senaryoları ve Fırsatlar’ını, Türk Eğitim Derneği Genel Müdürü Sevinç Atabay anlattı.

Yorumlar (0)