“Türkiye’nin ilk milli odası vasfını taşıyan, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e tanıklık etmiş bir kurumun başında olmak çok büyük bir sorumluluk. Bizler yönetime birçok seçim basamağını aşarak geliyoruz. Bu nedenle üyelerimize, kentimize ve Türkiye’ye karşı sorumluyuz.”
İstanbul Ticaret Odası dünyanın en büyük beşinci, Avrupa’nın ise en büyük ticaret odasıdır. Öncülleri ile birlikte bakılırsa 150 yılı aşkın bir tarihi, uluslararası etkinliği, engin bir kurumsal birikimi ve derin bir hafızası bulunmaktadır. Haziran ayında yapılan seçimlerde Oda Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilen İbrahim Çağlar ile konuştuk; okurlarımızın dikkatine sunuyoruz:
İTO Yönetim Kurulu Başkanı oldunuz. 2009’dan bu yana İTO’da görev alıyorsunuz. Başkanlıkla birlikte İbrahim Çağlar’ın İTO’ya katkıları bu dönem hangi noktalarda olacaktır, projeleriniz, hedefleriniz ve getireceğiniz yenilikleri kısaca özetleyebilir misiniz?
İbrahim Çağlar: Her şeyden önce İstanbul Türkiye ekonomisinin lokomotifi, bölgesinin ise bir cazibe merkezi. Dış ticaretimizin yüzde 50’si İstanbul üzerinden gerçekleştiriliyor. Yine yıllık vergi gelirlerinin yüzde 44’ü İstanbul’dan toplanıyor. İTO ise böylesi bir kentin 340 bin girişimcisini temsil eden 131 yıllık bir kurum. Öte yandan 2023 hedefleri ile makro ekonomimizin rotası belli. İTO’yu yönetme anlayışımız bu sacayağına oturuyor. Bu sacayağında hizmetlerimizi kalıcı kılacak esas ise insan odaklı ekonomi. Bu anlayış çerçevesinde üyelerimizle, iş dünyasıyla, yerel yönetim ve ekonomi yönetimi ile empati kurarak diyalog içinde olmaya önem veriyoruz. İTO olarak yöntemimiz, fikir-iş ve çözüm üretmek olacak. İstanbul’un Türkiye ekonomisinin lokomotifi olduğunu söyledim. Bu lokomotifin hızlanması için ürünlerimizin ve girişimcilerimizin serbest dolaşımda yaşadığı sorunların çözülmesi gerek. Bu yönde de ilk adımı İstanbul’daki konsolosluk seviyesinde yabancı misyon temsilcileriyle bir araya gelerek attık. Biliyorsunuz artık iş bağlantıları, fiyat teklifleri, ürün tanıtımları internet üzerinde gerçekleşiyor. Bu global ağ içinde üyelerimizin güvenli, etkin ve hızlı bir şekilde iş bağlantılarını kurabilmeleri için Oda internet sitemizin, Türkiye’nin sınırsız ticari platformu olmasını planlıyoruz. Bu sayede özellikle çoğunluğunu KOBİ’lerin oluşturduğu üyelerimizin rekabete açılmalarında yeni bir dönem başlatacağız. 340 bin üyeli İTO’da sorumluluk büyük. Üyelerin gelişimi noktasında bir dizi projeler yürütülüyor.
İTO’nun 20132014 kurumsal teşvik ve destek çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
İbrahim Çağlar: Gerçekten Türkiye’nin ilk milli odası vasfını taşıyan, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e tanıklık etmiş bir kurumun başında olmak çok büyük bir sorumluluk. Bizler yönetime birçok seçim basamağını aşarak geliyoruz. Bu nedenle üyelerimize, kentimize ve Türkiye’ye karşı sorumluyuz. 2014 yılı kurumsal teşvik ve destek projelerimizin esaslarını gelecek yılın İş Programı’nda belirleyip, muhtemelen aralık ayında Meclisimizin onayına sunacağız. O nedenle 2014 projelerimizi o zaman sizlerle paylaşma imkanı bulacağım. Ancak halen devam eden projelerimiz var. Örneğin geçtiğimiz günlerde “Mesleki Eğitimde İşbirliği Protokolü” projemizi devreye sokmak için önemli bir adım attık. İTO, İSO ve Ulusal Ajans arasında bu konuda bir protokol imzalandı. Mesleki Eğitimde İşbirliği Protokolü ile mesleki eğitim alanında özel sektör-kamu işbirliğinin geliştirilmesini hedefliyoruz. Ayrıca yurt dışında staj yapacak proje katılımcılarının istihdam edilebilirliği sağlanacak. Bunun yanı sıra önümüzde yüklü bir fuar takvimi var. Eylül ayında Slovenya’da gerçekleştirilecek olan Celje Uluslararası Ticaret Fuarı’na katılıyoruz. Ekim ayında ise ilk kez Ukrayna’da 1. Türk İhraç Ürünleri Fuarı’nı yapacağız. Bu iki organizasyona da firmalarımız yüzde 50 devlet desteği ile katılabiliyor. Aynı şekilde Kasım ayı sonunda Tayland’da yine bir ilke imza atacağız. 1. Türk İhraç Ürünleri Fuarı’nı gerçekleştireceğiz. Kasım ayında Paris’te MIDEST ve Abu Dabi’de SIAL Middle East 2013 fuarlarında da olacağız.
Ticaret odalarının hem ulusal hem uluslararası planda üyelerin çıkarlarını koruma noktasında yapılması gerekenler sizce nelerdir?
İbrahim Çağlar: Ticaret Odaları bildiğiniz gibi kanun ile kurulan, yönetimi seçimle işbaşına gelen kurumlardır. Bu yapısı ile Odalar hem kanuni görevini yaparak ülkenin çıkarlarını gözetmek, hem de üyelerinin gelişimini hızlandırmak zorunda. Yönetimlerin seçimle iş başına gelmesi Odalara dinamizm ve bir anlamda denetim getiriyor. Bu yapı sayesinde Odalar sektörel, makro ve ülke çıkarlarını buluşturan, sinerji oluşturan kurumlar olmak zorunda. Bu noktada İTO olarak bizim önceliğimiz hem ülke içinde hem de yurtdışında adil rekabet koşullarının sağlanması. Üyelerimizi, onların çalışanlarını ve ailelerini kent hayatından ayrı düşünmek mümkün değil. Hal böyle olunca İstanbul’un sağlıklı trafik altyapısına kavuşması, tarihi dokusunun onarılması, turizmin gelişmesi bizler için öncelik haline geliyor. Neticede hem üyelerimize dünya koşullarında rekabet talep etmek, hem de ülkemize ve İstanbul’a dünya koşullarında hizmet etmekle mükellefiz.
Türk Ticaret Kanunu’na intibak açısından üyelerinizin karşılaştığı güçlükler ve bunun ticaret odasına yansımaları, odanızın katkıları nedir?
İbrahim Çağlar: TTK resmen yürürlüğe girdiğinde, Odamız portalında üyelerimizin ayrıntılı okuması için yayınladık. Odamız gazetesi “İstanbul Ticaret”de hem yeni kanun yayınlandı hem de uzmanları aracılığı kanunun uygulama aşamaları, şirketlerimize getirdiği zorunluluklar yayınlandı. TTK’nın uygulanmasına ilişkin Odamızda da hem ilgililere hem de sektörlere açık seminerler yaptık. Odamız da Meslek Komiteleri de kendi sektörel toplantılarında TTK ile yaşanan değişimin getirdiklerini tespit edip, bize aktardılar. 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe giren 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu'nda (TTK) erken davranarak, üyelerimizin zorlanması muhtemel 6 başlıkta yeni önerilerimizi açıkladık. Önerilerimizi Bakanımız Sayın Hayati Yazıcı ile de paylaştık. Bunlar tüm sermaye şirketlerine bağımsız dış denetim, şirket ile ortakları arasında borç doğuran işlemlerin yasaklanması, defter tutma yükümlülüğüne uymama halinde uygulanan cezalar, internet sitesi kurma zorunluluğu, tacirin kullandığı belgeler tanımındaki belirsizlik ve internette yönlendirilmiş mesajların basılı şekillerinin saklanması noktasındaydı. Memnuniyetle belirteyim ki hükümetimiz bu konuda duyarlı davranarak gerekli değişiklikleri zamanında yaptı. Biliyorsunuz TTK’nın kimi maddelerinin uygulanması belli bir takvime bağlandı. Bu süreci uzmanlarımız, meslek komitelerimiz ve meclis üyelerimiz ile yakından izliyoruz. Herhangi bir sorun yaşanması halinde tekrar devreye gireceğiz, bir yandan da bilgilendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Mayıs ayı itibarıyla sanayi üretimindeki gerileme ve enflasyondaki artış ne düşündürüyor, orta vadede ise Türkiye ekonomisinin gelişimini nerede görüyorsunuz, 2023 vizyonu doğrultusunda hedeflerin ulaşılabilirliği sizce nedir?
İbrahim Çağlar: Ekonomide mevsimsel ve çevresel koşullar kimi zaman gel gitlere neden olabiliyor. Enflasyon ve kurlarda görülen kısmi hareketliliği ben bu kapsamda değerlendiriyorum. Nitekim gerek Başbakan Sayın Erdoğan yönetiminde toplanan ekonomi kurmayları, gerekse Merkez Bankamız makro istikrar konusunda gerekli mesajı verdiler. Bu nedenle yüzde 4 olarak belirlenen büyüme hedefinin yakalanacağını düşünüyorum. Bu yılın ilk çeyrek büyüme rakamları gelmeden önce, açıklanan sanayi üretim endeksine baktığımızda yüzde 4.6 seviyesinde bir büyüme zaten muhtemel büyüme dinamiğini gösteriyor. Merkez Bankası’nın duruşu ve ekonomi yönetiminin kararlılığı ile orta vadede de bir sorun yaşanacağına inanmıyorum. 2023 hedeflerine gelince, “hedeflerin sorgulanmak için değil ulaşılmak için” belirlendiğine inanırım. Genç nüfusumuzun dinamizmi, girişimcilerimizin cesareti, kamuoyunun büyüme ve istikrar arzusu ile birleşince 2023 hedeflerine ulaşmak sorun olmayacak.
İç piyasanın canlı tutulması açısından odanızın politikası ve öngördüğü çareler nelerdir?
İbrahim Çağlar: İTO olarak canlı bir iç pazarın, hem refah artışı ve kalkınma, hem de üretimde ölçek büyütüp dışa açılma açısından bir basamak olduğunu düşünüyoruz. Girişimci üretmek ve satmak, tüketici de satın almak için vardır. Haliyle şiarımız üreten, ihraç eden ve dengeli paylaşan bir Türkiye. Siz ne kadar istikrara sahip olsanız, girişimciniz ne kadar cesur olursa olsun artık ekonominiz yurtdışı gelişmelerden de anında etkileniyor. Son günlerde enflasyon ve kurdaki hareketliliğin nedeni bu. Geçen ay Amerikan Merkez Bankası (FED) para politikalarında değişiklik sinyali verince biz de diğer pazarlar gibi etkilendik. Merkez Bankamız bir yandan TL’nin aşırı değer kaybından dolayı finansal istikrar ve enflasyon riski için parasal sıklaştırmaya gitmek zorunda. Diğer yandan da Merkez Bankamız yavaşlayan ekonominin çarklarının daha hızlanması için parasal genişlemeyi korumak zorunda. O nedenle Merkez Bankası şu an çok zor bir görev yürütüyor. Hassas dengeleri korumak zorunda. Önceki tecrübelere dayanarak Merkez Bankası’nın bu süreçten başarıyla çıkacağına ve iç pazarın bu yolla canlanacağına inanıyorum. Bu makro çerçeve içinde İTO olarak bizim de yaptıklarımız var. İç pazarın canlandırılmasına ilişkin ilk aşamada ekonomi çarkları dönerken mevzuatta, uygulamada çıkan sorunları anında ilgililerle paylaşarak çözüm getirmeye çalışıyoruz. Finans kurumlarıyla üyelerimize uygun koşullarda finans desteğinin sağlanması için girişimlerimiz sürüyor.