banner565

banner472

banner458

banner457

Öncü sektörler 2017

2016 yılı, önemli büyüme verilerine rağmen ‘durağan’ geçti. 2017 yılında gerek teşvik ve desteklerin, gerekse gelişmekte olan ülkelerin büyümede hızlanması gibi faktörlerle Türkiye ekonomisi açısından ‘hareketlenme’ yılı olacak. Dünya için kayıp yıl olan 2016 Türkiye ekonomisi için yavaşlama yılı oldu.

SEKTÖR 01.01.2017, 08:57 30.04.2022, 21:01
11918


Ekonominin öncü sektörleri 2016 yılında önemli kısıtlarla yüzyüze geldiler ama küçülmediler, aksine büyüdüler.
Türkiye 2017 yılına büyük teşvik ve desteklerle giriyor. Başta Çin olmak üzere, Asya ekonomileri hızlandılar. Türk hükümet politikası yatırımlara yoğunlaşmayı öneriyor. Besbelli ki Türkiye ekonomisi 2017 yılında canlanmakla kalmayacak, yeni bir atılım dönemi başlatacak.
Dikkate değer olan bir başka gelişme de Türkiye’nin artık “Sanayi 4.0” denilen ultra dönüşümü gündemine alan az sayıda ülkeler arasına girmiş olmasıdır.  Bu gündem belli başlı sektörlerde üretimde verimliliği artırma alanları açacak endüstriyel literatür Türkiye’de bambaşka ve yeni kavramlarla tanışacaktır. Bu nedenlerle endüstriyel işletmelerde “eğitim” konusu bütün konuların önüne geçecek, dönüşüm hızlanacak ve karlılık artacaktır.
Aşağıda ekonominin önde giden sektörlerine bu vizyon çerçevesinde ayrı ayrı bakılmaktadır.

TURİZM
“Sektöre acil destekler gerekir”
Durum analizi: “Turizm sektörü çok zorlu bir süreçten geçiyor. 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde ülkemize gelen yabancı ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31.3 azalarak 22 milyon 696 bin 776 seviyesine düştü.  2016 yılı ilk dokuz ayında turizm geliri ise yüzde 30.4 oranında azalarak 17 milyar 324 milyon 711 bin dolar seviyesine geriledi.  2016’da turizm geliri ihracat gelirinin yüzde 14.80’ini oluşturdu. Turizm giderleri ise ithalat giderlerinin yüzde 2.6’sı seviyesinde kaldı. Turizm, dış ticaret açığımızın yüzde 37.47’sini kapattı.
Turizm sektöründe 4A kapsamında istihdam edilen kişi sayısı 1 milyon 26 bin 946 kişidir.
2017 yılı öngörü: “Önümüzdeki yıl 2016’ya kıyasla Türkiye’ye turist gönderen ülkelerin tamamına yakın kısmında az ya da çok bir toparlanma yaşanmasını bekliyor, 2017 yılının Türk turizmi için yeni bir yükseliş sürecinin başlangıcı olmasını ümit ediyoruz.
Sorunlar-çözümler: Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgesi sahibi otel, seyahat acentası ve turistik işletmelerden KOBİ kapsamında olan işletmelere faiz destekli kredi imkanı sağlanması. Aynı işletmelerin, 15 Temmuz  2016 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile tahakkuk edecek muhtasar, gelir ve kurumlar vergilerinin 15 Temmuz 2017 tarihine kadar faizsiz ertelenmesi ve bu tarihten başlayarak 12 ay eşit taksitle ödeme imkanı sağlanması.
SGK primlerinde 1 yıl süre ile işveren payının alınmaması. “Turizm Acil Eylem Planı” destek paketine  A grubu seyahat acentalarımızın dahil edilmesi. Seyahat acentalarına, Kalkınma Bankası kaynaklı (şimdi Eximbank üzerinden yapılabilir) , bir önceki yıl getirdikleri dövizin belli oranında düşük faizli ve bir yıl ödemesiz uzun vadeli (3-5 yıl gibi) bir kredinin sağlanması. Seyahat acentalarının tüketici ile imzaladıkları tur satış sözleşmeleri ile ilgili halen yüzde 0.948 olan Damga Vergisi’nin maktu bir rakam olarak belirlenmesi.”

BANKACILIK
Özgüveni en yüksek sektör
Türkiye’de 34 mevduat, 13 Kalkınma ve Yatırım, 5 Katılım Bankası olmak üzere toplam 52 banka faaliyettedir. Sektörün 2016 dönemi faiz geliri 143 milyar TL, faiz gideri 76 milyar TL, dönem kârı 29 milyar TL gerçekleşti.
Toplam 1 trilyon 700 milyar TL kredilerde, ticari kredilerin payı yüzde 50, KOBİ kredilerinin payı yüzde 25 ve tüketici kredilerinin (kredi kartları dahil) payı yüzde 25’tir. Ticari krediler 802 milyar TL KOBİ kredileri 405 milyar TL ve tüketici kredileri ve kredi kartları 403 milyar TL olarak gerçekleşti.
Bireysel kredilerde tüketici kredi payı yüzde 40, konut kredi payı yüzde 38, kredi kartlarının payı yüzde 20 oldu. Sektör yüzde 8 büyüdü, 2015’te yüzde 13 büyümüştü. 2017’de talepte canlanma ve toplam ekonomik büyümeden daha yüksek büyüme bekleniyor.
Katılım Bankacılığı: Türkiye’de de katılım bankacılığı sektörü aktif büyüklüğü 120 milyar TL’yi aştı, bankacılık sektörü içerisindeki pazar payı yüzde 4.7 oldu. Kullandırılan fon ve leasing 76 milyar TL’yi geçti.
Bankacılık Dışı Finans Sektörü: Sektörün alacakları yüzde 6.1 artarak 40 milyar TL seviyesine ulaştı. Sektörün aktif büyüklüğü son 1 yılda yüzde 5.7; öz kaynakları ise yüzde 14.4 oranında büyüdü.
Faktoring sektörünün 2016 işlem hacmi 86 milyar TL; alacakları ise 26.8 milyar TL olarak gerçekleşti.
Finansman şirketleri işlem hacmi yüzde 15.6 oranında büyüyerek, 15 milyar TL’yi aştı. Aktif büyüklüğü 30.5 milyar TL seviyesine erişirken müşteri sayısı 2 milyona yaklaştı.
2017 yılında performansın devam edeceği öngörülüyor.

ENERJİ
2017’de güneş parlayacak
Dünyada gelecek 25 yılda enerji sektöründe mevcut politikalar çerçevesinde en ciddi büyüme yenilenebilir enerji alanında yaşanacak.  Sıvılaştırılmış doğalgazda (LNG) ciddi gelişmeler bekleniyor.
Yenilenebilir enerji maliyetleri hızla düşüyor. Güneş enerjisindeki maliyetler son 5 yılda yüzde 80, rüzgardaki maliyetler ise yüzde 34 azaldı. Hükümetlerin ciddi yenilenebilir enerji politikalarına yoğunlaşması gerekecek.
2016’da Türkiye'nin kurulu gücü yüzde 25.2 serbest üretim şirketleri, yüzde 61.1’i yap-işlet santralleri, yüzde 10.8’i yap-işlet-devret santralleri, yüzde 1’i de lisanssız santrallerden oluşuyor. 78.072 MW olan kurulu gücün yüzde 33.7’si hidrolik, yüzde 29.0’u doğal gaz, yüzde 22.1’i kömür, yüzde 6.7’si rüzgar, yüzde 0.9’u jeotermal ve yüzde 6.8’i ise diğer kaynaklardandır. Mevcut santrallerin 577 adedi hidrolik, 39 adedi kömür, 140 adedi rüzgâr, 25 adedi jeotermal, 245 adedi doğal gaz, 15 adedi fuel-oil, motorin, asfaltit ve nafta, 72 adedi yenilenebilir ve atık, 23 adedi çok yakıtlı (katı ve sıvı), 46 adedi çok yakıtlı (sıvı ve doğal gaz) santrallarıdır. Ayrıca 861 adedi güneş, 19 adedi rüzgar, 33 adedi termik santralı ve 2’si hidrolik olmak üzere toplam 915 adet de lisanssız santral mevcuttur.
Türkiye rüzgar enerjisi potansiyeli 48.000 MW olarak belirlenmiştir. Lisanslı rüzgar enerji santralarının kurulu gücü ise 5.228 MW'dır.
Ülkemiz, coğrafi konumu nedeniyle yüksek güneş enerjisi potansiyeline sahiptir. Türkiye’de toplam kurulu güneş kolektör alanı yaklaşık 18.640.000 m2’dir. Yaklaşık olarak 900.000 TEP ısı enerjisi üretilmektedir. Lisanssız elektrik üretim santrallerinin kurulmasıyla birlikte 2016’da güneş enerjili santral sayısı 880 olarak görülürken bu santrallerin toplam kurulu gücü ise 675 MW’dir.
2017 yılı sektör beklentileri  daha pozitiftir. Güneş enerjisinden elektrik üretiminde önümüzdeki yıllarda kademeli olarak kapasite artırılacak ve 2023 hedefine göre; en az 3000 MW lisanslı PV santral kurulu gücüne ulaşılacaktır. Fotovoltaik sistemlerin yaygın kullanımı beklenmektedir. Enerji verimliliği bu yılın  teşvik gören başlıca faaliyeti olacaktır.

BEYAZ EŞYA
“Dünya 2.siyiz”
Durum analizi: “‘Türkiye Beyaz Eşya Sektörü’ üretimde dünyada Çin’den sonra 2. sırada. Sektör 2015 yılında üretiminin yüzde 75’e yakınını ihraç etti. İç satışta ithalatın payı yüzde 15’in altında. Sektörde üretimin yüzde 75’i yaklaşık 150 ülkeye ihraç edilmekte. En önemli ihraç pazarı AB ülkeleridir.
Sektörün dinamizmi sürmektedir; 2015’te yüzde 6’lık ve son 15 yılda ise ortalama yüzde 11 büyüme gerçekleşmiştir. 2016 yılı için ilk 9 aylık yüzde 7’lik büyüme de sektördeki momentumun sürdüğünü göstermekte ancak Ekim iç satış rakamlarına bakıldığında bir yavaşlama söz konusudur. Bu nedenle de yıl sonunda da ilk 9 ayın biraz altında büyüme rakamı ile tamamlanmasını bekliyoruz.
2017 yılında Avrupa pazarında düşük seviyede de olsa büyümenin süreceğini düşünüyoruz.
Öneriler: Enerji verimli ürünlere geçiş konusunda olası ÖTV desteklerinin ciddi olumlu etkisi olabilecektir.
Sektör vizyonu:  Sektörümüz dünya’da 2. sırada yer almaktadır. Türkiye’de çok az sektörün sahip olduğu bu global üretim ölçeği, Sanayi 4.0 yatırımları için gerekli ekonomik boyutu sağlamaktadır.
Sektörümüz ürünlerinin, nesnelerin interneti ve akıllı ürün teknolojileri yönünde evrimi, ana ve yan sanayi tüm üreticiler için de yeni yetkinlik ihtiyaçları oluşturmaktadır. Bu fırsat ve tehditler içinde sektörümüzdeki ‘Ana ve Yan Sanayi’ işbirliğinin derinliğinin, Sanayi 4.0 konusunda dikey ve kalıcı çözümlerin oluşturulabilmesi adına en önemli gücümüz olduğunu düşünüyoruz.
Bu anlamda kamunun Sanayi 4.0 dönüşümüne öncelik ve destek verme yönündeki çalışmalarını dikkatle ve memnuniyetle takip ediyoruz.”

HAZIR GİYİM
2017’de görünen riskler mevcuttur
“Hazır giyim sektörü 2016 yılını ihracatta geçen yılki seviyesinin bir miktar üzerinde ve 17.0 milyar dolar seviyesinde kapatıyor. İç pazarda ise yüzde 8 büyüme ile 60 milyar TL üzerinde bir hazır giyim harcaması yapıldı.
2017 yılında ise içeride ve dışarıda yine önemli riskler gözükmektedir. İçeride siyasi beklentiler çerçevesinde iç pazar yüzde 8-10 arasında büyüyecektir. Dışarıda ise AB, ABD ve yakın-komşu ülkelerde gelişmeler etkili olacaktır. AB’de Brexit sonrası yavaşlama beklentisi, ABD’de Trump’ın ticaret politikası, yakın ve komşu ülkelerde ise enerji fiyatlarına bağlı canlanma ümidi izlenecektir. 2017 yılında ihracatın sınırlı ölçüde artışı başarı olacaktır.
Sektörün şu beklentileri mevcuttur: Mevcut çalışan üretici firmalar ile onlara bağlı çalışan fason üretici atölyeler ve perakende mağazaların ‘çalışan sayısı’ ve ‘çalışan sayısı artışı’ kriterlerine bağlı olarak istihdam yükleri konusunda desteklenmesi. Asgari ücrete verilen devlet desteğinin 2017 ve 2018 yıllarında da sürdürülmesi. Asgari ücretin gelir vergisi ikinci diliminden muaf tutulması. Kıdem tazminatında aylık yüzde 4’ü geçmeyecek bir prim ödemesi ile fon sistemine geçilmesi. Büyük şehirlerdeki hazır giyim ve konfeksiyon tesislerinin şehir çeperlerinde kurulacak ihtisas Organize Sanayi Bölgeleri’ne taşınması ve desteklenmesi. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da 23 ili destekleyen yatırım teşviklerinde hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün 5 alt bölgede ve 23 ilde de desteklenmesi.
- Kumaşlar ve yan sanayi girdileri üzerinde uygulanan ‘Korunma Önlemleri’nin sona erdirilmesi.
- İhracatçı firmaların belirli bir tutarda gümrük vergisiz kumaş ve diğer girdi ithalatı yapabilmesi.
- Nitelikli üreticilerin uluslararası kabul görecek şekilde belgelendirilecek program-sistem kurulması.”

İNŞAAT
Teşvik paketleri sektörü canlandıracak
“2016’yı durağanlaşma dönemi olarak adlandırabiliriz. İnşaat sektöründe yüzde 5.5 büyüme gerçekleşti. Türkiye’de ve İMSAD üyeleri arasından herhangi bir iflas erteleme başvurusu olmadı, yakın dönemde de olacağını zannetmiyorum.
2016’da alınan yapı ruhsatları yüzde 6.1, konut yapı ruhsatları yüzde 10.1 artarken konut dışı bina yapı ruhsatlarında yüzde 5’lik bir gerileme oldu. Konut satışları yüzde 2.4 arttı.
İnşaat malzemeleri sanayi üretiminde yüzde 0.5’lik küçük bir artış oldu. İnşaat malzemesi sektörü ihracatı yüzde 12.2 düşerek 15 milyar dolara geriledi.
2017’de inşaat sektörü yüzde 5-6 arası büyüyecektir. Bankaların faiz oranlarını düşürmesi önemli bir gelişme. Afrika’daki fırsatları değerlendireceğiz. 2017’den umutluyuz, teşvikler ekonomiyi canlandıracaktır.”

PLASTİK
Türkiye plastik sektörü 2016 yılında yüzde 3.84 büyüdü
Sektörün plastik işleme kapasitesi yaklaşık 9.09 milyon tona erişti.
2016’da daha yapısal sorunlar ihracatımızı yavaşlattı. İhracat birim fiyatları düştü.
2016 için plastik mamul ihracatında tahminen yüzde 4.5; plastik hammadde ihracatında yüzde 7.6 oranında gerileme bekliyoruz. İran, Kuzey Afrika gibi pazarların devreye girmesi ile 2016’da Türkiye plastik işleme makineleri sektöründe değer bazında yüzde 12.7 dolayında artış gerçekleşti.
2017 ve sonrasına sektörümüz açısından şu tesbitleri yapıyoruz: İthalat birim fiyatlarının artışına rağmen ihracat birim fiyatları düşmektedir. Ar-Ge yatırımları hala istenilen seviyelere ulaşamadı.
Yüksek katmadeğerli ürünlere geçişte geç kalındı. Yüksek katmadeğerli üretime duyulan ihtiyaç için çanlar çalmaya başladı.  Bu sebeple ihracatımızın gerek katma değer gerekse toplam değer olarak gelişmesine yönelik çalışmalara mutlak olarak ihtiyacımız var.”

KİMYA
2017 kolay olmayacak
“Tüm olumsuzluklara rağmen kimya sektörümüz otomotiv ile hazır giyim-konfeksiyonun ardından en çok ihracat yapan üçüncü sektör konumunu 2016 yılında da korudu. Sektörün bu dönemde başlıca ihracat pazarları arasında; Almanya, Mısır, Irak, İran, İtalya, İngiltere, Hollanda, ABD, Yunanistan ve Suudi Arabistan gibi ülkeler öne çıktı. Kimya ihracatının 2016 yılını yaklaşık 15 milyar dolarla kapatacağını tahmin ediyoruz.
İKMİB olarak 2017 yılı ihracat hedefimizi 15.5 milyar dolar olarak belirledik. İhracatımızda petrol fiyatlarının negatif etkisi azalmaya başladı, bunun önümüzdeki aylarda da devam etmesini ve ihracatımıza pozitif etkisini sürdürmesini bekliyoruz.
Mevcut gelişmelere baktığımızda 2017 yılının da kolay bir yıl olmayacağını söylemek yanlış olmaz. 2017 yılında ihracatçıyı en çok finansmanın zorlayacağı düşüncesindeyiz. Buna karşın umutsuz değiliz, çok daha zorlu süreçlerden geçmeyi başardık. İhracatçılarımız inançla ve azimle çalışmaya devam ediyor. Türkiye, her şeye rağmen gelecek vaat eden önemli bir pazar.
Orta ve uzun vadede ihracatta hedeflediğimiz sıçramayı; ihraç ürünlerimizi katmadeğeri yüksek ve teknolojik ürünlere dönüştürerek yapabiliriz. Kimya; plastik, kauçuk, kozmetik, boya, ilaç, medikal gibi yüksek katmadeğer yaratabilecek ürün gruplarına sahip. Kimya sektörü Ar-Ge’ye Türkiye ortalamasının üzerinde (yüzde 3) harcama yapmasına rağmen ihracatımızdaki etkisinin sınırlı kaldığını görüyoruz. Stratejik ürün gruplarına yatırımların artması ve doğru yöntemlerle yurtdışı pazarlara açılım, beklediğimiz ivmeyi kazandırabilir düşüncesindeyim.”

OTOMOTİV
2017’de 1.5 milyon adet üretime yaklaşılacak
Otomotiv endüstrisi 2015 yılında üretimde 1 milyon 350 bin adeti yakalamıştı. 2016 yılında üretimde yaklaşık 1 milyon 450 bin adete ulaşıldı.
Sektör ihracatta 2015 yılında 992 bin adette kalmıştı. 2016 yılında ise yaklaşık 1 milyon 100 bin adet ihracat rakamına ulaştı ve adet bazında tüm zamanların üretim ve ihracat rekoru kırılmış oldu.
Sektör üretiminin yüzde 75'ini ihraç ediyor.
Tahminler sektörün 2017 yılında üretimde 1 milyon 300 bin-1 milyon 400 rakamlarını aşacağı, 1.5 milyona doğru gidebileceği yönünde. Sektörün 2017 yılı ihracat hedefi ise 25 milyar dolar. 2017 ihracatının adet bazında 2016’yı aşacağına kesin gözüyle bakılıyor. ÖTV ayarlamasının 2017 pazarını ilk üç ayda olumsuz yüzde 20 etkilemesi ihtimali de mevcut.
2017 yılında sektörün gündeminde öne çıkan stratejik talepler ise şöyle özetleniyor: Ar-Ge ve tasarım yetkinliğinin artırılması. Geleceğin kritik teknolojilerine entegre olma. İhracat sürekliliği sağlanabilmesi için yeni ikili anlaşmalar yapılması. Ortadoğu’nun en büyük pazarı olan İran’ın çok dikkatle izlenmesi. Otomotiv limanı ihtiyacının çözülmesi.

LOJİSTİK
Sektör Türkiye ortalaması kadar büyür
“Lojistik sektörünün hacminin 100 milyar liranın üzerinde olduğunu değerlendiriyoruz. Sektördeki büyüme Türkiye GSYH’sı ile paralellik gösterdi. 2011 yılından bu yana sektörümüzde büyüme izliyoruz. Ancak 2015 ve 2016 yıllarında hedeflenen miktarlara ulaşılması mümkün olmadı.
Buna rağmen sektöre dair veriler de umut vaat ediyor.  Türkiye’nin hava kargo taşıma kapasitesi son 10 yılda yaklaşık 4 kat büyüdü. Türk bayraklı deniz filosu 10 yıl içerisinde yüzde 60’ın üzerinde arttı.
2017 yılında lojistik sektörünü doğrudan etkileyecek bir seri mevzuat değişikliği bekleniyor. Beklenen değişikliklerin başında sektörümüzü yakından ilgilendiren yeni gümrük kanunu tasarısına son halinin verilmesi geliyor. Bunun yanısıra lojistik sektörüne yönelik ilk kez verilecek destekler, yeni havalimanına geçiş ile ilgili ön hazırlıkların hem altyapı hem de mevzuat açısından şekillenmesi, çıkarılacak ihracat navlun desteği programının ihracatçılara ve dolayısıyla lojistikçilere etkileri gibi konular sektör için ön planda olacak. Bunlara ek olarak demiryolu ve özellikle intermodal taşımalarda bir hareketlenmenin söz konusu olacağını öngörebiliriz. Önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde Kars-Tiflis-Bakü demiryolu hattının çalışmaya başlamasıyla özellikle Orta Asya ülkelerine demiryoluyla yapılan taşımalarda da artış bekliyoruz.
2017 yılında Suriye’de meydana gelebilecek barışa yönelik birtakım gelişmeler de Türk lojistik sektörüne doğrudan olumlu etki yapacaktır, diye düşünüyorum. Sektörün sorunlarının başında Bakanlıklar arası koordinasyonun sağlanması geliyor. Gümrüklerde yaşanan sorunlar da sektörümüzün tüm bileşenlerini ilgilendiriyor. Tek Pencere sistemine tam olarak geçilememesi, dijitalleşme sürecinin tamamlanamaması ve lojistik süreçlerde global entegrasyonun sağlanamaması gibi çözülmesini beklediğimiz sorunlar var. Devlet desteklerinin yeterli düzeyde olduğunu düşünmüyoruz. Sektör olarak devlet teşviklerinden bugüne kadar yararlanma şansımız olmadı.”

GIDA
Sektör 2017'den umutlu
Türkiye’de 166 bin bakkal, 83 bin pazarcı esnafı, 41 bin lokantacı bulunuyor. Türkiye’de perakende sektörünün yıllık 260 milyar dolarlık iş hacminin 160 milyar doları gıda perakendecilerine ait. Gıda perakendecilerinin 160 milyar dolarlık iş hacminde geleneksel gıda perakendecilerinin payı 100 milyar dolar, organize gıda perakendecilerinin (marketlerin) payı 60 milyar dolar dolayında.
Zorunlu tüketimin özellikle gıda ile ilgili tüketimin geciktirilmesi zor ama zorunlu olmayan tüketimde alışverişi ertelemek piyasada durgunluğa yol açıyor. Satış durunca üretim de duruyor. Sonunda ekonomi yavaşlıyor, gelir ve istihdam olanakları artmıyor. 2016 gibi zor bir yılı sektör en az hasarla aşmayı başardı. Modern gıda perakendesi 2016 yılını cirosal bazda yaklaşık yüzde 9 seviyesinde bir büyümeyle kapattı. Mağaza sayısında yüzde 16, istihdamda ise yüzde 8 seviyesinde büyüme oldu. Karlılıkta ise düşüşler yaşandı.
2017’nin daha iyi geçmesi umuluyor. 2017'de sektör daha çok verimliliğe odaklanacak. Verimlilik esaslı işbirlikleri önem kazanacak. Hammadde tedarikinde maliyetler artacak. Türkiye’de gıda sektörünün en başta gelen sorunu kayıtdışı, merdivenaltı üretimdir. Bu riskin bertaraf edilmesi gerekir. Cezaların caydırıcı hale getirilmesi beklenir. İhracat pazarlarının çeşitlendirilmesi de sektörün ihtiyaçları arasındadır.

MAKİNA
Sanayi 4.0 vizyonuyla...
Sektör, Türkiye sanayi üretiminin büyük bir payını oluşturmaktadır. Rekabetçiliğe ve yeniliğe açık küçük, orta, büyük ölçekli işletmelerin gelişimiyle doğru orantılı olarak son 20 yıldır, yıllık ortalama yüzde 20 ile istikrarlı bir büyüme göstermektedir. 2016  yılında sektör 28 milyar dolar değerinde üretim gerçekleştirmiş, 12 milyar dolar civarında ihracat yapmış ve toplamda 40 milyar dolarlık bir ciroya erişmiştir. Sektör toplam Türkiye ihracatında yüzde 9.5 paya sahiptir. Makine sektörü, Türkiye’nin ihracatında en büyük 2. sıradaki sektördür. Türk makineleri, 200’ün üzerinde ülkeye ihraç edilmektedir. Sektörün 2016 yılı ithalatı ise 25 milyar dolar civarında olmuştur.
Türkiye, Avrupa’nın en büyük 6. makine imalatçısıdır.  Makine imalatındaki Ar-Ge harcamaları 2014 yılında 600 milyon ABD dolarına ulaşarak Türkiye'nin toplam Ar-Ge harcamalarının neredeyse yüzde 10'unu oluşturmuştur. Makine sektörü 2017 yılına “Sanayi 4.0” vizyonunu da katarak giriyor.

BİLİŞİM
2017 dönüşüm yılı olacak
“Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü tarafından yürütülecek olan Ulusal Yazılım Sektörü Stratejisi ve Eylem Planı, 2016-2019 yıllarını kapsayacak şekilde oluşturuldu. Stratejiyle ‘Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliği Mekanizmaları ile İnsan Kaynaklarını Geliştirmek’; ‘Altyapıyı Güçlendirmek’; ‘Uluslararası Rekabet Gücünü Artırmak’; ‘Hukuki ve İdari Düzenlemeleri Yapmak’ ile ‘Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları İle İlgili Düzenlemeler Yapmak’ gibi 5 temel hedef başlığı altında 43 eylem maddesi belirlendi.
2016 yılı büyüme beklentisi yüzde15 ila 20 civarındaydı. Sonrasında yaşanan ekonomik zorluklar BİT harcamalarını dolayısıyla sektörü de geçici olarak etkilese de sektörümüz bu olumsuz havadan da hızla ve daha kuvvetli sıyrılıp beklenen büyüme etkisini gösterecektir.
Önemli bilişim projelerinde bazı gecikmeler olsa da iptaller olmayacaktır. Veri merkezleri, büyük veri gibi stratejik yatırımların biraz ertelenmesi söz konusu olabilir. Ancak KOBİ segmenti ekonomik ve siyasi gelişmelerden daha çok etkilenecektir.
2017 yılında sektörümüze baktığımızda  önemli bir dijital dönüşümün yaşanacağı ve bu farkındalığın artacağı bir yıl olacağını düşünüyoruz. Bu dijital dönüşümün gerek katmadeğerli ürünlerde gerek mobil ürünlerde, gerekse  teknolojinin her noktasında insan hayatını ilgilendiren ürünlerde etkin olacağı bir yıl yaşayacağımıza inanıyoruz. Bu açıdan; gerek yazılım geliştirenler veya servis sunanlar gerekse donanım tedarikçileri önemli rol oynayacaklardır.” 

Yorumlar (0)