banner565

banner472

banner458

banner457

30.09.2015, 23:59 6099

Şirketlerimizde ‘Kurumsallaşma’

Anadolu’nun her yerine yayılmış on binlerce şirket ve KOBİ’lerimizin çok büyük bir çoğunluğunun başarılı bir girişimci tarafından kurularak, faaliyetlerini ‘aile şirketi’ yapısı içinde sürdüren işletmeler olduğunu biliyoruz. ‘Aile şirketi’ dediğimizde, hem aile üyelerinin birarada olmalarından kaynaklanan duygusal ortam, hem de şirket olarak hayatta kalmak için gerekli olan ‘Rasyonel’ davranışlar zincirinin beraberce yönetilmeleri gerekliliği açıkça ortadadır.
Günümüzde, bu şirket ve KOBİ’lerimizin, giderek artan rekabetle baş edebilme, ürettiği ürünleri satabilecek alternatif pazarlar bulma ve sonucunda ‘Karlı olarak hayatta kalma’ gayretinden sonraki en önemli sorununun, kısa vadede şirketi başarılı bir şekilde ‘ikinci kuşağa teslim etme’, daha genel anlamda ise ‘Kurumsallaşma’ olduğunu söyleyebilirim.
Genelde bütün ‘Aile Şirketi’ patronları ‘Kurumsallaşma’ ister ama bu kavram konusunda çok farklı tanımlar yaparlar. Bazı patronlar için şirketin ‘tıkır-tıkır-çalışması’ olarak tanımlanan ‘Kurumsallaşma’, bazı patronlar için şirketi profesyonellere teslim etmektir. Şirket patronlarımız, kurumsallaşmanın çok farklı tanımlarının olmasından kaynaklanan kavram karmaşasını çoğu zaman yoğun olarak yaşarlar. Ülkemizde sadece bu nedenle bile kurumsallaşmanın şirket ve KOBİ’lerimiz açısından ‘Şehir efsanesi’ haline dönüştüğünü rahatlıkla söyleyebilirim.
Şirket veya KOBİ özelinde kurumsallaşma, bir işletmenin faaliyetlerini kişilere bağımlı olmadan sürdürebilmesini sağlamak üzere, işletmenin işleyişindeki bütün faaliyetlerin belirli yazılı kurallara uygun olarak yürütülmesidir.
‘Kurumsallaşma’ sürecinin başarılı ve eksiksiz olarak tamamlanabilmesi için üç ayrı başlık altında çalışma yapmak ve bu konularda kararlı olmak gerekir. Bir; organizasyonel yapı dahil şirketin süreçleri, yazılı hale getirilmelidir. İki; şirketin ‘Stratejik Planı’ yazılı hale getirilmeli ve ‘Stratejik Yönetim’e geçilmelidir. Üç; ‘Aile Şirketleri’ için şirketin ‘Aile Anayasası’ hazırlanmalıdır. Bütün bu çalışmalar bir ‘Değişim Yönetimi’ anlayışı içinde yapılmalı ve yönetilmelidir. Bir şirketin ‘Kurumsallaşma’ sürecini birden fazla deneme şansı, genelde, olmaz. ‘Büyük adım atmaktan korkmayın, uçurumu küçük sıçramalarla geçemezsiniz’ sözü ‘Kurumsallaşma’ süreci için de geçerlidir ama ne yapıldığı bilinerek ve doğru bir danışman desteğinde yapıldığı sürece.

Şirketin süreçlerini yazılı hale getirmek üzere kullanılması gereken yönetim aracı, ‘Toplam Kalite Yönetimi’dir. Birçok şirketimizde gözlemlediğimiz gibi sadece belge almak üzere yapılan bir kalite çalışmasının kurumun kurumsallaşma sürecine önemli bir katkı sağlamayacağı açıktır. Şirketin organizasyonel yapısı ve görev tanımları dahil süreçlerin yazılı hale getirilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Önemli olan, şirketin yönetim kurulu başkanı ve şirket bünyesinde çalışan aile üyeleri dahil, tüm yönetici ve çalışanların işlerini yazılı hale gelen süreçlere uygun olarak yürütmeleri ve ‘Aile Üyesi’ olmaktan kaynaklanan ilave bir güç kullanmamalarıdır.
Kurumsallaşma sürecinde şirketin amaç, hedef ve stratejilerini yazılı hale getirmek üzere ‘stratejik planlama’ yönetim aracı kullanılmalıdır. Dünyanın lider danışmanlık şirketi ‘Bain&Company’nin yıllardır geleneksel olarak sürdürdüğü ‘Yönetim Araçları Anketi’ sonuçlarına göre dünyada yıllardır en çok kullanılan yönetim aracı olan ‘Stratejik plan’; şirketin vizyonu, amaç ve hedeflerini, SWOT Analizi dahil, sektör ve rakip analizini, strateji araçlarını içerir ve şirketin ‘Ne’ yapması gerektiğine cevap verir. Stratejik planlama bir strateji üretme aracıdır ve küresel rekabet artmaya devam ettiği sürece, ‘Özgün’ stratejiler üretmeye, dolayısı ile ‘Etkin’ bir stratejik plana olan ihtiyaç sürekli artmaktadır. Ayrıntılı bir şekilde hazırlandığı halde amacına uygun olarak kullanılmayan ‘Stratejik planlar’ kaynak israfıdır.
Bir aile şirketinin kurumsallaşmasını tamamlayabilmesi için aile üyeleri ile şirket arasındaki ilişkileri düzenleyen bir ‘Aile anayasası’ da uygun olarak hazırlanmalı ve ısrarla uygulanmalıdır.

Aile anayasası aile üyeleri arasındaki ilişkiler henüz iyi durumda iken yapılmalı, kısaca ‘ağızların tadı’ henüz yerindeyken uygulamaya konmalıdır.  Genelde, şirketlerimizde aile anayasasına ihtiyaç olduğu düşünüldüğü anda aile üyeleri arasında çatışmaların zaten başlamış olması nedeni ile hazırlama süreci daha zorlu hale gelebilmekte ve bazen başarısız olmaktadır.

İkinci kuşak aile üyelerinin bazılarının, özellikle tek erkek çocuğun, şirket bünyesinde çalışmada isteksiz olması veya şirket yönetimi ile ilgili aile içi çatışmaların aile birliğini tehlikeye sokması veya kurumsallaşmanın zorluğundan dolayı şirketini satıp kurtulmayı deneyen birçok birinci kuşak patron tanıyorum. Kurumsallaşma ile ilgili süreçlerini tamamlayamamış bir aile şirketinin ‘Değerine’ satılabilmesinin kurumsallaşma kadar karmaşık bir problem olduğunu da ayrıca hatırlatmak isterim. Unutulmamalıdır ki kurumsallaşmasını tamamlamış bir şirketin değeri, süreci tamamlayamamış olana göre çok daha fazladır.

‘En kıymetli varlığımızın ailemiz olması’ bakış açısından hareketle kurumsallaşma çalışmalarının, zaman içinde kaybetmeye yüz tutan aile değerlerimizi bizlere hatırlatması ve iş ilişkilerinin sağlıklı temellere oturtulabilmesi sürecinin sancılı, bir o kadar da verimli ve keyifli bir süreç olduğunu ayrıca hatırlatmak isterim.

Yorumlar (0)
banner557