GÜNGÖR URAS
Türkiye’nin ihracat gücü kalmadı
2014 için kimse doğru dürüst ekonomi beklentisinde olamaz. Ama yeter ki 2013’ten kötü olamasın. Kimse daha fazla bir şey söyleyemez. Orta vadeli programda belirtildiği gibi yüzde 4’lük değil ama yüzde 3’lük bir büyüme olabilir. Bu büyümenin kaynağı da tüm kısıtlamalara rağmen iç tüketimden gelir. Bizim halkımız tüketir. Bu süreçte FED kararlarından ziyade Türkiye’nin göstergelerinin bozuk olması önemlidir. Türkiye’nin ihracat gücü kalmadı. Cari açığı yüksek. Enflasyon devam ediyor. Ayrıca siyasi sıcak gelişmeler de hem yatırımcının, hem tüketicinin moralini bozacak, olumsuz etkileyecektir.
TANER BERKSOY
2014 ‘bir tık daha’ iyi olabilir
FED kararları hem Türkiye’yi, hem de Türkiye’ye benzeyen ülkeleri etkileyecektir. Kararlar göstermiştir ki; likitide artış hızı yavaşlayacağına göre bize gelecek olan uluslararası sermayede yavaşlama olma olasılığı var. Bu bizim ödeme dengesi açığımızı, yani cari açığı finanse etme imkanımızı daraltır. Ya da öyle bir risk doğurur. FED’in kısa vadede önemli etkisi ise olmayacaktır. Çünkü ilk adımda uluslararası likitide daraltılmıyor. Aylık ekonomiye verilen likitide yavaşlamıyor. Asıl konu, uzun vadede biz ve bize benzer ülkelerde döviz kuru ile faiz kurunun yükselmesi gibi bir sonuç doğuracaktır. Bu da başta büyüme olmak üzere makro ekonomik yapıyı değiştirecektir. 2014 büyük ihtimalle 2013’e benzeyecektir. Belki bir tık daha iyi olabilir. Yaklaşık olarak yüzde 3.5-4 arasında bir büyüme tahmin ediyoruz. Cari açık bugünkü düzeyini korur. Enflasyon bir miktar daha kontrollü olur. İşsizlik 2 haneli rakamı görür diye düşünüyorum. Hem dışarıdan gelen etki hem de içerideki siyasi gerginlikler nedeniyle 2014’te faizlerde yükselme bekliyoruz. Şu anda dövizde hızlı bir artış var. Çünkü içeride ve dışarıdaki risk yeni. Zaman içinde bu baskı bir miktar azalacaktır ama yıla yayılarak devam edecektir.
ERİNÇ YELDAN
Seçim ekonomisi yaşanacak
FED kararları da gösteriyor ki metafor dünyası geride kaldı. Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan piyasa ekonomileri gerçeklerle yüzleşti. Zaten Bernanke’nin yazdan bu yana açıkladığı; işsizlik rakamlarının yüzde 5.5, enflasyon ve faizin yüzde 2’lerde kalması hedefine yaklaşılmış durumda. Hatta istihdamda beklenti üzerinde kazanımlar oldu. Kanımca artık üçüncü miktar kolaylaştırılması programı gerekçeleri birer birer eksilmeye başladı. Programı devam ettirmenin sakınca ve maliyetleri programdan beklenen kazançların üzerine geçmeye başladı. Çünkü dolardaki bu aşırı ucuzluk dünya enflasyonunu ortaya çıkarmaya başladı. Finansal istikrarsızlık olarak geleceğe ilişkin endişeler miktar çoğalmasının önüne geçti. Bu bakımdan ben Türkiye de dahil olmak üzere, birçok ekonomide kurun yeni bir dengeye, biraz daha dünya gerçekleriyle uyumlu enflasyon, faiz ve döviz kuru anlayışına gideceğini düşünüyorum. 2014 yılı daha belirsiz, daha yüksek oynaklıkta döviz kuru ve faiz bileşeni olacaktır. Hatta bu beklentiler Türkiye için daha net. Zira Türkiye’nin yüksek cari işlemler açığı Güney Afrika, Endonezya, Arjantin ve Brezilya’dan daha kırılgan bir ekonomi görünümü yaratmaktadır.
Peterson Enstitüsü’nün hesaplarına göre, Nisan’dan bu yana dolar kuru Türkiye’de yüzde 10.4; Arjantin’de yüzde 13.5; Endonezya’da yüzde 16.7; G. Afrika’da ise yüzde 8.8 değer yitirmiş (ulusal paralar aşınmış, yani “devalüasyona” uğramış) durumda. Hesaplamalara göre, Türk Lirası reel kurda dengeye kavuşmak üzere 2013 sonuna değin yüzde 18.4 daha değer kaybetmeli. Bu da TL’nin dolar kurunun 2.43 olmasını gerektiriyor. Merkez Bankası’nın döviz tahminleri ise 1.92 ve 2 arasında değişiyor. Kişisel düşüncem, döviz kurundaki artış devam edecektir. 2014’ün ilk aylarında 2.05 ile 2.10 bandında olacaktır. Büyüme rakamlarına ilişkin ise; yüzde 4’lük büyüme hedefi riskli ve tehlikeli zeminde gidiyor. Türkiye ekonomisinin büyüme kaynakları sürekli değişiyor. Örneğin ikinci çeyrek büyümede kamu yatırımları vardı. Şimdi özel tüketim ve stok artışları yaşanıyor ve büyümede ihracatın payı giderek düşüyor. Bankalar üzerinden tüketimin kısılması amacıyla alınan kararların yanısıra döviz kurundaki artış bilançolarda ters etki yaratacaktır. Bu şartlar altında yüzde 3-4’lük büyüme zor gözüküyor. 2014’te siyasi olarak Türkiye’ye özgü belirsizliklerin olacağı bir yıl. Hükümet seçim ekonomisi uygulanmayacağı taahhüdünü verdi, ancak bu inandırıcılığını yitirmeye başlamıştır.
UĞUR GÜRSES
Yüzde 2’lik büyüme öngörüyorum
FED kararlarının Türkiye’ye orta vadede etkisi olacak. Birden bir şeyler beklemek yanlış olur. Çünkü ülkeye giren sermayenin kısa vadelisinde yavaşlama olmayacak. Orta vadede ise faizlerin yükselme ihtimali yakınsa gelişen ülkelere para götürme yavaşlayacaktır. Dolayısıyla bizim açımızdan ne kadar para gelirse o kadar büyürüz dediğimiz için yavaşlama olacaktır. Bundan işsizlik oranı da etkilenecektir. Kur üzerinde baskı olacaktır. Enflasyon daha yukarı doğru çıkacaktır. Türkiye’nin buna göre nasıl bir para politikası ve ekonomi politikası izleyeceği önemlidir. Çünkü önümüzde 3 tane seçim var. Bu süreçte nasıl mali politikaları uygulanacağını bilmiyoruz.
2014 yılı için yüzde 4’lük büyümeyi zor görüyorum. Bu yıl baz etkisiyle bu büyüme rakamlarına ulaştık. Gelecek yıl bu etki kaybolacağı için yüzde 2’lik bir büyüme öngörüyorum. Aslında şöyle bir döngüye gidiyor gibiyiz; bir yıl yüzde 2 bir yıl yüzde 4 büyüme. Çünkü dışarıdaki sermaye hareketlerini de hesaba katmamız gerekiyor. Faiz ve kura ilişkin bir şey diyemem. Ayrıca dış koşullar değişirken bizim izleyeceğimiz politikalar çok fazla umut vermiyor. Ayrıca şu anda siyasi olarak ciddi bir kriz yaşanıyor. Bunun ekonomiye etkileri muhakkak olacaktır. Şu anda kabine içinde, olaylar karşısında geri çekilip krizi yönetecek siyasilere ihtiyaç var.
EROL KATIRCIOĞLU
Siyasi olarak çok hareketliyiz
Türkiye ekonomisinin 2014 yılı tamamen siyasetine bağlı. Tamam, konjonktür bizi etkiliyor ama iç siyaset bu dönem daha belirleyici olacaktır. Zira önümüzde 2 seçim var. Büyük ölçüde ekonomi bu yapıdan etkilenecektir. Bugüne kadar Ak Parti popülist politikalar uygulamadı, devlet harcamalarını artırmadı ama bu kez farklı bir strateji uygulayabilir. Ya da bir miktar gevşetmeye gidebilir. Çünkü seçim kritik bir noktaya geldi. Bunun enflasyonist bir etki yaratma riski var. Bunun dışında FED kararıyla birlikte TL’de bir miktar daha zayıflama ihtimali olduğunu düşünüyorum. Dolar kuru yükselebilir. Bu da bize esasında ekonomi siyaseti açısından hükümetin bir anlamda ertelediği reformları yapabileceği sinyallerini veriyor. Hele yüzde 4’lük büyüme oranına bakınca bu beklenti karşılanacak gibi.
Türkiye ekonomisi, içinde bombaların patlamaya hazır olduğu bir ekonomi gibi. Çünkü siyasi olarak çok hareketliyiz. Ama şunu net söylemeliyim; Merkez Bankası 2013’te doğru bir performans gösterdi. Para giriş ve çıkışı çok iyi şekilde analiz edilerek uygun önlemler alındı. Seçim döneminde Merkez Bankası da parayı bol tutma ihtiyacı ile faizleri düşük tutmaya yönelebilir.
KENAN MORTAN
Ayak yorgana göre uzatılmalı
FED etkisine kafa yormaktan sıkıldım. Bu 2008’de önümüze çıkan inanılmaz bir olanaktı, kullanıldı ve bitti. Şimdi soru, ‘Bu kaynağı biz nasıl yaratırız?’ olmalı. IMF’nin 13/36 sayılı Aralık 2013 Türkiye Raporu ‘Ya cari açığınıza önlem alın ya da sistem kendi kendine şidddetli düzeltme önlemini alır’ diyor. Kısacası, kullanılan para politikası aletlerini yetersiz görüyor, daha karma ( heteredoks ) bir uygulama öneriyor. Son yıllarda bu denli sert bir uslup kullanan IMF Raporu hatırlamıyorum, ama doğru söze ne denir ki? …
Ayağını yorganına göre uzatmayan bir büyüme bitti…. Artık dış fon görücüye çıkarak sağlanacak!
2014 Türkiye ekonomisi nasıl olur konusu ise: bu konu, Türkiye ekonomisine nereden baktığınızla ilgili bir olay. Ama ben OECD Türkiye Masası Şefi Dr. Rauf Gönenç’in son tanımlamasını kullanayım: Türkiye, 2000’den sonra fışkıran bir girişimcilik yaşadı! Bu zenginliğe uygun bir iklimin koşullarıysa ancak ilk sorunun cevabını bularak sağlanabilir. 2014’ün gündemini de kanımca bu konu oluturacak.
KEREM ALKİN
İhracatın katkısı yüzde 0.5 olur
Siyasi olarak çalkantılı bir dönemdeyiz. Bir bakanlar kurulu değişikliği olacak. Ama Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz bu kabinede kalırsa yani bu 3’lü takım yönetimde olursa, 2014’te tüketici kredilerini artmaması, Türk halkının anormal para harcamamasıyla ekonomi yüzde 3’lük bir büyüme gerçekleştirebilir. 2014’te 2.8 ile 3.2 arasında bir büyüme bekliyorum. 2014 yılında net ihracatın Türkiye ekonomisine yüzde 0.5 civarında katkı sağlayacağını düşünüyorum. Tüketimden kaynaklı harcamalarda ekonomiyi yüzde 2 gibi katkı sağlar.
FED’in etkisine ilişkin ise; hisse senedi ve bono tahvil piyasalarında anlaşılır ama iktisatçılığımda anlaşılmaz amaçlarla ölçüsüz abartıldığını, ortamın gerildiğini düşünüyorum.
BURAK ARZOVA
Ekonomi siyasetle sınanıyor
2014 için Türkiye ekonomisinde büyüme 2013’e kıyasla daha iyi olacak. Bunun iki ayağı var. İhracat ayağında Avrupa’nın iyiye gitmesi ihracatımızı artıracak bir etki yapacaktır. Ayrıca iç talebin gelecek yıl büyümeye etkisinin olacağını düşünüyorum. Oran olarak Orta Vadeli Program’ın dile getirdiği gibi yüzde 4 büyüme veya bir miktar daha artış bekliyorum. Ama şunu da belirtmekte fayda var öngörülemeyen bir politik risk var. Politik risk yoğun şekilde varlık fiyatlarının içine girdi. Seçimden yani sandıktan sonra bu gelişmeyi bekliyordum ama doğal olmayan gelişmeler ve sıkıntılar yaşandı, yaşanıyor. Özellikle Borsa’da, kur’da ve TL’de bu gelişmelerin sıkıntılarını görüyoruz. Yani Türkiye’nin sıkıntısı ekonomi değil siyaset olacaktır. Türkiye ekonomisi siyaset ile sınanıyor. Tüm bu sınamalara rağmen büyümenin daha fazla olmasını bekliyorum. İç talebin olacağını öngörme nedenim ise seçim dönemi olmasıdır. Yerel seçimler bütçede kırılmaya neden olmasa da iç talepteki kısılmayı aşacak nitelikte olacaktır. Ayrıca daha düşük bir cari açıkla seneye giriyoruz.
FED’in kararına ilişkin ise; tahvil alım programında kısıtlamaya gidilmesi Türkiye ve gelişmekte olan ekonomilerde fiyatlandı. Şu anda fiyatlanmış fiyatları görüyoruz. Bütün ekonomiler buna hazırdı. Türkiye’de hem dolar kuru üzerinde yaşanan hem faiz ve kur üzerinde yaşananlar sunidir. Daha doğrusu iç siyasetin fiyatlara yansımasıdır. 3-4 aylık sürede gelişen piyasalarda daha normal sürecin yaşanacağını düşünüyorum.
MUSTAFA SÖNMEZ
Dış yatırımcı ürkebilir
Siyasi kaos/yolsuzluk operasyonları 2013’ün son demlerini etkilediği gibi 2014’te de yansıyacaktır. Ayrıca 2014’ün seçim yılı olacağını düşünürsek bu siyasi kaosun etkisini daha fazla artıracağını öngörebiliriz. Tüm bu gelişmeler ise dış yatırımcıyı ürküten, uzaklaştıran bir etken olarak karşımıza çıkar. Çünkü dış yatırımcı Türkiye ekonomisi için çok önemlidir. Dış yatırımcıda beklenenin üzerinde bir azalma olursa 2014 daha zor bir yıl olabilir. Buna ek olarak ABD Merkez Bankası FED’in kararını da eklersek, dış yatırımcıyı Türkiye’den uzaklaştıran bir yapı ortaya çıkmaktadır. Buna siyasinin eklenmesi de yıl için negatif anlamına gelir. 2014 için öngörülen yüzde 4’lük büyümenin de zor olacağını düşünüyorum. Zira cari açık milli gelirin yüzde 8’ine yaklaşıyor. Bu cari açıkla yüzde 4 büyüme kolay değil. Ayrıca Avrupa pazarı halen daha alıcı konuma gelmedi. Almanya, Avusturya, Hollanda ve İsveç dışında büyüme sinyali gelmiyor. Ayrıca ihracatın kimyasında da ciddi problem var. Çünkü ithal girdi kullanan ve bu kurla yapılan ithalatın maliyete artışı gerçekleşiyor. Buna enerji maliyetini de eklersek ihracatçının rekabet gücü geriye çekiliyor. Dolar kurunun da aşağıya ineceği de görülmüyor. Enflasyonda da işsizlikte de bir miktar yükselme bekliyorum. 2014 kısacası zor bir yıl olacaktır.
2014 oynak bir yıl olacak
Ekonomistlerden 2014 yılı beklentileri
Yorumlar