Pişan 1978 yılında çocukluk arkadaşıyla Önsel Hassas Kağıt’ı kurar. Firma, yapışkanlı bant, koli bantı ve ozalit kağıdı üreten Astel fabrikasının tek satıcısı olur. Önsel’in 17 ilde kendi şubesini kurduklarını dile getiriyor: “Bu benim ticari hayatımın hakikaten bir dönüm noktası haline geldi. Ozalit kağıdını kullanan işletmeler, fotokopiciler. Dolayısıyla fotokopicilerle tanışmaya ve onlara bu ozalit kağıdını satmaya başladık. Bu bizi ozalit makinası ithalatına, oradan da fotokopiye götürdü. Bant ve kağıt satmakla makine satmak farklı işler. 1982 yılında ortağımla Bilgitaş’ı fotokopi makinesi satmak üzere kurduk.”
Bilgitaş’ın yükselişi
Pişan için 1986 yılı da başka bir dönüm noktası olur: Mita’nın 2. distribütörü olmak. Aynı yıl ortağıyla yolları ayrılır, Önsel’i ortağı alır, Bilgitaş’ın yüzde 100 sahibi Pişan olur. O yıllarda Türkiye’ye faks da girmiştir. Bilgitaş tamamen ofis makinelerine odaklanmıştır. 1990 yılında Mita’nın tek distribütörü olan Bilgitaş, daha fazla markaya ve piyasaya hakim olmaya başlar, Mita’yı Türkiye’de 1 numaralı fotokopi makinesi haline getirir. Ancak 17 şubenin idaresi çok zordur, Pişan bu sorunu da çözer. İstanbul, Ankara, İzmir hariç bütün şubelerini kapatmaya karar veren Pişan, o bölgelerdeki teknik müdürleri bayi yapar: “Bu sefer bayi olan teknik müdür, makamından kalkarak koşmaya başladı.” 2000 yılında Mita zor duruma düşer ve yazıcı pazarında yeralan Kyocera Holding, Mita’yı satın alarak fotokopi işine de girer. Bilgitaş da Kyocera distribütörü olur. Pişan bu safhayı da “Bizim işimiz tamamen baskı yönetimi; kopyalama, tarama, yazıcı, telefon, faks, e-mail işini yapabilen çok fonksiyonlu makineler” diyerek özetliyor. 71 bin 645 çalışanı bulunan Kyocera Holding’de kopyalama, fotokopi, yazıcı grubunun toplam holdingin cirosunun yüzde 19.6’sını oluşturduğunu anlatan Pişan, merkezi Amsterdam’da olan Kyocera Avrupa’ya bağlı çalıştıklarını ifade ediyor: “Bilgitaş Şirketler Grubu, İstanbul, Ankara, İzmir ve geçen yıl Bursa’da açtığı şubesiyle birlikte toplam 286 kişi istihdam ediyor. Türkiye’de toplam 64 bayimiz var.”
Habib Pişan, fotokopi alanında liderliği elde ettikten sonra işi genişletmek için 2013 yılında Fransız MGI firmasının distribütörlüğünü aldıklarını, matbaacılık sektörüne yönelik ihtiyaca göre baskı yapan renkli makine de satmaya başladıklarını kaydediyor. “Bilgitaş olarak bizim işimiz; proje yapmaktır” diyen Pişan anlatıyor: “Biz ulusal, kurumsal ve çok uluslu firmaları inceleyerek, ihtiyaçlarını tespit ederek çektikleri fotokopi adedine göre onlarla ortalama 4 yılı bulan kontratlar yapıyoruz. Proje çerçevesinde 80 veya 100 cihazı ücretsiz şirkete yerleştirir, her ayın sonunda kaç fotokopi çekildiyse onun faturasını keseriz. Firmaya sağladığı avantajlar şu; amortismanla uğraşmıyorlar. Makine alırken hemen bir para çıkışı yok, masraflarını kontrol edebiliyorlar, beklenmedik, sürpriz bir maliyet yok, her ay çektikleri fotokopi adedi kadar ücret ödüyorlar, bu da bütçelerini yapmakta kolaylık sağlıyor, kontrat sonunda teknolojiyi takip ederek yeni makinelerle kontrat yapabiliyorlar, makinelerin mülkiyetlerini almıyorlar. Türkiye’de 2 bin kadar kontratımız var, bazı şirketlerin birden fazla kontratı olabiliyor.”
Fatih Projesi’ne katılım
Bilgitaş’ın hiçbir zaman kullanılmış makine satmadığının da altını çizen Pişan, proje işinin Bilgitaş’ın yüzde 50’sine yakın cirosunu sağladığını ifade ediyor. Eğitime büyük önem verdiklerini aktaran Pişan’ın önemle vurguladığı bir başka çalışmaları da Fatih Projesi. İşortakları Oytek ile birlikte katıldıkları ihale ile 41 bin 986 fotokopi makinesini okullara gönderecek Bilgitaş, bu cihazlara 4 yıl boyunca servis hizmeti sunacak. Bu kapsamda dünyanın en büyük ihalesini kazandıklarını vurgulayan Pişan, bayilerinin verdiği güçle ihalelerde öne çıktıklarını kaydediyor. Habib Pişan yalnızca ürün satmadıklarını vurguluyor: “Biz sattığımız cihaza bakım hizmeti ve malzeme de veriyoruz. Ürünü sattıktan sonra satınalanla ticari ilişkimizin ne olduğu bizim için önemli.”
“Bir aile gibi olan kurumsal bir şirketiz” diyen Pişan kurumsal stili özetliyor: Teknolojiyle büyüyoruz, ERP programıyla çalışıyoruz. Yenilikleri takip ediyoruz. Fatih Projesi şimdiden bizi meşhur etti, bayilik başvuruları geliyor, bizimle çalışmak isteyen dünya markaları kapımızı çalmaya başladı. Kyocera bayrağını her zaman en üstte taşıyarak bu teklifleri de değerlendireceğiz.”
Habib Pişan, Japonların düzenli ve çok ince eleyip sık dokuyarak karar vermelerinden ilham almış: “Çok sistemli çalışıyoruz, programlı hareket ediyoruz, çok düzenliyiz, çok dikkatli karar veriyoruz. Öğrenmek hiç bitmez. Ticarette babamı örnek aldım. Babam zengin olmasına rağmen bizi çok mutevazı yetiştirdi, bizi şımartmadı. Yöneticilikte de Fransız okullarında aldığım eğitim ve master çok önemli oldu. Tahtakale’de her gün yarım saat gider bir rakibimin kahvesini içerdim, onu dinlerdim, müşterisiyle nasıl konuşuyor diye.”
Yönetme sanatı
İki çocuğu bulunan Habib Pişan’ın oğlu, Avustralya’da, Sydney’de bir üniversitede yapay zeka profesörü. Damadı Murat Ada ise Bilgitaş’ın genel müdürü. Damadıyla uyum içinde çalıştığını anlatan Pişan, sıfırdan başlayarak Tahtakale’de 1974’te vergi rekortmeni olan ve bölgenin öne çıkan saygın işadamları arasına giren babasının etkisiyle devamlı ticaret yapacağını düşünerek büyür, hatta okul yıllıklarında bile “Habib ticaret yapacak” yazılıdır. Pişan, daha çocukken nasıl biri olacağını bilenlerden… O günlere dair anısını paylaşıyor: “Ben ufakken çok azar işitirdim. Mecidiyeköy’de villada otururduk, yanımızda çalışanlarımız vardı, ben emrederdim; ‘Bana su getir, şunu getir’ diye, azar işitirdim, annemden babamdan ‘Git kendin al’ diye. Buna karşı çıkardım. Benim felsefem şudur; ‘Hayır, ben emredeceğim, ben yaparsam bir kişilik iş yaparım, emrederek iş yaptırırsam yüzlerce, binlerce kişilik iş yaptırırım.’ Çocukluğumdan beri ‘iş yönetirsem yönettiğin kişi kadar işgücü ortaya çıkar’ felsefesine sahiptim. Yönetmek en zorudur, yönetirken doğru yönetmek gerekir.”
Gençliğinde tenis ve pinpon oynadığını ve Gençler Pinpon Şampiyonluğu bulunduğunu anlatan Pişan, Fransız ekolü okullarda okuduğu yıllarda tatil dönemlerinde sırt çantasını alıp otostopla Avrupa’nın tamamını gezmiş. Silivri’de çok güzel bir çiftliği bulunan Pişan, haftada en az 1 gününü burada ailesiyle geçiriyor. Herkesin bildiği işi yaparsa en iyisini yapacağını düşünen Pişan, “Bir işe girdiğinizde o işi bilen ve o işi bildiğine yüzde 100 inandığınız bir insan varsa yanınızda o işe girersiniz, yoksa siz bildiğiniz işi yaparsanız başarılı olursunuz. Biz kendi işimize odaklanarak büyümeyi tercih ediyoruz” diyor. Fransızca, İngilizce, İspanyolca konuşan Pişan, 1974’te 3 çalışanla yola çıktığını ama hobisi olmadığını belirtiyor: “İşle yaşarım, yeni bir fikirle uyanıp bir an önce şirkete gelip o fikri uygulamaya çalışırım. Dimağım ve vücudum imkan verdiği sürece çalışağım, emekliliği düşünmüyorum. Danışmanlık vererek, çalışma saatlerini düşürerek çalışmaya devam edeceğim.”
Bilgitaş Yön. Krl. Bşk. Habib Pişan
Bunlar da ilginizi çekebilir