‘Büyük Bir Küçük Şirket’ Olabilir mi?

Bir şirketin ‘küçük bir büyük şirket’ olması sorumluluğu patron şirketlerinde patronun kendisine aittir ve devredilemez bir sorumluluktur. Bir şirket patronunun sadece çok çalışması şirketinin ‘küçük bir büyük şirket’ olmasının garantisi değildir. Önemli olan evrensel yönetim prensipleri bilinci ile doğru yönetilmesidir.
Bir şirketin büyüklüğünü nasıl anlarsınız?
KOSGEB’in tanımına göre bir şirketin cirosu 250 milyon TL’nin üzerinde ise veya 250 kişinin üzerinde çalışanı varsa bu şirket büyük bir şirkettir. Bana göre ise bir şirketin büyük şirket sayılabilmesi cirosu veya çalışan sayısı ile ilgili değildir. Bir şirketin büyüklüğü o şirketin evrensel yönetim prensipleri ile yönetilmesine bağlıdır. Birkaç kriter ile açıklamak isterim:
Bir şirketin etkin bir yönetim kurulu mevcut olup, periyodik olarak toplanıyor, stratejik kararlar alıyor ve icra kurulunu etkin olarak yönlendiriyor ise; büyük bir şirkettir.
Bir şirketin hedeflerine yönelik günlük operasyonlardan sorumlu bir profesyonel genel müdürü ve onun liderliğindeki müdürlerden oluşan bir icra kurulu var ise; büyük bir şirkettir.
Şirketin güçlü ve paylaşılan bir vizyonu, net bir misyonu, bütün çalışanlar tarafından benimsenen değerler seti tanımlanmış ise; büyük bir şirkettir.
Şirketin net bir stratejik amaçlar seti ve bütün yönetim takımı tarafından benimsenen ve uğrunda mücadele edilen bir hedefler seti mevcut ise; büyük bir şirkettir.
Şirketin bilanço, gelir tablosu ve finansal rasyoları periyodik ve doğru olarak yayınlanıyor, şirketin mevcut durumu bu verilere göre değerlendiriliyor ve şirket stratejileri buna göre oluşturuluyorsa, büyük bir şirkettir.
Şirketin patronu yönetici pozisyonlarını liyakate göre belirliyor, evlatlarını veya yakınlarını yeteri kadar yetkinlik sahibi olmadan bazı yönetim pozisyonlarına gelmelerini önleyebiliyor ise; büyük bir şirkettir.
Bir şirkette bu şartlar oluşmamış ise; şirketin cirosu, karlılığı, çalışan sayısı ne kadar büyük olursa olsun bu şirket bence sadece ‘büyük bir küçük şirket’ tanımına girer. Bu tür şirketlere çevrenizde oldukça yoğun bir şekilde rastlayabilirsiniz ve görünce de hemen tanırsınız. Bunun en tipik göstergesi ise şirket patronunun bütün zamanını günlük operasyonlara harcaması, akşama bitkin bir şekilde evine dönmesi ve bunu yapmaz ise şirketinin batacağını düşünmesidir.
Asgari olarak yukarıda tanımlanan şartların oluşması halinde ise; şirketin cirosu ne kadar küçük veya çalışan sayısı ne kadar az olursa olsun benim tanımıma göre ‘küçük bir büyük şirket’ yaratılmış olur. Çevrenizde nispeten daha seyrek rastlayacağınız bu tür şirketin en tipik göstergesi, göstermelik olmayan yönetim kurulu yapılanması ve etkin stratejiler üreten toplantılarıdır.
Sadece 20 kişilik çalışan ile ‘küçük bir büyük şirket’ olunabileceği gibi, 300’den fazla çalışan ile ‘büyük bir küçük şirket’ statüsünde kalınabilir.
Bir şirketin ‘küçük bir büyük şirket’ olması sorumluluğu patron şirketlerinde patronun kendisine aittir ve devredilemez bir sorumluluktur.
Kısaca, bir şirket patronunun sadece çok çalışması şirketinin ‘küçük bir büyük şirket’ olmasının garantisi değildir. Önemli olan evrensel yönetim prensipleri bilinci ile doğru yönetilmesidir.