Banka yönetimi bu başarısından dolayı birçok banka tarafından ülkesine davet edildi. Davet edilen ülkeler arasında Pakistan’da var, Brezilya’da. Kıtalar arası yolculuklara imza atan ve KOBİ bankacılığını yerinde inceleme şansını yakalayan TEB KOBİ Bankacılığı Direktörü Devrim Ziya Tavil ile edindiği tecrübeyi ‘Dünyada KOBİ Bankacılığı’  başlığı altında konuştuk.
TEB, KOBİ Bankacılığı’nda sadece işletmeye finans destek sağlayarak var olmak istemedi. Bir dizi strateji geliştiren banka bu süreçte işletmeyi de kendi büyümesine kanalize etme yöntemini tercih ederek KOBİ’nin gelişimine katkı sağlayabilecek; TEB KOBİ TV, TEB Danışman, TEB KOBİ AKADEMİ, TEB Girişim Evi gibi uygulamalar geliştirdi. Tüm bu stratejiler ise TEB’i Türk bankacılık sektöründe iyi bir noktaya getirdi. Peki dünyada bu noktada neler oluyordu? Devrim Ziya Tavil, gezdiği ülkelerden yola çıkarak önemli bir noktaya dikkat çekiyor: “Dünyada henüz KOBİ bankacılığı istenilen noktada değil. Gelişmiş ekonomilerde dahi bireysel ve kurumsal bankacılık daha gelişmiş bir noktada. Dolayısıyla KOBİ’lerin bir kısmı kurumsalda bir kısmı da bireysel değerlendiriliyor ve KOBİ’ye ayrı bir fokuslanma yapılmıyor.” KOBİ’nin arada kaldığını ve bunun temel yanlışlardan biri olduğunu aktaran Tavil, şu bilgiyi veriyor: “Bireysel bankacılıkta önemli olan ürün satmaktır. Ev veya otomobil kredisi vermek önemlidir. KOBİ bakış açısında ise ürün veya satış odaklı olmak yerine oradaki müşteri ilişkilerini yönetmek daha önemlidir. Çünkü bu işletmeler küçük de olsa büyük de belli bir ticari hayatı vardır. Dolayısıyla ilgiye ve danışmanlığa daha fazla ilgi duyar. Bireyselde bunu yakalamak kolay değil.” Ana noktalardan biri de tüm ülkeler için geçerli olan KOBİ’lerin istihdama katkısı. Tüm dünyada KOBİ’ler istihdamda ciddi bir ağırlık kazanıyor. Diğer bir nokta ise; KOBİ’lerin GSMH’ya katkıları. Türkiye’de KOBİ’lerin GSMH’ya katkısı yüzde 30 ve 40’larda. Gelişmiş ülkelerde KOBİ’lerin GSMH’ya etkisi yüzde 60 ve 70’e çıkıyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran yüzde 15-20’ye düşüyor. Tavil, tecrübesinden yola çıkarak uluslararası bankaların girdiği ülkeye önemli bir katkı sağladığına dikkat çekiyor. Tavil, “Yabancı bankalar sadece ülkenin potansiyeline bakarak ülkeye giriş yapmıyor. Bankacılık potansiyeli çok olsa da hukuk sistemi önemli. Bankacılık sisteminin getirdiği bilgi birikimini gittikleri ülkeye kısmen aktarıyorlar. Örneğin Türkiye’de 2001 krizinden sonra yabancı bankaların ülkeye girişinin artmasıyla dış ticarette önemli bir gelişim sağlandı. Güçlü ortaklıklar ticaretin uluslararasılaşmasına katkı sağladı. Standartlar yükseldi. Banka müşterisinin krediye ve finansmana ulaşmada avantajlı hale geldi. Ancak yabancı bankaların başarısında en önemli strateji ise yerelleşmeden kaynaklanıyor.” Tavil, tüm coğrafyalar için ortak bir değerlendirme yaparak KOBİ’ye ilişkin istatistiki bilgiye ulaşmanın zor olduğunu tatmin edici bilginin bulunmadığını anlatıyor.Dünyada KOBİ bankacılığının en zayıf olduğu ülkeler arasında Pakistan ve Bangladeş geliyor. Çünkü KOBİ’nin önemini idrak etmiş bir kesim halen daha yönetimlerini bu alana kaydırmak için ikna etmeye çalışıyor. Kamu bu noktada KOBİ’leri destekleyecek organizasyon yapısını henüz oluşturmuş değil. Örneğin; KOSGEB, Kredi Garanti Fonu gibi yapılar henüz oluşmamış. Bangladeş’te ise özel bir örnek var. Banka büyük bir banka ve küçük bankaların ajansı olarak hizmet veriyor. 
Malezya’da ise KOBİ’lerde belli bir ölçeğe ulaşılmış ve KOBİ bankacılığı var. Daha iyi nasıl yapılırın tartışıldığı bir noktadalar. 
Hindistan ise dünyada KOBİ’lerin en yaygın olduğu ülkelerden biri; 30 milyon KOBİ faaliyet gösteriyor. KOBİ’lerin yüzde 95’ini ise mikro ve küçük ölçekli işletmeler oluşturuyor. ICCI Bank, 19 ülkede faaliyet gösteriyor. Ülkenin en gelişmiş KOBİ bankalarından biri. 
Kuzey Afrika: “BNP ortaklığından bölgeyi iyi biliyoruz. Cezayir, Mısır, Tunus ve Fas’ta KOBİ bankacılığı ön planda. Hem Kamu’nun desteklediği hem bankaların yöneldiği bir alan. Daha yapısal çözümler KOBİ’lere sunulabiliyor. Ancak KOBİ rekabeti henüz istenilen noktada değil. Bankaların ağırlıklı devlete borç verme durumu devam ediyor. Reel sektörü destekleme konusunda henüz bir adım atılmış değil. Bu tür ülkelerde inşaat sektörü, hizmet sektörü, perakende sektörleri önplana çıkıyor.”
Güney Afrika: KOBİ bankacılığının geliştiği önemli bir pazar. Hem kamunun desteklediği hem de uluslararası yapıların oturduğu bir coğrafya. KOBİ’ye ulaşma noktasında danışmanlık hizmetlerinin de başladığı görülüyor. Uluslararası bankalar bölgeye önemli bir katkı sağlamış. Ancak data bulmak yine zor. Bu nedenle bölgede Harvard’lı bir profesör olan Howard Gardner tarafından geliştirilen Psikometrik Test kullanılıyor. Aslında test kurumlar için değil insanlar için oluşturulmuş bir teknik. Firmadan belge alınamadığı zaman sorular firma sahibine soruluyor. Firma sahibinin moralitesi, etik mi veya tutarlı mı gibi özellikleri öğreniliyor ve ona göre kredi sağlanıyor. 
Ukrayna: KOBİ bankacılığının fark edildiği ancak henüz istenilen adımların atılmadığı bir ülke. Ülkenin konjonktürü bu anlamda sıkıntıya neden oluyor. Kredilerin geri dönüşünde ciddi sıkıntılar var. Kredi kullanılmıyor ve bankacılık sistemi kilitlenebiliyor. Bankalar EFT dahi yapamaz hale geliyor. Coğrafyanın politik durumunun düzelmesi gerekiyor. 
Güney Amerika; Brezilya ile Türkiye bankacılık sektörü arasında ciddi bir benzerlikler var. KOBİ bankacılığı önem kazanmış ancak Türkiye’ye örnek olacak bir yapı henüz gelişmiş değil. En önemli benzerlik ise kredi kartının kullanımının yaygın olmasıdır. Taksit imkanları sunuluyor.
Avrupa Bölgesi: Avrupa’da KOBİ bankacılığı gelişmiş olsa da Türkiye’deki gibi başarı hikayeleri oluşmuş değil. Fransa’da örneğin KOBİ’den ziyade bireysel ve kurumsala ulaşılıyor. KOBİ’ye çok fazla odaklanmıyor. Avrupa’da son dönemlerde farklı bir yöntem kullanılıyor: Crowdfunding (Kalabalığın fonlaması). Bankacılığa alternatif olarak insanlar belirli sitelerin üzerinden projeleri fonluyor. Sosyal medyanın gelişmesi bu yöntemin ana nedenlerinden birini oluşturuyor. Bu modelde; bazıları hibe olarak bir miktar gönderiyor, bazıları ise borç verebiliyor. Veya faiz alabileceği yöntem kullanılabiliyor. Gelişmiş ülkelerde gördüğümüz bankacılık işinin dışına çıkan yöntemin Türkiye’ye yansıyacağı düşünülüyor. Yöntemle Belçika’da bir firma 1.5 milyon dolar kaynak bulabiliyor.