...ve Kömür ve Petrol ve Doğalgaz ve Rüzgar ve Güneş ve...

İthal ettiğimiz kaynak enerjiyi büyük oranda elektrik üretiminde kullanıyoruz. Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’nin toplam elektrik üretiminde kullanılan yakıt kaynakların dağılım  oranı şöyle:

- Kömür: yüzde 28.4
- Doğalgaz: yüzde 43.6
- Hidro-elektrik: yüzde 24.2
- Rüzgar-jeotermal: yüzde 2.8
- Diğer: yüzde 1

Türkiye’nin toplam enerji ithalatının yaklaşık yüzde 38’ini doğalgaz oluşturuyor. Dışa bağımlılık doğalgazdan geliyor. Buna petrolde dışa bağımlılık eklenince tablo tamamlanıyor.

Petrol ve doğalgazda dışa bağımlı Türkiye, bu yapıyı kırabilir mi; nasıl kırar?
İki seçenek var; biri faturayı düşürmek, bunun için verimlilik ve tasarruf alanlarına odaklanmak. Diğeri de Kömür; yerli kömürü daha çok kullanmak. Elektrik üretiminde halen yüzde 28.4 olan kömür kullanımını Türkiye yüzde 42’ye çıkarmayı planladı.
Soma kömür faciasını unutmayalım. Kömür üretiminde işletmeciliğin niteliği ve düzeyi Avrupa’nın, hatta Çin’in bile çok gerisinde. Buna, doğalgaza bağımlılık arttıkça kömürün ihmal edilmesi yolaçtı. Bir husus daha var: Türkiye’nin kömürünün çoğu kötü kalite linyitten oluşuyor ve bu da elektrik üretimi için uygun değil. Demek ki “yerli kömür”e dayanarak enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmamızın katı sınırları bulunuyor.
Yerli kömür ile yapamadığımızı nükleer enerji ve hidro-elektrik ile yapma seçeneğini de kullanıyoruz. Yapılacak 3 nükleer santral, elektrik üretiminin yüzde 15’ini yüklenecek. Hidrolik kaynaklara abanma politikası da hızla ilerliyor ve ilk sonuçlarını vermeye başladı: 2014’ün ilk 3 ayında 53 yeni elektrik santrali üretime başladı. Böylece Türkiye’nin kurulu gücüne 650.80 megavatlık ilave oldu; Türkiye’nin toplam kurulu gücü 64 bin 612 megavata ulaştı. Ayrıca 14 rüzgar enerji santrali (RES) de işletmeye alındı.

Enerji tüketimi çok hızlı artacak
Türkiye’nin kişi başına elektrik enerjisi üretimi dünya ortalamasının altında, OECD ülkeleri ortalamasının üçte biri kadar. Bu düşük düzey doğal olarak yukarıya çıkacak. Ayrıca sanayileşmekten ve yüksek  ekonomik büyümeden de vazgeçmemiz mümkün değil. Bu nedenle zaten Türkiye’nin  enerji tüketiminin artış hızı Çin’den sonra 2. sırada geliyor.

Türkiye’nin enerji talebi; 2014–2015 döneminde yılda yüzde 7.5 artacak. 2016–2019 döneminde ise yılda yüzde 7.4 artış olacak. Bu artış trendi nedeniyle zaten 2023 hedefleri muğlak oluyor.

2023 hedeflerine ulaşabilmek için 21 bin 500 megavatın üzerinde ek yatırım yapılacak. Yeni santral yatırımlarının 4 bin megavatlık bölümünü Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), 11 bin megavatlık kısmını Elektrik Üretim A.Ş. gerçekleştirecek. Kalan yatırımın 4 bin 500 megavatlık kısmı taş kömürü ile 2 bin megavatlık kısmı da MTA’nın yeni bulduğu rezervlerle hayata geçirilecek. Bahsedilen yatırımların hayata geçirilebilmesi için yaklaşık 42 milyar dolarlık yatırım gerekiyor.

Dünyaya uygun adım yürüyeceğiz
Kaya gazı, dünya enerji piyasasına yeni bir heyecan kattı, hatta ABD’yi enerji ihraç edebilir bir pozisyona taşıdı. Petrolden doğalgaza, doğalgazdan kaya gazına doğru teknolojik dönüşüm hızlandı. Türkiye doğalgaza bağımlılığını azaltmayı düşünürken dünya enerji sektöründe doğalgazın ağırlığı arttı. Ukrayna krizi bu gelişmeye bağlı olarak ortaya çıktı. ABD “Kıbrıs sorunu” bir an önce çözülsün diye çırpınıyor, bu da Doğu Akdeniz havzasında yeni ve büyük doğalgaz kaynaklarının bulunmasından ileri geliyor. Doğalgazı cazip kılan bir diğer neden ise kullanım kolaylığı ve yüksek maliyetli rafineri yatırımlarını gerektirmiyor olması.

Bu gelişme nedeniyle Türkiye doğalgaz politikasını yeniden şekillendirdi ve doğalgaz kaynaklarına erişim ve kaynakları çeşitlendirme politikasını benimsedi.

Türkiye’nin dünya enerji düzenindeki yerini ve önemini etkilecek başka önemli gelişmeler de var.

1. Kuzey Irak petrolü 15 yıl aradan sonra piyasaya giriyor.
2. İran uzun bir aradan sonra dünya sistemine dönüyor.
3. Rusya-Çin 400 milyar dolarlık bir doğalgaz anlaşması imzaladılar.
4. Nabucco Projesi iptal edildi Türkiye hayal kırıklığına uğradı. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) tehlikeye girdi.
5. Bölgede Türkiye için yeni enerji üçgeni oluştu: Kuzey Irak, İran ve Azerbaycan...

Türkiye, Kuzey Irak, İran ve Azerbaycan enerji üçgeni içinde oluşunu yaptığı ve yapacağı politik hamlelerle güçlendirmek isteyecektir. Ancak bu hamleler, başta Rusya gelmek üzere, enerji konusunda bağımlı olduğu ülkeleri rahatsız edecektir. Bu durumda Türk dış politikasını önümüzdeki dönemde riskler beklemektedir.

Bu bağlamda Türkiye’nin perspektifi ister istemez şöyle olacaktır:

1. Yerli kömür üretimini ve kömürden elektrik üretimini artırmak. Bu amaçla kömürde teknolojik bir devrim başlatmak ve yeni bir mevzuat oluşturmak. (Hükümet bunun sinyalini verdi)
2. Hidro-elektrikte kaynakları son sınırına kadar kullanmak ve fakat devletin bu alana “düzenleyici” olarak müdahalesinden kaçınmamak.
3. Nükleer politikasını sürdürmek.
4. Rüzgar Enerji Sanatrallerini fizibil çerçeve içinde azamiye çıkarmak ve bu konuda yerli bir sektör yaratmak için çalışmak.
5. Enerji verimliliği ve tasarruf politikalarını halka maletmek, bu konuda teşvik ve destekleri çeşitlendirmek.
6. Lisanssız elektrik üretim alanlarını destekleyerek güçlendirmek.

Soma faciasından çıkarılacak en güzel ders bunlar olacaktır.