Türkiye’nin en girişimci insanı olarak tanınan Hüsnü Özyeğin tarafından kurulan ve Genel Müdürlük koltuğunda deneyimli bankacı Bekir Dildar’ın oturduğu Fibabanka, 2014 yılında Fransız Societe Generale’nin Türkiye’de ‘KrediVer’ markası altında yürüttüğü tüketici kredileri faaliyetini devralarak büyümesini sürdürecek. KrediVer’in ağırlıklı işlek caddelerde olmak üzere 15 tane şubesi, 100 bin aktif müşterisi ve 350 milyon TL’lik de portföyü bulunuyor. Müşterilerin yüzde 80’i de her ay taksit ödüyor.
Bekir Dildar ile hem bankanın hızlı gelişim sürecini, hem de hedeflerini konuşmak için biraraya geldik. Dildar, Hüsnü Özyeğin ile 20 yıldır birlikte çalışıyor. Ve Fibabanka’nın başta Yönetim Kurulu Başkanı olmak üzere tüm Yönetim Kurulu fiilen sahada dolaşmaya devam ediyor: “Kasım ayının ortalarında Denizli’ye gittik. 50 kişilik bir sanayici grubuyla toplantı yaptık” diyen Bekir Dildar, banka olarak KOBİ’lerin sadece kendileri için değil, tüm Türkiye açısından önemli olduğunu belirtiyor. Bu nedenle sanayi yoğun bölgelerde şubeleşme çalışmaları yaptıklarını anlatan Dildar, yürüttükleri çalışmaları ve gelinen aşamayı şu cümlelerle anlatıyor: “30’u İstanbul’da olmak kaydıyla sanayi ve turizm yoğun bölgelerle birlikte toplam şube sayımız 60’a ulaştı. Sağlıklı ve karlı büyümeye odaklandık. Yılda 15 milyon TL zarar eden bir bankayı 3 ayda kâra geçirdik. İlk yıl IT ve bilgi işleme odaklandık, en önemli artımız insan kaynağımız oldu. Türkiye’ye katkı sağlamak istiyoruz. Bunun için KOBİ’ler temel hedef kitlemizde. Şu anda 5 milyar TL olan nakdi kredinin 1 milyar TL’sini KOBİ’lere sunduk.
Fibabanka’nın 3 yıllık hedeflerine sene sonunda ulaşacağını öngören Dildar, cirosu 0-40 milyon TL olan işletmeleri KOBİ olarak kabul ettiklerini ve bugüne kadar ağırlıklı küçük ve orta ölçekli işletmelere ulaştıklarını paylaşıyor. Henüz POS cihazlarının olmamasından kaynaklı olarak mikro (esnaf) ölçekli işletmelere istenilen düzeyde ulaşamadıklarının altını çizen Dildar, Mart 2014’ten sonra mikro ölçekli işletmelere ağırlık vereceklerini duyuruyor. Dildar, “50 bin müşterimiz var. Bunun 5 bini KOBİ’lerde oluşuyor. 1 milyar TL kaynak kullandırdık. Gelecek yıl bu rakam 2 milyar TL olacaktır. POS’suz gelecek yıl 12 bin KOBİ’ye ulaşacağız. POS sistemi de devreye girerse 22 bin KOBİ’ye ulaşırız” diye konuşuyor.
POS’a Mart Nisan gibi başlayacak
Fibabanka’nın son dönemlerde en önemli yeniliğini ‘Bonus Kart’ oluşturuyor. Aralık 2013 yılında personele ve yakınlarına kartı vermeye başlayacaklarını duyuran Dildar, bir sıkıntı olmaz ise Ocak ayında lansman yapacaklarını açıklıyor. Fibabanka Bonus’tan sonra POS konusuna yoğunlaşacaklarını dile getiren Dildar: “Karttan sonra tek konumuz POS olacak. Esnaf için POS’un önemi malum. Mart ve Nisan 2014’te POS için çalışmayı planlıyoruz. Esnafta istediğimiz noktada değiliz” diyor.
Turizm Türkiye’nin şansı
Sahada KOBİ’ye dokunduklarında en fazla turizm ve gıda KOBİ’lerinde yatırım iştahı gördüklerini, imalat KOBİ’lerinin iştahında azalma olduğunu dile getiren Dildar, görüşlerini şöyle aktarıyor: “Bankacılık sektörü BDDK’nın KOBİ Kredileri’nde karşılık oranını düşürmesinin de etkisiyle KOBİ’lere desteğe devam ediyor. Ancak dünya ekonomisi (ABD Merkez Bankası FED’in kararı sonrası) bir hareketlilik yaşıyor. Sahada şunu tespit ediyoruz: sanayici yatırımını öteliyor. Ama turizm ve gıda sektöründe halen daha yüksek bir yatırım iştahı var. Tabi coğrafi imkanlar da önemli. Gaziantep, Kahramanmaraş gibi illerin yatırım iştahı yüksek.”
Turizm sektörünü Türkiye’nin en rekabetçi olacağı sektör olarak tanımlayan Dildar, hem ithalata bağlı olmaması hem döviz kazandırması gibi artılarla turizmin önünün açık olduğunu ifade ediyor. Dildar, kredilerinin sektörel dağılımını ise turizm, inşaat, toptan perakende – ticaret, tekstil ve gıda olarak açıklıyor.
Tüketimi kısmak sosyal sıkıntı yaratabilir
Tasarrufu artırma politikalarını da değerlendiren Bekir Dildar, tüketimde iştah azalması beklemediğini söylüyor. “Vatandaş tüketmek istedikçe tüketir” diyen Dildar, yalnız kredi kartında vadeye göre yüzde 200’e çıkan karşılık oranlarından kaynaklı olarak kredi maliyetlerin tüketiciye yansıyacağını bu durumun da kayıtdışılığa neden olabileceğini savunuyor. Dildar, öngörüsünü şu cümlelerle açıklıyor: “Evlendiğimde beyaz eşyamı senetle almıştım. O dönemlere dönüş olabilir. Tüketici de, ara perakendeci de bu soruna çözüm bulur. Ayrıca kart limiti dolunca başka çözüm yolları gelişiyor. Çek senet dışında annesi, babası, eşi veya akrabalar üzerinden borçlanmalar görülebilir. Tüketimi kısma politikalarının orta vadede sosyal sıkıntı yaratabileceğini düşünüyorum. Nitekim var: Kart limitini artıramayan veyahut bir iki taksiti ödememiş kara listeye girmiş tüketiciler, annesinden, babasından, eşinden dostundan yardım istiyor.”
Bankacılığın karlılığı çok yüksek değil
Bankaların karlılığına ilişkin de görüş bildiren Bekir Dildar, konulan sermayeye göre karlılığın makul seviyelerde olduğunu düşünüyor. Dildar şu noktalara dikkat çekiyor: “Yüzde 12 ile yüzde 14 sermaye dönüş getirisi normal. Tutarlar büyük olduğu için öyle görünüyor. Oysa bankaların koyduğu sermaye 100 milyar lira. Bunu kimse konuşmuyor. Dolayısıyla bankalara kısıtlamalar getirirken bunun nihai olarak perakendeciye bireye nasıl yansıyacağının sosyal boyutuyla birlikte hesaplanması gerekiyor.”
Enflasyon ve cari açık nedeniyle tüketimi kısma adına daha makro önlemlerin alınabileceğini aktaran Dildar, ancak orta vadede bir takım negatif sosyal boyut olabileceğinin unutulmamasını istiyor. Tasarrufu artırma olarak yorumlanan bu önlemlerin çok da sürdürülebilir olduğunu düşünmediğini dile getiren Dildar, Türkiye’nin çözümünün katma değerli üretim ve markalaşmadan geçtiğini savunuyor.
Faiz kararları zorladı
Bekir Dildar’ı 3 yılda en fazla zorlayan ise faizlerin iniş ve çıkışı ile FED kararı olmuş. Yatırım planında buna rağmen hiçbir sıkıntı yaşamadıklarının altını çizen Dildar, bu yılı 30 milyon TL yatırımla kapatacaklarını dile getiriyor. FED kararları sonrası bol para döneminin bittiğinin sinyallerinin gelmeye başladığını hatırlatan Dildar, şu bilgileri veriyor: “Yeni dünya düzeni kuruluyor. Bol para dönemi bitiyor. Dünya bankacılık sektörü yurtdışından ciddi borçlandığı için bu durum bizi etkileyecek. En azından para arzında bir daralma olmaz ise sendikasyon ve sermaye benzeri kredilerde maliyetler artacaktır. Günün sonunda yine tüketiciye yansıyacak. Tüzel müşterilerin yurtdışından borçluluk oranı 250 milyar doların üzerinde. Bankalar zaten açık pozisyonlu.”
Herkes müşterinin peşinde
Fibabanka’ın en büyük iddiası turizm sektöründe. Sanayi yoğun bölgelerde açılan şubelerle de imalatçı KOBİ’lerin yanında olmaya devam edilecek. Küçük bir banka olarak müşteriyi kazanmanın iğne ile kuyu kazmaya benzediğini ifade eden Dildar, “Bankacılıkta rekabetin her noktasında varız. 3 yıl geçti. Artık yeni değiliz. 50 bin müşteriye hizmet eden ve web sayfası yenilenen bir bankayız. Ama konut, taşıt kredisinde aktif değilim. Hizmet verdiğimiz sektörler halen daha dar ama büyümek istiyoruz. Bunun için Fibabanka özel strateji kullanıyoruz” diye konuşuyor.
Fibabanka’nın kullandığı strateji ise esnekliğe dayanıyor. Dildar, yöntemlerini şöyle detaylandırıyor: “3 yıldan fazla ömrü olan ve son 1 yılda kara listeye düşmemiş, yani sıkıntı yaşamayan işletmelere kapımız açık. Esnaf bir aileden geliyor. Bir dönem sıkıntı yaşanmış olabilir ama bu, kötü işletme olduğun anlamına gelmez. Biz buna sıcak bakıyoruz. Bizim en büyük avantajımız ise süratli ve esnek olmamız. Niyet ve proje önemlidir. Turizmde bu kadar hızlı büyümemizin nedeni budur. Ayrıca banka olarak müşteri için ulaşılabilirim. Birkaç yüz şube olsam da ulaşılabilir olacağım.”
Fibabanka’nın takipteki kredi oranı ise yüzde 1.10.