Yurtdışında şubeleşme hedefi
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu, Türkiye’nin ilk borsa ve teknoloji muhabiri Mustafa Kutlay; Anka, Dünya, Sabah, Cumhuriyet ve Hürriyet gibi çeşitli kuruluşlarda 23 yıl gazetecilik yaptı. 17 yıl boyunca Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdür Yardımcılığı görevinin ardından, Turkcell’de 2009-2013 yılları arasında Medya İlişkileri Müdürü olarak çalışan Kutlay, sektördeki deneyimlerini desiBel Ajans çatısına taşıyor. Kutlay, desiBel Ajans’ın Türkiye’deki her ajanstan farklı bir noktada ve farklı bir hizmet anlayışında olması gerektiğini dile getiriyor: “Türkiye’nin ilk 3 büyük ajansından biri olduğumuzu tahmin ediyoruz. Büyümekten ziyade istikrarlı, sürdürülebilir bir şekilde, farklı ve iyi hizmet üretiyor olmak bizim için önemli. Sadece Türkiye’de değil, yakın çevrede ve bölge ülkelerinde de desiBel Ajans markasıyla hizmet veriyor olmak hedefimizdir. Türkiye’deki bir ajansın da yurtdışında şubeleşmesi mümkün. Önümüzdeki yıldan itibaren yurtdışında şubeleşmeyi planlıyoruz, Avrupa’dan başlayacağız, görüşmelere başladık, bizim buradaki hizmet kalitesi ve yaklaşımını direkt orada da verebileceğimiz bir yaklaşımı düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde otomotiv sektörüne de hizmet vermek istiyoruz. Otomotiv sektörü teknoloji sektörüne paralel çok hızlı gelişiyor, bu da sektörde çok anlatabilecek var demektir. Halkla ilişkiler ve haber anlamında bir sürü yenilik çıkıyor. Bu nedenle teknolojiyle parelel büyüyen, gelişen sektörlerden otomotivi hedefliyoruz.”
Ses şiddetinin uluslararası ölçü birimi olan desiBel (dB) kavramını iletişime taşıma iddiasında olan desiBel Ajans için sesin şiddeti iletişimde en temel parametre. Mustafa Kutlay, anlatıyor: “Yüksek ses gürültü oluştururken düşük ses ise cılızdır ve duyulmaz. Yanlış zamanda ortaya çıkan ses ise ne kadar güzel olursa olsun rahatsız edebilir. desiBel, doğru ve etkili iletişim için ses şiddetinin de doğru düzeyde, ortama uygun ve duyulabilir olması gerektiğini savunuyor.”
İçerik odaklı hizmet
İletişimde kurum ve medyanın ihtiyaçlarının doğru anlaşılması gerektiğine inandıklarını vurgulayan Kutlay, kurumlara ve medyaya çağa uygun, yaratıcı ve her iki tarafın ihtiyaçlarını doğru anlayan bir yaklaşımla hizmet verme ilkesini benimsediklerini belirtiyor. Kutlay, desiBel Ajans’ın medya, kurum ve ajans deneyimi yüksek, kaliteli ekibi, yaratıcı ve tutkulu yaklaşımıyla çağa uygun, hızlı, sonuç odaklı, herbir paydaşına özel hizmet verdiğini kaydediyor. Kutlay, “Hikayenizi yaratıcı bir yaklaşımla kamuoyuyla paylaşmayı amaçlayan desiBel Ajans, içerik odaklı anlayışı ve sonuç alma hedefli stratejik yaklaşımıyla kurumların değerini artırmayı hedefler” diyor.
Mustafa Kutlay, marka olarak desiBel Ajans’ın gelişmesine katkı sağlayacak şirketlerle çalışmayı tercih ettiklerini vurguluyor: “Tek kriterimiz para değil, şirketin ölçeğinden çok çalıştığımız şirketin ajans olarak bizim de gelişmemize katkı sağlamasıyla ilgileniyoruz. Şirketin bizim gözümüzdeki büyüklükleri iletişime nasıl baktıkları ve verdikleri değerle de ilişkilidir. Biz iletişimi bir markanın marka değerini arttırmak ve korumak için çalışıyoruz, aynısı bizim ajans markamız için de geçerlidir. Çalıştığımız marka tabii ki dürüst olmalı, doğruyu söylemeli, en az bizim kadar dürüst, topluma karşı sorumlu, ürettiği ürünün kalitesinden şüphe etmeyeceğimiz markalar olması önemli. Çalışırken kendimizi iyi hissetmeliyiz. 56 kişilik bir ajansız, yeni bir markayla çalışmaya başladığımız zaman ekibimizi de büyütüyoruz. Müşterimizin fikrini değiştirebileceğimize inanmamız, ona doğruyu anlatabileceğimize, birbirimizi ikna edebileceğimize inanmamız da bizim için önemli. En beğenilen marka olmayı tercih eden markalarla çalışmayı istiyoruz.”
Halkla illişkiler efekti
İletişim çalışmalarının bir bütün olduğunu; reklam, tanıtım etkinlikleri ve halkla ilişkilerin birbirini besliyor olması gerektiğinin altını çizen Kutlay, bir marka için halkla ilişkiler çalışmalarının inandırıcılığının önemine de dikkat çekiyor: “Her işimize halkla ilişkiler olarak bakıyoruz, bir reklamı tasarlarken bir etkinlik düzenlerken dahi halkla ilişkiler efekti olup olmadığına bakıyoruz. Yeni dünyada ‘event.com’ (iletişim değeri olan etkinlik) kavramı öne çıkıyor. Markanın bir tek sesinin çıkması lazım. Bu sesi üreten ajanslar farklı dahi olsa belli düzeyde birlikte hareket etmeliler. Bizim tercihimiz burada lokomotif rolünü bizim üstlenmemiz. Bir markanın ihtiyaçlarını en iyi kimin karşıladığına bakılmalı.”
Konkurlara katılmayı çok tercih etmediklerini belirten Kutlay, ajansların bilgi ve deneyimlerinin korunduğu referans sistemini tercih ettiklerini aktarıyor: “18 markaya halkla ilişkiler, 100’e yakın markaya ise etkinlik ve kreatif hizmetleri sunuyoruz. 1 yıllık sözleşmelerle halkla ilişkiler hizmeti veriyoruz. Çalıştığımız markalar 4-5 yıl sonra değişmeli, ajanslar müşterilerini değiştirmeli, yoksa algı körlüğü başlar ve dışgöz olmanın getirdiği fırsatları kaçırırsınız. Özellikle iletişim ihtiyacının yoğun olduğu, teknoloji, iletişim teknolojileri, hızlı tüketim markaları ve bankacılık sektörüyle ağırlıklı olarak çalışıyoruz. Uzmanlık alanımız iletişim. O nedenle karpuz satanın da otomobil satanın da iletişimini yapabiliriz.”
Marka tanımını; “Marka bir tutku olmalı” diyerek açıklayan Kutlay, bir kampanyanın başarısını markanın beğenilirliliğini ve itibarını artırmak olarak görüyor. Kutlay’a göre dünyada marka değeri en yüksek marka; Coca-Cola.
Amaç, insanlara dokunan işler
Farklarını; “Media Mining. Akıl Fikir Merkezi. Kriz & Fırsat Yönetimi. Medya Koçluğu. Gündemin Önünde Olmak. Tailor Made-Team. Başkanlık Ofisi. Ödül Yönetimi. Deneyim” maddeleriyle özetleyen Kutlay, desiBel Creative ile müşterilerinin pazarlama ve iş hedeflerini öncelikli brief olarak ele alırken amaçlarının sadece “güzel” tasarım ve çalışmalar üretmek değil, ticari başarıya katkıda bulunmak, desiBel Event ekibi için etkili ve yaratıcı bir fikir tasarlamaktan daha önemli amacın ise insanlara “dokunan” işler ortaya çıkarmak ve müşterilerinin iş sonuçlarına katmadeğer sağlamak olduğunu dile getiriyor.
Markanın sesi, tonu, reflekslerini bir ajansın markanın hissettiği kadar vermesinin mümkün olmadığını düşünen Kutlay, sosyal medya çalışmalarının markanın kendisi tarafından yürütülmesi gerektiğine inanıyor: “Sosyal medyayı yönetmek demek İstiklal Caddesi’nde insanların kendi arasında ne konuştuğunu yönetmek demek. Sosyal medyayı yönetemezsiniz ama sosyal medyadaki pozitif görünürlülüğünüzü arttırabilirsiniz.”