Cemil Yaşar tarafından 1969 yılında kurulan ve 1980’den itibaren Abdullah Yaşar tarafından yönetilen Marmara Geri Dönüşüm Endüstri Sanayi (MGD), ilk aşamada sadece metal hurdaların geridönüşümü ile başladığı hizmet yelpazesini; gerekli lisansların alınmasıyla genişleterek sektörün en büyük kuruluşları arasında yerini aldı. Şu anda; demir çelik hurdaları, kıymetli metal hurdalar, tehlikeli torna talaşları, kablo geri dönüşümü, endüstriyel ambalajların geri dönüşümü, plastik geri dönüşüm hizmet veren MGD, aynı zamanda yurtdışına da hizmetlerini veriyor. MGD Genel Müdürü Abdullah Yaşar, Almanya, İtalya gibi ülkelerden metal hurda alarak geri dönüşüm sağladıklarını belirterek, “Türkiye’deki metal üreticilere hammadde sağlamak için yurtdışı alım oranlarını artıracağız” diyor.
Türkiye’nin alanında en büyük 5 kuruluşu arasında yer alan MGD, Türkiye’de ekonomik ömrünü tamamlamış endüstriyel kuruluşları satın alarak sözkonusu fabrikalarda demontajı gerçekleştirip, ekonomiye yeniden kazandırılacak makineleri yurtiçi ve yurtdışına pazarlıyor.
1 milyon dolar yatırım yapılacak
MGD 10 bin 200 metrekare alanda 63 kişi istihdam ediyor. 2012 yılında sektörün büyüyerek yılı kapattığını söyleyen Abdullah Yaşar, 2013 yılında yüzde 15 büyüme sağlayacaklarını öngörüyor. Bu yıl makine parkurunu yenilemek için 1 milyon doların üzerinde yatırım planladıklarını anlatan Yaşar, “Amacımız; sanayicilere kaliteli hizmet vermek, çevreye duyarlı olarak çalışmak, çıkan atıkların çevreye zarar vermeden geri dönüşümünü sağlamak”tır diyor. Mevcut alanın kendilerine yetmediğinin altını çizen Yaşar, TOKİ’nin veya Milli Emlak’ın kiralama yöntemiyle minimum 20-30 bin metrekare alanları uzun vadeli kendilerine tahsis etmesini istiyor. MGD yüzde 35 kapasite ile aylık 4 bin ton metal işleme gerçekleştiriyor. Yaşar, piyasa şartlarının ve mevzuatların kapasiteyi artırmaya engel olduğunu söylüyor. En büyük sıkıntılardan birini tehlikeli atıkların taşınması konusunda yaşadıklarını aktaran Yaşar, şu talebi seslendiriyor: “Tehlikeli atıkların taşınmasında 5-6 kurumdan onay gerekiyor. Oysa işlerin daha sağlıklı yürümesi için bu bürokrasinin yok edilip tek elden yapılması gerekiyor. Tehlikeli atık taşıyan araçların araç takip sistemlerinin bir firmaya bağlı kalınmaması gerekiyor. Diğer araç takip sistemlerinin de yapıya entegre olması gerekiyor.”
Kayıtdışı kuruluşlar çevreye zarar veriyor
Pasgol Arial;">Abdullah Yaşar’a göre Türkiye’de geri dönüşüm bilincinin yeni yeni oluşmaya başlamasına rağmen hızlı bir gelişim süreci yaşanıyor. Çevre Bakanlığı da geri dönüşüm alanında hizmet veren firmaları lisanslandırarak kayıt altına alıyor. Ancak yine de çabalar yeterli değil. Zira Yaşar’a göre sektörün en önemli sıkıntısı mevzuatın uygulanması. Yaşar, bu tür lisans verilecek tesislerin asgari kriterleri tutturmasının zorunlu olmasını ve işletmelerin bu kriterlere göre değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Uygulamada özellikle denetim elemanlarının yetersizliğinden dolayı sıkıntı yaşandığını aktaran Yaşar, sektörde çok sayıda kayıtdışı firmanın olduğunu hatırlatarak şöyle diyor: “Çevre Bakanlığı ise kayıtdışı firmalar yerine lisans verdiği işletmeleri yakından inceliyor. Oysa kayıtdışını kayıt içine alma çalışması Türkiye geri dönüşüm sektöründen ziyade çevrenin korunması açısından faydalı olacaktır. Çünkü kayıtdışı firmalar denetlenmediği için topladıkları atıkları çevreye kontrolsüz bir şekilde bırakıyor.
Sektör desteklenmeli
Abdullah Yaşar’a göre sektör mali olarak teşvik kapsamına alınmalı ve desteklenmelidir. Ayrıca endüstrinin ağırlıklı Marmara Bölgesi’ne yoğunlaştığı gözönüne alınarak sözkonusu Kocaeli ve İstanbul’daki OSB’lerin geri dönüşüm ihtiyacını karşılamak için uygun bir alanda ‘Geri Dönüşümcüler İhtisas OSB’nin kurulması gerekiyor. Şu anda OSB’lerde geri dönüşümcülerin faaliyet yürütmesine izin verilmediğini hatırlatan Yaşar, şu bilgileri veriyor: “Bu konuda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile irtibata geçip sektör kuruluşlarının da katkısıyla sektörümüzde ‘ISLAH OSB’ler kurulmalıdır. Geri dönüşüm firmalarının bölgeler ve şehirler bazında ihtisas kümelenmeleri sağlanmalıdır. Eğer bu kümelenmeler belli bölgelere sağlanırsa atıkların kontrolü sağlanmış olur. Sıkıntımız bunlarla da sınırlı değil: yerel yönetimler sanayi bölgelerinin 5 binlik planlarında belirtilmesine rağmen binlik planlarının uygulanmasını 18 yıldır tamamlamıyor. Uygulamanın sürüncemede bırakılmasından dolayı düzenli işyerleri kuramadık. Bu tür aksaklıkların acilen giderilmesini bekliyor, düzenli endüstriyel tarzda işletmeler kurmak istiyoruz.”