Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu: Tersine kürek çekilmez - Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ile, Türkiye ekonomisinin genel seyrinin çürük ve güçlü yanlarının neler olduğunu ve izlenmesi en uygun rotanın ne olabileceğini konuştuk.
Merkez Bankası’nın izlediği düşük enflasyon ve düşük faiz politikasıyla Türkiye ekonomisinin daha iyi bir performans sergileyeceğine inandığını ifade eden Erhan Aslanoğlu AB’nin yaşadığı kriz sürecini de Türkiye’nin ‘fırsat’ olarak değerlendirmesinin mümkün olduğuna işaret ediyor. Aslanoğlu bu fırsatı, mikro ve makro yapısal reformlara ve KALKINMAYA odaklanmak için doğan imkan olarak değerlendiriyor.
Türkiye ekonomisinin 2013 ve 2014 yılı içinbüyüme öngörünüz nedir?
E. Aslanoğlu: Türkiye, 2013 yılında 2012 yılına göre biraz daha büyüyecektir. Rakamsal olarak da yüzde 4-5 aralığında bir büyüme öngörüyoruz. Dünya konjonktüründe de iyiye giden bir gelişme olursa yukarıyı zorlama olacaktır. Yine de para ve maliye politikalarında tedbirli olunması gerekiyor.
Para politikalarında bir miktar gevşemeolabilir mi veya olmalı mı?
E. Aslanoğlu: Yetersiz tasarruf oranı ve yüksek cari açık nedeniyle yukarı doğru büyüme para ve maliye politikalarıyla engellenecektir. Çünkü şu anda yaşanacak bir hızlı büyüme dengeleri bozacaktır. 2011 yılından sonra ekonomi yönetimi düşük büyüme ile cari açığı azaltma politikalarına yoğunlaştı. Ancak 2013’te olmasa da 2014’te seçimler nedeniyle para ve maliye politikaları bir miktar daha büyümeye izin verebilir. Yani esnek davranılabilir.
Büyüme ihracatla mı, iç taleple mi olacaktır?
E. Aslanoğlu: Geçen yıl büyümede iç talebin rolü sıfırdı. Bu sene iç talebin büyümeye katkısı 1.5 dolayında olacaktır. Diğer büyüme ise ihracattan sağlanacaktır. Dış talep ve konjonktür geçen yıldaki katkısını aşağı yukarı bu yıl da sağlayacaktır.
Merkez Bankası’nın izlediği politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
E. Aslanoğlu: Merkez Bankası’nın (MB) politikalarını belirleyen başta başkanı olmak üzere konusuna çok hakim kişiler. Literatürü çok iyi takip ediyorlar. MB olayın teorik çerçevesini çok iyi çizebiliyor. MB’nin iyi bir performans gösterdiğini düşünüyorum. Tabi yeni bir takım çalışmalar riskleri de beraberinde getiriyor. Ancak işin özünde, Türkiye ekonomisini iyi okuyup, elindeki parametrelerle politika çiziyorlar. Şu ana kadar gördüğüm ekonomiyi yavaşlatmada MB’nin politikalarının başarılı olduğudur.
Ekonomi küçülürken başarılı olan MB,ekonomi büyürken de başarılı olabilir mi?
E. Aslanoğlu: Benim de bu konuda şüphelerim var. Ve ekonomi büyürken MB’nin daha inovatif olması gerekecek. Aynı politika ile mümkün olmaz. Büyürken koridor politikasını kapatacak politikalara ihtiyaç var. Böylece de belirsizlik ortadan kalkacaktır.
Merkez Bankası politikalarını yürütmedene kadar özerk?
E. Aslanoğlu: Merkez Bankası, soyut bir kavram değil. İşin içinde insan unsuru, siyaset, konjonktür unsuru var. Mutlaka etkileniyordur. Ancak MB’nin olabilecek çerçevede özerkliğini korumaya çalıştığını düşünüyorum. Bu etkilenme de MB’ye özgü değildir. Amerika’da Avrupa’da, Japonya’da merkez bankalarının etkilendiğini görüyoruz. Türkiye’de etkilenmediğini söylemek gerçekçi olmaz.
Peki Türkiye için bu yumuşak iniş şart mıydı?
E. Aslanoğlu: Kesinlikle şarttı. Belki yumuşak inişe geçmeseydik bir kez daha yüzde 8 büyüyecek, sonraki yıl ise yüzde 5 küçülecektik. Çünkü dünyanın en büyük cari açığını veren ülkesinin böyle büyüme lüksü olmaz. Daha doğrusu bu yapı bu hızı kaldırmaz. Geldiğimiz nokta da başarıya ulaştığımız anlamına gelmez. Çünkü Türkiye halen daha tasarruf açığı olan ve cari açığı yüksek bir ülke. 2011’de seçimler olmasaydı küçülme politikaları daha erken devreye alınırdı. Yani küçülmede geç bile kalındı. Küresel konjonktür ters gitmediği için çok büyük sorun olmadan atlattık.
Türkiye ekonomisinin temel sıkıntıları nedir?
E. Aslanoğlu: Temel sorunlar yapısal reformlardadır. İlk aşamada mikro olanlara öncelik verilmeli. Sıralarsak; tasarruf oranının artırılması gerekir. Ancak bu sadece bireysel emeklilik sistemi gibi yapılarla mümkün değil. Ülkenin genel düzeninde, işleyişinde tasarruf artırılmalı. Kayıtdışılığın üzerine gidilmeli. Örneğin vergi reformu yapılmalı. Enerji piyasasına ilişkin yeni düzenlemeler hayata geçirilmeli. Mevcut kaynaklar büyüme gücümüzü desteklemiyor. Enerji piyasasını regüle eden bir yapıya ulaşmalıyız. Türkiye’nin acil bir tarım reformunu hayata geçirmesi gerekiyor. Sosyal güvenlik sistemi yeniden ele alınmalı. Uzun vadede eğitim sistemimizde sorun var. Çünkü büyümek isteyen bir ülkenin Ar-Ge’ye, inovasyona ihtiyacı vardır. Bu da ancak iyi yetişmiş nesillerle mümkün olur.
Bu sorunlara çözüm aranıyor mu?
E. Aslanoğlu: Aslında bir hareket var ama yeterli değil. Bu dönemi iyi kullanmak gerekiyor. Avrupa’nın bu kriz dönemi fırsat olmalı. Çünkü biz fonları, Avrupa kötü diye, çekiyoruz. Bu süre içerisinde 2023 hedefi ortaya konulması önemli bir duruş. Hedeflere ulaşılmasa da önemli. Bu hedeflere ulaşmak için ise ekonomi ile sınırlı olmamalıyız. Sorunların çözümü kalkınmadan geçer. Kalkınmaya gidecek araçlar yeterli kullanılıyor mu, o tartışılır. Bugünkü rakamlarla topyekun kalkınmayı sağlayamayız. Ayrıca Türkiye’nin ekonomi dışında da hedefleri olmalı.
AVRUPA’DA TOPARLANMABELİRTİSİ YOK
Avrupa’yı nasıl görüyorsunuz?
E. Aslanoğlu: Avrupa’da yaşanan; finans, ekonomi ve sosyal krizdir. Şu anda sadece finansal kriz yatıştırılmış durumda. Bunu da Avrupa Merkez Bankası, alacak garantisi vererek faizlerin yükselmesini engellemekle sağladı. Ama bu da kalıcı olacak mı olmayacak mı şüpheli. Ekonomik kriz ise olanca hızıyla devam ediyor. Hatta artıyor. Ekonomik krizden kastım ise resesyondur. Zira resesyon durgunluk demektir. İşsizlik, göçmenlere karşı bozulan davranışlar, umulmadık siyasi parti liderlerinin oy patlaması yapmasıdır. Avrupa, bu resesyonu Almanya’nın baskısıyla sıkı politikalar ile çözmeye çalışıyor. Ancak yeterli olmayabilir ve Avro’dan çıkmak dahil birçok gelişme olabilir. Kontrolsüz Avro’dan çıkmalar ve temerrüte düşmeler olabilir. Avrupa’nın riskli bir yolda olduğunu düşünüyorum. Ayrıca hiç toparlanma belirtisi yok.
AKP TERSİNE KÜREK ÇEKMEDİ
Ak Parti’nin ekonomi yönetimini nasıl buluyorsunuz?
E. Aslanoğlu: Ak Parti’nin en iyi karnelerinden birini ekonomi oluşturuyor. Çünkü son 10 yılda düşük enflasyon, düşük faiz politikası benimsendi. Düşük enflasyon yatırım ve üretim anlamına geliyor. Aslında düşük enflasyon sürecine giden yol global bir değişimden geldi. Çin ve Hindistan’ın 10- 12 yıl önce Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmasıyla dünyaya ucuz mal alternatif ürün satılmaya başlandı. Türkiye’ye de öylesine ucuz ve alternatif ürünler gelmeye başladı ki; fiyatlar düştü. Türk üreticiler de yabancı ürünlerle baş etmek için fiyatlarını artırmadı, ucuz mal üretmeye başladı, rekabeti öğrendi, verimliliği artırmaya odaklandı, maliyeti düşürmeye başladı. Karlılık oranı da düşmüş oldu. Ak Parti de bu değişimi iyi gördü ve tersine kürek çekmedi.
Şunu da söylemeliyim; Çin, Hindistan bitse dahi Afrika’dan ucuz mal dünyaya yayılacaktır. Dolayısıyla gelecekte enflasyona baskı devam edecektir.
Bunlar da ilginizi çekebilir