KobiEfor İmtiyaz Sahibi Dr. Nurdan Sönmez, yeni projelerini açıkladı ve “Daha çok projelerim de olacak” dedi
KobiEfor İmtiyaz Sahibi Dr. Nurdan Sönmez, yeni projelerini açıkladı ve “Daha çok projelerim de olacak” dedi
İçeriği Görüntüle

Burada stratejik hareket noktası ise; “Enerjide ve Üretimde Sürdürülebilirlik.” Enerjide ve üretimde sürdürülebilirlik; sürdürülebilir kalkınma için ekonomik büyüme, çevresel koruma ve toplumsal faydayı bütünleştiren bir yol haritası sunuyor.
Derinleşen iklim ve ekonomi krizleri, savaşlar, bölgesel çatışmalar; üretim, tüketim, ticaret gibi insanların yaşamlarının devam etmesini sağlayan ekonomik faaliyetlerin durma noktasına gelmesi ve küresel resesyon tehdidiyle karşı karşıya kalan Dünya ve Türkiye için günümüzde kalkınma ve dönüşümde en önemli kavram; “sürdürülebilirlik.” Uzmanlar, ekonomik krizle, resesyon ve iklim değişikliğiyle mücadelede yeşil dönüşüm ve dijital dönüşümle birlikte fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçerek sıfır karbon hedefine doğru hızlı adımlar atmanın; Endüstri 4.0’a ilerlerken Toplum 5.0 kavramını da gözardı etmeden hareket etmenin öneminin altını çiziyor. Bütün bu krizlerden çıkmanın, küresel resesyon tehlikesini atlatmanın, riskleri ve tehditleri fırsata çevirmenin yol haritasında stratejik hareket noktası; “Enerjide ve Üretimde Sürdürülebilirlik.”

‘Sürdürülebilirlik’ nedir?
‘Sürdürülebilirlik’ kavramının birçok farklı tanımı var. “Daimi olma yeteneği” veya “Hayatın belli bir yaşam döngüsü içinde devam etmesi” diye özetlenen Sürdürülebilirlik; “Kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu; insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması” diye de tanımlanıyor. “Başka canlıların yaşamlarını bugün ve gelecekte tehlikeye sokmadan üretim yapmak” veya “Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılamak” olarak da tanımlanan “Sürdürülebilirlik”, uluslararası ve ulusal hukuk, kentsel planlama ve ulaşım, tedarik zinciri yönetimi, yerel ve bireysel yaşam tarzı ve etik tüketim konularını da ilgilendiren sosyal bir mücadele.
Uzmanlar, daha sürdürülebilir yaşamanın yollarının; yaşam koşullarını yeniden düzenlemek (eko-köyler, eko-belediyeler, akıllı ve sürdürülebilir şehirler), ekonomik sektörleri veya iş uygulamalarını yeniden değerlendirmek (permakültür, yeşil binalar, sürdürülebilir tarım), yeni teknolojiler geliştirmek için bilimi kullanmak (yeşil teknolojiler, yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir füzyon ve füzyon gücü) veya sistemleri esnek ve geri dönüşümlü tasarlamak ve doğal kaynakları koruyan bireysel yaşam tarzlarını ayarlamak, döngüsel ekonomiye geçiş gibi birçok şekil alabileceğini ifade ediyor.
Sürdürülebilirlik ile nihai hedef; insan-ekosistem dengesinin (homoestaz) sağlanması. ‘Sürdürülebilir kalkınma’ ise sürdürülebilirliğin son noktasına götüren bütünsel yaklaşım ve zamansal süreçleri ifade ediyor. Sürdürülebilirliğin önündeki engeller ise çok ve çeşitli; çevresel bozulma, iklim değişikliği, aşırı tüketim, nüfus artışı, göçler, savaşlar, bölgesel çatışmalar, toplumların kapalı bir sistemde sınırsız ekonomik büyüme peşinde olması…. Sürdürülebilirlik, “Şimdi ve gelecekte; tüm türler için arzu edilen bir gezegeni sağlamak için; ekolojik esneklik, ekonomik refah, siyasi adalet ve kültürel canlılık arasındaki dengeyi koruyan ve olumsuz etkiyi en aza indiren sorumlu ve proaktif karar verme; yenilikçilik ve adil değer paylaşımı” demek aynı zamanda.

Sürdürülebilirlik kavramı ne zaman ortaya çıktı?
Uzmanlar, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde çalışan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun (Dünya Ekonomik Kalkınma Komisyonu-WCED) 1987’de yayınladığı ‘Ortak Geleceğimiz-Our Common Future’ adlı raporuyla (Brundtland Raporu) kamuoyunun küresel anlamda ‘sürdürülebilirlik’ kavramıyla tanıştığını aktarıyor. Brundtland Raporu, sürdürülebilirlik kavramını; “İnsanlık, doğanın gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir” diye tanımlıyor.
1992’de Rio de Janerio’da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda (Rio Konferansı), Gündem 21, Rio Bildirisi ve Orman İlkeleri kabul edildi, ayrıca BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ile BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi imzaya açıldı. Konferansta alınan kararlar doğrultusunda hazırlanan BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 1994’te imzaya açıldı. Kalkınma için evrensel çerçeve çizen BM Binyıl Zirvesi’nde hükümetler tarafından 2000’de kabul edilen Binyıl Bildirisi ve Binyıl Kalkınma Hedefleri, 2015’i hedefledi. Eylül 2002’de Johannesburg’da ‘Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’ gerçekleştirildi, 2012’de BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı (Rio+20) düzenlendi ve sonucunda ‘İstediğimiz Gelecek’ isimli kalkınma için yol haritası niteliğindeki sonuç belgesi kabul edildi. BM’nin 2000’deki Milenyum Zirvesi’nde kabul ettiği Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin devamı niteliğinde 2015’te New York’ta, Türkiye’nin dahil olduğu 193 ülkenin oybirliğiyle 17 hedef ve 169 alt hedefle Gündem 2030: BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) kabul edildi. Bu 17 amaç çerçevesinde AB Komisyonu tarafından 2019’da Yeşil Mutabakat yayımlandı, Türkiye’de 2021’de Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı açıkladı, Paris İklim Anlaşması’nı onayladı ve 2053 yılına kadar karbon emisyonlarını sıfırlama sözü verdi.
Sürdürülebilirlikte öne çıkanlar: Sürdürülebilirlik kavramı sadece doğa için değil pek çok farklı alanda da kullanılıyor. Türkiye’de artık hemen her sektörde sürdürülebilirlik kavramı yerleşmiş durumda. Şirketlerin sürdürülebilirlik endeksi ve sürdürülebilirlik raporları oluşturarak gündemlerine aldığı kavram; ‘döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik’, ‘sürdürülebilir kalkınma’, ‘sürdürülebilir kalkınmada iş dünyası ve sanayi’, ‘sürdürülebilir kalkınmada bilgi ve iletişim’, ‘sürdürülebilir kalkınma ve yeşil büyüme’, ‘biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kalkınma’, ‘biyoekonomi ve biyoçeşitlilik’, ‘iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma’, ‘yönetişim ve sürdürülebilir kalkınma’, ‘paylaşım ekonomisi’, ‘yeşil dönüşüm finansmanı’, ‘yeşil kümelenmeler’, ‘endüstriyel simbiyoz’, ‘enerji verimliliği’, kaynak verimliliği’, ‘temiz üretim teknolojileri’ ‘atık yönetimi’, ‘geridönüşüm’, ‘sürdürülebilir tedarik zinciri’; ‘yeşil tedarik zinciri ve yeşil lojistik’, ‘tersine tedarik zinciri ve tersine lojistik’, “enerjide ve üretimde sürdürülebilirlik” gibi birçok farklı boyutuyla karşımıza çıkıyor. Özel sürdürülebilirlik türleri; sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir mimari veya ekolojik ekonomiyi de içeriyor.

Sürdürülebilirlikte gelişme boyutları: Ekonomi, Çevre, Sosyal ve Kültür
Sürdürülebilirlik, birbiriyle içiçe geçmiş 3 temel etki alanıyla tanımlanıyor: Ekonomik, Çevresel, Sosyal. 2005 Dünya Sosyal Gelişme Zirvesi ekonomik gelişim, sosyal gelişim ve çevre koruma gibi sürdürülebilir kalkınma hedeflerini belirledi. Sürdürülebilirliğin üç boyutunun, birbirine bağımlı ve uzun vadede hiçbirinin diğerleri olmadan var olamayacağı vurgulanıyor. Bazı uzmanlar ‘gelecek nesiller’i de bir boyut olarak öngörüyor. Sürdürülebilir gelişmenin alt etki alanları; kültürel, teknolojik ve politik kabul ediliyor. BM Binyıl Beyanı, ekonomik kalkınma, sosyal gelişme ve çevre koruma dahil olmak üzere sürdürülebilir gelişmeyle ilgili ilkeleri ve anlaşmaları tanımlarken 3 boyut kullanmaya devam etti: ekonomi, çevre ve sosyal sürdürülebilirlik. Son yıllardaki tartışmalarla Sürdürülebilirlik Halkaları yaklaşımı; ekonomik, ekolojik, politik ve kültürel sürdürülebilirlik olarak 4 birbirinden ayrı boyut belirledi. Bu yaklaşım, BM, UNESCO ve Gündem 21 ve özellikle de ‘kültür’ü 4. sürdürülebilir gelişme boyutu olarak belirten ‘Kültür İçin Gündem 21’le uyum içinde. Bu model, günümüzde BM Şehirler Programı ve Metropolis gibi kurumlar tarafından kullanılıyor. Başka bir model, insanların tüm ihtiyaçlarını ve özlemlerini 7 değişkenle sağlamaya çalıştıklarını gösteriyor: ekonomi, toplum, meslek grupları, hükümet, çevre, kültür ve fizyoloji. Uzmanlar, “İnsan sürdürülebilirliği 7 boyutun tümünde sürdürülebilirliğe ulaşarak sağlanabilir” diyor.

Enerjide Sürdürülebilirlik
Modern ekonomilerin can damarı olarak nitelenen enerjinin sürdürülebilir olması hayati önemde. Fosil yakıt temelli enerji üretimi, iklim değişikliğinin başlıca sebebi olan sera gazı emisyonlarını artırıyor ve gezegenin ekolojik dengesini tehdit ediyor. Bu nedenle enerjide sürdürülebilirlik, sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda ekonomik rekabet gücünün ve toplumsal refahın anahtarı olarak görülüyor ve iklim krizine karşı verilen küresel mücadelenin merkezinde yer alıyor. Enerji sektörü, hem en yüksek sera gazı emisyonlarının kaynağı hem de aynı zamanda en büyük dönüşüm fırsatını barındıran alan. Fosil yakıtlara dayalı geleneksel enerji yapısı artık hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülemez hale gelirken; yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek bir tercihten ziyade zorunluluk.

Rakamlarla enerjide sürdürülebilirlik
Dünyada iklim değişikliğiyle mücadele ve karbon emisyonlarının azaltılmasında temiz enerjiye yönelimin hızla yükseldiğini rakamlar bize gösteriyor. Küresel yenilenebilir enerji kurulu kapasitesi 5 yılda %58.1 artışla 4 bin 448 gigavata ulaştı.
- Kapasite ve üretim hızla yeşile dönüyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ‘Yenilenebilir Enerji Kapasite İstatistikleri 2025’ Raporu’na göre; 2024 sonunda dünyanın yenilenebilir kurulu gücü 4.448 GW’a ulaştı; bunun %157.6 artışla 1.865 GW’ı güneş (güneş enerji santralleri-GES), %54.4 artışla 1.133 GW’ı rüzgar (rüzgar enerji santralleri-RES). Biyokütle (biyokütle santralleri) %15.3 artışla 151 GW’a, jeotermal (jeotermal enerji santralleri-JES) %7 artışla 15 GW’a, hidroelektrik (hidroelektrik santralleri-HES) kapasitesi ise 5 yılda %6 artarak 1.283 GW’a ulaştı. Uzmanlar yenilenebilir enerji ve nükleer dahil olmak üzere temiz enerji kaynaklarının küresel elektrik tüketiminin %40.9’unu karşılayarak küresel elektrik üretiminde yeni bir dönüm noktasına ulaşıldığını işaret ediyor.
- “2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi” ile kararlı bir yol haritasına sahip Türkiye, 2035’e kadar güneş ve rüzgar enerjisinin kurulu gücünü 4 kat artırarak 120 bin megavata yükseltmeyi planlıyor. IRENA Yenilenebilir Enerji Kapasitesi İstatistikleri 2025 Raporu’na göre 2020-2024 döneminde yenilenebilir enerji kurulu gücünü %40.8 yükselten Türkiye, dünyada temiz enerji kapasitesinde ciddi artış gösteren ülkeler arasında yer alıyor. Söz konusu dönemde, Türkiye’de GES kurulu gücü %198.2, RES kurulu gücü %46.8 ve biyokütle santrallerinin kapasitesi %82.8, JES kapasitesi %7.5, HES kapasitesi %4.5 arttı. Geçen yıl Türkiye’de yenilenebilir enerjinin elektrik kapasitesi içindeki payı ise %59.3 ile dünya ortalaması olan %46.4’ün çok üzerinde yer aldı.
- AB’de elektrik karışımı dönüştü. Uzmanlara göre; 2024’te AB elektrik üretiminin %46.9’u yenilenebilir kaynaklardan geldi; pek çok ülkede rüzgâr ve güneş başı çekiyor.
- Maliyet rekabetçiliği netleşti. Lazard’ın 2025 LCOE+ Raporu, olumsuz koşullara ve makroekonomik zorluklara rağmen; yeni kurulumlarda yenilenebilirlerin sübvansiyonsuz (vergi sübvansiyonu olmadan) dahi en düşük maliyetli seçenek olduğunu gösteriyor.
- Depolama ucuzluyor. Li-iyon (lityum iyon) batarya paket fiyatları 2024’te ortalama 115 USD/kWh seviyesine geriledi; entegrasyon ve esneklik yatırımlarını hızlandırıyor.
- Güneşin yükselişi: AB, 2024’te ilk kez güneşten kömürden fazlasını üretti; sistemin gündüz saatlerindeki karışımı belirgin biçimde değişti.

Stratejik çerçeve: Sadece “yenilenebilir” değil, bütüncül sistem
Enerjide sürdürülebilirlik; enerji verimliliği + elektrifikasyon + yenilenebilir üretim + şebeke esnekliği/depolama + temiz yakıtlar + dijitalleşme sütunlarının birlikte yönetilmesi.
Enerji verimliliği ve talep yönetimi: ISO 50001, enerji etütleri, yük profil analizi, talep kaydırma/zirve tıraşlama (peak shaving). Hızlı geri ödeme: Aydınlatma, motor/sürücü, HVAC optimizasyonu, ısı geri kazanımı.
Elektrifikasyon: Isı pompaları, endüstriyel elektrikli prosesler, e-mobilite. Elektrifikasyon, yenilenebilir kaynaklı elektriğin emisyon faydasını ölçekliyor.
Yenilenebilir üretim (on-site/off-site): Güneş PV: Çatı/saha uygulamaları, düşük O&M; akıllı inverter ile reaktif güç desteği. Rüzgar: Kıyı/karasal; güçlü rüzgar profiline sahip bölgelerde LCOE avantajı. Hidro, biyokütle ve jeotermal: Baz yük/ısı uygulamalarına uygun hibrit çözümler.
Şebeke esnekliği ve depolama: Batarya enerji depolama (BESS) ile pik saat arbitrajı, frekans regülasyonu, acil durum yedeği. Düşen batarya fiyatları iş modellerini güçlendiriyor. Talep esnekliği: Otomasyonla zaman-of-use tarifelerine uyum, prosesleri güneşin tepe saatlerine kaydırma.
Temiz yakıtlar ve ısı: Yeşil hidrojen: Yüksek ısı prosesleri ve kimyada kademeli kullanım; başlangıçta karışım (blend-in). Biyometan/biyogaz: Atık yönetimi ve ısı ihtiyaçlarını birleştiren döngüsel çözümler.
Dijitalleşme: Enerji yönetimi platformları, IoT ölçümleme, yapay zekayla talep tahmini, veri odaklı OPEX düşürme.

İşletmeler için 10 adımlı uygulama planı
1) Baz çizgi
: Tesis bazında enerji dengesi, saatlik tüketim-üretim verisi, emisyon envanteri (GHG Protocol, Scope 1-2-3).
2) Hedefler: Bilim temelli ara ve nihai hedefler (SBTi uyumu), net-zero rotası.
3) Verimlilik portföyü: <2-3 yıl geri ödemeli önlemler için CAPEX tahsisi; performans sözleşmeleri (EPC/ESCO).
4) Yenilenebilir elektrik: On-site PV/BESS fizibilitesi (çatılar, otopark üstü, atıl araziler). Off-site: Uzun vadeli PPA (sanal/fiziksel), I-REC/GO ile kalan tüketimi yeşilleme.
5) Esneklik ve depolama: Pik talebi düşürme, kritik yükler için yedekleme; batarya boyutlandırma kuralı: günlük yük profilinin standart sapmasına ve tarifeye göre optimizasyon.
6) Isı ve proses dönüşümü: Isı pompaları, elektrikli buhar kazanları; egzoz ısısı geri kazanımı.
7) Dijital EMIS: Sayaç kullanma, veri kalitesi, uyarı eşikleri, KPI panoları.
8) Tedarik zinciri: Satın almada “enerji/karbon” kriterleri; lojistikte yakıt verimliliği ve modal kayış.
9) Finansman: Yeşil tahvil/kredi, proje finansmanı, tedarikçi finansmanı; karbon fiyatı senaryolarını NPV analizine dahil etme.
10) Yönetişim ve kültür: Üst yönetim sponsorluğu, prim sistemine enerji-karbon hedefleri entegrasyonu, çalışan programları.

Politika ve piyasa dinamikleri
- AB elektrik dönüşümü
hızlanıyor: 2024’te yenilenebilir payı %46.9; birçok ülkede güneş ve rüzgar, fosil yakıtların kullanımını geriletiyor.
- Maliyet trendi lehte: Yeni güneş/rüzgar projeleri birçok piyasada fosil yeni-kuruluma kıyasla daha ucuz; sistem maliyetleri için esneklik yatırımları kritik.

Riskler nedir ve nasıl yönetilir?
- Şebeke kısıtları & izinler
: Erken bağlantı başvurusu, hibrit (PV+BESS) tasarım, yerinde tüketim önceliği.
- Fiyat oynaklığı: PPA sepeti (tenor, teknoloji, bölge çeşitlendirmesi), spot maruziyeti sınırla.
- Tedarik zinciri: Çoklu tedarikçi, yerel içerik; kritik ekipmanda bakım anlaşmaları.
- Performans riski: Hava kaynağı varyasyonu için P50/P90 modelleme, üretim garantileri.

Ne yapmalı?
Kısa vadede verimlilik + on-site güneş + talep esnekliği en yüksek getiri sağlıyor.
- Orta vadede off-site PPA + depolama ile maliyet ve emisyonlar stabilize edilebiliyor.
- Ölçüm-hedef-finansman üçlüsü kurulduğunda, sürdürülebilir enerji stratejisi rekabet avantajına dönüşüyor.
- Küresel eğilimler (düşen LCOE ve batarya maliyetleri, artan yenilenebilir payı) bu dönüşümü ekonomik olarak da destekliyor.

Yenilenebilir enerji kaynakları; temiz ve sonsuz potansiyel
Enerjide sürdürülebilirliğin merkezinde yenilenebilir enerji kaynakları yer alıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) verilerine göre, 2030’a kadar küresel elektrik talebinin %50’sinin yenilenebilir kaynaklardan karşılanması bekleniyor. Bu dönüşüm, enerji güvenliğini artırırken ülkelerin dışa bağımlılığını da azaltacak. Güneş, rüzgar, hidroelektrik, jeotermal ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynakları, tükenmeyen yapılarıyla hem enerji güvenliğini hem de iklim dostu kalkınmayı destekliyor. IEA verilerine göre; dünyada 2024 itibarıyla kurulu elektrik kapasitesinin yaklaşık yarısı yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor. Özellikle güneş ve rüzgar teknolojilerindeki maliyet düşüşü, bu kaynakların hızla yaygınlaşmasını beraberinde getirdi. Avrupa Birliği’nde (AB) elektrik üretiminin neredeyse yarısı yenilenebilir kaynaklardan karşılanıyor; Türkiye’de ise güneş ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımları son yıllarda ivmeleniyor.

Görünmez kaynak; enerji verimliliği
Enerjide sürdürülebilirliğin yalnızca üretim boyutuyla değil, tüketim tarafıyla da ele alınması gerekiyor. Sürdürülebilir enerji sadece kaynak çeşitliliğini artırmakla sınırlı değil, aynı zamanda mevcut enerjiyi en verimli şekilde kullanmayı kapsıyor. Daha az enerjiyle aynı işi yapabilmek, yani verimlilik, “görünmez enerji kaynağı” olarak nitelendiriliyor. Binalardan sanayi tesislerine, ulaşımdan, tarıma, günlük yaşama kadar her alanda enerji verimliliğini artıracak teknolojiler, hem maliyetleri düşürüyor hem de karbon ayak izini azaltıyor. Bu noktada akıllı şebekeler (smart grids), dijital enerji yönetimi sistemleri ve yapay zeka destekli optimizasyon çözümleri devreye giriyor. Örneğin; akıllı şebekeler enerjinin arz ve talep dengesini anlık takip ederek kayıpları en aza indiriyor.

Depolama ve akıllı şebekeler
Yenilenebilir kaynakların süreksizlik sorunu, enerji depolama çözümleri ve akıllı şebeke teknolojileriyle aşılıyor. Batarya sistemlerindeki maliyet düşüşü, rüzgarın ve güneşin olmadığı saatlerde dahi temiz enerjiyi kullanabilmeyi mümkün hale getiriyor. Akıllı şebekelerse üretim ve tüketim dengesini optimize ederek sistem güvenliğini sağlıyor.

Hidrojen ve yeni teknolojiler
Geleceğin temiz enerji taşıyıcısı olarak görülen yeşil hidrojen, özellikle ağır sanayi ve ulaşımda karbon emisyonlarını sıfırlamak için kritik rol oynayacak. Biyometan, dalga ve gelgit enerjisi gibi yeni nesil teknolojiler de sürdürülebilir enerji portföyünü çeşitlendiren alanlar arasında.

Dünyada ve Türkiye’de karbon nötr hedefler ve politik çerçeve
Paris İklim Anlaşması, Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı ve 2050 için koyduğu net sıfır emisyon hedefi, küresel ölçekte dönüşümü hızlandırdı. Türkiye de 2053 Net Sıfır Karbon hedefini açıkladı ve enerji sektörünü bu dönüşümün merkezine yerleştirdi. Bu hedef doğrultusunda karbon fiyatlandırma mekanizmaları, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve yenilenebilir enerji yatırımları stratejik öneme sahip. Uluslararası finans kuruluşları da giderek artan oranda fosil yakıt projelerine olan desteklerini çekerken, yeşil enerji yatırımlarını önceliklendiriyorlar.

Yatırım ve ekonomik dönüşüm
Yenilenebilir enerji teknolojilerine yapılan yatırımlar, çevresel faydanın yanı sıra yeni istihdam alanları açıyor, yerli üretimi teşvik ediyor ve teknoloji transferini hızlandırıyor. Örneğin; güneş paneli ve rüzgar türbini üretimi, birçok ülkede stratejik sanayi politikalarının odağında. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’na (IRENA) göre, 2022’de yenilenebilir enerji sektöründe 13 milyondan fazla kişi istihdam edildi. Bu sayının 2030’a kadar iki katına çıkması bekleniyor.

Enerji güvenliği ve toplumsal katılım
Sürdürülebilir enerji dönüşümü aynı zamanda enerji güvenliği açısından da kritik önemde. Fosil yakıtlara bağımlı ülkeler, jeopolitik riskler karşısında kırılgan hale gelirken; yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı sistemler bu riski azaltıyor. Ayrıca, enerji kooperatifleri ve mikro-şebeke uygulamaları sayesinde bireylerin ve toplumların enerji üretim süreçlerine aktif katılımı sağlanabiliyor. Bu da sadece çevreye değil, aynı zamanda demokratikleşmeye ve ekonomik kapsayıcılığa da katkı sunuyor.

Dijitalleşme ve geleceğin enerji ekosistemi
Enerji sektöründe dijitalleşme, sürdürülebilirliğin yeni boyutunu şekillendiriyor. IoT tabanlı sensörler, büyük veri analizi, blokzincir uygulamaları ve yapay zeka destekli enerji planlaması, şeffaflığı ve verimliliği artırıyor. Bu teknolojiler, yenilenebilir kaynakların entegrasyonunu kolaylaştırırken geleceğin akıllı şehirlerinin de temelini oluşturuyor.

İş dünyası ve toplumsal dönüşüm
Enerjide sürdürülebilirlik yalnızca devletlerin değil, özel sektörün ve bireylerin de sorumluluk almasını gerektiriyor. Şirketler için bu dönüşüm, rekabet avantajı yaratmanın yanında, yatırımcı ve tüketici nezdinde güvenilirlik sağlıyor. Bireyler açısından ise enerji verimli cihazlar kullanmak, yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektriği tercih etmek, toplumsal farkındalığı artırmak gibi adımlar önem taşıyor.

Enerjide sürdürülebilirlik, geleceğin enerji ekosisteminde liderlik getirecek
Enerjide sürdürülebilirlik, yalnızca çevresel bir gereklilik değil, aynı zamanda ekonomik bir zorunluluk ve toplumsal bir sorumluluk. Çevre dostu bir yaklaşım sunan enerjide sürdürülebilirlik aynı zamanda ekonomik büyümenin, istihdamın, toplumsal refahın ve enerji güvenliğinin teminatı. Bu nedenle ülkeler, şirketler ve bireyler için enerji dönüşümü artık sarsılmaz bir hedefe dönüşmüş durumda. Bu dönüşümde erken adım atan ülkeler ve işletmeler, geleceğin enerji ekosisteminde liderlik rolünü üstlenecek.

Üretimde Sürdürülebilirlik
Üretim sektörü, ekonomik büyümenin temel taşı olmasının yanı sıra çevresel etkileri en yoğun hissedilen alanlardan biri. Fosil yakıt kullanımı, atık yönetimi, hammadde tüketimi ve karbon salımları üretim süreçlerinin sürdürülebilirliğini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle üretimde sürdürülebilirlik, hem çevresel sorumluluk hem de ekonomik rekabet açısından kritik ve stratejik önemde.

Çevre dostu üretim ve döngüsel ekonomi
- Çevre dostu üretim:
Üretim süreçlerinde enerji ve su tasarrufu sağlamak, atık ve emisyonları minimize etmek için temiz üretim teknolojileri kullanılmak ve proses optimizasyonları uygulamakla şekillendiriliyor.
- Döngüsel ekonomi: Hammadde ve ürünlerin yaşam döngüsü boyunca geri dönüşümü, yeniden kullanımı ve yeniden üretimi destekleniyor. Atıklar, değer zincirinin yeni girdisi haline geliyor; malzeme verimliliği ve ekonomik fayda artıyor.

Endüstriyel Simbiyoz
Farklı işletmelerin atık ve yan ürünlerini birbirine kaynak olarak sunmasıyla endüstriyel simbiyoz sağlanıyor. Örneğin; bir fabrika atığı başka bir fabrikanın hammadde ihtiyacını karşılayabiliyor. Bu yaklaşım, kaynak kullanımını optimize ediyor ve karbon ayak izini azaltıyor.

Yeşil ve Dijital Dönüşüm
Yeşil dönüşüm:
Karbon emisyonlarını düşüren, enerji verimliliğini artıran ve çevre dostu üretim tekniklerini benimseyen tüm dönüşüm süreçlerini kapsıyor.
Dijital dönüşüm: IoT sensörleri, veri analitiği, yapay zeka destekli proses optimizasyonları ve akıllı üretim sistemleri (smart manufacturing) ile üretim verimliliği artırılıyor ve sürdürülebilirlik hedefleri ölçülebilir hale geliyor.

Yeşil Tedarik Zinciri ve Lojistik
Hammadde tedariğinden ürün teslimine kadar tüm zincir boyunca çevresel etkiyi azaltıyor.
- Yeşil tedarik zinciri: Tedarikçi seçimi, enerji ve karbon verimliliği kriterlerine göre yapılıyor.
- Yeşil lojistik: Taşıma ve depolama süreçlerinde enerji verimliliği ve karbon ayak izi azaltılıyor.

Akıllı Üretim ve Endüstri 4.0
- Akıllı üretim sistemleri sayesinde makineler ve prosesler gerçek zamanlı izleniyor, enerji ve malzeme kullanımı optimize ediliyor.
- Sensör ve veri tabanlı karar alma mekanizmalarıyla üretim süreçlerinde kayıplar minimize ediliyor.

Şirketler İçin 10 Adımlık Uygulama Planı
1) Durum Analizi:
Tesis bazında enerji ve kaynak tüketimi, karbon emisyonları ve atık miktarının ölçülmesi.
2) Sürdürülebilirlik Hedefleri: Bilim temelli ve net-zero hedeflerine uyumlu kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemek.
3) Verimlilik Yatırımları: Kısa sürede geri dönüş sağlayacak enerji verimliliği önlemlerini hayata geçirmek.
4) Yenilenebilir Enerji Kullanımı: On-site (çatı GES) ve off-site (PPA) projelerle elektrik ihtiyacını temiz kaynaklardan karşılamak.
5) Esnek Üretim ve Depolama: Pik talep azaltımı, üretim süreçlerinin yenilenebilir kaynakların yoğun olduğu saatlere kaydırılması.
6) Isı ve Proses Dönüşümü: Isı pompaları, elektrikli buhar kazanları ve atık ısı geri kazanımı uygulamak.
7) Dijital Enerji ve Üretim Yönetimi (EMIS): Gerçek zamanlı veri toplamak, KPI’ları izlemek, üretim süreçlerini optimize etmek.
8) Sürdürülebilir Tedarik Zinciri: Tedarikçilerin çevresel performansını değerlendirmek ve lojistik süreçlerini yeşilleştirmek.
9) Finansman ve Teşvikler: Yeşil krediler, karbon fiyatlandırması ve yatırım teşviklerini kullanmak.
10) Yönetişim ve Kültür: Üst yönetim sponsorluğu, çalışan farkındalığı ve performans değerlendirme sistemlerinde sürdürülebilirlik kriterlerini entegre etmek.

Riskler ve yönetimi
- Tedarik zinciri kesintileri:
Çoklu tedarikçi stratejisi ve yerli içerik kullanımı.
- Teknoloji riski: Proses değişiklikleri ve yeni teknolojilerin test edilmesi.
- Mevzuat ve politika değişiklikleri: Düzenli takip ve uyum planları.
- Finansal riskler: Yatırım geri dönüş süreleri ve karbon fiyat volatilitesine karşı senaryolar.

Politika ve piyasa dinamikleri
- AB Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’nin karbon nötr hedefleri, üretimde sürdürülebilirlik yatırımlarını hızlandırıyor.
- Karbon fiyatlandırması ve sürdürülebilirlik raporlaması, şirketlerin stratejik kararlarını yönlendiriyor.
- Döngüsel ekonomi ve endüstriyel simbiyoz uygulamaları, hem maliyet avantajı hem de çevresel fayda sağlıyor.

Üretimde sürdürülebilirlik, bütünsel bir yaklaşım
Üretimde sürdürülebilirlik, çevresel sorumluluk, ekonomik verimlilik ve toplumsal faydayı bir araya getiren bütünsel bir yaklaşım. Yeşil ve dijital dönüşüm, akıllı üretim sistemleri, döngüsel ekonomi, endüstriyel simbiyoz ve yeşil tedarik zinciri stratejilerini bütünleştiren şirketler, sağladıkları rekabet avantajının yanı sıra aynı zamanda geleceğin sürdürülebilir sanayi ekosisteminde liderliği üstlenebilir.

“Enerjide ve Üretimde Sürdürülebilirlik” ile yol haritası
Enerjide ve üretimde sürdürülebilirlik, çevresel, ekonomik ve toplumsal faydayı bir arada sağlayan stratejik bir yaklaşımı gerektiriyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu, enerji verimliliği ve temiz üretim teknikleri, karbon emisyonlarını azaltırken maliyetleri düşürüyor. Döngüsel ekonomi ve endüstriyel simbiyoz, üretim süreçlerinde kaynak kullanımını optimize ederek atıkları değer zincirine dönüştürüyor. Akıllı üretim sistemleri ve dijitalleşme, gerçek zamanlı veri ile proses optimizasyonunu mümkün kılıyor. Yeşil tedarik zinciri ve lojistik uygulamaları, hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirliği destekliyor. Enerji depolama ve şebeke esnekliği çözümleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının süreksizlik sorununu azaltıyor. Isı ve proses dönüşümleri ile fosil yakıt kullanımını azaltmak, enerji verimliliğini daha da güçlendiriyor. Yeşil hidrojen, biyogaz ve diğer yeni teknolojiler, endüstriyel süreçlerde karbon nötrlüğe katkı sunuyor.
Finansal araçlar ve teşvikler, yeşil yatırımların önünü açarken, risk yönetimi ve politika takibi şirketlerin sürdürülebilir yol haritasını güvence altına alıyor. İşletmeler için belirlenen ölçüm-hedef-finansman üçgeni, stratejinin etkin uygulanmasını sağlıyor. Toplumsal farkındalık ve çalışan katılımı, sürdürülebilirlik kültürünü güçlendiriyor. Enerji güvenliği ve yerli üretim, hem ekonomik bağımsızlık hem de krizlere karşı dayanıklılık sağlıyor. Ulusal ve uluslararası politikalar, enerji ve üretim dönüşümünü hızlandırıyor. Rekabet avantajı ve yenilikçilik, sürdürülebilir enerji ve üretim stratejilerini benimseyen şirketlerin önünü açıyor. Bu süreçte adil değer paydaşlığı yaklaşımı, tüm paydaşların kazanmasını ve sürdürülebilir büyümenin toplumla paylaşılmasını garanti altına alıyor. Enerjide ve üretimde sürdürülebilirlik; sürdürülebilir kalkınma için ekonomik büyüme, çevresel koruma ve toplumsal faydayı bütünleştiren bir yol haritası sunuyor.

‘Enerjide ve Üretimde Sürdürülebilirlik’te yeni teknolojiler ve trendler
Yenilenebilir Enerjide İleri Teknolojiler:
Yüksek Verimli Perovskit Güneş Hücreleri, Yüzer Güneş Panelleri ile Baraj, Göl ve Denizlerde Enerji Üretimi, Dikey Eksenli Rüzgâr Türbinleri ile Şehir İçi Rüzgar Enerjisi Kullanımı. Yeşil Hidrojen (Fosil Yakıt Yerine Elektroliz ile Yenilenebilir Kaynaklardan Üretilen Temiz Yakıt), Yeşil Hidrojen Üretimi için Elektroliz Teknolojileri. Enerji Depolama Sistemleri (Lityum-İyon Bataryaların Yanı Sıra Akış Pilleri, Hidrojen Depolama ve Termal Enerji Depolama), Batarya Depolama Sistemleri (Lityum-İyon, Katı Hal, Akış Pilleri), Termal Enerji Depolama Çözümleri, Hidrojen Depolama ve Taşımacılığı için Yeni Altyapılar, Akıllı Şebekeler (Smart Grids: Enerji Arz-Talep Dengesini Gerçek Zamanlı Optimize Eden Dijital Şebekeler), Akıllı Şebekeler (Smart Grids) ile Enerji Yönetimi, Mikro Şebekeler (Özellikle Sanayi Bölgeleri Ve Kampüsler İçin Kendi Kendine Yeten Enerji Ağları), Mikro Şebekeler ve Yerel Enerji Üretim Sistemleri, Karbon Yakalama, Kullanım ve Depolama (CCUS: Fosil Yakıt Kaynaklı Emisyonları Minimize Etme Teknolojileri) Teknolojileri, Enerji Verimliliği İçin Yapay Zeka (Tüketim Analizleri, Talep Tahmini, Optimum Kaynak Kullanımı), Enerji Verimliliği İçin Yapay Zeka Destekli Tahminleme ve Optimizasyon. Elektrikli Araç Şarj Altyapıları (Şehirlerde ve Fabrikalarda Yenilenebilir Enerjiyle Entegre Hızlı Şarj İstasyonları), Elektrikli Araç Şarj Altyapılarının Yenilenebilir Kaynaklarla Entegrasyonu.
Akıllı Üretim (Smart Manufacturing: Iot, Sensörler ve Yapay Zeka ile Üretim Süreçlerinin Gerçek Zamanlı Optimizasyonu), Nesnelerin İnterneti (Iot) Sensörleri ile Üretim ve Enerji İzleme, Endüstri 4.0 Çözümleri ile Kaynakların Akıllı Takibi, Büyük Veri Analitiği ile Sürdürülebilirlik Kararları için Veri Kullanımı, Döngüsel Ekonomi Yaklaşımları (Atıkların Yeniden Hammaddeye Dönüştürülmesi, Geri Dönüşümlü Malzeme Kullanımı), Döngüsel Ekonomi Uygulamaları ile Sıfır Atık Yaklaşımı, İkincil Hammadde Kullanımı ile Atıkların Yeniden Üretime Kazandırılması, Su Geri Kazanım Sistemleri ile Üretimde Suyun Döngüsel Kullanımı, Atıktan Enerji Üretimi (Biyogaz, Piroliz, Gazifikasyon), Biyokütle Enerjisi ve Atık Bazlı Yakıtların Artırılması, Endüstriyel Simbiyoz (Bir Fabrikanın Atığının Diğerinin Hammaddesi Olması, Kaynak Paylaşımı), Yeşil Tedarik Zinciri Yönetimi (Karbon Ayak İzinin Her Aşamada Ölçülmesi ve Azaltılması), Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi, Yeşil Lojistik Çözümleri (Elektrikli Kamyon, Tren ve Gemiler), Dijital İkiz (Digital Twin: Fabrikaların Sanal Kopyalarıyla Süreçlerin Test Edilmesi Ve Enerji Verimliliğinin Artırılması), Dijital İkiz (Digital Twin) ile Üretim Süreçlerinin Enerji Verimliliği Simülasyonları.
3D Baskı ve Katmanlı Üretim (Malzeme İsrafını Azaltan, Yerel ve Esnek Üretimi Destekleyen Teknoloji), 3D Baskı ve Katmanlı Üretim ile Malzeme Tasarrufu, Biyobazlı Malzemeler (Fosil Bazlı Hammadde Yerine Biyolojik ve Yenilenebilir Kaynakların Kullanımı), Enerji Pozitif Fabrikalar (Kendi Enerjisini Üreten ve Fazlasını Şebekeye Satan Üretim Tesisleri), Su Verimliliği Teknolojileri (Geri Kazanımlı Sistemlerle Üretimde Suyun Döngüsel Kullanımı), Yeşil Sertifikalar ve Standartlar (LEED, ISO 14001, ESG Raporlamaları ile Sürdürülebilirlik Şeffaflığının Artırılması), Biyobazlı Hammaddeler ile Petrol Bazlı Ürünlerin Yerini Almak, Nanoteknoloji Destekli Malzemeler İle Enerji Verimliliği, Isı Geri Kazanım Sistemleri İle Üretimde Kayıp Enerjinin Yeniden Kullanımı, Akıllı Bina Otomasyon Sistemleri ile Enerji Tasarrufu, Blockchain Tabanlı Enerji Ticareti-Peer-To-Peer Enerji Paylaşımı, Elektrikli ve Otonom Araçların Üretimde ve Lojistikte Kullanımı, Yapay Zeka ile Bakım Tahmini-Arıza ve Enerji Kayıplarını Önleme, Enerji Talep Yönetimi-Tüketimin Esnek Kontrolü, Karbon Ayak İzi Ölçüm Teknolojileri, Sıfır Emisyonlu Üretim Hatları, Güneş Pilleri ile Entegre Çatı ve Cephe Sistemleri, Şebekeden Bağımsız Enerji Sistemleri (Off-Grid).