banner565

banner472

banner458

banner457

Aktif öğrenme modelini kullanan MEF Üniversitesi’nin iddiası: “Öğrenmede Sınırsız Özgürlük”

MEF Üniversitesi, yüksek öğretimde dönüşümün anahtarı olarak kabul edilen Flipped Learning modelini ilk uygulayan kurum olarak ilk mezunlarını 2018’de verdi. Aktif öğrenme modelinde yetişen öğrencilerin mezuniyet sonrası işe girme ve öğrenime devam etme oranı yüzde 96’yı buldu. Üniversite bu yıl da finalleri kaldırarak ‘proje haftası’nı getirdi.

ÜNİVERSİTE 01.03.2020, 07:48 26.03.2020, 14:07
14960
Aktif öğrenme modelini kullanan MEF Üniversitesi’nin iddiası: “Öğrenmede Sınırsız Özgürlük”

Öğrenmeye Sınırsız Özgürlük” sloganıyla 2014-2015 Akademik Yılı’nda ilk öğrencilerini alan MEF Üniversitesi, dünyada ilk kez uyguladığı eğitim modeli ve alanında marka isimlerin yer aldığı akademik kadrosuyla tercih edilirlikte üst sıralara tırmanıyor. MEF Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Muhammed Şahin, “Farklı eğitim-öğretim modelimiz ile girişimcilik, inovatif düşünce ve yaratıcılığı ön planda tutarak küresel ölçekte bir üniversite olma yolunda ilerliyoruz. Üniversitemizin niteliğini de bu iddiada mezun olan öğrencilerimiz gösterecek. İlk mezunlarımızı 2018 yılında verdik, işe giren ve eğitimine devam edenlerin oranı yüzde 96 oldu. Gücümüzün arkasında dünyanın eğitimde yaptığı dönüşümü görerek geliştirdiğimiz Flipped Learning modeli yer alıyor” dedi.
Flipped Learning modeli dünyada yüksek öğretimde dönüşümün anahtarı olarak kabul ediliyor. Dünyada bu modeli kullanan ilk üniversite olduklarını dile getiren Şahin, modelin üzerinde de değişikler yaparak öğrencinin öğrenme modeline maksimum uyum sağlamaya çalıştıklarını aktarıyor. Modelde ilk olarak bilginin transferi ikinci olarak da bilginin öğrenci tarafından özümsenmesi sağlanıyor. Flipped Learning modelinde öğrenciye bilginin aktarımı akademisyen tarafından hazırlanan ders videoları ile sunuluyor. Öğrenci derse girmeden önce videoları izleyerek bilgiye ulaşıyor. Ders saatinde ise akademisyenin öğrenciyi kavramları uygulayacakları alana yönlendirmesiyle öğrencinin sınıf içinde bilgiden çıkarım yapması sağlanıyor. Şahin, “MEF Üniversitesi’nin Flipped Learning ile ilgili ilk kitabı ‘The Flipped Approach to Higher Education’, İngiltere’de 2016 yılında yayımlandı. İkinci kitabımız ise Harvard’ın ünlü profesörü Eric Mazur’un önsözü ile ‘Yeni Üniversite Modeli’ başlığında ABD’de yayınlandı. 3. kitabımız ise “Yeni Üniversite Modeli; Flipped, Adaptif, Dijital ve Aktif Öğrenme’ başlığıyla yayınlandı. Bu alanda önemli çalışmalar yapıyoruz. Son 3 yıldır ABD’de gerçekleşen Rektörler Kongresi’ne katılıyorum. 3 yıldır ‘yeni nesil nasıl eğitilmeli’ konusu tartışılıyor. MEF olarak bu alanda kendi çözümümüzü sağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu. Hazırlık dışında geçen yıl 2500 öğrenciden 2200’ün bu modelde eğitim aldığını hatırlatan Şahin, “ABD’de bu modeli öğretim üyesi düzeyinde kullanan var. Kurumsal düzeyde kullanan biz varız. Uluslararası Pearson ve Mc Rover Yayıncılık bize ücretsiz açtı. Her hafta öğrenci ve hocalardan geri dönüşlerini kendilerine sunuyoruz” dedi.
Prof.Dr. Muhammed Şahin, MEF olarak geldikleri noktadan memnun olduklarını ama yetinmediklerini dile getirdi: “Daha iyi yerlere geleceğimizi düşünüyorum. Üniversite olarak eğitimimizdeki iddiamızı başka alanlarda da sürdürmek istiyoruz. Bunlardan biri de teknoparktır. Yapay zeka odaklı teknopark kurmayı istiyorum.” MEF’in ana disiplinlerde bölümleri olduğunu ve daha fazla büyümek istemediklerini kaydeden Şahin, 2019-2020 eğitim öğretim yılında 3 bin lisans öğrencisine ve geçen yıl başladıkları yüksek lisans eğitiminde ise 200 öğrenciye ulaştıklarını kaydetti. Öğrenci sayısı arttıkça kaliteden taviz verildiğinin dolayısıyla maksimum 4 bin öğrenciye ulaşmak istediklerinin altını çizen Şahin, akademisyen sayısının ise 160 olduğunu açıkladı.

“Üniversite eğitimi katmadeğer sağlamalı”
Üniversite eğitiminin niteliğinin önemli olduğunu kaydeden Muhammed Şahin, sadece iyi eğitim mottosu olan üniversitelerin lise üstü eğitim verebileceğini ileri sürerek üniversite eğitiminin aynı zamanda ülke ekonomisine katmadeğer sağlaması gerektiğini savundu. Bunun yolunun da Ar-Ge’den geçtiğini bu nedenle MEF olarak Araştırma Fonu oluşturduklarını açıklayan Şahin, şunları söyledi: “Üniversite mezunları sektörün ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bu sorunu yok etmek için araştırmaya odaklandık ve fonumuzu kurduk. Ama benim bir Harvard veya MIT olmamı beklemek gerçekçi olmaz. Araştırma üniversitesinin başarısı bir ekosistem işidir. Türkiye’de 207 üniversite var. Ar-Ge personel sayısı 110 bin. Türkiye’nin Ar-Ge’ye ayırdığı pay 15-16 milyar dolar. 2018’de toplam patent başvuru sayısı 9 bin. İran’ın patent sayısı ise 12 bin. İsrail 15 bin. Ülke olarak 60- 70 bin patent sayısına çıkmak zorundayız.”
Türkiye’de araştırma üniversitesi potansiyeline sahip üniversite olmadığını savunan Şahin, iddiasının nedenlerini ise şöyle aktardı: “Teknik üniversitenin eski rektörü olarak bu iddiayı savunuyorum. O kadar geniş parametreler var ki… Ben araştırma üniversitesiyim diyerek olacak gibi değil. Ekosistemi olmayan bir ülkede bu alanda gelişme sağlanması zor. Harvard Rektörü çalışanlarının yüzde 30’nunun yabancılardan oluştuğunu söylüyor. Yani dünyanın en iyilerini alıyor. Türkiye’nin Ar-Ge deneyimi yok, beyin göçü çekmek zorunda. Ama beyin göçü veriyoruz. Bu nedenle dünya üniversite sıralamasında 450 ile 500 arasında yer alıyoruz.

Finaller kalktı, proje haftası geldi
MEF Üniversitesi’nin en iddialı olduğu alan akademik kadro ve öğrenci kalitesi. Öğrenciyi 21. yüzyılın yetkinleri olan; özgüveni yüksek, kendini ifade etme yeteneği ile mezun ediyor. Mezunlarının niteliğinin ağırlıklı mülakatta ortaya çıktığını aktaran Şahin, “İyi bir İngilizce eğitimimiz var. Öğrencilerimiz bu alandaki eğitimiyle hemen dikkat çekiyor. Akademik kadromuzun özgür bir ortamı var. 6 yıldır kadromuzu güçlendirdik sadece 2 tane öğretim üyemiz farklı üniversiteye gitti. Çalışma ortamı olarak rahat, özgür. Maddi ve manevi tatmin sağlıyorum ki hocalarımız mutlu. Öğrenciye kapımız her daim açık. Cep telefonum web sayfamızda duruyor. Rektörlüğümün 12. yılındayım. Bugüne kadar öğrenci düzeyinde telefonumu kötü niyetli kullanan görmedim. Gençlerde şunu unutmamak lazım; değer verildiğini anladığında karşılığını veriyor” dedi.
Prof.Dr. Muhammed Şahin, bu sene başlayan öğrenciler için zorunlu olmak üzere yeni bir çalışmaya başladıklarını duyurdu: “Dijital Ders Platformları ve kişisel gelişim videoları sunan Corsela ve EDx ile bir işbirliği yaptık. Corsela ve EDx; Harvad, Standford ve MIT’in geliştirdiği dünyada da toplamda 350’ye yakın partneri olan platform. Derslerimizin yüzde 25’i alan dışı olduğu için öğrencilerimize bu yıldan itibaren diyoruz ki; alan dışının en az yüzde 20’sini Corsela veya EDx’in platformlarından alma zorunluluğu getirdik. Öğrencimizin dünyayı keşfetmesini istiyoruz. Bu dersleri yazın da getirebilir. Bana belge getirmesi yeterli. Belgeyi getirmesi için de öğrencinin Corsela’ya cüzi miktarda bir ödeme yapması lazım. 40-50 dolar maksimum 100 doları geçmez. Öğrenmeyi öğrenen, kendisini keşfeden ve uluslararası bireyler yetiştireceğiz.”
Öğrencilerin ders bilgisinin yanısıra pratikte iyi eğitim alması için staj çalışmalarına ağırlık veren MEF Üniversitesi’nde her öğrenci minimum 2 kez staj yapıyor. Bu yıl MEF Üniversitesi olarak finalleri kaldırdıklarını duyuran Şahin, sürecin nasıl işlediğini şöyle anlattı: “2 sene önce deneme uygulamasına başlattık. Final sınavları kaldırılabilir ama proje odaklı eğitim sağlayınca. Bilgiyi ölçmeye dayalı derste mecburen sınav oluyor. 14 haftalık öğrendiği bilgiyi proje olarak sunacak. Geçen sene sonunda derslerin yüzde 45’i proje odaklı oldu. Bu yıl da sınav stresini yok ederek proje haftasını devreye aldık. Sınav başarıda ölçü değil, bilginin içselleşmesi ancak deneyimle oluyor ve biz buna değer veriyoruz.”
“TeknoÜs İstanbul kurulmalı”Türkiye’nin Ar-Ge alanında başarılı olmasının ekosistem ile ilintili olduğunu dile getiren Muhammed Şahin, mevcut teknoparklar ile bu alanda iddialı olmanın zor olduğunu dile getiriyor. Bunun için özel bir proje geliştirdiğini kaydeden Şahin, ortakları arasında İBB, üniversiteler, TÜSİAD, TOBB, TİM, TMMOB, MMG, MÜSİAD, İSO, İTO, ilçe belediyelerinin bulunduğu TeknoÜs İstanbul projesinin başarı sağlayacağını belirterek şu bilgileri verdi: “Özel bir bölge ilan edilmeli. Esenler Belediyesi’ne konut için tahsis edilen askeri alan 8 milyon metrekare. Boş askeri alan ise 15 milyon metrekare. Şok teşvikler sunulmalı ve tüm dünyada 10-15 yıl sıfır vergi garantisi verilmeli. 2-3 yıl içinde tüm dünyadan 150 ile 200 bin Ar-Ge personeli getirilmeli. Ar-Ge şirketlerine İstanbul çevresinde veya alanlarına göre Türkiye’nin değişik bölgelerinde üretim tesisinin kurulması garanti edilmeli ve 10-15 yıl sıfır kira garantisi verilmeli. Türkiye’deki tüm teknokentlerin işleyiş olarak bu merkeze bağlanması gerekir.”

Yorumlar (0)