Yıllık 500 milyon Avro civarında hacme sahip, dış ticaret hacmi 365 milyon dolar civarında olan asansör sektöründe gerekli belge ve lisansa sahip yaklaşık 2000 firma faaliyet gösteriyor, yıllık ortalama 20 bin civarında asansör tesis ediliyor.
Türk asansör sektörü; hızla büyüyen inşaat sektörüyle parelel bir büyüme ivmesine sahip. Evlenen, yeni bir iş ve ev ihtiyacı büyüyen Türkiye’nin genç nüfusu ve Kentsel Dönüşüm Yasası, Türk asansör sektörünün büyüme hızını ivmelendiren en önemli nedenler arasında sayılıyor. Yeni yasayla eskiyen asansörlerin modernizasyonu da gözönüne alındığında; yurtiçinde, Avrupa’da ve yeniden yapılanan komşu ülkelerdeki potansiyel nedeniyle Türk asansör sektörünün geleceği parlak. Dergimiz KobiEfor olarak, TASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akdemir ile asansör sektörünün bugünkü durumunu, gelecek vizyonunu ve sektörün sıkıntılarına çözüm önerilerini konuştuk.
TASİAD (Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akdemir, asansör sektörünün; aksam imalatı, asansörün tesis edilmesi, (montaj) bakım ve onarım ile belgelendirme hizmetleri alanlarında faaliyet gösterdiğini belirterek, sektörde gerekli belge ve lisansa sahip yaklaşık 2000 firma bulunduğunu söylüyor. Asansör pazarının yıllık 500 milyon Avro civarında bir hacme sahip olduğu bilgisini veren Akdemir, 2013 yılı ihracat ve ithalat rakamlarına bakıldığında; toplamda dış ticaret hacminin 365 milyon dolar mertebelerinde olduğunun görüldüğünü ifade ediyor. Türkiye’de yaklaşık 350 bin asansör bulunduğunu kaydeden Akdemir, TÜİK verilerine göre yıllık ortalama 20 bin civarında asansör tesis edildiğinden sözediyor.
Kentsel Dönüşüm Yasası
Türk asansör sektörünün inşaat sektörüyle birlikte düşünülmesi gerektiğine dikkat çeken Levent Akdemir, “Önümüzdeki dönemde, Türkiye’deki kentleşme sürecinin devam edeceği dikkate alındığında, inşaat sektörüne paralel olarak, asansör sektöründeki büyümenin devam etmesi kaçınılmazdır” diyor. Akdemir, asansör sektörünün gelişimini şöyle özetliyor: “25 milyonluk genç bir nüfusa sahibiz. Bu nüfusun bir iş ve bir eve ihtiyacı olacaktır. Türkiye’de her yıl 800 bin kişi evlenmektedir. Bu rakama göre; her sene Eskişehir büyüklüğünde yeni bir il ülkemize katılıyor demektir. Türkiye’de yıllık konut üretimi 500 bini bulmaktadır. Kentsel Dönüşüm Yasası ile inşaat sektörüne paralel olarak iç piyasada asansör sektöründe ciddi gelişmeler yaşanacağı öngörülmektedir. TOKİ projeleri asansör sektörü için çok önemli fırsatlardır.”
Yurtdışı pazarlar sektör için fırsat
Levent Akdemir; Türk asansör sektörünün önünde önemli yurtdışı fırsatlar bulunduğuna özellikle dikkat çekiyor: “Barınmak için konuta, kalkınmak için altyapıya, devlet hizmetleri için kamu binalarına ihtiyacı olan komşularımız var. Bu ülkelerin istikrara kavuşmaları ve yeniden yapılandırılmaları sonrasında Türk asansör sektörünün bu gelişmelerden önemli bir pay alacağı öngörülmektedir. Yaşlı Avrupa’nın, eskiyen asansörlerinin modernizasyonu için dinamik Türk girişimcisine ihtiyacı var. Coğrafyamızın sağladığı avantajlar ve ülke içindeki potansiyel, önümüzdeki yakın yılları Türk asansör sektörü için çok önemli kılmaktadır.”
Avrasya Asansör Fuarı, 25-28 Eylül’de
Levent Akdemir, 25-28 Eylül 2014 tarihleri arasında CNR EXPO’da gerçekleştirilecek ve “Avrasya Asansör-Asansör, Yürüyen Merdiven Sanayi ve Teknolojileri Fuarı”nın fırsatlardan yararlanma konusunda önemli bir araç ve zemin olacağını açıklıyor: “İnşaat sektöründe yeralan firmaların, müteahhitlerin, apartman yöneticisi ve asansör kullanıcılarının fuara ziyaret ve ilgisi sağlanarak katılımcı firmaların daha geniş bir kesime ulaşmaları gerçekleştirilecektir.”
“Ar-Ge, Türkiye’nin genel sorunu”
“Ar-Ge, Türkiye’nin genel sorunudur. Türk asansör sektöründeki firmaların Ar-Ge çalışmaları çok az veya yetersizdir” diyen Levent Akdemir’in konuyla ilgili görüşü şöyle: “Yerli asansör markası ihtiyacına cevap verebilecek bir anlayışı, sektörümüze aşılamamız gerekiyor. Bu nedenle de Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapmamız ve önem vermemiz gerekiyor. Asansör firmalarımız kendi proje uygulamalarını üretmek veya geliştirmek yerine hazır proje uygulamalarıyla üretimin içerisinde yeralmaktadırlar. Firmalarımızın araştırma geliştirme faaliyetlerine yönlendirilmesi için finansal desteğe olan ihtiyaçları kadar üniversite ile işbirliğine de ihtiyaçları vardır. KOBİ’lere sağlanan kredilerin, desteklerin Ar-Ge teşviklerinin basit, kolay, erişilebilir, yaygın ve güvene/beyana dayalı bir yapıya kavuşturulması finansmana erişimi kolaylaştıracaktır.Daha çok araştırma-geliştirme, daha çok teknoloji üretimi, daha çok satılabilir mal üretimi istiyorsak üniversite-sanayi işbirliğine önem vermek zorundayız.”
Yerli pazar kartelleşme tuzağından
Sektörde çok uluslu şirketlerin piyasada tekel oluşturmaya çalıştığını vurgulayan Levent Akdemir bunun bir “müdahale alanı” olduğu görüşünde: “Bu gidişat durdurulmazsa yerli üreticiler iflas ederken asansör fiyatları 2 ila 3 kat artış gösterecektir. Yerli pazarı kartelleşme tuzağından kurtarmalıyız. Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti’nden getirilen ve paket asansör adı verilen ürünlerin açık pazarı haline gelmektedir. Asansörü meydana getiren parçalar ayrı ayrı getirildiğinde vergi alınmakta, paket halinde getirildiğinde vergi alınmamaktadır. Bu nedenle firmalar getirdikleri paket asansörleri parçalayarak veya içine istedikleri kadar parça koyarak tedarik sağlayabiliyorlar. Yerli üretici açısından haksızlık yaratan bu uygulama aynı zamanda vergi kaybına da neden olmaktadır. Yerli sanayinin korunması açısından bu ithalatın yol açtığı haksız rekabetin önlenmesi gerekmektedir.”
Asansör İhtisas OSB kurulacak
Levent Akdemir, sektör işletmelerinin fiziki yetersizlikleri, altyapı eksiklikleri ve dağınık halde bulunmalarının verimlilik ve ihracat potansiyelini olumsuz etkilediğine işaret ediyor: “Bu işletmelerin kaliteli, katmadeğeri yüksek, uluslararası pazarlarda bilinen ve aranan üretim düzeyine erişebilmeleri için ihtisas organize sanayi bölgesinde toplanmalarına önem veriyoruz. TASİAD Yönetimi olarak üretim, istihdam, ihracat amaçlı, Asansör Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurmak için girişimlerde bulunuyoruz. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız sayın Fikri İşık’ın Organize Sanayi Bölgeleri’ndeki arsa rantının üzerine gitmesini ve ‘Hiçbir şekilde OSB’de rant devşirilmesine ve arazi spekülasyonuna müsaade etmeyeceğiz’ şeklindeki açıklamalarını, zamanında proje yapıp üretime geçme noktasına gelmedikleri için bin 321 parselin tahsisinin iptal edilmesini üretim amaçlı OSB kurmak için arsa bulmakta güçlük çeken sanayiciler olarak sevinçle ve umutla takip etmekteyiz.”
Türkiye’de üretilen ürünlere yönelik
Levent Akdemir, TASİAD olarak sektörün sorunlarının çözümüne ilişkin önerilerini şöyle paylaşıyor: “Türk asansör sektörünün uluslararası alanda yüksek rekabet gücüne sahip bir yapıya kavuşabilmesi için özel sektör alımlarında Türkiye’de üretilen ürünlere yönelik özendirici uygulamalar ve destek mekanizmalarının geliştirilmesini istiyoruz. Müteahhitlerimizin yerli asansör sanayimizin tüm beklentilerini karşılayacak birikime ulaştığını görmelerini ve inanmalarını istiyoruz. Sektörde haksız rekabete yol açan kayıtdışılığın önlenmesi gibi konularda da destek bekliyoruz. Asansör sektörü ülke sathında üretim ve istihdam imkanı yaratmaktadır. TASİAD olarak sektörün özelliklerinin ve öneminin farkına varılması için çalışıyoruz. Böylesine önemli bir sektörün sadece kaza haberleri ile gündeme gelmesini istemiyoruz.”
Yüzde 100 yerli asansör üretiliyor
Ekonomileri üretime dayanmayan ülkelerin, orta ve uzun vadede muhakkak sıkıntı yaşadıklarının görüldüğünü belirten Akdemir, dışa açık bir ekonomide ihracat ve ithalat arasında bir denge olması gerektiğini, bu denge kaybolursa cari açığın finansmanında sıkıntılar yaşanacağının bilinen bir gerçek olduğunu kaydediyor: “Bu dengenin korunması için ihtiyaçların yerli ürünlerle karşılanması gerekir. İstihdamın artırılması ve cari açığın azaltılması için yerli üretimin desteklenmesi şarttır. Cari açıkla mücadele ettiğimiz bu dönemde bazı bürokratlarımızın yabancı firma ve ürünleri tercih etmekte oldukları ve ilgili mevzuata rağmen adrese teslim ihaleler yaptıklarını görmekten üzüntü duyuyoruz. Kamu kaynaklarını kullanan tüm idarecilerimizden ilgili mevzuata ve genelgeye uygun davranmalarını istiyoruz. İnşaat sektörünün çok katlı bina yapabilmesini sağlayan asansörlerdir. Asansörler sayesinde inşaat maliyetleri içinde en pahalısı olan arsa maliyeti kontrol edilemez olmaktan çıkmaktadır. Yerine getirdiği bu işlev nedeniyle asansör sektörüne inşaat sektörünün lokomotifi diyebiliriz.
Türk asansör sektörü 1950’li yıllardan sonra hareketlenmiş olmasına rağmen kısa sürede önemli bir büyüklüğe ve birikime ulaşmıştır. Kendi savaş uçağını, kendi gemisini yapmayı konuşan, yerli otomobil markası isteyen Türkiye’nin kendi asansörünü yapamadığını düşünmek kendimize haksızlıktır. Yerli asansör sanayi; kalitesi, güvenlik standartları, teknik özellikleri ve montaj sonrası hizmetleriyle tüm beklentileri karşılayacak birikime sahiptir.
Asansörler artık yüzde 100 yerli üretilmektedir. Bu sayede asansör fiyatları olağan seyrinde gitmektedir. Özellikle son yirmi yıldır gelişen yerli sanayi olmasaydı asansör fiyatları bugünkünün en az üç katı fazla olurdu.”
MEHMET AKİF TEMELLİ - TOSYÖV Yönetim Kurulu Üyesi
Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER) eski Başkanı, TOSYÖV Yönetim Kurulu Üyesi ve Makine Mühendisi Mehmet Akif Temelli, Cumhuriyet’in ilanından sonra başlayan imar çalışmalarıyla birlikte asansör ihtiyaçlarının oluştuğunu hatırlatıyor. Türkiye’nin ilk yıllarda asansör ihtiyacını yurtdışından temin ettiğini belirten Temelli, anlatıyor: “Zaman içerisinde yurtdışından gelen firmaların yanında çalışanlar girişimci ruhu ile bazı aksamlarını Türkiye’de üreterek asansör tesisi kurmaya başladılar. 1960’lı yıllarda TSE’nin kuruluşu ile birlikte Standart (İhtiyari olsa bile) üretim yapılmaya başlanmıştır. 1970’li yıllarda yerli üretim kısmen artmış, önemli aksamların yurtdışından getirilmesine devam edilmiştir. 1980’li yıllarda yerli üretim yüzde 100’e varan oranda yapılmaya başlanmış, ancak yüksek hızlı, kapasiteli aksamlar yine yurtdışından getirilmiştir.
Asansör sektörü ihtiyari standartlarını zorunlu standart haline getirdi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı asansörle ilgili ilk yönetmeliği yayınlayarak asansör sektörüne şekil vermiş, 1990’lı yıllarda ise çıkan yönetmelikte revize işlem yaparak yönetmeliği yeniden düzenlemiştir. Artık yerli üretim aksamları her alanda üretiliyor, fuarlarda iddialı ürünler sergilenmeye devam ediyor. Kısmen ihracatlar yapılıyor, dünyanın birçok ülkesinden iyi haberler gelmeye devam ediyor. 2000’li yıllarda asansör sektörü, aksamları dünyanın birçok ülkesine ihraç ettiği gibi, yanısıra asansörü yerinde montajlı olarak ihraç etmektedir. Yapılan aksamlar dünyanın tanıdığı belgelere sahip olmuştur.”
Mehmet Akif Temelli, “Bazı firmaların girişimleriyle asansör ihraç eden ülkemizden artık marka yaratmalıyız. Dünyanın birçok ülkesine; monte edilen, servis ağını geliştirmiş, kalitesini yükseltmiş tüm dünyada kendini kabul ettirmiş marka yaratma zamanı gelmiştir” diye konuşuyor.