Çocukluktan başlayan girişimcilik

Ferruh Ketenci Afyonkarahisar doğumlu (1957). Ailenin ilk erkek çocuğu. Annesi evkadını, babası işçi, ablası, Ferhat ile Osman adında 2 erkek kardeşi var. Köpek, kedi, kuzu, kuş, tavuklar, vişnesinden, eriğine, kirazına kadar çeşit çeşit meyve ağaçları, sebze tarhlarının bulunduğu bahçeli bir evde büyüyen Ferruh Ketenci, sorumluluk almayı çocuk yaşta öğrenir. Erken kalkar, hayvanlarıyla ilgilenir, bahçeyi sular, gerekli işleri yapar öyle okula gider. Ketenci’nin girişimciliğe adım atması ise ilkokul yıllarındadır. Yaz tatillerinde kese kağıdı yapar, esnafa satar. Süzme yoğurdu ayran yapar, çarşıdan aldığı buzu içine atar, sanayi çarşısına götürüp arkadaşlarıyla birlikte satar. Evin yakınında çimento fabrikasındaki işçilerin cikletten ayrana bütün ihtiyaçlarını sunan Ketenci, çoğu işçiye haftalık borç listesiyle veresiye satış yapar. Parasını tahsil edemeyince de adres işçilerin patronudur. Borçlarını ödemeyen işçilerin maaşından kesilir, Ketenci parasını tahsil eder. İş hayatıdır bu, kimi zaman da yanılır, bahçede vişne ağacı çoktur, vişneleri toplar, yıkar, öyle götürür satmaya ama yıkamaması gerektiğini bilmemektedir. Vişneler elinde kalır, o da getirir kurutur, talih yüzüne güler; kuru vişneler tazesinden 3 kat daha fazla para eder. Girişimci ruhu ailesi tarafından desteklenen Ketenci, hep iş hayatındadır. 40-50 tavuğu vardır; zaman zaman topladığı yumurtaları götürür bakkala o gün evin ihtiyacı neyse onunla takas eder; örneğin 1 kilo şeker alır.

Kocatepe İlkokulu, Şemsettin Karahisar Ortaokulu, Afyon Lisesi derken 1974 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü kazanır. Okul müsamerelerinde bile doktor rolleri hep ona verilen Ketenci’nin çocukluk ideali tıp okumaktır. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanınca göndermeyen ailesi ona, “makine doktoru ol” der. Tezgahlara, babasının sanatkar olmasından dolayı ince işçiliğe merakı vardır; matematiği de çok iyidir. Çocukluğundan başlayarak yaz tatillerinde her yıl 3 hafta İstanbul’a, amcasının yanına gelmiş, kendi deyimiyle ticareti koklamıştır. Amca ile işe gidip gelmelerde, fatura getirip götürmelerde ve sair ufak tefek işlerde sağladığı ticari pratik birikimine üniversite yıllarında da yenilerini ekler.



‘Perşembe Pazarı’ kültürünün farklılaştırması

Emin Amca…sendikacı, babasının arkadaşı. Hareketleri, konuşması, insanlara hitabı, hayata karşı duruşu, kendini sevdirme ve saydırma becerisi, dürüstlüğü ile etkileyicidir; her zaman lafının arkasındadır, şunu yapacağım dediği zaman yapar. Ketenci anlatıyor: “Bizim zamanımızda lafla idi herşey. Örneğin amcamın borcunu ödemeye giderdim, ödeme yaptığım insan zarfın içine bakmazdı bile, saymaz, alır kasasına koyardı. Biz de kahvemizi içer dönerdik. Senet yoktu, esnaf da azdı zaten. Ağızdan çıkan laf çok önemliydi. Eski ‘Perşembe Pazarlı’ olmak çok önemlidir. Perşembe Pazarı bir üniversiteydi. Esnaf kültürünü orada edindik. Kendimi şanslı insanlardan sayıyorum. Türkiye sanayisinin kalbinin attığı yerdir. Perşembe Pazarı kültürü çok farklıdır. Oradan yetişmiş insan sayısı çok azaldı. Bizim dönemimizdeki insanların çoğu artık çalışmıyor. O kültürden sonra günümüz çalışma şartlarına adaptasyon çok zor oluyor gerçekten.”



Spor ve sanat girişimciyi besler

Basketbol ve masa tenisi oynayan, arkadaşlarıyla tiyatro, sinema, konser gibi etkinliklere katılan Ketenci, aynı zamanda o sıralar çelik çekme boru ticareti yapan ve pnömatik makineler üzerine bir atölye açan amcasının yanına gidip gelir. Üniversite bitince bir gazete ilanıyla bulduğu Necatibey Caddesi’ndeki bir mühendislik firması Nemtaş’ta işe başlar. Orada sistem ve altyapıyı kurduktan sonra gelen ortaklık teklifini kabul eder, tesisat malzemeleri ağırlıklı tedarik şirketi Batı Kolektif’i Perşembe Pazarı’nda kurar. Ortağı ayrılınca üniversiteden bir arkadaşıyla Batısan Limited Şirketi’ni, bu şirketler devam ederken Hikmet Bilgin’le Şener Teknik Limited Şirketi’ni kurar. Batısan, çelik çekme boru, Şener Teknik ise paslanmaz çelik boru alıp satar. 1989’da Zeytinburnu Demirciler Sitesi’ne ve PERPA’ya geçen Ketenci, “PERPA’da şube açtık, ayrıca paslanmaz boru ve fittings yapan bir atölye kurduk, ticaretin yanısıra üretime başladık, kalite bilinci önplanda olduğu için sanayiye geçtik. Fabrikaların ihtiyaçları doğrultusunda özel imalatlar da yapmaya başladık” diyor.



Girişimci yerinde sayamaz

Zeytinburnu’ndan DES Sanayi Sitesi’ne 1997’de taşınır. DES’te ticarete başlar. 2003’te Dudullu OSB’de fabrikanın temelini atar. 2005’te şirketi tamamen burada toplar. Ketenci, “Şu anda 13 bin 500 metrekaresi kapalı, 8 bin metrekaresi açık alanda üretim yapıyoruz. 18 bin çeşit ürünümüz var. Borşen Boru, 1983’te üretici şirket olarak kuruldu, 1986’dan itibaren tek firma oldu. Sanayi tesislerinin ihtiyaç duyduğu özel ürünlerimiz de var. Portföyünde 4 bin şirket bulunan Borşen Boru, faal 2 bin firmanın ihtiyacını karşılayacak stoğa sahip. Gıda, kimya, demir-çelik sektörleri başta olmak üzere ağır sanayiye paslanmaz dikişli boru üretiyoruz” diyor.

Borşen Boru’nun önümüzdeki 5 yıllık hedefi, büyüme, işçi sayısı, kapasite, ciro gibi tüm değerleriyle üretim kapasitesini arttırarak 2 kat büyümek. Türkiye’de marka olan Borşen Boru’nun uzun vadeli hedefiyse uluslararası arenada markasını perçinlemek. Ar-Ge çok önemli: “Türkiye’de ilk defa özel sektörde imalatçı olarak tüm sanayiye hizmet veren tam kapsamlı bir laboratuvara sahibiz. Malzemenin checkup’unu yapabilecek donanımdayız. Kalite bilincinin yerleşmesinde laboratuvarımız olmazsa olmazımız.”

“Kalkınmanın yolu üretimden geçer” diyen Ketenci, hammaddesinden yarı mamül ürünlerine kadar yüzde 70’inin ithalat yoluyla elde edilen ürünlerin ihraç edildiğini belirterek, Türkiye’nin kalkınabilmesi için ihraç ürünlerin hammaddesinden yarı mamüllerine kadar tamamının yüzde 100 yerli ürünlerden elde edilmesi gerektiğine inanıyor: “Bizim elbirliğiyle üretmekten başka çaremiz yok, istihdam yaratmalıyız. Genç bir ülkeyiz, yetişmiş insanlarımız da kalkınma hamlemizin bir parçası olmalı.”



Her girişimcinin bir rol modeli vardır

İş hayatında örnek aldığı insan ilk çalıştığı firmanın sahibi Muhittin Bey’dir: “Kararlı olması, yapıcılığı beni etkilemiştir, ‘ben de girişimci olmalıyım’ dedirtti bana.” Ama Ketenci’nin hayatında asıl önemli pay; dürüstlüğü, efendiliği ve güvenilirliliğiyle babası ve omuz omuza çalıştığı erkek kardeşleri Ferhat ve Osman Ketenci’ye ait. Dürüst ve azimli olmanın kendisini başarıya taşıdığına inanan Ketenci’nin sırrı ekip çalışmasına verdiği önemde yatıyor. Etik kurallar içinde yapılmaması gereken hareketlerde çok affedici olmasa da bu kuralların dışındaki hareketlerde hoşgorülü. Kaliteli ürün ve hızlı teslimin önemine inanan Ketenci, yetenekli, akıllı, kendini işine verebilen kişilerle çalışmayı tercih ediyor. Sabah kahvaltıdan sonra iş düşünmeye başlayan Ketenci’nin sosyal hayatı fabrika kapısından çıkınca başlıyor, işi eve taşımıyor, haftasonları çalışmıyor. 

Haftasonlarını eşiyle, ailesiyle sinemaya, tiyatroya, konserlere gidiyor, masa tenisi ve basketbol oynuyor. Tüm müzik dallarını sevse de favorisi Türk Sanat Müziği. Ve çocukluk hayalinin peşinde koşuyor: “Bir çiftlik kurmak istiyorum. Çok yakında organik tarım yapacağım. Yer araştırıyoruz.” Seyahatlerinde Avrupa’yı tercih ediyor, gittiği şehirlerin tarihi kültürel yerlerini, müzelerini geziyor, Macar, İtalyan ve Finlandiya mutfağını seviyor. Çiftliğini kurduktan sonra dünyayı gezmek istiyor, gidemediği Uzakdoğu, Amerika ve Avustralya’ya gidecek. Tatillerde tercihi İzmir, Antalya ve çevrelerinden yana. Yakın Türk tarihi ve polisiye kitaplar, KobiEfor, Dünya Gazetesi ve Vatan Gazetesi’ni, ayrıca internetten günlük haberleri mutlaka okuyor.