Küresel çapta 75 ülkeden 268 faktoring şirketinin üye olduğu dünyanın en büyük faktoring organizasyonu Factors Chain International (FCI) üyeleri tarafından 27 Haziran tarihinde gerçekleştirilen organizasyonda elde edilen başarı Türk faktoring şirketlerinin bu alandaki başarısını bir kez daha ortaya koydu. Türk şirketlerinin sıralamadaki yerleri; hizmet kalitesi, toplamda çalıştıkları muhabir faktor şirketi sayısı ve ihracat faktoringindeki hacimleri gibi kriterler gözönünde bulundurularak belirlendi.
Diğer taraftan bu yıl gerçekleştirilen organizasyonun ardından FCI Yönetim Kurulu Başkanvekilliği görevine TEB Faktoring Genel Müdürü Çağatay Baydar getirildi.
Türkiye faktoring dünyasının zirvesinde
Sektör firmalarının elde ettiği küresel başarıyı Finansal Kurumlar Birliği Başkan Vekili ve Faktoring Sektör Temsil Kurulu Başkanı Zafer Ataman ile konuştuk.
Ataman, faktoringin Türkiye’nin ticari hayatı içinde stratejik bir rol üstlendiğini söyledi: “Sürdürülebilir ekonomik büyümenin anahtarı olan Türkiye'de reel sektöre 2013 yılında 20 milyar Tl finansman sağlayan sektörümüz, ülkelere göre faktoring sektörü sıralamasında büyüklük açısından 15'inci sırada yeralıyor. Bu başarının da bir göstergesi olarak, İhracat Faktoringi’nde Çin’in ardından dünya 2’incisi konumunda bulunuyoruz. Türkiye ihracat faktoringinde çok güçlü bir ülke. Türkiye’nin en fazla ihracat faktoringi sağladığı pazarlara ulaşmada, üyesi olduğumuz küresel networklerin büyük katkı ve desteğini alabiliyoruz.”
Faktoring hızını artırarak büyüyor
Sektörün performans değerlendirmesini yapan Ataman, 2013 yılında önceki yıla kıyasla işlem hacminde yüzde 21 büyüme kaydeden Türkiye faktoring sektörünün bu trendi sürdürdüğünü, 2014 sonuna kadar toplam işlem hacminin 110 milyar TL'ye çıkacağını öngördüklerini belirtiyor. “Bununla birlikte; toplam aktif büyüklüğümüzü 24 milyar Türk Lirası’na, toplam finansmanımızı da 22 milyar Türk Lirası’na ulaştırmak gibi bir hedefimiz var. 2014’teki büyüme beklentimiz ise yüzde 15 seviyesindedir” diyen Ataman, sektörün 20-30 yılda çok ciddi büyüme kaydettiğini belirterek, genel değerlendirmeyi şöyle yapıyor: “1990’lardan bu yana bazı dönemler yüzde 40 da olsa sektör her yıl ortalama yüzde 20 büyüme gerçekleştirdi. Türkiye’de Gayri Safi Milli Hasıla ne kadar gelişiyorsa, ticaret ne kadar gelişiyorsa faktoring de o noktada gelişme gösteriyor. Dolayısıyla şu anda faktoring sektörünün işlem hacmi 94 milyar TL olarak görülüyor. Ölçebildiğimiz bölüm bu. Ölçemediğimiz yani banka bünyesinde yapılan faktoring de eklenirse rahatlıkla 100 milyar TL’nin üzerinde bir işlem hacmi olduğu söylenebilir.”
Önemli olan; faktoringteki ivmenin önümüzdeki yıllarda da devam edecek olması. Ataman, popülasyonu artan, ticaret hacmi artan, gelişen bir ülkede potansiyelin daha net bir şekilde ortaya çıktığını söylüyor. İfadeyi kullanırken gelişmiş ülkelerdeki faktoring sektörünü de gözönüne alan Ataman, “İtalya ve Fransa gibi ülkelerde sektörün büyüklüğü 100 milyar dolar seviyesinde. GSMH oranları açısından penetrasyon ise yüzde 7 ile 10’lar arasında. Türkiye’de bu oran yüzde 4 ile 5’i geçmiyor. Türkiye’nin de 100 milyar doları geçmesi gerekiyor” bilgisini veriyor.
Sektörün potansiyeli yüksek
Türkiye’de halihazırda 77 şirketin faaliyet gösterdiği faktoring sektörü, ülke çapındaki 333 şubesi ile 4.500 çalışanı istihdam ederken yaklaşık 90 bin müşteriye hizmet veriyor. 16 milyar Türk Lirası ihracat faktoringi olmak üzere toplamda 94 milyar Türk Lirası tutarında bir işlem hacmine sahip olan bu şirketlerin aktif büyüklüğü ise 22 milyar Türk Lirası seviyesinde. Ataman, sektörün yasasının çıkmasından sonra kapanan ve açılan firmalar olduğunu, sektörün yüzde 10 penetrasyona ulaştığında sektörde bir hareketlenme yaşanacağını düşünüyor. Şu anda şirketlerin yüzde 50’si piyasadan yüzde 1’in altında pay alıyor. Ana oyuncular ise ilk 30 ve 40 firma.
Ataman’a göre sektörün geleceği pazarın büyümesiyle de yakından ilgili. Türkiye’nin 2023 vizyonunun faktoring sektörünün gelişimine büyük katkı sağlayacağının altını çizen Ataman şu görüşte: “Türkiye’nin ihracatı 500 milyar dolar olursa faktoring yüzde 10 payıyla 50 milyar dolar olur. Yaklaşık 10 kat büyüme durumumuz olur. Hedeflerin yarısı dahi gerçekleşse sektörümüzün ihracat işlem hacmi 25 milyar doları bulur. Bu da 5 kat büyüme anlamına gelir.”
Yabancılar Türk faktoringinihiç desteklemedi
Türkiye’de ihracat faktoringin 1988 yıllarında İktisat Bankası’nın bir departmanında başladığını kaydeden Zafer Ataman sektörel gelişimin şu özel karakterine dikkat çekiyor: “Tahsilatı içeren faktoring sistemiyle çalışmaya başlandı. O yıllardan günümüze kadar ihracatta hep 1. veya 2. oldu. Çin faktöründen sonra ise 2. olarak büyüyoruz. Ama gelişmiş tüm ülkelerin Çin’deki faktoringi inanılmaz desteklediğini söyleyebiliriz. İlginçtir Türkiye’deki faktoring şirketlerini hiç desteklemediler.”
İvme ile ihracat faktoringin Türkiye’de önemli bir başarıya imza attığını dile getiren Ataman, “Bizim yaptığımız ihracat geri dönülemez faktoring. Yurtdışındaki borçluyu garanti altına alan faktoring. Dolayısıyla Türkiye ithalat yoğun bir ülke olmasına rağmen ihracat faktoringinde geliştik” diyor.
KOBİ’ler birinci öncelik
İhracatın ve ihracatçının rekabet gücünü artırmayı amaçlayan faktoring sektör temsilcileri geçtiğimiz dönem Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türk Eximbank ile protokol imzaladı. İmzalanan protokol ile ihracatçıların rekabet gücünü artırmak için TİM, Türk Eximbank ve Faktoring Derneği ortaklığında politikalar belirlenmesi, finansal enstrümanların bilinirliğini artıracak çalışmalar yapılması ve ihracatçıların finansmana erişimde karşılaştıkları sorunlara çözüm önerileri hazırlanması amaçlanıyor. Yapılan işbirliği protokolü, ihracatçıların en önemli gündemlerinden olan teminat, finansman ve tahsilat konularına çözüm getiriyor. Böylece Türk ihracatçıları 238 ülkeye güvenli ve uygun fon maliyeti ile ihracat yapabilecek, yeni pazarlara kolaylıkla açılabilecek.
Zafer Ataman, Merkez Bankası’ndan onay gelmesi halinde ihracatçımız için TCMB kaynaklı sevk sonrası ihracat reeskont kredilerine faktoring şirketlerinin aracılık etmesinin yolunun açılacağını duyuruyor. Reeskont kaynaklarının KOBİ’lerin ihracatı için çok iyi bir kaynak olduğunu belirtiyor: “Faktoring şirketleri ihracatın operasyonunu yöneten şirketler haline gelecek. Kaynak direkt olarak şirketlere gidecek. Buradan faktoring şirketleri kendi açılarından kaynak yaratmayacak. Sadece sistemi yönetecek. Bu sistem iyi yönetilirse ihracat faktoringi 2 katına çıkacaktır. Onay gelirse 2015’te sektöre çok büyük bir ivme gelir.” Eximbank’ın operasyon yükünü almak istediklerinin altını çizen Ataman, bunun için tüm altyapı imkanlarının buna uygun olduğunu aktarıyor.
Fatura Kaydı Sistemi 1 Ekim’de başlıyor
‘Türkiye’de faktoringe düşmek’ yargılarının gerçeği yansıtmadığının altını çizen Ataman, Türkiye’nin ilk 500 şirketinin ağırlıklı faktoring ile çalıştığını hatırlatıyor. Faktoringin yapısı gereği Türk şirketlerine uyum sağlayan bir model olduğunu dile getiren Ataman, faktoringde alıcının kredibilitesini kullanarak firmaların kendilerini finanse edebildiğini kaydediyor. “Faktoringin arkasına kredi sigorta sistemini koyduğumuzda Türkiye’de bu iş büyücektir” diyen Zafer Ataman, aynı zamanda sektörün gelişimi yönünde databank sistemini oluşturmak için risk merkezinin kuruluşunda yeraldıklarını hatırlatıyor. Risk merkezinin gerçek anlamda kişilerin kredibilitesini dahi gösterecek nitelikte olması gerektiğinin altını çizen Ataman, ayrıca faturaların da görüneceği ve sadece kendilerine hizmet verecek yeni bir sistemi hayata geçirmeye hazırlandıkları bilgisini veriyor: Fatura Kaydı Sistemi.
Sadece faktoring yapanlara hizmet verecek olan Merkezi Fatura Kaydı Sistemi, 1 Ekim’de başlayacak ve tüm faturaları görünür kılacak. Ataman, Türkiye’de finans kuruluşları arasında gizliliğin olmaması gerektiğini belirtiyor: “Bugün kredi kartını ödemeyen veya faturasını ödeyemeyen kişinin kredibilitesi etkilenmektedir. Dolayısıyla şirketlerdeki en büyük bilgi, ortakların tüketici kredilerini ödeyip ödemediğinin görülmesidir. Bu bilgilere ulaşıldığı takdirde Türkiye’de daha az batık krediler görürsünüz. Faturanın değerli evrak olması ve böylece faturaların yapısının tahsil edilebilir statüye kavuşması önemli.”
Bankacılık ile Faktoring
Ticaretin fonlamasında bankacılık, faktoring, leasingin yanyana olması gerektiğini ifade eden Zafer Ataman, kendilerini bir zincir olarak gördüklerini ve faktoringin tercih edilme nedenini hıza bağlıyor. Ataman, “Faktoring direkt müşterilerinin kredibilitesiyle ilgileniyor. Ben borçluyla ilgiliyim. Borçlu ödedikçe ben firma ile çalışmama devam ederim. Yeter ki geçmişte kredi sıkıntısına düşülmüş olmasın” diyor. Faktoringin bilançosunun yüzde 92’sini bankaların fonladığını aktaran Ataman, “Bankacılık ağı dışında faktoring olarak Türkiye’ye 1.5- 2 milyar dolarlık kaynak getiriyoruz. Bunun hepsini KOBİ’lere kullandırıyoruz” bilgisini veriyor.
Ortadoğu pazarı faktoringi etkilemez
Türkiye ihracat ağırlıklı büyüme modelini tercih eden bir ülke. Ancak konjonktür bu anlamda sıkıntı yaratmıyor değil. Ortadoğu’daki gelişmeler, komşu ülkelerdeki sıkıntılar bu modeli sıkıntıya sokacak gibi gözüküyor. Faktoringin de Türkiye’de ağırlıklı ticaret ile büyüdüğünü hatırlattığımız Zafer Ataman, Suriye, Irak ve Ortadoğu’nun bazı ülkelerinde yaşanan sıkıntıların şimdilik kendilerini rahatsız etmediğini aktarıyor: “Faktoring sektörünün 2014 yılı büyüme öngörüsünü yüzde 14 olarak açıklıyoruz. Ancak faktoring en kötü senaryo da dahi Türkiye’nin ihracat büyümesiyle neredeyse aynı oranı yakalıyor. Türkiye’nin ihracatında Suriye gibi pazarlar düşünüldüğünde zaten bu ülkelerde faktoring yok. Türk faktoring sektörünün sözkonusu komşu ülkelerden kaynaklı bir sıkıntısı yok. Çünkü ağırlıklı faktoringin kullanıldığı pazarlar Avrupa Birliği’dir. Şu anda İngiltere pazarında ciddi bir ticaret ağırlığı var. Almanya güzel gidiyor.” Ataman, Türkiye’nin yüzde 4 büyümesi halinde faktoring sektörünün en az yüzde 20 büyüme kaydedeceğini açıklıyor. Kişisel büyüme beklentisi ise yüzde 3.
Faktoring+İhracat
Bunlar da ilginizi çekebilir