İSO Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2024 Araştırması’nı açıkladı: KOBİ’lerin karı finansmana gitti
İSO Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2024 Araştırması’nı açıkladı: KOBİ’lerin karı finansmana gitti
İçeriği Görüntüle

İstanbul Sanayi Odası (İSO), sanayi sektörünün devler ligini belirleyen ve 1968’den bu yana aralıksız yapılan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nın 2024 yılı sonuçlarını duyurdu. Sonuçlar, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları İrfan Özhamaratlı ve Cemal Keleş’in katılımıyla; Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda düzenlenen toplantıda açıklandı.

Irfan Ozhamaratli Erdal Bahcivan Cemal Keles STüpraş yine zirvede
Türkiye sanayisinin check up’ını ortaya koyan ve küresel ölçekte yaşanan gelişmelerle Türkiye’de uygulanan dezenflasyon programının sanayi sektörünün performansına yönelik etkilerini ortaya koyması açısından oldukça önem taşıyan araştırmayı açıklayan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “İSO 500 çalışmasında 2024’te üretimden satışlara göre en büyük kuruluş, 651.6 milyar lira ile uzun yıllardır olduğu gibi yine TÜPRAŞ oldu. İkinci sırada 356 milyar lira ile Ford Otomotiv Sanayi A.Ş., üçüncü sırada da 201.6 milyar lira ile Star Rafineri A.Ş. yer aldı. Her iki kuruluşun da geçen seneki sıralarını korumuş oldukları dikkat çekiyor. Böylece geçen yıla göre İSO 500’ün ilk üç sırasının değişmemiş olduğunu görüyoruz. Buna karşılık 2024’te İSO 500’ün ilk 10’unda yer alan şirketlerde 2023’e göre iki değişiklik oldu. Geçen yıl ilk 10’da yer almayan İskenderun Demir Çelik ve Hyundai Motor Türkiye Otomotiv ilk 10’a yükselme başarısını gösterdi” dedi.

Üç temel veride olumsuz sonuçlar var
Erdal Bahçıvan, İSO 500’ün 2024 yılı sonuçlarına bakıldığında üç temel veride tarihi olumsuz sonuçlarla karşı karşıya olunduğunu vurguladı: “Birincisi, İSO 500’ün üretimden net satışları üç yıldır üst üste reel olarak geriliyor. İkincisi; sanayicinin elde ettiği karın önemli bir kısmını finansman giderlerine ayırmak zorunda olduğu gerçeği, bu yıl çok daha ağır bir noktaya gelmiş durumda. Maalesef ‘Sanayici kazandığı paranın yarısını finansmana ayırıyor’ sözleri bu yılki sonuçları açıklamaya yetmiyor. Çünkü son yıllarda ilk kez sanayiciler kazandıkları paranın neredeyse tamamını finansman giderlerine ayırmak zorunda kaldılar. Üçüncü olarak 2024’te karlılık rasyolarının son 10 yıl ortalamasının çok altında kaldığını gösteren iki veriye daha dikkat çekerek devam etmek istiyorum. İSO 500’ün faaliyet karlılığı 2014-2023 döneminde %10.4 düzeyinde iken, 2024’te %6.2’ya gerilemiş durumda. Benzer şekilde satış karlılığının da geçtiğimiz 10 yılda ortalama %7.1 düzeyindeyken; 2024’te %2.6’ya gerilemesi de bize göre geçtiğimiz yılın dikkatle değerlendirilmesi gereken verileri arasında öne çıkıyor.”

“Sanayi sektörü 2024’ü büyümesiz kapattı”
Erdal Bahçıvan, reel büyüme, kârlılık, finansman giderleri başta olmak üzere birçok parametrede sanayicinin İSO 500 tarihinin en zorlu yıllarından birini geçirdiğini söyledi: “OVP sürecinde en büyük fedakarlığı yapmasına karşın, 2024 yılını neredeyse büyümesiz kapatması, sanayi sektörünün durumunun en somut göstergesi olarak görülmelidir. Bu nedenle OVP eğer başarılı olacaksa, programın en büyük yükünün sanayinin omuzlarında olduğu gerçeğini de konuşmalıyız. Sanayiciler olarak iki yıla yakın süredir uygulanmakta olan OVP’ye olan güvenimizi ve inancımızı bugün de yineliyoruz. Yine her fırsatta üzerine titrememiz gerektiğini söylediğimiz ‘finansal istikrar’ konusunda, OVP hedeflerini, kararlarını ve uygulamalarını çok önemli bir referans olarak almayı sürdürüyoruz. Fakat geldiğimiz noktada önümüzdeki dönemde programın hedeflerinden uzaklaşıldığı algısının oluşmaması temel bir anlayış olmalıdır.”

“2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ni rehber alıyoruz”
Erdal Bahçıvan, İSO 500 verilerinin Türkiye’nin üretimden uzaklaşan bir döngünün içine girme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğini bize net bir şekilde gösterdiğini belirtti: “Bunu kırmak, tersine çevirmek elimizde. Bu görev ise sadece sanayicilerin değil herkesin görevi olmalı. Çünkü sanayi sektörü ve üretim, küresel gerilimlerin ve korumacılığın alabildiğine yükseldiği bu dönemde ülkemiz için hayati önemdedir. Türkiye üretimden daha fazla uzaklaşma döngüsüne girmeden teknolojiye ve ihracata dayalı nitelikli üretim anlayışıyla rekabetçi kaliteli ve sürdürülebilir bir büyümeyi ve refahı en önemli stratejik hedef olarak ortaya koymalıdır. Diğer yandan jeopolitik gerilimlerin dört bir yanımızı sardığı bu coğrafyada gelişmiş bir sanayi altyapısının, ülkemizin her yönden savunması açısından da hayati önemde olduğunu unutmayalım. Bu anlamda Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan ‘Yüksek Teknoloji, Dijital Ekonomi, Yeşil Dönüşüm, Küresel Entegrasyon ve Yapısal Dönüşüm’ gibi çok önemli 5 temel amaç üzerine inşa edilen ve bir süre önce detayları kamuoyu ile paylaşılan ‘2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ni, sanayimizin en çok ihtiyaç duyduğu vizyon olması itibarıyla heyecanla beklediğimizi ifade etmek istiyorum. İSO Stratejik Dönüşüm Merkezi’ndeki çalışmalarımızda da Cumhurbaşkanlığımızın açıkladığı bu yeni stratejiyi rehber olarak alacağımızı söylemek istiyorum.”

Üretimden satışlar 3 yıldır üst üste reel olarak geriliyor
Bahçıvan, İSO 500’de dikkat çeken en önemli konunun, sanayicilerin üretimden net satışlarının üç yıldır üst üste reel olarak gerilemesi olduğunu aktardı: “Üretimden net satışlarını 6.4 trilyon liradan 8.7 trilyon liraya çıkaran İSO 500 şirketlerinin 2024’teki %36.3’lük artış performansı geçmiş üç yılın altında. Önceki üç yılın artışlarıyla karşılaştırıldığında üretimden satışlardaki performansın zayıfladığı oldukça açık. 2024’te %41.1 olan yıllık ortalama Yurt İçi Üretici Fiyatları Endeksi (Yİ-ÜFE) ile arındırıldığında üretimden satışlar reel olarak %3.4 gerilemiş bulunuyor. Böylece 2022’de %4.2, 2023’te %5.2 olan üretimden satışlardaki reel düşüş üst üste üçüncü yıldır devam ederek, sanayimizin içinden geçtiği ağır koşulları teyit ediyor. Hiç kuşkusuz 2024’teki bu zayıf performansta iç ve dış gelişmeler belirleyici rol oynadı. Yurt içinde 2024 Nisan’dan itibaren dezenflasyon politikaları daha kapsamlı şekilde uygulanmaya başlandı. Buna bağlı olarak iç talepte başlayan kademeli yavaşlama sanayi sektörünün satışlarını olumsuz etkiledi. Yurt dışında ise 2024 genelinde ihracat pazarlarında talep zayıf seyretti. Bu nedenle ihracat artışı sınırlı kaldı. Ayrıca artan maliyet baskılarının satış fiyatlarına yeterince yansıtılamaması, Türk lirasındaki reel değerlenme ve güçlü doların yol açtığı parite etkisi, sanayinin uluslararası rekabet gücünü zayıflatarak satış performansını düşürdü.”
Erdal Bahçıvan, üretimden satışların 50’lik gruplara göre dağılımına bakıldığında; ilk 10 şirketin İSO 500’deki ağırlığının %25’e yakın olduğunun görüldüğünü; ilk 50 kuruluşun uzun yıllardır %50 bandında seyreden ağırlığınınsa 2024’te de sürdüğünü, bu durumun ölçek ekonomisinin önemini ortaya koyduğunu kaydetti.

İSO 500 ihracattaki ağırlığını koruyor
İSO 500’ün Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki ağırlığını koruduğunu aktaran Bahçıvan, “Türkiye’nin ihracatı 2024’te %2.4 ile ılımlı bir artış göstererek 261.8 milyar dolara yükseldi. Aynı yılda İSO 500’ün ihracatı ise %1.5 artarak 95.1 milyar dolardan 96.6 milyar dolara çıktı. 2024’te İSO 500’ün ihracat performansı, Türkiye’nin genel ihracat performansının 0.9 puan altında gerçekleşirken zorlu dış rekabet koşullarının İSO 500’ün ihracatını daha fazla etkilediği anlaşılıyor” diye konuştu. Bahçıvan, İSO 500’ün sanayi ihracatı içindeki payının Türkiye’nin ihracat performansı açısından önemli bir ağırlığa sahip bulunduğunu, 2024’te İSO 500’ün Türkiye sanayi ihracatı içindeki payının %38.3 ile %40 bandına yakın seyrini korumuş durumda olduğunu söyledi.

Karlılıkta sert düşüşler
Erdal Bahçıvan, İSO 500’ün en çarpıcı tablolarından birini seçilmiş temel göstergelerde görüldüğünün, sanayi sektöründe karların 2024’te ne kadar sert düşüşler kaydettiğinin açıkça ortada olduğunun altını çizdi: “Burada iç ve dış talepteki durağanlığa bağlı olarak satışlardaki zayıf performansın yanı sıra yükselen maliyetlerin de faaliyet karlılığını olumsuz etkilediğini özellikle vurgulamak gerekiyor. İSO 500’ün faaliyet karı 2024’te %31.6 azalarak 937 milyar TL’den 641 milyar TL’ye geriledi. Buna paralel olarak faaliyet karlılığı oranı da %12.5’ten %6.2’ye indi, bu oran 2014-2023 ortalaması olan %10.4’ün oldukça altında gerçekleşmiş bulunuyor. İSO 500’ün 2024’te vergi öncesi kar ve zarar toplamı da %58.5 düşüşle 645 milyar TL’den 267 milyar TL’ye gerilemiş durumda. Buradaki kuşkusuz en çarpıcı kalemlerden biri de satış karlılığındaki dramatik düşüş. İSO 500’ün satış karlılığı oranı ise %8.6’dan %2.6’ya inerken; bu oranın son on yılın ortalaması olan %7.1’in de oldukça altında kalması dikkat çekiyor. Burada vergi öncesi kar ve zarar toplamındaki düşüşte enflasyon muhasebesi uygulaması sonrasında oluşan 65.2 milyar TL’lik net enflasyon düzeltmesi zararının da sınırlı bir etkisi söz konusu. Ancak bu zararın satış karlılığına etkisi sadece 0.6 puan. Yani bu uygulama yapılmasaydı da İSO 500’ün satış karlılığı %2.6 değil, %3.2 olacaktı.”
Erdal Bahçıvan, bir diğer önemli karlılık göstergesi olan faiz, amortisman ve vergi öncesi kar ve zarar toplamına bakıldığında; rakamın %12.1 ile oldukça zayıf bir artış göstererek 1.2 trilyon TL’den 1.3 trilyon TL’ye yükseldiğinin görüldüğünü bildirdi: “Bu sınırlı artış, FAVÖK karlılığı oranını 2.9 puan düşüşle %15.7’den %12.8’e geriletti. Söz konusu oran da 2014-2023 ortalaması olan %13.7’nin altında kalırken; 2024 verilerinin bir bütün olarak diğer yıllara göre daha zayıf olduğunu desteklemesi bakımından dikkat çekiyor. Ve görüldüğü üzere 2024’te İSO 500’ün tüm karlılık göstergelerinde olumsuz bir tablo söz konusu.”
Zarar eden kuruluş sayısı 96’dan 152’ye çıktı: Araştırmaya göre; 2024’te vergi öncesi dönem kar/zarar büyüklüğüne göre zarar eden kuruluş sayısı önemli bir artışla 96’dan 152’ye çıktı. Faiz, amortisman ve vergi öncesi kar/zarar büyüklüğüne göre zarar eden firma sayısındaki (10’dan 19’a) artışın ise nispeten daha sınırlı kaldığı görülüyor. Geçen yılla kıyaslandığında, 2023’ün ardından 2024’te de net kambiyo zararının ortaya çıktığı, aynı yılda enflasyon muhasebesi uygulaması nedeniyle de nette düzeltme zararı oluştuğu anlaşılıyor. İSO 500 şirketleri 2024’te kambiyo ve enflasyon düzeltmesi işlemleri haricindeki diğer gelirlerden 402 milyar TL’lik net kar elde eti. Yine de bu rakamın net satışlara oranı %3.8’den %3.9’a çıkarak önemli bir değişim göstermedi. Söz konusu gelirler içerisinde faiz, temettü, iştirak, menkul kıymet, duran varlık satışı, komisyon vb. gibi kalemler yer aldı.”
“Faaliyetten kazanılan paranın neredeyse tamamı finansman gideri kullanılmış”: Erdal Bahçıvan, sanayi şirketlerinin en temel sorunlarından biri olan finansman giderlerinin İSO 500’ün karlılığı üzerindeki etkisini 2024’te de sürdürdüğünün görüldüğünü paylaştı: “Yıl genelinde yüksek seyreden TL cinsi faizler ve kurların yatay seyrinin, firmaları TL cinsi krediler yerine vade ve maliyet açısından daha uygun olan döviz cinsi kredilere yönelttiği anlaşılıyor. Ayrıca yüksek faiz ve nispeten elverişsiz talep koşulları da firmaların mali borç kullanma iştahını azaltmış durumda. Bütün bu gelişmelerin etkisiyle İSO 500’ün finansman giderlerini 2024’te daha başarılı şekilde yönettiği söylenebilir. Fakat sanayici finansman giderlerini nispeten iyi yönetmesine karşın esas faaliyetlerinden o kadar az kar elde etmiş ki, kendi faaliyetinden kazandığı paranın neredeyse tamamını finansman gideri olarak kullanmış. 2024’te İSO 500’ün finansman giderleri %16 ile enflasyonun oldukça altında bir artış kaydederek 619 milyar TL’ye yükseliyor. Buna karşılık satışlardaki zayıf seyir ve yükselen maliyetlerin etkisiyle faaliyet karı %31.6’lık sert bir düşüşle 641 milyar TL’ye geriliyor. Bunun sonucunda finansman giderlerinin faaliyet karına oranı belirgin bir artışla %56.9’dan %96.6’ya yükseliyor. Bu oranın, 2014-2023 ortalaması olan %60.1’in oldukça üzerinde olduğunun altını çizmek istiyorum.”
Erdal Bahçıvan, Adeta kangren olmuş bu konuda; finansmana erişim, nitelikli finansman konularında yıllardır süre gelen sıkıntıları hatırlatmakla beraber sanayiciler olarak çuvaldızı kendimize de batırmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu yıl esas faaliyet karının düşük olmasının da etkisiyle bu oran daha yüksek çıkmış olsa bile 10 yıllık ortalamanın %60’ın üzerinde olması karşısında şunu itiraf etmek durumundayız: Sanayiciler olarak yaptığımız işler arasında bana göre en hafife aldığımız konu finans. Bütün dünyanın kullandığı finansal enstrümanlara mesafeliyiz. Risklerimizi minimize edecek araçları kullanmıyoruz. Bu konuda artık dışarıdan destek ve teşvik bekleyeceğimize, şapkamızı önümüze koyarak dünyanın da kullandığı farklı enstrümanlara kapımızı açmalıyız” diye konuştu.

Özkaynaklardan daha fazla borçlar büyüyor
Enflasyon muhasebesi uygulamasının 2023’te aktifler ve özkaynaklar başta olmak üzere bilanço göstergelerinde önemli artışlara yol açmış olduğunu anımsatan Bahçıvan, İSO 500 şirketlerine 2024’te enflasyon düzeltmesinin etkisinin daha sınırlı kaldığının görüldüğüne işaret etti: “Aktif tarafında dönen varlıklar %31.7, duran varlıklar ise %43 büyümüş. Böylece aktif toplamındaki artış %37.7 olarak karşımıza çıkıyor. Pasif tarafında ise özkaynaklar %31.6 artarken toplam borçlardaki artış %45.1 ile daha yüksek olarak gerçekleşmiş bulunuyor. İSO 500 borç-özkaynak oranları açısından da çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Hatırlarsanız geçen yıl bilançolardaki parasal olmayan kıymetlere uygulanan enflasyon düzeltmesi, kaynak yapısını esas itibarıyla özkaynaklar üzerinden etkilemiş ve kaynak dağılımını iyileştirici rol oynamıştı. 2024’te ise bir önceki yıla göre özkaynaklar %31.6 artarken toplam borçlar %45.1 ile daha yüksek oranda artış kaydetti. Buna bağlı olarak özkaynakların toplam aktifler içindeki payı %54.5’ten %52.1’e gerilerken, toplam borçların payı %45.5’ten %47.9’a çıktı. Ancak yine de özkaynakların payı %50’nin üzerinde kalmaya devam etti. Mali ve diğer borçlar açısından değerlendirdiğimizde; İSO 500’de 2023’te %59.8 artan toplam borçlar, 2024’te %45.1 büyüdüğü görülüyor. Alt kalemler incelendiğinde; mali borçlardaki artışın 2024’te %38.6 düzeyinde kaldığı anlaşılıyor. Diğer borçlarda ise %51.5 büyüme var. İSO 500’de önceki 3 yılda olduğu gibi 2024’te de diğer borçlar mali borçların üzerinde büyüdü. Kredi faiz oranlarındaki artış ve krediye erişimde sıkılaşma sonucu sanayinin kredi kullanımındaki büyüme de beklendiği gibi yavaşlamış bulunuyor. Sanayi kuruluşlarının net işletme sermayesi ihtiyaçlarını ise daha çok diğer borçlarla karşıladığını söyleyebiliriz. İSO 500’ün mali borçları içinde kısa vadeli borçların payı; 2023’te %51.7 iken 2024’te 3.2 puan düşüşle %48.5’e gerilemiş bulunuyor. Bu gelişme, kısa vadeli mali borçlardaki artışın %30’la sınırlı kalmasına karşılık uzun vadeli mali borçların %47.9 ile çok daha yüksek oranda büyümesinden kaynaklanmış durumda.”
“Devreden KDV sorunu devam ediyor”: Erdal Bahçıvan, sanayicinin devreden KDV sorununun devam etmekte olduğunu vurguladı: “2024’te İSO 500’ün devreden KDV yükü %26.9 artarak 85 milyar liraya yaklaşmış bulunuyor. Söz konusu artış, enflasyonun altında kalması bakımından geçtiğimiz yıllara göre bir nebze daha pozitif tablo sunsa da biz uzun zamandır bu döngüyü, sanayi kuruluşlarımızın, devlete sıfır faiz ve sonsuz vade ile borç vermesi olarak tanımlıyoruz. Özellikle enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde, devreden KDV sorunu firmalarımızın nakit akışı açısından daha önemli bir yük haline geliyor.”

Düşük teknoloji ile yüksek teknoloji yükselişte, Ar-Ge harcamaları arttı
Sanayinin teknolojik dönüşümüne önem verdiklerini, 1 yıl İSO Stratejik Dönüşüm Merkezi’ni bu konuda sanayiye rehber olabilmek için kurduklarını anımsatan Bahçıvan, rekabetçi bir sanayi oluşturabilmenin yegâne yolunun sanayide teknolojiye dayalı, ihracat odaklı ve sürdürülebilir bir üretimi hâkim kılmak olduğunu düşündüklerini ve üretimde teknoloji dönüşümüne ne kadar ihtiyacımız olduğunu vurguladı: “İSO 500’de 2024’te yaratılan katma değer içerisinde en yüksek payın %34.6 ile düşük teknoloji yoğunluklu sektörlere ait olduğunu görüyoruz. Bu grubun payının geçen yıla göre 5.9 puan artması dikkat çekici. 2022 ve 2023’te orta-düşük teknolojili sektörler en yüksek payı alırken 2024’te yeniden düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin öne çıkmasının üzerinde önemle durmalıyız. Aynı dönemde orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı 2.5 puan düşüşle %31.4’e, orta-yüksek teknolojili sanayiler grubunun payı 3.6 puan düşüşle %26.7’ye geriledi. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı ise 0.3 puan artışla %7.4’e çıktı. İSO 500 içinde orta-yüksek ve yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerde yer alan firmaların katma değerden aldıkları pay 2023’te %37.4 ile rekor seviyeye ulaştıktan sonra 2024’te %34.1’e düşerek ivme kaybetti. İSO 500’deki Ar-Ge harcaması yapan kuruluşların sayısına baktığımızda, sanayimizin bu alanda daha istekli olması gerektiği açıkça görülüyor. İSO 500’de Ar-Ge yapan kuruluş sayısı 2018’e kadar kademeli bir artış gösterdikten sonra durağanlaşmış gözüküyor. 2024’te de Ar-Ge harcaması yapan kuruluş sayısı 265 ile aynı kaldı. Teknolojiye dayalı nitelikli ve katma değer üretebilen bir sanayi için sanayi kuruluşlarının Ar-Ge’yi daha çok odaklarına almaları gerekiyor. 2024’te Ar-Ge harcamaları, İSO 500 anket verilerine göre %98.4 artarak 60.7 milyar TL’ye yükseldi. Ar-Ge harcamalarının üretimden satışlara oranının da %0.70 ile en yüksek düzeyine ulaşmış olmasını bu alanda bir farkındalık oluştuğunu göstermesi açısından önemli buluyoruz.”
Burada da 2024 yılında İSO 500’ün istihdam panoraması yer alıyor. Veriler 2024 yılında İSO 500 istihdamının yüzde 2,6 artarak 825 kişiye yaklaştığını ortaya koyuyor. Aynı yılda tam istihkak olarak ödenen maaş ve ücretlerin de yüzde 90,9 oranında artarak 813 milyar TL olarak gerçekleştiği görülüyor.
Halka açık şirke sayısı 88’e ulaştı: Erdal Bahçıvan, sermayenin tabana yayılması ve sanayi şirketlerinin finansman kaynaklarını çeşitlendirmeleri açısından halka açılmanın önemli bir seçenek olduğunu ifade etti: “İSO 500 şirketlerinden halka açık kuruluşların sayısının 2017-2021 döneminde 65-69 bandında seyrettikten sonra 2022’de 73’e, 2023’te 85’e yükseldiğini görüyoruz. Halka açık kuruluş sayısındaki bu artış trendi, 2024’te de sürdü. 2024’te 3 adet daha artarak 88’e ulaşan İSO 500’deki halka açık şirket sayısı bugüne kadarki en yüksek seviyesine çıktı.”
Yabancı sermaye paylı kuruluş sayısı 124’e yükseldi: Erdal Bahçıvan, İSO 500 içindeki yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısında 2010’lu yıllarda başlayan düşüş eğiliminin, 2023 ile birlikte tersine dönmüş olduğunun görüldüğünü aktardı: “2023’te 116 olan yabancı sermaye paylı kuruluş sayısı 2024’te 8 adet daha artarak 124’e çıktı. Böylece yabancı sermaye paylı kuruluşlar sayısı 2014-2016 yılları bandına geri dönmüş bulunuyor.”
Sanayi, Anadolu’da yaygınlaşmaya devam ediyor: Bahçıvan, İSO 500’de yer alan kuruluşların bağlı olduğu oda bilgilerine göre dağılımın Anadolu lehine değişmeye devam ettiğini bildirdi: “Son yıllarda sayısal olarak düşüş eğiliminde olmasına karşın en büyük pay 144 firma ile halen İstanbul Sanayi Odası’na (İSO) ait. İSO’yu 44 kuruluş ile Ankara Sanayi Odası (ASO) izliyor. Kocaeli Sanayi Odası (KSO) 39, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) 37 kuruluş, Gaziantep Sanayi Odası (GSO) 29, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) 17 kuruluş, Adana Sanayi Odası (ADASO) 16 kuruluşla sıralamada yerini alıyor.”
Erdal Bahçıvan, İSO 500’ün sektörel dağılımına bakıldığında İSO tarafından oluşturulmuş 10’lu sektör gruplandırmasına göre şöyle bir dağılımın ortaya çıktığını paylaştı: “2024’te üretimden satışlara göre en yüksek paya sahip sektör %20.7 ile ‘ana metaller ve makine imalatı sanayii’ olurken bu sektörün payı geçen yıla göre 1.8 puan azalmış durumda. %18.4’le ikinci sıradaki ‘kimyasal ürünler, plastik ve kauçuk ürünleri’ sektörünün payı da geçen yılın 1.3 puan altında kaldı. Üçüncü sırada geçen yıla göre payında çok sınırlı bir düşüş olsa da yine 17.6 ile oldukça yakın gerçekleşen ‘kara, deniz taşıtları ve yan sanayii’ bulunuyor.”

“Türkiye üretimden uzaklaşan döngünün içine girmemeli”
Erdal Bahçıvan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İSO 500 verileri ülkemizin üretimden uzaklaşan bir döngünün içine girme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğini bize net bir şekilde gösteriyor. Bunu kırmak, tersine çevirmek elimizde. Bu görev ise sadece sanayicilerin değil herkesin görevi olmalı. Çünkü sanayi sektörü ve üretim, küresel gerilimlerin ve korumacılığın alabildiğine yükseldiği bu dönemde ülkemiz için hayati önemdedir. Türkiye üretimden daha fazla uzaklaşma döngüsüne girmeden teknolojiye ve ihracata dayalı nitelikli üretim anlayışıyla rekabetçi kaliteli ve sürdürülebilir bir büyümeyi ve refahı en önemli stratejik hedef olarak ortaya koymalıdır. Diğer yandan jeopolitik gerilimlerin dört bir yanımızı sardığı bu coğrafyada gelişmiş bir sanayi altyapısının, ülkemizin her yönden savunması açısından da hayati önemde olduğunu unutmayalım.” Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan ‘Yüksek Teknoloji, Dijital Ekonomi, Yeşil Dönüşüm, Küresel Entegrasyon ve Yapısal Dönüşüm’ gibi çok önemli 5 temel amaç üzerine inşa edilen ve detayları kamuoyuyla paylaşılan ‘2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin öneminin altını çizen Bahçıvan, “İstanbul Sanayi Odası olarak, her zaman belirttiğimiz gibi tüketimden değil üretimden itibar kazanan bütünsel kalkınma perspektifi için daha çok çalışmamız gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.”