banner565

banner472

banner458

banner457

24. Avrasya Ekonomi Zirvesi; ‘İnsanlık Daha İyisini Hak Ediyor’ ‘İyi bir krizi boşa harcamayın’

Marmara Grubu Vakfı tarafından ‘İnsanlık Daha İyisini Hak Ediyor’ temasıyla düzenlenen 24. Avrasya Ekonomi Zirvesi, 8-9 Temmuz 2021’de, dergimiz KobiEfor’un çözüm ortaklığı ve basın sponsorluğunda uydu aracılığıyla ve eş zamanlı canlı yayın ile dijital ortamda gerçekleştirildi.

KAPAK 01.08.2021, 00:00 30.08.2021, 22:54
25201
24. Avrasya Ekonomi Zirvesi; ‘İnsanlık Daha İyisini Hak Ediyor’ ‘İyi bir krizi boşa harcamayın’

32 ülkeden 3’ü aktif toplam 14 cumhurbaşkanının katıldığı Zirve’de uluslararası diyalog ve işbirliğinin genişletilmesine çalışıldı. Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver, dünyaca ünlü İngiliz devlet adamlarından Sir Winston Churchill’in “İyi bir krizi boşa harcamayın” sözüne atıfta bulunarak; Zirve’de dünyanın önde gelen bilim insanlarını, akademisyenleri, cumhurbaşkanlarını, politikacıları, iş dünyasını, gençleri, sivil toplumu ve tüm inançların liderlerini, küresel gündemdeki sorunlara çözüm bulmak için buluşturduklarını söyledi.

Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (Marmara Grubu Vakfı) tarafından hayata geçirilen, yaklaşık çeyrek asırlık bir felsefenin ürünü; Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin 24.’sü, İstanbul’da düzenlendi. 24. Avrasya Ekonomi Zirvesi, “İnsanlık Daha İyisini Hak Ediyor” sloganıyla, 8-9 Temmuz 2021’de, Marmara Grubu Vakfı tarafından, dergimiz KobiEfor’un çözüm ortaklığı ve basın sponsorluğunda, uydu aracılığıyla ve eş zamanlı canlı yayın ile dijital ortamda gerçekleştirildi.

32 ülkeden düşünce, siyaset, bilim, din ve iş dünyasının önemli küresel şahsiyetlerini, 3’ü aktif toplam 14 cumhurbaşkanını buluşturan Zirve’de, ‘İyi bir krizi boşa harcamayın’ anlayışıyla ‘Yetkili bir Asya yüzyılı olacak mı?’ sorusuyla ‘Koronavirüs sonrası yeni dünya’da daha güvenli ufuklar için ekonomide yeni yollar açmak ele alınırken; uluslararası diyalog ve işbirliğinin genişletilmesine çalışıldı ve tüm işbirliği kanallarının korunarak çağımızın ortak sorunlarına çözümler arandı.

Dünyada barış ve diyalog etkinliği olarak kabul gören Avrasya Ekonomi Zirveleri, ekonomi, enerji, sosyal hayat, kültür, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi alanlarda dünyanın önde gelen bilim insanlarını, cumhurbaşkanlarını, akademisyenleri, politikacıları, politika yapıcıları, iş ortaklarını, gençleri, sivil toplum ve tüm inançların liderlerini küresel gündemdeki en acil konuları ele almak üzere bir araya getiriyor. Uluslararası toplantılar arasında etkili ve özel bir yeri olan Avrasya Ekonomi Zirveleri’ne KobiEfor büyük bir önem vermekte ve çözüm ortağı olarak desteklemektedir.

1. GÜN-1. OTURUM: AÇILIŞ SEREMONİSİ

24. Avrasya Zirvesi’nin ilk oturumu, ‘İnsanlık Daha İyisini Hak Ediyor’, ‘Koranavirüs Sonrası Yeni Dünya’ başlıklı Açılış Serenomisi ile başladı. Açılış Divanı; Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı ve Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2007) Dr. Akkan Suver, AK Parti İstanbul Milletvekili ve Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2008)  Şamil Ayrım, Marmara Grubu Vakfı Genel Başkan Yardımcısı, Gazeteci / Yazar, Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2007) Engin Köklüçınar, Marmara Grubu Vakfı Genel Sekreteri ve Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2015) Cafer Okray’dan oluştu.

“İyi bir krizi boşa harcamayın”
İşbirliği ve diyalog çağrısı: Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver, mütevazı imkanlarla uluslararası bir etkinliği aralıksız 24 yıldır sürdürmenin ve yaşatmanın önemini bilen biri olarak yurt içi ve yurtdışından bütün katılımcılara şükranlarını sunduğunu belirterek, yaklaşık çeyrek asırdır yaşayan bu etkinliği pandemi dolayısıyla online yapmanın üzüntüsünü yaşadıklarını aktardı. Gelecek yıl düzenleyecekleri 25. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde katılımcıları İstanbul’da misafir etmeyi ümit ettiklerini paylaşan Suver, “İnsanlık bir dönemeç arifesinde! Son bir buçuk yılın sonunda Covid-19 salgını gezegenimize büyük değişiklikler getirdi. Ulusal politikadan bağlantısız yaşamak gibi düşünceler yıkıldı. Küresel birliktelik, küresel diplomasi, küresel işbirliği gibi kavramlar ön plana çıktı, günümüz jeopolitiğinin bundan böyle diyalog daha çok diyalog düsturu çerçevesinde gelişeceğini ümit ediyorum” dedi.

Salgının Çin’de oluşan bir sorunun sadece Çin’i etkilemediğini gösterdiğini kaydeden Suver, ‘Yaşanan küresel durgunluğu ekonomik ve demokratik sosyal boyutuyla yeniden nasıl rekabetçi,  işbirliği endeksli bir hale getirip, canlandırabiliriz?’ düşüncesine yönelmemiz gerektiğini vurguladı: “Gezegenimizin barışı, refahı ve güvenliği için işbirliğini ve rekabetçi gelişimi sağlamanın yollarını aramamız gerektiğine inanıyorum. Biliyorum ki, küresel istikrar, küresel güvenlik, küresel diplomasi, küresel boyutta bir diyaloğun eseri olacaktır. ‘En sert rekabete evet ama çatışmaya hayır’ sloganıyla insanlığın daha iyiyi hak ettiğine inanan bir düşünce çerçevesinde yol haritamızı çizmemizin önemi üzerinde durmak istiyorum. Bugün yaşanan ekonomik ve sosyal eşitsizlikler, iklim sorunları, pandemi, demografik sorunlar gibi karışık meselelerle soğuk savaş modelleriyle değil, işbirliği ve diyalogla başa çıkabiliriz.”

Türkiye’nin uluslararası ekonomik ve sosyal projelere daha fazla katkıda bulunarak bölgede evrensel değerlerle moral ve kültürel işbirliği örnekleri oluşturduğunu da ifade eden Suver, “Küresel güçlerin ilişkilerinin dinamiklerini tartma fırsatı yerine küresel diplomasi ve küresel diyalog ile insanlığın dinamizmine kavuşmasının ve kendisini yeniden keşfetmek kapasitesine ulaşmasının yollarını da aramalıyız. Zira hızlı gelişen bilgi teknolojileri, yapay zeka, kuantum bilişimi, çevre kavramları ve insan kaynaklarıyla serbest pazar ekonomisi bizi yeni bir dünyaya götürmektedir” diye konuştu. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin üstünlüğüyle ortak ekonomik değişim aracı dolar ve iletişim dili olarak İngilizce’nin hakimiyetinin artık belirsizleştiğine değinen Suver, önemli olanın yeni teknolojilerin ve bilgilerin demokrasiye, hukuka ve insana saygılı olarak büyümesi ve gelişmesi olduğunun altını çizdi. Vakıf ve Zirve olarak uluslararası alanda önemli isimlerden Dr. Edward De Bono’yu, Kurucu Üyeleri’nden Zirveler’in vazgeçilmezlerinden Prof.Dr. Ahmet Samsunlu’yu, Önceki Duayenleri İşinsanı Jak Kamhi’yi, Gazeteci Kenan Akın’ı, Eczacı Sabahat Darendeliler’i, Milletvekili Gönül Saray’ı, Prof.Dr. Ahmet Vefik Alp’i ve İşinsanı Sadettin Sükan’ı kaybettiklerini anlatan Suver, “Bu değerli arkadaşlarımızın aziz hatıralarına her zaman saygılı kalacağımızı ve kendilerini unutmayacağımızı bilmenizi isterim” dedi. Suver, konuşmasını, İngiltere’nin önemli devlet adamlarından Sir Winston Churchill’in sözleriyle tamamladı: “Diyor ki; İyi bir krizi boşa harcamayın.”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Zirve; büyük ve güçlü Türkiye mücadelemizi daha da güçlendirecek”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mesajı, İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım tarafından okundu, mesaj şöyleydi: “Bu sene 24.’sü tertip edilen Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin sağlıktan iklim değişikliğine kültürden enerji güvenliğine kadar çok geniş yelpazede verimli tartışmalara zemin oluşturacağı anlaşılıyor. Koronavirüs salgının küresel ekonomik ve siyasi yapıda ciddi değişikliklere kapı araladığı bir dönemde düzenlenen zirvenin sonuçları, hem bizim, hem de ilgili kurumlarımız için yol gösterici olacaktır.

Türkiye, son 19 yılda kurduğu güçlü altyapı sayesinde, son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen salgın sürecini, hamdolsun, başarıyla yönetmiştir. Sağlık hizmetlerinde hiçbir sıkıntı yaşanmadığı gibi kamu güvenliğinden üretime, tarımdan yatırımlara kadar diğer alanlarda da herhangi bir zafiyete müsaade etmedik. Vakitlice aldığımız tedbirler ve dinamik salgın yönetimimizle, özellikle ekonomide çarkların durmasına izin vermedik. Olumsuz küresel ekonomik iklime, tedarik ve lojistik zincirlerindeki akamete ve artan korumacılığa rağmen, 2020 yılını, büyümeyle kapattık. Geçtiğimiz yıl, yüzde 1.8’lik oranla, G-20 içerisinde en yüksek büyümeyi kaydeden ikinci ülke olduk. Yine bu dönemde G-20’de sanayi üretimi en çok artan devletler arasında yer aldık.

Geçen hafta açıklanan ihracat ve ilk çeyreğe ait büyüme rakamları, ülkemizin başarısını 2021 yılında da artırarak sürdürdüğünü gösteriyor. İkinci çeyrek rakamlarına ilişkin öncü göstergeler, büyümenin rekor seviyede olacağına işaret ediyor. Salgın sürecinin ülkemizin önüne açtığı fırsat penceresini, en etkin şekilde kullanarak, Türkiye’yi hedeflerine bir adım daha yaklaştıracağız. 2023 hedeflerimiz ile 2023 ve 2071 vizyonlarımız doğrultusunda ilerlerken, iş dünyamızdan üniversitelerimize, sivil toplumdan siyasetçilere kadar toplumumuzun her kesimine önemli görevler düşüyor.

‘Büyük ve güçlü Türkiye’ idealimizi ancak güç birliği yaparak, birbirimizin fikirlerinden istifade ederek gerçeğe dönüştürebileceğimizi görüyoruz. Marmara Gurubu Vakfı’nın öncülüğünde düzenlenen 24. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin mücadelemizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Bu düşüncelerle Zirve’nin tekrar başarılı geçmesini diliyor, sizlerin şahsında programa çevrim içi olarak iştirak eden tüm katılımcılara sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

“Çözümler küresel işbirliğiyle mümkündür”
Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Mesajı Azerbaycan Cumhuriyeti Enerji Bakanı Perviz Şahbazov tarafından okundu. Marmara Grubu Vakfı tarafından düzenlenen Zirve’nin başlamasından dolayı katılımcıları yürekten selamladığını kutladığını belirten Aliyev’in mesajı şöyle: “Avrasya Ekonomi Zirvesi uzun yıllardır barışı ve diyaloğu başarıyla desteklemekte ve küreselleşme çağındaki yeni zorlukları tartışmak için bir platform olarak Avrasya bölgesinde işbirliğinin geliştirilmesine her zaman değerli bir katkı sağlamıştır.

Bu yılki zirve ‘İnsanlık Daha İyisini Hak Ediyor’ sloganıyla yapılıyor ve büyük bir sembolik anlamı var. Bugün her birimiz insanlığın refahından, insan faktörünün küresel ölçekte tüm çıkar ve politikaların merkezinde yer almasından ve insanların hak ettiği bir dünyada yaşamasından sorumluyuz. Pandemi ile birlikte dünyamız artık iklim değişikliğinin zorlukları ve küresel güvenliği tehdit eden bir dizi riskle karşı karşıya. Bütün bu sorunlar küreseldir ve çözümleri ancak küresel işbirliği ile mümkündür. İnsanlığı tehdit eden sorunlar üzerinde ortak çalışma, adaletin sağlanması, bölgesel işbirliği, eşitsizliğin ortadan kaldırılması da yeni bir jeopolitik düzenin temel koşullarıdır.

Azerbaycan, Güney Kafkasya’daki jeopolitik ve jeoekonomik gerçekliği kökten değiştirerek işbirliği, barış ve sürdürülebilir bir bölgesel ve küresel güvenlik sisteminin oluşturulmasına yönelik stratejik bir yol izliyor. Kardeş Türkiye, insanlık suçlarına, işgale son veren ve bölgede büyük bir kalkınmanın önünü açan bu süreçte bize her zaman destek olmuştur. Büyük Vatanseverlik Savaşı’ndaki zaferimiz ve mevcut süreçler, Azerbaycan-Türk kardeşliğinin ve sarsılmaz birliğinin kazanımlarıdır.

En önemli şey, her iki ülkenin de kendileri için değer verdiği adalet ve kalkınma zaferidir. Yeni jeopolitik gerçekliğin en büyük kutlaması Şuşa Deklarasyonu’dur. Bu tarihi belge, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kardeşlik, dostluk ve ortaklık ilişkilerini ittifak statüsünde resmileştirdi. Bu yüksek güvenlik ve barış garantisi, Güney Kafkasya da dahil olmak üzere bir bütün olarak Avrasya için stratejik öneme sahiptir. Azerbaycan ve Türkiye, herkes için faydalı, müreffeh ve onurlu bir gelecek inşa etmek, bölgenin kaynaklarının, iletişim ve lojistik potansiyelinin etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak için birlikte güvenle çalışıyorlar.

Türkiye ve Azerbaycan birlikte yürüyerek onurlu ve varsıl bir dünyaya adım atıyorlar. Ülkelerimizin enerji güvenliğini sağlamadaki küresel rolü, sürdürülebilir işbirliği ve Avrasya halklarının refahı için sağlam bir temel olmaya devam edecektir. Bu toplantıda yapacağınız tartışmaların insanlığın yararına yeni işbirliği olasılıklarının belirlenmesinde faydalı olacağına inanıyorum. Zirve çalışmalarında başarılar dilerim.”

“Türkiye’de ekonomik kalkınmayı temiz enerjiyle desteklemeyi hedefliyoruz”
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, uluslararası sistemin bir kez daha köklü ve süratli bir değişimden geçtiğini belirterek, adeletsizlik ve eşitsizliğin arttığı bir dönemden geçtiğimizi, salgınla zengin ve yoksul toplumlar arasındaki uçurumun daha da belirginleştiğini ifade etti. Yeniden Asya Girişimi’ne de değinen Kıran, GSMH’ya rağmen, salgında en çok yardım yapan ikinci ülke olduğumuzu vurgulayan Kıran, “Barış ve istikrar coğrafyası olma özelliğini taşıyoruz” dedi.

Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinin yeniden imarına katkı vereceğimizi aktaran Kıran, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın önemine değinerek, Türkiye’nin yenilenebilir enerjide dünyada 12., Avrupa’da 5. sırada olduğumuzu paylaştı. Kıran, Türkiye’de ekonomik kalkınmayı temiz enerjiyle desteklemeyi hedeflediklerini çünkü insanlığın daha iyisini hak ettiğini dile getirdi.

“İnsan haklarının korunması gerekiyor”
Misafir Konuşmacı dünyaca ünlü Felsefeci Prof.Dr. İoanna Kuçuradi, “Barış hiçbir şekilde iki tarafın bir yüzleşmeye, mücadeleye yol açmama durumudur” dedi. Uluslararası ilişkilerin aynı zamanda insan hakları demek olduğunu aktaran Kuçuradi, insan haklarının herhangi bir siyasi birimde her türlü ilişkinin önünde bulunduğunu kaydetti, potansiyellerin insanları diğer canlılardan farklı kıldığını vurguladı. Onur ve haklar açısından potansiyellerin insanları eşit kıldığını savunan Kuçuradi, pandeminin insanlık ve insan haklarının korunması gereken bir süreç olduğunu söyledi.

“Dayanıklı bir kenti, ülkeyi, dünyayı tüm insanlık için inşa etmeye başlayabiliriz"
Avcılar Belediye Başkanı Av. Turan Hançerli, Avcılar’ın, limanı, demiryolu ve karayolu bağlantıları, havaalanına 25 dakika mesafesiyle Asya ile Avrupa’nın birleştiği noktada yüzyıllardır bir geçiş noktası olduğunu söyledi. Pandemi’nin daha çok dayanışma içinde olmaya ihtiyaç duyduğumuzu gösterdiğini aktaran Hançerli, dünyanın bu konuda çok iyi bir sınav vermediğini, hazırlıklı olmadığımızı gördüğümüzü söyledi. Aşılamada dünyada ciddi bir adaletsizlik bulunduğunu, pandemide birlikte çözüm üretmeyi öğrendiğimizi, ancak büyük krizin sadece pandemiyle sınırlı olmadığını, son da olmayacağını dile getirdi: “Dayanıklı bir kenti, ülkeyi, dünyayı tüm insanlık için inşa etmeye başlayabiliriz. Bunun tüm dünya için olması gerektiğini unutmamalıyız. Yan yana birlikteliği sağlamalıyız. İnsanlığın daha iyisiyle buluşması için Zirve, çeyrek asırdır katkıda bulunuyor.”

“Sürdürülebilir stratejik yönetim modeline geçmeliyiz”
İHKİB (İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) Başkan Yardımcısı Urfi Akbalık, ticaretin rotası sürdürülebilir temiz enerji konusuyla yakından ilgilendiklerini belirterek, Türkiye hazır giyim sektörünün dijital dönüşüm projesinde sona yaklaştıklarını, İTKİB bünyesinde Dijital Dönüşüm Merkezi kurduklarını açıkladı. AB Yeşil Mutabakat çerçevesinde sıfır karbon hedefinin konduğunu, bu konuda sektör olarak iddialı olduklarını kaydeden Akbalık, dijital dönüşümle ilgili AB fonlu sürdürülebilir stratejik bir yönetim modeline geçmelerinin şart olduğunu aktardı. Uluslararası ölçekte Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu (IAF), Euratex (Avrupa Konfeksiyon ve Tekstil Federasyonu) gibi derneklerle ilişkiyi geliştirerek ciddi yatırımlar yapmayı planladıklarını belirten Akbalık, Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin Türk moda dünyasının tasarım gücünü dünyaya göstereceğine inandıklarını dile getirdi.

“Sonuca odaklı işbirliğinden yanayız”
Büyükelçi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) Genel Sekreteri Lazar Comanescu, pandeminin iş çevrelerini zora soktuğunu, ekonomik işbirliğini destekleme görevlerini sürdürdüklerini belirterek, sonuca odaklı işbirliğinden yana olduklarını söyledi.
Düzenleyecekleri bir toplantıyla 2030’a kadar yapacakları çalışmaları planlayacaklarını aktaran Comanescu, KEİPA’da diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaptıklarını anlattı. Karadeniz Bölgesi’nin karmaşık bir havza, dünya ekonomisi açısından çok önemli ve gelişme potansiyeli yüksek bir bölge olduğunun altını çizen Comanescu, KEİPA’nın sağlıklı ekonomi geliştirmek için büyük görevler üstlendiğini, ekonomik toparlanma için acil eyleme ihtiyaç bulunduğunu kaydetti.

“Biz insanlığın varsıllığı için çalışıyoruz”
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Genel Sekreteri ve Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2017)  Prof.Dr. Asaf Hajiyev, Asya ve Avrupa arasında köprü, dünya ulaştırma kavşağının ortasında yer alan Karadeniz Bölgesi’nin dünya siyaseti açısından önemini vurgulayarak, Hazar ve Karadeniz’deki petrol ve enerji kaynaklarının çok güçlü olduğunu, ancak yalnız enerji zenginliğinin değil, bölgenin çok kültürlü olmasının asıl zenginliği oluşturduğunu kaydetti: “Biz insanlığın varsıllığı için çalışıyoruz. Bölgede güvenlik ve barış da sağlanmalıdır. Savaşlar ekonomimizi tahrip ediyor ve mülteciler ortaya çıkıyor. Karadeniz Bölgesi’nde her 50 kişiden biri mülteci, Türkiye’de 20 kişiden 1’i, Azerbaycan’da 10 kişiden 1’i mülteci. Bu, mülteci sorunu; yarım trilyon (500 milyar) dolarlık bir sorun. Mevzuatlar düzeltilmeli ki sorun çözülsün.” Tolstoy’un “Mutlu aileler, mutsuz ailelerden farklıdır. Mutsuz ailelerin sorununu çözmek gerekir” sözünü anımsatan Hajiyev, Karabağ ihtilafı çatışmasının sona erdiğini, artık herşeyden önce toprak bütünlüğüne öncelikle saygı göstermek gerektiğini, Cumhurbaşkanları; İlham Aliyev ve Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı deklarasyonla ana hedeflerinin bölgeyi kalkındırmak olduğunu açıkladı. Bölgeden enerji hatlarının Avrupa’ya ulaştığını vurgulayan Hajiyev, “Karadeniz bizi bölmemeli aksine birleştirmeli” dedi.

“Avrasya dünyaya yön gösterecek bir bölge”
TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi)  Başkanı İsmail Gülle, küresel ticarette rakamların büyük bir hızla toparlandığını, toparlanmanın devam ettiğini,  ancak güven duygusunun oldukça zarar gördüğünü, Türk ihracatçıları ve üreticileri olarak son 6 ayın 5’inde, aylık bazda ihracat rekorları kırdıklarını anlattı: “19 milyar 773 milyon dolarlık rakamla beraber Haziran ayı ihracatımız yüzde 47 arttı. Böylece aylık, çeyreklik, 6 aylık ve yıllık bazda tüm rekorları kırdık. Türk ihracatçısı tedarik zincirlerindeki dönüşümü iyi okuyarak, Covid-19 sonrası döneme olağanüstü bir giriş yaptı.” TİM’in 12 aylık ihracatta hedefleri olan 200 milyar dolar sınırına dayandığını kaydeden Gülle, ‘Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye’ hedefiyle öncelikle sürdürülebilir ihracatı başardıklarını, şimdiyse sürdürülebilir dış ticaret fazlası vermek için çalıştıklarını anlattı.

Pandemi sonrası dönemin trendlerini şimdiden göz önüne almamız gerektiğini vurgulayan Gülle, alıcı ülkelerin yeşil üretim, güvenli üretim ve güvenli ticaret gibi kavramları da öne çıkartarak tedarikçilerden beklentilerini yeniden şekillendirdiğine dikkat çekti: “Kısa zaman önce Avrupa Parlamentosu, AB’nin 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını azaltma hedefini içeren AB İklim Yasası’nı kabul etti. En büyük ihracat partnerimiz olan Avrupa Birliği ile ihracatımızın aksamaması adına yasal süreci dikkatle izleyip hızlıca aksiyon almamız gerekiyor.”

Gülle, küresel karbon salınımının sadece yüzde 1’ini gerçekleştiren, pazar payını artırmada avantajlı Türkiye’nin, sağlıklı, çevreci ve küresel salgın döneminde bir kez daha görüldüğü üzere ‘güvenilir’ tedarikçi konumunda olduğunu vurguladı. TİM’in çalışmalarına da değinen Gülle, 2021’i TİM’de sürdürülebilir üretim-sürdürülebilir ihracat yılı ilan ettiklerini de paylaştı: “Türkiye ihracatla yükselecek diyoruz. Bu yükseliş şüphesiz ki tek başına değil, tüm Avrasya’yla birlikte olacak. Tüm bu faaliyetlerimizin yanında, bölgesel işbirliklerine yeni dönemde daha da ağırlık vererek kazan-kazan prensibi çerçevesinde çalışmalarımıza devam edeceğiz. Avrasya, daha iyisini hak eden dünyaya yön gösterecek; çok kıymetli bir bölge.”

“Krizi fırsat olarak görmek bize kalmış”
Yabancı Konuklar’ın Zirve Katılımcılarını Selamlama Konuşması bölümünde konuşan Bosna Hersek Federasyonu Cumhurbaşkanı Marinko Cavara, salgının bize güvenliğimizin kırılganlığı konusunda ders verdiğini, insanlık olarak dayanışmada sınıfta kaldığımızı söyledi. Hepimizin ortak küçük gezegenimizde birbirimize yakın yaşadığımızı hatırlatan Cavara, çözümlerin seyahat ve iletişime devam etmekte bulunduğunu, koronavirüsün bizi yoketmezse temassızlığın bizi yokedeceğini kaydetti. Pandeminin etkisinin ölçülemediğini de vurgulayan Cavara, krizi fırsat olarak görmenin bize kalmış olduğunu ifade etti.

1. GÜN 2. OTURUM: EKONOMİ OTURUMU

Zirve’nin ‘Kültürde ve Sosyal Hayatta Yeni Ufuklar, Daha Yeni Başlangıçlar’ başlıklı ikinci oturumunun Başkanlık Divanı’nda Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver, Marmara Grubu Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri ve İş İnsanları; Sezgin Bilgiç, Av. Serhat Tabanca, Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyet Üyeleri ve İş İnsanları; Ümran Köksüz, Bilal Bilici yer aldı.

ALAT Serbest Ekonomi Bölgesi, yatırımcılarını bekliyor
Oturum, AFEZ Başkanı Valeh Aleskerov’un gerçekleştirdiği ALAT Serbest Ekonomi Bölgesi (AFEZ) Tanıtımı’nı içeren Özel Sunum ile başladı. Aleskerov, Azerbaycan, Kafkasya ve tüm bölge için önemli bir proje olan ALAT’ın Azerbaycan’ın vizyonunu gerçeğe dönüştürmesinde özel bir yere sahip olduğunu vurguladı.
ALAT’ın hukuki temelinin uluslararası en iyi uygulamalar gözününde bulundurularak, yatırımcı odaklı düzenlendiğini, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin serbest bölge yasası ile belirlendiğini aktaran Aleskerov, AFEZ’e yüksek katmadeğerli, yenilikçi teknoloji kullanan ve ihracata dönük üretimden oluşan katılımcıları davet etti.

Aleskerov, bölge yatırımcılarına herhangi bir üründe vergi ve gümrük vergileri uygulanmadığını, özel bir gümrük noktası ve özel bir gümrük rejimi uygulanacağını, yatırımcılarının mülklerinin kamulaştırılması olmayacağını anlattı. Aleskerov, 850 hektar arazinin ilk 60 hektarlık bölümünün kamu işlerinin başladığını, ilk etap altyapı inşaatlarının 2022’ye kadar tamamlanacağını kaydetti.

Moğolistan Parlamentosu Başkanı Zandanshatar Gombojav, salgının sorunlara karşı kolektif mücadele etmemiz gerektiğini gösterdiğini vurgulayarak, doğal afetler ve iklim değişikliği zararlarını ortadan kaldırmak için birlikte çalışmamız ve pandemi sonrası yepyeni bir dünyaya hazırlanmamız gerektiğini vurguladı.

KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, KKTC’nin turizm açısından önemini vurgulayarak, politikalarını pandemi sonrasına hazırladıklarını söyledi. Türkiye’nin KKTC’ye sağlık ve aşı konusunda çok destek olduğunu aktaran Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorununa ilişkin BM’nin her iki tarafa da çağrıda bulunduğunu, kendilerinin yeni bir toplantı için hazır olduğunu kaydetti: “Sonuca odaklı müzakereye oturmamız gerekir.”

Romanya Prensi Prens Radu, azalan kirlilik seviyelerinin pek çok hayatı kurtardığına işaret ederek, pandeminin 4 milyon insanı öldürdüğünü ancak bilim adamlarının hava kirliliğinin her yıl 7 milyon insanı öldürdüğünü söylediğini ifade etti. Pandemiyle insanlığın empati, özveri, yurttaşlığın önemini anladığını, ülkelerin birliktelik ruhu gösterdiğini belirten Prens Radu, “Bunu çözemezsek iklim krizinin üstesinden nasıl geleceğiz?” dedi. Ülkelerimizin ortak noktasının canlı, yaratıcı, çok büyük bir genç nüfusu bulunması olduğunu vurgulayan Prens Radu, böyle yüksek bir nüfus için rekabet edebilir eğitim sistemi ve istihdamın zorluğuna değindi. Ancak bunun inanılmaz bir kaynak olduğuna dikkat çeken Radu, pandemi sonrası dengeli ve kararlı bir eylemin ailelerimiz ve bizler için önemli olduğunu düşündüğünü paylaştı.

Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu Başkanı (ABD) Dr. Hong Tao-Tze, barışı sürdürebilmek için birlikte çalışmamız gerektiğini vurgulayarak, “Kalbin istikameti dünyayı şekillendirir” dedi. Pandemi sonrası dünyasında vicdanın, barış ve refahın anahtarı olduğunu söyleyen Tao-Tze, birlik olup birbirimize merhamet ve hassasiyetle davranırsak vicdanın uyanacağını, vicdanlı eylemlerin dünyada pozitif enerjiyi harekete geçirdiğini kaydetti: “Özveri ve samimiyetle denge ve karşılıklı refahı sağlamak için çalışmalıyız.” Küresel dayanışmaya acilen ihtiyacımız bulunduğuna dikkat çeken Tao-Tze, barışın güvenliğin önkoşulu olduğunu, ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın yalnızca güvenlikle mümkün olduğunu aktardı: “Bir Çin Atasözü der ki; ‘Felaketin peşinden bahtiyarlık gelir, bahtiyarlığın içinde felaket gizlidir.’Birbirimizin yararına birlikte çalışmalıyız. Pandemide en etkili silah vicdandır. Dünyayı vicdan ve sevgiyle iyileştireceğiz.”

Kırgızistan Başbakanı (2015-2016) Temir Sarıev
, aşıya erişimde ve insanlığı ilgilendiren diğer konularda küresel dünyanın ortak ve gerçek çabalara ihtiyacı olduğunu söyledi. Reformları gerçekleştirirken inanılmaz zorluklar yaşadıklarına değinen Sarıev, Kırgızistan’ın dağlık bir ülke olduğunu, hidroelektrik alanında müthiş bir potansiyeli bulunduğunu ve bu potansiyelin sadece yüzde 10’unu kullandığını, çiftçilerin kimyasal gübre kullanmadığını, çevredostu ürünler ürettiğini anlattı. Sarıev, Kırgizistan’ın büyük İpekyolu Projesi’nin tam merkezinde yer aldığını da vurguladı.


Polonya Maliye Bakanı, Başbakan Yardımcısı (1994-1997 ve 2002-2003) Prof.Dr. Grzegorz W. Kolodko, liberalleşme ve entegrasyon dendiğinde ölçek ekonomisinden dolayı herkesin eşit olmadığını kaydederek, “Biz kazan-kazan istiyoruz” dedi. Çin açısından durumun 2-0 olmaması gerektiğini belirten Kolodko, kapsayıcı küreselleşmenin daha hakkaniyetli nasıl olabileceğine ilişkin değişimin sürekli olması gerektiğini vurguladı. Bilgiye dayalı ekonomiye değinen Kolodko, Batı’nın bir parçası olan Türkiye’nin jeopolitik pozisyonuyla çok daha aktif ve pozitif rol oynaması, Batı ve Doğu’yu bir araya getirmesi gerektiğini ifade etti.

Ortadoğu Politika ve Ekonomi Enstitüsü Başkanı (Romanya) Flavius Caba-Maria, bölgeselleşmenin giderek hızlandığını, küresel ekonomide bölgelerin öne çıktığını, dinamiklerin Batı Asya’dan Doğu’ya doğru gittiğini gördüklerini söyledi. Çin’in bölgesel gücünü Hindistan’ın etkisiyle daha da artırdığını, bölgesel politikaların artık Asya’laştığını belirten Caba-Maria, “Dijitalleşme olgusu pandemi sonrası daha da güçlenerek ortaya çıkacak. Tedarik zincirlerinde de büyük değişimler oluyor. Bu krizin küreselleşmenin sonunu getirdiğini görüyoruz. Ulusal güçler öne çıkıyor. Dünya artık küresel bir köy değil, ülkeler ve gruplar arasında farklı anlaşmalar var, ikili ilişkiler öne çıkıyor. Kamu borçlanmasının giderek arttığını görüyoruz. Sentetik biyoloji, insanlığın kaderi. Uzay atıkları ne olacak?” dedi.

Sichuan Üniversitesi Amerikan Çalışmaları Merkezi Direktörü (ÇHC) Dr. Changning Chen, “İnsanlık daha iyisini hak ediyor. Gelecek küresellere değil, vatanseverlere aittir. Burada küresel çıkarların herkesin güvenliği için kullanılması önemlidir. Çözüm, küreselleşmenin daha da iyileştirilmesinde yatmaktadır. İşbirliğiyle daha iyi bir dünyaya gidebiliriz. Dünyada tek bir ülkenin hegomanyası altında olmamak, daha iyi bir dünyayı yaratmak için birlikte mücadele etmemiz gerekir” diye konuştu.

Türkmenistan Maliye ve Ekonomi Bakan Yardımcısı Rovshen Nuryagdyyev, pandeminin sosyal hayata kayda değer etkisi olduğunu belirterek, iyi bir aşılama hızının sosyal hayata dönüşü hızlandıracağını söyledi. Türkmenistan’da mücadele adımları atıldığına değinen Nuryagdyyev, Türkmenistan ekonomisinin istikrarlı büyümesinin yeni fırsatlar da yarattığını kaydetti.

 

Çin Dışişleri Enstitüsü Başkan Yardımcısı Amb. Ou Boqian, bütün güçlüklere rağmen küreselleşmenin hızını kesmeyeceğini, bilim ve teknolojideki gelişmelerin insanların iletişimini kolaylaştırdığını, küresel değer ve üretim zincirlerinin dünyada birçok ülkeyi kapsayan karmaşık bir ağ oluşturduğunu söyledi: “Küreselleşme süreci asla geri döndürülemez. 10 Asya Pasifik ülkesi resmi olarak bölgesel kapsamlı araştırma imzaladı.” Çin Komünist Partisi’nin kuruluşunun 100. yılı olduğunu anımsatan Boqian, Çin’in 2020 itibariyle mutlak yoksulluğu ortadan kaldırdığını ve orta refah düzeyinde başarılı olduğunu açıkladı.

Romanya Kültür Bakanı (2017) ve Milletvekili Iounut Vulpescu, pandemide en önemli dersin kültürü en önemli talep olarak desteklemek ve benimsemek olduğuna dikkat çekti. Sanatçılar için sosyal ve ekonomik bir destek sistemine ihtiyaç bulunduğuna işaret eden Vulpescu, dayanıklılığa dayalı sürdürülebilir bir kültür yönetimine geçmemiz gerektiğini vurguladı: “Kültürün ülkenizde temel bir sektör olarak ilan edilmesini amaçlıyorum. Böylece dirençli toplumlar inşa edilebilir. Avrupa’da önemli stratejik bir alan olabilir. Belçika’da kültürün temel politika olduğu yerde, pandemi boyunca kitapçılar hep açıktı. Destek mekanizması olursa yatırımcılar kültür sektöründeki işletmelere güven duyacaktır.”

Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka, küreselleşmenin ekonomilere bağlı olarak olumsuz etkilendiğini belirterek, pandemi sonrasında küresel ekonominin yapısal değişikliklere uğramasının kaçınılmaz olduğuna işaret etti. Damka, Kosova’nın hibe desteklerini özellikle start-up, girişimci, yenilikçi, çevreci projelerini öncelikleyerek verdiğini anlattı.

3 Dönem Milletvekili, İran İ.C. Azerbaycan Büyükelçisi Dr. Ahad Ghazaei, ülkeler arasında ticari ilişkilerin siyaset tarafından engellendiğini, siyasi nedenlerle sınırlamalarla girişimcilerin kendilerini geliştiremediğini belirtti. Ghazaei, “Ekonomik ilişkileri geliştirmeye hazırız. İran Emtia Borsası ile direkt iletişime geçilebilir. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde çalışma grupları, ihtisas komiteleri kurabiliriz. ALAT projesi burada ana bir oyuncu olacaktır. Azerbaycan Hükümeti ekonomik kalkınma projelerini onaylamıştır. Azerbaycan-Türkiye dostu ve komşusu olarak destek vermeye hazırız” dedi.

Belçika Federal Milletvekili ve Saint-Josse Belediye Başkanı Emir Kır, aşının öneminin altını çizdi: “Dünyada fakir ülkelerde 500 kişiden biri aşılanırken zengin ülkelerin dörtte 1 aşılandı. Aşının adil bir şekilde herkese ulaşabilmesi lazım. Fakir ülkeler için zengin ülkeler öncü ve önemli adımlar atmalı.”

Stratejik Perspektifler Merkezi, Araştırmacı Mian Ahmad Naeem Salık, pandeminin varsıllarla yoksullar arasındaki durumu belirginleştirdiğini belirterek, Pakistan’ın küresel pazarlarda yapıcı olmasında hükümetin önemli rol oynadığını, Çin-Pakistan ekonomi koridorunun bölge ekonomisine muazzam fırsatlar sunduğunu dile getirdi.

1. GÜN 3. OTURUM: ENERJİ PLATFORMU

Zirve’nin, ‘İnsanlığın Ortak Geleceği İçin Enerji’nin Binasını Daha İyi Hale Getirmek’ başlıklı ilk gün son oturumunun Başkanlık Divanı şu isimlerden oluştu: Dr. Akkan Suver, Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyet Üyeleri ve İş İnsanları; Nimet Ulubay, Rahmi Dilek ve Ayhan Tahmazoğlu.

Azerbaycan Enerji Bakan Yardımcısı Samir Veliyev, insanların temel ihtiyaçlarından enerjinin önemine değinerek, bir tarafta enerji yoksunluğu, bir tarafta enerji israfı yaşandığına dikkat çekti. Toprakları ayırdığımız gibi atmosferi ayıramayacağımızı belirten Veliyev, herkesi bu konuda seferber etmek gerektiğini, çıkış yolumuzun bir olduğunu söyledi. Temiz enerji teknolojilerinin ucuzlamasını sevindirici bulan Veliyev, bunların temiz enerjiye geçiş için önemli adımlar olduğunu aktardı: “Adımlarımız süratlenmeli, emeklerimiz güçlenmelidir.” Veliyev, Azerbaycan’ın 2030’a kadar temiz enerjiye nail olmayı hedeflediğini de ekledi.

Avusturya Savunma Bakanı (1990-2000) Dr. Werner Fasslabend, dünyada geçen yıl yaşanan istikrar ve güvenlik açısından olaylara değinerek, sorunların ancak küçük bir kısmının çözülebildiğini bunların Avrupa’nın tamamı açısından önemli konular olduğunu vurguladı. Türkiye’nin ise tüm bu durumlara aktif olarak katıldığını, çok fazla sorumluluk üstlendiğini ve tüm bölgede istikrara katkıda bulunduğunu kaydetti.

Kosova E. Kamu İdaresi Bakanı Mahir Yağcılar, küresel tehditler konusunda halklar arası bilim ve teknoloji alışverişini artırmak gerektiğini ifade etti: “Birbirimizi daha iyi anlayarak, bildiklerimizi paylaşarak daha iyi bir yaşam sağlayabiliriz.”

Avusturya Dışişleri Bakanı (2017-2019) Dr. Karin Kneissl, bugün hızlı bir enerji değişimi gördüklerini, insan davranışlarının çevreye etkilerini minimuma indirmemiz gerektiğini paylaştı: “Sıfır emisyonlu sanayi tehlikeli bir ütopyadır. Ancak düşük karbon emisyonu olan bir çevre daha gerçekçi beklenti olur. Masum enerji diye bir şey yoktur. Elektrikle hareket eden araçlar istiyorsak bunun da belli bir dengede olması lazım. İklim değişikliği sadece halkla ilişkiler meselesi değildir, çok daha önemli bir konudur. Sonuçta kömür ve gaz sektörü kendi alanlarında rollerini oynamaya devam edecekler. Çünkü enerjide çeşitliliğe ihtiyaç var. Belli yönetimlerin koydukları hedeflere ulaşabilmek için her yıl 4 trilyon dolarlık bir yatırım yapmaları ve önümüzdeki 9 yıl boyunca bu yatırımın sürmesi gerekir. Ve bunun sosyal etkilerini yine de ortadan kaldıramayız. Örneğin; insanlar konvansiyonel arabalarını kullanmaya devam ederler.”

Romanya Senato Başkanı (2017-2019) Teodor Melescanu, Paris Anlaşması’nın uygulanmasının ekonomik ve sosyal sonuçlar getirdiğini, Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşması ile ülkelerin sera gazını azaltmada mutabık kaldıklarını ama dünyada bunun devam etmediğini aktardı. Dünya genelinde liderlerin Covid-19 sonrası düşük karbonlu iş modeli olan şirketlere teşvik hazırlığında olduklarını kaydeden Melescanu, AB’yi ilk 0 karbon kıta haline getirmek için 1 trilyon Avro tahsis edildiğini, enerjinin birkaç yılda çabucak değişmeyeceğini dile getirdi. Nükleer santraller temiz enerji üretse de nükleer atıkların bertarafının sıkıntı olduğuna değinen Melescanu, güvenli ve temiz enerji deneylerinde füzyonun neredeyse ‘kutsal kase’ haline geldiğini, Çin’in de nükleer füzyon çalışması yürüttüğünü aktardı: “Enerji üretiminde yeni yöntemlere dair insanlığın ortak geleceğe bakmasının en iyi yöntem olacağına inancım tamdır.”

Güney Afrika Milletvekili Zolani Mkiva, Marmara Grubu Vakfı’na 24.’sünü düzenlediği böyle güzel bir uluslararası Zirve için teşekkür etti ve başarılar diledi.

Özbekistan Stratejik Kalkınma Merkezi Direktörü Eldar Tulyakov, Özbekistan ve Orta Asya ülkelerinin jeopolitik ve jeostratejik önemini vurgulayarak, Özbekistan’ın 16 milyar m3 doğalgaz ürettiğini, pandemide 2020’de 15 milyar m3’e düştüğünü ve enerji sektöründe 2017’den beri reform yaptığını belirtti.

Enerji tüketimini azaltarak yeşil enerjiyi artırmayı, çevre dostu kaynaklar kullanmayı, yeşil enerjiye geçiş yapmayı hedeflediklerini, bunun için Enerji Bakanlığı kurulduğunu, 2021’de devlet politikalarının enerji sektöründe yapılacakları öne çıkardığını bildiren Tulyakov, yabancı yatırımların aktif olarak çekildiğini, uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapıldığını, yeşil toparlanma ve karbon nötra ulaşmayı hedeflediklerini, Özbekistan’ın 2017’de Paris Anlaşması’nı imzaladığını da anlattı.

Viyana Ekonomi Forumu Genel Sekreteri Dr. Elena Kirtcheva, bu yıl Viyana Ekonomi Forumu’nda Covid-19 sonrası ekonomik toparlanma desteği konusuda inisiyatiflerin tartışıldığını aktararak, AB’nin ton başına karbon fiyatlarında en yüksek rakamlara ulaştığını, temiz teknoloji kullanımında tüm oyuncuların istekli olduğunu söyledi: “Bizler insanlık daha iyisini hak ettiği için değişime hazır olmalıyız. Temiz enerjinin artan oranda depolanması da önemli. Zirve’nin uluslararası diyalog ve işbirliği geliştirme açısından bir fırsat olduğunu düşünüyorum.”

İşadamı, MEGASTAGE LDA Başkanı (Angola) Delcio Henjengo,  Afrika’daki birçok insanın elektriğe erişimi bulunmadığını belirtti: “600 milyon kişiden bahsediyoruz. Bu kıtada nüfusun yüzde 55’inin elektriğe erişimi yok. 200 milyon insana elektriği versek sanırım insanlara yararları dokunur. Elektrik güç demektir. Bu gücü yeni birşeyler yaratsın diye gençlere devretmeliyiz. Artık Afrika’ya bakmanın zamanı geldi, bilgi çağında hedefimiz; temiz enerji olmalıdır.”

Özbekistan Enerji Bakan Yardımcısı Bekhzot Narmatov, Özbekistan’ın enerji üretimini 2 kat artırma hedefine ulaşmak üzere olduğunu paylaştı. Özbekistan Enerji Bakanlığı’nı kurduklarını sürekli enerji reformları yaptıklarını, bakanlık altında Yeni Enerji Enstitüsü kurduklarını da açıklayan Narmatov, 200 mgW fotovoltaik tesisleri bu yıl tamamlayacaklarını duyurdu. Narmatov, Özbekistan’da, Türkiye şirketlerinin enerjide doğrudan yatırımının 700 milyon dolara ulaşacağını ifade etti.

2. GÜN 4. OTURUM

‘Farkındalık ve İşbirliği Oluşturmak’, ‘Kuşak ve Yol’u Konuşmak’, ‘Büyükelçiler Yuvarlak Masa Toplantısı’  konulu oturumun Başkanlık Divanı şu isimlerden oluştu: Dr. Akkan Suver, Marmara Grubu Mütevelli Heyet Üyeleri; Av. Canberk Yılmaz ve İşinsanı Mahmut Saklı, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Turhan Ece.

T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Misbah Demircan, Türkçe’de sık kullanılan ‘Kervan yolda düzülür’ cümlesinin yanlış anlaşıldığını aslında ‘yola erken çıkalım’ anlamı taşıdığını belirterek, Anadolu coğrafyasının dünyanın köprüsü, İstanbul’un da merkez olduğunu ifade etti. Dünyanın gündeminde son olarak demir İpek Yolu bulunduğunu kaydeden Demircan, İpek Yolu ülkeleri açısından Türkiye’de mevcut köprülerin ve ulaşım bağlantılarının bulunduğunu, ayrıca hayata geçirilecek Kanal İstanbul projesinin bu açıdan önemli olduğunu söyledi. Demircan, Zirve’yi de tarihi bir fırsat olarak gördüklerini ekledi.

T.C. Dışişleri Bakanlığı ‘Yeniden Asya’ Koordinatörü ve Büyükelçi Nilvana Darama, Ağustos 2019’da ‘Yeniden Asya Girişimi’ni duyuran Türkiye’nin hızla büyüyen pazarı, yatırımlar için elverişli ortam ve dinamik iş dünyasıyla ekonomik bir güç merkezi olduğunu anlattı: “Türkiye’nin hedefi, Asya yüzyılını ortaklaşa inşa etmek için yüksek teknolojili, verimli, uygun maliyetli, sürdürülebilir ulaşım ve ticaret ağları kurmaktır. Asya’da sağlıklı, dayanıklı ve sürdürülebilir toplumlar inşa etmek amacıyla tüm ülkelerinizle birlikte çalışmaya hazırız.”

Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Liu Shaobin, 2013’ten bu yana Kuşak ve Yol Girişimi’nin başlatıldığını, uluslarası işbirliği için en önemli proje haline geldiğini ve dünyanın her yerinde büyük destek gördüğünü anlattı: “Çin şirketleri tarafından Kuşak ve Yol Girişimi üzerindeki ülkelere yatırımlar yapılmıştır. Pandemiye rağmen buradaki canlılık çok nettir. Dünya ile doğa arasında iyi bir ilişki kurulmalıdır. Çin ekolojik ilerlemeyi teşvik etmek için çaba sarf etti. Mavi sular ve yeşil dağlar felsefemiz tüm toplum tarafından kabul görmüştür. Çin, Paris Anlaşması’nın kabulü ve anlaşması için önemli katkı sağladı. Emisyon zirvesi ve karbon nötre ulaşmak Çin’in kalkınmasında esastır.

Aynı zamanda ortak toplum yaratma çabasının önemli noktasıdır. İklim değişikliğinde sorumluluk alan Çin, Kuşak ve Yol Girişim halklarına fayda sağlamak, diğer ülkelerdeki iklim değişikliğine yardımcı olmak için uluslararası strateji uygulamaya devam edecektir. İlk olarak ekonomik ve sosyal kalkınmayı dengeli bütünleşik teşvik ederek kalkınma hedefine ulaşmayı hedefliyoruz. Hedeflerimiz; Paris Anlaşması’nın uygulanması, ekolojik çevreyi korumak, gelişmekte olan ülkelere uygun maliyetli ekolojik enerjinin sağlanması için işbirliğini teşvik etmek. Türkiye ve diğer ortakları Yeşil İpek Yolu’nu inşa etmek için yeşil enerji, yeşil altyapı ve yeşil ekonomiyi yaratmaya davet ediyoruz. Kapsamlı istişare yoluyla yeşil ve temiz kalkınmayı gerçekleştirmeye ve sürdürebilir olmaya devam edeceğiz.”

Azerbaycan Büyükelçiliği Müsteşarı Aygün Kocayeva, Azerbaycan’ın uluslararası yolların oluşmasında büyük rol oynadığına değindi: “Azerbaycan, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol girişimine destek veren ülkelerdendir. Azerbaycan’ın önemli bir ulaşım merkezi ve su yollarının önemli noktası haline gelmesi için çalışıyoruz.”

Bangladeş Büyükelçisi Mosud Mannan, küresel ve bölgesel işbirliğinin, küresel yönetişimin önemli olduğunu, sorunlara karşı birlikte davranmamız gerektiğini ifade ederek; “Krizleri fırsata çevirmeliyiz” dedi.

Cezayir Büyükelçisi Mourad Adjabi, Arap olmayan ülkelerden dünyada ilk kez Cezayir Hükümeti’nin Çin tarafından tanındığını ve kalkınmasında öncü destek olduğunu belirtti. Adjabi, İpek Yolu girişimine Cezayir’in de katıldığını, Kuşak ve Yol işbirliğinin enerjide de avantaj, Cezayir ve Çin’in merkezi bir liman için anlaşma sağladığını aktardı: “Şimdi Asya’nın Yüzyılı başlıyor. Cezayir ve Çin Kuşak ve Yol işbirliği çerçevesinde çeşitli altyapılarda anlaştı. Böylece Cezayir, Afrika’ya herkesi yönlendiren bir geçiş kapısı olacaktır.”

Kazakistan Büyükelçisi Abzal Saparbekuly, “Avrasya kıtasının merkezinde olan Kazakistan’ın tutumu önemlidir. Kazakistan bölgesel olarak 4 merkez ile ekonomik işbirliğini gerçekleştirmiştir. 2014’te Avrasya Ekonomik Birliği kurulmuş oldu ve Kazakistan 180 milyonluk bir pazara açıldı. Kazakistan İslam dünyası ekonomik bütünleşmesi çalışması da bulunuyor. Kazakistan’ın Doğu’ya açılma politikası ile Çin’in Batı’ya açılma isteği örtüşmektedir. Kazakistan demiryolları ile Türkmenistan üzerinden bağlandı. Bu demiryollarının Türkiye ile birleşmesi bizim Batı’ya açılmamızı sağlayacaktır. Yeni İpek Yol projesinde Kazakistan kilit ülkelerdendir. Bu istikamette Avrasya Ekonomik Birliği’nin önemi ortaya çıkmaktadır. Demir yolu yanında kara yolu yatırımlarına ağırlık verilmektedir” açıklamasını yaptı.

Diplomat (Moğolistan adına) Khishigsuren Sharav, Moğalistan ile Türkiye arasındaki işbirliğinin ve ticaretin yükseldiğini, 2021’de daha da yükselerek 15 miyar dolar hedeflendiğini kaydetti. Moğolistan’ın Kuşak ve Yol inisiyatifini desteklediğini aktaran Sharav, Moğolistan, Rusya ve Çin’in ekonomik işbirliği, eğitim, sağlık, bilim, turizm alanında işbirliği gerçekleştirmek için çalışmalar yapıldığını paylaştı. Kuşak ve Yol Projesi’ndeki altyapı projelerinde Sağlıklı İpek Yolu, Dijital İpek Yol ve Yeşil İpek Yol inisiyatiflerini de desteklediklerini bildiren Sharav, Moğolistan’ın pandemi sonrası Kuşak ve Yol işbirliğine katılan devletlerle işbirliğine katkı sağlayacağını da ekledi.

Kırgızistan Büyükelçisi Kubanychbek Omuraliev, dünya denizlerine erişimi bulunmayan, ulaşım ve iletişim altyapılarını geliştirmeye çalışan Kırgız Cumhuriyeti’nin kuşak ve yol insitayifini ilk destekleyen ülkelerden biri olduğunu, İpek Yolu’nu canlandırmayı amaçladığını dile getirdi: “Kafkaslar ve Türkiye ile Avrupa’ya erişiyor. Halen daha ülkeler demir yolu inşası için çalışıyorlar. Bu proje başarılırsa, bölgedeki ülkelerin ihracat potansiyelleri çok artacak, Asya’dan Avrupa’ya transit karayolu kurulmuş olacak. Bu projeye katılan ülkeler arasındaki kültürel ve ekonomik ilişkiler çok artacak.

Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi uygulandı. Gelecekte demiryolu projeleriyle bağlanınca bütün pazarlar Orta Asya, Çin ve Türk pazarları Avrupa ile iyi bir bağlantı kuracaklar. Kırgızistan çok canlı olan Avrasya Ekonomik Birliği’nin Üyesi’dir. Orta Asya ile Çin Halk Cumhuriyeti ile sınırları vardır. Böylece ihracatımız bu ülkelere ekonomik olarak karlı olacaktır. Kırgızistan gümrüksüz olarak Belarus, Ermenistan gibi 180 milyon nüfusu olan ülkelere ulaşmaktadır. İşadamlarına sesleniyorum: Ülkemize gelip yatırım yapabilirsiniz, üretim yapabilirsiniz ve bölge ülkelerine ulaşabilirsiniz. Yatırımlar korunuyor, vergilerimiz düşük. Ülke olarak yeni teknolojiye ihtiyacımız var, uluslararası dijital altyapı kalkınmasına destek veriyoruz. Teknolojinin ve inovasyonun yeşil ekonomide, biyoenerji, lojistik ve nanoteknolojide yaratılması için işbirliğine hazırız.”

Pakistan Büyükelçisi Muhammad S. Sajjadqazi, pandemi fırsatlara neden olsa da en büyük sorunun iklim sorunu olduğunu vurgulayarak, Pakistan’da büyük ölçüde bulunan ormanları koruduklarını, ülkenin çeşitli bölgelerinde tarım arazilerini güçlendirmeye çalıştıklarını, kentsel ve kırsal alanda doğayı koruduklarını ifade etti: “Bu korumalar sadece iklim değişikliğini yavaşlatmakla kalmayacak bu değişimi önleyecektir. Orman alanımızı artıracaktır. Yeşil dönüşüm çok önemli. Kuşak ve Yol Projesi bizim için çok önemli. Yeşil Kalkınma İnisiyatifi’ni imzaladık. Kuşak ve Yol, Çin-Pakistan ekonomik koridoruna katkı sağlayacaktır. Bu yolculukta Çin yalnız değildir, uluslararası işbirliği çok önemlidir. Kuşak ve Yol inisiyatifine katkı yapmaya hazırız. Pakistan ve Çin modern bir yol için işbirliği yapıyor. Ülkemiz iklim değişikliğiyle mücadele için büyük bütçeler ayırmıştır. Sürdürebilir kalkınma, sosyal, ekonomik ve çevresel faktörlere dayanıyor. Bu alanda yeni fikirler geliştirmeliyiz.”

Çin Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Pekin) Ma Jingjing, “Karbon nötr projemiz ile 2035’te yeşil bir ekonomiye geçmek istiyoruz. Kuşak ve Yol Projesi de bunun yol haritasıdır. Refah ve gelecek için çalışmaya hazırız. Karbon nötr hedefine STK’lar ciddi katkıda bulunabilir. Çin, atığın ayrıştırılması için STK’larla çalışmıştır. Bazı Çinli STK’lar biyoçeşitliliğin korunması, çölleşmenin ve hava kirliğinin önlenmesi için çalışmalar yürütüyor. Uluslararası işbirliğini artırmak da önemli. Yeşil olmak, Kuşak ve Yol girişiminde nitelikli kalkınmanın ilk hedefidir. Amaç, kültürel alışveriş üzerine odaklanmak. Çin ve yabancı STK’lar ortak çalışmalar yapacaktır” diye konuştu.

Ulusal Kuşak ve Yol Akademisi Dekanı (Pekin) Prof. Xu Qinhua, Çin’in tüm dünyaya katkıda bulunmak istediğini, Kuşak ve Yol’un BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 2030 açısından önemli olduğunu, 2 milyar kişinin bu bölgede yaşadığını ve temiz elektriğe çok zor ulaştığını söyledi: “Yeşil kalkınmada Kuşak ve Yol ülkelere yardımcı olur. Yeşil kalkınma ancak teknolojide daha yeşile dönüşen bir teknolojiye yatırımı da gerekli kılıyor. Pandemi sonrası özellikle karbonu azaltacak ve yeşil ekonominin sağlayacağı bir kalkınma modeli için fırsattır. Pandemi sonrasında yeşil kalkınma en önemli konulardan biri olacak.”

İran Norveç Emekli Büyükelçisi  Dr. Abdoreza Farajirad, İran ve Türkiye’nin bölgedeki en önemli iki ülke olduğunu, işbirliği için büyük potansiyelleri bulunduğunu ifade etti: “İran ve Türkiye’nin jeopolitik konumları bölgeye katkıda bulunabilir. Bölgede biraraya gelerek son derece büyük bir  bölgesel birlik oluşturabilir. Avrupa Birliği, Asya Birliği gibi. 4 C ismini veririm ben buna. Bu C’ler Karadeniz, Hazar Denizi, Akdeniz ve Körfez’i içine alan bir bölgedir.”

Chongyang Enstitüsü Dekanı Dr. Wang Wen, Covid-19’a rağmen Avrasya entegrasyonunun giderek hızlandığını, bütün verilerin Kuşak ve Yol inisiyatifinin ilerlediğini gösterdiğini açıkladı: “Çin dünyadaki en fakir ülkeyken bugün dünyadaki ikinci büyük ekonomi haline gelmiştir. En fazla imalat yapan ülkedir. Dünyada en çok tüketen pazarına sahiptir. Çin Komünist Partisi liderliği başarıyla devam etmektedir. Kuşak ve Yol ilişkisi, Asya ve kıtalar arası işbirliğini geliştirmektedir.”

Özbekistan Stratejik Kalkınma Merkezi Direktörü Eldar Tulyakov, ulusal ve uluslararası gözlemcilerin raporlarına göre; Özbekistan’ın  kendi kaynaklarına büyük yatırım yaptığını, büyük projeler için ilave finans ayırdığını aktardı. Özbekistan’ın Kuşak ve Yol projesinde ikili işbirliğine katılımda hazır olacağını söyleyen Tulyakov, projenin sürdürülebilir bir kalkınma modeli olacağını, altyapı projelerinin de Orta Asya’nın gelişimine katkı sağlayacağını ifade etti.

2. GÜN-5. OTURUM

‘Ortak Gücümüz Fırtınalı Salgında Güvenli Limanlara Ulaşmak’, ‘Ortak Zaafiyetlerimiz: Küresel Isınma Kovid-19’dan Daha Büyük Tehdit’ başlıklı oturumun Başkanlık Divanı şu isimlerden oluştu: Marmara Grubu Vakfı Akademik Konsey Üyesi, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Marmara Grubu Vakfı AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı, Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2007) Müjgan Suver, Marmara Grubu Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2013) Lale Aytanç Nalbant, Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi, Gazeteci Leyla Tavşanoğlu.

Ersin Kalaycıoğlu, küresel sorunlarla uğraşmak için küresel kurumlar oluşturmak, bunlara yetki devretmek ve milliyetçilikten tamamen vazgeçmek durumunda olduğumuzu, bugün uygulanan ekonomik programlar, neoliberal politikaların temel itibariyle üst gelir gruplarına gelir ve servet aktarımına dayandığını, bunun çalışmadığını gördüklerini, artık doğrudan doğruya daha alt gelir gruplarına daha fazla gelir temin edebilecek bir takım adımları atmak gerektiğini söyledi.

Kafkasya ve Azerbaycan Şeyhülislamı, Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2020) Allahşükür Paşazade, Azerbaycan halkının bir yumruk gibi birleştiğini ve Ermenistan’dan işgal altındaki topraklarını geri aldığını ve Karabağ’ı gülistana çevirmek için çalıştığını anlattı. Paşazade, ‘Bir millet, iki devlet!’ anlayışıyla Cumhurbaşkanı Aliyev ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şuşa Deklarasyonu’nu imzalayarak ilişkilerde yeni bir aşamaya gelindiğinin altını çizdi.

Avusturya Şansölyesi (1991-1995), Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi  (2015) Dr. Erhard Busek, yeni gerçeklik yaşandığını ve bazı tehlikeler bulunduğunu, buna göre hareket etmemiz gerektiğini söyledi. Busek, iyi bir hayatın temelinde kalkınan ekonominin yattığına işaret etti.

Türk-İngiliz Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Alderman Emma Edhem, İngiltere’nin liderliğinde Paris Anlaşması’nın uygulanması için en az 3 trilyon dolarlık yatırımlar yapılması gerektiğini, o zaman küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulabileceğini söyledi. Yeşil Finansman’ın eyleme geçmiş bir girişim olduğunu belirten Edhem, İngiltere’nin yeşil finansman için 10 milyon pound harcadığına, yeşil ve sürdürülebilir büyümede bir hub olmayı hedeflediğine değindi.

Ekümenik Patrik, Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2012) Patrik Bartholomeos, dünyaya bakış açımızı değiştirdiğimizi belirterek, pandeminin bizi kolektif olarak hatalarımızı görmeye davet ettiğini söyledi: “Dayanışma içinde yeniden çalışmalıyız. Çok güçlü bir ekolojik ve sosyal sorumluluğu benimsememiz gerekir.”

İstanbul-Ankara-İzmir Süryani Ortodoks Cemaati Patrik Vekili, Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2016) Metropolit Yusuf Çetin, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin insanlara ve uzmanlara göre insanlığın ve yerkürenin sonunu getirecek bir olgu olduğunu söyledi. Tek tanrılı dinlerde doğa karşıtı bir ifade bulunmadığını vurgulayan Çetin, küresel ısınma ve iklim değişikliği için genel olarak kişilerde tutumluluk, alçakgönüllülük gibi yetilerin oluşmasıyla doğaya zarar verecek bir takım davranışlardan uzak tutulabileceğini, ayrıca; dinsel mekanlarda insanları bilinçlendirecek konferans ve seminerler gibi etkinliklerin yapılabileceğini dile getirdi ve İncil’deki; “Nereden düştüğünü anımsa, oradan geri dön” sözünü anımsattı.

Almanya Parlamentosu Üyesi Sevim Dağdelen, uluslararası işbirliğini öngören bir çözüm aradıklarını, günümüzün en büyük sorunlarından birinin küresel ısınma olduğunu söyledi: “Ekonomilerimizi ve toplumlarımızı bilinçli şekilde yeniden düzenlemeliyiz. İklim krizi insanlık tarihinin en büyük zafiyetidir. Karbon majör raporu yazıldı. Sanayi sektöründe karbon salınımının yüzde 70’ini 100 şirket oluşturuyor. Çevreyi korumak istiyorsak silahsızlanma şarttır. Yeşil büyüme tek başına küresel ısınmayı durdurmayacaktır. Ekonomiyi temelden yeniden yapılandırmalıyız. Yeni teknoloji ve inovasyon kullanılmalı. Pandemiye küresel toplumun iyi önlem alacağını ve tepki göstereceğini iletti.”

Türkiye Süryanileri Katolik Patrik Vekili Orhan Çanlı, “Pandeminin korku dolu tüneline hepimiz girdik. Pandemi, alarm veren bir işarettir. Artık çevredeki eşitsizliklere, yıkımlara tepkisiz kalamayız. Artık evimiz açtığımız yaralardan acı çekmektedir. Pandemi, doğanın çığlığını daha da dikkatli duyuruyor. Çocuklarımıza ve geleceğimize nasıl bir dünya bırakmak istiyoruz? Bunun için annemiz olan dünyamızla ilgilenelim. ‘Tanrı insanoğluna bir bahçe verdi, bizler çocuklarımıza bir çöl bırakamayız.’ Ümidimizi henüz kaybetmedik. Allah’ın bize verdiği emir, insanı, doğayı sevmektir” açıklamasını yaptı.

Çin Halkının Yabancı Ülkelerle Dostluk Derneği Başkan Yardımcısı (CPAFFC) Lin Yi, “Dünya çapında beraber çalışırsak kendimizi koruyabiliriz. CPAFFC’de dünyanın her yerinden insana yardımcı oluyoruz” diyerek pandemiyle mücadele için küresel adımlar attıklarını dile getirdi: “Ortak değerleri barış ve kalkınma, demokrasi ve insanlığın tamamen özgür olması gibi değerlerle insanlık sürdürülebilir kalkınma sağlayabilir. İnsanlığa ortak gelecek oluşturmak için beraber  olmak zorundayız.”

2.GÜN–6. OTURUM: ÇAĞDAŞ BİLGE İNSANLAR PLATFORMU

‘Küresel Isınma ve İklim Değişikliği’ konulu son oturumun moderatörlüğünü Dr. Akkan Suver yürüttü.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı (2007-2014) Abdullah Gül, aşının bulunmasıyla pandemide tünelin ucunun göründüğünü, eğitim ve yeni metodlar, teknolojileri getirdiğini ve bunların insanlığa kalıcı hediye olacağını söyledi. Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusuna bilim insanlarının onlarca yıl önce dikkat çektiklerini, dünya yaşanmaz hale gelecek dediklerini anımsatan Gül, Paris Anlaşması yapıldığını aktardı. Çözüm için uluslararası bağlayıcı bir sistem geliştirmek gerektiğini vurgulayan Gül, Türkiye’nin rüzgar ve güneş gibi alanlarda önemli gelişmeler kaydettiğini, elektriğin yüzde 50’sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını belirtti: “Bilim insanları hala geri dönülemeyecek noktaya gelinmediğini söylüyorlar. Devletler, görevli kuruluşlar ellerinden geleni yapmalı. Bağlayıcı kararlar hakkaniyetli ve adaletli şekilde olmalı. Böyle yapılmazsa kimse buna yaklaşmaz. Dünya bize emanet. Geçmiş insanlık bize nasıl emanet ettiyse biz de geleceğe yaşanabilir şekilde emanet etmeliyiz.”

Arnavutluk Cumhurbaşkanı (2012-2017) Bujar Nishani, tarihin çok önemli bir noktasında durduğumuza, yaşanan zenginlik ve gelişimin ötesinde bir felaketin de eşiğinde olabileceğimize dikkat çekerek, bütün zorlukların odak noktasındaki insanın bunların üstesinden de gelmesi gerektiğini vurguladı. Göçmen toplumların fırsat yarattığına, kitlesel göçün siyasi bölünme, milliyetçiliğin artmasına neden olduğuna da değinen Nishani, bugün herkesin sürdürebilir kalkınmaya ihtiyacı bulunduğunu, iklim değişikliğinin ekonomi ve finansal istikrarı etkilediğini, dünyanın orta ve uzun vadede iklim değişikliği ile yaşamayı öğreneceğini dile getirdi: “Ama birlikte hareket edersek sorunları daha hızlı çözeriz. Dünya uluslararası suçlarla baş edecek durumda ama bununla baş edecek stratejisi yok. Eşitsizliğin artması yolsuzluğun artmasına neden oluyor. Hukuk sistemleri de yok olabilir. Dünyanın durumuna bakınca gelecekteki durumu düşününce cesaretimiz kırılabilir. Yeni yaklaşım ve çözümler bulmalıyız. Veri güvenliğine ihtiyaç daha fazla olacak. İnternet teknolojisi tüm sosyal yapıları evrimleştirecek. Sanayinin yönetimi de önemli. Yoksulluğu azaltıyoruz ama toplam borç artıyor. Bebek ölümleri azalıyor ama işsizlik artıyor. Enerji verimliği iyileşiyor ama sera gazı artıyor. Nükleer yayılımı azaltıyoruz ama terör saldırıları artıyor. İnsanoğlu kaybetmekten çok kazançlı çıkıyor. Bütün zorlukları fırsata çevirmek lazım. İleriye doğru yürüme kararlılığı olsun. Başarıya ulaşmak için kararlılık gereklidir. Kararlı olunca hiçbir şey bizi aşağıya çekemez. Bu kaynak ve fikirle yola çıkarsak daha iyi bir geleceği inşa etmek için anlaşırsak, karar verme ve kurumsal kapasite bundan olumlu etkilenecektir.”

Bosna Hersek Federasyonu Cumhurbaşkanı Marinko Cavara, her zaman alıştığımız yöntemleri politikaları değiştirmemiz gerektiğini, iklim değişikliğinin insanlığın önünde ki en büyük kriz olduğunu söyledi: “Enerji üretimi, akıllı şehirler, atıkların yönetimi çok önemli konular olarak ortaya çıkıyor. NATO konuyu küresel güvenlik konusu olarak ele aldı. Kyoto Protokolü’ndeki arzu edilen karbondioksit hedefine henüz ulaşılamadı. Paris Anlaşması’ndaki ısınmayı 2 derece altında tutmaya karar verdiler ama hala hedefe ulaşılamadı. Avrupa’da ölümlerin yüzde 13’ü hava kirliliğinden. Bosna Hersek, AB’nin hedeflerine uyacak 2050’ye kadar karbon nötr hedefi oluşturdu. Toplam sera gazını yüzde 12.8 oranında azaltacak. Pandemi kırılgan ve hassas olduğumuzu anlattı. Devletlerin ilişkileri sınandı. İnsan aktiviteleri en fazla iklim değişikliğini yaratıyor. Bir arada çalışarak hareket etmeliyiz.”

Bosna Hersek Federasyonu Cumhurbaşkanı (2014-2018) Mladen Ivanic, Covid-19 krizi ve iklim değişikliğinin her ikisinin de özellikle kalkınmakta olan ülkeler için önemli ve zor konular olduğuna değindi: “Zengin ülkeler 2022’de hepsi aşılanacak. Yoksul ülkeler 2078’e kadar. Zengin ülkelerin paylaşmasını sağlamalıyız. Başarılı olabilmek için zengin ülkeler de bunu anlayacak. Az karbon, fazla yeşil enerjiye odaklanmak gerekiyor. Yoksul ülkelerde bu kaynaklar kalkacaksa destek sunulmalı. Bu kaynaklar kalkınmada onlar için önemli. Fakir ülkeler için hidroelektirik gibi başka enerji kaynakları yaratılmalı. Bunu yapmazsak başarı sağlayamayız. Bencil olursak başarılı olamayız. Birlik içinde hareket edelim. Avrasya Ekonomi Zirvesi bunun bir parçası. Birleşelim, birlikte çalışalım, hepimizin birlikte başaracağını umalım.”

Bulgaristan Cumhurbaşkanı (1997-2002) Petar Stoyanov, “Covid-19 eleştirel bakmak için bir fırsat mıdır? Politikaları değil, gelecek tutumlarımızı yeni baştan şekillendirmek için bir fırsat mıdır?’ diye sordu. Dünyanın ortak bir duygu yaratmak için çabaladığını kaydeden Stoyanov, Covid’de herkes güvende olana kadar kimsenin güvende olmadığını söyledi: “2021 yeni bir dönemi başlatabilir. İnsanlığın ortak kaderi açısından bunlar çok önemli. Bizim doğru dengeye oturmamız lazım. Hem küresel ekonominin kalkınmasını, hem de istihdamın iyi seviyede olmasını ve gezegenin korunmasını sağlamalıyız. Pandeminin iyi uygulamalarını devam ettirmeliyiz. Tüketicinin yüzde 56’sı satın aldıklarının çevre üzerindeki etkisinin farkındalar. Siyasetçiler pandemiden öğrendiği dersleri unutmamalı. Bu gelişmeler hepimize umut ışığı veriyor. Kovid-19 olumlu gelişme olabilir. Vatandaşları ve paylaştığımız kaynakları yeniden düşünmek gerekir.”

Karadağ Cumhurbaşkanı (2006-2018) Filip Vujanovic, insanlığın geleceğini tehdit eden zorluklardan birinin de iklim değişikliği olduğunu belirterek, küresel toplumun alt yapı değişikliğine ihtiyacı bulunduğunu söyledi. Kyoto ve Paris Anlaşmaları’na değinen Vujanovic, “Paris Anlaşması imzalayan taraflar için bağlayıcıdır. Montenegro da 2017’de bu sözleşmeyi onaylayarak kabul etmiştir. Ekolojik çevremizi korumak için önlemlere uymak gerekir. Avrupa kıtası 2050 yılında ilk karbon nötr kıtası olacak. Yeşil gündemi kabul eden devletler bunu öngördüklerini de kabul ettiler” dedi.

Hırvatistan Cumhurbaşkanı (2000-2010) Stjepan Mesic, “Pandemi fırtınasından nasıl kurtulacağız?” sorusunu yönelterek, her yere aşının erişiminin eşit olmadığına değindi: “Küresel bağlamda mücadele önemli. Rusya, aşısını ilk yapan ülke. Ancak Rusya aşısını AB kabul etmiyor, boykot ediliyor. Avrupa kurumları Rus aşısını onaylamıyor. Siyasileştirme yapılmaması gerekir. Küresel probleme uyum içinde yaklaşmalıyız. Rus aşısını hibrit biyolojik savaş olarak adlandıranlar bile var. Burada bir düşünce anarşisi, ikinci sınıf siyaset var. Bunu reddetmemiz gerekiyor. İnsanlık belki hiçbir zaman birlikte hareket edemeyecek. Birbirimize bağlı ve bağımlıyız ama bu kadar bağımlılık tehlikeli. İnsan hakları herkese eşit  tanınmalı. Yanlış bilgilerle insanları korkutmamak gerekir. Bu savaşı birlikte dayanışma içinde kazanabiliriz. İnsanlar sistemleri değiştirebilirler, evrimsel veya devrimsel şekilde yapabilirler. Pandemiyle mücadele edeceğimiz yerde birbirimizle mücadele ediyoruz. Mücadelemiz hep birlikte ve sınırlar ötesi olmalı. Birbirimizle görüşmeli, anlaşmalıyız. Gelecek karşılıklı anlayışa dayalı. Dayanışma içinde ve birlikte hareketle ancak başarılı olabiliriz.”

Hırvatistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı (2010-2015) Prof.Dr. Ivo Josipovic, pandemi, nükleer savaşlar, doğal afetlerin, bütün insanlığın karşısında bir risk olduğunu belirterek, insanlar, devlet adamları, sanayi ve bilim adamlarının virüsün insanlık için tehlikesini anlamadıklarını, ceplerini, karlarını gözettiklerini kaydetti: “Bunun en önemli örneği; iklim değişikliğidir. İnsanlık iklim değişikliğinin risklerinin farkında değil. Tıpkı Covid-19 yoktur diyenler gibi. Siyaset ve bilim alanında pek çok insan da iklim değişikliğini reddediyor. Açık ve seçik iklim değişikliği sorununun belirli gerçeklerini kabul etmiyorlar. Medeni dünyada insanlar bütün karşımıza çıkan büyük fırtınaları nasıl reddedebilir? Afrika’da ormanların, doğanın tahrip edilmesi ve dünyada yangınların, sellerin hava kirliğinin hakim olması, bütün bunlar insan aktivitelerinin sonucudur. Sera gazları ve atmosfere emisyon yoğunlaşıyor.

Geriye dönüşü olmayan zararlar ortaya çıkacak, toplumlar üzerinde tahribat olabilir. İnsanların giderek yaşam standartlarının dramatik olarak yok olacağını söyleyebiliriz. Deniz seviyesi artacak ve yüksek sayıda insanların kendi bölgesinden açlıktan kaçarak göç edeceğini görebiliriz. İnsanlar arasında toprak ve su savaşları olacak. Temel insan hakları üzerinde de olumsuzluklar yaşanacak. Dünya Sağlık Örgütü 2030 ve 2050’de iklim değişikliğinden yılda 250 bin kişinin öleceğini söylüyor. Sağlık ve yaşam en önemli haktır. Fizik ve akıl sağlığı büyük bir baskı altında. Doğa ve sosyal değişiklikler insanları etkiliyor. İçme suyu, insanlığı tehdit eden acil bir problem. Yakın gelecekte dramatik siyasi değişiklikler bekleyebiliriz. Eşitsizlikler artıyor. Bireyler ve ülkeler arasında eşitsizlik, kuşaklar arasında farklar artıyor. İklim değişikliği konusunda insanların bilgilendirilmesi ve bilinci artmalı. Küresel düzeyde en önemli anlaşma Paris Anlaşması idi. 190 ülkenin 2015’te taraf olduğu anlaşma, küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutarak küresel bir çerçeve çizdi.  Hırvatistan olarak anlaşmanın şartlarını sağlamaya çalışıyoruz. Sera gazlarının emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 30 azaltmaya çalışıyoruz.”

Makedonya Cumhurbaşkanı (2009-2019), Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi (2018) Gjorge Ivanov, büyük beklentilerin büyük düş kırıklıkları yarattığını belirterek, iklim değişikliği ile ilgili yapılan anlaşmalar, verilen sözler ve çalışmalar sonucunda son 10 yılda zengin ülkelerin liderlerinin başarısız olduğunu dile getirdi. Paris Anlaşması’nın 196 ülke tarafından kabul edildiğini, sera gazı azaltmayla ilgili sözleşmenin taahhütü bulunduğunu aktardı. Değişen hava koşulları ve doğal afetlerin 320 milyar dolar zarara yol açtığını kaydeden Ivanov, Paris Anlaşması’nın uygulanıp uygulanmayacağını sordu: “2030’da Çin ve AB’nin kömürü bırakıp bırakmayacağını, sera gazında yüzde 30 azalma olup olmayacağını göreceğiz. ABD’de de sözleşmeye taraf ülke oldu.” Her bireyin de yükümlülükleri olduğunu hatırlatan Ivanov, Biden’in fosil yakıtları değiştireceğini söylediğini, bunun da tamamen dijital bir pazar yaratacağını, bu son derece devasa oranlarda yeni pazarın ABD mali oligarkları tarafından domine edileceğini dile getirdi.

Çekya Cumhurbaşkanı (2003-2013) Vaclav Klaus, eğitim açısından çocukların bu dönemde kayıplarının büyük olduğuna dikkat çekti: “Harry Kissinger der ki; ‘İnsan sağlığı geçici bir süre olumsuz etkileniyor ama siyasi ekonomik sonuçları nesiller boyu etkilenecek’, benim de düşüncem bu. Kararlar bir takım özgürlükleri sınırlamak için kullanıldı. Küresel üst sınıf uzmanları bu konuyu yönetiyorlar diye düşünüldü. Ülkeler üstü isimler dünyanın her tarafında ve eleştiriliyor. Korkarım insanlık hiçbir şeyi hak etmiyor. Hiç kimse insanlığa daha iyi bir hayat veremez. İnsan ve insanlık arasında büyük bir fark var. İnsanlık bilimin ifadesi değil, bir varlık değil.  İnsan, aile, ulus devletler buna bakmalıyız. Global-izm ekine karşıyım. Bu bir doktrindir. Globalistler ulus devleti reddediyorlar. Ben dünya vatandaşı değilim. Ben Çek Cumhuriyeti vatandaşıyım. İnsan hakları doktrini global düzenin çekirdeğindedir.”

Romanya Cumhurbaşkanı (1996-2000) Emil Constantinescu, Pandemi hafiflese de hala online bir araya gelmek zorunda olduğumuzu vurgulayarak, “Eminim hepiniz bir kez Asya halklarını düşünmüşsünüzdür. Çin, bundan çok daha fazlasıdır” dedi ve Çin’in bir sonraki toparlanması için önümüzdeki adımın ne olduğunu sordu: “Çin’in geleceği buradan yol alacak. Çin söz konusu olduğunda normal demek, büyümek demek. Çin’in jeolojik bir gerçeği var. Çin bir süper güç oldu. Rusya ile birlikte maden kaynaklarını elde ediyordu. Demiryolu ağları, yollar kalıcı olacak. Süreçler ve networkler uzun vadeli.” Constantinescu, pandeminin ekonomik siyasi güçlere rağmen ülkeleri çok kötü vurduğunu, ekonomilerin de etkisiz kaldığını kaydederek, “Kaynakların doğru şekilde kullanılması pandemi sonrası toparlanmayı belirleyecek” dedi.

Moldova Cumhurbaşkanı (1997-2001) Petru Lucinschi, pandeminin siyaset, ekonomi ve sosyal alanda çok fazla sorumluluk getirdiğine değindi: “Moldova akrabalık bağları çok kuvvetli bir ülke. Ülke küçük, hastalanınca insanlar birbirine gidip reçete yazıyorlar. Çoğu ilaçsız iyileşti. Koşullara, hastalığa karşı bağışıklık hakim. Ülkelerarası ilişkiler yolunda gitmediğinden siyasetin ekonomiye yaptırımı kötüdür. Biz Moldova’da bunu yaşadık. Ülkelerin yaptırımlar dışında başka şeyler üretmesinden yanayım. Karşılıklı ilişkilerde daha fazla yaptırıma başvuruluyor. BM’nin bu tür anlaşmazlıklara yönelik yeni bir çözüm üretmesi lazım. Birbirimize güven vermek için yol bulmamız gerek.”

İyi Niyet Anlaşması imzalandı
Marmara Grubu Vakfı ile Özbekistan Stratejik Kalkınma Merkezi arasında İyi Niyet Anlaşması, Başkan Dr. Akkan Suver ile Merkez’in Direktörü Eldar Tulyakov tarafından imzalandı. Suver ve Tulyakov, imzalanan anlaşmayla Türk-Özbek sivil toplum kuruluşları arasında işbirliğinin ve güçbirliğinin artacağını ve iki topluma fayda sağlanacağını öngördüklerini söylediler.

İHKİB Moda Defilesi (Ceren Ocak)
Açılış Seremonisi, İHKİB Moda Defilesi (Tasarımcı Ceren Ocak) Barkovizyon gösterisiyle sona erdi.

Yorumlar (0)