banner565

banner472

banner458

banner457

32. Kalite Kongresi ve Türkiye Mükemmellik Ödülleri’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık dönüşümü ele alındı; SU Gibi Gelecek

Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer), ‘Su Gibi’ temasıyla; Cumhuriyetimizin 100. yılına ithafen düzenlediği, dergimiz KobiEfor’un basın ve medya hizmet sponsoru olduğu 32. Kalite Kongresi ve Türkiye Mükemmellik Ödülleri, bilim, akademi, medya ve iş dünyasını buluşturdu. Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü’nü Aromsa ve Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. kazanırken; bu yıl ilk kez düzenlenen Türkiye Sürdürülebilir Gelecek Ödülleri’nde; Büyük Ödülü Akçansa ve Borçelik, Başarı Ödülü’nü Borusan Lojistik ve Migros A.Ş., Yönetişim Alanında İyi Uygulama Ödülü’nü Yorglass, Jüri Teşvik Ödülü’nü Karşıyaka Belediyesi aldı.

KAPAK 01.12.2023, 00:00 19.12.2023, 10:23
17011
32. Kalite Kongresi ve Türkiye Mükemmellik Ödülleri’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık dönüşümü ele alındı; SU Gibi Gelecek

Çağdaş kalite felsefesinin izini süren Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer), ‘Su Gibi’ temasıyla Cumhuriyetimizin 100. yılına ithafen düzenlediği, dergimiz KobiEfor’un basın ve medya hizmet sponsoru olduğu 32. Kalite Kongresi ve Türkiye Mükemmellik Ödülleri Töreni, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda, 2 gün boyunca bilim, akademi, medya ve iş dünyasının önde gelen temsilcilerini bir araya getirdi.
KalDer’in 31 yıldan bu yana EFQM Modeli’ni uygulayan kuruluşlara verdiği Türkiye Mükemmellik Ödülleri’nde; Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü’nü Aromsa ve Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. kazanırken; bu yıl ilk kez düzenlenen Türkiye Sürdürülebilir Gelecek Ödülleri’nde; Büyük Ödülü Akçansa ve Borçelik, Başarı Ödülü’nü Borusan Lojistik ve Migros A.Ş., Yönetişim Alanında İyi Uygulama Ödülü’nü Yorglass, Jüri Teşvik Ödülü’nü Karşıyaka Belediyesi aldı. Avrupa’nın en prestijli ve en çok izlenen organizasyonlarının başında gelen Kongre, Cumhuriyet’in su gibi akan 100 yıllık hikayesine ışık tuttu. İlk gün ‘SU Gibi Geçti’ başlığıyla Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne uzanan 100 yıllık geçmişi, ekonomik ve toplumsal ölçekte yaşanan gelişmelerle analiz edildi, atılan doğru adımlarla kaçırılan fırsatların bilançosu çıkarıldı. İkinci günse ‘SU Gibi Gelecek’ başlığıyla gelecek 100 yılda Türkiye’yi bekleyen gelişmeler, 2. yüzyıla ilişkin gelecek tasavvuru ele alındı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni geleceğe taşıyacak değerler belirlendi.

“Daha da güçlü bir Türkiye inşa edebiliriz”
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar, açış konuşmasında; “Türkiye Cumhuriyeti 100 yıllık geçmişinde ekonomik ve toplumsal açıdan büyük bir dönüşümden geçti. Cumhuriyetimizi önümüzdeki 100 yıla taşıyacak olan değerlerimizin yapı taşları geçtiğimiz 100 yılda inşa edildi. Tarımdan sanayiye, ticaretten finansa, bilimden teknolojiye kadar yaşanan tüm gelişmeler Türkiye ekonomisini gelecek yüzyıla taşıyacak” dedi. Bayraktar, gelecek 100 yılda ülkemizin birikmiş ve donanımlı insan sermayesinin toplumsal ve bireysel yetenek ve yetkinliklerinin gelişimi için her alanda yüksek kalite bilinci oluşturmamıza olanak sağlayan teknolojik gelişmelerin ve bilimin izinden gitmemiz gerektiğini söyledi: “Evrensel hukuk ve adalet ışığında etik davranış, saygı ve güç birliği gibi değerler ülkemizi gelecek 100 yıla taşıyabilir. Ülkemizin 100 yıllık geçmişinden dersler çıkararak gelecek 100 yılın fırsat ve risklerini bilimin ışığında tüm açıklığıyla görebilir, bu yönde atılacak stratejik adımlarla önümüzdeki yüzyılda her açıdan daha da güçlü bir Türkiye inşa edebiliriz.”
EFQM Forumu, 2024’te İstanbul’da: Cumhuriyet’in 100 yıllık yolculuğunda Türkiye’de yönetim ve kalite anlayışının çok önemli gelişmeler kaydettiğini ve KalDer olarak bunun tam merkezinde olduklarını vurgulayan Bayraktar, 30 yılı aşkın süredir KalDer’in savunduğu iki gerçeğin; ‘kalite ve sürdürülebilirlik’ olduğunu ifade etti: “Bu doğrultuda Türkiye’de yönetim kalitesi, kurumsal dönüşüm ve sürdürülebilirlik için çağdaş yönetim felsefesi ve stratejik yönetim aracı olan EFQM Modeli’nin yaygınlaşmasını sağlıyoruz.” Dünyanın yakından takip ettiği EFQM Forumu’nu Cumhuriyetimizin 100. yılı anısına 2024’te EFQM Ülke Temsilcisi Türkiye Kalite Derneği ve yerel paydaş kuruluşlarımızın işbirliğiyle İstanbul’da düzenleyeceklerini açıklayan Bayraktar, Kongre’yi destekleyen sponsorlara, kurum ve kuruluşlara, KalDer Ailesi’ne teşekkür etti: “Teşekkürlerimin en büyüğü ise elbette devrimleriyle Cumhuriyetimizi kuran ve bizlere emanet eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, fikir ve silah arkadaşlarına, şehit ve gazilerimize… Onlara özlem, minnet ve saygılarımızı sunuyoruz. Olmasaydınız olmazdık.”

2. yüzyılında gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye umudu
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Cumhuriyet’in 2. yüzyılında yeni bir eğitim seferberliğine ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi: “Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu önemli dönemeçte, elde ettiğimiz başarılarla gurur duyarken çözmemiz gereken toplumsal meselelerimizi de iyi anlamamız gerekiyor. Yeni yüzyıl için hayal ettiğimiz toplumsal gelişmenin inşasında eğitim, eğilmemiz gereken baş faktör olarak yer alıyor ve herkes için erişilebilir, nitelikli ve kapsayıcı eğitimi sağlamamız gerekiyor. Hepimizin görevi gençlerin fikirlerini hayata geçirebileceği iklimi sağlamak. Bugün geldiğimiz noktada toplumsal kalkınma ve demokrasinin temel taşlarından biri olan toplumsal cinsiyet eşitliği için hala önemli bir mesafe katetmemiz gerektiğinin de farkındayız.”
Turan, geçmişimizi iyi anlamanın ve neden sonuç ilişkisini doğru kurabilmenin, önümüzdeki yüzyılın iktisat politikalarında konuşlanan ilk adımlarından biri olması gerektiğini söyledi: “Kalkınma politikalarını tasarlarken birey ve toplum refahının bu çabanın temel motivasyonu olduğunu unutmamalıyız. Ekonomik kalkınmanın toplumun bütün bireylerine yayılması ve kalıcı olması için kurallara bağlı işleyen bir piyasa ekonomisi ve kapsayıcı sosyal politikalar inşa etmek zorundayız. Kapsayıcı ve istikrarlı bir ekonomik kalkınma için hiç şüphesiz yeşil ve dijital dönüşümün getirdiği fırsatları ve buna bağlı olarak dönüşüm sürecine uyumun gerekliliğini göz ardı edemeyiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye hepimizin ortak umudu… Bu noktada zaman zaman hızımızı yavaşlatan toplumsal ve ekonomik alanlarda çözülmesi gereken bazı sorunlarımıza çözümler geliştirmemiz için farklı kesimleri bir araya getiren diyalog mekanizmalarına ihtiyacımız var.”

Türk toplumuna umut veren gelecek
Cumhuriyetimizin geçmişini irdeleyip geleceğe ışık tutmak amacını taşıyan KalDer’in ‘Su Gibi’ temasıyla düzenlediği bu etkinlikte emeği geçen herkesi tebrik eden İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Asım Alkan; “Ülkemiz coğrafi açıdan tabiatı, iklimi, doğal zenginlikleri ve konumuyla öne çıkıyor. Bu güzel ülkenin korunması ve gelecek nesillere teslim edilmesi bizlere düşen en büyük görevlerden biridir. Doğrularımızın ve yanlışlarımızın objektif olarak mercek altında değerlendirilmesi, yanlışlardan ders çıkartılması, doğruların ciddi bir planlama ile çoğaltılarak devam ettirilebilmesi Türk toplumuna umut veren geleceği hazırlayacaktır” dedi. Alkan, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kadına verdiği önemi anımsatarak, Cumhuriyet kadınlarına gereken desteği vereceklerini vurguladı.

100. Yılında Türkiye Ekonomisi
Kongre’nin 100. Yılında Türkiye Ekonomisi başlığında, Türkiye ekonomisinin 100 yıllık geçmişi analiz edilerek atılan doğru adımlar ve yapılan hatalar, kaçan fırsatlarla yakalananların bilançosu çıkarıldı. Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen, şirketleri önümüzde zor bir dönemin beklediğini, çok ciddi ve can yakıcı bir sıkılaşmaya doğru gidildiğini ve bunun zor olacağını belirterek, ‘Türkiye’nin en kuvvetli kaslarıyla krizden çıkılacağını kaydetti. Bu kasları; ‘dünyanın en kuvvetli bankacılık sektörü ve hacıyatmaz reel sektörü’ diye niteleyen Sezen, “Bir yerde buluşacaksak refahta buluşmak zorundayız. Türkiye halkının kendi finansal çözümlerini bulmada çok mahir olduğunu düşünürüm. Biz kendi ekonomistimiz olmak zorundayız” dedi.
Demokratik siyasetin önemine değinen Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Kamil Yılmaz, yapısal reformlardan vergi reformunun çok acıtacağını, cari açıkla büyüdüğümüzü söyledi. Türkiye’nin uzun vadede yüksek büyüme hızlarını sürdüremediğine işaret eden Yılmaz, dışa bağımlılığın çok arttığını kaydetti. Yılmaz, çeyrek yüzyıl süren yüksek ve kronik enflasyondan sonra herkesin refahı için Cumhuriyet’in 2. yüzyılında daha fazla ekonomi biliminin dinlenmesini önerdi.


100. Yılında Türkiye Toplumu
100. Yılında Türkiye Toplumu başlığında,100 yılda Türkiye’deki toplumsal değişim ve dönüşümün dinamikleri ele alındı. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi, Bilim Akademisi Üyesi Prof.Dr. Yılmaz Esmer, bu yüzyılda koskoca bir Dünya Savaşı ve Büyük Ekonomik Buhran’ın yaşandığını anımsatarak, hala açlık ve yoksulluğun süregeldiğini söyledi. ‘Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ sözünü anımsatan Esmer, insanlığın önündeki en büyük değişimin ‘küresel ısınma ve iklim değişikliği’ olduğunu belirtti. İnsanların değişime bir yandan büyük umut bağlarken bir yandan da değişimden korktuğunu kaydeden Esmer, “İyimserlik evrimin bize hediyesi, hayatta kalmamızı sağlar. Değişim kadar istikrara, iyimserlik kadar gerçekçiliğe de ihtiyacımız var” dedi. Bizim kültürümüzde değişmeyen sabitler arasında eksiklikleri; ‘kişiler arası güven, hoşgörü ve katılımcılık’ olarak sıralayan Esmer, kutuplaşmanın da iyi yönde gitmediğini, insanlığın durduğu yeri ve kafa yapısını değiştirmek gerektiğini ifade etti.
Bahçeşehir Üniversitesi Sağlık, Toplum ve Önleme Çalışmaları Merkezi (CHSPS) Kurucu Direktörü Prof.Dr. Nilüfer Narlı, hafıza siyaseti üzerine yaptığı çalışmaların çarpıcı çıktılarına değinerek, “Hepimiz rezilyans inşa etmek zorundayız. Dünyaya yeniden format atıldığı bir dönemdeyiz. Bu dönemde insanların kafası çok daha karışık. Vuca döneminde rezilyans inşa etmek çok önemli” dedi.

100. Yılında Türkiye Coğrafyası
100. Yılında Türkiye Coğrafyası başlığında, Türkiye’nin coğrafi konumu ve doğal zenginliklerinin yarattığı güçlü potansiyele dikkat çekildi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Coğrafyacı Prof.Dr. Meryem Hayır Kanat, 2022 verileriyle Türkiye’nin dünyanın ekonomik büyüklük açısından 19., nüfus açısından 17. büyük ülkesi olduğunu belirterek, “Türkiye dünyanın ilk 20 ülkesi arasında. Türkiye nüfusu yaşlanma riskiyle karşı karşıya. Türkiye’nin kırları çok hızlı boşalıyor. Güneydoğu önemli bir genç nüfus kaynağı. 100 yılda Türkiye Cumhuriyeti orman alanlarını 2 katına çıkardık. Türkiye, artık bir tarım ülkesi değil. 2009’da Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli oluşturuldu ve uygulamaya alındı. Türkiye nüfusundaki artışla hayvan nüfusu arasında ters orantı var. GSMH içinde tarım milli gelirde Cumhuriyet’in ilk yıllarında ilk sıradayken artık son sırada.”
Tarımda çok ciddi değişikliklere gitmemiz gerektiğini söyleyen Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr. Levent Kurnaz, 2016’da Orta Anadolu’da Tarım Havzası Planı’nı yaparken 90 bin su kuyusu ile yeraltı sularının çekildiğini ve bunun tehlikeli olduğu konusunda uyardıklarını anlattı: “30 metreden su çıkıyordu, şu an 180 metreden su çıkıyor. Obruklar olmaya başladı. 16 veya 22 milyon nüfuslu İstanbul’un barajları sadece 6 milyon kişiye yetiyor.” Birleşmiş Milletler’in (BM) göç konusunda uyarılarda bulunduğunu anımsatan Kurnaz, İstanbul’un dışarı göç vermeye başladığını, gidilen şehirlere yatırım yapmamız ve ona göre altyapıyı kurmamız gerektiğini belirtti: “Göç konusunda tehlikeli yerlerin başında dünyanın en fazla nüfusuna sahip ülkeleri; Pakistan, Hindistan, Mısır, Bangladeş ve Etiyopya geliyor: Kanadalılara göre; gelecekte en güzel turizm yapılacak yer Mekke olacak. Sıcaklık 35 °C ve nem %100’e vurduğu an ölüyorsunuz. 2100’e geldiğimizde Antalya’da 2 ay boyunca bu olacak. 2045’ten sonra %70 bu olayın olma ihtimali. 30 milyon kişi ölebilir. Türkiye’nin kişibaşına düşen su miktarı 1240 m (ton). 100 sene önce bu 8 m3’tü. Nüfusumuz 6 katına çıktı ve nüfus 3 katına çıkacak. 1 gece kalkacağız, sınırda 20 milyon Pakistanlı var. Dünya Ekonomik Forumu için 1 numaralı konu; iklim değişikliği, bizim şirketlerimiz için 7. sırada. Kamyon yokuş aşağı gidiyor, bu konuyu ciddiye almamız lazım.”
“Aç kalacağız kıtlık geliyor. Türkiye verimsiz üretim yapıyor, kalitesiz bir üretim ve tüketim var” diyen Feyz Çiftliği Kurucusu Sencer Solakoğlu, kalitesiz üretim zincirini kırmak istediğini, güvene muhtaç ürünlerin güvenilir markası olmak için yola çıktığını aktardı. Türkiye olarak ürünlerimizi standardize edebilmek için Türkiye mutfağını dünyaya tanıtmamız ve markalaşmamız gerektiğini vurgulayan Solakoğlu, 6500 dönüm araziyi 5 kişiyle işleyen bir çiftçi olduğunu, Boğaziçi Üniversitesi ile ortak bir ürün çıkarmak için çalıştıklarını paylaştı: “İklim değişikliği hayvan ve tarımsal üretimi çok etkileyecek. Veriye dayalı olmalı. Türkiye’nin önündeki en büyük handikap şehirleşme. Tarım kalkınsaydı, biz kırsalda yeterince üretebiliyor olsaydık, sanayi alanlarında çok fazla insan olmayacaktı. Kırsalda kalkınma sanayi içinde çok önemli. Pazarlamada da çok iyi bir fırsat var, bugün toplanan mandalina, portakal, elmanın %30’u çöpe gidiyor. Bu yıl 20 bin dekar limon ağacı kesildi. Çok ciddi muazzam karlılık olan bir iş. Tarımda teknoloji treni çok hızlı hareket ediyor.”

Dünden Bugüne Cumhuriyet Kadını
Dünden Bugüne Cumhuriyet Kadını başlığında, Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan başlayarak kadınların verdiği mücadele ve Cumhuriyet’in bugünlere ulaşmasında sergiledikleri üstün gayretler gözler önüne serildi. Opet Petrolcülük A.Ş. Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurten Öztürk, kendi özyaşam öyküsünü paylaşarak, eşiyle birlikte %100 Türk sermayeli madeni yağ şirketi Opet’i nasıl kurduklarını anlattı. Opet’in ‘temizlik ve hijyen, doğaya saygı ve tarihe saygı ile kadın gücü’ konularındaki projelerine değinen Öztürk, mesleğin cinsiyeti olmadığını göstermek için kadın pompacıları çalıştırmaya başladıklarını kaydetti. Öztürk, Atatürk devrimleri ışığında ve ilkelerinden ayrılmadan yola devam ettiklerini vurguladı.
“Cumhuriyet bir kadın devrimidir” diyen Yanınızdayız Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selen Okay Akçalı, Yanındayız Derneği’nin kuruluş hikayesini anlattı. Profeminizm hareketinin Türkiye’deki temsilcisi olduklarını açıklayan Akçalı, derneği erkeklerin kurduğunu, profeminist erkek hareketinin yaygınlaşmasını istediklerini söyledi. Akçalı, kadın ve erkeğin beraber ve birlikte olmasının bir sinerjisi bulunduğunu belirtti: “Kadın erkek eşittir nokta diyene dek, YANINDAYIZ. Toplumsal cinsiyet eşitliği, sadece kadının değil, herkesin meselesi. Değişime, dönüşüme davet ediyorum.”
Cumhuriyet’in bir kadın devrimi olduğunu kaydeden Yazar Özlem Özdemir, Atatürk’ün Karlsbad notlarında, 1918’de kadın haklarının önemine değindiğini aktardı. Devrim Yasaları’ndan 1924’te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) ile 1928’de Nüzhet Gökdoğan’ın Fransa’ya okumaya gönderildiğini belirten Özdemir, 1926’da yürürlüğe giren Medeni Kanun’un kadınların varoluş belgesi olduğunu söyledi. Kadın haklarının gelişmesinde Afet İnan’ın çabalarının önemini vurgulayan Özdemir, Cumhuriyet’in 2. yüzyılının bu yüzyıldan daha iyi olması ve bizim birbirimize sahip çıkmamız gerektiğini söyledi.

Nasıl Bir Ekonomi?
Kongre’nin ikinci gününde; Nasıl Bir Ekonomi? başlığında, Türkiye ekonomisini gelecek yüzyıla taşıyacak potansiyeli, tarımdan sanayiye, ticaretten finansa, bilimsel ve teknolojik boyutlarıyla ele alındı. Yazar Yalın Alpay, sanayi devrimiyle birlikte yeni bir dünya tasarımı yapıldığını, tanrısal merkezli bir dünyadan insan merkezli dünyaya geçildiğini, post sanayi devriminde ise türev evrenine geçildiğini anlattı: “İnternetin büyük bir demokratikleşme sağlayacağını düşünüyorduk. Gerçeklere ulaşacağız derken daha çok safsataya boğulduk. Bilgisayarlar arası bir evren tasarımına sürükleniyoruz. Post endüstriyel dönemde; şu an yapay zekaların birbiriyle konuştuğu, bizim için artık çok geniş bir türev evren çıkmış durumda. Türkiye, bilişim dönemini de yakalayamadı. Türkiye, sınıfsal bir siyaset üretmemiş bir ülke. Bu yeni majör devrim de kaçtığı için Türkiye bu dünyanın periferisinde kalma riskiyle karşı karşıya. Türev evrenin kendisinin ortaya çıkardığı sorunlar var, Türkiye buna pek de hazırlıklı değil. Yapay zekalar kendi aralarında mücadele edecekler. Yeni dönemde yapılması gereken teknoloji yatırımı. Tarımsal verimlilik. Türkiye bütün devrimleri ıskaladığı gibi bu devrimi de ıskalamak üzere. Dünya yeni bir paradigmayla evrildiği için devrim sona eriyor.”
Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’nde ‘Ekonomi herşey demektir” dediğini söyleyen Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, dünyada ekonomiyi izleyen binlerce kuruluştan hiçbirinin 2022’de enflasyonun bu kadar yükseleceğini tahmin edemediğini kaydetti. Türkiye ekonomisinin sorunlarının çözümü için başta herkesi işin içine dahil edebilen ‘kapsayıcı liderlik’ olması gerektiğini vurgulayan Güldağ, Paris İklim Anlaşması gündemiyle yeni bir ticaret ve teknoloji üssü oluştuğuna, orada da bizim atmamız gereken adımlar bulunduğuna işaret etti: “İklim sorununu çözdükten sonra vergi reformunu mutlaka hayata geçirmeliyiz.Teknoloji atılımına ihtiyacımız var. 3 şeyi ucuzlatıp, 1 şeyi pahalı yapmalıyız. Kaliteli nitelikli insan gücü, eğitimi, sağlığı ucuzlatmalıyız, yabancı sermayeyle işbirliği için adalete erişimi kolaylaştırıp, ucuzlatmamız gerekiyor. Kutuplaşmayı azaltmalıyız. Türkiye’de yolsuzluk yapmanın maliyetini mutlaka pahalılaştırmamız gerekiyor. Verimlilik artışı sağlayacak, kendimizi bir teknoloji ülkesi haline getirmeliyiz.”

Nasıl Bir Toplum?
Nasıl Bir Toplum? başlığında, Türkiye’nin entelektüel sermayesinin, toplumsal ve bireysel yetenek ve yetkinliklerinin gelişimi için oluşturulması gereken sosyal sistemin çerçevesi çizildi. Dünyada 26 ailenin dünya servetinin %50’sine sahip olduğunu belirten İNGEV Başkanı Vural Çakır, her servetten %10 vergi alınsa dünyada yoksulluğun biteceğini söyledi. İklim felaketi, cinsiyetler arası eşitsizlik sorunlarına değinen Çakır, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 2030 hedeflerine ulaşmanın imkansızlaştığını savundu. İnsanın iyi olma hali ile ilgili algıların değişmesi gerektiğine işaret eden Çakır, iyi olma halini tüketmeye bağladığımızı, 45 bin borsa şirketi 200 bin KOBİ’nin bunu tatmin etmeye çalıştığını aktardı. Bunun değişmesi gerektiğini vurgulayan Çakır, gezegen açısından ve kapsayıcılıkla bakılmasını önerdi.
Aşık Veysel’in sözünden esinlenerek yazdığı “Gelmez Yola Gidiyoruz” kitabına atıfta bulunan RepMan İtibar Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı Salim Kadıbeşegil, şunları ifade etti: “Gezegeni ve ahlakı tükettiğimiz bir yere geldik. Wiki-Toplum’a doğru gidiyoruz. Ulus toplum, kendi kendini yok eden bir yere doğru gidiyor. Çatalhöyük’ten esinlenerek, katılımcı, demokratik, paylaşımcı, eşitlikçi bir düzen; Wiki-Toplum’u önerdim. Seferihisar’da Bademler Köyü ve Kosta Rika’da var. Wiki-Toplum’un özellikleri şöyle: Dijital-bilgi yönetimi tabanlı. Küresel. Sosyal girişim ruhu var. Adil, şeffaf, hesap verebilir, sorumlu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi odaklı adalet mekanizması. Katılımcı, demokratik. Tek para birimi. Eğitim, sağlık herkes için ücretsiz. Miras yok. 3 yıllık evlilik sözleşmeleri. Mutluluk Endeksi.” Kadıbeşegil’e göre insanlık bunu kullanmayı akıl edemez.”
Aynaya baktığımızda eksiklik olarak gördüklerimizi başarıya çevirebileceğimizi söyleyen Oyuncu, TOÇEV Yönetim Kurulu Üyesi, Bilim Kahramanları Yönetim Kurulu Üyesi, Moderatör, Sunucu Hakan Bilgin, çocukken astım hastası olan Şahika Ercümen’in bunu başarıya çevirerek, serbest dalışta dünya rekoru kırması örneğini verdi. Çocukken büyüme sorunu yaşayan Messi’nin başarı öyküsü ve kendi burnuyla ilgili öyküyü anlatan Bilgin, şunları söyledi: “Hayatınızda varolan eksiklikler belki de üstüne gitmemiz gereken adımlar olabilir. Biz kendimizi, dünya vatandaşı olduğumuzu farkedip harekete geçmeliyiz. Bizimle aynı görüşte olmayanlara konuşmalıyız. Önyargılıyız, çok biliyoruz. İnsanlara güleryüzle bakmalıyız. Dinlemeyi başardığımızda her insan kitap gibidir. Gıcık olduğunuz insanlarla konuşun. Karadenizliyim ve ben hiç kavga etmedim, çok konuştuğum için ‘yeter, sus’ veya ‘gel barışalım’ dediler. Bir günden bir güne küfrü icraata geçiren yok ama namus Özgecan’ı kurtardığımızda olur. O zaman çalmamaya, çırpmamaya başlarsınız. ‘İnsanların gülümsemesi imza gibidir’ derdi rahmetli anam. Gülümseyin. Bütün şehir birbirine gülümsese herşey değişebilir, savaşlar bitebilir.”

Nasıl bir Coğrafya?
Nasıl Bir Coğrafya? başlığında, Türkiye’nin coğrafi konumundan kaynaklanan avantajlarının ve doğal zenginliklerinin gelecekteki önemi ele alınarak sakınılması gereken hatalar vurgulandı. İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Bölüm Başkanı, İTÜ İklim Değişikliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü, Türk Kızılayı Derneği Genel Başkan ve TÜBİTAK MAM Başkan Danışmanı Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu, “2100’e kadar iklim değişikliğine uygun planlama yapılması lazım. İklim değişirken biz de değişeceğiz. Yeşil çatı, serin asfalt gibi çözümler lazım. Karadeniz’de %10 yağışlar artıyor, Ege ve Akdeniz’de %50 azalıyor. Ne ektiğimiz, diktiğimiz çok önemli. Kırmızı et yememeliyiz. Küresel ısınma var, yağış yok. Bireyler olarak ekolojik günahlarımızı azaltmalıyız. Az tüket, yeniden kullan, geri dönüştür. Yerel yönetimler iklim risk yönetimine geçmeli. Türkiye’de kentlerin verisi yok, ölçemediğin bir şeyi yönetemezsin. Öncelikle veri tabanı, veri bankası oluşturulmalı. Türkiye, kriz yönetiminden çıkıp risk yönetimine geçmeli” diye konuştu.
TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Burcu Özsoy, Antartika’ya ilk gidiş öyküsünü paylaşarak, “Türk bayrağını 2017’den beri Antartika’ya götürüyoruz. Artık 4 mevsim yok, 2.5 mevsim var. Kutuplardaki varlığımız inanılmaz derecede önemli. İklim değişikliğine inanıp mücadeleye başlamalıyız” dedi.
ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Osman Balaban, deprem bölgesinde olduğumuzu hatırlatarak, “Önümüzdeki yüzyıla kentlerimizi ve kentsel sistemleri değiştirerek başlamalıyız. Almanya’nın en büyük kenti 3.5 milyon. 16 milyon insanın yaşadığı İstanbul’u ne Marmara Depremi’ne, ne de iklim krizine hazır hale getiremezsiniz. Nüfusun ülke mekanında dağılımı dengelenmeli, kaynak planlaması yapılmalı. Geleceğin kenti, yoksulların otomobil kullandığı değil, zenginlerin metro kullandığı bir yer olmalı. Daha az tüketip, daha çok üretmeliyiz. Farklılıkları bir zenginlik unsuru olarak görmeliyiz, belki biz de gelecekte göçmen olacağız” diye konuştu.

Bugünden Yarına Cumhuriyet Gençliği
Bugünden Yarına Cumhuriyet Gençliği başlığında, KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar ile Milliyet Gazetesi Yazarı Abbas Güçlü tarafından Türkiye’yi gelecek yüzyıla taşıyacak ve onu yaşayacak olan gençliğin sorunlarının çözümlerine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yol haritası sunuldu. Ardından GençKal Üyeleri’nden Beril Arda, Cansu Uzun ve Ulaş Çelik tarafından kaleme alınan Geleceğe Mektup okundu. Gençlerin sorunlarının; işsizlik, okullardaki uygulamalı eğitimin az olması, fırsat eşitsizlikleri olduğuna dikkat çekilen mektuplarda, ekonomik kalkınma ve istihdamın artırılması, teknolojik gelişmelerin, yenilikçi düşüncelerin desteklenmesi istendi, toplumsal cinsiyet eşitliği ve daha adil bir toplum hayal edildiği aktarıldı. Mektuplarda gençlerin Atatürk’ün izinden umutla gitmeye devam edeceği de vurgulandı.
Abbas Güçlü, eğitim olmadan kalitenin olmayacağının altını çizdi: “Bilim olmadan kalkınamazsınız. Bilimde kalkınmayı oturtamazsanız, insan hakları ve demokrasiyi de oturtamazsınız, böylece ülke olarak üst sıralara da çıkamazsınız. Cumhuriyet’in en büyük kazanımlarından birisi herkesin çocuğunun her makama gelebilecek bir hale gelmesi. Siyasetçilerin eğitimden elini çekmesi lazım. Şu anki mesleklerin %70’i gelecekte olmayacak. Türkiye henüz yurt sorununu çözemedi. Bizim kendimizi biraz geleceğe odaklamamız lazım. Bilim toplumu olmadan Türkiye’nin kalkınması mümkün değil.”

SU Gibi Gelecek
Su Gibi Gelecek başlığında, Sabancı Üniversitesi Arama Kürsüsü Başkanı ve Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlık Kurucu Başkanı Prof. Dr. Oğuz N. Babüroğlu, okyanuslarda 1 kıta büyüklüğünde çöp olduğunu belirterek, dijitalleşmeyle birlikte 2050’de net sıfır emisyon olması gerektiğini vurguladı. Babüroğlu, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak değerlere dikkat çekti: “Toplam Kalite Yönetimi’nden Topyekün Kültür Yönetimi’ne, yepyeni bir paradigmaya doğru hareket edelim. Tek akıl yerine, ortak akıl, hazır akıl, yeni akıl. Sıfır hiyerarşi, kollektif liderlik. Birlikte düşün, birlikte üret. Akıl Yönetimi.”

Türkiye’nin kalite liderlerine mükemmellik ödülleri verildi
Türkiye Mükemmellik Ödül Töreni’nde; Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü’nü Aromsa ‘Kültürel Dönüşüm’ iyi uygulamasıyla ve Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ‘Entegre Stratejik Planlama’ iyi uygulamasıyla kazandı. Ödül beratını Aromsa adına Genel Müdür Murat Yasa ve Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. adına Yönetim Kurulu Başkanı Mikail Hıdır ve Genel Müdür Onur İncehasan aldı. EFQM Üstün Performansta Yetkinlik Aşaması’nda 5 yıldız alan kurumlar; KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği), Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi ve YEPAŞ oldu. Ödül beratları; KADEM adına Yönetim Kurulu Başkanı Doç.Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi adına Rektör Prof.Dr. Mustafa Kasım Karahocagil ve YEPAŞ adına Genel Müdür Arif Akşam’a takdim edildi. 4 yıldız alan kurumlar; İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İştirak Şirketi Boğaziçi Yönetim A.Ş., Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası, Fenerium, Gürmen Group, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İştirak Şirketi İSFALT A.Ş., Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) ve Türk Kızılay’ı oldu. Ödül beratlarını; İBB İştirak Şirketi Boğaziçi Yönetim A.Ş. adına Genel Müdür Yardımcısı Özhan Yeşilova, Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası adına Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Volkan, Fenerium adına Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi ve Fenerium Yönetim Kurulu Başkanı Esin Güral Argat, Gürmen Group adına Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Gür Solmaz, İBB İştirak Şirketi İSFALT A.Ş. adına Yönetim Danışmanı Emrah Gürer, SATSO adına Genel Sekter Şevket Kırıcı ve Türk Kızılay’ı adına Genel Müdür Dr. İbrahim Altan aldı. Üstün Performansta Yetkinlik Aşaması’nda 3 yıldız alan Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası’nın ödül beratı Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Alkış’a takdim edildi. Üstün Performansta İlerleme Aşaması’nda olan kurum ve kuruluşlar; BHT Clinic, İMES Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü ve SAHA İstanbul oldu. Ödül beratlarını; BHT Clinic adına Genel Müdür Ömer Kurnaz, İMES adına Bölge Müdürü Onur Kesici ve SAHA İstanbul adına Genel Sekreter Levent Kerim Uça aldı.

Sürdürülebilir gelecek için
Açılışa video mesajla katılan; Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, KalDer’in ve Türkiye’nin 32 yıllık kalite yolculuğunda Sabancı Topluluğu şirketlerinin bayrağı en önde taşıdığını söylerken; Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, video mesajında; yeni yüzyıla özgüvenli ve cesaretle başladığımızı kaydetti. Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, video mesajında KalDer’in kurucu üyelerinden Siemens Türkiye’nin sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamaktan gurur duyduğunu belirtirken, Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üyesi Prof.Dr. Ahmet Kırman, DNA’sında Cumhuriyet’in değerlerini taşıyan Şişecam’ın Türkiye’nin kumunu, sodasını gerçek bir değere dönüştürdüğünü ifade etti. EFQM CEO’su Russell Longmuir video mesajında Kongre’nin başarılı geçmesini dilediğini kaydetti. Ardından müzik grubu Samida açılış gösterisini gerçekleştirdi.

SU Gibi Geçti
Şair ve Yazar Sunay Akın, Su Gibi Geçti başlıklı konuşmasında katılımcıları Cumhuriyet’in 100 yıllık geçmişine uzanan bir yolculuğa çıkardı.Cumhuriyet’le birlikte kız çocuklarının eğitim hakkına kavuştuğunu belirten Akın, Atatürk’ün ‘Sizleri kıvılcım olarak gönderiyoruz, yıldırım olarak geri döneceksiniz’ diyerek yurtdışına gönderdiği  ve Türkiye’de başarılara imza atmış isimlere değindi. İlk Türk kadın gökbilimci, Nüzhet Gökdoğan, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı bulan ama derdini anlatacak bir politikacı bulamayan İhsan Ketin, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara’dan geçiş haritasını çıkaran Nuriye Pınar’ı anlatan Akın, Anıtkabir’in Mimarlarından Emin Onat’ın Aslanlı Yolu inşa sürecini, Anıtkabir’in binasını Mimar Sinan’ın köylüleri Ağırnaslılar’a inşa ettirmesini aktardı. Akın, ilk çağdaş eğitim bilimci Selim Sabit Efendi’yi, ilk bilim dergisiniçıkaran, köşkünün bahçesine zürafa heykeli diken Mehmet Münif Paşa’yı, Fikirtepe’ye adını veren Namık Kemal’i, ressam, müzisyen son Halife Abdülmecid’in Harem’de Goethe ve Haremde Beethoven tablolarını anlattı. Akın, Atatürk’ün Meclis’e ilk sunduğu teklifin Ankara’da bir etnoğrafya müzesi kurulması olduğunun altını çizdi. Akın, Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’nın yapılışı ve anıtın yapımında görev alarak yurtdışına gönderilen ilk kadın heykeltraş Sabiha Ziya, 1932’de Eskişehir’de yapılan ilk Türk uçağı, bizim ürettiğimiz 1950-1960 arası 10 yıl Danimarka’da uçmuş ve adı Türkler olan ambulans uçak ve Atatürk’ün kitaplara verdiği değere de değindi.

Türkiye Sürdürülebilir Gelecek Ödülleri ilk kez verildi
KalDer’in düzenlediği 32. Kalite Kongresi’nde bir ilke imza atılarak sürdürülebilir geleceğe değer katan kurum ve kuruluşlar ödüllendirildi. Cumhuriyet’in 100 yıllık geçmişinin analiz edildiği kongrenin ilk gününde gerçekleşen Türkiye Sürdürülebilir Gelecek Ödülleri töreninde konuşan KalDer Genel Sekreteri Sabri Bülbül; “32 yıldan bu yana düzenlediğimiz Türkiye Mükemmellik Ödülleri ile çok ciddi deneyim ve birikimimiz oluştu. Bu deneyim Türkiye Sürdürülebilir Gelecek Ödülleri’ni tasarlamak için bize güç verdi. Sürdürülebilirliğin doğru anlaşılması hedefiyle hayata geçirdiğimiz ödül programımızı World Economic Forum’un dört metriği olan yönetişim, gezegen, insan ve refah üzerine temellendirdik” dedi.
Ödül sistematiği ile ilgili bilgi veren KalDer Ödül Sekreteri Esra Karakaş Kurşun; ödül programını ilk duyurdukları andan itibaren tüm kuruluşlardan büyük bir heyecanla destek aldıklarını söyledi ve ödül alan tüm kuruluşları tebrik etti.
Türkiye Sürdürülebilir Gelecek Ödülleri kapsamında Büyük Ödülü Akçansa ve Borçelik kazandı. Ödül beratını Akçansa adına Akçansa Büyükçekmece Fabrika Müdürü Mustafa Erhan Aslan ve Borçelik adına Borçelik Yönetim Sistemleri Direktörü Serkan Ürkmez aldı. Başarı Ödülü’nü Borusan Lojistik ve Migros A.Ş. aldı. Ödül beratını Borusan adına İnsan Kaynakları ve İSG Genel Müdür Yardımcısı Ela Çok Oksal ve Migros A.Ş. adına Kalite ve Çevre Yönetimi Direktörü Dr. Hülya Günay kabul etti. Yönetişim Alanında İyi Uygulama Ödülü’nü kazanan Yorglass’ın ödül beratı Yönetim Kurulu Üyesi Merve Yorgancılar Işıtmak ve İK Direktörü Ayşe Doğruöz’e takdim edildi. Jüri Teşvik Ödülü’nü ise Karşıyaka Belediyesi almaya hak kazandı ve ödül beratı Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’a takdim edildi.

“Umutsuz olmaya hakkımız yok”
Radyo Programcısı ve Yazar Nihat Sırdar, “Zekayı nerde kullandığınız çok önemli. Bugün bu ülkede milletvekillerinin, savcıların, hakimlerin yarısı kadın olsa Avrupa Birliği (AB) bize yalvarırdı ‘gelin’ diye. Ticari zeka bizde çok gelişmiş durumda” dedi. 1974’te Kıbrıs EOKA’nın katlettiği 45 Kıbrıslı Türk’ün cenazelerinin 2011’de bu konuda görevli bir İsveçli tarafından bir incir tanesi sayesinde bulunması hikayesini anlatan Sırdar, umut etmenin önemine değindi: “Mustafa Kemal umut etmeseydi ne olurdu? Mustafa Kemal bu ülkeyi var etmek için o yaşta canını verdi, bizim umutsuz olmaya hakkımız yok."

Dünya Lideri Atatürk’ün Sanat Vizyonu
Cumhuriyet’i geleceğe taşıyacak değerlerin ele alındığı Kongre’nin ikinci günü ‘Dünya Lideri Atatürk’ün Sanat Vizyonu’ başlığıyla Zaman Yolcusu, Hikâye Anlatıcısı, Müzisyen, Web TV Program Yapımcısı, Sunucu Pınar Ayhan’ın gerçekleştirdiği açış konuşmasıyla başladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün, savaşta galip gelmeyi sanata ve sanatçı düşünmeye bağladığını belirten Ayhan, Atatürk’ün isteğiyle 1934’te Türkiye’yi ziyaret edecek olan İran Şahı Rıza Pehlevi’nin şerefine ilk Türk operası olan Özsoy Operası’nın Ahmet Adnan Saygun tarafından yazılması ve sonrasında sahnelenmesinin hikayesini anlattı. Ayhan, sanatın gücünün savaş kazandırdığına inanan Atatürk’ün ‘Acizler için imkansız, korkaklar için müthiş şeyler, kahramanlar için idealdir” ve “Biz 27 günde opera yazmış, bestelemiş bir milletiz, yeter ki elebaşı davasına inansın”, “1 yol kapandıysa 10 yol açılır” sözlerini de anımsattı.

“Kendini sev”
Radyo Program Yapımcısı Jozi Zalma (Geveze) tarafından gerçekleştirilen Geveze Show ile Kongre sona erdi. Konuşmasına, ‘Siz ne için yaşıyorsunuz?’ sorusuyla başlayan Geveze, çok az kişinin mutlu olmak için yaşadığını söyledi. ‘Çin seddi uzaydan görünüyor’, Mehter Yürüyüşü; 2 ileri 1 geridir’ gibi doğru bildiğimizi sandığımız bilgilerin aslında yanlış olduğunu aktaran Geveze, bir düşünürün ‘Geleceğin cahilleri, yanlış bilgileri doğru sananlardır’ sözünü anımsattı. Hayatın en önemli sorusunu: ‘Neden?’ diye özetleyen Geveze, şunları söyledi: “Bugünkü sistemde bir şey seninse seni mutlu etmez. Mutluluk yolculuğun kendisi. Yaşadığınız hayatta keyif alabiliyorsanız mutlusunuz. Birşeyin değerli olması için illa çok güzel, çok pahalı olması gerekmiyor. ‘Elalem ne der?’ diye bir terör örgütü var. Başkalarının ne dediği sadece kendilerini ilgilendirir, beni ilgilendirmez. Kendini seviyor musun? Herkes bizi sevsin istiyoruz, kendimizi sevmiyoruz. Her gün ısrarla kendini sevdiğini söyle. Yapmak istediğin herşeyi yapabilirsin, önündeki tek engel sensin.” 

Yorumlar (0)