banner565

banner614

banner472

banner458

banner457

44 ülkeden 18 Cumhurbaşkanı’nı İstanbul’da buluşturan 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin mesajı; Barış ve işbirliği; hemen şimdi!

Türkiye’nin en önemli uluslararası etkinliklerinden olan Avrasya Ekonomi Zirvesi çeyrek asrı aşan başarı hikayesine devam ediyor. Marmara Grubu Vakfı’nın düzenlediği; KobiEfor’un çözüm ortaklığı ve basın /medya sponsorluğu yaptığı; 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi, 13-14-15 Mart 2023’te, İstanbul’da, ‘Güvensizliği Bitir İşbirliğine Başla’ ana temasıyla gerçekleştirildi. 44 ülkeden 4’ü aktif, 1’i Özerk Bölge Başkanı, 13’ü önceki Cumhurbaşkanı olmak üzere 18 Cumhurbaşkanı ile siyaset, ekonomi, enerji ve düşünce alanlarının üst düzey temsilcilerini buluşturan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına özel bir oturumla başlayan Zirve, Dünya’daki bütün ülkelerin ve tüm insanlığın derinleşen ekonomik kriz, iklim değişikliği, savaşlar ve doğal afetlerle mücadelesinde acilen ihtiyaç duyduğu barışa ve işbirliğine hemen başlaması gerektiği mesajını verdi.

KAPAK 01.04.2023, 00:00 26.04.2023, 09:16
23824
44 ülkeden 18 Cumhurbaşkanı’nı İstanbul’da buluşturan 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin mesajı; Barış ve işbirliği; hemen şimdi!

Türkiye’nin en önemli uluslararası etkinliklerinden biri olan ve Marmara Grubu Vakfı tarafından 26 yıldır aralıksız düzenlenen, Dergimiz KobiEfor’un da 2004 yılından beri çözüm ortaklığı ve basın / medya sponsorluğu işbirliğiyle gerçekleşen Avrasya Ekonomi Zirvesi, çeyrek asrı aşan başarı hikayesine imza atmayı sürdürüyor. 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi, 13-14-15 Mart 2023’te, WOW Istanbul Hotels & Convention Center’da, ‘Güvensizliği Bitir, İşbirliğine Başla’ ana temasıyla siyaset, ekonomi, enerji ve düşünce alanlarının üst düzey temsilcilerini bir araya getirdi. 44 ülkeden 4’ü aktif, 1’i Özerk Bölge Başkanı, 13’ü önceki Cumhurbaşkanı olmak üzere 18 Cumhurbaşkanı ile birlikte Başbakan, Bakan, Büyükelçi, Milletvekili, Belediye Başkanı düzeyinde üst düzey katılım gösterilen 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde siyaset dünyasının yanı sıra sivil toplum kuruluşları, iş ve akademi dünyası temsilcileri ve din adamları da konuşmacı olarak yer aldı.
Zirve’nin açılışı öncesinde Hoşgeldiniz Kokteyli ile Avcılar Belediye Başkanı Av. Turan Hançerli’nin evsahipliğinde Gala Yemeği gerçekleştirildi. Zirve’nin 1. Günü Açılış Töreni; İstiklal Marşı, Barkovizyon gösterisi, Birleşmiş Milletler Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu’nun (Federation of World Peace and Love-FOWPAL), Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ildeki depremzedeler ve barış için sergiledikleri performans gösterisi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Zirve’ye mesajlarının sunulmasıyla başladı.
Açılış konuşmalarının ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı’na ve Azerbaycan önceki Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in 100. yaşına özel oturumlarla çalışmalarına başlayan 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde; iklim, ekonomi krizleri, Ukrayna-Rusya Savaşı, enerji arzı ve güvenliği, gıda güvenliği, global tedarik zincirindeki aksamalar, yeni dünya düzeninde teknoloji yönetimi, kadın hakları ve politikalara etkileri, savaş ve doğal afetlerde insani sorumluluklar, barış, küresel ekonomide yaşanan sıkıntılarla demokrasinin korunması konuları masaya yatırıldı. Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Enstitüsü ile Marmara Grubu Vakfı arasında İyi Niyet Anlaşması İmza Töreni gerçekleştirildi. Marmara Grubu Vakfı AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver moderatörlüğünde ‘Bitmeyen Zorlu Yolculuk; Kadın Hakları ve Politikalara Etkisi’nin ele alındığı Zirve’nin 2. Günü’nde 15 Cumhurbaşkanı; ‘Bilge İnsanlar Oturumu’nda, ‘Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 1. Yılında, Kutuplaşmış Dünyanın Analizi’ konusunu ele aldı. Avrasya Ekonomi Zirveleri Kupası adıyla Türkiye Jokey Kulübü tarafından her yıl düzenlenen At Yarışları da bir gelenek halinde devam etti ve 26. Avrasya Ekonomi Zirveleri Koşusu, 15 Mart 2023’te gerçekleştirildi. Kupayı  Halis Karataş’ın jokeylik yaptığı T. İzzet Aksoy’un sahibi olduğu Anadolu Prensesi kazandı.

ZİRVE 1. GÜN

“Diyalog, diyalog ve yine diyalog”
Marmara Grubu Vakfı Başkanı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2007) Dr. Akkan Suver, açılış konuşmasında; Büyük Atatürk’ün muhteşem rehberliğinde oluşan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında Mustafa Kemal Atatürk’ü ve onun arkadaşlarını minnet ve şükranla anarak, Marmara Grubu Vakfı’nın, Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin hür ve entelektüel bir platform, bir serbest kürsü olduğunu, 26 yıldır, Asya’nın, Avrupa’nın, Afrika’nın zaman zaman da Amerika’nın ünlü düşünür, devlet insanı, akademisyen, iş insanı ve önemli din adamlarını bir araya getirdiğini söyledi: “Avrasya Ekonomi Zirveleri bir zenginler kulübü değildir, sadece güçlülerin, parası olanların katılabildiği bir platform da değildir. Aksine; bir düşüncesi olanın, üretken bir değere sahip olanın oluşturduğu bir platformdur. Söyleyecek sözü olanın burada yeri vardır. Eşitsizliğin varolduğu bir coğrafyada çağdaş anlamda adalet de, hukuk da, demokrasi de olamaz. Eşitsizlik çağımızın en büyük meselesi haline geldi. Sorun her ülkede aynı düzeyde yaşanmasa da küresel bir çözüm gerektiriyor. Dünya Bankası verilerine göre; dünya nüfusunun %1’i, dünya servetinin %38’ine sahip. Bu gelir adaletsizliğiyle, serbest girişim, demokrasi, sermaye birikimi var olamaz. Artan öfke ve siyasi aşırılıkçıların güçlenmesi, bu sürdürülemez zeminden besleniyor. Öfkeyi dindirmek demokrasiyi ve serbest piyasa ekonomisini kurtarabilmek bakımından hayati önem taşıyor.”  
Suver, Pandemi, deprem gibi durumların büyük acılar yaşattığını, kayıpların üstesinden ancak barış ve küresel birliktelikle gelebileceğimizi vurguladı: “Bu ihtiyaç ise ancak diyalog, diyalog ve yine diyalog ile çözülebilir.” Suver, Marmara Grubu Vakfı’nın diyalog konusuna verdiği yüksek değerin ölçüsü; ‘Kuşak ve Yol’ projesinin bir ekonomik koridor olmanın ötesinde; Çin’den Avrupa’ya uzanan ekonomik, sosyal, kültürel entegrasyon birlikteliğiyle bir barış hareketi olduğunu ve hayata geçirilmesine bugün her zamandan daha çok ihtiyacımız bulunduğunu kaydetti.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ 100 YAŞINDA
Türkiye Cumhuriyeti 100 Yaşında Özel Oturumu’nda konuşan Türk Tarihçi, Akademisyen ve Yazar Prof.Dr. İlber Ortaylı, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişiminde Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürel yapısı kadar, etrafımızdaki halkların ve Türk halklarının da modernleşmesinin de payı bulunduğunu söyledi. 1. Dünya Savaşı’nda bütün münevver kadroları erimiş bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren kısa zamanda ziraatteki gerilemeyi telafi ettiğini ve  sosyal tıp alanında önleyici tıp tedbirleriyle halk sağlığına adım atıldığını aktardı. Harf Devrimi’nin yalnızca Mustafa Kemal Paşa’nın aklına gelmediğini, köklerinin Türk dünyasında çoktan beri tartışıldığını, mucidinin Kafkas Azerbaycan, ünlü Azeri Şair Mirza Fethali olduğunu, ancak fikrin imkansız bulunarak uygulanamadığını kaydeden Ortaylı, bugün Türk Dünyası’nın hala kaynağına gitmeyi aradığını ifade etti.
Umumi bir bilinçle 1923’te, İzmir’de; Mütareke, Savaş ve Lozan’dan hemen sonra İktisat Kongresi’nin yapıldığını, bugün de bu bilinci göstermek zorunda olduğumuzu ifade etti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün ustalıkla Türkiye’yi 2. Dünya Savaşı’nın dışında tuttuğunu anımsatan Ortaylı, ülkenin Soğuk Savaş döneminde de ABD, İspanya ve Britanya’nın anti-Küba politikasını takip etmediğini, Küba’yı her zaman tanıdığını, depremde de gelen ekiplerin hepsine müteşekkir olduğumuzu söyledi.
Kardeş cumhuriyet Azerbaycan başta olmak üzere, siyasi, diplomatik gerilim içerisinde olduğumuz Yunanistan’a da şükran duyduğumuzu, bizim de İkinci Dünya Savaşı sırasında kendimiz sıkıntı çektiğimiz halde Atina’ya tahıl yolladığımızı paylaşan Ortaylı, uzun bir diplomatik mirasa sahip Türkiye’nin Balkanlar’da savaşın elektriklendiği zamanda bile yatıştırılmasını sağladığını kaydetti: “Biz bu hava içerisinde NATO’ya girdik. NATO bizim için bir medeniyet değiştirmedir, organizasyonu geliştirme aygıtı olarak görülüyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği NATO ile sağlanmıyor. Bizim için hızlandırıcı oldu. Herhalde güvenliğimiz bunun ötesindedir.”
Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı (2009-2019) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2018) Prof.Dr. Gjorge Ivanov, 2 Balkanlı; Mustafa Kemal Atatürk ve Ali Fethi’nin arkadaşlıklarını ve Cumhuriyet dönemindeki ilişkilerini anlattı. Atatürk’ün Ali Fethi’ye Paris elçisiyken ilk muhalif partiyi kurma görevini verdiğini de aktaran Ivanov, Atatürk’ün pragmatik bir düşünür, rasyonel bir düşünce yaratma isteğiyle 6 ilkeye dayalı bir görüşle hem kendisinin hem Türk halkının geleceğini tayin ettiğini, halifeliği kaldırıp, din ve devlet işlerini ayırarak laik bir karakter ortaya koyduğunu, kadınlara seçme ve seçilme hakkını vererek tam eşitliği sağladığını, tüm bir monarşiyi cumhuriyete, dini devleti laik devlete dönüştürdüğünü kaydetti: “Makedonya, Atatürk’ün tüm bunları öğrendiği, karakterini ve tüm bunları buluşturduğu yer oldu ve ‘Yurtta barış, cihanda barış’ dedi.”   
Azerbaycan Milletvekili, Azerbaycan’da Atatürk Merkezi Başkanı Prof.Dr. Nizami Caferov, Osmanlı İmparatorluğu cumhuriyete hazır olmasaydı Atatürk’ün bu başarıyı yakalayamayacağını savundu. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin gelenekleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin ruhu arasında genetik bir alaka bulunduğunu belirten Caferov, Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında olduğunu anımsattı.

Türk Cumhuriyetleri birliği önemli
Büyükelçi, Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, Türk Devletleri organizasyonunun etkili bir işbirliği organizasyonu olduğunu vurgulayarak, “Bizim bölgemiz ciddi bir değişim sürecinden geçiyor. Burada ciddi bir tedarik sorunu var, burada ciddi fırsatlar ve Türk Cumhuriyetleri birliğinin önemi ortaya çıkıyor. Bu işbirliği herkesin faydasına olacaktır. Türk Cumhuriyetleri hep beraber çalışarak daha entegre, daha güçlü bir Türk dünyası oluşturacaktır” dedi.  

“Herkesi görünmez olmaya çağırıyorum”
KEİPA (Karadeniz Ekonomi İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Asamblesi) Genel Sekreteri (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2017) Prof.Dr. Asaf Hajiyev, Karadeniz Bölgesi’ndeki 14 ülkede Kafkasya, Slav ve Balkan kültürünün cesur ve realistik bir kültür olduğunu ve bu bağlamda beraberlik ve işbirliğine devam edilmesi gerektiğini vurguladı. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 700 milyon dolardan fazla zarara yol açtığını, Türkiye’nin yönlendirilmesiyle barış için iyi bir yere gelindiğini söyleyen Hajiyev, Alman Filozof Hegel’in sözünü anımsattı: “Zayıflar güçlenmek, güçlüler görünmez olmak için biraraya gelir. Bütün herkesi görünmez olmaya çağırıyorum.”     

Güvenlik ve işbirliği şart
KEİ (Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü) Genel Sekreteri Lazar Comanescu, “Bölgemizde güvensizliği çözümlemek ve işbirliğini geliştirmek çok önemli bir konu haline gelmiştir” dedi. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın BSEC’in eylemlerini de etkilediğini belirten Comanescu, tüm BSEC ülkeleri olarak güveni ve işbirliğini yeniden tesis ettiklerini söyledi: “Uluslararası hukuka saygı çerçevesinde Karadeniz Bölgesi’ne hakim olan biz olacağız. Önemli bir çalışma ölçeğine ihtiyacımız var. Çabalarımız önemli.”  

“Türkiye kapı, kilit ve anahtar”
Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Mehmet Kemal Bozay, eğer, işbirliğine gitmez, güven artırıcı şekilde hareket etmezsek, uluslararası düzensizliğin ortaya çıkacağını ifade ederek, 3 ana tehditten bahsetti: “Yerelleşmeyle küreselleşme; serbest piyasa ekonomisiyle korumacılık; liberal dünya görüşüyle muhafazakarlık.” AB’nin başlattığı küresel geçit politikası ve Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’nde (İpekyolu) Türkiye’nin, kapı, kilit ve anahtar olduğunu söyleyen Bozay, sürdürülebilir bir ekonomi için güven ve diyaloğu artırıcı işbirliği politikaları güttüklerini paylaştı.

“Biz Türkiyesiz bir yere gitmeyiz”
Yabancı Misafirler Adına Selamlama Konuşması’nı yapan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle aralarında KKTC’den gelen sporcuların da yer aldığı binlerce kişinin hayatını kaybetmesi, oluşan yıkım ve tahribat nedeniyle büyük üzüntü duyduklarını söyledi. Tatar, Mustafa Kemal Atatürk’e büyük hayranlıkları bulunduğunu, çizdiği çağdaş, aydınlık demokrasi yolunu takip ettiklerini, Kıbrıs’ta barışın sürdürülmesi, refahın artırılabilmesi için her türlü diyalog ve iletişimden yana siyaset ortaya koymayı sürdürdüklerini, artık KKTC gerçeğinin tanınmasıyla Kıbrıs’ta iki taraf arasında bir uzlaşmanın eşitlik temelinde olabileceğini, bu anlaşmanın istikrara katkıda bulunabileceğini kaydetti.

Ersin Tatar, Rum kesiminin tek taraflı AB’ye üye yapıldığını anımsattı: “Bu anavatanımıza, bizlere (KKTC’ye) yapılan en büyük haksızlıktır. Uluslararası anlaşmalara rağmen bizleri bu şekilde dışlamak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs üzerindeki hakkını, hukukunu görmezden gelerek, Kıbrıs’ı bir Yunan adası ve Türkiye’yi ‘AB’nin bir üyesi değildir’ diye Doğu Akdeniz’den dışlamak, Kıbrıs’taki garantörlük haklarını görmezden gelerek teraziyi ve bütün dengeleri altüst etmek bence kendilerine yakışan değil ama maalesef bunları yaşadık ve bunları yaşamaya devam ediyoruz. AB, KKTC’den vazgeçerek anayasal değişiklikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne entegre olmamızı, Türkiye olmaksızın birliğe katılmamızı öneriyor. Türkiyesiz bir yere gitmeyiz. Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta barışın sürmesini isterlerse Kıbrıs’ta iki ayrı halkın, demokrasinin, devletin olduğunu; artık gerçekleri görmeleri gerekmektedir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları, ancak birlikte işbirliği içerisinde araştırılması ve uluslararası pazarlara ulaştırılması halinde her iki tarafa da fayda sağlayacaktır. KKTC, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci statüsüyle üye oldu, bu adım bizim için önemli bir aşama.”

HAYDAR ALİYEV 100 YAŞINDA
Haydar Aliyev 100 Yaşında Özel Oturumu’nda konuşan Azerbaycan Enerji Bakanı Parviz Şahbazov, Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’in 10. yılında “Dini, dili, mahiyeti bir kardeşlerimiz var, onlara sahip çıkmalıyız”, Haydar Aliyev’in de ‘Biz, bir millet, 2 devletiz” dediğini belirtti. Haydar Aliyev’in stratejik dehasının Azerbaycan-Türkiye birliği fikrinin bugün meyvelerini verdiğini aktaran Şahbazov, Azerbaycan-Türkiye birliğinin büyük coğrafyada Türk birliğinin merkezi haline geldiğinin altını çizdi.
Türkiye Dışişleri Bakanı (1991-1994) TBMM Başkanı (1997-1999) ve NATO Afganistan Kıdemli Sivil Temsilcisi (2003-2006) Hikmet Çetin, Haydar Aliyev ile ilgili anılarını paylaşarak, “Haydar Aliyev’in hayalleri vardı, modern, çağdaş bir Azerbaycan kurma hayali vardı” dedi. Ermenistan’ın rövanş düşüncesinden vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Çetin, tek çözümün    kalıcı bir barış olduğunu aktardı. 
Azerbaycan Milletvekili, Azerbaycan’da Atatürk Merkezi Başkanı Prof.Dr. Nizami Caferov, Haydar Aliyev’le görüştüğünü, 25 yıldır onun hakkında yazılar, araştırmalar yaptığını söyledi: “Azerbaycan’ın Haydar Aliyev’i, Haydar Aliyev’in Azerbaycanı. Nahçıvan’dan çıkmıştı, lehçesini de taşırdı. Sovyetler Birliği’nin en muhteşem liderlerinden biri oldu. Modern Azerbaycan devletinin kurucusuydu. Devlet kuruculuğundan daha derin bir millet kuruculuğu misyonudur. Azerbaycan’da köylülerin Sovyetler Birliği kahramanıdır. Bu yıl biz Haydar Aliyev hakkında daha çok danışacağız.”
Moldova Cumhurbaşkanı (1997 - 2001) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi - 2022) Petru Lucinschi, “Haydar Aliyev çok özel bir karakter. Azerbaycan halkını hızlıca ışığa çıkardı. İlham Aliyev de babasının yolundan ve izinden gidiyor. Haydar Aliyev’in Azerbaycan halkına aşkını ve halkının hatıralarındaki Haydar Aliyev’i konuşuyoruz” dedi.
KEİPA Karadeniz Ekonomi İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Asamblesi Genel Sekreteri (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi - 2017) Prof.Dr. Asaf Hajiyev, Atatürk’ün ‘Ne mutlu Türküm diyene” sözünün her Türk’e güç verdiğini, diğer Türk Haydar Aliyev’in “Ben Azerbaycanlıyım, bizim geleceğimizi sadece biz belirleyeceğiz” dediğini belirtti ve böyle insanlara deha dendiğini kaydetti.  
AK Parti İstanbul Milletvekili, TBMM Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi Şamil Ayrım, Haydar Aliyev ile anılarına değinerek, öncelikle vefalı bir insan olduğunu söylemek gerektiğini, onun 100. yılı nedeniyle bir sürü kitap okuyarak Aliyev hakkında daha fazla bilgi edindiklerini paylaştı.

YENİ DÜZENİN ETKİLERİ
‘Yeni Düzenin Etkileri’, ‘Siyasallaşan Enerji Tedariği Krizi, Değişimin Habercisi mi’ ‘Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Ekonomik Toparlanma Ne Zaman?’, ‘Global Tedarik Zincirlerindeki Aksamalar’, ‘Yeni Dünya Düzeninde Teknoloji Yönetimi ve Gençlerin Düşünceleri’ başlıklı oturumda konuşan Özbekistan Cumhurbaşkanlığı nezdinde Güvenlik Konseyi 1. Sekreter Yardımcısı-İSRS Direktörü Eldor Aripov, uluslararası paydaşlığın uluslararası değerler üzerine kurulması, geçmişin hatalarının tekrarlanmaması, yeniden zorluk ve istikrarsızlık gibi durumlara düşmemek, barış ve güvenliğin tesisi için Orta Asya’da komşu ülkelerin birbirlerini fethetmemesi gerektiğini kaydetti. Aripov, Özbekistan’ın ortak güvenlik ve refah için yeni bir çalışma başlattığını söyledi.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, iklim krizi ve çevre konularına dikkat çekerek, geri dönüşüme önem verilirse doğal kaynakların gelecek nesillere ulaşmasını öngörebileceğimizi kaydederek, “Bu ülkede bir ortak akıl çağını başlatmak zorundayız. Siyaset üstü bir yaklaşımla, merkezi yönetim ve yerel yönetim işbirliğiyle yeni bir sistem kurmak zorundayız” dedi.
Azerbaycan ALAT Ekonomik Serbest Bölge Müdürü Elshan Rahman, 650 hektar alanda kurulu ALAT Ekonomik Serbest Bölge’de yatırımcılara sundukları avantajları anlattı. Rahman, halihazırda ilk bölümün bitirilmek üzere olduğu, daha geniş bir büyüme için ek alan sağlanacak Bölge’yi 2024’in sonundan önce tamamen inşa etmeyi hedeflediklerini açıkladı.
Çin Halk Dış İlişkiler Enstitüsü (CPIFA) Başkan Yardımcısı, Büyükelçi Li Jie, Soğuk Savaş mantalitesinin geri döndüğünü, gıda, enerji krizlerinin barışa ket vurduğunu, tüm Dünya halklarının ortak geleceği için Kuşak ve Yol Projesi’yle Çin’in Pandemi sonrası uluslararası dengeleyici olmak için ciddi çaba gösterdiğini söyledi. Jie, Dünya Bankası’na göre 1.4 milyar nüfusuyla Çin’in dünyadaki en aktif marketlerden biri haline geleceğini söyledi: “Çin her zaman barışı önceleyen bir ülke olmuştur. Lütfen savaşı ve kaosu, mantık çerçevesinde bitirelim. Sürdürülebilir bir güvenlik ortamını yeniden tesis etmeliyiz. Daha yeşil ve dengeli uluslararası bir girişim için çaba göstermeliyiz.”
Polonya Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı (1994-1997) (2002-2003) Prof. Grzegorz Witold Kolodko, “Küreselleşme geri dönülmez bir olgu. Aslında yeni bir Soğuk Savaş başlatılıyor. ABD-Çin’e karşı, Ukrayna’nın işgali gibi...” dedi. Kolodko, Batı’ya, Doğu’ya ve Avrasya’ya dahil, Afrika ve Ortadoğu ilişkileriyle harika bir geçmişe sahip Türkiye’nin küreselleşmeye güvenli bir adım atabileceğini belirtti.
Ukrayna Milletvekili Anna Purtova, “Dünyanın başka bir yerinde işgal ve cinayet yaşanırken dünyanın başka bir yerinde rahat yaşanamaz” dedi. Ukrayna’nın ileri doğru hareket etmek istediğini kaydeden Purtova, hiç kimsenin geride bırakılmayacağını, gerekirse sıfırdan başlanarak yeni bir Ukrayna’nın temellerinin atılacağını söyledi.
Azerbaycan Enerji Bakanlığı adına konuşan Zamina Aliyeva, enerji güvenliğinin yanısıra kaynakların çeşitlendirilmesinin büyük önem taşıdığına, AB’nin enerji güvenliğinin artırılması gerektiğine işaret etti. Gelecekte enerji pazarının daha hareketli hale geleceğini kaydeden Aliyeva, gündemdeki projelerinin Azerbaycan-Türkiye arası işbirliğini güçlendireceğini de açıkladı.
Arnavutluk Başbakan Yardımcısı (2017-2021) Senida Mesi, Ukrayna’nın hala özgürlükleri için savaştığını belirterek, depremde sevdiklerini kaybedenlerin acısını paylaştığını söyledi. “Sel, deprem vs. gibi herhangi bir krize dayanıklı olması için nasıl şehirler inşa etmeliyiz?” sorusunu soran Mesi, bunların yeniden yaşanmaması için nasıl başa çıkılacağını öğretmemiz, sosyal faydayı güçlendirecek şekilde doğru yönlendirilmemiz gerektiğini vurguladı.
Çin Halk Cumhuriyeti Yabancı Ülkelerle Dostluk Derneği Başkan Vekili Büyükelçi Jiang Jiang, son 3 yılda uluslararası ölçekten çok daha yüksek bir gelişim kaydetmeyi başardıklarını aktardı: “Çin ekonomisi hala gelişim ve sürdürülebilirlik açısından önemli aktör olmaya devam etmektedir. ‘Yeşil altındır’ konsepti öne çıkmaya başladı. Çin’in yeşil gelişimiyle birlikte hem Çin hem Dünya için kazan-kazan durumudur. Bu zor zamanlarda ellerimizi birleştirmeli, ortak bir hedefin peşinden gitmeliyiz.” İnsan ve çevre arasında denge olması gerektiğini vurgulayan Jiang, Kızılderili atasözünü anımsatarak bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldığımızı kaydetti.
Bosna Hersek Dış Ticaret Odası Başkanı Vjekoslav Vukovic, dijital transformasyona bütün bu teknolojik değişimlere şirketlerin hızlı şekilde cevap vermesi gerektiğini vurgulayarak, daha da ilerlemiş yapay zekanın vasıflı işleri yerine getirmek için kullanıldığını söyledi: “Günümüzde yeni düzenden sözediyoruz ama dijital dünyada sınırlardan sözetmiyoruz. Teknolojiler herhangi bir limit olmadan sürdürülürse muhtemelen sıkıntılar gözardı edilirse zorluk çıkaracaktır. Kendi teknolojimizin kurbanı olmamamız, onların kölesi haline gelmememiz önemlidir.”
Moldova Başbakanı (2015) Chiril Gaburici, günümüzde 8 milyon Ukraynalı’nın ülkesini terkettiğini, Rusya ve Ukrayna’nın tahıl ihracatında öne çıkan ülkeler olduğundan gıda güvensizliği yaşandığını, Türkiye öncülüğünde Ukraynalı tahıl gemilerinin geçişi için anlaşma yapıldığını, Avrupa’ya enerji tedarikinde Rusya birinci ülke olduğundan bugün enerji arzı konusunda tehdit başladığını, AB’nin yeni ülke arayışında bulunduğunu anlattı. Azerbaycan’dan AB’ye enerji tedarikini ikiye katlamanın amaçlandığını paylaşan Gaburici, Pandemi ile birlikte global tedarik zincirlerinin değiştiğini, dünya genelinde barışı tesis etmenin ve işbirliğinin önemini vurguladı: “Gıda güvenliği, iklim, eğitim, etik, demokrasi, insan hakları, insan güvenliği vb. bütün bunlar için yeni yöntemler bulmalıyız, insanları yeniden vasıflandırmalıyız. Yeni dünya düzeninde kimsenin yalnız başına hayatta kalmayacağını hatırlamalıyız.”
Kuzey Makedonya Siyasi Sistem ve Topluluklar Arası İlişkiler Bakan Vekili Cabir Doko, Türkiye’nin barışçıl tavrının Balkanlar’da yapıcı bir denge rolünü üstlendiğini, daha cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren hayata geçirilmeye başlanan ilke ve değerlerin Balkan devletlerine de ilham olduğunu, değerli bir örnek teşkil ettiğini kaydetti. Doko, modern Türk devleti yani Türkiye Cumhuriyeti fikrinin Rumeli’nin bağrından kopan başta Mustafa Kemal Atatürk ve o dönemin aydın isimleri tarafından yoğrulduğunu ve doğru zamanlamayla hayata geçirildiğini belirtti: “Rumeli’nin çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında oynadığı başrol, bugün Balkanlar’da hayatlarını sürdüren tüm biz Türkler için ayrı bir gurur ve kıvanç olmaya devam ettiği gibi, geçmişten gelen bu sorumluluğu yaşatmak için bize ilham vermeyi de sürdürüyor.”
Kosova E. Çevre Bakanı ve Kamu Yönetimi Bakanı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2017) Mahir Yağcılar, “Teknoloji, bilim, yapay zeka ve dijitalizasyona yatırımların elbette yapılması gerekir. Elbette dünya yeni buluşlar ve ekonomik kalkınmayla sürdürülebilirliğini sağlayabilir. Ancak bu yatırımların bir o kadarı da tarım alanlarına, gıda üretimine, doğal kaynakların korunmasına ve insanlar arasındaki gelir eşitsizliklerinin azaltılmasına dair çalışmalar ve yatırımlar olarak yapılmalıdır” dedi ve bu temel değerler üzerine teknoloji, bilim, ekonomik kalkınmanın inşa edilmesi ve yeni düzenin kurulması gerektiğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu-ABD Arthur Hsieh, barış ve sevgi yolculuğunda; kültür, vicdan ve saf kalbi korumanın önemine değindi. Barışın, çeşitliliğin ve çok kültürlülüğün çok önemli olduğunu söyleyen Hsieh, Dr. Hong’un sözlerine atıfta bulundu: “İyi bir kültür, iyi bir kalpten gelir. Bir vicdan renkten, kültürden bağımsızdır. İyi kalpli ibadet edenler iyi işler yaparlar.”
Slaviani Vakfı Başkanı-Bulgaristan Prof.Dr. Zahari Zahariev, Covid-19’un devletlerin  baskıcı gücünü göstermesi için araç haline geldiğini belirtti: “Globilazasyonun temelinde küresel sorunlar için global cevaplar gerektiği düşüncesini yaratmaktadır. Ancak devletlerin güç konusundaki ketumluğu buna ket vurmaktadır. Tüm küresel sorunları çözmek zor, insanlık daha fazla uyum ve güvenlik yerine bu ulusal bencilliği ve yıkımı beslemektedir. Askeri çatışmalar artık günlük rutin haline gelmiştir. Yeni bir paradigmaya ihtiyaç duymaktayız. Sürdürülebilir kalkınma için ülkeler yeni sınırlar üzerine inşa edilmelidir.” Karl Marks’ın sosyal devlete barışçıl geçişin imkansız olduğu söylemini anımsatan Zahariev, yeni bir medeniyet devrine geçmemiz gerektiğini, dünyanın yıkılması, yeni bir toplum inşa ihtiyacının dönüm noktasına ulaştığımızı savundu.
Kuzey Makedonya Çalışma ve Sosyal Politika Bakan Yardımcısı Enver Hüseyin, Pandemi döneminin Makedonya’yı son derece etkilediğini ve bir dizi hızlı önlem alındığını paylaştı. “Nasıl gençler yetiştiriyoruz ve gençler ne istiyorlar, sorusu bizim için çok önemli olmalıdır” diyen Hüseyin, Balkanlar’dan Türkiye’ye sadece soğuk hava beklenmediğinin, Balkanlar ve Rumeli’nin Türkiye’ye; Mustafa Kemal Atatürk ve Mehmet Akif olmak üzere 2 değerli kişi verdiğinin altını çizdi.
BM Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu-ABD Clare Hang, BM’ye göre küresel nüfusun 3’te 1’inin 1.3 milyarlık genç kesime işaret ettiğini kaydetti: “Bizler bugünün ve geleceğin lider kesimiyiz. Dr. Hong, merhametin cennete pasaport olduğunu söylemiştir. Merhametin diğerleriyle nasıl iletişim kurduğum ve günlük hayatımda nasıl ilerlediğim konusunda belirleyici olduğunu görüyorum. Çevreye ve geleceğe sorumluluk bilinciyle yaklaşmak istiyorum.”
Türkmenistan Maliye Ekonomi ve Maliye Bakanlığı Temsilcisi Serdar Jovadov, dijitalizasyonun yaygınlaşması için önemli bir programı yürürlüğe aldıklarını, Türkmenistan’da elektronik verilerin işlenmesine yönelik bir yasanın hizmete konduğunu anlattı. Türkmenistan’ın dijital ekonomiye geçiş sürecine değinen Jovadov, “Türkmenistan dijital ticarette aktif şekilde iş geliştirmektedir. Elektronik veri ve elektronik vergi sistemi geliştirilmiştir” dedi.

ZİRVE 2. GÜN

BİTMEYEN ZORLU YOLCULUK: KADIN HAKLARI VE POLİTİKALARA ETKİSİ
‘Bitmeyen Zorlu Yolculuk: Kadın Hakları ve Politikalara Etkisi’ Oturumu’nun moderatörlüğünü Marmara Grubu Vakfı İnsan Hakları ve AB Platformu Başkanı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2007) Müjgan Suver yürüttü.
Bahçeşehir Üniversitesi’nden Akademisyen Prof.Dr. Nilüfer Narlı, feminist dalgaların demokrasi tesisi ve eşitlik üzerindeki çalışmalara etkisine değinerek, 2000’lerin sonunda başlayan, kesişimcilik, cinsiyete dayalı şiddet ve ayrımcılıkla mücadelenin yer aldığı 4. Dalga Feminizm’i anlamak için sosyal medyayı anlamak gerektiğini kaydetti. Narlı, Facebook ve Twitter üzerinden erkekleri de cinsel şiddeti önlemeye davet etti.
TULİP Sürdürebilirlik Merkezi Genel Müdürü Şafak Özsoy, toplumsal cinsiyet eşitliği, ayrımcılığın sona erdirilmesi, kadın ve kız çocuklarına karşı her türlü şiddetin, çocuk evlilikleri ve kadın sünneti gibi zararlı uygulamaların ortadan kaldırılması, sosyal koruma politikalarının sağlanmasının önemine değinerek, sayesinde haklarını elde etmiş olarak yaşadıkları Atatürk’ü saygı ve sevgi ile andıklarını söyledi: “Cinsiyet eşitliğini en üst düzeyde ortaya koyacak şirketler olarak varlığımızı sürdürüyoruz.”
Okan Üniversitesi’nden Akademisyen Prof.Dr. Zeynep Alemdar, kadınlar barış masalarına katıldığında barış olasılığının %35 arttığını, Covid-19, tedarik zinciri, pahalılık, iklim değişikliği, ekonomi krizi gibi krizlerin erkekler kadar kadınları da vurduğunu, kadınlar lider olduklarında, senatoya, parlementoya girdiklerinde barış masasında yer aldıklarında ultra terör hareketleri gibi her türlü ultra hareketlere karşı durmalarının barışı artırdığını anlattı: “Kadınların barış masalarında kalmaları, parlamentolara katılımının çok çok önemli olduğunu bildiriyorum.”
Kelony Genel Müdürü-Fransa Angela Pietrantoni, çalıştığı şirkette cinsiyet eşitliğinin sürdüğünü, iyi ve doğruyu aramanın cinsiyetle hiçbir ilgisi olmadığını söyledi. Pietrantoni, cinsiyet eşitliğinin yüksek potansiyelle uyum içinde biraraya gelmeleri demek olduğunu belirterek, toplum ve dünya için önemini vurguladı.
Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, kadınları iş hayatında sürdürülebilir kalkınmanın güvencesi olarak gördüğünü, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin temelini Cumhuriyet ilkelerinin oluşturduğunu aktardı: “Her neslin kadını tarih yazar. Kadınların güçlendirilmesi kilit öneme sahip. Ekonomisine kadın eli değmeyen ülkelerin gelişiminin kısıtlı olduğunu görüyoruz. Teknoloji ve yenilikçilik unsurlarında çalışan kadın sayısını artırmak, artık kadını güçlendirmek, insanlığı güçlendirmek önplanda. Aslında cinsiyet eşitliğinin olduğu yegane sektör tarım. 2020’den beri ‘Bakliyat Köyleri’ projesiyle kadınlara sertifikalı üretim yaptırıyoruz. Girişimcilik alanında kadınların sayısı artmalı. Girişimci kadınlar katılırsa Türkiye ekonomisi yüzde 30 daha fazla gelişecek.”
Fuchs Kimya A.Ş. Şirketi Tedarik Zinciri Müdürü Yvonne Vingas, kadınların haklarının tanınması için öncelikle bir diyalog başlatmak, diğerinin dilini anlamamız, devlet otoriteleri ve diğer aktörlerle değişime yönelik aktiviteler yapmak, ihtiyaçlara vurgu yapmak ve onların da haklarını tanımak gerektiğini söyledi: “Umudumuz kırılmamalıdır. Birarada durmalıyız.”
BM Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu-ABD Lara Huang, FOWPAL gönüllüsü ve endokrinolojist olduğunu, kendisi stajyerken kadın doktorların azınlıkta bulunduğunu ve mesleğe uygun olmadığının söylendiğini, bu stresin hayattan aldığı zevki ve insanlara yardım etme isteğini kaybetmesine sebep olduğunu, sonrasında Dr. Hong’dan Ying Yang felsefesini edindiğini anlattı: “İnsanlık krizini çözebilmek için sadece para yardımı değil, sevgi ve merhamet düşüncesini yaymalıyız. Vatikan, ‘Sevgi olmadan barış olmaz, barış sevgiye, sevgi de dengeye ihtiyaç duyar’ demişti. Merhametimle içiçe olduğumda diğerlerini sevebilirim. Uluslararası ve ulusal krizleri, merhamet, cesaret ve gerçek zekayla çözebileceğimize inanıyorum. İnsanları merhametleri harekete geçirebilir, kendilerini ve başkalarını sevebilirlerse cinsiyet eşitsizliği giderilebilir.”

SAVAŞ VE DOĞAL AFETLERDE İNSANİ SORUMLULUK
Savaş ve Doğal Afetlerde İnsani Sorumluluk Oturumu’nda konuşan Türkiye Diyanet İşleri Başkanı (2003-2010) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2019) Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, şunları ifade etti: “Medeniyetlerde ortak akıl ve ortak bilinç vardır. Tabiat okulunun öğretmenliği en büyük öğretmenliktir. Maraş depreminde yeni bir dersin karşısındayız. Artık doğayla barışmayı, bilimin sesine kulak vermeyi öğrenmeliyiz. İnsanın sorumluluklarından kaçmamalıyız. Din de bilimle barışmalı, destek vermeli. Din artık bilimle rakip değil, bilimle kolkola yürümeyi öğrenmeli. Kuran-ı Kerim, bize yaşadığımız bütün sorumlulukların bizim eserimiz olduğunu söylüyor. Bütün peygamberlerin söylediği; ‘elinizi taşın altına koyun, sorumlulukları üstlenin, sonuçlarına katlanın.’ İnsanın mayası tertemizdir. Kader hiçbir zaman Allah’ın önceden belirlediği bir çizgi değildir, kaderimizi biz üretiriz. İnsan tabiatından kaynaklanan değişik acılar yaşadık. Bunlar bir sonuçtur, sebep kader değildir. Hiçbiri Allah’ın yazdığı bir kader değildir.”
Birleşmiş Milletler Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu Başkanı-ABD Hong Tao Tze, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; ‘Yurtta barış, cihanda barış.’ Marmara Grubu Vakfı sevgi ve barışı desteklemektedir. Bu da federasyonumuzun misyonuyla uyumludur. Vicdan, barış dolu bir dünyanın kapılarını açacaktır. Vicdan bizlere yol gösteren pusuladır, herkes vicdanla doğar. Tüm insanlar vicdanının sesini dinlediğinde ve daha fazla iyilik yaptığında barış ve sevgi olacak, dünyanın refahı daha fazla olacaktır. Vicdanımızı uyandırdığımızda hepimiz vicdanımızın sesini dinleyip, iyi işler yaptığımızda dünyanın çöküşünü durdurabilir, tüm insanlık için dünyayı tersine çevirebiliriz” dedi.
İstanbul Rum Patriği (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2012) Ekümenik Patrik Bartholomeos, Rusya’nın ‘kardeş Ukrayna kanı dökerlerse cennete gidecekleri’ söylemini desteklemediklerinin altını çizdi: “Bizler gelecek nesiller için barışı önplana çıkartmalıyız. Kardeşlerimize ve doğaya da yapılan düşmanlıkların karşısında durmalıyız. Bizler kardeşlerimiz, tüm komşularımız, gelecek nesiller için çocuklarımızı korumalıyız, vahşet ve kandan uzak tutmalıyız, yoksa onlara ve Tanrı’ya karşı sorumlu oluruz.”
Fas Başbakanı (2017-2021) Dr. Saad Dine El Otmani, korku, güvensizlik, iklim değişikliği ve küresel ısınmadan en çok Afrika’nın zarar gördüğünü, iklimsel, çevresel, ekonomik, kadının sosyal eşitliği vb. tüm alanlarda sürdürülebilir kalkınma amaçları kapsamında dayanışma beklediklerini belirterek, kadın ve insan haklarının gelişmesiyle dünyanın da gelişeceğini vurguladı.
Avusturya Savunma Bakanı (1990-2000) Werner Fasslabend, Türkiye’nin Avrupa için tek stabil komşu olduğunu,  200 milyondan fazla Türk dili konuşan bir aile bulunduğunu aktararak, Türk dili konuşan bütün ülkeleri biraraya toplamanın önemine değindi. Fasslabend, Türkiye’nin askeri gücünün birçok yerde BM’nin önüne geçebileceğini, bir  yumuşak gücü bulunduğunu, Avrupa ile ortak kadere sahip Türkiye’nin uzlaşma ve çalışma çerçevelerinde bölgesel bir güç olduğunu söyledi.
Romanya Dışişleri Bakanı (2017-2019) Teodor Meleşcanu, zorlu bir süreçten geçildiğini, dünyanın düşünmeyi ve merhameti öne çıkarması gerektiğini, yoksa her şeyin boşa gideceğini belirtti: “Ukrayna’da Rus, Roman, Macar olmak üzere birçok azınlık var. Ukrayna azınlık dillerinin konuşulmasını yasaklamış, okullarını, medyasını kapatmıştır ve bu çok kötü bir adımdır. Bu savaşta önemli rol oynamıştır. Adaletsiz ve demokrasi karşıtı yasa benimsenmeseydi durum çok farklı olacaktı. Ne Ukrayna ne Rusya kazanan ya da kaybeden olmayacaktır. Hem can hem altyapı kaybı olacak. Paydaşlar arasındaki diyaloğun sürdürülmesi önemlidir.”
İstanbul, Ankara Süryani Ortodoks Cemaati Patrik Vekili (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi- 2016) Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin, “Rusya-Ukrayna savaşının hemen durdurulması gerekmez mi?” dedi. Deprem gerçeğini hatırlatarak, bir tek canı enkazdan çıkarmak için bütün dünya devletleri ve uluslarının kenetlenerek, tek yürek olabilirken nasıl oluyor da aynı anda dünyanın birçok yerinde savaşlarda binlerce cana kıyılabildiğini soran Çetin, küresel ısınma ve iklim değişikliği diye bir belanın kapımızı çaldığına, söz konusu olanın din ve vicdan yasası olduğuna dikkat çekti.
Türkiye Hahambaşı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2016) Hahambaşı İsak Haleva, savaşları önlemenin sorumluluğunu taşıdığımızı vurguladı. Dünya varoldukça doğa olaylarının varolmayı sürdüreceğini anımsatan Haleva, doğa olaylarının bir felaket haline gelmemesinin doğayı iyi tanımakla ve birlikte varolmanın yollarını bulmaya bağlı, bundan sonrasının da bilim ve teknolojinin işi olduğunu söyledi.
Polonya Senato Üyesi, Savunma Bakanı (2007-2011) Bogdan Adam Klich, bölgede güvenliğin önemini vurgulayarak Türkiye açısından İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasında elini çabuk tutmaya davet etti. Klich, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşı, ‘felaket’ diye niteledi:  “Sırada belki de biz varız. Ruslar çocuklar ve kadınlara tecavüz etti, çok fazla savaş suçu işledi, bu suçlar uluslararası mahkemelerde yargılanmalı. AB savaşın başından beri Ukrayna’ya yardımcı oldu, farklı ülkelerden 15 binden fazla asker sağladık, ABD de Ukrayna’yı destekledi.Ukrayna’ya yardım etmezsek yarın bize kimse yardım etmeyecek. Bu bizim de sorunumuz. Türkiye’yi AB’nin işleyişine dahil etmeliyiz.”
Türkiye Süryani Katolik Patrik Vekili Korepiskopos Orhan Çanlı, dünyayı adilce ve kutsiyetle yönetmeyi Yaratan’ın söylediğini, toprak ve çevreyle ilgilenilmesini istediğini belirterek, 1972’de Papa 6. Paul’un 1972’de Stockholm’de biosfere saygılı davranmak, bunun için de insanların dayanışma içinde olması gerektiğini söylediğini ifade etti: “Papa 6. Paul; ‘Eğer barış ve huzur istiyorsan evreni koru’ diyor. Ortak evimizi korumak için acilen harekete geçmemiz gerekiyor. Dünyamızı kocaman bir çöplüğe çeviren savurganlık kültürü değişmeli, geri dönüşüm kültürü, yeniden kullanım benimsenmeli. Gerçek ekolojik yaklaşım, aynı zamanda toplumsal olmalıdır. Evren bizim ortak evimizdir, bu ortak zenginlik gelecek nesillere de aittir.”
Rusya Federasyonu Diplomatik Akademisi Rektör Yardımcısı Prof. Andrey Danelyan, dünyanın yapısının savaş sonrası değiştiğini, pek çok zorluk bulunduğunu, Batı’nın bu konulardaki egemenliğinin sona erdiğini, yeni dünya düzeninin daha eşitlikçi bir model olduğunu söyledi: “Dünya artık Batı’ya bağlı değil. Bunu özellikle Ukrayna ile çatışmadan görebiliyoruz. Dünya ticaretindeki ağırlık Avrasya ve Latin Amerika’ya geçiyor.”
Avcılar Belediye Başkanı Av. Turan Hançerli, sorumluluğun büyük kısmının politikacılarda olduğunu, odaklanmak ve yeni birşeyler yapmak, dünyada bir bütün olarak eşitliği ve adaleti sağlamak gerektiğini söyledi. Eşitliğin olmadığı yerde doğa olayları ve savaş gibi durumların felakete dönüşmesinden kurtulamayacağımızı vurgulayan Hançerli, eşitlik, adalet ve barışın tesisi için elbirliğiyle birlikte hareket etmeye ihtiyaç bulunduğunu, sorunların çözümü için daha fazla yerelleşmeyle, lokal alanlarla iletişim ve birlikte hareket edilmesinin gerekliliğine değindi.
Birleşmiş Milletler Temsilcisi David Chikvaidze, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin dünya sahnesinde vazgeçilmez bir rol oynadığını, BM’nin güvenilir bir destekçisi olduğunu söyledi. Aynı yıl, aynı kurucu babanın (Mustafa Kemal Atatürk) başka bir kurucu babanın (Haydar Aliyev) yan komşusunda Azerbaycan’da doğmasının son derece sembolik olduğunu belirten Chikvaidze, Haydar Aliyev’in mirasının Azerbaycan’ı ulaşılabilir büyük bir küresel oyuncu haline getiren ve bugünün dünya sahnesindeki tüm büyük aktifler tarafından büyük beğeni toplayan seçkin bir lider olan oğlu İlham Aliyev tarafından inşa edilmeye devam ettiğini kaydetti.

‘RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ 1. YILINDA, KUTUPLAŞMIŞ DÜNYA’NIN ANALİZİ’
15 Cumhurbaşkanı’nın konuşmacı olarak yer aldığı ‘Rusya-Ukrayna Savaşının 1. Yılında, Kutuplaşmış Dünya’nın Analizi’ başlıklı Bilge İnsanlar Oturumu’nun moderatörlüğünü Marmara Grubu Vakfı Başkanı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2007) Dr. Akkan Suver yürüttü.
Türkiye’nin yaşadığı deprem felaketinden dolayı taziyelerini ileten cumhurbaşkanları duydukları acının tarifsizliğini ifade ederken; Türkiye’nin bölgesel bir güç ve önemli bir barış köprüsü olarak 100 yılda birçok şeyi aştığı gibi bunu da aşacağını dile getirdiler. Bir yılı aşkın bir süredir devam eden Rusya ve Ukrayna Savaşı’nın silahla değil, masada dolmakalemle çözülmesinden yana olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanları, savaşın insani sorumluluğuna ve çözüm bulmanın önemine dikkat çektiler. Rusya ile Ukrayna arasında cereyan eden ihtilafın yalnız savaş boyutlarında değil, ekonomi, enerji ve tedarik zincirlerinin oluşturduğu geniş bir alanı kapsadığını vurguladılar.
Türkiye 11. Cumhurbaşkanı (2007-2014) Abdullah Gül, depremin bütün ülkeyi etkileyen tarifi mümkün olmayan büyük bir felaket, yıkım olduğunu belirterek, bütün bu felaketleri engellemek için kurallı, dikkatli, sağlıklı yerlerde yapılanmak gerektiğine dikkat çekti: “Sadece depremler için değil, bütün kurumlarımızı da her şeye hazırlamak gerekiyor. STK’larımız da hemen entegre olan yapılar. Depremde STK’larımızın inanılmaz dayanışmasını gördük. STK’ların da desteklenmesi, sağlam yapılar haline getirilmesi gerekiyor. Burada bulunan tüm ülkeler yardımımıza koştu. Türkler bu iyiliğinizi unutmazlar. Aslında insanın fıtratında iyilik vardır. Savaşları, çatışmaları, kavgaları birikmiş pozitif ajandalarımızla çözebiliriz. Buna da en çok siyasi yöneticilerin dikkat etmesi gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Gül, BM daimi üyesi olan Rusya’nın savaşa neden olan davranışının çok üzücü olduğunu, bu tür savaşları, çatışmaları engellemek gerektiğini kaydetti: “Böylesine pervasız, saldırgan, yıkıcı tavırların bu kadar serbest olmaması gerekiyor. Bu savaş politikası dünyayı da etkiledi, Rusya’nın dünyaya savaş maliyeti yaklaşık 1.6 trilyon dolar oldu. BM’nin 2030 Kalkınma Hedefleri’ni hatırlatmak isterim. Bu para insan sağlığına, eğitimine ekonomiye harcansaydı dünya daha huzurlu bir yer olurdu. Bu savaşı BM’nin ve uluslararası toplulukların da kararlı bir duruşuyla durdurmak, inisiyatifi ele almak lazım. Bu yıl Türkiye Cumhuriyetimizin 100. yıldönümü. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizi ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ hedefi üzerine kurdu. Politikalarımız bu hedef kapsamında olmalı. Türkiye demokrasimiz, insan haklarının yanında oldu, kalkınmayı sağlayabildik; bunlar hep partiler üstü oldu. Bu çerçevede Türkiye, Avrupa Konseyi Kurucusu oldu. BM’nin tüm temel anlaşmalarını üstlendi, NATO üyesi de oldu. AB’ye üye olmak hem bizim için hem de AB için de zor. Çünkü karşılarında ekonomisiyle, 85 milyon nüfusuyla bir ülke var. Ama bizim için AB standartlarına uygun adımlar atmamız önemli ve Türkiye, her dönem bu standartlara kararlı adımlarla ilerliyor.”
Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Irina Vlah, “Dünyadaki tüm maddi ve güvenlik krizlerinden ayrı olarak, başka bir krizden, siyasi liderlik krizinden kaçınılmalıdır” dedi. Genellikle siyasi liderlere ve kurumlara duyulan güvende keskin bir düşüş olduğuna değinen Vlah, Platon’un yazdığı ideal devletin herşeyden önce istikrar anlamına geldiğini söyledi: “Seçkinler siyasi istikrar sağlayamazsa ve eğitimi ihmal ederse hiçbir toplum gelişemez. Öncelikle siyasi kültürü içeren eğitim.” Vlah, mevcut seçkinlerin sorunun kendi ülkelerinde Moldova Cumhuriyeti’nde iktidara geldikten sonra vatandaşlarla iletişim köprülerini yakması olduğunu aktardı: “Evet toplumda özeliz, farklı doktrinleri ve ideolojileri, farklı dinleri paylaşıyoruz ancak bu, birlikte tek, uyumlu bir topluluk oluşturmamızı engelleyemez. Siyasi liderlere, süreçlere, kurumlara olan güveni motive etmek, harekete geçirmek için siyasi ilişkileri yeniden düşünmemiz gerekiyor. Siyasetin bir bilim ve yönetim sanatı olduğunu bir kez daha kanıtlayalım ve bu bir aksiyon olmalı.”
Karadağ Cumhurbaşkanı (2003-2018) Filip Vujanovic,  Rusya’nın eşsiz bir nükleer güç olduğunu, toplumların Ukrayna’ya destek sağladığını, bunun da savaşı riskli hale getirdiğini, barışı zorlaştırdığını, küresel ekonomi sorunu çıktığını kaydetti: “Ülkeler arasında barış sağlanmalı. Ukrayna’nın birliğine, haklarına saygı duyulmalı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma girişimleri de savaşın durması için çözümleri zorlaştırıyor. Savaştan uluslararası bir konsensüsle barışa dönmeliyiz, BM’nin şartlarına odaklanılmalı. Aksi bir durum ülkelerin sosyo-ekonomisi kadar her ülkenin azınlıklarına da zarar verecek. Her ülkeden azınlıkların maksimum korunmaya alınması gereklidir. Savaşın sonu ve barışın sağlanması için önlemler alınmalı aksi halde küresel bir tehdit olacaktır.”
Bosna Hersek Federasyonu Cumhurbaşkanı Marinko Čavara, şunları söyledi: “Gelecek her zaman için belirsizdir. Huzurdan ve mutluluktan yana ütopik düşünce ve hayallerimiz olabilir ama dünyada ciddi sonuçları olabilecek bir savaş gördük, ciddi bir Üçüncü Dünya Savaşı tehdidiyle karşılaştık. Ukrayna işgaliyle Avrupa’nın doğusundaki savaş ortada. 144 ülke Rusya’yı kınadı, ekonomik yaptırımlar uygulandı. Çin’in savaşa tepkisi çeşitli farklılıklar gösterdi, savaşın sebebi NATO olarak gösteriliyor. Bu arada mesela İsrail de düşman ülke olarak görüldü. Şimdiye kadar Körfez ülkeleri petrol fiyatlarını düzenlemeyi başaramadı. Küresel pazar domine edilmeye çalışıldı amaç stabil ve karlı bir petrol pazarı oluşturmaktı. NATO Üyesi Türkiye Cumhuriyeti belirli alanlarda ortak bir uzlaştırma zemini buldu. Güney Amerika’da, Nikaragua, Küba, Meksika gibi ülkeler Rusya’yla anlaşma yaptı. Savaşın sonucunu ve yeni bir dünya düzenini görmek mümkün değil. Tarihten hiçbir şey öğrenemedik. Etrafımızdaki kaos belki de daha adil bir dünya için anahtar olabilir. Yeni bir dönem başlayacak. Ukrayna’daki savaş, global ekonominin yavaşlamasına, enflasyona, gıda fiyatlarının artışına sebep olacak. Aslında bu durumu felaketlerden kurtulmak için fırsat olarak kullanabiliriz. AB yeni bir döneme girdiğimizi söylüyor. Analistler, gıda fiyatları, iklim ve ısınma, kuraklık, açlık tehlikesinden bahsediyor. Dünyada gitgide silahlar için daha fazla para harcanıyor.”
Arnavutluk Cumhurbaşkanı (2007-2012) Prof.Dr. Bamir Topi, “26 yıldır düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi, tarihe dayanarak, toplumların, ülkelerin, sosyo-ekonomik, politik durumlarını göz önüne alarak sorunlarını, çözümlerini dile getirmesi ile uluslararası anlamda süreçlere her zaman olumlu damgasını vurmuş, sesimiz olmuştur” dedi.Topi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın en hassas özelliklerinden birinin Batı Balkanlar’daki ülkelere yayma isteği olduğunu ifade etti: “Rusya-Ukrayna Savaşı, ülkeleri, demokratik dünya düzenlerini etkilemiş, zorla kazanabildiğimiz demokratikleşmeyi yine tehlikeye sokmuştur. Uzun zamandır reddedilen Kosova’nın bağımsızlığı için Karadağ’ın desteğinin alınması ve bu bölgedeki stratejik kırılmaları tetikleyecek bir şey gündeme gelmiştir. Rus yanlısı bir hisle hareket etmektedir. Putin, mevcut çatışmayı Balkan’lara yayma eğilimindedir. Kremlin, etnik, dini, politik kırılmalar yaşayan bu ülkelerde Avrupa düzenini bozan bir ortam yaratmaktadır. Batı Balkanlar’da tehlikeli olarak ortaya çıkmakta olan Rusya, buradaki etnik problemlerden nasıl yararlanacağını bilmektedir. Bölgede istikrar yeniden tesis edilmelidir.  Arnavutluk, Euro-Atlantik projesini desteklemektedir.”
Romanya Cumhurbaşkanı (1996-2000) Dr. Emil Constantinescu, hepimize örnek olan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını kutladı ve “2023’ün başında bir tarihi kırılmayı gözlemliyoruz ve kimse bu ucu açık durumun nasıl sonuçlanacağını öngöremez” dedi. Constantinescu, Rusya’nın geçtiğimiz yıl Şubat’ta Ukrayna’ya saldırısının gıda ve enerji krizine, yıkıma, gönüllü göçe sebep olduğunu, insan hakları ihlalleri yaşandığını belirtti: “Bu savaşın sonuçları o kadar çoktur ki hepsi, sosyolojik, ekonomik vs. birarada ele alınmalıdır ve insanın anlayabileceğinin ötesindedir. Rusya’nın tutumu, nükleer silah taşımak isteyen bütün ülkeleri de bırakmaktan alıkoymaktadır. Gıda, enerji, savaş, göç vb. gibi krizler, tüm insan haklarını, hukukun üstünlüğünü tehdit ediyor. Bunlar demokratik, adil, hür ve barış içinde yaşamanın sütunlarıdır, bunlar yıkılırsa insanlık yıkılır. İnsanlık şu anda saldırgan ve mağdur arasında değil, ‘gerçekler ve yalanlar’ arasında bir seçim yapmalıdır, vicdanımız için de bunu yapmalıyız. Global ölçekte yeni bir Soğuk Savaş olduğundan elbette global sonuçları olacaktır. Hepimizin barış idealidir. Barış içinde yaşamak insanlığın ebedi bir isteğidir.”
Kosova Cumhurbaşkanı (2006-2010) Dr. Fatmir Sejdiu, ilk zamanlarından bugüne Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini takip ederek büyüyüşünü gördükleri Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını tebrik etti: “Bugün Türkiye başarıları açısından oldukça önemli bir ülke. Krizleri yönettiler, büyük başarılar kazandılar.” Küresel açıdan çok fazla sorun yaşadığımızı, çok fazla seviyede hayatların kaybedildiğini aktaran Sejdiu, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın modern kutuplaşmayı tetiklediğini kaydetti: “Bu savaşlarda yaralanan, kaybedilen canlar insanlığın da kaybı oluyor. Rusya eski Sovyet İmparatorluğu’nu arıyor. Ukrayna saldırısında diğer küçük ülkelere saldırı stratejisinin provasını yapıyor. Bu mantıkla ilerlenirse yeni potansiyel savaşlar kaçınılmaz görünüyor. Rusya bu ülkeleri tehdit ederek kendilerini bütünlemelerini önleyebilir. İnsanlığın geleceği barış; nükleer tehditlerle kurulamaz.”
Hırvatistan Cumhurbaşkanı (2010-2015) Prof.Dr. Ivo Josipovic, şunları ifade etti: “Günümüz dünyasındaki karmaşaya baktığımızda çözüm için dayanışma gerekiyor. Rusya-Ukrayna Savaşı ne olacak? Afganistan, Libya örneklerine baktığımızda yeni dünya düzeninde ne olacağını bilmiyoruz. BM ise büyük bir krizden geçiyor, bu kesin. Ukrayna’daki vahşilikler beni şaşırtıyor, savaş başlıbaşına zaten vahşi bir eylem. Slavya’da 90’lı yıllarda bunu deneyimledik, kardeşler birbirini öldürdü. Rusya-Ukrayna Savaşı, 3. Dünya Savaşı’na dönüşebilir. Bölgede bulunan birçok ülke, silah alımına büyük bir bütçe ayırmaktadır. Bölgemizde, Batı Balkanlar’da bu durum bizi korkutmaktadır. Rusya’nın çeşitli çatışmalara bu ülkeleri sürüklediği ortadadır. Bu duruma kararlı bir şekilde dur diyecek, dayanışma, adalet, hukukun üstünlüğü gibi ahlak gibi ilkelerden hem insanlık hem devletler olarak gerilerdeyiz. Uluslararasının ve devletlerin durumu ürkektir. Rusya yerel politik güçleri de çatıştırabilir. Batı Balkanlar’da bu siyasi güçler tarafında da görülmektedir ve gelecek nesil için korku içindedirler. Güç sahibi bir siyasetçi olarak güven içinde yatmayacağımızı size söyleyebilirim, gerçekten korku içindeyim.”
Hırvatistan Cumhurbaşkanı (2000-2010) Stjepan Mesic, “Bir G20 ülkesi olan Türkiye, mega projelere imza atan büyük bir ülke. Dünya genelinde tanınan Marmaray Projesi, 3 milyar doları geçmektedir, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlamaktadır. Tüm bu projeler ülkeleri hayran bırakmaktadır” dedi. Mesic, Rusya-Ukrayna savaşındaki zalim süreçlerin Avrupa’yı kavurduğunu, birçok önemli gücün müzakereleri reddettiğini, barışı ve işbirliğini önceleyen Türkiye’nin diplomasisinin beğenildiğini aktardı: “Türkiye, arabulucudur. Güneydoğu Avrupa’daki meslektaşlarım Türkiye’yi desteklemektedir. Dünyanın yeni bir lidere değil, vizyoner lidere ihtiyacı vardır. Hırvatistan, Yugoslavya’nın bir parçasıydı, savaş yaşadık, ardından silah almamız da yasaktı, silah alabileceğimiz sadece 1 ülke vardı, biz silah alamamıştık. Ukrayna bir sürü silah alabiliyor. Barışın tesis edilmesi için baskı yapmak zorundayız. Hala daha savaştan bahsediyoruz, barıştan bahsetmemiz lazım; insanlık iklim, gıda, afet krizleri ile uğraşıyor, Rusya-Ukrayna, ABD-Çin Savaşı, silahlara yatırım bitmiyor.  Barışa odaklanmalıyız. Başta Birleşmiş Milletler olarak, bütün devletler kararlı bir şekilde barışa odaklanmalı.”
Bosna Hersek Cumhurbaşkanı (2014-2018) Dr. Mladen Ivanic, şunları kaydetti: “Burada birçok ülkenin eski başkanları çatışmalardan politik yanlılık ve politik çürümelerden bahsettik. Şimdi barıştan konuşalım. Bosna’da savaşta 100 bin insan öldürüldüğünde nüfusun %3’ü gitti, ne kadar kişi yaralandı, bilmiyorum. 2 milyon kişi (mülteci) yerinden oldu. Şimdi de Ukrayna öyle oldu. Rusya’nın yaptığı kabul edilemez. ABD’nin Irak’a saldırması haklı mıydı? Rusya’yı destekleyenler, kazanana oynamaya çalışıyorlar. Hiçbir tarafın kazanacağını düşünmüyorum. Nüfusun %3’ü yani 6 milyon kişi ölecek sonra oturulup çözüm mü konuşulacak? Şimdi barışı konuşmaya başlamamız lazım. Özellikle politikacıların ve savaş görmüşlerin çok fazla barış konuşmaya hakkımız var. Afganistan’da 4 ABD Başkanı, 1 Taliban hükümeti yerine başka bir Taliban hükümeti getirdi. Bu savaşın hiçbir askeri açıdan kazananı olmayacak.”
Moğolistan Cumhurbaşkanı (2005-2009) Nambar Enkhbayar, 26 yıldır uluslararasının sesi olan Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin çok önemli bir barış platformu olduğunu ifade etti: “Türkiye güçlü ülkedir, tarihinde zorluklar ve acılar karşısında da bunu hep kanıtlamıştır. Türk insanları ne kadar zorluk yaşarlarsa yaşasınlar zorluklarla mücadele ediyorlar. Türkiye, dünyada sorunu çözmede önemli bir güç haline geldi. Modern Türkiye’nin başarıları, Mustafa Kemal Atatürk’ün başarılarıyla geldi. Önemli liderler hayatlarını başkalarının hayatlarının önüne koyup mutlu olur. Mustafa Kemal Atatürk, bu tür bir adamdı. Başkalarına hizmet ederek kendi yolunda güçlendi. Her gün bir şans ve fırsat vardır, hayatın size verdiği tam potansiyeli kullanmak bir büyücü olmak demek. Ve bu deha; dünyaya örnek, modern Türkiye’nin temellerini attı. Mustafa Kemal Atatürk bir büyücüydü. Daha iyi bir ülke inşa etmek istedi. Türk insanları ilham vericidirler, aksiyon insanlarıdır, büyücülerdir, şanslı insanlardır, şans sadece güçlü insanlara gelir. Güçlü bir kalple başkalarını anlayabilirler.”
Ortak atamız Bilge Kağan’ın sözlerini anımsatan Enkhbayar, Türk insanlarının çalışkan insanlar olarak bilindiğini, birleşmiş Türk insanlarının birlikte ilerleyeceğini, beraber yaşayan atalarımız gibi birlikte yürümemiz gerektiğini vurguladı ve kültürleri benzeyen Japonya, Kore, Moğolistan ve Türkiye’nin partnerlik girişimleri yapmalarını önerdi: “Bu karmaşık dünyada para değil, insan hayatı önemli olmalı. Gök Tengri’nin çocukları, Türkler ve Moğollar hep birlikte dünyaya barış getirmek için çalışmalı. Yeni bir dünya düzenine ihtiyacımız var, oluşturmamız gerekiyor. Yeni dünya düzeni kutuplaşmış olmayacak, komplike olacak, herkes birbiriyle yaşamayı öğrenmeli, sorumluluklarını hissetmeli. Savaşta bir kazanan olmayabilir, barış basit ve komplikedir. Barışa bir şans verelim.”
Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı (2009-2019) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2018) Prof.Dr. Gjorge Ivanov, doğal afetlerin bizlere en önemlisinin insan hayatı olduğunu hatırlattığını belirtti: “Hiçbir savaş sonsuza dek sürmeyecek. Barış hakkında konuşmamızın zamanı geldi. Savaşın nasıl sona ereceğine dair doğru bir değerlendirmeye ihtiyaç duyuyoruz. Dünyaya barış getirmek için elimizden geleni yapmalıyız. Savaştan kazancı olanlar barış istemez. Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmaya çalışıyor, bu semptomlar belki bir canavarın doğuşuna sebep olacak. Bugün bir paradigma dönüşümüyle karşı karşıyayız. Burada dramatik değişimler oluyor. İran’la Suudi Arabistan arasında anlaşma görüyoruz. Herkes Rusya’dan iflas beklerken Batılı bankalar iflas etti. Bu yüzden dünyanın alacağı hali gözönünde bulundurmalıyız. Batı yaşlandı, güç merkezleri değişti. Çok taraflı, çok yönlü bir dünya isteniyor, savaş artık insanların çoğu tarafından kabul görmüyor.  Yapay zekaya sahip olan, dünyaya hâkim olacak. Yapay zeka, iyi bir hizmetkar ama kötü bir efendi olacak. Bu da geleceği bize gösterecek.”
Tunus Cumhurbaşkanı (2011-2014) Dr. Moncef Marzouki, sadece Rusya-Ukrayna değil, Kuzey Afrika’da Fas ve İsrail tarafında da savaş görülebileceğini söyledi: “Bizim bölgemizde de İsrail kutuplaşmayı artırıyor. Dünya biraz daha zor bir hale gelmeye başladı. Bizim her zaman politik kararlar almamız gerekli. İnsanların hayatını etkileyebilirsiniz, milyonlarca insanı kedere bırakabilirsiniz. Putin’in kararının etkisi oldukça büyük bir tepki oluşturdu, Ukrayna’da 5 milyon insan, Rusya’da 1 milyon insan ülkesini terketti. Benim ülkem de etkilendi. Tunus, Ukrayna ve Rusya’nın tahılına ihtiyaç duyuyor. Enerji krizi, gıda krizine bile yol açtı ve dünyaya kötü etkileri oldu. Ukrayna-Rusya Savaşı’nı, Ukrayna’nın işgalini kınamamız lazım. Diğer yandan NATO’nun Rusya’yı küçük düşürecek şekilde olması da kötü bir karardı. Putin, Ukrayna’yı üç günde alacağını düşündü. Yanlış hesaplama bu savaşın en büyük nedeniydi. Putin, 3 günde Kiev’i indirebileceğini düşünüyordu, bu yanlış hesaplamaydı. Politikaların ana nedeni; savaşları önlemektir. Savaş, politikanın başarısızlığıdır. Savaşın kazananı olmaz. 3. Dünya Savaşı’na gitmiyoruz, bence 3. Dünya Savaşı’ndayız. Yanlış anlama, bu kutuplaştırma, öfkenin, korkunun olduğu bir felakete yol açabilir. Acil barış için Türkiye’nin arabuluculuğu devam etmelidir. Türkiye bu konuda barış için etkili bir yol izlemektedir."
Moldova Cumhurbaşkanı (1997-2001) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2022) Petru Lucinschi, 20. yüzyılda Soğuk Savaş’ın sona erdiğini, 21. yüzyılda ise aktif yeniden başladığını, bu olguların uluslararası topluluk içinde ve modern dünyada tekrar gözlemlenmesi ve iyice konuşulması gerektiğini vurgulayarak, bölgesel bütünlük prensibine değindi: “Herhangi bir şekilde uluslararası seviyede anlaşmamız gerekiyor. BM liderliğinde belli anlaşmaların yapılması gerekiyor. BM’nin bunun için uluslararası ilişkiler mekanizmasını sağlaması, BM’nin kuralları kapsamında uluslararası düzeyde eş anlaşmalar sağlamanın yollarını bulması gerekiyor.”
Çekya Cumhurbaşkanı (2003-2013) Prof.Dr. Vaclav Klaus, Türkiye’nin gelişimini yakından takip ettiklerini ifade etti: “Bu seçimlerde sizin mükemmel potansiyelinizin gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. Güvensizliğin, Soğuk Savaş zihniyetinin devam ettiğini görüyoruz  . Rusya-Ukrayna Savaşı, riskli ve zararlı olduğunu kanıtladı. Bu yılın mottosu; ‘Güvensizliği bitir, işbirliğine başla.’ Bu harika fikir, yeni bir inisiyatif, girişim gerektiriyor. Politikacılar hiçbir şey yapmıyor. Bu haksız savaş, çok daha büyük bir şeyin, fazlası hegomanyanın bir parçası. Anlaşmak için gerçekten çaba gösterilmeli. Hepimiz belli bir düzeyde buluşup barışa imza atmalıyız. Türkiye, dominant, yerel, bölgesel bir güç. İnisiyatif süper güçlerin eline bırakılmamalı.”

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
“Önümüzdeki bir senede yıkılan tüm şehirlerimizi ayağa kaldırmayı hedefliyoruz”
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mesajı; AK Parti İstanbul Milletvekili, TBMM Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi Şamil Ayrım tarafından sunuldu, mesaj şöyle: “Ülkemizin ve gönül coğrafyamızın dört bir yanından zirveye teşrif eden tüm kardeşlerimize ‘hoş geldiniz’ diyorum. Bu seneki zirvemiz, millet olarak insanlık tarihinin en büyük afetlerinden biriyle sarsıldığımız bir dönemde gerçekleşiyor. 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler, 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı doğrudan etkiledi. 48 bini aşkın vatandaşımızın hayatını kaybettiği bu depremlerde, ülkemiz ekonomisi de çok ciddi yara aldı. Depremin ilk anlarından itibaren başlattığımız seferberliği, iş dünyamızın da destekleriyle farklı alanlarda devam ettiriyoruz. Allah’ın izniyle önümüzdeki bir sene içerisinde altyapısı ve üstyapısıyla yıkılan tüm şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmayı hedefliyoruz.
Bu süreçte, devletimizin ilgili kurumlarının yanı sıra şüphesiz iş dünyamıza da çok önemli görevler ve sorumluluklar düşüyor. Girişimcilerimizden hem işyerlerine, fabrikalarına, ekmek teknelerine sahip çıkmalarını, hem de ellerindeki tüm imkânları depremzedelerimiz için seferber etmelerini bekliyoruz. Devlet ve millet olarak el ele vererek, inşallah, bu ağır imtihanın üstesinden de alnımızın akıyla geleceğimize inanıyorum. Türkiye’nin istihdamına, ihracatına, kalkınmasına ve üretimine sağladığınız katkılar için her birinize teşekkür ediyorum. Zirvemizin başarılı geçmesini diliyor, sizleri bir kez daha hürmetle selamlıyorum.”

Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev:
“Azerbaycan-Türkiye birliğinin gücü bölgede adil barışın garantisidir” Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Mesajı; Azerbaycan Enerji Bakanı Parviz Şahbazov tarafından sunuldu, mesaj şöyle: “Bu yılki toplantı kardeş Türkiye için sancılı bir döneme denk gelmiştir. Depremzedelerin hatırasını büyük bir üzüntü ile anıyor, Azerbaycan halkı ve devletinin her zaman olduğu gibi bu zor günlerde de kardeş Türkiye ile tek yürek, tek yumruk olarak birleştiğini bildiriyorum. İlk günden itibaren Türkiye için her düzeyde seferber olan ve yüksek dayanışma örneği gösteren Azerbaycan, facianın sonuçlarının ortadan kaldırılması sürecinde de desteğini sürdürecektir. Güçlü ve kudretli Türkiye’nin bu zorlukları da kararlılıkla aşacağına inanıyorum.
İnsan iradesinin dışında meydana gelen doğal afetler bireylerin, milletlerin ve devletlerin birbirlerinin desteğine ve dayanışmasına ne kadar ihtiyaç duyduklarını bir kez daha göstermiştir. Bu bakımdan ‘Güvensizliği bitir, işbirliğini başlat!’ sloganıyla düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi önemli bir sembolik anlam taşımaktadır.
Maalesef günümüz dünyasında devletlerarası ilişkileri düzenlemesi gereken mekanizmalar zayıflamış ve uluslararası hukukun üstünlüğüne olan güven azalmıştır. Savaşlar, jeopolitik çatışmalar ve bütün bunlarla aynı dönemde gerçekleşen enerji krizi, uluslararası ilişkiler sisteminin gerilemesinin sonuçlarıdır. Bu yeni küresel yapılanma içerisinde olası bir düzenin, karşılıklı işbirliğinin ve sürdürülebilir bir kalkınma ortamının sağlanmasında Türkiye gibi etkili ve kararlı bir devletin rolü son derece önemlidir. Bugün Azerbaycan ve Türkiye iki kardeş ülke ve stratejik müttefik olarak bölgede yeni tarihsel gerçeklikler yaratmakta, ortak kararlar ve ortak küresel projelerle Avrasya alanında barışa, güvenliğe ve işbirliğine sürekli katkılarda bulunmaktadır. Azerbaycan-Türkiye birliğinin gücü bölgede adil barışın garantisidir. Aynı zamanda ülkelerimiz, Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlamada stratejik rol oynayan güvenilir ortaklardır.
2023 yılı, Azerbaycan-Türkiye güçlü birlikteliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ve Azerbaycan halkının Milli Lideri Haydar Aliyev’in doğumunun 100. yılını simgelemektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, hüznü hüznümüzdür’ ve Haydar Aliyev’in ‘Bir millet, iki devlet’ felsefeleri temelinde inşa edilen devletlerarası ilişkilerimiz bugün bütün dünyaya bir örnek teşkil etmektedir.
Eminim ki, kardeş halklarımızın iradesiyle en üst düzeyde kurulan Azerbaycan-Türkiye ilişkileri yeni kazanımlarla daha da güçlenecek ve ortak faaliyetlerimiz uluslararası açılımlara yönelerek Avrasya’daki siyasi ve ekonomik bütünleşme sürecine katkı sağlayacaktır. Bu prestijli etkinlik kapsamında yapacağınız görüşmelerin, geniş bir coğrafyayı kapsayan ülkeler arasındaki ortaklık ilişkilerinin derinleştirilmesi ve insanlık yararına yeni işbirliği fırsatlarının belirlenmesi adına faydalı olacağına inanıyorum. Zirve çalışmalarında başarılar dilerim.”

“İhracatımızın yükseliş ivmesini sürdürmeyi hedefliyoruz”
TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) ve İHKİB (İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) Başkanı Mustafa Gültepe, 11 ilde yaklaşık 14 milyon insanımızı etkileyen deprem sonrası yıkımın çok büyük olduğunu, çok fazla can kaybı yaşandığını, TİM ve İhracatçı Birlikleri olarak afetzedelere yardım için tüm imkânlarını seferber ettiklerini paylaştı: “Uluslararası ölçekte gerçekleşen dayanışmanın bizim için anlamı çok büyük. Avrasya Ekonomi Zirvesi de 26 yıldır işte bu ideali gerçekleştirmek için çalışıyor. Zirve, her geçen gün daha da büyüyen bir ekosistemi inşa ediyor. Bölgede bulunan ülkeleri, birbirine daha çok yakınlaştırarak; ortak aklı ve istişareyi öne çıkarıyor. Türkiye, küresel ticaret ve tedarik zincirleri adına son derece önemli bir ülke. 2022’yi 254 milyar doların üzerinde ihracatla kapattık. 2023 yılı için 265 milyar dolarlık bir hedefimiz var. En kısa sürede yaralarımızı sararak ihracatımızın yükseliş ivmesini sürdürmeyi hedefliyoruz. Avrasya bölgesinden ülkemize çok önemli yardımlar yapıldı. Önümüzdeki dönemde işbirliklerimizin artarak devam edeceğine inanıyorum.” “Türkiye rolü ve potansiyeliyle ayrışıyor” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Selçuk Sarıyar, dünyanın global bir köye dönüşme ihtimaline yönelik beklenti ve taleplerin gitgide azaldığını söyledi: “Ayrılıkçı olmayan yapıcı ve rekabetçi milliyetçiliğe dönüş başlamaktadır. Uluslar birbirine hasım olmak için değil, birbirlerine ilham olmak için vardırlar. Savaş, bir politika aracı olarak dünya siyaseti sahnesine geri döndü. Bu acımasız olguyu yeniden tecrübe etmek büyük bir hayalkırıklığı oldu. Vekalet savaşları, doğrudan savaşın ‘daha barışçıl’ bir ikamesi olarak kabul görmemeli, alternatif bir politika aracı olarak dünya siyasetinde yer almamalıdır. Konvansiyel veya vekalet savaşlarının norm haline geldiği bir uluslararası sistemden barış, istikrar, işbirliği ortamı beklenemez. İşbirliği için diplomasiden başka çıkar yol yoktur. İklim krizinde hakkaniyetli yük paylaşımı ve reel ekonominin gerçeklerinden yola çıkılarak çözüm bulunabilir.”

Dr. Akkan Suver’le 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni konuştuk
KobiEfor: Bir Zirve’yi daha arkanızda bıraktınız. Birkaç paragrafla özetler misiniz?
Dr. Akkan Suver: Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşında. Bu yüz yılın 26 yılında Avrasya Ekonomi Zirveleri var. Bu yüz yılın 38 yılında Marmara Grubu Vakfı var. Bu sürdürülebilir olmaya muhteşem bir örnektir. Özellikle de mütevazi bir sivil toplum kuruluşu için söz konusu yıllar hiç de kolay geçmemiştir. Kalın bir çizgiyle geride bıraktığımız yıllara baktığımızda mütevazi sivil toplum kuruluşumuzda Cumhurbaşkanı olarak Turgut Özal’ı, Süleyman Demirel’i, Abdullah Gül’ü, Recep Tayyip Erdoğan’ı ayrı ayrı misafir ettik. Misafir edemediğimiz Ahmet Necdet Sezer ise gerek makamında gerekse de kabullerinde bizlerden ilgisini esirgemedi. Zirvelerimizi de mesajlarıyla onurlandırdı.
Başbakanlarımız Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Erdal İnönü, Tansu Çiller, Bülent Ecevit, Binali Yıldırım dönemlerinde bizleri şereflendirdiler. Dolayısıyla bir sivil toplum kuruluşu olarak gördüğümüz bu müzaheret her türlü takdirin ve övgünün üzerindedir. Bu da bizlere büyük bir sorumluluk yüklemiş bulunmaktadır. Bunun bilincindeyiz.
Marmara Grubu Vakfı ve Avrasya Ekonomi Zirveleri uluslararası bir kuruluş ve etkinlik olarak dünyada kabul görmektedir. Aralarında Birleşmiş Milletler Ekonomik Sosyal Konseyi’nin ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Asamblesi’nin de bulunduğu 28 uluslararası saygın kuruluşla Marmara Grubu Vakfı’nın işbirliği bulunmaktadır. Böyle bir işbirliği bir sivil toplum kuruluşuna nasip olduysa, bu bir başarıdır. Ükemiz için de sivil toplum alanında bir kazanımdır. Bu da bizlere sosyal sorumluluklar yüklemektedir. Zirvelerin başarısı da sorumluluğa bağlılığımızın işaretidir.


KobiEfor: Bu seneki Zirve’de iki bağımsız oturum yaptınız. Bu oturumlardan birinde Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını, diğerinde ise Haydar Aliyev’i gündeme getirdiniz. ‘Türkiye Cumhuriyeti 100 Yaşında Özel Oturumu’nu değerlendirir misiniz?
Dr. Akkan Suver: Marmara Grubu Vakfı ve Avrasya Ekonomi Zirveleri olarak taşıdığımız sorumluluğun icaplarını her zaman yerine getirmeyi görev addetmekteyiz. Böyle düşündüğümüz için idrak ettiğimiz Cumhuriyetimizin 100. yılını uluslararası bir etkinlik olan 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde özel bir oturumla değerlendirdik. Bunu ben ve arkadaşlarım bugünlerimizi borçlu olduğumuz Cumhuriyetimize karşı yerine getirilmesi gereken bir görev olarak telakki ettik. Toplantımızda ünlü Tarihçimiz İlber Ortaylı 44 ülkeden teşrif eden yüksek misafirlerimize müstesna bir konuşma yaparak Türkiye Cumhuriyeti’nin dünden bugüne intikalini özetledi. Bir diğer konuşmacımız ise Makedonya’nın önceki Cumhurbaşkanı Tarih Profesörü Gjorge Ivanov’du. O da Balkanlı aydınların Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki önemini ortaya koyan bir sunum yaptı. Azerbaycan’da Atatürk Merkezi Başkanı, Milletvekili ve Tarih Profesörü Nizami Caferov da Atatürk’ün cumhuriyetin oluşumundaki emsalsiz rolünü anlattı. Bu üç değerli ilim adamının düşüncelerini sergiledikleri oturumda, ülkemizi şereflendiren misafirlerimize Türkiye Cumhuriyeti’nin yüksek başarısını yansıttık.

KobiEfor: Haydar Aliyev’e özel bir önem atfettiniz. Azerbaycan’ın rahmetli Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev için gerçekleştirdiğiniz oturum hakkında da bilgi verir misiniz?
Dr. Akkan Suver: Sözlerimin başında arz ettim. Vefa; Marmara Grubu Vakfı’nın ve Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin dünden bugüne intikalindeki en yüksek vasfıdır. Hakkımızda söylenen vefa değerlendirmesini, bu yüksek vasfı ben ve arkadaşlarım, gerçekte sosyal sorumluluğumuzun icabı olarak telakki ettiğimizden, 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde Haydar Aliyev’i de andık. Zira Azerbaycan’ın Milli Lideri Haydar Aliyev, Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin oluşumunda pay ve hak sahiplerindendi. 1998 yılında Birinci Zirve’yi tertiplemeye ilk adımı attığımızda üç önemli şahsiyet bize inanmış ve destek olmuştu. Bunlar Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ve Bulgaristan Cumhurbaşkanı Zhelyu Zhelev’di.
Merhum Aliyev yaşasaydı bu yıl 100 yaşında olacaktı. Onu anmayı görev bildik. Bu görevi Haydar Aliyev’i sağlığında tanımak şerefine eren dört şahsiyetin konuşması ile yerine getirdik. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de lütfetti, oturumumuza mesajıyla katıldı. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in mesajını Azerbaycan Enerji Bakanı Parviz Şahbazov okudu. Azerbaycan’da Atatürk Merkezi Başkanı ve Milletvekili Nizami Caferov, Haydar Aliyev’in Azerbaycan tarihindeki yerini ortaya koydu. Kendisiyle Sovyetler Birliği döneminde Politbüro’da birlikte çalışan daha sonra Moldova Cumhurbaşkanı olan Petru Lucinschi, Aliyev’in liderliği konusunda örnekler verdi. Önceki Meclis Başkanlarımızdan Hikmet Çetin ise Haydar Aliyev’in Türkiye ile münasebetleri konusunda bir tebliğ sundu. Milletvekili Şamil Ayrım ise genç milletvekilliği döneminde Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı’na ait hatıralarını misafirlerle paylaştı. Gerçekleştirdiğimiz bu müstesna oturumla, vefa kelimesini hak ettiğimizi, katılımcıların ağzından duymak, bana ve arkadaşlarıma Zirve’de yaşadığımız yorgunluğumuzu unutturdu.
 

Yorumlar (0)