banner565

banner472

banner458

banner457

Güneş Enerjisi, Teknolojileri ve Finansmanı

Bugün ve gelecekte ülkelerin, sanayicilerin  ve yatırımcıların yüksek enerji maliyetleriyle küresel rekabette varlıklarını sürdürebilmeleri kendi enerjilerini kendilerinin üretmesine bağlı. Yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişte, kilit rol oynayan yenilenebilir enerji yatırımları bu noktada en akılcı çözüm olarak dikkat çekiyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji üretim kapasitesinden aslan payını; sürdürülebilir, temiz, sessiz, çevreci ve tükenmez olan güneş enerjisinin alması bekleniyor.

KAPAK 01.04.2022, 00:00 25.04.2022, 09:29
31039
Güneş Enerjisi, Teknolojileri ve Finansmanı

Pandemi, ekonomi, iklim krizleri, savaş ve savaşın etkisiyle yaşanan arz ve tedarik güvenliğinde oluşan risklerle derinden sarsılan Dünya ekonomilerinin önündeki en büyük mesele; sürdürülebilirlik. Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ülkeler, Dünya’nın sürdürülebilirliği için harekete geçti ancak bu darboğazdan hızlıca çıkışın yolu maliyetleri düşürmek, tasarruf, yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişle mümkün görünüyor.
Dünya ekonomisinin en büyük maliyet kalemlerinden biri ise enerji. Avrupa ülkeleri Yeşil Mutabakat ile 2050 yılına kadar Dünya enerji piyasalarında ciddi bir ağırlığı bulunan ve sera gazı emisyonlarını arttıran fosil yakıtların tüketimini sıfıra indirerek, net sıfır karbon seviyesine ulaşmayı hedefliyor. Uzmanlar, Avrupa Yeşil Mutabakat’a uyum süreci ve Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’de onaylamasının ardından bu yılın Şubat ayında Türkiye’de hayata geçirilen güneş enerjisi ve rüzgar enerjisinde verilen teşvik ve desteklerin, yenilenebilir enerji sektörüne yapılacak yatırımların artışını sağlayacağını öngörüyor. Yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimindeki payı hızla artarken Türkiye, yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişini hızlandırarak sürdürülebilir büyüme adımlarını güçlendirecek. Yenilenebilir enerjiler içinde ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle yüksek bir potansiyele sahip olduğu güneş enerjisini; teknolojileri ve finansmanı ile değerlendirdik.

Güneş enerjisi nedir?
Güneş enerjisi, kurulum ve kullanım kolaylığı olmasının yanı sıra çevreyi kirletmemesi ve zararlı atık oluşturmaması gibi özelliklere sahip yenilenebilir enerji kaynağıdır. Doğaya zarar vermeyen, kirliliğe yol açmayan en temiz  enerji kaynağı olması ve kurulumdan sonra düşük maliyetle çalışması güneş enerjisinin önemini arttırıyor. Güneş enerjisi, güneşin çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile (hidrojen gazının helyuma dönüşmesi) açığa çıkan ışıma enerjisidir. Dünya için güneş enerjisi diğer yenilenebilir enerji kaynakları toplamının 1.000 katından daha fazladır ve tüm dünyada 1 yılda tüketilen enerjinin 1.340 katını güneşten sağlamak mümkün. Günümüzde Dünya’da toplam yaklaşık 155 GW kurulu güneş enerji sistemleri bulunmasına karşın güneş enerjisi potansiyelinin (23.000 TW) sadece milyonda 7’si kullanılıyor.
2014’te Dünya’da tüketilen elektrik enerjisinin yaklaşık %1’i güneş enerjisinden elde edilmiş, bu üretimin %80’i Almanya, Çin, İtalya ve ABD ülkelerinde. Güneş enerjisi teknolojilerinin üretiminde ise Çin %45, Tayvan %16 ve Japonya %11’lik paylara sahip. Tüm Avrupa ülkelerinde ki PV modül üretiminin payı %10, ABD’de %4.

DÜNYA

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi ‘2021 Küresel Enerji Raporu’na göre; yenilenebilir enerji, Covid-19 döneminin başarı hikayesi olmaya devam ediyor. Yenilenebilir enerji talebi 2020’de %3 arttı ve 2021’de elektrik, ısıtma, endüstri ve ulaştırma gibi tüm kilit sektörlerde artması bekleniyor. Elektrik sektörü, yenilenebilir enerji talebinin %8’den fazla genişlemesi ile 8300 TWh’ye ulaşarak mutlak olarak rekor seviyedeki en büyük yıllık büyümeyi işaret ediyor. Yenilenebilir enerji kaynakları, 2021’de küresel elektrik arzındaki artışın yarısından fazlasını sağlayacak. Solar PV ve rüzgarın, yenilenebilir enerjinin büyümesinin 3’te 2’sine katkıda bulunması bekleniyor. Yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının, 2021’de, Sanayi Devrimi’nin başlangıcından bu yana en yüksek payı alarak neredeyse %30’a çıkması bekleniyor. 2021’de Güneş PV elektrik üretimi 145 TWh veya oransal olarak %18 artacak. Çin tek başına, yenilenebilir elektrik üretimindeki küresel artışın neredeyse yarısını oluşturabilir. Onu ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Hindistan izliyor. Çin’in 2021’de güneş PV ve rüzgârından 900 TWh, AB’nin 580 TWh ve ABD 550 TWh üretmesi bekleniyor. Birlikte, küresel güneş PV ve rüzgar üretiminin neredeyse 4’te 3’ünü temsil ediyorlar.
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi ‘Geleceğin Enerji Ticareti: Fotovoltaik Güneş Enerjisi Pazarı Raporu’na göre; hızlı bir şekilde yaygınlaşan güneş enerjisi dünyanın birçok yerinde en ucuz yeni elektrik üretimi kaynağı haline geldi. Güneş enerjisi Paris Anlaşması ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olmak için gereken düşük karbonlu sürdürülebilir enerji sisteminin önemli bir öğesi haline geldi.
Hızlı yaygınlaşan Güneş enerjisi, wafer’lar, hücreler, modüller, invertörler ve birleştirici kutular gibi PV bileşenlerinin yanı sıra bunları üreten makinelerin rutin olarak dünyayı dolaştığı küresel olarak entegre bir pazar haline geldi. Güneş ve diğer yenilenebilir enerji teknolojilerinin ticarete dayalı olarak devam eden büyümesi, COVID-19 salgınıyla savaşmak için gereken kritik altyapıyı güçlendirmeye ve Pandemi sonrası ekonomik toparlanmayı desteklemeye yardımcı olabileceği belirtilen Rapor’da, “Bağımsız sistemler ve mini şebekeler dahil olmak üzere şebekeden bağımsız güneş enerjisi çözümleri, sağlık merkezlerinin bakım düzeylerini iyileştirmelerine ve örneğin; mobil test merkezlerine ve aşı buzdolaplarına elektrik sağlamaya yardımcı olmak için hızla artırılabilir. Ani sağlık kriziyle mücadeleye katkıda bulunmanın yanı sıra ticaret odaklı güneş enerji sitemlerinin yaygınlaşması yenilenebilir enerji sektöründe 2050 yılına kadar dünya çapında 40 milyonu aşması beklenen istihdam yaratarak, Pandemi sonrası ekonomik toparlanmayı desteklemeye de yardımcı olabilir. Açık, şeffaf ve kapsayıcı ticaret politikaları, PV güneş sektöründe daha fazla maliyet düşürme, dağıtım ve istihdam yaratmayı destekleyebilir” deniliyor.
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yenilenebilir Enerji Piyasası Güncellemesi 2021 ve 2022 Görünümü Raporu verilerine göre; yenilenebilir enerji kaynakları salgına rağmen 2020’de talebin arttığı tek enerji kaynağı olurken; diğer tüm yakıtların tüketimi azaldı. Güneş PV gelişimi rekorları kırmaya devam edecek ve yıllık eklemeler 2022’ye kadar 162 GW’a ulaşacak.

TÜRKİYE

2022’de temiz enerji kaynakları başrolde
Uzmanlar, Dünya’da geçen yıl 180 GW GES kurulurken, toplam kurulumun 1000 GW’ı aştığını belirtiyor. Türkiye’de ise GES kurulu gücü Şubat 2022 sonu itibariyle 8 GW’a (7881 MW) yaklaşıyor. Uzmanlara göre; Türkiye’nin 2022 elektrik üretim kapasitesi artışında başrol temiz enerji kaynaklarında olacak. 2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre, Türkiye’nin elektrik kurulu gücünün 2022 sonunda 102 bin 423 megavata ulaşması bekleniyor. Program kapsamında 2022 için en yüksek kapasite artışının yaklaşık 1000 megavatla güneş enerjisinde görülmesi bekleniyor. 2022’de güneş enerjisinde kurulu gücün toplam 8 bin 750 megavata ulaşması planlanıyor. TEİAŞ 2022 Ocak Ayı Kurulu Güç Raporu’na göre; yenilenebilir enerji kurulu gücü 10.119 santralle 53787 MW’a yükseldi ve yenilenebilir santraller toplam kurulu gücü yüzde 53.93’ünü oluşturdu. Güneş enerji santrallerinin kurulu gücü de 65.5 MW’lık bir artış ile 7881.1 MW seviyesine yükseldi. Toplam güneş enerji santral sayısı da 217 artarak 8482, güneş enerji kurulu gücü toplam kurulu gücün %7.9’u oldu.

Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeli
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle yüksek güneş enerjisi potansiyeline sahip. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca hazırlanan, Türkiye Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası’na (GEPA) göre, ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2741,07 saat olup ortalama yıllık toplam ışınım değeri 1527,46 kWh/m2 olarak hesaplanmıştır. Türkiye’nin Dünya coğrafyasındaki yeri itibariyle, güneş enerjisi potansiyeli dünya ortalamalarının üzerinde, enerji kaynaklarında dışa bağımlılığı azaltabilecek güneş enerjisi kullanabilme potansiyeli (380 GW/yıl) oldukça fazla. Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 hedeflerinden biri de yenilenebilir enerji kaynaklarının payının %30’a çıkartılması. Bu hedefe ulaşırken aynı zamanda ‘yenilenebilir enerji kaynakları için gereken teknolojiler’in yerli olarak üretilmesi politikası doğrultusunda Türkiye’de güneş enerji teknolojilerini geliştirmek-üretmek ve sürekliliğini sağlamak adına MİLGES projesi için TÜBİTAK öncülüğünde çalışmalar devam ediyor.
Güneş enerjisinde en yüksek kapasite Konya’da: Güneş enerjisinde il bazında en yüksek kapasite 914.9 MW’la Konya’da; onu 390.9 MW’la Ankara, 376.7 MW’la Şanlıurfa, 335.9 MW’la Kayseri, 294.6 MW’la İzmir takip ediyor. Kahramanmaraş 250.3 MW, Afyonkarahisar 246.4 MW, Manisa 223.5 MW, Gaziantep 220.3 MW, Mersin 204.1 MW, Antalya 197.9 MW, Denizli 194.9 MW, Elazığ 172.8 MW, Eskişehir 161.4 MW ve Isparta 160.4 MW ile bu şehirler,  güneş enerjisi kurulu gücü en yüksek 15 şehir.
Türkiye’de ilk GES’i İstanbul’da kuruldu: Türkiye’nin ilk güneş enerjisi santrali (GES) İstanbul İkitelli’de kuruldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ve İnosol Enerji’nin ortak çalışmasıyla hayata geçen proje 500 KW kurulu gücündeydi. Öte yandan güneş enerjisi alanında Kalyon Enerji 305 MW, Akfen Enerji 121,4 MW ve Naturel Enerji 118 MW’la en yüksek kurulu güce sahip ilk üç şirket olarak öne çıkıyor.

“Yenilenebilir enerji kurulu gücünde Dünya’da 12., Avrupa’da 5.’yiz”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin, toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 12., Avrupa’da 5. sırada olduğunu belirterek, bu ivmeyi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) projelerimizle sürdürmeye kararlı olduklarını, bu yıl içinde 2200 megavatı güneş, 850 megavatı rüzgar olmak üzere 3050 megavatlık yeni YEKA yarışmalarını gerçekleştireceklerini söyledi. Küresel iklim değişikliğinin en önemli sebeplerinden birinin küresel sera gazı emisyonları olduğunu,  uluslararası araştırmaların, dünyada sıfır karbon emisyonu için 4 trilyon dolara yakın bir yatırımın yapılması gerektiğini ortaya koyduğunu aktaran Dönmez, bu yatırımlardaki aslan payının yenilenebilir enerjinin olacağını ifade etti.
Yenilenebilir enerji kurulu gücünün son 20 yılda yaklaşık 4.5 kat arttığını, geçen yıl kurak mevsime rağmen elektriğin yüzde 36’sının yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini ve Ocak sonu itibarıyla 53 bin 787 megavat kurulu güce ulaşıldığını paylaşan Dönmez, özellikle güneş ve rüzgarda YEKA modeliyle önemli başarılar elde edildiğini anlattı: “Güneş kurulu gücümüz 7 bin 881 megavata yükseldi. Bugün ise Türkiye’nin tamamına yayılan, yerli ekipman kullanımında yüzde 70-75’lere ulaşan, yurt dışına ihracat ve danışmanlık yapan bir sektörden bahsediyoruz. Türkiye’de 10 yıl içinde üretimden teknolojisine kadar bu denli hızlı bir yükseliş gösteren çok az sektör vardır. Geçen yıl rüzgar ve güneşin toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 13.4 oldu.”
“5-10 yılda birçok tüketici aynı zamanda üretici olacak”: Dönmez, önümüzdeki 5-10 yılda birçok tüketicinin aynı zamanda üretici konumuna geçeceğini, sadece bireyler değil sanayi tesisleri, üniversiteler, kamu kurumları, tarımsal işletmeler, belediyeler gibi pek çok kurum ve kuruluşun şimdiden bu alana yatırım yapmaya başladığını, üstelik bireyler ve kuruluşların ürettikleri elektriğin öz tüketim fazlasını şebekeye satarak buradan bir gelir kalemi de elde edebileceklerini söyledi. Dönmez, Türkiye’de bu konuda ciddi bir birikim ve altyapı bulunduğunu vurguladı: “Önümüzdeki birkaç yıl içinde Türkiye’nin çatı ve cephelerinde daha fazla güneş paneli göreceğiz. Enerjide yurt içindeki fiyat artışının etkilerini en aza indirmenin enstrümanlarından biri de daha çok yerli ve yenilenebilir kaynakların sisteme dahil edilmesi. O zaman yurt dışındaki bu fiyatların etkisi daha azalmış olacak.”

Türkiye, 100 milyar dolarlık GES projesi için bir merkez olacak
Güneş enerjisi sektöründe 100’e yakın firma, 8000’in üzerinde yerli ve yabancı ziyaretçinin katıldığı Solar İstanbul Fuarı, ‘Enerji Dönüşümü Başladı’ temasıyla Viaport Marina Tuzla’da kapılarını açtı. Birleşik Fuar Yapım A.Ş (BİFAŞ) organizatörlüğünde ve GENSED, GÜNDER ve GÜYAD işbirliği ile gerçekleştirilen Solar İstanbul 2022 Fuarı’na Solar İstanbul Güneş Enerjisi, Enerji Depolama, Elektrikli Ulaşım ve Dijitalleşme Fuar ve Konferansı); TC. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK da destek verdi. Fuar’daki konferans ve oturumlarda yüzer GES, tarım GES, yeşil hidrojen ve enerji depolama, elektrikli ulaşım ve dijitalleşme konusundaki son gelişmeler değerlendirildi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye çapında 100 milyar liraya yakın GES ile tarımsal sulama projesi yatırımlarının gerçekleştirileceğini açıkladı. Çiftçilerin elektrik maliyetlerini azaltmak ve fazla elektrik üretimlerini de satarak gelir elde etmesine imkan tanıyacak yeni gelişme, Solar İstanbul’da en çok konuşulan konu oldu. Projeyle Türkiye yeni 1000 megavatlık bir enerji kazanım daha elde edecek.

“Güneş enerjisi kurulu gücünde Avrupa’da 8., Dünya’da 16. sıradayız”
Solar İstanbul açılışına online bağlantıyla katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, yenilenebilir enerjide kurulu gücün toplam kurulu güç içindeki payının yüzde 54’e ulaştığını belirterek, “Temiz ve tükenmeyen enerji kaynaklarımızın en önemlilerinden biri güneş enerjisi. 8 yıl öncesine kadar şebekeye bağlı hiçbir güneş santralimiz yoktu. 2022 Şubat sonunda güneş enerjisi kurulu gücümüz 7 bin 953 megavata ulaştı. Güneş enerjisinin, yenilenebilir enerji kurulu gücü içindeki payı ise yüzde 14.8. Güneş enerjisi kurulu gücünde Avrupa’da 8., dünyada 16. sıradayız.”

“Türkiye’nin Lisanssız GES kurulu gücünün yüzde 13’ü OSB’lerimizde”
Açılış konuşmacılarından Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükçü, Türkiye’de 32’si tarıma dayalı ihtisas OSB, 333’ü karma OSB olmak üzere toplam 365 OSB’nin 265’inin işletme aşamasında, yani üretimde olduğunu belirterek, “67 bin işletmenin faaliyet gösterdiği işletmedeki OSB’lerimizde, 2 milyon 300 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyoruz. Türk sanayisinde çalışan her 3 kişiden 1’ini OSB’lerimiz istihdam ediyor. 81 ilimizde, ilçelerimizde üretim yapan OSB’lerimiz, ülkemizin sanayide tükettiği elektriğin yüzde 45’ini, doğalgazın ise yüzde 29’unu kullanıyor. Üretim artışına paralel olarak, enerji talebimiz de her geçen gün artıyor” dedi.
Kütükcü, enerji arz güvenliği noktasında, özellikle yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının çok kritik önemde olduğunu vurguladı: “OSB’lerimiz son dönemde ülkemizin enerji haritasının çeşitlenmesine, yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarının artmasına katkı veriyor. Şu anda OSB’lerimizdeki yenilenebilir enerji yatırımlarının toplam kapasitesi 1.222 MW’a ulaştı. Bu yenilenebilir enerji santrallerinin; 890 MW’ını Güneş Enerjisi Santralleri, 240 MW’ını Biokütle, 80 MW’ını Jeotermal Santraller, 12 MW’ını da Rüzgar Enerjisi Santralleri oluşturuyor. Bu yenilenebilir yatırımlara, termik santralleri, doğalgaz çevrim santrallerini, Ko-Jenerasyon ve Atık Baca Gazı Tesisleri’ni de eklersek OSB’lerimizdeki enerji yatırımlarının toplam gücü 4.846 MW’a ulaştı. Özetle; Türkiye’nin toplam kurulu elektrik enerjisi gücünün yüzde 5’i, Lisanssız Güneş Enerjisi Santrali kurulu gücünün ise yüzde 13’ü OSB’lerimizde.”
OSB sanayicilerine OSB dışında da GES kurma izni verilmesi talebi: Sanayicilerin özellikle çatı tipi GES projelerine yoğun talebi bulunduğunu aktaran Kütükcü, bürokratik süreçlerin uzunluğunun, pek çok bölgede trafo kapasitelerinde yaşanan dolulukların yeni GES yatırımlarını zorladığına değindi: “OSB’lerimizdeki katılımcı sanayicilerimize, OSB dışında Güneş Enerjisi Santrali kurma izni verilmesinin hem yenilenebilir kapasitemizi artıracak hem de enerji arz güvenliğini destekleyecek doğru bir uygulama olacağını düşünüyoruz. Bakanlığımızdan bu konularda da yeni yatırımların önünü açacak düzenlemeler talep ediyoruz.”

“Güneş enerjisi kurulu gücünün 2023’te 12 MWe’yi geçmesini öngörüyoruz”
YENADER (Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği) Genel Sekreteri Doç.Dr. Füsun Tut Haklıdır; 2021’de yenilenebilir enerji kurulu gücümüzün artmasında güneş enerjisi santrallerinin rolünün önemli olduğunu söyledi: “Avrupa Yeşil Mutabakat karbonsuzlaşma hedefleri kapsamında; kendi enerjisini kendi üreten fabrikalar yaklaşımı sonucu sanayi sektörü de yenilenebilir enerjiye daha çok ilgi gösterecek. Yeni yasal düzenlemelerle birlikte yeni yapılacak binalarda yenilenebilir enerji kullanımının da zorunlu tutulması sonucu; 2022 sonunda güneş enerjisi kurulu gücünün 10 MWe’ı bulması, 2023’te ise; 12 MWe’ı geçmesini öngörüyoruz.”
Türkiye’nin güneş enerjisinden elektrik üretim potansiyeli yüksek: Türkiye’nin ısıtma amaçlı güneş enerjisinde Dünya’da ilk 3’te yer aldığını, kurulu güçte de kısa sürede en hızlı kapasite arttıran Dünya’daki ilk 10 ülkeden biri olduğunu paylaşan Haklıdır, şu bilgileri verdi: “Bölgelere göre güneşlenme süreleri farklılık gösterse de mevcut iklim koşullarında Türkiye’nin yıllık ortalama güneş ışınımı 1303 kWh/m2 yıl ve yıllık güneşlenme süresi ise yaklaşık 2623 saat olarak hesaplanıyor. Teorik olarak güneşten yıllık 9.8 milyon TEP (ton eşdeğer petrol) elektrik üretim potansiyeli olduğunu öngörüyoruz. Temelde bunun anlamı güneş enerjisi alanında ülkemizin kullanmadığı çok ciddi potansiyeli olması. Halihazırda güneş enerjisi santrali kurulu olmayan sadece birkaç şehir kaldı. Bu potansiyeli değerlendirmek, depolama teknolojilerinin de hayata geçirilmesiyle ülkemizin enerji konusundaki dışa bağımlılığını önemli ölçüde azaltacak.”
“Teknoloji ve mühendisliğin ihracatı da mümkün olacak”: Haklıdır, güneş enerjisinde güneş hücre yatırımlarının Türkiye’de yapılarak, güneş hücrelerinin yerlileşmesi ve güneş paneli üretiminde kullanılan diğer yan ürünlerin yerlileşmesiyle teknolojinin ve mühendisliğin ihracatının yapılmasının mümkün olacağını ifade etti: “Halihazırda ülkemizde pek çok elektrik aksamı ve yeni olarak invertörler üretilebiliyor. Yerel ürün kullanımının devlet tarafından desteklenmesi, yatırımları arttıracağı gibi bu konuda yurtdışında da ciddi atılım yapılabilmesine imkan sağlayacak. Güneş enerjisinde dünyanın her yerinde ciddi bir ihtiyaç bulunuyor, özellikle dezavantajlı coğrafyalarda da mikro-şebeke sistemlerinin kurulmasında yaygın olarak güneş enerjisi kullanılıyor. Türkiye de coğrafi konumu nedeniyle pek çok ülkeye bu konuda ihracat yapabilecek durumda. Güneş enerjisi sistemlerinin tasarımı ve optimizasyonu için üretilen yazılımlar uzun süredir kullanılıyor. Homer Pro, PVsyst, pvPlanner, SAM gibi yaygın olarak kullanılan yabancı menşeili yazılımların yanı sıra dijitalleşmeyle birlikte güneş enerjisi santrallerinde anında arıza tespitini yaparak, zamanında müdahale ederek, santralin üretimini ve performansını arttıracak yerli yazılımlarda kullanıcılara sunulmaya başlandı. Bu yazılımların ihracat potansiyeli de bulunuyor.”
“Güneş enerjisi kullanımı artacak”: Dünya’da güneş enerjisinde küresel olarak yüzde 20-25 büyüme öngören Haklıdır, güneş enerjisinin hem doğrudan enerji üretimi hem de inşaat sektöründe özel teknolojilerle kullanılan sistemlerin kullanılmasına olanak sağlayabildiği için gün geçtikçe öneminin arttığına işaret etti: “Örneğin; ülkemizde hibrit enerji sistemlerinin kullanımına dair yasal düzenlemelerin ardından ilk hibrit santral hidroelektrik-güneş enerjisi sistemi Bingöl’de kuruldu. Bu gelişmeyi jeotermal-güneş hibrit enerjisi sistemi izliyor. Binalarda hem kendi elektriğini üretmek, hem sıcak su temini için güneş enerjisi kullanılıyor, üretilen enerjinin fazlasının satılması da mümkün. SolarWall gibi uygulamalar ülkemizde de önde gelen otomobil firmalarınca hem enerji tüketimini azaltmak hem de karbonsuzlaşma hedeflerine uyum sağlamak için kullanılıyor. 2023’ten itibaren yeni yasal düzenlemeyle birlikte ülkemizde toplam inşaat alanı 5000 m2’den büyük tüm binaların kullandığı enerjinin en az %5’inin güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması zorunlu hale gelecek. Bu gelişme de güneş enerjisinin kullanımını arttıracak. Ek olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 32 ilde ve 59 farklı alanda güneş enerjisine dayalı Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) ilanı, yeni güneş enerji santrallerinin kurulmasını da teşvik edecek.”
Yerli üretimin teşviki çok önemli: Güneş enerjisinde yerli üretimin teşvikinin çok önemli olduğunun altını çizen Haklıdır, bunun hem fiyatların düşmesini hem de sistemlerin kullanılmasının yaygınlaşmasını sağlayacağını kaydetti. Güneş enerjisi YEKA ihale başvuru koşulları belirlenirken yatırımcıların ilgili teminatları sağlayabilmesi için yeterli zamanı olması gerektiğini belirten Haklıdır, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’lerin) sahiplerine, güneş enerjisini işletmelerinde kullanmaları yönünde bilgilendirmelerin yapılması gerektiğini vurguladı: “Özellikle tarımda sulamada elektriğin güneş enerjisinden sağlanması, ana şebekeye uzak bölgelere ciddi bir avantaj kazandıracak. Güneş enerjisinde inverter ve panel verimliliklerinin arttırılması konusunda üniversite-sanayi işbirliklerinin yapılması ve Ar-Ge tesislerinin kullanılması da önemli olacak.”

“Esas olan yerli kaynaklara dayalı üretim”
GÜYAD (Enerji Yatırımcıları Derneği) Başkanı Cem Özkök, güneş enerjisi sektörünün 2021’i oldukça hareketli geçirdiğini, güneş kurulu gücünün Şubat sonu itibariyle 8.000 MW’a (7.953 MW) dayandığını, kurulu güçte bir yılda 1 GW’ı aşkın, yaklaşık yüzde 15.77 artış yaşandığını söyledi: “Ancak kurulum açısından böyle giderken düzenlemeler açısından ciddi sıkıntılar da yaşandı. Mevcut yasal düzenlemelerle 2022 ve 2023’ün yeni yatırım kararları açısından oldukça sıkıntılı olacağını öngörüyoruz. Şubat verilerine göre; cari açık 8.1 milyar dolar, enerji ithalatı 8 milyar dolar. Cari açığın tümü neredeyse enerji ithalatından geliyor. Ekonomi Programı’nın temellerinin ihracata dayalı olduğu düşünülecek olursa, enerji ihtiyacımız kendimiz üretmediğimiz ya da tasarruf etmediğimiz sürece azalmayacaktır. Bu yüzden esas olanın yerli kaynaklara dayalı üretim olduğu tartışma götürmez. Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelinin 300 GW civarı olduğu düşünülüyor. Sektör mevcut noktada teknoloji ihracatı yapmamaktadır.”
“Sektör ciddi bir krizde”: Özkök, yenilenebilir enerji sektörünün şu anda ciddi bir krizde bulunduğuna değindi: “Kanun koyucular ve düzenleyici kuruluşlar tarafından son yapılan düzenlemeler, sektöre yatırım yapmak isteyen yatırımcıları mevcut şartlarda bu kararları almakta ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. YEKA yatırımlarına bile şu aşamada beklenen ilginin çekilmesi kolay olmayacak. Nedeni şu ki; son zamanlardaki global ekonomik ve politik çalkantılar yetmezmiş gibi piyasalara güveni sarsacak yatırım iklimini tümüyle bozan kararlar üst üste gelmeye başlamıştır: Lisanssız üretimlerde mücbir sebep durumlarını hiçe sayarak tüketim olmaması nedeniyle yapılan üretimin tümüne el konulması. Mekanik kapasitenin tümü kullanılarak yapılan üretimlerin karşılığı yapılan ödemelerin, işlem döneminde yürürlükte olmayan bir mevzuata dayanılarak faizi ile geri tahsili-üstelik kaynakta kesme şeklinde. Dağıtım bedellerinin 10 sene boyunca indirimli uygulanacağına ilişkin olan kararın bir gün EPDK Kurul Kararı ile kaldırılması. Elektrik Piyasası Kanunu 17. maddesine eklenen 11. fıkra ile EPDK’ya ‘destekleme bedeli belirleme’ ve bu bedeli üretim maliyeti düşük üreticiden karşılanması yetkisi verilmesi gibi…”
“Global enerji piyasalarında zarlar yeniden atıldı”: Birçok yabancı yatırımcının, piyasaya olan güveni sarsıcı kararlar nedeniyle açılacak olan YEKA ihalelerine dahi katılmama kararı aldığını anımsatan Özkök, şunları kaydetti: “Zira yarın bir düzenleme ya da bir kanun maddesi ile öngörülemeyen bir maliyet veya uygulamayla karşılaşmaktan çekinmektedirler. Geldiğimiz noktada global enerji piyasalarında zarlar yeniden atılmış durumda. Oyuncular ve eşleri yeniden belirleniyor. Enerji krizinin yarattığı çalkantılar millî enerji yenilenebilir enerji konusunu daha da önemli kılıyor. Milli enerji, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapılmasıyla yani yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapan santral kapasite ve stokunun arttırılmasıyla mümkün olacaktır. Ülkemizin ihtiyacı olan kapasitelere süratle ulaşması yeterli miktarda finans bulunmasına bağlıdır. Ancak durumlar finansörlerin piyasaya olan güvenini temelden sarsmıştır. Tüm bu yapısal sorunlar ortadayken sağlanan bölgesel teşvikler gibi sektörün asıl sorunlarına ve enerji darboğazına, güvenli enerji arzına çözüm olmayacağını düşünüyoruz.”
Cem Özkök, görüşlerini şöyle aktardı: “Mevcut şartlarda gelinen noktada fiyatların kısıtlı bir süreliğine de olsa düzenleyici kuruluş tarafından belirlenecek olması Türkiye enerji sektöründe ‘serbest piyasa şartlarının uygulanıp uygulanmadığı’ konusunda ciddi soru işaretlerine neden olmuş durumda. Halbuki yenilenebilir kurulu gücümüzü hızla artırabilmemiz için yatırımcı çekmemiz ve bu yönde özellikle finansman mekanizmaları konusunda esneklik göstermemiz gerekiyor. Keza bir de bir süredir dengeye oturmuş görünse de kurdaki oynaklıklar söz konusu. YEKA GES 4’te eskalasyon oranlarının yüzde 30 dolar, yüzde 30 Euro olmak üzere toplam yüzde 60 oranına yükseltilmiş olmasını sektör adına olumlu karşılıyor olsak da asıl olanın serbest piyasa algısına ve uygulamalarına zarar gelmemesi olduğuna inanıyoruz. Ayrıca YEKDEM’in süresinin uzatılması ve günün şartlarına uygun olacak şekilde YEKDEM rakamlarının döviz endeksli payının artırılarak projeleri finanse edilebilir noktaya getirilmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz.”

“2030’a kadar her yıl en az 3.2 GW güneş sistemi kurmalıyız”
Solar3GW Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bahadır Turhan, “Solar3GW olarak, 2030’a kadar her yıl en az 3 GW güneş enerjisinin, elektrik üretim karmamıza katılması gerektiğini savunuyoruz. Bu hem daha ucuz ve temiz elektriği tüketicilere sağlarken hem de karbon nötr hedeflerimize ulaşmada ve cari açığımızı azaltmada olmazsa olmazımızdır” dedi. Turhan, 2021’de TEİAŞ verilerine göre Türkiye’de 1.15 GW yeni GES kurulduğunu, bu rakamlarda yer almayan, hibrit uygulamalar da eklendiğinde 1.3 GW seviyesine ulaşıldığını aktardı: “Bizim 3 GW hedefimize göre sektör açısından durgun bir yıl olarak değerlendirilebilir. Artık 2030’a kadar her yıl en az 3.2 GW güneş sistemi kurmalıyız ki dünyada gerçekleşmekte olan enerji devrimini yakalayabilelim.”
“Yeni teşviklerle sanayi tesislerinde geridönüşler 3 yıla düştü”: Güneşin ucuzlayan ilk yatırım maliyetleri, Avrupa’nın mekanizmasını açıkladığı sınırda karbon vergisi uygulamasının duyumu, Türk ihracatçısının kendi elektriğini üretmeye artan ilgisiyle 2021’in bir farkındalıkta artış yılı olduğuna, bu sene başında yapılan elektrik zamlarıyla birleşince, güneşe ilgiyi oldukça arttırdığına değinen Turhan, artık maliyetleri ucuzlamış güneş sistemlerinin, kurulduktan sonraki getirileri  bu elektrik zamları ile neredeyse 2 kat artınca, geri dönüşlerin sanayi tesisleri için yaklaşık 4 yıla, mesken uygulamaları için ise yaklaşık 5 yıla kadar düştüğünü paylaştı: “Açıklanan, öztüketim GES’lere yapıldıkları yerden bağımsız olarak tanınan 4. Bölge teşvikleriyle bu süreler sanayi tesislerinde yaklaşık 3 yıla düştü. Bunun, özellikle öztüketim uygulamaları için ilgiyi son derece arttırdığını görüyoruz. Bu yüzden 2022 ve 2023 yıllarının sektör açısından son derece olumlu geçeceği kanaatindeyiz.”
Türkiye’nin güneş potansiyeli çok yüksek: Bu ilginin, bu sistemlere kapasite tahsisi noktasında gereken esnekliğin dağıtım şirketleri ve TEİAŞ tarafından tanınmasıyla taçlanması gerektiğini vurgulayan Turhan, görüşlerini şöyle aktardı: “Ekipman tedariğinde de yaşanan gecikmeler, kurulumları yavaşlatabilir. Bunun önüne geçmek için de özellikle ithal paneller üzerindeki gözetim ve antidamping yüklerinin hafifletilmeli ve sonunda tümden kaldırılmalı. Çünkü Türkiye, bulunduğu konum itibariyle güneş potansiyeli olarak dünyanın en optimum noktalarından birinde yer almakta. Güneşlenmemizin en az olduğu Doğu Karadeniz Bölge’mizin bile güneş potansiyeli, 2030’a kadar her yıl 15 GW GES kurmayı hedefleyen Almanya’nın en güneşli yerinin yaklaşık yüzde 30 üzerinde. Yarı mamül ve hammadde tedariğinde son yıllarda yaşanan sıkıntılar nedeniyle bugün yerli üreticilerimiz artan bu talebi karşılamakta zorlanıp, 6-8 ay arası tedarik süreleri verebiliyor. Bu durumun, kurulumlarımızın yavaşlamasına neden olmasına izin vermek, yenilenebilir kaynaktan üretim yapacak bu tesislerin ekonomimize, arz güvenliğimize, elektrik fiyatlarındaki artışa yapacağı olumlu etkiyi de ertelemek anlamına geliyor. Unutmayalım ki biz, çok kısa sürede devreye alabileceğimiz bu tesislerle üretemediğimiz elektriği ithal kömür ve doğalgaz yakarak, yine tüm ekipmanı ithal edilerek tesis edilmiş termik santrallerle sağlıyoruz. GES tesislerini devreye almakta kaybettiğimiz her gün, ekonomimize ve gelecek nesillerin boynuna büyük bir yük olarak asılıyor. Dolayısıyla, burada muhasebemizi doğru yapmalı, çok yönlü düşünmeliyiz.”
“Üreticiler yurtiçinde ve yurtdışında önemli markalar yaratabilir”: Turhan, Türkiye’nin özellikle güneş paneli üretiminde son yıllarda önemli adımlar attığını paylaştı: “Güneş panellerinin en önemli yarı mamul girdisi olan güneş hücresi üretim tesisleri de kuruldu ve bir kısım daha kurulacak. Bu da aslında Pandemi ile birlikte teknolojiyi yerelde üretmenin öneminin anlaşıldığı günümüzde, özellikle teknoloji ithal eden ülkelere yakın konumu nedeniyle ülkemizi ön plana çıkarabilir. Ancak yerli teknoloji üretimimizi desteklemenin, sadece panel montaj sanayini desteklemekle olamayacağının altını çizmek istiyoruz. Gerçekten teknoloji üreten sanayicilere Sanayi Bakanlığımız aracılığıyla destek verilirken, GES’e yatırım yaparak, kendi elektriğini bu sistemlerle karşılamak isteyen yatırımcıların da ihtiyaç duyduğu ekipman tedariğinin yerli ya da ithal önünü açmamız gerekli. Bunun da ancak, YEKDEM Cetvel-2 sisteminde olduğu gibi, GES yatırımcısını yerli ekipman kullandığı zaman ekstra destekleme bedeliyle buna teşvik edici uygulamalarla mümkün olabilecek. Panel haricinde ülkemizde, panel taşıyıcı sistemlerinin ve solar kabloların üretimi son derece yaygın ve artık sektörün bu tarafı büyük ihracat rakamlarına da imza atıyor. Yeni yeni, önemli bir ekipman olan inverter imalatı da yerli olarak artmaya başladı. Buradaki üreticilerin de önümüzdeki 5 yılda, ihracata da başlayarak hem yurtiçinde hem de yurtdışında önemli markalar yaratabileceğini düşünüyoruz.”
“Türkiye’de GES kurulu gücü en az 10 GW olmalı”: Dünya’da geçen yıl 180 GW GES kurulurken, toplam kurulumun 1000 GW’ı aştığını belirten Turhan, Türkiye’nin Dünya ekonomik büyüklüğünün yüzde 1’ini temsil ettiği ve enerjinin ekonomik büyümeyle yakından ilişkili olması nedeniyle ülkemizdeki GES kurulu gücünün en az 10 GW olması gerektiği sonucuna varabileceğimizi söyledi: “Oysa Şubat 2022 sonu itibariyle bu rakam ancak 8 GW’a yaklaşmakta. Özellikle 2017’den sonra mevzuatımızdaki belli değişikliklerle yeni kurulumların ve kapasite tahsisinin çok yavaşladığını, yeni yeni 2020’den sonra öztüketim uygulamaları ve aylık mahsuplaşma ile biraz hızlandığını görüyoruz. Ancak bu maalesef yeterli değil. Özellikle ilk kurulum maliyetleri GES’ler için çok düşmüşken ve elektrik fiyatları bu denli yükselmişken çok daha hızlı ve verimli şekilde GES’ler kurabilmeliyiz. Bu hız ve verim de ancak serbest piyasa dinamiklerini kullanan yeni ve modern iş modelleriyle mümkün olabilir. Nitekim mevcuttaki ihaleli ve devlet tarafından belirli aralıklarla açılan ihaleler artık bu hızlı kapasite tahsisi ihtiyacına cevap veremiyor.”
“YETA Modeli’ni öneriyoruz”: Turhan, “Biz bu yüzden, GES kapasite tahsisinde, şebeke isterlerine göre arzı şekillendirecek, bunu da özel sektör dinamizmiyle birleştirecek ihalesiz teşviksiz lisanslı model ile alım sürekliliğinde devleti özel sektörle ikame edecek, yani büyük tüketicilerin elektrik ihtiyacını yeni GES kurulumlarıyla birleştirecek Yenilenebilir Enerji Tedarik Anlaşmaları (YETA) modelini öneriyoruz. Bunlarla her yıl en az 3 GW yeni GES kurmamız, böylece de ucuz ve temiz enerjiye sürdürlebilir şekilde erişmemiz mümkün olabilecektir. Büyümekte olan ekonomimizi ancak böyle bir enerji arzıyla desteklersek hedeflerimize ulaşabiliriz” açıklamasını yaptı.

GÜNEŞ ENERJİSİ TEKNOLOJİLERİ

Çatı ve cephe uygulamalı güneş potansiyeli
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de bulunan 9.1 milyon adet binanın yaklaşık %87’sini konut nitelikli binalar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre; Türkiye’nin bina stoğuna her yıl 100.000’den fazla yeni bina ekleniyor. Bu binaların çatı ve cephelerine önümüzdeki 10 yılda toplam 2.000-4.000 MW seviyelerinde güneş modülü sistemlerinin kurulabileceği öngörülüyor. Türkiye’de değerlendirilebilecek çatı alanları şöyle: Konutlar, müstakil evler, yazlık müstakil yeni evler, site ve apartman çatıları, kentsel dönüşüm kapsamında yeni yapılar, otobüs durakları, otoparklar, petrol istasyonları, kapalı pazar yeri, büfeler, fabrika çatıları, ticarethaneler (depo, lojistik merkezi, antrepo vb.) alışveriş merkezleri (AVM’ler), kıyı şeridinde turistik tesisler, oteller, kamu binaları, askeri tesisler, okullar, havaalanı tesisleri, ibadethaneler, stadyumlar ve spor salonları, tarımsal işletmeler, ahır / kümes çatıları.
Sanayi, konutlar veya bireysel amaçlı kullanımlar için güneş enerjisi teknolojileri yöntem, malzeme ve teknolojik düzey açısından çok çeşitlilik gösteriyor; bir kısmı güneş enerjisini ışık ya da ısı enerjisi şeklinde direkt, diğer teknolojiler güneş enerjisinden elektrik elde etmek şeklinde kullanılıyor. Güneş enerjisinin kullanım alanları arasında, doğrudan veya dolaylı elektrik üretimi, sıcak su elde edilmesi, alan ısıtma ve soğutma, sanayi kuruluşları için proses ısı enerjisi ve sera ısıtması var.  Güneş teknolojileri temelde iki ana gruba ayrılıyor: Isıl Güneş Enerjisi Teknolojileri ve Fotovoltaik Güneş Teknolojileri.

1) Isıl Güneş Enerjisi Teknolojileri: Elde edilen sıcaklık değerlerine göre düşük sıcaklık uygulamaları ve yoğunlaştırıcılı ısıl sistemler olarak ikiye ayrılıyor:
1.1) Düşük Sıcaklık Uygulamaları: Düzlemsel ve vakumlu güneş kolektörleri, güneş havuzları, güneş bacaları, su arıtma sistemleri, güneş mimarisi, ürün kurutma ve sera ısıtma sistemleri ve güneş enerjisi ile pişirme gibi uygulamalar güneş enerjisinden düşük sıcaklık elde edilmesine yönelik uygulamalar. Güneş enerjisinden en basit ve en yaygın yararlanma yöntemi olan ve yüzeyine gelen güneş enerjisinin su, hava veya herhangi bir akışkana iletilmesi prensibine göre çalışan düzlemsel güneş kolektörleri, en çok evlerde su ısıtma amacıyla kullanılıyor. Ulaştıkları sıcaklık 70°C civarında. Düzlemsel güneş kolektörlü sistemler doğal dolaşımlı ve zorlanmış (dolaşım pompalı) olmak üzere ikiye ayrılır. Bu sistemler evlerin yanı sıra yüzme havuzları ve sanayi tesisleri için de sıcak su sağlanmasında kullanılıyor.

1.2) Yoğunlaştırıcılı Isıl Sistemler: Özellikle elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanılıyor. Bu teknolojilere dayalı üretim tesislerinin kurulu kapasiteleri 10 MW ve üzerinde olmaktadır. Güneş yoğunlaştırıcısı olarak; parabolik aynalar, çanaklar veya heliostatlar kullanılıyor ve elektrik enerjisi üretimi şu yöntemlerle gerçekleştiriliyor: 1) Bir kollektör sistemi kullanarak güneşten gelen radyasyonunun toplanması. 2) Bir alıcı üzerine güneş radyasyonunun yoğunlaştırılması. 3) Alıcı yardımıyla güneş radyasyonunun ısıl enerjiye çevrilmesi. 4) Isıl enerjinin bir güç dönüşüm sistemine transferi. 5) Isıl enerjinin bir buhar türbini-jeneratör sistemi ile elektrik enerjisine dönüştürülmesi. Yoğunlaştırıcılı ısıl sistemler kullanan elektrik enerjisi üretim teknolojileri temelde üç kısımda uygulanıyor: 1.2.1) Parabolik Oluklu Kolektörler. 1.2.2) Parabolik Çanak Sistemler.  1.2.3) Merkezi Alıcılı (Kule) Sistemler.

2) Fotovoltaik Güneş Teknolojileri: En temel aksamı olan güneş modülleri; güneş enerjisini doğrudan elektrik enerjisine çeviriyor. Fotovoltaik güneş teknolojilerindeki temel ilke fotovoltaik dönüşüm. Bu dönüşüm iki aşamada oluşuyor; birinci aşamada, pozitif- negatif akım taşıyıcıları olan yük çiftlerinin oluşturulması, ikinci aşamada da çiftlerin bir elektrik alanı ile birbirinden ayrılmasıdır. Böylece devrede doğru akım üretilmiş olur. Üretilen bu doğru akım istenildiğinde bir akü grubunda depolanabilmekte veya DC/AC invertörler üzerinden şebekeye verilebilmektedir.
Fotovoltaik güneş teknolojilerinde en çok kullanılan malzeme silisyum elementidir. Yarıiletken özellik gösteren birçok madde arasında güneş hücresi üretmek için en elverişli olanlar, silisyum, kadmiyum sülfür, galyum arsenit, kadmiyum tellür gibi maddelerdir. Güneş hücresi teknolojisi, kullanılan maddeler ve yapım türleri bakımından son derece zengin. Güneş hücreleri, kristaller ve amorflar olmak üzere ikiye ayrılır. En yaygın olan silisyum güneş hücreleri; tek (mono) kristalli, çok (poli) kristalli, ince film ve şerit şeklinde olan değişik teknolojilerdeki yapılarda üretilirler. Yüzeyleri kare, dikdörtgen, daire şeklinde biçimlendirilen güneş hücresinin alanı genellikle 100 cm² civarında, kalınlıkları ise 0.2-0.4 mm arasındadır. Güneş hücrelerinin bir araya getirilmesiyle güneş modülleri oluşturuluyor. Eİektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanılan güneş modüllerinin yüzey alanları 2 m2 ve güçleri ise 400 Wp değerine ulaşmış durumda. Güneş modüllerinin bir araya getirilmesiyle birlikte yüksek güçlerde güneş panelleri ve GES’ler tesis edilebiliyor. Günümüz teknolojileriyle 15-20 dönüm bir alana 1 MWe kapasitesinde GES kurulabiliyor. Özellikle, binaların çatı ve cephelerine kurulan GES’lerle ihtiyaç duyulan elektrik enerjisi tüketim noktalarında üretilebiliyor.
Güneş Pilleri: Güneş pilleri ya da fotovoltaik piller diye anılan cihazlar, yarı iletkenlerin fotovoltaik etki özelliğini kullanarak, güneş ışığından elektrik enerjisi üretirler. Güneş pilleri, kurulan sisteme bağlı olarak birkaç kW’tan (kilowatt) birkaç MW’a (megawatt) kadar elektrik üretebilir. Yüksek üretim maliyetleri nedeniyle yakın zamana kadar oldukça az kullanılmıştır. Gelişmiş ülkelerin sunduğu teşvikler güneş pillerinin yatırım maliyetinin 5-10 yıl arasında geri dönebilmesini sağlıyor.
Fresnel Oluk Teknolojisi: Parabolik oluk teknolojisi gibi doğrusal yoğunlaştırma yapılır. Farkı; alıcı sabit bir yükseklikte olup yansıtma işlemi güneşi takip edebilen sıra sıra dizilmiş düz aynalarla gerçekleştirilir ve daha düşük maliyetli, daha termik verimi düşük bir teknoloji.
OnGrid veya OffGrid: Güneş enerjisi sistemleri şebeke bağlantısına göre de gruplandırılıyor: OnGrid (şebeke bağlantılı) ve OffGrid (şebeke bağlantısı veya akülü) sistemler. OnGrid güneş enerji sistemlerinde üretilen elektriğin fazlası şebekeye verilebilirken, OffGrid sistemlerde şebeke bağlantısı yoktur ve enerji depolamak için aküler kullanılır.

FİNANSMAN OLANAKLARI

Güneş ve rüzgar enerjisine teşvik
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da değişikliğe gidildi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üretilmesine yönelik yatırımlara yeni teşvik geldi. İşletmelerin kendi tüketimleri için yapacakları lisanssız enerji yatırımlarına, en az 4. bölge teşviki sağlanacak. Yatırımcılar, yatırımın bulunduğu yere bağlı olarak 5 ve 6. bölge teşviklerinden de faydalanabilecek. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, bu destek paketiyle firmaların yenilenebilir enerjiyi tercih etmelerini hedeflediklerini ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum çerçevesinde bu kararı aldıklarını söyledi: “Bu desteklerimizle hem karbon salımı azalacak hem de enerji maliyetleri düşecek. Böylece, yatırımcılarımızın rekabet gücü artacak.”
Sigorta prim ve vergi indirim desteği: Varank, güneş ve rüzgâr enerjisinden elektrik üretilmesine yönelik yatırımların halihazırda genel teşvik sistemi çerçevesinde desteklendiğini, yeni düzenlemeyle birlikte yatırımcıların KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyetine ilave olarak vergi indirimi getirdiklerini sigorta primi işveren hissesi desteğinden de faydalanabileceklerini açıkladı.

Türkiye’nin OSB’lerine Dünya Bankası Desteği
İlk 5 yılı geri ödemesiz, 10.5 yıl vadeli, sabit marjlı kredi: Dünya Bankası finansmanlı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uygulanacak 300 milyon dolar tutarındaki Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri (OSB’ler) Projesi temel altyapıya yapılacak yatırımlar ve ‘yeşil’ altyapıya yapılacak yatırımları (örneğin; iyileştirilmiş enerji ve su verimliliği olanakları, ileri atıksu arıtma tesisleri, enerji açısından verimli binalar, LED sokak aydınlatmaları, güneşi, rüzgar ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji varlıkları) destekleyecek. Proje, büyüme, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlikten oluşan üç stratejik alan üzerinde odaklanan 2018-23 MY dönemine yönelik Türkiye Ülke İşbirliği Çerçevesi (CPF) ile de uyumlu ve ilk 5 yılı geri ödemesiz olmak üzere 10.5 yıl vadeli sabit marjlı bir kredi ile finanse edilecek.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Kouame, projenin iki bileşeni bulunduğunu aktardı: “Bileşen 1: OSB’lerin sürdürülebilirliğinin, rekabet gücünün ve verimliliğinin arttırılması için altyapı ve kolaylaştırıcı ortamın desteklenmesi (290 milyon ABD$). Bu bileşen ‘yeşil’ çözümler için kaldıraç etkisi yaratacak temel OSB altyapısına yapılacak yatırımları ve OSB yenilikçilik merkezlerine yapılacak yatırımları destekleyecek. Bileşen 2: Teknik yardım, kapasite oluşturma ve proje yönetimi (10 milyon ABD$). Bu bileşen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve OSB’ler için teknik yardım ve kapasite oluşturma desteği sağlayacak ve Bakanlık bünyesinde kurulacak Proje Uygulama Birimi’ni (PUB) destekleyecektir.”
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre; projeyle seçilen OSB’lerin verimliliğinin, çevresel sürdürülebilirliliğinin ve rekabet gücünün artırılması ve aynı zamanda diğer OSB’lere örnek oluşturması hedefleniyor. Dünya Bankası Grubu ile 300 milyon ABD doları tutarında İkraz Anlaşması imzalandığı belirtilen açıklamada, seçilecek OSB Projeleri  %3 faiz oranı ile 3 yılı ödemesiz olmak üzere toplam 13 yıl olarak kredilendirilecek.

EBRD’den 2021’de Türkiye’ye 2 milyar Euroluk yatırım
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), özel sektörün COVID-19’dan toparlanmasını ve ülkenin ‘yeşile’ geçişini destekleyerek, Türkiye‘deki yatırımını 2021’de 2 milyar euroya yükseltti. Banka finansmanının %85’inden fazlası özel sektöre yönlendirildi ve %55’i sürdürülebilirliği destekleyen projelere ayrıldı. EBRD, kendi finansmanını düzenlemenin yanı sıra, 2021’de diğer kaynaklardan neredeyse rekor düzeyde olan 572 milyon euroyu harekete geçirdi. EBRD Türkiye Genel Müdürü Arvid Tuerkner, “Zor zamanlarda, ekonomik kalkınma kazanımlarını korumaya ve Türkiye’nin Pandemi’den çevreci ve kapsayıcı ekonomik toparlanması için fırsatlar yaratmaya odaklanıyoruz” dedi.
EBRD, ABD’li otomobil üreticisi Ford ile Türkiye’den Koç Holding’in ortak girişimi olan Ford Otosan’a, Avrupa pazarına bir tonluk yeni nesil ticari araçlar için, tamamen elektrikli ve plug-in hibrit çeşitlerin üretimini finanse etmek amacıyla 650 milyon Euro’luk sendikasyon kredisi sağladı. Çevresel açıdan sürdürülebilir üç yıllık bir yatırım programını desteklemek için Arçelik, EBRD’den150 milyon € kredi aldı.  Banka, Aydem Yenilenebilir Enerji’nin yeşil tahviline yatırım yaptı ve yenilenebilir enerji odaklı bir Türk-Alman girişimi olan Borusan EnBW Enerji’ye kredi verdi. Borusan, ülkenin yenilenebilir enerji santralına entegre edilmiş ilk şebeke ölçekli pil depolama ünitelerinden birini tasarlamaya ve devreye almaya hazırlanıyor. 2021-25 için kapsamlı bir yatırım planını finanse etmek üzere Enerjisa Enerji’ye yeni bir EBRD kredisi sağlandı. EBRD Ticareti Kolaylaştırma Programı ve kredi hatları aracılığıyla dokuz banka ve finansal kiralama şirketine 826 milyon euro aktardı. Finansmanın %36’sı yeşil projelere ayrıldı. EBRD Yönetim Kurulu, finansal kurumlar tarafından sürdürülebilirlik iyileştirmelerine yatırım yapan firmalara fon sağlayacak 500 milyon Euro’luk yenilikçi bir Yeşil Ekonomi Finansman Kolaylığını onayladı. Çerçeve kapsamındaki ilk yatırım 2022’nin ilk çeyreğinde yapılacak.Banka Gaziantep’te, şehrin belediye binalarının çoğuna güneş enerjisi ile güç sağlama hedefini desteklemek için beş şebeke bağlantılı güneş fotovoltaik santralının inşası için kredi sağladı.

TurSEFF Yenilenebilir Enerji Finansmanı nedir?
TurSEFF Yenilenebilir Enerji finansmanı, 2023’e kadar ‘Ulusal Yenilenebilir Enerji Hedefleri’ne ulaşılmasına katkıda bulunurken, birincil enerji tüketiminde ve karbon emisyonlarında ulusal düzeyde düşüşü sağlayacak yeni ‘Sürdürülebilir Enerji’ yatırımlarını finanse etmek amacıyla geliştirildi.
Kimler faydalanabilir, süreç nasıl işler?: AB KOBİ tanımına uyan (250’den az çalışanı ve yıllık satış hacmi 50 milyon Euro veya aktif büyüklüğü 43 milyon Euro altında) işletmeler faydalanabiliyor. Proje başına kullanılabilecek maksimum finansman tutarı 5 milyon Euro veya muadili. Bir yatırımcı, yatırım başına 5 milyon Euro’yu aşmamak kaydıyla toplam 15 milyon Euro’ya kadar finansman kullanabilir. Finansman ihtiyacı 250.000 Euro altında olan projeler için kolay erişilebilir ve uygulanabilir Teknoloji Seçim Aracı sistemi kullanılıyor. Finansman ihtiyacı en fazla 5.000.000 Euro’ya kadar olan projeler için, detaylı teknik değerlendirme yapılıyor. Toplam kapasitesi 10 MW’ın altında kalan Yenilenebilir Enerji sistemleri de TurSEFF kapsamında. Yenilenebilir Enerji projelerinden güneş enerjisinden elektrik üretimi projeleri (saha tipi, çatı tipi) de finanse edilir.

Çiftçi enerjisini kendi üretecek
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, tarımsal sulamada kullanılan enerji için bir çalışma aşamasında olduklarını belirterek, “Hazine Bakanlığımızla müşterek çalıştığımız bir program var, çiftçilerimize güneş santralleri kurulumuyla ilgili uzun vadeli, düşük faizli bir kredilendirme imkanı da olacak” dedi.

Tarımda güneş yatırımlarına hibe desteği
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK), IPARD II Programı 9. Başvuru Çağrı İlanı’na çıktı. Çağrı ile ‘Tarımsal İşletmelerin Fiziki Varlıklarına Yönelik Yatırımlar’ ve ‘Çiftlik Faaliyetlerinin Çeşitlendirilmesi ve İş Geliştirme’ sektörlerinde yapılacak başvurular kabul edilecek. 42 ilde faaliyet gösteren TKDK, bu dönemde yapılacak yatırımlara 1.2 milyar TL hibe desteği verecek. Başta çatı üstü GES kurulumu dahil olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarına gerçek ve tüzel kişi başvurularında yüzde 55 hibe desteği verilecek. Üretici örgütlerine ya da üretici örgütlerinin hakim ortak olduğu tüzel kişi GES başvurularına ise yüzde 65 hibe desteği verilecek. Çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve iş geliştirme faaliyetleriyle ilgili enerji ihtiyacını karşılamak için biyo-kütle, rüzgar, güneş ve jeotermal kullanarak enerji üretmek amacıyla makine/ekipman alımı ve inşaat işlerinin gerçekleştirilmesi, tüm sektörler için ortak olan uygun harcamalar arasında yer alıyor.

Şirketiniz güneş enerjisi kullanmaya uygun mu?
İşletmenize güneş paneli kurmanın verimli olup olmayacağını belirleyen faktörler şöyle: İşletmenin bulunduğu bölgenin ne kadar güneş ışığı aldığı. İşletmenizin enerji tüketim miktarı, elektrik abonelik sözleşme gücü. Çatı ve arazi tipi büyüklüğünün güneş panelleri kurulumuna elverişli olup olmaması.

Güneş enerjisinin şirketlere faydaları
Elektriği tükettiğiniz yerde üretme şansı sunan, güvenilir ve düşük bakım maliyetleriyle öne çıkan GES (Güneş Enerjisi Santrali) yatırımları şirketlere, tasarruf etme ve doğayı koruma imkanı sunuyor. GES kurulumunda, kurucu şirketle yapılan anlaşmaya göre; yatırım bedeli ödemeden de yatırım yapılabiliyor. Güneş panelleri, Türkiye’nin pek çok bölgesinde kullanılabilir ve güneş enerjisi her gün mevcuttur. Diğer enerji kaynaklarının aksine, güneş enerjisini tüketmek mümkün değildir. Güneş enerjisine yatırım yaparak sürdürülebilir bir dünyaya katkıda bulunan işletmelerin marka değerini ve itibarını artırdığı gibi Dünya’nın öncü şirketleri arasına girmelerinin önemli adımlarından biri olur. Şirket, güneş enerjisi üreticisi olarak, yaygın kullanılan fosil yakıtlara bağımlılığı düşürecek, CO-2 gaz salınımını engelleyecek, karbon ayak izini azaltacak, doğayı korumayı sağlayacak.

RES ve GES’te 5 milyar dolarlık yatırım için geri sayım
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payını arttıracak kritik bir karara daha imza attı. 5 milyar dolarlık enerji yatırımı için geri sayım başladı. YEKA RES-3 ve YEKA GES-5 kapsamında duyurulan bağlantı kapasitelerinin revize edilmesinin ardından açığa çıkan kapasite ile birlikte 2787 MW’lık kapasite EPDK’ya bildirildi. EPDK’dan yapılan açıklamada Kurul’un söz konusu kapasitenin tahsis sürecini tamamladığı bildirildi.
Yatırım yapılacak alanlar: Ana kaynağı rüzgar veya güneş enerjisi olan tesislere ilişkin yapılacak elektriksel kurulu güç artış talepleri için toplam 784.75 MW. Birden çok kaynaklı elektrik üretim tesisine dönüşüm taleplerine ilişkin başvuru talepleri için toplam 1322.82 MW. Lisanssız elektrik üretim faaliyetinde bulunmak üzere iletim seviyesinden yapılacak başvurular için toplam 680.13 MW kapasite tahsisi yapıldı.
En geç 1.5-2 yılda içinde 5 milyar dolarlık yerli ve yenilenebilir enerji yatırımının elbirliği ile hayata geçirileceğini söyleyen EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, söz konusu kapasiteler için yapılacak başvuruların aylık bazda TEİAŞ’a bildirilerek metodolojide belirlenen usule göre bağlantı görüşü oluşturulacağını anlattı: “Kurul olarak aldığımız bu kararla ülkemiz için kayda değer bir kapasitenin önünü açmış olduk. Şimdi top yatırımcıda, kolları sıvama vakti. Bu kararımız net sıfır karbon salımı hedefimize de katkı sağlayacak.”

Türkiye’nin sektörler arası ilk güneş ağı; Green Solar Network (GSN)
GENSED’in (Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği), Kadın İş Veren ve Sanayiciler Derneği (KAİSDER) ortaklığıyla; uluslararası değer taşıyan Green Solar Network (GSN) projesi, hayata geçirdiği yenilikler ve projelerle dikkat çekiyor. Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen Green Solar Network, üyelerine ayrıcalıklar tanıyor. ENSİA (Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği), TWRE (Yenilenebilir Enerji ve Enerji Sektörü Türk Kadınları), AVERE (Türkiye Elektro Mobilite Derneği), MÜKAD (Mühendis ve Mimar Kadınlar Derneği) ve BEYSAD (Beyaz Eşya Yan Sanayicileri Derneği) da GSN Üyeleri arasında.
İklim değişikliğiyle mücadelede AB tarafından desteklenen güneş enerjisiyle ilgili doğru ve son bilgilere ulaşmak için GSN’nin güçlü bir iletişim ağı oluşturduğunu belirten GSN Yönetimi Başkanı Başkanı Fatih Ünal, “Gelecek çok daha fazla güneş enerjisinin olacak. Bizler de bu çerçevede gerek tüm güneş sektörü, gerekse diğer sektörlerle, kurum ve kuruluşların bir network çatısı altında işbirliği yapmalarını hedefleyerek, Türkiye’de ilk olan AB destekli bu önemli networkü ülkemizin hizmetine sunduk. Önümüzdeki günlerde ‘Solar Hesaplama’ modülü gibi çok büyük ilgi gören yeni projeleri kamuoyuyla paylaşacağız. Güneş yatırımları hakkında ön bilgi sahibi olunmasını sağlayan modül, bir fotovoltaik güneş enerji sistem hesaplama uygulaması. Uygulamayla çatı alanı, ortalama fatura değeri, şehir ve mesken tipine göre toplam kurulu güç, invertör gücü, geri ödeme süresi ve çevresel etkiler hesaplanabiliyor.”

Apartmanda güneş enerjisi kapasitesi sınırı artırıldı
Resmi Gazete’de yayınlanan EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) kararıyla üretimi yaygınlaştırmak üzere apartman, site, cami, çiftlik, villa gibi ticari olmayan alanlarda vergi, gümrük ve 4. bölge teşviğiyle güneşten elektrik üretimi (lisanssız güneş enerjisi yatırımı) kapasite sınırı 10 kW’den 25 kW’ye çıkarıldı. Güneş ve rüzgar enerjisi yatırımcılarına yüzde 18 KDV istisnası ve gümrük vergisine ilave olarak yüzde 30 oranında da 4. bölge vergi indirimi uygulanacak.
Uzmanlar 10 kW kapasite için 10 bin dolar (yaklaşık 150 bin TL) yatırım gerekirken, 25 kW için yaklaşık 20 bin dolar (300 bin TL’ye yakın) yatırım gerektiğini belirtiyor. 10 kW güneş enerjisi elektrik üretim sistemiyle bir evin elektrik ihtiyacı için evde klima, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, aydınlatma lambaları, televizyon, buzdolabı, bilgisayar gibi elektrikli aletleri çalıştırılabiliyor. Aylık elektrik tüketimi ortalama 1400 Kwh’ye kadar olan yerler için uygun kabul ediliyor.
Çatı GES santrali kapasitesinin 25 kW’ye çıkarılmasıyla çok daireli siteler gibi alanların ortalama 5 yılda yatırımın geri dönüşü şartıyla ihtiyacını karşılayıp dönem ve mevsim olarak değişen miktarlarda ihtiyaç fazlasını şebekeye satması mümkün olabilecek. Çatı güneş enerjisi sistemi kurmak için ilk olarak bulunulan ildeki elektrik dağıtım şirketine başvururak izin almak gerekiyor. Sistemi kuran şirket projelendirme prosedürünü yerine getiriyor. 10 kW kapasiteli çatı sistemi kurmak için ortalama 60 m2’lik alan, 25 kW kapasiteye göre yeni teknoloji paneller dikkate alındığında 120-150 m2’lik alan gerekiyor.

Yorumlar (0)